Etiket: Kullanılan

  • Hakkari’de 2 ton bomba yapımında kullanılan gübre ele geçirildi

    Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde 50’şer kiloluk çuvallar içerisinde toplam 2 ton İran menşeli patlayıcı özelliği bulunan gübre ele geçirildi.

    Hakkari Valiliğinden yapılan açıklamada, Şemdinli ilçesi Çatalca köyü kırsal alanında İran sınır hattına yakın bir bölgede bölücü terör örgütü (BTÖ) mensuplarının sığınak ve mağaralarının olabileceği, bu alanda el yapımı patlayıcı yapımında kullanılan malzemeler bulunabileceğine dair bilgiler elde edildiği belirtildi. Söz konusu bölgeye yönelik uzun süreli istihbari çalışmalar yapıldığı ifade edilen açıklamada, “Araştırma çalışmaları genişletilmiş, bölgede icra edilen keşif ve gözetleme faaliyetleri arttırılmıştır. Elde edilen bilgiler neticesinde Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı, Hakkâri İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü unsurları ile takviyeli operasyon planlanmış ve 28 Kasım 2016 tarihinde tespit edilen noktalara yönelik geniş çaplı operasyon icra edilmiştir. İcra edilen operasyon neticesinde; Çatalca köyü kırsal alanında birbirine yaklaşık 350 metre mesafede üç ayrı sığınak tespit edilmiş, sığınaklar içerisinde toprak altına gömülü vaziyette el yapımı patlayıcı madde yapımında kullanılan kablo, soket, elektrik devresi, koli bandı gibi malzemelerle 50’şer kiloluk çuvallar içerisinde toplam 2 ton İran menşeli patlayıcı özelliği bulunan gübre ele geçirilmiştir. Ele geçirilen malzemelere el konularak, cumhuriyet savcısının talimatı ile adli tahkikata başlanmıştır. Patlayıcı malzemeler, cumhuriyet savcısının gerekli inceleme yapmasına müteakip usulüne uygun imha edilecektir. Gelişmelerden ayrıca bilgi verilecektir” denildi.

    (FT-MSA-AŞ-Y)

  • Diyarbakır’da bomba yapımında kullanılan 157 ton amonyum nitrat ele geçirildi

    Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı tarafından 4 ayrı noktada yapılan operasyonda, toplam 157 ton amonyum nitrat ile bin litre motorin ele geçirildi.

    Edinilen bilgiye göre, bir ihbarı değerlendiren Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, 4 ayrı noktada düzenledikleri operasyonda 157 ton amonyum nitrat ve bin litre motorin ele geçirdi. Ele geçirilen amonyum nitratla 15 kamyon veya 50 kamyonet türü araç veya 100 binek araçla yapılması muhtemel patlayıcı yüklü araç saldırıları da önlenmiş oldu.

    Konu ile ilgili açıklama yapan İl Jandarma Komutanlığı yetkilileri, ele geçirilen amonyum nitratla terör örgütü tarafından gerçekleştirilmesi muhtemel patlayıcı yüklü saldırıların önlendiğini kaydetti. Yetkililer, “Hazro İlçe Jandarma Komutanlığı sorumluluk sahasındaki Reşik köyü kırsalında 4 ayrı yerdeki metruk bina ve müştemilatından terör örgütü tarafından patlayıcı madde yüklü araç ve el yapımı patlayıcılı saldırılarda kullanılması maksadıyla depolanmış toplam 157 ton amonyum nitrat ve bin litre motorin ele geçirilmiştir. Ele geçirilen 157 ton amonyum nitratla15 kamyon veya 50 kamyonet türü araç veya 100 binek araçla yapılması muhtemel patlayıcı yüklü araç saldırılarına mani olunmuştur. Patlayıcı yüklü bir kamyonla 50 metre mesafeden 3 katlı bir binaya yapılan saldırıda binanın tamamen kullanılamaz hale geldiği göz önünde bulundurulduğunda ele geçirilen amonyum nitratla terör örgütü tarafından gerçekleştirilmesi muhtemel patlayıcı yüklü saldırılar önlenmiş bulunmaktadır. Ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı gereğince amonyum nitrata el konulmuş, 1 şüpheli şahıs da gözaltına alınmıştır” dedi.

  • ’Geleceğin E Hali’nde sağlıklı yaşam için Amerika da uygulanan ve Türkiye de yeni kullanılan en son yöntem ‘Mindfulness Felsefesi’ açıklandı

    Eczacıların dev buluşması olarak görülen ’Geleceğin E Hali’ Kongresi önemli konuşmacıların sunumlarıyla devam ediyor. 24 Eylül tarihine kadar İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen organizasyonda, Cumartesi saat 11:00’de Dünyaca ünlü Fütürist Patrick Dixon ‘Sağlıkta Gelecek Tasarımı’nı kamu oyuna açıklayacak.

    Açılışı yapıldığı ilk günden itibaren yoğun katılımın sağlandığı ’Geleceğin E Hali’ Kongresi’nin 2’inci günüde Endokrolog Prof. Dr. Taner Damcı, ’Yaşam Biçimini Değiştirmek, Ama Nasıl?’ isimli panelde konuştu. Prof. Dr. Damcı,yaşam biçimi değişikliği dediğimiz şey, elimize bir liste alıp, listeye göre beslenmek ya da kilo vermek için bir koşu bandı üzerinde terlemek değildir. Yaşam biçiminde değişiklik çok daha köklü olmalı. Ancak bu şekilde kalıcı olabilir. Bir diğer konuşmacı Prof. Dr. Ener Çağrı Dinleyici ise ’Geleceğin Mikrobiyota Hali’ isimli panelinde; mikrobiyotanın sağlığın temel unsuru olduğuna vurgu yaptı.

    Sağlıklı yaşam için kökten yaşam şeklimiz değişmeli, günlük diyetler sadece geçici çözümlerdir

    Endokrolog Prof. Dr. Taner Damcı; ‘Şeker hastalığı, şişmanlık, hipertansiyon gibi hastalıkların birinci tedavisi yaşam biçimini değiştirmek.Bu, insanın sağlıklı beslenmesi, stresten uzak durması, iyi uyuması ve hareket etmesidir. Tabii ki bu durumlarda ilaçlarda kullanılır. İlaçlar hep yaşam biçimi değişikliğine yardımcıdır. Hekimler olarak, sağlık profesyonelleri olarak yaşa biçimi değişikliğini hastalara öneririz. Fakat bunun nasıl yapılacağı konusunda fazla bilgi veremeyiz. Bugün sunduğum konu, yaşam biçimi değişikliği nasıl yapılabilir. Yaşam biçimi değişikliği dediğimiz şey, elimize bir liste alıp, listeye göre beslenmek ya da kilo vermek için bir koşu bandı üzerinde terlemek değil. Yaşam biçimi değişikli çok daha köklü bir şey. Böyle olursa ancak kalıcı olabiliyor. Köklü değişikliği yapmak, elimize tek tek listeler alıp ve koşu bandı üzerinde terlemekten çok daha kolay ve etkili oluyor’’ dedi.

    Mindfulness felsefesi

    Amerika’da üniversitelerde kullanılan ’Mindfulness’ı anlatan Prof. Dr. Damcı,’’Bizim bu yaşam biçimini değiştirme ile ilgili 8 haftalık bir programımız var. Amerika’da bütün üniversitelerde kullanılan ’Mindfulness’ felsefesini kullanıyorum. ’Mindhfulness’, tıpta stres azaltmanın, insanlarda davranış değişikliğini motive etmenin en önemli ve en etkin yolu. Çok değişik alanlarda kullanılıyor. Biz ’Mindfulness’ı Türkiye’de yaşam biçimi değiştirmek, daha sağlıklı beslenmek, daha iyi hareket etmek, stresten uzak durmak amacıyla program oluşturduk. Programın adı, ’Cognita’. Bu programda 8 haftalık yaşam biçimi değişikliği sistemleri uyguluyoruz’’ şeklinde konuştu.

    ’’ Stres, bizi hastalığın kucağına iten en önemli faktör’’

    Stresin hayatımıza olumsuz etkisini altını çizen Prof. Dr. Damcı, ’’Stres hayatımızı kısaltan, yaşamımızın kalitesini bozan, bizi hastalıkların kucağına iten en önemli faktör. Günümüzde hayatta çok yoğun bir tempo var. Stres bizim sağlımızı ekliyor. Stresten uzaklaşmanın yolu, başka bir yere kaçmak, bir tatil yerine kaçmak ve oraya yerleşmek değil. Bu hayatımızın içinde stresten korunabiliriz. Stresi daha az algılayıp, onun sağlımıza olumsuz etki etmesini engelleyebiliriz’’ dedi.

    Tıp bütünseldir. Yalnız doktorlarla, başka sağlık profesyonelleriyle yürütülebilecek bir süreç değildir diyen Prof. Dr. Damcı,’’Bunların önemi var ama bizim işbirliği yapmamız gerekiyor. Eczacılar, doktorlar, sağlık profesyonelleri, hemşireler, diyetisyenler ve spor uzmanları; iş birliği yapmaları gerekiyor. Bu tür kongreler bunun için harika bir fırsat. Bir başlangıç olur diye düşünüyorum. Bu iş birliği bizim için büyük bir eksiklik. Bunu gerçekleştirebilirsek insanlar daha fazla katkıda bulunabiliriz diye düşünüyorum’’ ifadelerini kullandı.

    ’’Mikrobiyota sağlıklı olmamızın temel unsurudur’’

    ’Geleceğin Mikrobiyota Hali’ panelinde konuşan Prof. Dr. Ener Çağrı Dinleyici, ’’ Mikrobiyata bizim bağırsağımızda yaşayan bakteriler ve diğer canlılardan oluşturduğumuz ortak yaşam biçimidir. Mikrobiyota sağlıklı olmamızın temel unsurudur. Mikrobiyatamızı ne kadar koruyabilirsek ve ne kadar sağlıklı olmasını sağlayabilirsek, o kadar uzun vadede hastalıklara karşı önlem almış oluyoruz. Son 10 yıl bize şunu gösterdi ki: Mikrobiyatanın bütünlüğü zaman içinde bozulursa başta obezite, şişmanlık, alerjik hastalıklar, otoimmüm hastalıklar ve bazı psikiyatrik rahatsızlıklarda artma olmaktadır. Bunu koruyabilmek için temel yapabileceklerimiz; normal doğumun özendirilmesi, anne sütünü beslenmeye eklenmesi, akılcı antibiyotik kullanımı ve yaşam koşullarında doğala dönülmesidir’’ şeklinde konuştu.

  • Mutfakta kullanılan besinlerin bilinmeyen yüzleri

    Mutfakta kullanılan bazı besinlerin farklı açılardan bakıldığında birçoğunun organlarımıza benzediğini belirten Diyetisyen Şeyda Sular, bu besinlerin benzerlikleri dışında aralarında mükemmel bir bağın olduğunu ve benzediği organa yararları olduğunu söyledi.

    Diyetisyen Şeyda Sular, bu besinlerden bir tanesinin ceviz olduğunu belirterek, “Ceviz içinin dış sert kabuğuyla korunduğu gibi cevize benzer beynimizin de kafatasıyla korunduğunu hiç düşündünüz mü? Ceviz beyin fonksiyonları için çok faydalı olan, hafızayı güçlendiren, klinik depresyona karşı omega-3 yağlarını içermektedir. Gün içinde tüketeceğimiz 4 yarım cevizle beyin sağlığınızı koruyun” dedi.

    “Avokado rahime, zencefil mideye faydalı”

    Avokadonun rahime, zencefilin mideye çok büyük faydaları olduğunu belirten Sular, “Avokado rahim ağzı kanserine karşı koruma sağlar ve hormonların dengesini düzenler. Ayrıca size bilmediğiniz bir benzerlik. Avokadonun yenmesi için dalında tam 9 ay kalması gerekmektedir aynı bebeğin anne karnında 9 ay beklemesi gibi. Zencefil ise mide bulantısı, kusma, hazımsızlık ve gaz problemine karşı rahatlatıcı etkisiyle bilinmektedir. Aynı zamanda gastrit tedavisinde önerilen bitkilerin başında zencefil gelmektedir” diye konuştu.

    “Domates, kalp dostu”

    Domatesin içerdiği vitaminler bakımından kalbe oldukça faydası olduğuna dikkat çeken Sular, “Domates içeriğinde yer alan likopen adlı antioksidan, lif, potasyum ve C vitaminiyle ciddi anlamda kalp sağlığına karşı yararlıdır. Araştırmalara göre yüksek antioksidan içeriğiyle kanı temizlediği ve damar tıkanıklığına karşı olduğu ispatlanmıştır. Bu özelliği sayesiyle de kalbi yormaz ve korur” ifadelerini kullandı.

    “Havuç göze, kereviz ise kemiğe iyi geliyor”

    Sular, “Havuç içerdiği beta-karoten sayesinde göz sağlığını korumaktadır. Yapılan araştırmalarda havuç tüketmeyen kadınlarda tüketen kadınlara göre göz tansiyonuna daha sık rastlanmıştır. Ayrıca beta-karoten insan vücudunda A vitaminine dönüşerek gözlerin nemli kalmasını sağlayarak göz kuruluğunu önlüyor. Kerevizin ise içeriğinde yer alan silisyum kemiğe gücünü veren elementtir. Aynı zamanda kereviz romatizma, romatoid artrit ve osteoartrit gibi kemik hastalıklarının da iyileşmesine katkıda bulunur” şeklinde konuştu.

  • Glikoz şurubu kullanılan baklavayı nasıl anlarız?

    Eskişehir’deki baklavacılar, satıcılarında geçen seneye göre düşüş yaşandığını belirtirken, tatlı alacak vatandaşları glikoz şurubuna karşı da uyardılar.

    Bayram ziyaretlerinin vazgeçilmez tatlısı olan baklava bu sene Eskişehir halkı tarafından geçen seneye oranla daha az talep edildi. Eskişehir birçok baklava satıcısı gibi 40 yıldır bu sektörde çalışan İrfan Erdoğan da bu sene satışların düştüğünü ifade etti. Satışların yüzde 30’a yakın oranda düştüğün belirten Erdoğan, “Bu sene insanımız 9 günlük tatil sebebiyle bayramı şehir dışında geçirmeyi veya tatile gitmeyi planlıyor. Bu sebeple bizim işlerimizde de ciddi oranda düşüş var. Her sene sattığım baklavayı bu sene satamıyorum. Geçen sene 100 tepsi baklava satıyorsam bu sene 70 tepsi baklava satıyorum. Geçen sene gibi bu sene de fiyatı değişmeyen ve 27 liradan sattığım ev baklavası satışlarımız çok düştü” dedi.

    “Glikoz şurubuna dikkat”

    Aynı firmada 1987’den beri tatlı ustalığı yapan Kasım Ülgür ise, baklava alacakları glikoz şurubuna karşı uyardı. Ülgür, “Bugün imalatı daha ucuza getirmek ve insanları fiyat konusunda ilgisini çekebilmek için bazı üreticiler doğal şeker kullanmıyor, yerine glikoz şekeri kullanıyorlar. Glikoz şekerinin kansere varan tehlikeler barındırdığını her gün gazetelerde okuyoruz. Bu yüzden baklava gibi açık ürünleri alırken daha dikkatli olmalıyız. Glikoz şurubu kullanılan ürün kendini belli eder. İçeriğindeki madde sebebiyle alıştığınız baklava görüntüsünden çok daha parlak ve açık renkte olur. Yediğinizde midenizde bir yanma hissi bırakır. Sonrasında eğer baklava kolay kolay şekerlenmiyorsa ve bozulmuyorsa doğal şekerle yapılmamış demektir. Biz burada baklavalarımızı günlük üretiriz. Eğer siz bizden aldığınız baklavaya açık ve sıcak bir ortamda bekletirseniz, kolaylıkla şekerlenir ve bozulur” ifadelerini kullandı.