Etiket: Kullanacak

  • Korucular referandumda ‘evet’ oyu kullanacak

    Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen, Muş’ta güvenlik korucuları ile bir araya gelip 16 Nisan’da yapılacak olan referandum seçiminde ‘evet’ oyu kullanacaklarını belirterek, “Bizler 100 yıl daha bu ülkede huzur içerisinde, barış içerisinde, Türk’üyle, Kürt’üyle, Zaza’sıyla, Çerkez’iyle, Arap’ıyla, Boşnak’ıyla bu ülkede yaşamak istiyorsak 16 Nisan referandumunu tarihi bir dönemeç olarak görüp, sadece oyumuzu kullanırken evet mührünü beyaz bir kağıda değil, ABD’nin, İsrail’in, Hollanda’nın, Fransa’nın, Almanya’nın, PKK’nın, FETÖ’nün, DEAŞ’ın tam bir Osmanlı tokadı gibi yüzlerine indireceğiz” dedi.

    Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu tarafından düzenlenen istişare, değerlendirme ve referandumda hükümete destek programına, Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen, bölge dernek başkanları ve güvenlik korucuları katıldı. Programın açılış konuşmasının ardından kürsüye gelen Başkan Ziya Sözen, koruculuk sisteminin haksızlık karşısında, batılın karşısında dik durma sanatı olduğunu söyledi. 1985 yılından bu yana haksızlık karşısında susmayarak, ellerine silah alarak mücadele ettiklerini hatırlatan Sözen, “Gecemizi gündüzümüze katmak suretiyle şehitler, gaziler verme pahasına bu mücadeleyi bugüne kadar onurumuzla, şerefimizle ve alnımızın akıyla getirdik. Zorluklar çektik, sıkıntılar çektik, aç kaldık, susuz kaldık, çocuklarımızı okutamaz olduk, ailelerimizden hemen hemen herkes şehitler verdi ama bir şeyden asla vazgeçmedik. Ay yıldızlı bayrağımızı gönderden asla inmesine müsaade etmedik. Gökkubbede Ezan’ı Muhammediye’nin susmaması için elimizden gelen bütün gayreti gösterdik. Kimi zaman horlandık, dışlandık ama haklı olduğumuz bu mücadeleden asla vazgeçmedik. 35 yıldır gecesini gündüzüne katarak bu kutlu davayı buraya kadar getiren siz değerli korucu arkadaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum” diye konuştu.

    “Türkiye’yi içte ve dışta yıpratmaya çalışanlar var”

    “Bir misyonun temsilcileri olarak vatanımızın, milletimizin menfaati neredeyse biz de şimdiye kadar orada olduğumuz gibi bundan sonra memleketimizin menfaati neredeyse Allah’ın izniyle memleketimizin, milletimizin menfaatinin yanında olacağız” diyen Sözen, “Bu uğurda Türkiye’yi içte ve dışta yıpratmaya çalışanlar var. 35 yıldır bizimle mücadele eden PKK terör örgütü arkasındaki siyasi uzantıların bugün geldiğimiz noktada kimlere hizmet ettiklerini çok daha iyi anlıyoruz. PKK terör örgütü ilk ortaya çıkış zamanından ‘sözde Kürt’lerin hakkını savunuyor’ teziyle ortaya çıktı. Arkasındaki isimleri değişen siyasi partiler, ‘Biz Kürt halkının hakkını, hukukunu savunuyoruz’ teziyle ortaya çıktılar. 35 yıldır geldiğimiz noktada en büyük zararı biz bölge halkına, Kürt halkına, Zaza halkına verdiler. Bize gelen hizmetleri engellediler, yollarımızın yapılmasını engellediler, sağlık camiasını engellediler, eğitim camiasında öğretmenlerimizi katlederek çocuklarımızın okumasına engel oldular, huzurumuzu bozdular, sükünumuzu bozdular, ailelerimizden kadınlarımızı, çocuklarımızı, gençlerimizi şehit ettiler. Peki Kürt halkının hakkını, hukukunu savunduğunu iddia konumunda olan, Kürt’lerin gençlerini, Kürt’lerin masum kadınlarını, Kürt’lerin kundakta henüz isimleri konulmamış bebekleri vurması söz konusu olur muydu? Hayır, çünkü bunlar Kürt’ler değil, bunlar bugün özellikle son günlerde Avrupa’da hortlayan Çanakkale’de atalarımızın önünde diz çöken haçlı zihniyetinin ellerini yakmamak için kullandıkları maşalardır, taşeron örgütlerdir. Bunlar asla Kürt halkının temsilcisi değil, Kürt halkının düşmanıdırlar” ifadelerini kullandı.

    “Bunlar dinsiz, ateist, Marksist, Leninist bir düşüncenin ürünüdürler”

    Hakkari HDP Milletvekili Abdullah Zeydan’ın sarf ettiği sözlere tepki gösteren Sözen, “Daha Hakkari’de yeni milletvekili seçilmiş Abdullah Zeydan, çıkıp dedi ki, ‘bizler sizi tükürüğümüzle boğarız.’ Bir diğeri ardında PKK’nın taşeronluğunu yaptı, PKK’nın silahlarını taşıdı. Biz Kürt’ler dinine, ailesine, geleneklerine, örf ve adetlerine bağlı insanlarız. Peki bu PKK, bu arkasında ki HDP kim? Bunlar dinsiz, ateist, Marksist, Leninist bir düşüncenin ürünüdürler. Bunlar geçmişi pırıl pırıl, misafirperverliğiyle, dinine olan düşkünlüğüyle tanınan Kürt halkının en büyük düşmanlarıdır. Bu PKK ve HDP kimdir biliyor musunuz? Bunlar 35 yıldır Kürtleri dinsizleştirme politikası güden kişilerdir. Bunlar çocuklarımızı dinden uzaklaştırdılar, çocuklarımızı imanlarından, irfanlarından uzaklaştırdılar. Biz dinimize bağlı insanlarız. Sonuç olarak bu HDP ve PKK dün olduğu gibi bizim temsilcimiz değildirler, yarında asla bizim temsilcimiz olamazlar. Eğer bunlar bizim temsilcimiz olsaydı, bizim hakkımızı, hukukumuzu savunmuş olsaydı bugün bu korucu camiası onlara karşı eline silah alıp onlara karşı savaşmazdı” şeklinde konuştu.

    “PKK bizim düşmanımızdır, HDP bizim düşmanımızdır”

    Ağrı Valisinin sözlerini hatırlatan Sözen, “Ağrı valimizin dediği gibi bu HDP Milletvekili Leyla Zana’nın bir sohbet esnasında söylediği söz tarihi bir sözdür. ‘Bu PKK terör örgütünün arkasında 20 tane Avrupa ülkesi var’ demiş. Evet doğru. Belki 20 tane değil 40 tane Avrupa ülkesi, bunları uzaktan kumandalı makine gibi bir sağa çeviriyorlar, bir sola çeviriyorlar. Onun için sonuç olarak PKK bizim düşmanımızdır, HDP bizim düşmanımızdır. Bundan sonrada böyle kalacaktır. Ama ne zaman bu dinsizler, bu ateist, Marksist, Leninist düşüncenin ürünü gelip devlete teslim olurlarsa, ‘biz 35 yıldır yanlış yaptık’ derlerse o zaman bizde Kur’anın gereği, sünnetin gereği kendilerini affedebiliriz. Ama bu yoldayken hainlikleriyle onlar bizim öz be öz düşmanımızdırlar” diye konuştu.

    “Dağda vurulan teröristlerin sorumluları da bu HDP’li milletvekilleridir”

    Şehit çocuğu olduğunu hatırlatan Sözen, “Bizim fakir, fukara ailenin çocuklarını önce dağa götürüp bir canavar haline getiriyorlar, sonra ellerine silah tutuşturup ardından onların ölmelerine sebep oluyorlar. Muş’ta bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum ki; dağda vurulan teröristlerin sorumluları da bu HDP’li alçak milletvekilleridir. Bugün Muş’ta eğer hala HDP’li vekiller seçilebiliyorsa bu başta biz korucu camianın ve diğer vatanını milletini seven Muş halkının ayıbıdır. Muş çok önemli bir yerde. 1071’de Anadolu’nun kapıları Malazgirt’te açılmıştır bütün dünyaya. Biz o ataların torunları nasıl oldu da bu dinsizlerin, bu ateistlerin, bu Siyonistlerin peşinden gidiyoruz. Bu asla bize yakışmamaktadır” dedi.

    “Yol yakınken bu yanlıştan dönün”

    Geçmiş zamanlarda HDP’ye oy verenlere seslenen Sözen, “Geçmiş zamanlarda HDP’nin gerçek yüzünü, PKK’nın gerçek yüzünü bilmeyip de HDP’ye oy veren iyi niyetli vatandaşlarımıza da buradan sesleniyorum; gittiğiniz yol yanlış yoldur, bunlar sizin temsilciniz değildir, bunlar bu memlekete zarar vermenin ötesinde hiçbir şey yapmamışlar. Yol yakınken bu yanlışınızdan dönün. Dağdaki PKK’lılara da buradan sesleniyorum, onlara da bir, iki sözüm var. Bakın bu ülkede Kürt kökenli vatandaşlarımız cumhurbaşkanı, başbakan, genelkurmay başkanı, jandarma genel komutanı, müsteşar, milletvekili, bakan olmuşlar. Sizin bu ülkede Kürt olduğunuz için, Zaza olduğunuz için kimse ‘niye sen Kürt’sün bakan oluyorsun’ dedi mi? Bakın şu anda bile bakanlar kurulunda bir sürü Kürt kökenli, Zaza kökenli bakanlarımız mevcuttur. O dağdaki o soğuk mağaralardan dönün. Sizi özleyen analarınız var, sizi özleyen babalarınız var, yıllarca sizin hasretinizi çeken kardeşleriniz var. Gelin devletin şefkatli kollarına teslim olun ve bu dağ hayatından, bu ölüm hayatından vazgeçin diye kendilerine buradan sesleniyorum” ifadelerini kullandı.

    Davanın ne olduğunu açık bir şekilde görüyoruz”

    “PKK meselesinin son günlerde Avrupa ülkelerinde, ülkemize karşı beslenen kini, nefreti, öfkeyi gördüğümüzde bir kez daha bu davanın ne olduğunu açık bir şekilde görüyoruz” diyen Sözen, “Özellikle 15 Temmuz’da yıllardır önünde düğme iliklediğimiz, komutan dediğimiz, general dediğimiz, kendilerine saygı duyduğumuz Türk Silahlı Kuvvetlerinin o pırıl pırıl üniformasını giyen o FETÖ’cü hain generallerde, bu PKK terör örgütü de, bu DEAŞ’ta, bu DHKP-C’de Avrupa Birliği ülkelerinin, ABD’nin, İsrail’in isimleri değişik olsa da hepsi Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanına, başkomutanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a düşmanlık için üretilmiş senaryolardır” şeklinde konuştu.

    “Bugün hayır cephesinde 35 yıldır mücadele ettiğimiz PKK var, kandil var, HDP var, FETÖ var, DEAŞ var, DHKP-C var”

    16 Nisan’da yapılacak olan referandumda terör örgütlerine karşı ‘evet’ oyu kullanacaklarının altını çizen Sözen, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Ya bu coğrafyada yüz yıl daha yaşayacağız ya da 16 Nisan referandumunda bunların önünde diz çöküp bu ülkeyi onlara bırakacağız. Bu referandumda aslında iyi niyetle evet oyunu da kullanan, hayır oyunu da kullanan bizim ülkemizin vatandaşlarıdır. Ama özelikle biz korucu camiası olarak şehit aileleri, gazileri ve vatansever insanlar olarak hayır cephesinde niye yer almamamız gerektiğini aslında çok fazla düşünmemize gerek yok. Çünkü bugün hayır cephesinde 35 yıldır mücadele ettiğimiz PKK var, kandil var, HDP var, FETÖ var, DEAŞ var, DHKP-C var. Bugün gerçek yüzlerini ortaya koyan ve daha dün bizim vatanımızın uçağını havaalanına indirmeyecek kadar küstahlaşan, bizim bakanımızı saatlerce arabada psikolojik baskı uygulamak suretiyle bir kadın bakandan korkacak kadar Almanya var, Fransa var, Hollanda var, ABD var, İsrail var. Peki biz canımızdan canlar vermiş, yüzlerce, binlerce şehit vermiş korucu aileleri olarak, şehit aileleri olarak, vatansever insanlar olarak biz bu hainlerle, bu alçaklarla, bu Türkiye Cumhuriyeti Devletini düşman belleyen bu şer güçleriyle biz aynı safta yer alacak mıyız. Bizler 100 yıl daha bu ülkede yaşamak istiyorsak huzur içerisinde, barış içerisinde, Türk’üyle, Kürt’üyle, Zaza’sıyla, Çerkez’iyle, Arap’ıyla, Boşnak’ıyla bu ülkede yaşamak istiyorsak biz 16 Nisan referandumunu tarihi bir dönemeç olarak görüp, sadece oyumuzu kullanırken evet mührünü beyaz bir kağıda değil, ABD’nin, İsrail’in, Hollanda’nın, Fransa’nın, Almanya’nın, PKK’nın, FETÖ’nün, DEAŞ’ın tam bir Osmanlı tokadı gibi yüzlerine indireceğiz.”

  • Diyarbekir Kültür Platformu referandumda ‘Evet’ oyu kullanacak

    Yaklaşık iki hafta önce kurulan Diyarbekir Kültür Platformu üyeleri, 16 Nisan’da yapılacak anayasa değişikliği referandumunda “Evet” oyu kullanacaklarını açıkladı.

    Diyarbekir Kültür Platformu yönetimi, kuruluş amaçları ile ilgili bir otelde basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya Diyarbekir Kültür Platformu yönetim kurulu üyeleri ve davetliler katıldı. Toplantıda konuşan Platform Sözcüsü Abdulkadir Arslanoğlu, Diyarbakır’ın en büyük probleminin işsizlik, istihdam ve tanıtım eksikliği olduğunu söyledi. Arslanoğlu, “Bu minvalde yapılacak en mühim şey batılı yatırımcıları bölgeye yatırım yapmaları ve istihdam alanları oluşturmaları hususunda ikna etmek, kısa vadede de sınırlarımız içinde bulunan eşsiz manevi ve kültürel mirasımızı turizme kazandırmak. Şehrimizin sınırları içinde bulunan değerleri hakkı ile duyurabilir ve tanıtabilirsek şehrimize gelecek binlerce turist hiç kuşkusuz kentin ekonomisine büyük katma değer sağlayacak” dedi.

    “Diyarbakır’ın dünyaya açılmasını istiyoruz”

    Bu muhteşem mirasın profesyonel bir şekilde tanıtımının yapılabilmesi durumunda Diyarbakır’ın dünya çapında inanç, tarih, kültür ve sağlık turizminin kalbinin attığı bir cazibe merkezi haline geleceğini ifade eden Arslanoğlu, şunları söyledi:

    “İşte bu kadim kentimizin muhteşem özelliklerinin tanıtımını yaparak dünyaya açılması için Diyarbekir Kültür Platformu adı altında bu kentin sevdalılarını bir araya getirerek bir girişim başlattık. Hiçbir ideolojiye bağlı olmadan yalnız ve sadece kadim kentin hak ettiği yere gelmesi için çaba harcayan bir avuç Diyarbakir sevdalısının bir araya geldiği bu platformun kuşkusuz hemşehrilerinin de desteğine inancı vardır.”

    “Referandumda evet diyoruz”

    16 Nisan’da yapılacak olan anayasa referandumunda evet oyu kullanacaklarını aktaran Arslanoğlu, “Diyarbakır Kültür Platformu referandumda da ‘Evet’ diyecektir. Güçlü bir Türkiye için, istikbalimiz için, istikrar için, huzur için, sükunetin ve suhuletin hakim olduğu bir atmosfer ve gelecek için platform olarak 16 Nisan’da yapılacak halk oylamasında gönülden evet diyoruz. Katkı sunacak, destek verecek tüm hemşehrilerimizi Diyarbekir Kültür Platformu çatısı altında toplanmaya bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Referandumda oy kullanacak öğrenciler dikkat

    16 Nisan’da yapılacak referandum için seçmen listeleri bugün askıya çıkarken, oy kullanmak isteyenlerin listeleri kontrol etmesi gerekiyor. Eskişehir’de Bahçelievler Mahallesi Muhtarı Sülbiye Bilen, vatandaşları ve özellikle oy kullanacak öğrencileri dikkat etmeleri gereken hususlar konusunda uyardı.

    Anayasa değişikliği referandumu öncesinde seçmen listeleri Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından askıya çıkarıldı. Vatandaşların 26 Şubat tarihine kadar seçmen sorgulamalarını yapabileceği belirtildi. Seçmen listelerinde isimleri yer alan vatandaşlar, referandumda oy kullanabilecekken, isimleri bulunmayanların ise 26 Şubat’a kadar gerekli işlemleri yapmaları gerekiyor.

    “Listelerde adı olmayanların nüfus müdürlüklerine başvurması lazım”

    Seçmen listelerinin bugün askıya çıktığını ve 26 Şubat tarihine kadar askıda kalacağını dile getiren Eskişehir Tepebaşı Bölgesi Bahçelievler Mahallesi Muhtarı Sülbiye Bilen, vatandaşların listeleri mutlaka kontrol etmeleri gerektiğini söyledi. Bilen, “Vatandaşların oylarını nerede kullanacakları henüz belli değil. Bugün sadece liste olarak belirlendi. Listelerde adı olmayanlar bu süre içerisinde vatandaşların herhangi bir faturalarıyla ve adres beyan formlarıyla birlikte ilgili nüfus müdürlüğüne başvurması gerekiyor. Nüfus müdürlüğünden alınan imzalı ve onaylı adres beyan formunun bir örneği ile birlikte İlçe Yüksek Seçim Kuruluna götürmeleri lazım. Oraya verdiklerinde seçmen listelerinde isimleri çıkmış olacak” dedi.

    “Öğrencilerin adreslerini bildirmeleri gerekiyor”

    26 Şubat’ın oy kullanabilmek için son tarih olduğuna dikkat çeken Muhtar Bilen, okudukları şehirde oy kullanmak isteyen öğrencilere de uyarılarda bulundu. Bahçelievler Mahallesi Muhtarı Sülbiye Bilen, “Ailelerinden uzakta okuyan öğrencilerin eğer yurtta kalıyorlarsa öğrenci belgesi ve yurttan aldığı belge ile nüfus müdürlüğüne giderek işlemlerini yapabilir. Öğrencilerin, okudukları şehirde oy kullanmaları için nüfus müdürlüklerine giderek kaldıkları adresi bildirmesi gerekiyor. Eğer kiralık bir evde kalıyorsa, kira sözleşmesi veya herhangi bir fatura ile başvurmaları lazım. Eğer bir akrabasının, yakınının ya da arkadaşının yanında kalıyorsa, ev sahibi ile birlikte nüfus müdürlüğüne gitmesi şart. Bu işlemleri yapmayan üniversite öğrencileri, okudukları şehirde oy kullanamayacak” ifadelerini kullandı.

    Muhtar Bilen, vatandaşların listelerde isimlerinin olup olmadığını Yüksek Seçim Kurulunun resmi internet sitesinden de öğrenilebileceğini sözlerine ekledi.

  • MHP Balıkesir “Evet” oyu kullanacak

    MHP Balıkesir İl Başkanı Argun Atıcı, parti binasında bir basın açıklama yaparak referandum da “Evet” oyu kullanacaklarını söyledi.

    MHP Balıkesir İl Başkanı Nuri Argun Atıcı beraberinde Balya Belediye Başkanı Osman Kılıç, ilçe teşkilatları ve Ülkü Ocakları yönetimi ile birlikte parti binasında basın mensuplarıyla bir araya geldi. Atıcı, referandumda Türk ve Türkiye düşmanlarının bozgunu için “Evet” diyeceklerini söyledi.

    Atıcı açıklamasında, “Bölgemizde vuku bulan kargaşanın özellikle Irak ve Suriye de oynanan, kan ve gözyaşı tiyatrosunda gördüğümüz, ABD ve Rusya ‘nın birbirine yaklaştıkları ve anlaştıklarıdır. Hedef te Türkiye olunca hepsinin bir araya geldiği bu ortamda dört parçalı, Irak, Suriye, Türkiye ve İran kürdistan projesinin amacının bu bölge de bulunan Petrol ve su kaynaklarının kullanımının İsrail’in güvenliğine harcamaktır. Türkiye, Irak ve Suriye üzerinden gelen terör ile,içerde FETO ve PKK terör tehdidinin kimlere hizmet ettiği artık anlaşılmıştır. Bu gruplar, başarılı olsalardı aynı anayasa oynunu oynayacaklardı. Bu anayasanın alt yapısı 2012 de Abant toplantılarında MHP haricinde bütün partiler ve sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanan ve hepsinin onayladığı anayasa taslağının Suriye’dekinden farkı yoktur. Bu taslakta Türklük yoktu, üniter yapı yoktu, ilk dört madde yoktu, Halklar ve Özerklik vardı. Bu sebepler altında Türkiye ye dayatılan bölünme anayasanın siyasi ayakları bertaraf edilince FETO kalkışması denendi, sonuçta bunların hepsi iflas etti. Aynı kanallar MHP üzerinde de bu oyunları oynadı. Ülkemiz üzerindeki hesaplarla MHP nin ele geçirilmesi girişimleri arasındaki hesaplarla MHP nin ele geçirilmesi girişimleri arasındaki paralellik de deşifre oldu” şeklinde konuştu.

    “2007’de CHP’nin dayattığı 367 garabeti ve Cumhurbaşkanını halk seçsin düzenlemesi ve referandumu ile sistem içinden çıkılmaz hale geldi” diyen Atıcı, “Kenan Evren 1982 Anayasasında hükümetleri kontrol etmek için, konulan yetkiler ve Cumhurbaşkanının bu uygulamaları ile kontrol edilemez hale gelmiştir. Engelliyecek ve denetliyecek bir mekanizmanın olmaması sonucunda bu tavrın değişmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. MHP dün anayasa ile ilgili neyi savunuyorsa, bugünkü tavrı aynıdır, söyledikleriyle yaptıkları aynıdır” dedi.

    MHP’nin hiçbir zaman seçimden korkmadığını ifade eden MHP Balıkesir İl Başkanı Argun Atıcı, “Sonuçta MHP doğru yöndedir. Evet diyecektir. Hayır cephesini oluşturan CHP-HDP ikilisinin düşüncelerini gizliyerek milliyetçi söylemler yapmaları çaresizliklerini göstermektedir. Fikir öne süremeyen istedikleri başkanlık özlemi içinde kıvranan CHP-HDP çözüm sürecinde ve hazırladıkları taslak Anayasalarında kendilerini tanıdık, yaptıkları ve söyledikleri milliyetçi söylemler ne kadar bulanık görünmektedir. Hayır diyenlerin unuttuğu bir nokta da nefretleri üzerinden şartlanmış tavırlarıyla şu andaki Cumhurbaşkanının yargılanamayan sınırsız yetkilerinin varlığını unutmuş görülmektedir” şeklinde konuştu.

  • Hangi parti referandumda ne oy kullanacak

    Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) açıkladığı seçime girme yeterliliği olan 9 partinin referandumda ‘evet’ mi, ‘hayır’ mı diyecekleri belli olmaya başladı. AK Parti ile MHP referandumda ‘evet’ derken, CHP, HDP, Saadet Partisi ile Vatan Partisi ‘hayır’ cephesinde yer alıyor. BBP ile Hür Dava Partisi’nde istişareler devam ederken, BTP’de karar seçmene bırakıldı.

    AK Parti’nin 18 maddeden oluşan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, 339 oyla kabul edildi. Partili cumhurbaşkanlığını içeren anayasa değişiklik teklifinin 330’un üzerinde oyla kabul edilmesiyle referandum süreci de başladı. Teklif Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayına sunuldu. Erdoğan’ın teklife onay vermesinin ardından ise referandum süreci başlayacak. Nisan’ın ilk haftası yapılması beklenen referandumda YSK, seçime girme yeterliliği olan 9 partinin referanduma ilişkin kampanya yürütebileceklerini açıkladı. Buna göre seçimde AK Parti, CHP, MHP, HDP, Saadet Partisi, BBP, BTP, Vatan Partisi ile Hür Dava Partisi kampanya yürütebilecek.

    AK Parti ile MHP ‘evet’, CHP ile HDP ‘hayır’ cephesinde

    1 Kasım 2015 Genel Seçimleri’nde 23 milyon 681 bin 926 oy sayısı ve yüzde 49,50 oy oranı olan AK Parti ile 5 milyon 694 bin oy sayısı ve yüzde 11,90 oy oranı olan MHP, referandumda ‘evet’ oyu kullanacaklarını açıkladı. Buna karşılık 12 milyon 111 bin 812 oy sayısı ve yüzde 25,32 oy oranı olan CHP ile 5 milyon 148 bin 85 oy sayısı ve yüzde 10,76 oy oranı olan HDP ise ‘hayır’ oyu kullanacaklarını ve bu yönde kampanyalarını yürüteceklerini açıkladı.

    Mecliste temsilcisi bulunmayan 5 partinin tercihleri

    Mecliste yer alan 4 parti referandum kararını açıklarken, YSK tarafından seçime girme yeterliliğine sahip olan ancak Mecliste temsilcisi bulunmayan diğer 5 partinin referandumda ne yönde oy kullanacakları da yavaş yavaş netleşiyor. İhlas Haber Ajansı muhabirinin edindiği bilgiye göre, 325 bin 978 oy sayısı ve yüzde 0,68 oy oranı olan Saadet Partisi ile 118 bin 803 oy sayısı ve yüzde 0,25 oy oranı olan Vatan Partisi referandumda ‘hayır’ diyecek. 253 bin 204 oy sayısı ve yüzde 0,53 oy oranı bulunun BBP ile 1 Kasım seçimlerine katılmayan Hür Dava Partisi cephesinde ise istişareler devam ediyor. BBP ile Hür Dava Partisi’nin önümüzdeki günlerde istişareleri tamamlayarak referandumda ne yönde oy kullanacaklarını açıklamaları bekleniyor. 49 bin 297 oy sayısı ve yüzde 0,10 oy oranı bulunan, Genel Başkanlığını Haydar Baş’ın yaptığı BTP ise, kararı seçmenlerine bıraktı.

    Saadet Partisi mevcut teklife ‘hayır’ diyor

    Saadet Partisi cephesinden referanduma ilişkin açıklama, Saadet Partisi Tanıtmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Atik Ağdağ’dan geldi. Ağdağ, sözlerine Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyduğu noktanın kutuplaşmadan uzak bir siyasi ortamın teşekkülü olduğunu ifade ederek başladı. Bu açıdan oluşturulmak istenen ‘evet, hayır’ kamplaşmasına çok fazla fırsat vermemek açısından yaklaşımlarını farklı ifade etmeyi uygun bulduklarını dile getiren Ağdağ, “Biz başından beri anayasa değişikliği teklifi gündeme geldiğinden beri şunu ifade ediyoruz; 1970’li yılların başında milli görüş hareketinin ilk siyasi partisi Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi ve ardından gelen partilerde biz başkanlık sistemini bir yönetim sistemi olarak, yönetimde istikrarın sağlanmasını temin açısından bir yönetim sistemi olarak hep teklif ettik. Bu itibarla da ülkemizde birlik ve beraberliği pekiştirecek, demokratik hayatımızı olgunlaştıracak bir başkanlık sistemine prensip olarak karşı değiliz” diye konuştu.

    Ağdağ, Saadet Partisi olarak sivil toplum örgütleri, akademisyenler ve hukukçular ile Meclise gelen anayasa değişikliği teklifi üzerinde incelemelerde bulunduklarını kaydetti. Gelen teklifin artı ve eksi yönleriyle değerlendirildiğini anlatan Ağdağ, bu teklif içerisinde mahsurlu ve endişe edici hususları tespit ederek başta Başbakan Binali Yıldırım olmak üzere Meclisteki partiler ve geçmişte Meclis tecrübesi olan bütün partilere gönderdiklerini ifade etti.

    “Prensip olarak başkanlık sistemine karşı değiliz”

    Aynı mektubu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da ilettiklerini dile getiren Ağdağ, mektupta yapılmış olan teklifi değerlendiklerini anlatarak şunları kaydetti:

    “Elbette ki başlangıçta söylediğimiz gibi prensip olarak başkanlık sistemine karşı değiliz. Başkanlık sistemi yönetimde önemli ölçüde istikrarı temin eder. Ama yönetimde beraberinde adaletin olması en önemli husustur. Bunun için çok güçlendirilmiş bir başkanlık, yani yürütme erkinin yanında yasama ve yargı erklerinin de güçlendirilmesi ve bu üç erk arasında bir denge ve uyum temin edilmesi gerekir. Bu açıdan verilmiş olan teklifi belirttiğimiz çerçevede denge ve uyum, özellikle de yürütmenin güçlü tarafının denetlenebilmesi açısından endişe edici hususlarımızı gördük. Bunlara vurgu yaparak gerekli uyarılarımızı yaptık. Ancak gelinen nokta itibariyle Meclisten belirlenen şekliyle çıktı ve Cumhurbaşkanının onayına gönderildi. Biz umudumuzu kaybetmiş değiliz. Sayın Cumhurbaşkanı gerekli incelemeleri yaparak bizim de dikkat çektiğimiz hususlara yönelik gelen anayasa değişiklik teklifini üzerinde daha fazla çalışma yapılması, bir toplumsal mutabakat olması ve yönetimdeki bu durumu temin açısından Meclise geri gönderebilir.”

    “En büyük problem kamplaşma ve kutuplaşmadır”

    Ağdağ, yasama, yürütme ve yargı erklerinin arasında bir denge ve uyum oluşturulmadığı takdirde referandumda ‘Evet’ diyemeyeceklerini ifade ettiklerini dile getirerek, “Biz ülkemiz açısından en büyük problemin kamplaşma ve kutuplaşma olduğunu düşünüyoruz. Bu kamplaşma ve kutuplaşmayı daha ileriye götürecek, buna daha fazla katkı sağlayacak ve ülkemize zarar verecek bir hadisenin olmasını istemiyoruz. Bu bir referandumdur, ölüm kalım savaşı değildir. Geçmesini isteyenler vatanperver, geçmemesini isteyen hain veya geçmesini isteyenler vatan haini, geçmemesini isteyenler vatanperver değildir. Burada bir kanaat ortaya konmuştur. Bu kanaatle alakalı bizim de yaklaşımız, mevcut haliyle referanduma gelirse bizim bu teklife evet diyemeyeceğimizdir” dedi.

    “Vatan Partisi olarak ‘Hayır’ diyoruz”

    Vatan Partisi Genel Sekreteri Osman Yılmaz ise, Vatan Partisi olarak baştan beri ‘Hayır’ oyu vereceklerini belirttiklerini söyleyerek, bu yöndeki çalışmalarının sürdüğünü kaydetti. Türkiye’nin bir yandan terörle mücadele içerisinde olduğunu, bir yandan da ekonomik krizle uğraştığını ifade eden Yılmaz, böyle bir ortamda bu tür tartışmalarla uğraşılmaması gerektiğine inandıklarını anlattı. Yılmaz, “Türkiye’nin gündemi buyken ve 15 Temmuz sonrası Türkiye’de millet şehit cenazelerinde, meydanlarda bu saldırılara karşı omuz omuzayken, bir anda Cumhurbaşkanlığı sistemi tartışmasıyla meydanlarda yan yana olan, şehit cenazelerinde omuz omuza olan vatandaşlarımız karşı karşıya getiriliyor. Türkiye’nin parlamento geleneği var. Kurtuluş Savaşı gibi en ateşli günlerde Türkiye, düşman Polatlı’ya geldiğinde bile Meclisi çalıştırmış. Türkiye’nin ihtiyacı güçlü bir Meclis, güçlü bir hükümet. Bu öneri hem Meclisin yetkilerini elinden alıyor hem de hükümeti ortadan kaldırıyor ve iktidarın tabanını daraltıyor. Cumhurbaşkanının söylediği gibi Türkiye’nin çözümü milli bir seferberliktir. Milli seferberlik sadece çağrıyla olmaz. Tam tersine iktidarın tabanını genişleterek, omuz omuza vererek, sorumlulukların altına beraber girerek olur. Bu öneri Cumhurbaşkanına da bir tuzak, Türkiye’ye de bir tuzak. Dolayısıyla buna Vatan Partisi olarak hayır diyoruz. Alanlarda çalışmalarımıza başladık” ifadelerini kullandı.

    “Yasama, yürütme ve yargı konularında tartışmaların olduğu ortadadır”

    BBP Teşkilatlanmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Haşim Yanar, BBP olarak tercihlerinin tam demokratik bir sivil anayasa yapılmasından yana olduğunu söyledi. Meclisten geçen teklifteki belli hususlara dair kaygılarının ve çekincelerinin olduğunu dile getiren Yanar, yargının, yasamanın ve yürütmenin tam bağımsız olduğu ve bunların birbirine tahakküm edemeyeceği bir anayasaya olan ihtiyaç ortadayken, bu hususlarla ilgili belli tartışmaların olduğunun ortada olduğunu kaydetti. BBP olarak referandum sürecinden önce belli hususlarda yasal düzenleme yapmak suretiyle bu paket içerisinde bazı hususların telafi edilebileceğini dile getiren Yanar, “Siyasi Partiler Kanunu başta olmak üzere yeniden elden geçirilebileceğini, barajın olmadığı bir yasal düzenleme yapılabileceğini düşünmekteyiz” dedi.

    BBP’de istişareler devam ediyor

    BBP’nin Türkiye’nin en deneyimli siyasi partilerinden birisi olduğunu ifade eden Yanar, bu tür hususlarla ilgili alınacak kararlarda partinin kendi yetkili unsurları, yan kuruluşları ve parti ile gönül bağı bulunan kuruluşlarla istişare ettiğini ifade etti. Hala istişare aşamasında olduklarını kaydeden Yanar, istişareden çıkan kararın kamuoyuyla paylaşılacağını belirterek “Öyle ya da böyle çıkacak olan sonuca da rıza gösterir. Bunu hiçbir suretle kavga konusu yapmaz, yapanların yanında asla durmaz. Bu hususla ilgili başka bir önceliğimiz de şudur; biz ülkede insanların kanaatlerini ‘evet’ ya da ‘hayır’ hangi yönde kullanırlarsa kullansınlar, bunu bir ötekileştirme konusu ya da kamplaşma konusu yapılmasıyla ilgili devam eden şu süreçten rahatsız olduğumu ifade etmek istiyorum. İnsanlar, demokratik bir seçim yapılacaksa çıkacak sonuca da rıza göstermek, saygı duymak zorundadır. Ülkemizin özellikle terör gibi ağır bir sıkıntısı var. En fazla dayanışmaya ihtiyaç duyduğu süreçler yaşıyorken bu referandum konusunun kavga meselesi haline getirilmesi ülke açısından ciddi kayıpları da beraberinde getirir gibi bir kaygıyı taşımaktayız” diye konuştu.

    “OHAL şartları altında yapılan seçim beraberinde tartışmaları getirir”

    Yanar, referandumun OHAL şartları altında yapılmasından dolayı rahatsız olduklarını da söyledi. OHAL şartlarında yapılan seçimin sonucunun ne olursa olsun bunun ilerde belli tartışmaları beraberinde getireceğini düşündüklerini vurgulayan Yanar, “Bu bakımdan ilgililere çağrı yapmak istiyorum. Eğer OHAL şartları devam ediyorsa, bu OHAL şartları ortadan kalktıktan sonra referandumun gündeme alınması, daha demokratik şartlarda referandumun yapılmasının sonuç ne olursa olsun daha hayırlı sonuçlar doğuracağını düşünmekteyiz. Ya da bu referandum takvimine yönelik öngörülen süre noktasında düzenleme yapılamayacaksa, bu süre içerisinde OHAL’in ortadan kaldırılması ve bu şekliyle seçime girilmesinin daha yararlı olacağı kanaatini taşımaktayız” değerlendirmesinde bulundu.

    “Seçimden çıkacak sonuca elbette ki sahip çıkarız”

    Büyük Birlik Partisi’nin istişarelerinin devam ettiğini yineleyen Yanar, “Bizim önceliğimiz ülkemizin birliği, beraberliği, kardeşliği yönündedir. Seçimden çıkacak sonuca elbette ki sahip çıkarız. Bu bir kavga hususu asla yapmayız. İyi niyetle atılan adımların olduğuna da inanmaktayız. Dolayısıyla BBP, geçtiğimiz günlerde bu istişare sürecini başlatmıştır. Buradan çıkan sonuç ne olursa olsun, biz de o sonuca göre kanaatimizi kamuoyuyla paylaşacağız” şeklinde konuştu.

    BTP’de karar seçmenlerin

    Genel Başkanlığını Haydar Baş’ın yaptığı Bağımsız Türkiye Partisi ise, kararı seçmenlerine bıraktı. BTP Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Terzi, “Anayasa referandumunda ‘evet, hayır’ konusunda partimiz yetkili kurullarında henüz ele alınan bir kararımız yokken, bazı medya organlarınca ‘hayır cephesinde’ gösterilmiş olmamıza önceki günlerde partimiz hukukçuları gerekli hukuki cevabı vermişlerdir. Genel Başkanımız Haydar Baş, bizzat bana ‘Ben parti tabanına, Cumhurbaşkanımıza karşı ’hayır’ dedirtmem, böyle bir kampanya yürütmem. Onları serbest bırakıyorum. Kimsenin iradesine karışmıyorum. Millet kararını kendi iradesiyle versin’ dedi” diye konuştu.

    Siyasi parti olduklarını belirten Terzi, Genel Başkan Haydar Baş ve partinin yetkili kurulları tarafından yapılan açıklamaları kamuoyu ile gerektiğinde paylaşmaya devam edeceklerini kaydetti. Terzi, kimsenin iradesine karışmadıklarını ve partililerin kendi özgür iradesi ile ne derse o yönde kararlarını vereceklerini söyleyerek, arzularının ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütün olan Türkiye’nin payidar olması olduğunu belirtti.