Etiket: KULAK

  • (Özel Haber) Bot alırken bu tavsiyeleri kulak ardı etmeyin

    Yaklaşan kış ayları öncesi kullanımı artan botlarda kalite ve sağlıklı ürün tercihinin insan sağlığı açısından çok önemli olduğunu, ekonomik kayıplarının da yaşanmaması için dikkatli olunması gerektiği belirtiliyor

    Kış ayları gelmeden birçok vatandaşın bot almaya yönelmesi, sektörde bir hareketlilik yaşattı. Bunun yanında ucuz ve kalitesiz ürünler de, bir kısım vatandaş tarafından ilgi görüyor. Eskişehir’de ayakkabı satıcısı Yaşar Önal ise, vatandaşların zararlı çıkmaması için tavsiyelerde bulundu. Özellikle kış aylarında vatandaşları bilgilendirmek için daha fazla çaba sarf ettiklerini dile getiren Önal, “Belki fiyatlar pahalı gelebilir ve vatandaşlar ucuz ürünlere yönelebilirler. Ama ucuz üründen dilleri yanıncaya kadar bizleri tanımıyorlar. Dilleri yandıktan sonra koşa koşa geliyorlar tabi. Lisanssız ürün hiçbir zaman kullanmadık, kullandırmayı da tavsiye etmiyoruz hiçbir müşterimize. Özellikle hani şu elimizdeki ürünler gibi kaydırmaz tabanlı, yağmur suyu, kar suyu geçirmeme garantisi veren firmaları tavsiye ediyoruz. Bunun garantisini biz vermiyoruz. Satıcı olmak için, ürün satmak için konuşmuyoruz hiçbir zaman. Firma bana garantisini veriyor, ben müşteriyi yönlendiriyorum. Alır veya almak kendi tercihi. İçleri komple sıcak astar. Kaydırma yapmaması önemli, soğuğu geçirmemesi önemli, suyu almıyor zaten” dedi.

    “Yarı yolda kalma durumun olmuyor”

    Kaliteli bot almanın maddi olarak da vatandaşlara kar ettireceğini belirten Önal, kış aylarında yarı yolda kalmayı kimsenin istemediğini anlattı. Önal, “Mesela müşterilerimizin genel sorusu şu olur, iki çift çorap giydiğimizde numarası daralır mı gibi sorular olur. Deriz ki biz de her zaman, içerisine tek bir çora giymeniz yeterli. İkinci çorap hava aldırmaz, ayak hava almadığı zaman terleme yapar ve ayak daha çok üşür. Ayağınızın hava alması için tek kat çorap ve deri malzemesine güvenmeniz gerekmektedir. Ayak illaki biraz soğuğu hisseder, ama mühim olan ıslanmaması, terledikten sonra donmaması. Bunları yaşamamak için de tek bir mevsimlik çorap, yüzde yüz deri olan malzemeleri tercih etmeniz gerekmektedir. O da nedendir, işte kapalı nubuktur spreylenebilir veya ham deridir bakımı sağlanılabilir veya böyle nano teknoloji ürünler. Bunlar mikro fiber malzemelerdir. Kumaşı etkilemeyen ayrıca deri gibi soyulma yapmayan ürünlerdir. Daha uzun ömürlü olması için tavsiye ettiğimiz her gruplar mevcuttur. Çizmesinde olsun, botundan olsun, ayakkabısından olsun. Çünkü kış ürününü 5 ay giyersin ve ortalamaya baktığımız zaman sizin üç dört yılınızı çıkartır. Üç dört tane ayakkabı bugün aynı sezon içerisinde düşünün, 50’şer lira versen 150 lira. 150 lira verdiğimizde zaten kaliteli bir bot alıyorsun. Sezon içerisinde başka bir bot arama gereği duymuyorsun veya yarı yolda kalma durumun olmuyor. Bunlar bizim için önemli detaylar. Müşterinin de bilmesi çok çok iyi” şeklinde konuştu.

    “Firmaların elinde çok ürün kaldı, Bunun için de fiyat çok fazla artmadı”

    Bot fiyatlarında bu sene çok büyük artışların yaşanmadığına dikkat çeken Önal, şu şekilde konuştu:

    “Ayakkabı sektöründe her sen standart yüzde 15 artış olur. Ama bu sene sadece yüzde 5 oldu. Lisanslı ürünlerde de olsun çünkü geçen sene ağır bir kış yaşanmadı Türkiye’de. Bu yüzden firmaların elinde çok ürün kaldı. Bunun için de çok fazla yansıtmadılar. Normalde her yıl standart yüzde 15 iskontolu artar. Atıyorum bu sene yüz lira olan ürün seneye yüz on beş lira olmak zorundadır. Çünkü taban işçiliği artıyor, deri işçiliği artıyor, deri sanayisi artıyor. Ama bu sene sadece yüzde 5 artış gösterdi oda geçen sene dediğimiz gibi aşırı bir kış olmamasından dolayı. Ama malum bu sene bekliyoruz. Fiyatlar 120’den başlar 240’a kadar çıkar. Hani 240 dediğimiz çok afaki gelmesin. Bugün villeks ayakkabı alıyorsun çarşıda pazarda 40 liraya, 50 liraya ve bu ayakkabıdan aynı sezon içerisinde 5 tane alıyorsun. Çünkü niye ayakkabı sıcağı görünce çatlıyor, tuhaflaşıyor. Yağmur suyu gördüğünde laçkalaşıyor. Bu sefer her seferinde tekrarlıyorsun. Ama bir tane kaliteli alırsan daha mantıklı olur. Peygamber efendimizin de sözü vardır; ’Ucuz giymeyecek kadar zengin değilim’ diye. Çünkü bir kere alırsın daha uzun ömürlü kullanırsın. Vatandaşların sezonun başında botlarını alması daha iyidir. Numara sıkıntısı yaşamaz. Alışveriş merkezlerindeki gibi şu şubemizden getirtelim, bu şubemizden getirtelim gibi bir durumumuz yok. Bir tane mağazamız var oradan ilerlemeye çalışıyoruz.”

  • Kepçe kulak çocuklarda psikolojiyi bozuyor

    Kulakların doğuştan ya da sonradan ortaya çıkan nedenlerle, hiç gelişmemesinden çok değişik şekil bozukluklarına kadar uzanan farklı deformiteleri olduğunu belirten Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Can İşler, kulaktaki şekil bozukluklarına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

    Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Can İşler, “Bunlar içinde en sık görülen kulak estetiği problemi kepçe kulak ya da yelken kulak deformitesidir. Yaklaşık her yirmi çocuktan bir tanesi kepçe kulaklıdır. Genetik geçişi vardır, cinsiyet ayrımı yapmaz. Kepçe kulak, olması gerekenden daha büyük kulak olarak algılanır” dedi.

    Kepçe kulak ile normal kulak arasında, büyüklük açısından bir fark olmadığını ifade eden İşler, “Kepçe kulakta sorunlar, kulak kıkırdaklarının şekli ile ilgilidir. Kulağın üst yarısında bulunması gereken kıvrımlar oluşmamıştır; kulak ütülenmiş gibi dümdüzdür. Kulağın kafa ile yaptığı açı, olması gerekenden daha geniştir. Özellikle arkadan bakılınca, kulak dışarıya doğru açık durur. Kulak kepçesi çukuru, olması gerekenden daha derindir. Bu üç bozukluğun her biri farklı şiddette olabilir” diye konuştu.

    Halk arasında kepçe kulağın, annenin hamilelikteki yatış şekli, bebeğin anne karnındaki bozuk duruşu ya da uyku esnasındaki yanlış yatışı nedeniyle olduğu düşünülse de bunların doğru olmadığını kaydeden İşler, “Doğum sonrası ilk 3 ay kulak kıkırdağı çok yumuşaktır ve kolayca şekil alır. Bu dönemde yapılacak bantlama ve kalıp uygulaması ile kepçe kulak görünümü azaltılabilir veya düzeltilebilir. Küçükken sevimli görünebilen bu anatomik bozukluk, yaşın ilerlemesiyle birlikte çocukların ruh sağlığını bozar. Çocuklar özellikle okula başladıklarında acımasız alaylara maruz kalırlar. Küçük yaşta düzeltilmemesi halinde kişilerin, ruhsal durumlarını ve sosyal ilişkilerini bozan bir takıntı haline gelebilir” ifadelerini kullandı.

    Nasıl tedavi edilir?

    İşler, “Üç yaşında, kulak kepçesi erişkin büyüklüğünün yüzde 85’ine ulaşır; 4-5 yaşında gelişimini tamamlar. Çocuklarda kepçe kulak ameliyatı (otoplasti) için ideal yaş 4-6 yaş arası ve ilkokula gitmeden hemen önceki dönemdir. Ameliyatın bu dönemde yapılması, hem çocuğun ruhsal etkilenmesini önler, hem de yumuşak olan kıkırdakların daha kolay şekillenmesini sağlar. Tedavi edilmemiş kişiler, daha sonra her yaşta ameliyat edilebilir. Çeşitli kepçe kulak ameliyatı (otoplasti) yöntemleri mevcuttur. Ameliyat çocukluk çağındakilere genel anestezi; erişkinlere lokal anestezi veya sedasyonlu lokal anestezi altında uygulanır. Genelde kulak arkasından bir cilt kesisi yapılır; kulak kıkırdağının ön tarafı özel bir aletle çizilip zayıflatılarak kıvrılması kolay hale getirilir; kalıcı dikişlerle kıvrımları oluşturulur; dikişler yardımı ile kulak kepçesi kafaya sabitlenerek geriye yatırılır. Yaklaşık 1-2 saat süren bu yöntemin avantajları; oluşacak izin kulak arkasında kalması, kıkırdağın kesilmemesi, kulak arkasından cilt çıkartılmaması, ameliyat sonrası morarma ve şişliklerin çok az olması ve sonuçların kalıcı olmasıdır. Kepçe kulak düzeltme için uygulanan yöntemlerden bir tanesi, küçük bir girişim olan iple kepçe kulak estetiği yöntemidir. Hasta ameliyat istemiyorsa ve kulağındaki concha denilen kıkırdak kısım aşırı büyük değilse, bu yöntemle kulakları düzeltilebilir. Lokal anestezi altında, deri altından geçirilen ipler ile kulak arkaya doğru çektirilerek sabitlenir. Kıkırdak şekillendirme ile birlikte yapıldığı takdirde oldukça yüz güldürücü sonuçlar alınabilir” şeklinde konuştu

  • Kulak zarı yırtıkları ve kemikte erime cerrahi işlem ile tedavi ediliyor

    Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Rıza Dündar, kulak ameliyatlarında yeni kullanılmaya başlanan endoskopik yöntem ile ilgili önemli bilgiler verdi.

    Dış kulak yolundan başlayarak iç kulağa kadar görülebilen geniş bir yelpazeye sahip kulak hastalıklarının önemli bir kısmı cerrahi tedaviye ihtiyaç olmadan medikal tedavi ile iyileşebiliyor. Ancak devam eden bazı kulak enfeksiyonları, kulak zarı yırtıkları ve kulak kemiğinde erime gibi sağlık sorunları genellikle ameliyat ile düzeliyor. Doç. Dr. Rıza Dündar, kulak ameliyatlarında genellikle kulak arkasından yapılan kesinin ameliyat sonunda kapatılıp pansumanlarla takip edildiğini ve sonraki haftalarda dikişlerin alındığını anlattı. Dündar, “Bu yöntem halen sık olarak kullanılıyor; ancak özellikle çocuklarda pansuman ve dikiş alma uygulamaları uyum açısından sıkıntı oluşturuyor. Erişkinler için ise, günlük pansuman ihtiyacı nedeniyle her gün bir sağlık kuruluşuna gitme zorunluluğu doğuyor. Bunların yanı sıra, dikiş yerlerinde oluşabilecek enfeksiyon durumları iyileşme safhasını daha da uzatabiliyor. Endoskopik yöntem ile yapılan ameliyatlarda, tüm bu sorunlar ortadan kalkıyor.

    Kulak pozisyonunda değişiklik olmuyor

    Cilt kesileri yapılan ameliyatlar sonrasında kulak kepçesinde pozisyon değişikliklerinin ameliyattan sonra rastlanan istenmeyen durumlardan biri olduğunu, tüm bu olumsuzlukların minimum seviyeye indirilmesi için son yıllarda ciddi derecede ilerleme kaydedildiğini söyleyen Doç. Dr. Rıza Dündar, gelişmeleri şu sözlerle açıklıyor:

    “Bu kapsamda endoskopik yolla yapılan kulak ameliyatlarında cilt kesisi olmaması; gerekli olduğunda ise tek dikişle ve kendiliğinden eriyen bir dikişle yapılması hem kişinin daha az ağrı duymasını hem de daha hızlı iyileşmesini sağlıyor. Kulak kepçesinde herhangi bir pozisyon değişikliğinin de görülmediği yöntem sayesinde ayrıca pansuman ihtiyacının olmaması da ciddi bir avantaj olarak kabul ediliyor.”

    Pansuman ve dikişe ihtiyaç olmuyor

    Endoskopik kulak ameliyatlarının ciddi konfora sahip bir yöntem olarak dünyada kabul gördüğünü ifade eden Doç. Dr. Rıza Dündar, “Ülkemizde yaygınlaşma eğiliminde olan bu yöntem şu anda belli başlı merkezlerde uygulanıyor. Endoskopik kulak ameliyatlarında tüm ameliyat dış kulak yolundan kameralar vasıtasıyla gerçekleştiriliyor. İşlem sonrasında kişilerin kulak kepçesinde herhangi bir pozisyon değişikliği görülmüyor. Kişi, pansuman ve dikiş ihtiyacına gerek duyulmadan daha hızlı bir iyileşme süreci yaşıyor.

    Aynı gün taburcu olunuyor

    Lokal veya genel anestezi altında normal kulak ameliyatlarına göre daha kısa süren endoskopik kulak ameliyatlarında, ameliyat edilen kişi hastaneden aynı gün içinde taburcu oluyor. Mikroskop ile yapılan kulak ameliyatlarının çoğu endoskopik yöntem ile yapılabiliyor veya kombine bir şekilde kullanılabiliyor. Hem kişinin konforu hem de hekime sağladığı daha geniş görüş alanı avantajlarıyla endoskopik kulak ameliyatları uygulaması, son yıllarda giderek yaygınlaşıyor. Doç. Dr. Rıza Dündar, kulağa endoskopik yöntemin uygulanabildiği sağlık sorunlarını ise; kronik otisis media, kulakta kireçlenme, kulağa tüp takılması ve çıkarılması, kulak zarı tamiri ve kulak kemikçiklerinin tamiri şeklinde açıklıyor.

  • Tatile çıkacak anne adayları bu önerilere kulak verin

    Yaz aylarında hamile kadınların en sık merak ettiği, “Tatil yapmak, seyahate çıkmak sakıncalı mı ve nasıl beslenilmeli” sorularına Özel Ümit Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Seda Deniz Işıklar açıklık getirdi.

    Özel Ümit Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Seda Deniz Işıklar, gebelik döneminde tatile çıkmak, seyahat etmek ve beslenme konularında merak edilenler hakkında bilgi verdi. Ciddi bir şikayeti ve riskli bir durumu olmayan her hamileye ruhsal ve fiziksel olarak kendilerini daha iyi hissetmeleri açısından tatile çıkmasını önerdiklerini belirten Dr Deniz Işıklar, gebelik döneminde seyahatin bir sakıncasının olmadığını, ancak hamilelerin uzun süre hareketsiz kalmalarıyla birlikte kan dolaşımın yavaşlamasının kendilerini rahatsız hissetmelerine neden olabileceğini, bu nedenle de seyahat sırasında sık aralıklarla dinlenmelerini, mola vermelerini ve hareket etmekten kaçınmamalarını önerdi. Uzun seyahatlerde en konforlu ulaşım aracının uçak olduğunu bunun da hamilelerde bir risk oluşturmadığını ifade eden Işıklar, “Yine de seyahate çıkacak olan her hamile öncesinde doktoruna giderek bir kontrolden geçmeli” dedi.

    Hijyen önemli

    Seyahate ve tatile çıkacak olan hamilelerin gidecekleri yerde olası bir durum karşısında ulaşabilecekleri bir sağlık kuruluşu olmasına dikkat etmeleri gerektiğini, seyahatleri süresince sıvı alımına özen göstermeleri gerektiğini ifade eden Işıklar, hamilelerde yüzmenin faydalı olduğunu, özellikle de 20 dakikalık yüzmenin kadını rahatlatacağını kaydetti. Tatilde hijyene dikkat etmenin anne ve bebek sağlığı açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Işıklar şu önerilerde bulundu:

    “Özellikle de havuz yerine biz denizin tercih edilmesini, deniz suyunun havuzdan daha hijyen olduğunu söylemek isterim. Yüzdükten sonra anne adayı ıslak mayo ile kalmamalı. Mayosunu değiştirmeli ve kurulanmalıdır. Bu enfeksiyona karşı önemli bir korunmadır. Güneşlenme konusunda ise, yüksek faktörlü koruyucu krem kullanmakla birlikte gölgede güneşlenmeye dikkat edilmesi gerekiyor.”

    BU BESİNLERE DİKKAT

    Beslenme konusunda da önemli açıklamalarda bulunan Işıklar konuya şu şekilde açıklık getirdi:

    “Yaz dönemlerinde ishal vakaları artış gösterdiği için hamilelerimiz beslenmelerine her zamankinden daha fazla özen göstermeli. Besin olarak her zaman taze ve hijyenik besinler tercih edilmeli. Suyu çok içmek atlanmaması gerekilen bir husus. Öğünleri sıklaştırmak, hamilelik öncesinde yenilen öğün miktarından daha az ama daha sık aralıklarla öğün alımı önemli. Konserve, hazır gıdalar, fast food tarzı besinlerin yanı sıra, gazlı ve asitli içecekler, sigara, alkol uzak durulmalı. Günde iki fincan çay ya da bir fincan Türk kahvesi içilebilir. Süt ve süt ürünleri, taze yeşil yapraklı besinler, et yumurta düzenli tüketilmeli eksik edilmemeli. Özellikle de balık tüketimine önem verilmeli. Haftada en az bir defa muhakkak balık yemek her açıdan oldukça faydalı. İlk 3 aylık dönemde ceviz badem gibi besinler tüketilmeli. Öğün atlamaktan kaçınılmalı. Bir de gebeler ve doğum yeni doğum yapan kadınlar için en önemli faktör dinlenmektir. İyi ve kaliteli alınan bir uygun dinlenen bir vücut kadını zinde tutan en önemli faktördür.”

  • Kulak iltihabında ölüm riski

    Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Argün Ediz Yorgancılar, kulak iltihaplarının, sağırlığın yanında kişinin ölümüne de neden olabileceğini söyledi.

    Memorial Dicle Hastanesi’nde görevli Doç. Dr. Yorgancılar, sağırlık ve kulak iltihabı ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. İşitme kayıplarının değişik sebeplerle ortaya çıkabildiğini belirten Doç. Dr. Yorgancılar, işitme kayıplarının ileri derecede olması durumunu sağırlık olarak adlandırdıklarını söyledi. Sağırlığın değişik sebeplerinin olduğunu kaydeden Doç. Dr. Yorgancılar, “Buna bazı sebeplerle doğuştan gelebilen işitme kayıpları var. Akraba evlilikleri nedeni ile çocuklarda doğuştan iki kulakta da işitme kaybı olabiliyor. Bu da çocuğun ilerideki gelişimine büyük zararlar verebilir. Örneğin iki taraflı işitme kaybı sebebiyle çocuk konuşmasını geliştiremez ve dilsiz dediğimiz bir engelli pozisyonuna düşer. Bu tür olayları engellemek için ülkemizde yeni doğan işitme kaybı programı var. Bu programda biz çocukları doğar doğmaz işitme taramasından geçirip işitme seviyelerini ölçüyoruz ve ileri düzeyde işitme kaybı olan çocukları rehabilite ediyoruz. Bu doğuştan sebepler dışında sonradan gelişimsel olarak ve hayatta karşılaşılan değişik sebeplerle de sağırlık pozisyonuna düşerler. Bunların değişik sebepleri var en çokta görülenlerden biride kulak iltihapları” dedi.

    Kulak iltihabı deyip geçmeyin

    Kulak iltihaplarının ileri seviyeye ulaşması durumunda işitme kaybına neden olabileceğini aktaran Doç. Dr. Yorgancılar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Doğuştan olan işitme kayıpları genetik işitme kayıpları bir süre sonra kendini gösterebilir ve işitme kaybı ileri seviyeye belli bir yaştan sonra da ortaya çıkabilir. Bunlar kendini zaman içerisinde gösteren işitme kaybı şeklinde gösterecektir. Bunun dışında ani işitme kaybı dediğimiz bir olay var aslında hepimizin başına gelebilecek bir olay. Bir virüs olduğu düşünülen ama sebeplerde de ortaya çıkabilir. Kulağın birinin veya ikisinin bir anda işitmede tam veya kısmen ortaya çıkan bir olay. Bu böyle bir olay ki acilen tedavi edilmesi gerekiyor. Bu yüzden kişilerin eğer kulaklarında birden işitme kaybı çıkarsa vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmaları gerekiyor. Çünkü bu tedavi acil kategorisinde yapılan bir tedavi ne kadar geç başvurulursa kulağın geri dönüşü de zor oluyor. Bunun haricinde kulak iltihapları sağırlaştırabiliyor. Bu iltihaplar ölümcül dereceye ulaşabilecek komplikasyonlara da yol açabilir. Örneğin kulak içinde başlayan bir enfeksiyon tedbirler ve tedaviler yeterince yapılmazsa bir süre sonra kulak kafa kemiği içerisine yayılır ve beyin, beyin zarı daha beyin iç damarlarına ulaşan komplikasyonlara yol açarak hastalarda ölümcül nedenler otaya çıkarabilir. O yüzden kulak iltihapları hiçbir şekilde göz ardı edilmemesi lazım. Kulak iltihabı akan kulak iltihaplarında mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Gerekli olan tedaviler gerek cerrahi gerek medikal tedavilerin bir an önce uygulanması gerekiyor.”