Etiket: Köylülerin

  • Çatıları Uçan Köylülerin Yaşam Mücadelesi

    Aksaray’da 11 gün önce kuvvetli fırtına sonucu evlerinin ve mandıralarının çatıları uçan köylüler kimi zaman çadırda, kimi zaman köyde başkasının evinde yaşam mücadelesi veriyor. Fırtınadan evleri ve mandıraları zarar gören köylüler yardım bekliyor.

    Fırtına, 29 Ocak 2016 tarihinde Aksaray’ın merkeze bağlı Bozcatepe köyünde meydana gelmiş, köyün yakınında bulunan hayvancılıkla uğraşan bazı köylülerin ev ve mandıralarının çatıları uçmuş, köylüler mağdur olmuştu. Çok sayıda koyun ve kuzunun telef olduğu fırtınanın ardından olay yerine giden Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) ekipleri, olay yerinde incelemeler yaparak zarar tespit tutanağı tutmuştu. AFAD ekipleri ev ve mandıraların çatısı uçan köylülere çadır yardımında bulunurken, kış şartlarında mağdur olan köylüler kimi zaman çadırlarda, bazen de köydeki diğer vatandaşların evinde kalarak günlerini geçiriyor.

    Yaşanan fırtınanın ardından yaşlı gözlerle ağlayarak olayı anlatan Kadın Şenses (66), “Her şey gitti işte gördüğünüz gibi. Ne olmadı ki? Hepsi oldu. Daha ne diyeyim ben. Fırtına hepsini aldı gitti. Akşam bir tufan oldu gürül gürül. Ancak sesini duyduk. Dışarıya çıkamadık. Burayı hiç açamadık. Burası tüm ekmek doluydu. Ekmeği de sonradan geldik topladık. Onu da güçlükle kurtardık. Burada her şeyimiz, koyunumuz, kuzumuz, kendimiz, hep telef olduk. Olmayan bir şey yok ki. Koyunlarımız, kuzularımız öldü. Nasıl yaşayabiliriz ki, köyde bir gün onun evinde, bir gün bunun evinde geziyoruz. Çadır kurdular. Çadıra geliyoruz bazen. Soğukta çadırda nasıl yaşayabilirsin ki, onu da Allah bilir. Donup, üşüyüp duruyoruz” dedi.

    Fırtınanın ardından evlerinin, mandıralarının çatısı uçan ve 25 kadar hayvanı telef olan Mustafa Şenses (68) de, “Akşam evdeydik. Burada çok kuvvetli bir fırtına oldu. Saat 11’de evimin çatısını götürdü. Saat 4 sıralarında da mandıramın çatısını attı. Koyunlarım mahvoldu. Sonra biz yardım istedik. AFAD geldi, tarımdan geldiler. Yazdılar, çizdiler. Koyunlarımı köye taşıdım. Kuzularımın 20-25 tanesi öldü. Şimdi kuzularım, koyunlarım üst üste yatıyor. Biz kendimiz de arada kaldık. Onun bunun yanında yatıyoruz. Buraya geliyoruz yolumuz yok. Bazen de gelip çadırda kalıyoruz. Devletten bir yardım bekliyoruz. İmkanımız yok. Ben devletten yardım alırız diye tahtalar getirdim çaktım ama yarım kaldı. Onu da yapamadım. Kepazeyiz. Çadırda 3 kişi kalıyoruz. Hanım, ben ve çoban kalıyoruz. Soğukta çok zaman kalamıyoruz, donuyoruz. Köyden gelip bizi götürüyorlar” dedi.

  • Mahalle Olan Köylülerin Binlerce Liralık Su Faturası İsyanı

    Bursa’nın dağ yöresinde mahalleye dönüşen köylerde binlerce liralık su faturası gelen çiftçiler isyan etti.

    Bursa’nın dağ yöresindeki mahallelerde su faturaları isyan ettirdi. Binlerce TL tutarında gelen su faturaları köylüleri hayrete düşürdü. Binlerce TL gelen su faturaları sonrası vatandaşlar BUSKİ’ye ateş püskürdü. Özellikle Keles’in en önde gelen köylerinden (mahallelerinden) bir olan Baraklı’da vatandaşlar hem şaşkın, hem de öfkeli. Yaklaşık 5 ay önce su aboneliği verilerek saat takılan Baraklı’da kullanılan tonaj katlamalı olarak faturalandırılınca ortaya ateş pahası miktarlar çıktı.

    Yapılan uygulamanın haksız olduğuna inan çiftçlier, “Abonelikler yapılırken en az iki yıl fatura gelmeyeceği söylendi. Ayrıca tonunun 26 kuruş olacağı söylendi. Ayrıca bildiğimiz kadarıyla 27 tona kadar katlama gelmeyecekti. Şimdi 5 ay birden okundu ve kullanılan tonaj katlamalı olarak 1.26 kuruştan hesaplanmış. Hayvancılık yapanlar, bahçe sulayanlar nasıl su kullanacak? Evde tek başına yaşayan insana bile 100 TL üzerinde fatura gelmiş. Dünyanın neresinde yaşıyoruz. Bu kadar pahalı su ödeyen yer var mı? Zaten büyükşehir kanunuyla atalarımızın getirdiği suyu para ile satmaya başladılar. Bu fahiş su faturalarıyla nasıl tarım ve hayvancılık yaparız? Zaten göç veren yöremizde artık hayat yaşanmaz hale getiriliyor. Bu yanlışın yetkililer tarafından düzeltilmesini istiyoruz” diyerek tepkilerini dile getirdiler.

    Aynı tepkiyi dağ yöresindeki birçok köylü de dile getirerek yetkililerden bu meseleye çare bulmalarını istedi.

  • Yabani Otlar Köylülerin Geçim Kaynağı Oluyor

    Balıkesir’in Kapıdağ Yarımadası ve eteklerinde yetişen yabani otlar köylülerin geçim kaynağı oluyor.

    Marmara ve Ege Bölgeleri mutfağının vazgeçilmezleri arasında yer alan yabani ot yemekleri yoğun ilgi görüyor. Kapıdağ Yarımadası’nda yetişen turp otu, hindibağı, arapsaçı, şevketi bostan, kazayağı, labada, ısırgan, rezene gibi yabani otlar Marmara Bölgesi’nin vazgeçilmezleri arasında gösteriliyor. Demetler halinde satılan otlar 2 ila 4 lira arasında ilçede haftanın iki günü kurulan pazartesi ve cumartesi pazar yerlerinde alıcı bulabiliyor.

    Bu otları toplayarak pazarlarda satan köylü kadınlar, “Sabahları erkenden kalkıp Kapıdağ eteklerine çıkıyoruz. Bu otlar belli bölgelerde bulunuyor. Onları toplayıp pazarlara getiriyoruz. Bugünlerde otlarımız büyük ilgi görüyor. Bu otlar aynı zamanda şifada dağıttığı için büyük ilgi görüyor” diye konuştu.

  • Köylülerin Mermer Ocağı Tepkisi

    Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesine bağlı Korubaşı kırsal mahallesindeki mermer ocağının kapasite artışına gitmesine mahalle halkı tepki gösterdi.

    Mermer ocağının kapasite artırımına gitmemesi için bölge halkı ve Nilüfer Kent Konseyi gönüllüleri, Korubaşı Meydanı’nda toplanarak eylem yaptı. Ormanların içinde yer alan Korubaşı’nın yeşil kalması için seslerini duyurmaya çalışan köylüler, ellerindeki dövizlerle doğa katliamının son bulmasını istedi. Korubaşı sakinleri adına açıklama yapan Ahmet Kılıç, İl Mahalli Çevre Kurulu’nun almış olduğu kararı hatırlatarak kapasite artırımının durdurulmasını istedi.

    Kılıç, “Bu bölge için, köyümüz ve doğamız için bir katliam anlamına gelen bu kapasite artışına sakın izin vermeyin. Sayın valimiz, belediye başkanlarımız, Bursa’nın bütün devlet kurumları!10 Aralık 2015 tarihinde İl Mahalli Çevre Kurulu olarak aldığınız karar ve attığınız imzaların arkasında durun. Nilüfer, Yıldırım, Osmangazi, Gürsu, Kestel ve İnegöl ilçelerimizde yerleşim alanlarına yakın ve görülebilir mevkide yeni kırma, eleme ve taş ocağı tesislerinin kurulmamasına ve aynı bölgelerde mevcut tesislerin kapasite artışlarına izin verilmemesine, oy birliği ile karar vermişsiniz. Bu durumda, yaşama alanımızı ve çocuklarımızın geleceğini daraltacak ve karartacak olan köyümüze 400 metre mesafedeki mermer ocağı şirketinin bu kapasite artışı talebini de geri çeviriniz. Köyümüzde mermer ocağı istemiyoruz. Bunun için ne gerekiyorsa yapmaya kararlıyız” şeklinde konuştu.

    Kapasite artışıyla yılda 150 bin tonluk taş kırma ve elemesi yapılacağını belirten mahalle sakini Ahmet Kılıç, bölgenin taş ve maden ocaklarıyla kuşatıldığını söyledi. Kılıç, “Bu işletmelerin toz ve gürültüsü, yollarımıza verdiği zararlar, tarım alanları ve ormanlarımıza verdiği zararlar ve su kaynaklarımızın giderek azalması tehlikeli boyuta ulaşıyor” diye kaydetti.

  • (Özel Haber) Karasu Sazlığı Köylülerin Ekmek Kapısı Oldu

    IĞDIR (İHA) – Ağrı dağı eteklerindeki Karasu sazlığında balık avcılığı yapan köylüler, yeni ekmek kapısı bulmanın mutluluğunu yaşıyor.

    Iğdır’ın Karakoyunlu ve Aralık ilçesi sınırları içinde bulunan, Ağrı dağının buzul suları ile beslenen Aras nehriyle birleşen Karasu sazlığı, yöre halkının yeni geçim kapısı oldu. Karasu sazlığında yapılan balıkçılık geçim kaynağı oldu. Yazın çobanlık yaparak tarım arazilerinde çalışan dar gelirli köylüler, kışın balık tutarak geçimini sağlıyor. Yasin Zor isimli köylü, kışın ise Karasu’da avladığı balıklarla geçimini sağladığını belirtti. Yöre insanı olarak Iğdır’da geçmişten bugüne hep geçimlerinin hayvancılık ve tarım üzerine olduğunu anlatan Zor, “Biz Aralık ilçesinin Hasanhan köyünde ikamet ediyoruz. Ağrı dağı eteklerinde dağdan çıkan sularla oluşan büyük sazlıkta ben ve amca oğullarım kışın balık tutarak ekmek paramızı çıkarıyoruz” dedi.

    “İNSAN BOYUNU GEÇEN YAYIN BALIĞI YAKALIYORUZ”

    Aras nehriyle birleşen sazlıkta insan boyundan daha uzun yayın balığı yakaladıklarını anlatan Zor, “Günde 20-30 kilo sarı sazan ve benzeri balık yakalıyoruz. Kilosunu 10-15 TL arasında Nahcıvan-Türkiye kara yolunda geçen yolcu müşterilerimize satıyoruz. Sazlıkta ayrıca balığın yanında tatlı su ıstakozu denilen kerevit yakalıyoruz. Bunu Nahcıvan’dan gelen müşterilere satıyoruz. Eskiden kışın yapacak iş bulamıyorduk. Şimdi çok şükür kışında geçimizi sağlayacak bir işimiz var” şeklinde konuştu.