Etiket: Koruyun

  • Terörün Çirkin Yüzünü Gösteren Görüntülerden Çocuklarınızı Koruyun

    Özel Ümit Hastanesi’nden Uzman Psikolog Aslı Sarıkardaşoğlu, terör olaylarındaki kanlı görüntülerin sosyal medya üzerinde yayınlanmasının çocuklarda olumsuz etki oluşturduğunu söyledi.

    Son zamanlarda artan terör olayları sonrasında sosyal medya üzerinde de bir çok fotoğraf paylaşılıyor. Parçalanmış cesetlerin fotoğraflarını gören çocuklar ise bu durumdan olumsuz yönde etkileniyor. Özelikle sosyal medya üzerinden hızla yayılan bu fotoğraflar anne ve babalarında kaygılarını arttırıyor. Konuyla ilgili konuşan Uzman Psikolog Aslı Sarıkardaşoğlu, yayın ahlakı ve insani vicdanımızla vatandaşların çocukların etkileneceği fotoğrafları paylaşmamaları gerektiğini ifade etti.

    Türk Psikologlar Derneği’nin çocukların etkilenmemesi için bilgilendirme çalışmaları yaptığını da dile getiren Sarıkardaşoğlu, “Sosyal medyada bu tür paylaşımlar çok yaygın. Belki burada sosyal medya araçlarının, çocukların bu tip görüntülere kolaylıkla ulaşamaması için bir izin, kilit ya da buzlama sistemi getirmeler faydalı olabilir. Anne babalara burada düşen görev ise, mümkün olduğunca bu süreçlerde çocuklarını farklı ve olumsuz duygu ve davranış geliştirebilme ihtimaline karşı daha yakından gözlemeleri, olumsuz içerikli site ve görüntülerde vakit geçirmemeleri yönünde dikkatli olmaları, ayrıca olaylar hakkında bilgilendirici konuşmalar yapmaları faydalı olacaktır. Çünkü çocuklarımızda beklenmeyen olumsuz etkiler ve sorunlar oluşabilir. Yetişkinler bile oldukça fazla etkilenebiliyorlar. O yüzden bizim ricamız, sorumlu davranarak çocuklarımızı korumak adına mümkün olduğunca yayın organlarından bunları yayınlamamaları. Hem hayatını kaybetmişlere bir saygı adına hem de geride kalanların psikolojik sağlığını korumak adına” diye konuştu.

  • Düzenli Çay Tüketerek Kalbinizi Koruyun

    Diyetisyen Doç.Dr.Barış Öztürk, düzenli çay tüketilerek kalp sağlığının korunacağın söyledi. Doç. Dr. Öztürk, “Düzenli çay tüketiyorum diyorsanız birçok hastalıklara karşı panzehirinizi oluşturdunuz demektir” dedi.

    Yapılan birçok araştırma çayın içeriğinde bol miktarda bulunan flavanoid olarak adlandırılan kateşinlerin vücuda etkisinin olumlu yönde olduğunun kanıtlandığını anlatan Diyetisyen Doç.Dr.Barış Öztürk, “Özellikle son yıllarda fiziksel aktivite azlığı, sağlıksız beslenme ve beslenme davranış bozukluğu gibi yaşam tarzının artışıyla birlikte kalp damar hastalıkları artmakta ve buna bağlı yaşam ömrü azalmaktadır. Yeni yapılan çalışmalar ise düzenli çay tüketiminin kan damarları için oldukça faydalı olduğunu göstermektedir. Özellikle kalbe giden damarlara etki edip koroner kalp hastalıkları, kardiyak ölüm ve inme riskini azaltmaktadır. Çay bu olumlu etkilerini içeriğinde doğal olarak bol miktarda bulundurduğu kateşinler sayesinde gerçekleştirmektedir. Ayrıca kolesterol ve trigliserit gibi kanda dolaşan yağlar yükseldiğinde damarlarda plak oluşumuna sebep olmakta ve bununla birlikte damar tıkanıklığı riskini de artırmaktadır. Çay tüketimi özellikle yeşil çay kan lipidlerinin yükselmesini engellemekte ve iyi kolesterolü yükseltmektedir” diye konuştu.

    Diyetisyen Doç.Dr.Barış Öztürk, düzenli çay tüketiminin diğer bir olumlu etkisinin ise, çay flavanoidleri güçlü antioksidan özellik göstererek hücre ve dokuları serbest radikallere karşı korumak olduğunu ifade ederek, “Düzenli çay tüketimi kansere dönüşme riski yüksek olan hücre aktivitesini durdurmakta ve tümör hücrelerinin büyümesini engellemektedir.

    Çayın bu olumlu etkilerinden yararlanmak istiyorsak özellikle yeşil çayı düzenli tüketmeliyiz. Her besin ve bitkisel ürünler gibi çayı da kontrollü tüketmekte yarar vardır. Günde 5 bardaktan fazla tüketmemeye özen göstermeliyiz. Hamilelik ve emzirme dönemlerinde, antibiyotikler kalp ilaçları gibi düzenli ilaç tüketenler tansiyon hastaları anemi hastaları yüksek tansiyon hastaları gibi belirlenmiş hastalığı olan kişilerin bir diyetisyen kontrolünde tüketim miktarlarını ayarlamaları yararlı olacaktır” şeklinde konuştu.

  • Meyve Ve Sebze İle Kalbinizi Koruyun

    Diyetisyen Doç. Dr. Barış Öztürk, yetersiz sebze ve meyve tüketiminin sağlığı olumsuz yönde etkilediği söyledi.

    Meyveler ve sebzelerin sağlıklı beslenmenin vazgeçilmezleri olduğunu anlatan Doç. Dr. Barış Öztürk, “Günlük olarak yeteri kadar tüketildiklerinde kalp damar hastalıkları ve pek çok kanser tipi için koruyucu olmakla birlikte obezite ve yaşlanmaya karşı da bir kalkan görevi görmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün 2013 verilerine göre dünya çapındaki ölümlerin 5.2 milyonunun yetersiz meyve ve sebze tüketimine bağlı olduğu raporlanmıştır. Dünya çapında mide barsak kanserlerine bağlı ölümlerin yüzde 14’ü, kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 11’i, felce bağlı ölümlerin %9’unun yetersiz meyve ve sebze tüketimi nedeniyle olduğu görülmüştür. Yetersiz meyve sebze tüketiminin sindirim sistemi kanserlerinin de inanılmaz artış sebebi olduğu bilinmektedir” dedi.

    OBEZİTENİN ÖNLENMESİ DE MEYVE SEBZELERE BAĞLI

    Meyve ve sebzeleri yeteri kadar tüketmenin yanı sıra beslenmede tuz, şeker ve yağ tüketiminin de azaltıldığında şişmanlık ve şişmanlığa bağlı hipertansiyon, diyabet gibi hastalıkların çok daha önlenebilir olduğunun bilindiğini hatırlatan Doç. Dr. Barış Öztürk, “Vücudumuzun üretemediği ve dışarıdan alması gereken yararlı besin öğelerinin en önemli kaynakları meyve ve sebzelerin zengin vitamin ve mineral içeriğinde bulunmaktadır. Yağ yakımı için gerçekleşen olaylar da bile vitamin mineral gibi kilit besin öğelerinin gerekliliği düşünüldüğünde sadece kalori kısıtlaması şişmanlık için uygun çözüm olmamakta vücudun besinlerle alınan vitamin mineraller açısından desteklenmesi gerekmektedir” diye konuştu.

    KALP HASTALIKLARINA DUR DEMENİN ÇARESİ DE AYNI YOL ÜZERİNDEN GEÇİYOR

    Doç. Dr. Barış Öztürk, daha sonra şunları söyledi:

    “Meyve ve sebzelerde bulunan suda çözünür liflerin kolesterol dengeleyici etki oluşarak kalp hastalıkları riski azaltılabildiği bildirilmektedir. Ayrıca içeriğindeki steroller ve antioksidan özellikteki doğal maddeler damar içerisindeki yağ birikimini ve tıkanmaları önlemede çok önemli role sahip olduğu görülmüştür.”

    Doç. Dr. Barış Öztürk’e göre tüm ana ve ara öğünlerde yenebilecek sebze ve meyvelerin mevsiminde olmak üzere farklı renk ve farklı çeşitlerinin tüketilmesine özen gösterilmesi gerekiyor.

  • Menopoz Sonrası Sağlığınızı Koruyun

    Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, menopozun doğurganlık yeteneğinin kaybolduğu dönem olduğunu belirterek, “Bütün kadınlar bu özel dönemi yaşarlar. Şişman kadınlarda daha erken olmakla birlikte menopoz yaşı 48-55 olarak belirtilmektedir. Bu dönemde organizmada önemli değişiklikler gözlenir; bunların dışında hormonal değişiklikler gelmektedir. Menopoz dönemde sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite yapma ve ek olarak tıbbi tedavi çok önem kazanmaktadır” dedi.

    Halk sağlığı çalışmaları sonuçlarında menopoz sonrası kadınlarda, beden kitle indeksi ile meme kanseri arasında pozitif ilişkinin varlığını gösterdiğini kaydeden Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, bu nedenle menopozdaki kadınların vücut ağırlıklarını hedef tartılarında tutmalarının önemli olduğunu vurguladı.

    Menopozda östrojen düzeyindeki azalma ile kadınların kemik kaybının hızlandığına ve böylece kalsiyum gereksiniminin arttığına dikkat çeken Selçuk, “Bu dönemde idrarda kalsiyum atımındaki artış, bağırsaklardan kalsiyumun etkin emilmesindeki azalma ve diyet ile yeterli kalsiyumun alınmaması, kemik kaybının nedenlerindendir. Menopoz sonrası sağlığın korunması ve kaliteli yaşam için, diyet ve yaşam şeklinin önemli olduğu bilinen bir gerçektir. Araştırmaların sonuçları menopoz sonrası kadınlarda besin gereksinmesinin genç kadınlardan farklı olduğunu göstermektedir” diye konuştu.

    Beslenme programları düzenlenirken kadınlarda bu dönemde oluşabilecek şişmanlık, kalp-damar hastalıkları ve osteoporozu önleyici şekilde diyetlerin hazırlanması gerektiğini anlatan Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, şunları söyledi:

    “Her öğünde dört besin grubundaki besinler aynı öğünde yer almalı ve bireyin gereksinmesine uygun miktarlarda tüketilmelidir. Böylece gereksinim duyulan tüm besin ögeleri vücuda alınmış olur. Süt-yoğurt grubunda günlük mutlaka 3-4 porsiyon tüketilmelidir. Et grubundan toplam 3 porsiyon tüketilmesi gerekmektedir. Bitkisel özlü sıvı yağlar özellikle soya yağı ve erken hasat zeytinyağı menopozdaki kadınlar için hayat kurtarıcıdır. Besin ögesi olmayan fitokimyasalların kronik hastalıklara karşı koruyucu etkisi olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle çiğ sebze ve kabuklu meyveler ve fitoostrojen etkisi sebebiyle soyalı ürünlerin beslenmelerinde mutlaka yer alması gerekmektedir. Düşük yağlı ve düşük kolesterollü diyet yapılmalıdır. Çünkü bu dönemde kan yağları ve kolesterolü üzerinde artışlar olmaktadır. Doymuş, tekli doymamış ve çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin besinlerin uygun oranlarda seçimi sağlanmalıdır. Özellikle omega -3 yağ asitlerinden zengin diyetin tüketilmesi önerilmektedir. Bunlar; ceviz, balık, ayçiçeği yağı, soya yağı, ay çekirdeği, badem gibi besinlerdir ve güvenli miktarda tüketilmelidir. Basit karbonhidratların yerine kompleks karbonhidratları tercih ediniz. Sebze ve meyvelerden zengin diyetlerin tüketilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Posa tüketimi arttırılmalıdır. Diyetle yeterli miktarda alınan lif, şeker, kanser, koroner kalp hastalığı gibi kronik hastalıklardan koruyucudur.”

    Protein tüketiminden kaçınılması gerektiğini belirten Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, “Proteinin sağlandığı kaynaklar özellikle osteoporoz ile kalp damar hastalıkları açısından önem kazanmaktadır. Diyet, hayvansal proteinden zengin, sebzelerden fakir ise diyetle asit yüklenmesi pH’yi düşürür, osteoklastları uyarır, osteoblastları inhibe eder ve bu durum kalsiyum dengesinde negatif etki oluşturur. Ayrıca hayvansal proteinden zengin besinlerin tüketilmesi doymuş yağ tüketimini de arttırır. Az yağlı süt ve süt ürünleri, yağsız etler, derisiz tavuk ve hindi eti hayvansal kaynaklı proteinlerdir. Diyetin vitamin ve mineral içeriği yeterli olmalıdır. Özellikle kalsiyumun yeterli miktarda tüketilmesi önem taşımaktadır. Yapılan çalışmalar menapoz sonrası kadınlarda hormon yerine koyma tedavisi uygulanıp uygulanmamasına göre farklı kalsiyum gereksinmesinin olduğunu göstermektedir.

    Yemeklere aşırı tuz eklenmemeli ve tuzlanmış besin tüketimine de dikkat edilmelidir. Çünkü tüketilen aşırı tuz idrarda kalsiyum atılımını arttırır, hipertansiyon ve kalp damar hastalıklarına zemin hazırlar.

    Alkolden sakınılmalıdır. Alkol bazı vitamin ve minerallerin vücutta kullanılmasına olumsuz sonuçlar teşkil etmektedir. Kalsiyumun emilimini bozmaktadır. Şişmanlığa zemin hazırlar. Sigara içilmemelidir. Sigara kalp damar hastalıklarına risk teşkil edeceği gibi D vitaminin aktif hale dönüşmesini de azaltmaktadır. Ayrıca kandaki C vitamini düzeyini ve serum östrojen düzeyini de azaltmaktadır. Aşırı kafein tüketilmemelidir. Her gün bol sıvı alınmalı ve sulu yiyeceklerin tüketimi arttırılmalıdır. Günlük yaşamının streslerinin kontrol altına alınmaması, özellikle aşırı yeme, sigara ve diğer kötü alışkanlıkların önlenmesi açısından önemlidir” ifadelerini kaydetti.

  • Su Sayaçlarını Koruyun Uyarısı

    Osmaniye Belediyesi Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü, vatandaşları hava sıcaklıklarındaki ani düşüşler karşısında sayaçların koruma altına alınması konusunda uyardı.

    Osmaniye Belediyesi tarafından yapılan açıklamada, su sayaçlarının donma ve patlama riskine karşı abonelerimizin önlem alması gerektiği belirtildi. Alınacak önlemlerle ilgili yapılması gerekenler şu şekilde açıklandı:

    “Öncelikle açık alanlarda bulunan sayaçların kalın yün kumaş, sünger ya da telis çuval parçaları ile sayaçları sıkıca sararak muhafaza altına alınması gerekli. Ayrıca, sayacın bulunduğu yerde muhafaza sandığı var ise muhafaza sandıklarını talaş ile doldurulması gerekir. Muhafaza sandığı içerisinde gübre vs. konulmaması gerekir. Çünkü oksit yapıcı nemli malzemeler tesisatın ömrünü kısaltacaktır. Soğukların şiddetli olduğu zamanlarda vatandaşların musluklarını çok az bir şekilde açık bırakarak sayaçta veya tesisatta durgun su bırakmamaları gerekmektedir.”

    Gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda soğuğa karşı hassas olan su sayaçlarının kolayca patlayacağı, gövdesi patlayan su sayacının tamir imkanı olmadığı bildirildi.

    Açıklamada, donan sayaca ve tesisata hiçbir şekilde ateş tutulmamalı ve sıcak su dökülmemesi gerektiği dikkat çekildi.