Etiket: Koruyun

  • DİSKİ: “Su sayaçlarınızı donmaya karşı koruyun”

    Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi DİSKİ Genel Müdürlüğü, soğuklarla birlikte su sayaçlarının donmasına karşı vatandaşları uyardı.

    Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi DİSKİ Genel Müdürlüğü (DİSKİ), su sayaçlarının donmasına karşı alınacak önlemlere ilişkin yazılı açıklama yaptı. DİSKİ, donmaya karşı gerekli tedbirlerin alınmasını, sayaç ve bağlantılarının koruyucu malzeme ile korunması halinde sorun yaşanmayacağını, sayaçların ve çeşmelerin iyi korunmaması durumunda abonelerin sıkıntıya düşebileceğini, sayaç donması yaşanması halinde DİSKİ’ye bildirilmesini istedi.

    “Sayaçlara sıcak su dökmeyin”

    DİSKİ açıklamasında, “Havaların aniden soğumaya başladığı bu günlerde su sayaçları ve tesisatta donma olayları yaşandığından vatandaşlarımız mağdur olmaktadır. Bu yerlerin bakım, onarım ve korunması vatandaşlarımızın görevidir. Su sayacı ve açıkta bulunan su tesisatının ısı yalıtım malzemeleri ile kaplanarak korunması ve suyun kullanılmadığı zamanlarda çok az miktarda açık bırakılması sonucunda borularda ortaya çıkacak donmalar önlenecektir. Donan sayaç ve tesisat borularının vatandaşlar tarafından sıcak su dökülerek veya ateş tutarak açılmaya çalışılması, musluk ve su borularının patlamasına, maddi hasarın artmasına sebebiyet vermektedir. Çok soğuk havalarda şebekede durağan su bırakmamak gerekir” denildi.

    “Alo DİSKİ 185’i arayın”

    Açıklamada sayacı donan vatandaşların, ALO DİSKİ 185 veya Abone İşleri Daire Başkanlığı Sayaç Şefliğine başvurması halinde gerekli müdahalelerin yapılacağı bildirildi.

  • DİSKİ: “Su sayaçlarınızı donmaya karşı koruyun”

    Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi DİSKİ Genel Müdürlüğü, soğuklarla birlikte su sayaçlarının donmasına karşı vatandaşları uyardı.

    Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi DİSKİ Genel Müdürlüğü (DİSKİ), su sayaçlarının donmasına karşı alınacak önlemlere ilişkin yazılı açıklama yaptı. DİSKİ, donmaya karşı gerekli tedbirlerin alınmasını, sayaç ve bağlantılarının koruyucu malzeme ile korunması halinde sorun yaşanmayacağını, sayaçların ve çeşmelerin iyi korunmaması durumunda abonelerin sıkıntıya düşebileceğini, sayaç donması yaşanması halinde DİSKİ’ye bildirilmesini istedi.

    “Sayaçlara sıcak su dökmeyin”

    DİSKİ açıklamasında, “Havaların aniden soğumaya başladığı bu günlerde su sayaçları ve tesisatta donma olayları yaşandığından vatandaşlarımız mağdur olmaktadır. Bu yerlerin bakım, onarım ve korunması vatandaşlarımızın görevidir. Su sayacı ve açıkta bulunan su tesisatının ısı yalıtım malzemeleri ile kaplanarak korunması ve suyun kullanılmadığı zamanlarda çok az miktarda açık bırakılması sonucunda borularda ortaya çıkacak donmalar önlenecektir. Donan sayaç ve tesisat borularının vatandaşlar tarafından sıcak su dökülerek veya ateş tutarak açılmaya çalışılması, musluk ve su borularının patlamasına, maddi hasarın artmasına sebebiyet vermektedir. Çok soğuk havalarda şebekede durağan su bırakmamak gerekir” denildi.

    “Alo DİSKİ 185’i arayın”

    Açıklamada sayacı donan vatandaşların, ALO DİSKİ 185 veya Abone İşleri Daire Başkanlığı Sayaç Şefliğine başvurması halinde gerekli müdahalelerin yapılacağı bildirildi.

  • “Aşılama ile çocuğunuzu bulaşıcı hastalıklardan koruyun”

    Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Ceyhun Dalkan, tıbbın sağladığı en önemli katkıların başında gelen aşıların ölümleri azaltmasıyla birlikte, aşılamadaki amacın, sakatlık ve ölüme neden olabilecek enfeksiyonlara karşı çocukları ve erişkinleri korumak olduğunu belirtti.

    Geleceğimiz olan çocuklarımızı aşılarken öncelikli olarak hayati önem taşıyabilecek enfeksiyonlara karşı aşılama yapılmasına dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Ceyhun Dalkan, aşılama için harcanan paradan daha fazlasının, aşılanmayan çocukların hastalanma, sakatlanma ve ölümlerinin engellenmesine harcandığını ifade etti.

    “Dünyada 5 yaş altı çocuk ölümlerinin %25’i aşılama ile önlenebilir”

    20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren tıptaki gelişmeler sayesinde insanlığın kabusu haline gelen mikropların, yol açtığı enfeksiyonların ve bulaşıcı hastalıkların artık insanoğlu için tehdit oluşturmadığını söyleyen Dalkan, buna en önemli örneğin, yaygın aşılama ile artık ortadan kaldırılan çiçek hastalığı olarak verilebileceğini belirtti. Aşılama ile hem aşılanan kişinin enfeksiyondan, hem de toplumun bir salgından korunduğunu söyleyen Dalkan, günümüzde dünyada yılda 7.7 milyon olan 5 yaş altı çocuk ölümlerinin %25’inin aşılama ile önlenebilir hastalıklardan kaynaklandığını ifade etti.

    “Aşı vücudun bağışıklık kazanmasını sağlayan biyolojik bir ürün”

    Aşıların insan ve hayvanlarda hastalık yapabilecek virüs, bakteri ve mikroplara karşı enfeksiyon geçirmeden vücudun bağışıklık kazanmasını sağlayan bir biyolojik ürün olduğunu söyleyen Dalkan, aşıların mikropların salgıladığı zehirleri (toksinleri), hücre yapılarındaki parçaları, ölü veya etkisi azaltılmış mikropları içerdiğini ifade etti.

    “Bebeklere aşıların zamanında ve eksiksiz yapılması önemli”

    Aşılama için harcanan paradan çok daha fazlasının, aşılanmayan çocukların hastalanma, sakatlanma ve ölümlerinin engellenmesi için harcandığını söyleyen Dalkan, aşıların ince uçlu iğne yoluyla kas içine, cilt altına veya ağza damlatma şeklinde yapıldığını belirtti. Aşıların bebekleri bulaşıcı hastalıklardan koruduğunu da söyleyen Dalkan, aşıların hastalığı geçirmeden bağışıklık kazandırdığını ifade ederek, bebeklerin aşılarının zamanında ve eksiksiz yapılmasının önemini vurguladı.

    “Aşılar belli periyoda göre uygulanmalı”

    Bebeklerin doğdukları andan itibaren rutin öneriler doğrultusunda aşılanması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Ceyhun Dalkan, önerilen aşı takvimine uygun olarak doğumda Hepatit B aşısının ilk dozu; 1. ayda, ikinci dozu; 2. ayda, 5’li karma aşı (difteri, boğmaca, tetanoz, inaktifpolio, menenjit) ve zatürre aşılarının ilk dozu; 4. ayda, 2. dozları; 6. ayda, Hepatit B’nin, 5’li karmanın ve zatürre aşılarının 3. dozu; 12. ayda, zatürrenin 4. dozu, KKK (kızamık-kızamıkçık-kabakulak), suçiçeği ve Hepatit A aşılarının ilk dozu; 18-24 ay arasında, 5’li karmanın 4. dozu, Hepatit A’nın 2. dozu; 4-5 yaş arasında, KKK ve su çiçeğinin 2. dozu ve Td (erişkin tip difteri, tetanoz) aşısının ilk dozu; ilkokul, 8. sınıfta ise Td’nin ikinci dozu olarak yapıldığını belirtti.

    “Aşılamadan sonra ateş ve hafif enfeksiyon gibi yan etkilerin görülmesi doğal”

    Aşılama yapılırken aşılamadan sonra yaşanılan ateş ve hafif enfeksiyon gibi yan etkilerin gelişebileceğini söyleyen Dalkan, ayrıca aşıların içeriğinde bulunan koruyucu maddelerin çocuklar için toksik olabileceğini ve uzun dönemde istenmeyen yan etkilerinin görülebileceğini belirtti.

  • Çocuklarınızı kış hastalıklarından koruyun

    Özel Deva Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Alper Gök, kış aylarında çocukları hastalıkları konusunda uyararak, hastalıklardan korunma yolları hakkında bilgiler verdi.

    Uzman Doktor Alper Gök, kış aylarında artış gösteren hastalıklar en çok çocukları etkilediğini belirterek, çocukların kapalı ve kalabalık mekanlarda daha fazla vakit geçirmek istemesi, okul ve kreş ortamı gibi etkenlerin çocukları daha sık hastalanmasına neden olduğunu ifade etti.

    Kış aylarında çocuklarda sık görülen hastalıklar

    Dr. Gök, kış aylarında çocuklarda sık görülen hastalıklar hakkında bilgi vererek, “Çocukluk çağında oldukça sık gelişebilen bu hastalıklar oluşturdukları ateş, bulantı, kusma, öksürük, baş ile karın ağrısı ve ishal gibi sorunlarla yaşam kalitesini düşürmelerinin yanı sıra zamanında tedavi edilmezlerse, kulak iltihabı, bronşit, zatürre, sinüzit gibi hastalıklara da yol açabiliyor. Bu nedenle çocukları üst solunum yolu enfeksiyonlarından korumak çok önemli” dedi.

    Hasta olan anneler bebeklerini emzirmeye devam etmeli

    Gök, kışın anne sütünün önemine de dikkat çekerek, “Anne sütü bugüne kadar koruyuculuğu kanıtlanmış olan tek ilaçtır. Annenin nezle, burun akıntısı, hapşırık ve basit ateşlerinin olması, anne sütünü kesmek için bir bahane değildir. Aksine annenin vücudunda o anki mikroba karsı oluşan maddeler, anne sütüyle bebeğe geçerek hastalığa karşı koruma sağlamaktadır” şeklinde konuştu.

    Hastalık için ekstra vitamin verilmemeli

    Çocuklara ekstra vitaminin verilmemesi gerektiğinin altını çizen Dr. Gök, “Anne ve babaların yaptığı yanlışlardan biri çocuklarına portakal, mandalina, narenciye gibi besinlerle aşırı C vitamini verip, hastalıklardan korumaya çalışmaktır. Yeterli miktarda almak yararlıdır ama fazla C vitamininin hastalıklardan koruyucu bir özelliği yoktur. Çocuğun gerektiği kadar karbonhidrat, protein, süt ve süt ürünleri ile bol miktarda meyve ve sebze tüketmesi sağlanmalıdır. A vitamini, selenyum, demir ve çinko alımı da çok önemlidir. Tüm bu ihtiyaçlar her türlü doğal besinden karşılanabilmektedir, fazladan takviye alınmasına gerek yoktur” ifadelerini kullandı.

    “Çok kalın giydirmeyin”

    Çocukların kalın giydirilmemesi gerektiğini söyleyen Gök, “Ailelerin çocuklarını mevsim normallerine göre giydirmesi gerekmektedir. Çocuğu aşırı üşütmek, aşırı terletmek ve ona kalın giysiler giydirmekten kaçınılmalıdır. Soğuk kendi başına hastalık yapmaz ise de soğukta kalıp üşüyen vücut, mikroplardan daha kolay etkilenmektedir. Yorgunluk da hastalıklara yakalanma riskini artırmaktadır. Yorgun ve uykusuz olunan dönemlerde daha sık hasta olunmaktadır. Özellikle spor yapan çocukların yeterli oranda dinlenmesi ve beslenmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verdi.

    “Bitkisel ilaçların etkinlikleri kanıtlanmamıştır”

    Ne olduğu bilinmeyen ilaçlardan uzak durulması gerektiğini ifade eden Gök, “Bitkisel ilaçların hastalıklardan koruduğu bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Bu ilaçların da yan etkileri olabilmektedir ve özellikle karaciğere olumsuz etkileri vardır. Aileler çocuklarını hastalıklardan korumak için kulaktan dolma bilgilerle, içeriklerini bilmedikleri bitkisel ilaçları içirmemelidirler” dedi.

    “Sigara dumanından uzak durun”

    Sigara dumanının çocukların olduğu ortamdan uzak olmasını öneren Gök, “Sigara, çocukların hastalık riskini artıracağı için sigara dumanından ve hava kirliliğinden çocukları uzak tutmak gerekmektedir. Kapalı ve kalabalık yerler de hastalıklar çok çabuk yayılacağından mecbur kalmadıkça bu ortamlardan çocukları uzak tutmak önemlidir” sözcüklerini kullandı.

    Doktora başvurulması gereken durumlar

    Doktora başvurulması gereken durumlar hakkında bilgi veren Gök, “İlk 3 aylık bebekte görülen her ateşlenmede mutlaka doktora gidilmelidir. 3 aydan büyük bebekler; yüksek ateş, halsizlik, yeterince beslenememe ve ağızdan sıvı alamama gibi durumlar varsa mutlaka doktora götürülmelidir. Çocukta, öksürükle birlikte yüksek ateş ve hışıltının olması, öksürüğün geceleri çocuğu uykudan uyandırması ve çok sık nefes alıyor olması çocukları doktora gecikmeden götürmek için uyarıcı sebeplerdir“ diye konuştu.

  • Bayramda beslenme düzeninizi koruyun

    Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Diyetisyeni Gültaç Dayı, Ramazan Bayramı için sağlıklı beslenme önerilerinde bulundu. Diyetisyen Gültaç Dayı, “Birçoğumuz için bayramın en güzel yanı aile ziyaretleri ve bayram sofralarıdır. Ancak sofrada geçirilen zamanın uzun olması nedeniyle yemek miktarları fark etmeden artabilir ve yapılan her yemeğin tadına bakma arzusu, yemek bitiminde tıka basa doyup, nefes almakta dahi zorluk çekmemize neden olabilir. Bunun sonucu olarak mide yanmaları ve bağırsak problemleri de açığa çıkabilir. Bu nedenle yeme disiplininizi olabildiğince korursanız, bayram sonrasını da rahat geçirebilirsiniz” dedi.

    Bayramda güne sağlıklı ve dengeli bir kahvaltı ile başlayın

    Bayrama güzel bir kahvaltı ile başlanılması gerektiğini söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı, yapılacak kahvaltıda hamur işleri ve ağır yiyeceklerin olmaması gerektiğini belirtti. Ağır yiyeceklerin yerine yumurta, peynir çeşitleri, menemen, omlet, domates – salatalık – yeşillik, zeytin, kuru meyve, fındık ve bademin tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı, kahvaltıda ağır yiyeceklerin yerine hafif yiyeceklerin tercih edilmesi ile günün geri kalanının daha kolay geçirileceğini ifade etti.

    Günde 2 porsiyon meyve tüketimi alışkanlığınızı devam ettirin

    Çevrenin ısrarcı tutumlarından ve aşırı yeme eğiliminden mümkün olduğunca uzak kalınması gerektiğini söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı, eğer tatlı tüketmek isteniyorsa hamurlu, şerbetli tatlılar yerine, sütlü veya meyveli tatlıların tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Bayramda günde en az 2 porsiyon meyve tüketmeye dikkat edilmesi gerektiğini de söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı, meyve tüketiminin vücuda yeterli düzeyde karbonhidrat alınmasını sağladığından, tatlı isteğini azalttığını ifade etti.

    Bayram sofraları için yüksek hacimli, düşük kalorili besinler tercih edin

    Sebze, meyve gibi yüksek su, lif, düşük kalori içeriği olan yiyeceklerin ana yemeğin yanında servis edilecek en sağlıklı aperatifler olduğunu söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı, et tüketiminin arttığı bayramlarda kalori değerini düşürmek ve sindirime yardımcı olmak için mutlaka porsiyon kontrolüne dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Porsiyon kontrolünde en kolay yöntem hakkında bilgi veren Diyetisyen Gültaç Dayı, kişinin kendinin avuç içi kadar porsiyonlarda yemek hazırlamasının en doğru hesaplama yöntemi olduğunu ifade etti.

    Besinleri iyi çiğneyin

    Tüketilen besinlerin iyi çiğnenerek küçük lokmalar haline getirilmesi gerektiğini söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı, bu sayede yenilen yemeğin daha kolay sindirileceğini, uygulanan bu yöntemle kişilerin sindirim şikayeti yaşamayacağını ayni zamanda şişkinlik, hazımsızlığın da önüne geçilmiş olacağını ifade etti.

    Bayram boyunca çay, kahve, meşrubat tüketiminin artması ile su içmenin ikinci plana atıldığını söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı, düzenli bir sindirim sistemi ve metabolizmayı canlandırmak için yapılması gereken en önemli beslenme kuralının, günde 8 – 10 bardak su içmek olduğunu

    belirtti. Özellikle yaşlılar ve tansiyon hastalarının gün boyu kahve ve çay tüketimlerine dikkat etmeleri gerektiğini de söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı, bitki çaylarını tercih etmeleri, günde 2 fincandan fazla kahve tüketmekten kaçınmaları gerektiğini ifade etti.

    Zamansızlıktan şikayetçi olan kişilere bayram tatilinin yürüyüş yapmak için bir fırsat olduğunu da söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı, gün içinde yapılacak 30 – 45 dakikalık tempolu yürüyüşlerin hem Ramazan ayında yavaşlayan metabolizmayı hızlandıracağını hem de bayramda yenilen yemekleri sindirmeye yardımcı olacağını ifade etti.