Etiket: Korunmalı

  • Ormanlar uzman kişilerce hazırlanan sistemlerle korunmalı

    Romanya Suceava Ştefan Cel Mare Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Marian Drago değişen iklim şartlarına bağlı olarak küresel ısınmanın etkisini en aza indirebilmek amacıyla, ormanların geleneksel yöntemlerle değil, alanında uzman kişilerce hazırlanan sistemlerle korunması gerektiğini söyledi.

    Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi, 2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı’nın başlamasıyla birlikte kendisiyle özdeşleşen Konferanslar Serisi’ne hızla devam ediyor. 33.sü düzenlenen ve Romanya Suceava Ştefan Cel Mare Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Marian Drago’nun sunum yaptığı konferansa Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haldun Müderrisoğlu, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Necmi Aksoy, Doç. Dr. Engin Eroğlu ile öğretim elemanları ve öğrenciler katılım gösterdi.

    Misafir Öğretim Üyesi Doç. Dr. Marian Drago, “Multi-Purpose Forest Management Challenged by Nature Conservation and Social Wefare” (Sosyal Refah ve Doğa Koruma ile Mücadelede Çok Amaçlı Orman Yönetimi) başlıklı sunumunda değişen iklim şartlarına bağlı olarak küresel ısınmanın etkisini en aza indirebilmek amacıyla, ormanların geleneksel yöntemlerle değil, alanında uzman kişilerce hazırlanan sistemlerle korunması gerektiğini vurguladı. Romanya’nın 2000 yılından sonra hazırladığı iklim değişikliği, sosyal refah ile orman yönetimi planlamasında, oldukça katı yasalar getirdiğini belirten davetli konuşmacı, bunların etkisinin 30 yıl sonra görülebileceğini dile getirdi.

    1992 yılında Brezilya’nın Rio de Janerio şehrinde 172 ülkenin katıldığı Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda; Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne Romanya’nın da imza attığını söyleyen konuşmacı, devlet olarak ekolojik sistemi koruma adına önemli bir bütçe ayrıldığını sözlerine ekledi.

    Kyoto ve Paris Protokollerine de değinen Doç. Dr. Marian Drago, bu anlaşmalarla arazi kullanımlarında hesap verilebilir kuralların ön plana çıkarıldığını söyleyerek, ancak bazı uluslararası anlaşmaların herhangi bir yaptırımı olmadığı için de devletlerin, biyoçeşitliliği korumak için ayrıca kanun çıkarmaları gerektiğini ifade etti.

    Konferans sonunda Doç. Dr. Marian Drago’na yaptığı çalışmalar ve sunumu için Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haldun Müderrisoğlu tarafından teşekkür belgesi takdim edildi.

  • Başkan Akay: “Şeker pancarı stratejik bir üründür mutlaka korunmalı”

    Kayseri Şeker Çiftçi Meclis’inde konuşan Kayseri Pancar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, “Şeker sektörü stratejik bir sektör olduğu için Şeker Pancarı da stratejik bir üründür. Şeker Pancarının Mutlaka korunması ve yaşaması gerekir” dedi.

    Kayseri Şeker 14 ncü Çiftçi Meclis toplantısı Kayseri, Yozgat, Sivas ve Nevşehir İllerindeki 12 bölgeden 200 çiftçi temsilcisinin katılımıyla 15 Temmuz Şehitleri Konferans salonunda yapıldı.

    Çiftçi Meclisinde Kayseri Pancar Kooperatifi ve Kayseri Şeker Fabrikasının yönetim ve denetim Kurulu üyeleri yanı sıra Genel Müdür, Genel Müdür yardımcıları ve diğer yetkililer dışında komşu bölgelerden de bazı çiftçi temsilcileri hazır bulundular.

    Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Özer, yeni Kampanya dönemi ile ilgili bazı gelişmeleri çiftçi temsilcileri ile paylaştı. Çiftçi meclisinde, Bölgelerden çiftçiler söz alarak görüş ve önerilerini dile getirdiler.

    Kayseri Pancar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akayda Çiftçi Meclisindeki konuşmasında; Şeker sektörü stratejik bir sektör olduğu için Şeker Pancarı da stratejik bir üründür. Şeker Pancarının Mutlaka korunması ve yaşaması gerekir.Pancar çiftçisinin varlığını sürdürmesi sayesinde aynı zamanda toplumdaki sosyal felaketlerin de önlenmesine katkı sağlanmakta olduğunu belirtti.

    Başkan Akay, “Şeker sektörü şu andaki yapısıyla Avrupa ile rekabet edemez. O nedenle bu işe bir neşter vurulması gerekirdi. Hükümet de şu anda onu yaptı. Biz özelleşmiş bir Fabrika olarak özelleştirmeye karşı değiliz.Aynı zamanda biz Kayseri Şeker olarak sektörümüzde bu işi en iyi şekilde yaparak Avrupa ile rekabete de hazırlandığımızı ifade ediyoruz ve bu konuda da iddialıyız. Biz Şeker oranımızı yüzde 17’lere yaklaşan oranlara kadar artırarak, dekara verimliği kuraklığa rağmen ortalama 6 buçuk tondan 8-9 tonlara kadar çıkartmak suretiyle Avrupa ile rekabete hazırlanıyoruz. Bu başarılarımızla özelleştirmeye de katılarak sektörümüzün en güçlü kuruluşu olmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Ülken, “Eğitimde önceliğimiz çocuklarımız ama yatırımcılarımız da korunmalı”

    TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve AYTO Başkanı Hakan Ülken, liselere geçiş sisteminde yapılan değişiklik ile ilgili olarak, “Eğitimde önceliğimiz çocuklarımız ama yatırımcılarımız da korunmalı” dedi.

    AYTO Başkanı Hakan Ülken, yaptığı açıklamada; “Çocuklarımız geleceğimizdir ve eğitimleri her şeyden daha önemlidir. Çocuklarımızın eğitiminin kalitesi hiçbir ticari kazançla mukayese edilemez. Bu gerçekliğin yanı sıra Odamıza kayıtlı çok donanımlı eğitimcilerimiz var. Bu eğitimcilerimiz aynı zamanda birer girişimci ve katma değer üreten yatırımcılardır. Genel olarak özel okul, etüt merkezi, kurs ve benzeri alanlarda faaliyet gösteren bu üyelerimiz sadece ticari kazanç amacında olmamakla birlikte hem ülkemizin istihdamına büyük katkı sağlamakta hem de ekonomimize katma değer üretmekte en önemlisi de ülkemizin geleceği adına öğrencilerimizin yüksek kalite eğitim almaları için yoğun bir çaba sarf etmektedirler.

    Son dönemde eğitim sistemiyle ilgili geleceğimize yönelik en iyiyi bulma ve uygulama noktasında çaba sarf eden hükümetimizin bu en iyi sistem içerisinde önceliğe çocuklarımızı ve geleceğimizi oturttukları, yanı sıra üyelerimizin de hak ve gelecek kayıplarına uğramadıkları, atıl milli kaynaklarımızın oluşmadığı, girişimcilik ruhunun da zedelenmediği bir formül bulmalarını temenni ediyoruz” diye konuştu.

  • Yüreğir Kaymakamı Genel: “Çukurova özel kanunla korunmalı”

    Yüreğir Kaymakamı Fatih Genel, dünyanın en bereketli topraklarına sahip olan Çukurova’nın özel kanunla koruma altına alınması gerektiğini söyledi. Genel, “Devletin nasıl bir dış politikası, tarım politikası varsa Çukurova politikası da olmalı” dedi.

    Adana Çiftçiler Birliği’nin misafiri olan Yüreğir Kaymakamı Fatih Genel, Çukurovalı üreticilerin sorun ve taleplerini dinledi.

    Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru’nun ev sahipliğinde gerçekleşen, yönetim kurulu üyeleri, birlik üyesi çiftçiler, ADATÜB Başkanı Rifat Karabucak, Güney Yüreğir Sulama Birliği Başkanı İhsan Oğuz Beyarslan ve Yüreğir Ziraat Odası temsilcilerinin de hazır bulunduğu toplantıda, tarımsal alanların imara açılmaması ve korunması için gerekli çalışmaların yapılması konusuna dikkat çekildi.

    Kaymakam Genel, dört milyon dönüm sulanabilen alanı ve senede üç ürün alınabilen Çukurova’nın muhteşem bir coğrafya olduğunu söyledi.

    “Allah’ın bir lütfu olan Çukurova, dünya insanlık aleminin mirasıdır ifadelerini kullanan Genel şunları söyledi:

    “Bize nasip olan bu mirasın iyi korunması lazım. Klasik bir deyişle bu toprak bize dedelerimizden kalmadı, çocuklarımızdan emanet aldık. Bu toprağa gelişi güzel davranamayız. Bir santimetre karesinin bile çok kıymetli olduğu bilinciyle hareket etmeliyiz.”

    Dünyada eşi benzeri olmayan Çukurova’nın özel bir kanunla koruma altına alınması gerektiğine dikkat çeken Kaymakam Genel, “Yakın gelecekte kuraklık ve buna bağlı olarak kıtlık yaşanacağı konuşuluyor. Böyle bir tehlikeyle karşı karşıya kalındığında insanlığın kurtuluşu Çukurova gibi ovalar sayesinde olacak. Bu nedenle Çukurova’ya özel bir kanun çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Bu farkındalıkla, kıymet bilmekle alakalı. Bu bilince sahip olmalıyız” dedi.

    Bir çok belediyenin bu konuda iyi niyetli çalışmalarının olduğunu dile getiren Kaymakam Genel, ancak konunun boyutunun belediyeleri aştığını söyledi. Genel, “Bu olay çok büyük bir mesele. Bu konuda devlet, ya da hükümet politikası olması lazım. Devletin nasıl bir dış politikası, tarım politikası varsa Mersin ve Osmaniye’yi de içine kapsayan bir Çukurova Politikası olmalı” ifadelerini kullandı.

    Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru da bu konuda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bir çalışması olduğuna dikkat çekti. Doğru, “Bakanlık Türkiye’deki ovaların bir çoğunu sit alanı olarak ilan ediyor. Çukurova da bu projenin içerisinde. Ama resmi olarak yayınlanmadı. Proje hayata geçirilirse Çukurova Sit alanı içerisinde yer alacak ve tarımsal alanlara imar izni verilmeyecek” diye konuştu.

    Güney Yüreğir Sulama Birliği Başkanı İhsan Oğuz Beyarslan da su tasarrufu ve suyun verimli kullanımı konusuna dikkat çekti. Birlik olarak Adana’da kapalı sulama sistemi ve modern sulama tekniklerinin yerleşmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini dile getiren Beyarslan, “Su olmazsa tarım da olmaz. Bu anlayıştan hareketle bölgemizde suyun verimli kullanımının yaygınlaşması için eğitim çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz” diye konuştu.

    Toplantıda bölge çiftçilerin yaşadıkları sıkıntılar ve çözüm önerileri de ele alındı.

  • Palandöken: “Cadde mağazacılığı korunmalı”

    Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, cadde mağazacılığının korunması gerektiğini söyledi.

    Şehir kültüründe yeri olan cadde mağazalarının tekrar eski günlerine dönmek için çabaladığını belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Aynı dükkanda yıllarca esnaflık yapmış ve şehrin caddelerindeki yılların mağazaları, AVM’lerin sermaye gücüne ve haksız rekabetine dayanamayarak tek tek yok oldular. Bazıları AVM’lere gitmek zorunda kaldı. Kültürümüzün ve tarihimizin, hatta yaşantımızın bir parçası olan esnaf dükkAnlarını korumak gerekiyor. Eğer cadde mağazalarını geliştirirsek marka çıkarırız. Eskiden caddelerdeki mağazalarında tanınan ve markalaşan firmalardan sonra pek yerli marka çıkaramadık. Yabancı markaların taşeronluğunu yapıyoruz” dedi.

    “Kaybolan kültür bir daha geri gelmiyor”

    Kültürün bir parçası olan esnaf ve sanatkarın haksız rekabet ortamından korunması için perakende yasa tasarısının bir an evvel kanunlaşmasını istediklerini söyleyen Bendevi Palandöken, “Haksız rekabetin olumsuz durumlardan birisi de cadde mağazacılığının bitmesidir. Şehrin kültüründe yer etmiş yılların lokantaları, pastaneleri, giyim mağazaları bir bir kapanıp yerlerine her şey 1 lira olan ucuz Çin mallarının satıldığı ucuzcu marketlere bıraktı. Değerlerimiz kayboluyor. Büyük AVM’ler şehrin içinde kuruldukları sürece, perakende sektörüne bir düzen getirilmediği sürece bu değerlerimizi nostaljik hikayelerde hatırlayacağız. Zaman kaybedilmeden kuralların konulması lazım” diye konuştu.

    “Mahallemizin ışığı kayboluyor”

    Cadde yanlarında geceleri ışıl ışıl parlayan esnaf dükkanları kapandıkça, caddelerin karanlığa büründüğünü ifade eden Palandöken, “Mahalle esnafının yerine devasa AVM’leri koyarsanız, caddelerin ışıltısı kaybolur. Vatandaşın güven içinde evine gittiği yolların karanlık olmasını istemiyorsanız koruyucu tedbirleri geç olmadan almak gerekir. Zaten elektriğin pahalı olmasından dolayı caddelerdeki elektrik direklerinin idarece yakılmadığını görüyoruz. Bir de esnafın ışığını söndürürseniz, hep beraber karanlıkta kalırız. Cadde mağazacılığının desteklenmesi vatandaşın da yüzünü güldürecektir” ifadelerini kaydetti.