Etiket: konuştu

  • Süleyman Soylu, Vakfıkebirdeki Mitingde Konuştu

    AK Parti MKYK Üyesi ve Trabzon Milletvekili Süleyman Soylu, Trabzon’un iki ana meselesi olduğunu belirterek, “Birincisi iş ve istihdam onun için bu projeleri yapıyoruz. İkincisi ise de yol, buradan söylüyorum bu iki mesele de bizim namusumuzdur. AK Partinin ve milletvekillerinin namusudur” dedi.

    Vakfıkebir ilçesinde düzenlenen mitingde coşkulu kalabalığa seslenen Soylu, büyük projeleri aynı kararlılıkla devam ettireceklerini ifade ederek, “Trabzon’a Vakfıkebir’e Büyükliman Havzasına her birine 7 Haziran öncesi burada verdiğimiz sözleri Sayın Başbakanımız bundan bir hafta önce Trabzon meydanında anlatmış, nasıl bunların altına ikinci sefer imza atmışsa, ey Büyükliman, biz milletvekilleriniz olarak, milletvekili adaylarınız olarak bizi buradan güçlü gönderin ki Trabzonumuz’u hizmetlerlerle projelerle buluşturalım” diye konuştu.

    Trabzon’a Körfez ülkelerinden 500 bine yakın turistin geldiğini vurgulayan Soylu, “Trabzon olarak bunun alt yapısını yapmalıyız. Bir taraftan Giresun’dan, Rize sınırına kadar 40 dakikada alabilecek bir transit yol, İran’da ambargo kalkıyor, böylece Trabzon Limanı en hareketli limanlardan birisi haline gelecek. Onu Demiryolu ile Erzincan’a, oradan Anadolu’ya, Kafkaslar’a, hem hızlı tren, hem de yük treni ile Trabzon’u hem ticaret hem de turizm merkezi yapacağız. Akçaabat’a 2. üniversitemizi yapacağımız daha önce söyledik. Trabzon’u istihdamla buluşturacağız. Akyazı’ya bir şehir hastanesi yapıyoruz. Bunun sözünü de Sayın Başbakanımız 2 sefer verdi. Büyükliman’a Şalpazarı’na, bir taraftan Beşikdüzü’ne bir taraftan Vakfıkebir’e herkese buradan söyleyeceğimiz bir şey var, biz sizin evladınınız, bize sahip çıktınız. Trabzon’un iki ana meselesi var. Birincisi iş ve istihdam onun için bu projeleri yapıyoruz, ikincisi ise de yol, buradan söylüyorum bu iki mesele de bizim namusumuzdur. AK Parti’nin namusudur, AK Parti milletvekillerinin. Çalışacağız, gayret göstereceğiz emek sarf edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Çocuklarımızı bu yaptığımız projelerle iş sahibi yapacağız” diyen Soylu, “Trabzon bugün olduğu gibi Trabzon kalkınmanın kardeşliğin yiğitlerin şehri olacak. Bazen bize kızıyorlar, Ben ülkemin milliyetçisiyim. Ben milletimin milliyetçisiyim, ben Trabzon’un milliyetçisiyim. Biz sorumluluğumuzu biliyoruz. Ben Genel Başkanlık, İl başkanlığı yaptım, Gençlik kollarında çalıştım. Ama bütün bunların üzerinde bunlar bir parti göreviydi, Trabzon bize öyle bir görev verdi ki sizler benim hemşehrilerim bize öyle sorumluluk verdi ki, şuan omuzlarımızda bu sorumluluğu taşıyoruz. Hem bu Dünya da hem de öteki dünyada, sandığa gittiniz, bizi milletvekili olarak, bizi mebus olarak seçtiniz. Milletvekilliği benim hayatımın en onurlu görevidir, en şerefli görevidir, bunu onurla şerefle taşıdık. Eğer yine bizi gönderirseniz, yine onurla yine şerefle taşıyacağız size hizmet edeceğiz. 1 Kasımdan sonra sizin güçlü desteğinizle tek başına iktidara geleceğiz. Trabzon için marşa basacağız, sonra gaz pedalıyla beraber Trabzonumuz’u da uçuracağız. Bize büyük destek ve güç verdiniz. Büyük liman sizden bir şey istiyoruz. Büyük limanın iki milletvekili ve adayı var, Muhamet Balta ve Salih Cora, bana herkes dedi ki Süleyman kardeş, bu Salih’i Ankara’ya getir. İçimde bir eziklik var. Salih’i Ankara’ya getirmek istiyorum. İyi yetişmiş, efendi bir adam. Onu şimdi sizim kararınızla sizin vermiş olduğunuz destekle Büyükliman’ın kararı ve gücüyle Salih Cora’yı da Ankara’ya Meclise göndermeye hazır mısınız, iki imza atmaya hazır mısınız. Sesiniz gür çıksın, Trabzon’a hizmet için 6-0 yapmaya var mısınız. Biz sizi mahcup etmeyeceğiz. Biz size evlat olarak layık olacağız” şeklinde konuştu.

    Soylu, daha sonra ise seçim otobüsünden, Salih Cora ve Muhammet Balta ile birlikte Vakfıkebir ve Beşikdüzü’nde halkı selamladı.

  • Başkan Zeki Toçoğlu S Plaka İçin Konuştu

    Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, Sakarya Otobüsçüler ve Servisçiler Odası üyeleri ile bir araya geldi. Özkum Tesisleri’nde gerçekleştirilen programa Başkan Toçoğlu’nun yanı sıra, AK Parti Sakarya Milletvekilli ve 26. Dönem Milletvekilli Adayı Prof. Dr. Mustafa İsen, SESOB Başkanı Hasan Alişan, Sakarya Otobüsçüler ve Servisçiler Odası Başkanı Cevat Demir ve çok sayıda esnaf katıldı.

    Programın açılış konuşmasını yapan Cevat Demir, “S Plaka ile servisçilerin her zaman yanında olduğunu gösteren Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ediyoruz. Büyükşehir’in oluşturduğu komisyon ile esnafımızın oluşturduğu komisyon S Plaka konusunda süreci işbirliği içerisinde yürüttüler. Değerli Başkanımız Zeki Toçoğlu’na esnafımızın sorunlarını birebir dinlediği ve çözümler ürettiği için ayrıca teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Programın devamında söz alan Hasan Alişan, “S Plaka ile ilgili esnaf kardeşlerimizin Büyükşehir Belediyesi’nden talepleri vardı. Daha sonra esnaf kardeşlerimiz ve Büyükşehir Belediyesi bürokratları bir araya geldik. S Plaka ile ilgili görüşmelerimiz başladı. Büyükşehir Belediye Başkanımızın onayı ile S Plaka başvuru süresini 1 Ekim’den Aralık Ayı sonuna kadar uzattık. S Plaka ödemeleri ise esnafımızın mağdur olmaması için vadeli olarak yeniden düzenlendi. Esnafımıza böyle bir kolaylık sağladıkları için Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. Başkan Toçoğlu, “S Plaka ile ilgili süreci esnafımız ile işbirliği içerisinde sürdürdük. Esnafımızın mağdur olmaması için her zaman iyi niyetle çalıştık. Esnafımızı ilgilendiren bir projeyi hayata geçirecek olduysak; o sektör esnafının görüşleri doğrultusunda çalışmalarımızı gerçekleştirdik. Esnafımız hangi taleplerde bulunduysa yasal prosedürler çerçevesinde yerine getirmeye çalıştık. Esnafımızın ekmeğini küçültecek herhangi bir girişimde bulunmadık. S Plaka uygulamasını da belediye gelir olsun diye hayata geçirmedik. Servis taşımacılığına bir standart getirmek istedik. Hamdolsun bunu da başardık” diye konuştu.

    Başkan Toçoğlu konuşmasını şu şekilde sürdürdü; “S Plaka çalışmalarına başlamadan önce SESOB Başkanımızla görüşüp, bu süreci işin içinde olan esnafımız yürütsün dedik. Esnaf kardeşlerimiz ve Büyükşehir Belediyesi ile birlikte bir komisyon kurulmasını istedik. Esnaf kardeşlerimize bir tek konuda talimat verdim. ‘S Plakayı asıl işi yapan esnafımıza verin’ ve ‘uygulamada fırsatçı yaklaşımlara izin vermeyin’ dedim. S Plaka alacak esnafımızın şartlarını da esnafımız kendi belirledi. Esnafımızın mağdur olmaması için elimizden geleni yapıyoruz. Ödemede taksitlendirme yapmamızda bu anlayışın izlerini taşıyor. Yine başvuru süresini de uzattık. Esnafımıza her zaman iyi niyetle ve samimi olarak yaklaştık. Bizim amacımız servis taşımacılığına bir disiplin getirmek. Büyükşehir Belediyesi olarak her zaman esnafımızın yanında olduk. Herkesin bir siyasi görüşü vardır. Bu gayet doğal. Ancak, 1 Kasım seçimleri bir parti seçimi değil, ülkenin geleceği ile ilgili bir seçim olacak. Bizim derdimiz ülkemizin huzurunu bozmaya kalkışanlara izin vermemek. Huzurumuzu korumak için de 1 Kasım seçimleri çok önemli. Yerelde çözülecek sorunlar varsa biz tek tek çözeriz. 1 Kasım seçimlerinde ülkemizin geleceğini düşünerek oy kullanmalıyız” dedi.

    AK Parti Milletvekilli Adayı Mustafa İsen, “Ortadoğu’da bir Suriye ve Irak problemi yoktur. Ortadoğu’da 1915’te sınırlar çizilmişti. Şimdi ise Ortadoğu’da sınırlar tekrardan çiziliyor. Ve Ortadoğu’da bir bölüşüm var. Ortadoğu’daki bu bölüşüm Türkiye sınırlarında cereyan ediyor. Yani bizim evimizin yanında yangın var. Ülkemizin Ortadoğu’da bölüşümün içinde olmaması için 1 Kasım seçimleri ülkemiz için çok önem arz ediyor. 1 Kasım seçimleri bir parti seçimi değil bir ülke meselesidir” diye konuştu.

  • Başbakan Davutoğlu Ödemişte Konuştu (2)

    İzmir’in Ödemiş ilçesinde halka seslenen Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Muhalefet partilerinin gerçek yüzlerini gördük. Millet bizi açık ara tek parti yaptı. CHP blok siyaseti yaptı. Kalktı AK Parti hükumeti olmasın diye Bahçeli’ye başbakanlık teklif etti. Başbakanlık ikram edilecek bir şey mi? Başbakanlığı millet verir millet” dedi.

    İzmir ziyaretinin ikinci gününde Ödemiş ilçesinde halka hitap eden Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Biz her zaman çiftçimizin, köylümüzün yanındayız. Bizim sözümüz onların sözüne benzemez. Bizim sözümüz sözdür, senettir ve mutlaka yerine getiririz. Yeter ki birliğimiz, kardeşliğimiz daim olsun. Bu terör tehdidine karşı bir olmaya, iri olmaya, diri olmaya var mısınız? Bu mesele artık şahsi mesele, parti meselesi değildir. Bu mesele bir memleket meselesidir. Bu mesele ülkemizin, insanımızın, çocuklarımızın geleceği meselesidir. Bizimle birlikte Türkiye’yi şaha kaldırmaya var mısınız? Soruyorum; Türkiye için siyaset yaptığını söyleyen her partinin Türkiye için çalışması, memleket problemlerine çözüm üretmesi gerekir. Bu ülkeye yönelik tehditler karşısında milli duruş göstermesi gerekir. Türkiye’yi namerde muhtaç etmemesi için dik durması gerekir. En çok terörün hortladığı böyle zamanlarda yan yana durmamız gerekmez mi? Muhalefet partilerinin gerçek yüzlerini gördük. Millet bizi açık ara tek parti yaptı. CHP blok siyaseti yaptı. Kalktı AK Parti hükumeti olmasın diye Bahçeli’ye başbakanlık teklif etti. Başbakanlık ikram edilecek bir şey mi? Başbakanlığı millet verir millet” diye konuştu.

    “BAHÇELİ’NİN BİR ŞEYE ‘EVET’ DEDİĞİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ?”

    “Devlet Bahçeli’nin millet yararına bir şeye ‘evet’ dediğini gördünüz mü?” diye soran Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

    “Bunlar sorumluluk almaktan korkarlar, mertçe meydana çıkmaktan korkarlar. Bu arada biz yiğit Mehmetçiklerimiz, polislerimizle ülkenin her yerinde terörle mücadele ederken Sayın Bahçeli kenara çekildi sadece ‘eleştiririm’ dedi. Onların görevi eleştirmek ,bizim görevimiz yiğitçe vatan düşmanları ile mücadele etmek. Sayın Bahçeli’nin teröre karşı mücadele destek verdiğini gördünüz mü? Sonra da kalkar bizi tehdit etmeye kalkar. Biz hiçbir tehdit ve şantajdan korkmadık. Biz Allah’a güvenmişiz. Meydanlarda milletle buluşan tek parti biziz. Millet bizimleyse bize ne gam. Allah bizimleyse bize ne gam. 7 Haziran’dan bu yana milletimiz bunların nasıl kaçak dövüştüğünü gördü. Oylarınızı AK Parti’ye verecek misiniz?.”

    “ŞİMDİ BİZ ÖDEMİŞ’İN HAKKINI ÖDEYECEĞİZ”

    Davutoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesini de eleştirerek, “Bizim için çok önemli. İnşallah bu bölgeyi en iyi şartlarda geleceğe hazırlamak için olağanüstü gayret içindeyiz. İmkanlarımızı seferber ediyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Parti’li belediyelere yapması gereken vazifeleri yapmıyor biliyoruz ama AK Parti’li belediyelerin arkasındaki güç AK Parti hükümetleridir. Ödemiş Belediyesini kimseye muhtaç etmeyiz. Büyükşehir olarak vazifelerini yapmak zorundalar. Ödemiş yerel yönetimlerde bize hakkımızı ödedi, şimdi de biz haklarını ödeyeceğiz. Ama 1 Kasım’da da Ödemiş’in bize hakkını vermesi gerekir. 13 yılda İzmir’e 30,3 milyar lira yatırım yaptık. İmkanlar neyse hepsini seferber edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    “EN BÜYÜK ÇEVRECİYİZ”

    Konuşmasında Ege ve Bölgesi ve Ödemiş ilçesine yapılacak yatırımlardan bahseden Davutoğlu, “İzmir’i şenlendireceğiz. Ödemiş’e inşallah fakülte de getireceğiz. Ödemiş’te üniversiteyi de hep beraber göreceğiz inşallah. Gelirken yollara baktık. Bu yol bölünmüş yol olarak tamamlanacak, Kiraz’a kadar uzanacak. Ödemiş’in güzel besi hayvanlarının ak sütlerini güzel şekilde değerlendirmek için her türlü tedbiri alacağız. Önümüzdeki sene 51 bin 500 dekar araziyi daha sulamaya açacağız. Biz en büyük çevreciyiz. Ödemiş nüfusunun 19 katı fidanı Ödemiş’e diktik. Çevrecilik dediğin böyle olur. Ödemiş’in talebi ne ise hepsi karşılanır. Yeter ki sizin nur yüzleriniz bize muhabbetle baksın” diye konuştu.

    “’HAYIR’ DEMEK BAHÇELİ’YE MAHSUS”

    Aktaş Barajı’nı inşa ettiklerini ve ilçedeki içme suyu sıkıntısını kökten çözeceklerini ifade eden Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Ödemiş Devlet Hastanesi ve iki sağlık merkezi daha yapacağız. 92 kilometrelik Torbalı-Ödemiş-Kiraz yolunu bölünmüş yol olarak yapıyoruz. ‘Hayır’ demek Bahçeli’ye mahsus biz her zaman ’evet’ deriz. AK Parti’den hiç ‘hayır’ duydunuz mu? Bırakın onu Bahçeli söylesin. 1 Kasım’dan sonra AK Parti’nin ne yapacağını göstereceğiz. Şu seçim telaşı bitsin, gözüm yoldaki bahçelerde kaldı. Gelip Ödemiş’in bahçelerinde gezeceğiz. Seçim zaferini beraber kutlayacağız inşallah. 21 yıldır yapamadıklarını Organize sanayi bölgesini de inşallah biz yapacağız. Ödemiş ve Bergama’ya doğalgazı biz getiriyoruz. 20 Eylül’de Kaymakçı Mahallemizde yaşanan sel felaketinde ve çiftçi kardeşlerimiz zarar gördü. 80 aileye 200 bin TL ödenek aktardık. 360 çiftçi kardeşimize de 578 bin TL ödeme yapacağız. Biz sizin felakette de sevinçte de yanınızdayız. Umudumuz, hayallerimiz, projelerimiz büyük.”

    Davutoğlu, miting sonunda halkla özçekim yaptı. Mitinge, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AK Parti İzmir milletvekili adayları Binali Yıldırım ve İbrahim Turhan ile sanatçı Bediha Akartürk de katıldı.

  • Abramoviçin Bahşiş Verdiği Garson Konuştu

    Marmaris’te Rus milyarder Roman Abramoviç’in teknesinin ipini tutarak iskeleye bağladıktan sonra 2 bin lira bahşiş alan garson Selçuk Günay, Chelsea takımını tuttuğunu ve onun başkanından bahşiş aldığı için çok mutlu olduğunu söyledi.

    Rus milyarder Roman Abramoviç’in teknesini iskeleye bağlayarak 2 bin lira bahşiş alan restoranın garsonu İHA’ya konuştu. Marmaris’e 50 kilometre mesafedeki Selimiye Delikyol koyunda bir restoranda garson olarak çalışan 25 yaşındaki Selçuk Günay yaptığı açıklamada, tuttuğu takımın başkanının çalıştığı restorana gelmesinin kendisini çok heyecanlandırdığını söyledi. Günay açıklamasında şunları söyledi:

    “Abramoviç her yıl yatıyla Hisarönü Körfezi’ne geldiğinde bu koya uğrar. Karada gezdikten sonra botuyla yatına buradan gidiyor. İskeleye yanaştığında babamla birlikte botun ipini tuttuk, bize 2 bin lira bahşiş verdi. İlk geldiğinde Abromoviç olduğunu geç anladık. Kafasında kask ve gözlük taktığı için fark edemedik. Çok mütevazi bir insan. Gülümseyerek bizim elimizi sıktı. Çok zengin bir iş adamı ama normal bir insan gibi davranıyor. Garson olarak çalıştığım için bana verdiği bahşiş çok büyük rakam. Aldığım bahşiş maaşımla birlikte denk gelince çok mutlu oldum.”

    “CHELSEA TARAFTARIYIM”

    Selçuk Günay, Chelsea takımını tuttuğunu belirterek, “Chelsea taraftarı olarak medyadan Abramoviç’i takip ediyorum. Taraftarı olduğum bir takımın sahibini karşımda görünce çok şaşırdım. Benim amacım bir fotoğraf çektirmekti kendisiyle ama onun Abramoviç olduğunu geç anladım.Bu yüzden fotoğraf çektirme şansını kaçırdım. İnsan dünyanın en zengin adamından bahşiş alınca çok mutlu oluyor” dedi.

    Öte yandan, restoranda aşçı olarak çalışan Mehmet Günay, aynı restoranda garson olarak çalışan oğlunun ünlü birisinden bahşiş almasının kendisini duygulandırdığını ifade etti. Günay, “Restorana bisikletle geldiğinde kask ve gözlük olduğu için tanıyamadık. İskeleyi kullanmak için izin istediler bizde memnuniyetle diyerek botun yanaşmasına izin verdik. Daha sonra oğlumla ikimiz iskeleye giderek botun ipini tutarak iskeleye bağladık. Oğluma danışmanları 2 bin lira bahşiş verdi. Dünyanın en zengin adamı ve Chelsea takımının başkanından bahşiş almak insanı duygulandırıyor” diye konuştu.

    Ege tatilini Marmaris kıyılarında, mega yatı Eclipse’le sürdüren Rus milyarder Roman Abramoviç, mavi tur gezisine Yunan adalarında devam ediyor.

  • Başbakan Erdoğan Akil İnsanlar Toplantı’sında konuştu

    Başbakan Erdoğan Akil İnsanlar Toplantı’sında konuştu

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Kamuoyunda bu heyete ‘Akil İnsanlar Heyeti’ adı verildi. Bugün burada bulunan heyet, Türkiye’nin elbette ki tüm akil insanlarından oluşan heyet değildir. Bu heyeti bir özet, bir örnek, temsili bir grup olarak görmek belki daha doğru olacaktır’ dedi.

     

    Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde gerçekleşen ‘Çözüm Süreci Akil İnsanlar Heyeti İstişare Toplantısı’nın açılışında konuşan Erdoğan, toplantının ülke ve millet, özellikle de umutla ilerleyen çözüm süreci için hayırlara vesile olmasını istedi.

    Erdoğan, ‘Öncelikle çağrımıza olumlu yanıt verdiğiniz için bu sürece yüreğinizi koyduğunuz için Türkiye umutla geleceğe ilerlerken tarihin yapımında görev üstlendiğiniz için her birinize ülkem ve milletim adına tek tek teşekkür ediyorum’ diye konuştu.

     

     

    Konuşmasının başında 2009 yılında başlattıkları Milli Birlik ve Beraberlik Projesi’nden bahsetmekte fayda gördüğünü ifade eden Erdoğan, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi adını vererek başlattıkları süreçte, içinde bulunulan salonda çok değerli dostları ağırladıklarını, sanatçı, mütefekkir, yazar, gazeteciler, spor insanları, sivil toplum örgütü temsilcileri, rektörlerle toplantılar yaptıklarını anlattı.

    Erdoğan, şu anda burada bulunanların bazılarının da o toplantılara katıldıklarını belirterek, o süreçte bu salonda gerçekleştirilen toplantılardan, istişarelerden gerçekten çok istifade ettiklerini söyledi.

     

     

    Başbakan Erdoğan, bugün gelinen bu noktada birkaç hususun altını özellikle çizmek istediğini belirterek, şöyle devam etti:

    ‘Bugün bu salonda bulunmuyor olmak takdir edersiniz ki, süreçlerin dışında kalmak anlamına asla gelmez. Kamuoyunda bu heyete ‘Akil İnsanlar Heyeti’ adı verildi. Burada bulunan heyet, Türkiye’nin elbette ki tüm akil insanlarından oluşan bir heyet değildir. Bu heyeti bir özet, bir örnek, temsili bir grup olarak görmek belki daha doğru olacaktır. Benzeri bir yapılanmayı 2005 yılında ihdas ettiğimiz Medeniyetler İttifakı girişiminde de uygulamıştık. O zaman 20 kişiden oluşan bir grup oluşturulmuş, ittifak içerisinde de ismi ‘High Level Grup’ yani ‘Yüksek Düzeyli Grup’ olarak belirlenmişti. Sonradan bu grup Akil Adamlar ismiyle anılmaya başlanmıştı. Grup içinde çok değerli hanımefendilerin olmasına rağmen Akil Adamlar isminin kullanılması haklı olarak eleştirilere maruz kaldı. Biz enerjimizi isim üzerinde harcayacak değiliz. Akil İnsanlar da denilebilir, yüksek düzeyli temsilciler de denilebilir. Burada listenin ve heyetin isminden de ziyade işin magazin boyutundan ziyade üstlenmekte olduğumuz misyonun çok daha önemli olduğunu, çok daha hassas bir zeminde yürütülüyor olduğunu özellikle hatırlatmak durumundayım.’

     

     

    -Medyaya çağrı-

    Başbakan Erdoğan, kamuoyuna özellikle de medya, yazarlar ve yorumculara çağrı yapmak istediğini belirterek, şöyle konuştu:

    ‘Hayırlı bir iş için bir araya geldik. Hayırlı niyetler için bir araya geldik. İşin magazin boyutuna, isim boyutuna kim vardı, kim yoktu boyutuna takılıp hedefin ve niyetin arka plana itilmesine, sulandırılmasına lütfen müsaade etmeyelim, zira geçmişte bunu çok yaşadık. Çok can alıcı çok acil bir meseleyi çözmek için istişare toplantıları yaparken niyet unutuldu, hedef unutuldu, yapılanlar, konuşulanlar ne yazık ki magazin, sulandırma hep ön plana çıktı. Hem buradaki heyetin hem de dışarıdaki dost ve kardeşlerimizin zarfla, çerçeveyle ilgili tartışmaları bir kenara bırakıp mazrufla, özle ilgilenmelerini sürecin önemi ve hassasiyeti açısından çok hayati bulduğumu özellikle ifade etmek istiyorum.’

     

     

    -‘Zorlu bir seçme süreci yaşadık’-

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, heyeti oluştururken gerçekten zorlu bir bir seçme süreci yaşadıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    ‘Geniş bir havuz oluşturduk. Katkı verebilecek, söz söyleyebilecek, örnek teşkil edecek temsil kabiliyeti yüksek, kanaat önderliği yapabilecek çok sayıda isim belirledik. Ancak heyetin etkinliği, çalışma kolaylığı açısından sayıyı sınırlı tutmak gibi bir zorunluluğumuz da vardı. Çok ince çok hassas bir tercih sürecinin ardından farklı kesimleri, farklı düşünce dünyalarını temsil etmek suretiyle 76 milyonun özeti sayılabilecek bir listeyi oluşturduk. Oluşturmaya gayret ettik. Elbette burada bulunan insanların ortak noktası; kangren olmuş bir sorunun çözüme kavuşturulmasını istemeleridir. Can kaybına kan kaybına yol açan bir meselenin sona erdirilmesini dert edinmeleridir. Her zaman ifade ediyorum; bu heyetin içinde ya da dışında söyleyecek sözü, önerisi olan, eleştirisi olan varsa dikkatle dinleriz, dinliyoruz ve hiçbir komplekse kapılmadan dinlemeye devam edeceğiz. 76 milyonun tamamını ilgilendiren bir meselede 76 milyonun tamamına kulak verebilmek için bugüne kadar nasıl hassasiyetle çalıştıysak bundan sonra da aynı hassasiyetle aynı sabırla aynı kucaklaştırıcı tavırla çalışmaya devam edeceğiz.’

     

     

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Bu ülkede teröre, kazanacağı veya kaybedeceği oy penceresinden bakanlar oldu ve bunlar halen de var. Bu ülkede gençlerin ölümüne, tiraj kaygısıyla, reyting endişesiyle bakanlar oldu ve bunlar halen de var. Bu ülkede ocaklara düşen ateşe, kaybettiği ve kazandıklarıyla, kasasına giren ve çıkan parayla bakanlar oldu ve bunlar da halen var. Akan kana bakarken, kendi canlarını, kendi çocuklarını, kendi kardeşlerini gözünün önüne getirmeyip, sadece reytingini, şöhretini, imajını düşünenler oldu ve bunlar da halen var’ dedi.

     

     

    Erdoğan, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde gerçekleşen ‘Çözüm Süreci Akil İnsanlar Heyeti İstişare Toplantısı’nın açılışındaki konuşmasında, 14 Ağustos 2001’de AK Parti’yi kurarken, terör meselesine ilişkin görüşlerini ve çözüm önerilerini programda net şekilde açıkladıklarını anımsattı.

    Başbakan Erdoğan, ‘O zamandan itibaren de bu meseleyi çözmek, Türkiye’nin ayağına takılan bu prangayı söküp atmak, enerjimizi bu meseleye değil, büyümeye, kalkınmaya, daha fazla demokrasiye hasretmek için yoğun gayret içinde olduk. Çok açık söylüyorum; bütün bu süreçte yalnız olduk, yalnız kaldık, yalnız bırakıldık’ ifadelerini kullandı.

     

     

    ‘Birlikte yol yürüdüğümüz milyonları kast etmiyorum’ diyen Erdoğan, ‘Elbette bizimle aynı sızıyı yüreğinde hisseden, eliyle, diliyle, kalemiyle, hiç olmazsa gönlüyle bir şeyler yapanları, yapmaya çalışanları kast etmiyorum. Gücü, yetkisi, birikimi, tecrübesi, imkanı ve fırsatı olduğu halde bu can alıcı, can yakıcı meselede inisiyatif almayanları, elini taşın altına koymayanları mazur görmemiz mümkün değil’ şeklinde konuştu.

     

     

    Erdoğan, ülkede teröre, kazanacağı veya kaybedeceği oy penceresinden bakanlar olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

    ‘Bu ülkede gençlerin ölümüne, tiraj kaygısıyla, reyting endişesiyle bakanlar oldu ve bunlar halen de var. Bu ülkede ocaklara düşen ateşe, kaybettiği ve kazandıklarıyla, kasasına giren ve çıkan parayla bakanlar oldu ve bunlar da halen var. Akan kana bakarken, kendi canlarını, kendi çocuklarını, kendi kardeşlerini gözünün önüne getirmeyip, sadece reytingini, şöhretini, imajını düşünenler oldu ve bunlar da halen var.

     

     

    Bütün kalbimle, samimiyetimle söylüyorum; isterdim ki bir başbakan olarak, siyasetçi olarak ben sadece yol açsaydım, yolu temizleseydim, yolu aydınlatıp, o yoldaki engelleri kaldırsaydım, açtığımız o yoldan bilim insanları, mütefekkirler, münevverler, gönül insanları, kanaat önderleri, aydınlar, sanatçılar, en önemlisi de siyasetçiler ilerleseydi. Ne yazık ki, biz yolu açtık ama o yol sadece kendimiz, milletimiz -kimsenin hakkını yemeyelim- bir avuç o da gönül insanıyla devam ediyor. O yolda ilerlemesi, bizi takip etmesi değil, bize yol göstermesi gereken niceleri, ‘Hele siz gidin, bakalım biz de arkanızdan belki geliriz’ dedi. Niceleri, yola hendekler kazdı. Niceleri yola tuzaklar döşedi. Niceleri bizi o yoldan saptırmaya çalıştı. Yol boyunca taşlandık, tehdit edildik, saldırıya uğradık. Partimizin kapatılması tehdidinden tutun, Danıştay saldırısına, müdahale senaryolarından tutun sabotajlara, provokasyonlara kadar nice badire atlattık ama hiçbir zaman vazgeçmedik, hiçbir zaman yılgınlığa boyun eğmedik, umutsuzluğa kapılmadık, vazgeçmeyi aklımızın ucundan bile geçirmedik. Çünkü biz bu süreçte şunu çok net olarak gördük; Eğer bir ülkede demokrasi açığı, hukuk açığı varsa o ülkede her alandaki sorunlar birbirini besleyerek derinleşiyor. Eğer bir ülkede tek tipçi, dayatmacı, inkarcı bakış açısı, bir zihniyet, devlet ve siyaset anlayışı varsa, orada karmaşa, çatışma, huzursuzluk eksik olmuyor. Eğer bir ülkede, milletin iradesi gasp ediliyorsa, çeteler, karanlık odaklar cirit atıyorsa, vesayetçi odaklar kendini hakim olarak görüyorsa, orada ne huzur ne refah ne hak ne özgürlük olur.’

     

     

    -‘O örgüte inanılmaz fırsatlar sunanlar da o kadar suçlu’-

    Terörü sadece silahlı saldırı, sindirme hareketi olarak görenlerin ciddi şekilde yanıldığını belirten Erdoğan, terörün ekonomik, diplomatik, sosyal, siyasal, psikolojik boyutları olan bir mesele olduğunu söyledi.

    Erdoğan, ‘Terör, bir ülkeye, millete karanlık bir istikamet çizme yöntemidir. Terör, hükümetleri sıkıştırmak, seçimleri yönlendirmek, toplum mühendislerine imkan sağlamak için bir araca, bir taşerona dönüşmüştür. Maalesef terör 29 yıl boyunca kısmen de olsa bu noktalarda başarı sağlamıştır’ dedi.

     

     

    Terör ve şiddetin ekonomiye, sosyal, psikolojik yapıya zarar verdiğinin altını çizen Erdoğan, konu ele alınırken bunların göz önünde bulundurulması gerektiğine işaret etti.

     

    Erdoğan, ‘Silaha, teröre, bölücü anlayışlara sarılanlar ne kadar suçluysa, başta Diyarbakır Cezaevi olmak üzere insanlık dışı muameleyle, işkenceyle o örgütün adeta kurulmasına çanak tutanlar da o kadar suçludur. Kan döken örgüt ne kadar suçluysa, o örgüte inanılmaz fırsatlar sunan, hiçbir yerde bulamayacağı istismar bataklıkları sunanlar da o kadar suçludur. Sadece şu son birkaç ay içinde kimi siyasetçi, kimi akademisyen ve kimi yazarların sergilediği faşizm, inanın terör örgütünün 29 yılda yaptığı tahribattan çok daha fazlasını yapmıştır’ şeklinde konuştu.