Etiket: konuştu

  • Öldürülen Gencin Ailesi Konuştu

    Zonguldak’ta bıçaklanarak öldürülen 23 yaşındaki Mustafa Özdemir’in ailesi, oğullarının 22 yaşındaki Deniz S. isimli kız tarafından bıçaklanmadığını iddia ederek, gerçek katillerin bulunmasını istedi.

    Zonguldak’ta geçtiğimiz gün bıçaklanarak öldürülen 23 yaşındaki Mustafa Özdemir’in ailesi mezarını ziyaret etti. Gencin eşi Songül ve çocukları gözyaşı dökerken, aile Mustafa Özdemir’i tutuklanan Deniz S.’nin öldüremeyeceğini iddia ederek, gerçek zanlıların bulunmasını istedi. Oğlu Mustafa Özdemir’in Deniz S.’yi İstanbul’a kaçırarak dilendirdiği iddialarının gerçekçi olmadığını söyleyen baba Birol Özdemir, “Ben kredi çekerek oğluma servis minibüsü aldım. Oğlum servis şoförlüğü yapıyordu. Ben eskiden beri esnafım, böyle bir şey doğru değil” diye konuştu.

    “OĞLUMA KOMPLO KURMUŞLAR”

    Arkadaşları aracılığıyla Mustafa Özdemir’in Deniz S. ile tanıştığını ve ilkokul arkadaşı olduklarını öğrenince ilişkilerinin başladığını anlatan Birol Özdemir, şöyle devam etti:

    “Oğlum arkadaşları aracılığıyla bu kızla tanışmış. İlkokulda beraber okumuşlar. Tanıştıktan sonra yakınlaşma olmuş. Bu kız İstanbul’da bir tekstilde çalışıyormuş. Oğlumla 2 ay önce bir beraberliği varmış. Ayrı bir ev tutmuşlar. Oğlum evli ve iki çocuğu da var. Kız bir süre hastalanınca Zonguldak’a ailesinin yanına gelmiş. Oğlum da eşi ve çocuklarıyla beraber Zonguldak’a kayınpederine misafirliğe gelmiş. Oğluma telefon edip takip ettiklerini söylemişler. Mustafa kaçmaya çalışmış. Ya çocuklarından ya ailesinden birini öldüreceklerini söylemişler. Oğluma komplo kurmuşlar. Benim oğlumu kendi evlerine çağırıyorlar. Oğlum da öleceğini bile bile gidiyor. Oğlumda 25 tane bıçak izi var.”

    “O KIZ OĞLUMA BIÇAK ATAMAZ”

    Polise başvurduğunu anlatan baba Özdemir, “Ben polise ifade vermedim. Polis gelip de benim ifademe başvurmadı. Ben karakola gittim. Karakol zanlıyı cezaevine gönderdiklerini, savcılığa başvuracağımızı söyledi. Bu bir kişinin yapabileceği bir şey değil. Benim oğlum 10 kişinin elinden kurtulabilecek çocuk. Oğlumu bıçakladığı söylenen o kız oğluma bıçak atamaz. Oğlumun üzerinde elbise denen bir şey kalmamış. Ben sadece duyduklarımı söylüyorum” dedi.

    “GERÇEK KATİLLER ER YA DA GEÇ ÇIKACAK”

    Anne Döndü Özdemir ise, “Benim oğlum üç dört kişi tarafından evde öldürüldü. Bu kız bunu yapmadı. Oğlumu bu kız seviyordu, ayıramıyorduk. Bunlar tehdit üstüne tehdit ettiler. Katiller kimse çıkacak. Gerekirse çocuğumuzu mezardan çıkartacağım, Adli Tıp’a göndereceğim. Gerçek katiller er ya da geç çıkacak” diye konuştu.

    Eşinin mezarı başında feryat eden Songül Özdemir ise, “Biz daha birbirimize doyamadık. Kocamı öldürdüler. Ben kocam olmadan ne yaparım” diyerek gözyaşı döktü. Çocukları Arda ve Aleyna’nın babasız kaldığını ifade eden aile, cumhuriyet savcılarının olayı aydınlatmasını istediler.

    İddiaya göre İstanbul’da ikamet eden Mustafa Özdemir, bir süre önce tanıştığı Deniz S.’nin evine gitti. Yaşanan tartışmada evli ve üç çocuğu olduğu öğrenilen Mustafa Özdemir bıçaklanarak öldürüldü. Özdemir’in cesedi ceset torbasına konularak Atatürk Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Deniz S. ise elindeki bıçakla 2 kilometre uzaklıktaki Karaelmas Polis Merkezi’ne gelerek teslim oldu. Zonguldak Adliyesi’nde nöbetçi mahkemeye çıkartılan Deniz S., tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  • Bakan Çağatay Kılıç Gençlik Çalıştayı’nda Konuştu:

    İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda yaşanan terör saldırısını lanetleyen Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, “Bu bizim huzurumuza, barışımıza aynı zamanda birliğimize beraberliğimize ve ortaya koyduğumuz değerlerimize yapılan bir saldırıdır’’ dedi.

    Bakan Çağatay Kılıç, Strateji Üreten Kuruluşlarla Gençlik Çalıştayı’nda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Çağatay Kılıç, çalıştayda yapılan çalışmaların hazır bir metin üzerinden değil, katılımcılar tarafından tartışılarak oluşturulacak bir metin üzerinden götürülmesinin önemine işaret ederek, çalıştayda ortaya çıkacak metnin, hem ülkemiz, hem bölgemiz hem de tüm dünyaya katkı sunabilecek bir yapının ortaya çıkmasını sağlayacağını vurguladı.

    ’’İSTANBUL’DA MEYDANA GELEN TERÖR SALDIRINI ŞİDDETLE LANETLİYORUM’’

    İstanbul Sultanahmet’te meydana gelen terör saldırısını kınayan Bakan Çağatay Kılıç, şöyle konuştu:

    “İstanbul’da meydana gelen terör saldırısında hayatını kaybeden, orada ülkemizi ziyaret eden ve bizim misafirimiz olan tüm insanlara Allah rahmet eylesin, tüm ülkemizin başı sağ olsun. Bu ülkemize yönelik bir saldırı. Bu bizim huzurumuza, barışımıza, aynı zamanda birliğimize berberliğimize ve ortaya koyduğumuz değerlerimize yönelik bir saldırıdır. Bu terör saldırısını yapanları şiddetle lanetliyorum. En kısa sürede bu saldırıyı gerçekleştiren caninin, temasta olduğu kişilerin, azmettirenlerin yakalanması için çalışan tüm kuruluşlarımıza başarılar diliyorum.”

    ’’SİVİL BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ VAR’’

    Bakan Çağatay Kılıç, Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu vurgularken, “Bizim sivil bir anayasaya ihtiyacımız var. Tüm halkı kucaklayan bir anayasaya olmalı. Biz bir kanunlar manzumesi değil, yol gösteren genel çerçeveyi çizen, ruhunu da milletin değerlerinden alan, bu milletin geleceğe yürüyüşünde aydınlatacak olan ve geleceğe taşıyabilecek bir anayasa ve ruhu diyoruz” dedi.

    “ÜZERİMİZDE YENİ ANAYASA YAPMAK GİBİ BİR SORUMLULUK VAR”

    Bakan Çağatay Kılıç, yapılacak yeni anayasanın numaraların, rakamların değil, içeriğindeki ruhun önemli olduğunu ifade ederken, “Anayasa, ülkemize, gençliğimize, milletimize ne katabilir? Bunu değerlendirmemiz gerekiyor. Bizim üzerimizde yeni anayasayı oluşturmak gibi bir sorumluluk var. Evet, siyaset kurumu buna ön ayak olması gereken kurum. Sayın Cumhurbaşkanımızın zaten yıllardır ortaya koyduğu bir irade var. Ve bununla ilgili bir çalışma da var. Bundan 5 – 6 yıl önce oluşturulmuş çalışmalar, üzerinde fikir alışverişleri yapılmış müzakere edilebilecek metinler var” diye konuştu.

    TRT GENEL MÜDÜRÜ’NÜN ODASINI BASAN CHP’LİLERE ELEŞTİRİ

    CHP Grup Başkanvekili Levent Gök ve bazı CHP’li milletvekillerinin TRT Genel Müdürü Şenol Göka’nın makam odasını basmasını da sert sözlerle eleştiren Bakan Çağatay Kılıç, şöyle konuştu:

    “Kendilerinden başka hiçbir düşünceyi doğru görmeyen, sadece kendilerininkini doğru gören, ama yeri geldiği zaman en ağar eleştiri getirdikleri hiçte eleştiri getirdikleri noktadaymış gibi düşünmeden daha farklı şekilde yansıtanlar var. Dün TRT’de yaşananlar örnek, gidip de ülkenizi yurt dışında şikayet ettiğiniz eylemin en kabul edilemez halini, siz gerçekleştiriyorsunuz. Ondan sonra niye inanılabilir değiliz diye düşünüyorsunuz. İşte bu noktada ortaya koyduğunuz yaptığınız ile söylediğiniz aynı değilse yaptığınız bir anlamı olmuyor. Çünkü orada bir samimiyet olmuyor.”’

    Siyasi başarının temelinde samimiyet olduğunu dile getiren Bakan Çağatay Kılıç, “Ortaya konan samimi duruşun, yaşantının, yaklaşımın, eleştirel anlamda olduğu zaman verilen samimi tepkinin de altında yatan bir bağ var. İnanıyorum ki sizin bu gün burada yaptığınız samimi çalışmanın gençliğimize, milletime büyük bir katkısı olacaktır. Gönüllülük, katılım ve değerler anlamında ortaya koyduğunuz çalışmanın inanıyorum bizim ulaşmak istediğimiz ’’asımın nesli’’ vizyonumuza büyük katkı sağlayacak. Bizim amacımız istişareleri daha yoğun ve daha fazla yapmak. Birbirlerimizin fikrinden haberimiz olmaz ise suni gündemlerde debelenir dururuz. Sonra o suni gündemlerin hiçbir gerekliği olmadığını anladığımızda da yürümüş gitmiş olur” şeklinde konuştu.

    ’’BİZ HİÇBİR ZAMAN ŞİDDETTEN YANA OLMADIK OLAMAYIZ’’

    Bakan Çağatay Kılıç, son günlerde bazı çevrelerin üniversiteleri karıştırmak istediğine işaret ederek, “Son günlerde üniversitelerimizde ayrılıkçı ve birbirine karşı tahammülü olmayan fikir yapılarının fiziki yapıda ortaya koymaya çalıştıkları şiddet ile karşı karşıyayız. Hepimizin ve hepinizin üzerinde vakur bir şekilde onurlu bir şekilde dik durmak sorumluluğu var. Biz hiçbir zaman şiddetten yana olmadık olamayız. Ama hakkımızı fikrimizi sonuna kadar savunacağız. Ve bunu kanunlar çerçevesinde yapacağız. Ama kanun dışına çıkanlar onlar zaten yargıda hesaplarını verecekler” dedi.

    Bakan Çağatay Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Biz fikrimizi düşüncemizi ortaya koyarken ve savunurken, üzerimizdeki medeniyet sorumluluğunu bilerek hareket edeceğiz. Şunu da unutmayalım hakkını savunmak için yapılan protesto da bir kültür dür. Benim fikrimi ortaya koymak hakkım, bunu yeri geldiği zaman tepki koyarak koymak gerekiyorsa bunun da en güzelini en doğrusunu ve aynı zamanda sonuç elde edebilir olanını yapmakta görevimiz. Bu nedir barışçıl, demokratik haklar çerçevesinde sesini duyurmaktır. Kanun dışına çıkanların karşısına geçip de onlar ile ilgili işlem yapmakta emniyetin ve yargının görevi. Bunu yapmakta, sivil toplumun bizin görevimiz değil.Bu anlamda bu tip olumsuzluklar içerisine girenler ile alakalı üniversitelerimize gençlerimize alakalı her zaman sesimizi yükselteceğiz ve her zaman dik duracağız. Hiçbir şekilde geri durmadan bunu söyleyeceğiz dik duracağız. Hakkımızı da savunurken aslında onların da hakkını savunduğumuzu bileceğiz. Biz eğer hakkımızı savunmak için ortaya çıkmaz isek onlar hangi haklarını kaybedeceklerinin farkında bile değiller.”

    “KAZDIĞIN HENDEKLERE BOMBA YERLEŞTİREREK KİMİN HAKKINI SAVUNUYORSUN?”

    Bakan Çağatay Kılıç, Güneydoğu Anadolu’nun bazı illerinde PKK’lı teröristlerin hendekler kazarak, bombalar patlatarak güvenlik kuvvetlerimizi şehit ettiklerini ve bazı siyasilerin de bu hendekler üzerinden siyaset yaptığını belirterek, “Ülkemizin çeşitli yerlerinde çukur kazanlar, gelip de kamu düzenini bozduklarında emniyet ve güvenlik güçleri müdahale ettiğinde nasıl böyle bir şey söylediklerini ben anlamıyorum. Kamu düzenini tahsis etmek üzere harekete geçmek zorunda olan devletin kurumlarına hakkımızı ihlal ettin diyorsun. Ama sen orada çukur kazarak, ortalığı kapatarak logar kapaklarının içerisine silah yerleştirerek kimin hakkını savunuyorsun. Hak böyle savunulmaz” şeklinde konuştu.

    Hak arama konusunda başörtüsü yasağının olduğu dönemi örnek gösteren Bakan Çağatay Kılıç, “Türkiye’de suni bir gündem içerisinde başörtülü evlatlarımızın üniversite eğitimlerini alamama noktasındaki engel olduğunda ortalık yakıp yıkılmadı. Kanun dışına çıkılmadı. Huzur bozulmadı. Demokratik bir biçimde hak arandı. Haklar geldiğinde ve elde edildiğinde de en vakur şekilde de konu burada bitmiştir konu kapanmıştır dendi hayat yürüdü. Halkın böyle bir derdi olmadığından bir anda kapandı gitti. Kimse de bunu tartışmıyor ama konunun sosyolojik açıdan incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu kadar bir anda yok olan bir yasak hatırlamıyorum. Bir gün vardı. Ertesi gün yok toplumda tepki yok. Demek ki bu toplum tarafından kabul edilmeyen bir şeymiş” diye konuştu.

    Protestonun demokratik bir hak olduğunu ve bu çerçevede yapılması gerektiğine dikkat çeken Bakan Çağatay Kılıç, sözlerini söyle sürdürdü:

    ’’Bu anlamda vakur ve onurlu bir duruş ile ortaya konan her fikir, demokratik haklar çerçevesinde gerçekleştirilecek protestolar yapıldığı zaman bir anlam ifade eder. Siz hakkın, hukukun, edebin dışına çıkarsanız ortaya koyduğunuz hukukun bir anlamı kalmaz. Kamu huzurunu bozmaktan başka bir şey yapamazsınız. Bizim gençlerimize erken yaşlarda bunları anlatmamız, hatırlatmamız gerekiyor. Çünkü milli gururumuz var. Milli ve manevi değerlerimiz diyoruz. Manevi değerlerimizin içinde haklarımızı da en iyi şekilde savunmak vardır. Ama yine medeniyetimize uygun şekilde bazen istememekte dilimizi ısırmamız, istediğimizi yüreğimizde taşımamız gerekiyor. Bazen sabretmemiz gerekiyor. Bazen zorlanabiliriz ama o zorluğun sonrasında nasıl bir getirinin olabileceğinin de anlatılması gerekir. Çünkü ortaya koymuş olduğunuz ve tüm milletin tüm insanlığın faydalanabileceği hayırlı bir işin sonucundaki o hayıra ulaşmış olmanın huzuru hiç bir ödülle, hiç bir dünyevi payeyle ölçülemez.”

  • Davutoğlu, AR-GE Reform Paketi Tanım Programında Konuştu

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ar-Ge Reform Paketi ile yapılacak düzenlemeleri açıklayarak, “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız şu anda ikinci bir paket üzerinde çalışıyor, Üretim Reform Paketi. Ar-Ge ve Üretim Reform Paketi birlikte ele alındığında Türkiye’de niteliksel sıçramanın iki önemli ayağını oluşturacak” dedi.

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, TÜBİTAK’ta düzenlenen ’Ar-Ge Reform Paketi Tanıtım Toplantısı’nda paketin içinde yer alan düzenlemelere ilişkin bilgi verdi. Ar-Ge Yenilik ve Reform Paketi’yle tasarım faaliyetlerini destekleme, Ar-Ge yatırımlarını özendirme, nitelikli üretim yapısına geçilmesini sağlama, katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesini sağlama, Ar-Ge personelinin niteliğini ve istihdamını artırma, Ar-Ge faaliyetlerini ticarileştirmek, teknoloji şirketlerini ortaya çıkarma ve destekleme, üniversite-sanayi işbirliğini geliştirme ve kurumsallaştırma, Ar-Ge ve yenilik desteklerinin etkin koordinasyonunu sağlamak ve ekosistemi güçlendirme amaçlanıyor. Tasarım merkezleri kurularak Ar-Ge Merkezleri’ne sağlanan destek ve muafiyetlerden yararlandırılması, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde gerçekleştirilecek tasarım faaliyetlerinin de destek ve muafiyet kapsamına alınması sağlanacak. Ar-Ge ve tasarım yapan firmaların yanı sıra, Ar-Ge ve tasarımı siparişle yaptıran KOBİ’ler de vergi indiriminden yararlandırılacak. Ar-Ge Merkezi kurmak için gerekli en az Ar-Ge personeli sayısının özellikle yüksek teknolojili sektörlerde 30’dan 15’e düşürülecek. Ar-Ge Merkezleri’nde istihdam edilecek Temel Bilimler mezunlarının maaşlarının brüt asgari ücret kadarlık kısmı, 2 yıllığına devlet tarafından karşılanacak. Firmaların ortak proje yapmalarını teşvik etmeye yönelik Rekabet Öncesi İşbirliği projelerine vergisel ve hibe destekler sağlanacak.

    Ar-Ge, yenilik ve tasarım projeleri kapsamında dışarıdan temin edilen ürünlere Gümrük Vergisi istisnası getirilerek proje sürelerinin kısaltılacak ve maliyetleri düşürülecek. Öncelikli ve stratejik sektörlerde (bilişim, sağlık, biyoteknoloji, nanoteknoloji, savunma, uzay, havacılık vb.) İhtisas (Tematik) Teknoloji Geliştirme Bölgeleri kurularak, odak Ar-Ge yapılarının tesis edilmesi sağlanacak. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ile Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri’nde çalışan personelin, projelerle ve lisansüstü eğitimleriyle ilgili olarak dışarıda geçirmeleri gereken sürelerin de muafiyet kapsamına alınması sağlanacak.

    Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde Teknogirişim Sermayesi Desteği ile kurulan firmalar ve doğrudan girişim sermayesi sağlayan firmalara vergi indirimi kolaylığı getirilecek. Yenilikçi fikirlere sahip gençlere verilen 100 bin TL’lik Teknogirişim Sermayesi Desteği’nin proje niteliğine göre 500 bin TL’ye kadar artırılması, mezuniyet sonrası 5 yıllık sürenin 10 yıla uzatılması sağlanacak.

    Bilişim sektöründeki firmaların güvenli ve kaliteli yazılımlar geliştirmelerini sağlamaya yönelik standart belirleme ve yetkilendirme sistemi getirilecek.

    Üniversite-sanayi işbirliği faaliyetlerinde bulunan öğretim üyelerinin bu faaliyetleri sonucunda elde ettikleri gelirlerden gelir vergisi kesintisi yapılmaması, döner sermaye kesintisinin yüzde 15 ile sınırlandırılması, öğretim üyesine yüzde 85’inin ödenmesi sağlanacak.

    Muhalefet liderlerinin reform paketlerine destek vereceğini ifade ettiğini hatırlatan Davutoğlu, “Bu paketin de bir zorluk çıkmadan Meclis’ten geçeceğine inanıyorum. 5, 10 yıl sonrasının adımlarını atacağız. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız şu anda ikinci bir paket üzerinde çalışıyor, Üretim Reform Paketi. Ar-Ge ve Üretim Reform Paketi birlikte ele alındığında Türkiye’de niteliksel sıçramanın iki önemli ayağını oluşturacak” dedi.

  • Bursalı Çılgın Kayakçı Konuştu

    Bursa’da sırtındaki pervane ile mahalle arasında kayak yapıp sosyal medyada tıklanma rekorları kıran çılgın adam konuştu.

    Nilüfer ilçesi Beşevler Mahallesi’nde sırtına taktığı pervane ile mahalle arasında kayak yapan çılgın adam İHA’ya konuştu. Motor ustası ve aynı zamanda yamaç paraşütü yaptığı öğrenilen 44 yaşındaki İbrahim Dinçer’in kendi tasarladığı bu yöntem görenleri şaşkına çevirdi.

    27 yıldır havacılıkla ilgilendiğini belirten İbrahim Dinçer, “ 1988 yılında havacılıkla tanıştım. Son 11 senedir yamaç paraşütüyle uğraşıyorum. 2009 senesinde ise ilk paramotorumu alıp uçuşlara başladım. Ancak bir süre sonra parça sıkıntısı yaşamaya başladım. Ardından da kendi üretimime başladım. Şu an da Türkiye’ye seri üretim yapan tek kişi benim. Motorunu dahi Bursa’da üretiyoruz. Bu kez de paramotorumuzu karın üzerinde denemeye karar verdik. Dün ilk denememizi yaptık. Sosyal medyaya yüklediğim görüntüler tıklanma rekorları kırdı ve vatandaşların ilgisini çekti. Zeminde kaymak için uygundu. Oğlumla birlikte kayak yapmaya karar verdik. Bu kayağa da ’Motosky’ ismini verdik. Arkadaşlarımız çevrede güvenlik önlemi aldı. Ancak kullandığımız motor, kayak yapmak için güçlü. Bu motorun yarısı kadar gücü olan bir motorla değiştireceğim. Bu sayede kayak motoru üretmiş olacağım. Biz kayarken, vatandaşlarda bizi cep telefonlarıyla görüntüledi” diye konuştu.

    Mahalle arasında paramotor ile kayarak fenomen haline gelen Dinçer, trafiğe kapalı alanda yaptığı gösterinin ardından paraşüt takarak havada uçmanın da keyfine vardı.

  • Bünyamin Gezer, İlave Hakem Uygulamasıyla İlgili Konuştu

    Merkez Hakem Kurulu (MHK) Asbaşkanı Bünyamin Gezer, ilave hakemliğin zararlarının faydalarından daha fazla olduğunu söyledi.

    Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın Amasya’da düzenlediği ‘Tecrübe Konuşuyor’ adlı programda konuşan Bünyamin Gezer, ilave hakem uygulamasına ilişkin soruya verdiği yanıtta, “Şu anda devam edip, etmeyeceği konusunda bir şey söylemem. Ama şahsi kanaatim, fikrim, bunun da her yerde mücadelesini veriyorum. Çok faydalı olmadığı yönünde. Ama dere geçerken at değiştirilir mi? Çünkü lig başlamış. Şu an lig altılı sistemde devam etmiş ve altılı sistemde devam edip, etmeme tartışması konusunda elbetteki yıl sonu mu yapalım, yıl içi mi yapalım, devam mı edelim. Bunları ciddi ciddi biz Merkez Hakem Kurulu’nda görüşüyoruz. Futbol federasyonumuz ile görüşüyoruz. Önümüzdeki günlerde de, Antalya’daki seminerde büyük bir ihtimal bu konuyla ilgili net cevapları verebiliriz diye düşünüyorum” diye konuştu.

    “FAYDASI VAR MI? BANA GÖRE YOK”

    Açıklamalarının kişisel düşüncesi olduğunu ve sahada futbol hakemleri için en iyi karar verecek noktanın 10 ile 20 metre arası olduğunu anlatan Gezer, “Bazen deriz ya. ‘Hakem çok yakın nasıl kaçırıyor.’ İşte 10 ile 20 metre arasındaki mesafenin gerisinde 2-3 metreden görürseniz pozisyonu üste bakarsınız, altı kaçırırsınız. Şimdi ilave hakem önünde bir pozisyon 2 metreden bakıyor. Üste bakıyor, altı kaçırıyor. Ya nasıl kaçırdı diyorsunuz. Alta bakıyor. Üstten çekmeyi göremiyor. Nasıl kaçırırsınız. İlave hakem olduğu için uzaktaki hakem diyor ki ‘Bir şey olsa mutlaka söylerdi.’ O, oradan müdahil olamıyor. İş çorba oluyor gidiyor. Faydası var mı? Bana göre yok” şeklinde konuştu.

    “DÜNYADA HATA YAPMAYAN HAKEM YOK”

    Sinema, dizi oyuncusu ve film yapımcısı İsmail Hakkı Ürün’ün yer aldığı programda konukların yanı sıra sunucu Ersin Düzen’in spor yorumculuğu ile ilgili sorusuna da “Herhalde yorumculuk daha basit. Çünkü hakemler hata yapsın diye bir önceki sezon reyting olsun diye dua ederken. Şimdi dua ediyorum ki hakemler hata yapmasın da daha konuşulmayalım” yanıtını veren Bünyamin Gezer, “Dünyada hata yapmayan hakem yok. Her maç hakem hatası olacak. Bunu önlemeniz mümkün değil. Ama az hata yapan, sonuna tesir etmeyen hata yapan hakemlik bizim için son derece makbul” ifadelerini kullandı.

    Öğrencilerin yanı sıra Amasya Belediye Başkan Yardımcısı Osman Akbaş, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Abdullah Kodek, Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Güneş’in de katıldığı programın sonunda Gezer, Ürün ve Düzen’e Osmanlı güneş saati maketi ve Yeni Amasyaspor formasının da aralarında olduğu hediyeler verildi.