Etiket: konuştu

  • Karısını bıçaklayarak öldüren katil zanlısının yakınları konuştu

    Karısını bıçaklayarak öldüren katil zanlısının yakınları konuştu

    Gaziantep’te, kocası tarafından vücudunun çeşitli yerlerinden defalarca bıçaklanan 22 yaşındaki genç kadın hayatını kaybederken, karısını öldüren Hasan A.’nın ailesi açıklamalarda bulundu.

    Olay, gece saatlerinde Şahinbey ilçesi Tekstilkent Mahallesi’ndeki boş bir arazide meydana geldi. İddiaya göre, Ayşe A. (22) ile kocası Hasan A. (26), bilinmeyen bir nedenle tartışmaya başladı. Kısa sürede büyüyen tartışma sonucu Hasan A., eşini vücudunun çeşitli yerlerinden defalarca bıçakladı. Yaşanan olayın ardından ağır yaralanan Ayşe A., 112 Acil Servis ekiplerince kaldırıldığı özel hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden genç kadının cenazesi Gaziantep Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsi işlemlerinin ardından defnedilmek üzere yakınlarına teslim edildi. Olayın ardından çok üzgün olduğunu belirten genç kadının yakınları, açıklama yapmayacaklarını ve acılarını yaşamak istediklerini vurguladı. Karısını öldüren Hasan A.’nın ailesi ise cinayet olayını tasvip etmediklerini ve çok üzgün olduklarını belirterek, olayın iç yüzünde aldatma olduğunu iddia etti.

    Olayın ardından açıklamalarda bulunan Hasan A.’nın kardeşi Mehmet Can A., “Bu cinayetin işlenmesini biz de kesinlikle istemezdik. Biri toprağa biri cezaevine gitti. Bu durum çok üzücü. Çünkü biri yengem biri de ağabeyim. O yüzden çok üzücü bir olay ama bu olayın altında bir aldatma var. Yengem, ağabeyimle evliyken başka biriyle kaçıyor ve ağabeyim buna rağmen kendisini affediyor. Çünkü, iki ve üç yaşında iki çocukları var ama dün gece tartışıyorlar ve bu olay yaşanıyor. Ağabeyim de bu olayın yaşanmasını istemezdi, o da katil olmak istemezdi. Ben insanların da olayı bilmeden yorum yapmasını istemiyorum. Çünkü bu olayın içerisinde aldatma var. Yengem ağabeyimi başka biriyle aldatıyor. Ağabeyim de eşini sevdiği için ve çocukları için sabretti ama yengem daha önce olduğu gibi yine kaçmaya çalıştı. Ağabeyimle de yolda kaçmaya çalışırken tartışıyorlar ve olay bu noktaya geliyor. Ben sadece bu olayın altında bir aldatma muhabbetinin olduğunu anlatmak istedim. Ağabeyim bu durumu kaldıramadığı için sonuç böyle oldu, ama biz böyle olmasını hiç istemezdik” diye konuştu.

    Olaydan hemen sonra yakalanan katil zanlısı Hasan A.’nın emniyetteki işlemlerinin devam ettiği vurgulandı. Olayla ilgili geniş çaplı incelemenin de devam ettiği vurgulandı.

  • Başkan Sekmen, Su Çalıştayı’nda konuştu

    Başkan Sekmen, Su Çalıştayı’nda konuştu

    Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, “Geleceğin en büyük sorunu ve ihtiyacı kesinlikle su olacak” dedi. “İklim Değişikliği Eylem Planı” çalıştayının dördüncüsü Erzurum’da yapıldı. Genel Koordinatörlüğünü Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı’nın yaptığı, Erzurum Valiliği, Erzurum Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Üniversitesi ile Türkiye Erozyonla Mücadele Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’nın (TEMA) da katkılarıyla gerçekleştirilen çalıştayın ana temasını “Su Yönetimi” oluşturdu. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, “İklim Değişikliği Eylem Planı” çalıştayında yaptığı konuşmada, suyun önemine vurgu yaptı, Erzurum’daki su yönetim politikalarını anlattı. Suyun sadece insanları değil, tüm canlıların yaşamını doğrudan etkisi altına alan vazgeçilmez bir kaynak olduğunu dile getiren Başkan Mehmet Sekmen, bu yüzden suya ve su kaynaklarına sadece biyolojik bir ihtiyaç gözüyle bakmanın yanlış olacağının altını çizdi.

    “Küresel ısınma çölleşmeye neden olacak”

    Hızla artan dünya nüfusu, sanayileşme ve sosyo-ekonomik gelişmeler nedeniyle suya olan ihtiyacın sürekli arttığını vurgulayan Başkan Sekmen, “Bu durum aynı zamanda sahip olduğumuz su kaynaklarını da doğrudan tehdit etmektedir. Çünkü su kaynaklarının karşısındaki en büyük tehditlerden birisi de, kuşkusuz küresel ısınma ve iklim değişiklikleridir. Kaldı ki, küresel ısınma yüzünden su kaynaklarının hızla azaldığı bilimsel bir gerçek olduğu gibi; bu sürecin sonunda karşılaşılacak en büyük sorunun çölleşme olacağı da bilinmektedir. İşte tam da bu noktada su yönetimi devreye giriyor ki; bu da sürdürülebilir yaşam için artık büyük bir zaruret halini almıştır” diye konuştu.

    “Bu sorun küresel ölçekte bir sorun”

    “Gelecekte eğer su krizi yaşamak istemiyorsak; suyumuza şimdiden sahip çıkmamız, su kaynaklarımızı etkin ve verimli kullanmamız gerekiyor” diyen Sekmen, “İlaveten çeşitli dönüşüm yol ve yöntemleriyle suyu farklı amaçlarla da olsa, yeniden kullanılabilir hale getirmemiz gerekiyor. Hepimiz, bu sorunun yerel ölçekte bir sorun olmadığını biliyoruz. Bu sorun küresel bir sorun ve özellikle de ülkemizi çok yakından etkileyecek bir sorun. Ama şu da bir hakikat ki; bu sorunla mücadeleyi bir seferberliğe dönüştürecek olan adımların yerel yönetimler tarafından atılması gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettikleri gibi; Türkiye’de iklim değişikliğiyle mücadelede başarıya ulaşılabilmesi için öncelikle yerel düzeyde eyleme geçilmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.

    Erzurum’daki Su Yönetim Politikaları

    Erzurum Büyükşehir Belediyesi olarak bu yönde attıkları ilk adımın; su kayıplarını ve kaçaklarını en asgari düzeye indirmek olduğunu anlatan Sekmen, “Dolayısıyla sadece şehrimizin merkezinde değil, tüm ilçelerimizde bu bağlamda altyapı seferberliği başlatılmış ve içme suyu hatları yenilenerek kayıp miktarları önemli ölçüde azaltılmıştır. Bununla birlikte, altyapı planlamamızın bir parçası olan yağmur suyu sistemiyle de, doğal su kaynakları oluşturulmasına imkân sağlanmıştır. Erzurum’da kurduğumuz Atık Su Arıtma Tesisimiz sayesinde bugün kanalizasyon sularını dahi Avrupa standartlarında arıtabiliyor ve sulama suyu olarak kullanabiliyoruz. Böylece hem doğayı koruma altına almış ve hem de sulama suyu ihtiyacını çeşitli geri dönüşüm teknikleriyle karşılamış oluyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Erzurum’un suyu Avrupa standartlarında”

    Konuşmasında Erzurum’da kurulan göletlere de dikkat çeken Sekmen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Erzurum’da tarımsal üretim gibi, hayvancılık faaliyetleri de çok yoğun bir biçimde yapılıyor. Biz bu alanda ihtiyacı hissedilen su kaynakları için de seferber olmuş durumdayız. İl genelinde yaptığımız göletlerin sayısı 350’yi aştı; bu yolla eriyen kar sularının yanı sıra yağmur sularını tutuyor ve yıl boyunca tarım ve hayvancılık yapan üreticilerimizin istifadesine sunuyoruz. Bunların yanında Erzurum’un içme suyu ihtiyacını karşıladığımız Palandöken Barajı’nı sahip olduğumuz en önemli su kaynaklarından birisi olarak değerlendiriyor. Deyim yerindeyse bir gram suyu dahi israf etmiyoruz. Sahip olduğumuz Avrupa standartlarındaki İçme Suyu Arıtma Tesisimiz sayesinde doğal su kaynaklarımızı maksimum düzeyde değerlendiriyor, hatta bu yolla yenilenebilir başka enerji kaynakları da oluşturuyoruz. Şurası çok açık ve net: Erzurum’un, önümüzdeki 50 yıl boyunca ihtiyaç duyacağı su, kesinlikle mevcut durumda. Ve fakat bu demek değil ki; bizler 50 yıl boyunca suyu dilediğimiz gibi kullanacağız. Biz, suyu ve su kaynaklarımızı en doğru ve en verimli biçimde nasıl kullanırız; sürekli bunun planlamasını yapıyor ve adımlarımızı da ona göre atıyoruz. Kuşkusuz yol haritamızı da; “İklim Değişikliği Eylem Planı” doğrultusunda hazırlıyoruz.”

  • Depremde yararlanan hamile kadın İHA’ya konuştu

    Depremde yararlanan hamile kadın İHA’ya konuştu

    Van’da meydana gelen 5.4 büyüklüğündeki depremde yaralanan hamile kadın, yaşadığı dehşeti İHA muhabirine anlattı.

    Öğle saatlerinde meydana gelen 5.4 büyüklüğündeki depremde Saray, Özalp ve Gürpınar ilçelerine bağlı bazı köylerde hasar meydana geldi. Hasarın en çok meydana geldiği Gürpınar ilçesine bağlı Elaçmaz Mahallesi’nde depreme yakalanan 23 yaşındaki bir çocuk annesi hamile Zehra Gündoğlu, yaşadığı dehşeti anlattı. Depremin çok şiddetli olduğunu ifade eden Gündoğdu, “Birden bir sarsıntı oluştu. Ne olduğunu anlayamadık. Duvarlar çatlamaya başladı. Ne yapacağımızı bilemedik. Görümcemle birlikte kaçmaya çalıştık. Ancak kapı sıkışmıştı ve kırmak zorunda kaldık. Çocuklarla birlikte hayatımızı zor kurtardık. Deprem anında kaynım yere düşmüştü, bacağından yaralanmıştı. Ben düşerken yerde yuvarlanmaya başladım. Beni kaldırdılar ve ambulans geldi. Doktora gittik ve çok şükür sağlığım iyi. Evimizde büyük hasar oluştu” dedi.

  • En baba hareket… Cefakar o baba İHA’ya konuştu

    En baba hareket… Cefakar o baba İHA’ya konuştu

    Bursa’da ayağı kırık oğlunu LGS sınavına gireceği okulun önüne kadar sırtında taşıyarak tüm Türkiye’nin takdirini kazanan baba Rahmi Bayır, İhlas Haber Ajansı’na konuştu. Sınavın büyük ve zorlu olduğunu ifade eden cefakar baba, “Oğlumu sırtımda taşımak zorundaydım, bu benim babalık görevim” dedi.

    Bursa’da Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında yapılan sınavın iki oturumu da tamamlandı. İznik ilçesinde sınava giren Talha Bayır’ın (14) sınavdan günler öncesinde, sol ayağı kırıldı. Kırık nedeniyle Talha Bayır’ın bacağının bir bölümü alçıya alındı. Yürümekte güçlük çeken Talha’yı, İznik Endüstri Meslek Lisesinde hizmetli olarak görev yapan babası Rahmi Bayır, sırtında taşıyarak okula getirdi. Okul kapısında oğlunu sırtından indiren baba Rahmi Bayır soluklanırken ayağı alçılı Talha Bayır ise seke seke sınavın yapılacağı salonun yolunu tuttu.

    Sosyal mesafe ve maske kuralına uyarak, sınıflara alınan öğrenciler, sözel ve sayısal sınavlarından oluşan 2 oturumu da tamamladı. Sınavların bitmesinin ardından öğrenciler, okullardan çıkarak, evlerinin yolunu tuttu. Rahmi Bayır sınav çıkışında da oğlunu sırtına alarak, eve götürdü.

    Rahmi Bayır bu hareketi ile kısa sürede milyonların kalbine girip takdir kazandı. Sınavın ardından baba ve oğlunu bulan İhlas Haber Ajansı muhabiri evlerinde ziyaret etti.

    “Oğlunun bir akşam üzeri ayağım acıyor” diyerek eve geldiğini, ertesi gün hastaneye gittiklerinde oğlunun ayağında kırık tespit edildiğini ve alçıya alındığını belirten Baba Rahmi Bayır, “Büyük ve önemli bir sınav, oğlum yürüyemediği için mecbur götürmek zorundaydım. Ben bir babayım ve bu benim görevim” dedi.

    Babasının yapmış olduğu hareket karşısında çok mutlu olduğunu ifade eden 14 yaşındaki Talha Bayır ise, yürümekte çok zorlandığı için babasının kendisini sırtına almak zorunda kaldığını söyledi.

  • Dünya, Türkiye Varlık Fonu’nu konuştu

    Dünya, Türkiye Varlık Fonu’nu konuştu

    Türkiye Varlık Fonu, Turkcell’in yüzde 26,2 oranında hissedarı oldu. Bu gelişmeyle dünyadaki varlık fonlarının faaliyetleri, işlevleri ve hedefleri de gündeme geldi. Dünyada 40 ülkede 100 varlık fonu bulunuyor. Türkiye Varlık Fonu dünyanın en büyük 14’üncü varlık fonu konumunda bulunuyor.

    Türkiye Varlık Fonu dünyanın konuştuğu bir operasyonla ülkenin en büyük şirketlerinden biri olan Turkcell’in yüzde 26.2’si oranında en büyük hissedarı oldu. Satın almanın bu kadar konuşulmasının sebebi; Turkcell’in New York Borsası’nda işlem gören tek Türk şirketi olması, alınan hisselerin önemli bir kısmının İsveçli bir şirkete ait olması, Türkiye Varlık Fonu’nun ilk kez nakit ile bir şirkete ortak olması ve tüm analizciler tarafından çok karlı bir alım olarak yorumlanması oldu. Tüm bunlar gözleri Türkiye Varlık Fonu’na çevirirken varlık fonlarının dünyadaki durumları da merak edilenler arasında oldu.

    Dünya genelinde 40’tan fazla ülkede 100’e yakın varlık fonu bulunmakta.Dünyadaki varlık fonlarının değeri 8 trilyon dolar civarında. Türkiye Varlık Fonu, toplam varlıkları açısından dünyada 14’üncü sırada. 2018 konsolide denetimine göre TVF’nin sermaye toplamı yaklaşık 33 milyar dolar.

    Varlık fonları çeşitli finansal varlıklara yatırım yaparak gelirini artırmayı hedefleyen, devletin sahipliği ve yönetimi altında çalışan fonlardır. Varlık fonu genellikle fazla bütçelerden oluşuyor, bu fazla bütçeyi kullanmanın yollarından biri de varlık fonu kurarak bütçe fazlalarını buraya aktarıp bu fonla ulusal veya bazı finansal varlıkları satın alıp gelecek kuşaklara artırmaya çalışır. Bu fonlar genellikle uluslararası platformlarda emtia hisse senetleri, tahvil ve gayrimenkulde değerlendirilir. Varlık fonları sadece toplanan paraları değerlendirmek için değildir, devletin borç ödemelerinde de kullanılır.

    Sadece 2018-2019 döneminde dünya genelindeki varlık fonları 267 anlaşmaya yatırım yaptı. Bu dönemdeki anlaşmaların toplam değeri 139 milyar dolar civarındaydı.

    2018-2019 döneminde varlık fonlarının en fazla anlaşma yaptığı sektörler sırasıyla; teknoloji, fen bilimleri, gayrimenkul, hizmet ve altyapı sektörleri oldu.

    En aktif varlık fonları

    Aynı dönemde en aktif 10 varlık fonu 82 anlaşma ile Singapurlu Temasek, 58 anlaşmayla Government of Singapore Investment Corporation, 19 anlaşmayla Mubadala Investment Company, 18 anlaşmayla Government Pension Fund Global, 15 anlaşmayla Abu Dhabi Investment Authority, 13 anlaşmayla Qatar Investment Authority, 12 anlaşma ile Future Fund, 11 anlaşma Ireland Strategic Investment Fund ve 9 anlaşmayla Russian Direct Investment Fund oldu.

    En çok ilgi duyulan ülkeler

    Geçen yıl varlık fonlarının en fazla ilgili duyduğu ülkeler sırasıyla; ABD, Çin, Hindistan, Birleşik Krallık, Singapur, İrlanda ve Rusya oldu. 2018-2019 döneminde en fazla ilgi gösterdiği endüstriler; Biyotek, yazılım, fintech, veri, lojistik, mobilite, ofis, e-ticaret, yiyecek-içecek ve sağlık olarak sıralandı. Dünya genelinde ağırlıklı olarak petrol ve doğal kaynak temelli kurulan fonların yanı sıra ihracat ve finans piyasalarındaki gelirlerle kurulan varlık fonları da mevcut. Küresel dağılıma bakıldığında fonların doğal kaynak zengini Ortadoğu ve Orta Asya ile ihracat ve finans merkezlerine odaklı Uzak Doğu’da yoğunlaştığı görülüyor.

    Varlık fonlarının işlevi

    Fon yönetimine ve devletlerin hedeflerine göre varlık fonlarının işlevi birçok farklı noktaya dayanıyor. Bir tasarruf aracı olarak varlık fonları, uzun vadeli yatırım kapasitesi oluşturması bakımından ekonomik büyüme ve kalkınmaya doğrudan katkı sağlıyor. Varlık fonları ayrıca iç ve dış şokların oluşturabileceği dalgalanmalara karşı direnç, dev projelere finansman, finansal sisteme likidite akışı sağlayarak piyasa dengesinin korunması, tasarrufların stratejik alan ve yatırımlara yönlendirilmesi gibi noktalarda dikkat çekiyor.

    Bununla birlikte varlık fonları, doğal kaynak ihracatçısı ülkeler açısından bakıldığında istikrar fonu rolüyle ülke ekonomilerini petrol başta olmak üzere fiyat dalgalanmalarından korumak ve yeni yatırım alanlarına imkan sağlayarak ekonomik çeşitlendirmeyi teşvik etmek amacı taşımakta. Doğal kaynakların yenilenemez oluşu da hesaba katılırsa, bugün elde edilen zenginlik ve refahın gelecek kuşaklara aktarılmasında da varlık fonları öne çıkıyor.

    Hedefler ve kaynaklar

    Dünya genelinde faaliyette bulunan ulusal varlık fonlarının hedefleri; ekonomik büyüme ve ulusal refahın korunarak gelecek nesillere aktarılması, makroekonomik politikalarla mali istikrarın sağlanması, ekonomik kalkınmanın desteklenmesi olarak sıralanıyor. Ülkeler, kendi hedef ve stratejileri doğrultusunda özel yatırımlar gerçekleştiriyor. Varlık fonları özellikle, ekonomileri petrol gibi tek bir kaynağa bağlı olan ülkelerde mevcut zenginliğin gelecek nesillere taşınması ve ekonominin çeşitlendirilmesi işlevini görüyor.

    Mali istikrar amacı taşıyan fonlar ise ekonominin iç ve dış şoklardan korunması, kısa dönemli sermaye hareketlerinin bertaraf edilmesi işlevi görüyor. Varlık fonlarını ekonomik kalkınmayı destekleme amacıyla kullanan ülkeler ise ulaşım, enerji, iletişim ve stratejik sektörlerde altyapı yatırımlarının yanı sıra insan sermayesinin güçlendirilmesi amacıyla sağlık ve eğitim gibi sosyal yatırımlar da gerçekleştiriyor.

    2008 krizinin ardından yükselişe geçtiler

    Varlık fonlarına sahip olan ülkeler petrol başta olmak üzere doğal kaynaklar, dış ticaret fazlası ve finansal işlemlerden sağlanan gelirler ile fonlarına kaynak sağlamakta. Fonlar sahip oldukları varlıkları ile hem finansal istikrar hem de küresel anlamda bir yatırım aracı özelliği taşıyor. Norveç, Rusya gibi petrol gelirleriyle, Çin ve Singapur gibi emtia dışı varlıklarla kurulan fonlara sahip olan ülkelerin birçok küresel yatırımı bulunuyor. Özellikle 2008 küresel ekonomik krizini takip eden dönemde varlık fonları ve rolleri oldukça önem kazanmaya başladı.

    En büyük 5 varlık fonu

    Dünyanın en büyük varlık fonu sermaye toplamı 1,18 trilyon dolar ile Norway Government Pension Fund Global. Bu varlık fonunun Nestle, Royal Dutch Shell, Apple, Roche Holding, Novartis, Alphabet ve Microsoft gibi uluslararası şirketlerde hissesi var.

    İkinci büyük varlık fonu, sermaye toplamı 940 milyar dolar olan China Investment Corporation. Şirket bonoları, devlet tahvilleri, risk fonları, uzun dönemli altyapı, sanayi, gayrimenkul yatırımları ve ABD devlet tahvilleri fonun yatırımları arasında yer alıyor.

    Sermaye toplamı 579 milyar dolar olan Abu Dhabi Investment Authority’in yatırım alanları arasında General Electric ve Airbus gibi önemli şirketlerin yanı sıra gayrimenkul, bilişim, sağlık, sanayi, havacılık gibi sektörler bulunuyor.

    Dördüncü büyükvarlık fonu Kuwait Investment Authority’in sermaye toplamı 533 milyar dolar. Bu varlık fonunun İngiltere, Avustralya, Türkiye ve Japonya’da önemli gayrimenkul yatırımları var. Fonun ayrıca altyapı yatırımları ile Çin ve ABD pazarlarında da yatırımları bulunuyor.

    Hong Kong Monetary Authority Investment Portfolio’nun ise sermaye toplamı 528 milyar dolar civarında. Fon son dönemlerde Avustralya’da gayrimenkul piyasasına yüklü yatırımlar yapıyor. Çevreci politikalarıyla dikkat çeken fon ahşap mühendislik projelerine de para aktarıyor.

    Son dönemde varlık fonlarının telekom sektöründe attığı adımlar

    Son yıllarda bazı varlık fonları Telekom sektöründe satın almalar veya yatırımlar yapıyor. Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir;

    Hindistan’ın en büyük telekom operatörü Reliance Jio’nun son dönem yatırımcıları arasında Abu Dhabi Sovereign Wealth Fund (Mubadala) da yer alıyor.

    Malezya varlık fonu Khazanah Nasional Bhd, Mayıs ayı sonlarında ulusal telekom şirketi Telekom Malaysia’daki hisselerini satarak 169.1 milyon dolar gelir elde ettiğini duyurdu.

    Singapur ve Abu Dabi varlık fonları, İtalyan Benetton ailesiyle birlikte İspanyol baz istasyonu operatörü Cellnex için kurdukları hissedarlık paktını bozdu. Bu ay tamamlanması beklenen anlaşmayla Benetton ailesinin Cellnex’teki hisse payı yüzde 16,45, Abu Dabi ve Singapur varlık fonlarınınkiyse her birine yüzde 6.73 olarak ayrılacak.