Etiket: konuştu

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan teröristlere karşı net konuştu

    Cumhurbaşkanı Erdoğan teröristlere karşı net konuştu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütünün son günlerde Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgelere yönelik terör eylemlerini artırdığını belirterek, “Nasıl daha önce kimseye bakmadan terör yuvalarını imha ettiysek, saldırıların devam etmesi halinde diğer bölgelere de gereken adımları atmaktan çekinmeyiz” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde (DEÜ) düzenlenen “Göç: Önümüzdeki 20 Yılın Projeksiyonu ve Ötesi” başlıklı uluslararası konferansa katıldı. Konferansın açılışına ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da katıldı. Konferans öncesi Devlet Konservatuvarı Orkestrası ve Korosu bir dinleti sundu. Ardından “Göç ve Suriye-Bir Kronoloji” başlıklı film gösterildi.

    Konferansta konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin kuzeyinde güvenlik ortamı iyileştikçe ülkemizdeki Suriyelilerin güvenli ve gönüllü olarak ülkelerine geri dönüşleri de hızlanıyor. Terörden temizlediğimiz bölgelere sadece ülkemizden 420 bin sığınmacı geri döndü. Suriye’deki istikrarsızlıktan beslenen bölücü terör örgütünün son günlerde güvenli bölgelere yönelik terör eylemlerini artırdığını görüyoruz. PKK/YPG’nin kalleş saldırıları sebebiyle bir ay içinde onlarca masum sivil ve çocuk hayatını kaybetti. Teröristlerin ülkemizce tesis edilen huzur ve güven ortamını bozmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Nasıl daha önce kimseye bakmadan terör yuvalarını imha ettiysek, saldırıların devam etmesi halinde diğer bölgelere de gereken adımları atmaktan çekinmeyiz” diye konuştu.

    “Sınıfta kaldılar”

    Konferansta göç olgusu hakkında konuşan Erdoğan, “Göç konusunun son zamanlarda küresel mesele olarak dünya gündemini işgal ettiğini görüyoruz. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük insan hareketliliğini yaşıyoruz. Göçmen sayısı 272 milyona, yerlerinden edilen kişi sayısı 80 milyona, mültecilerin sayısı 26 milyona yaklaştı. Dünya nüfusunun yüzde 3’ü göçmen olarak hayatını sürdürmekte. Bu insan hareketliğinde içimizi acıtan pek çok manzara ile karşılaşıyoruz. Güvenli gelecek kurma ümidi ile çıkılan yolculuklar kimi zaman felaketle neticeleniyor. Geride bıraktığımız dönemde içinde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 bine yakın göçmen Akdeniz’de hayatını kaybetti. Sahra Çölü’nün kızgın kumları binlerce umut yolcusunun mezarı oldu. Aylan bebek başta olmak üzere Ege’de yaşanan insanı dramları hiçbirimiz unutmadık, unutamayız. Büyük hayallerle çıktıkları yolculuklarında azgın dalgalara meydan okuyan bu mazlumların botlarının nasıl kasten batırıldığını gayet iyi hatırlıyoruz. İnsanlık sadece Akdeniz’de değil, Ege’de ve Meriç’te de sınıfta kalmıştır. Göçmenlerin güvenli yaşam hayalleri kendilerini ölüme itenler tarafından Ege’nin sularına gömülmüştür. Sadece 2020 yılında Ege’de 9 bine yakın geri itme vakası yaşandı. Avrupa’ya sığınan on binlerce Suriyeli çocuğun nerede olduğu, kimler tarafından kaçırıldığı bilinmiyor. Göç konusunda batılı devletler sürekli şikayet etse de bu meselede asıl yükü taşıyan gelişmekte olan ülkelerdir. Dünyadaki mülteci nüfusunun yaklaşık yüzde 85’ine zengin devletler değil, imkanları kısıtlı ülkeler ev sahipliği yapıyor. Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar, doğrudan insan hayatı ile ilgili bu kriz karşısında sorumluluk üstlenmiyor” ifadelerine yer verdi.

    “Türkiye, tek taşına ev sahipliği yapmaktadır”

    Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin verilerine göre 2020 yılında dünyada 3. ülkelere yerleştirilmeyi bekleyen 1 milyon 440 bin mülteciden sadece 39 bin 500’ünün 25 batı ülkesine yerleştirildiği bilgisini veren Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Türkiye, sayıları 4 milyonu bulan sığınmacılara tek taşına ev sahipliği yapmaktadır. Sınırları açması konusunda tavsiye verenler, bu süreçte sınırları kapatmış, mültecilere sırtını dönmüştür. Hatta Türkiye ve Yunanistan sınırında mültecilere güvenlik güçleri tarafından açıkça zulmedildi, utanç verici sahneler yaşandı. Türkiye, kıtaların ve kültürlerin kavşağında olan bir ülke olarak göç olgusuna asla yabancı değildir. Engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere 500 yılda zulme uğrayan, baskı gören, inancı, rengi, kültürü dolayısıyla ayrımcılığa maruz kalan milyonlarca insana biz kapı açtık. ‘Tahtımı veririm, tacımı veririm ama devletime sığınan mazlumları asla vermem’ diyen bir devlet geleneğine biz sahibiz. Tarih boyunca başı dara düşen herkese güvenli bir liman, şefkatli bir yuva olduk. Sınırlarımıza gelen hiç kimseyi dini, kültürü, ırkı nedeniyle geri çevirmedik. Suriye’deki çatışmalar başladığından bu yana bu tarihi sorumluluğumuzu bir kez daha yerine getirdik. Maddi imkanları bizden kat kat yüksek olan ülkeler mültecileri toplama kamplarına mahkum ederken, biz bu insanlarla ekmeğimizi paylaştık.”

    “Bu nasıl bir NATO’da ittifak iki ülke?”

    Obama ile telefon konuşmasını da anlatan Erdoğan, “Obama görevdeyken, bir gece şahsımı aradı ve Kobani’deki Kürtlerin zor durumda olduğunu, bu konuda özellikle kapılarımızı açma noktasında destek istedi. ‘Şu anda bunlar nasıl olacak?’ dedim. Bu insanlar ölümle karşı karşıya. Aldığım cevap şu; ‘biz gerekirse uçaklarla her türlü mühimmatı indireceğiz.’ Yapacağınız bu operasyona ben katılamam. Çünkü o operasyonun ötesini görüyorum. Ötesinde ciddi bir savaş söz konusuydu. Nitekim öyle oldu. O olayla birlikte on binlerce Kürt kardeşimiz o operasyonda öldü. Buna rağmen kapılarımızı açtık. Biz onlara kapımızı kapamadık. Halep’teki Arap kardeşlerimize de biz sahip çıktık. Müslümanlar yanında Hristiyanlara, Ezidilere, Süryanilere ve farklı inançtan birçok insana kapımızı sonuna kadar açtık. Şu anda Suriye kuzeyinde bakıyorsunuz Amerikalı bir general diyor ki ‘Biz şu anda PKK/YPG/PYD, bunlarla beraberiz.’ Bu nasıl bir NATO’da ittifak iki ülke? Bunların mültecilere sahip çıkmak gibi bir dertleri yok. Dert başka. Hala terörle, teröristlerle beraberler. Biz de terör ve teröristlerle mücadelemizi her yerde sürdürüyoruz, bundan sonra da sürdürmeye devam edeceğiz. Dostlar, dostluğunu icra ettiği müddetçe biz de gönlümüzü açarız ama etmezlerse bugüne kadar ne yaptıysak bundan sonra da onu yaparız” dedi.

    “6 milyar avro halen tam olarak gönderilmedi”

    Suriye’nin kuzeyinde terörden arındırılan bölgelerde büyük bir göç krizini engellediklerini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

    “Bunu inancımızın, imanımızın kültürümüzün gereği olarak yaptık. Ülkemize verilen sözlerin çoğunun tutulmadığını gördük. Hepinizin bildiği tanıdığı liderler İdlib’te, Suriye’nin kuzeyinde ‘briket konutlar yapalım’ dedik. ‘Ne kadar yaparsınız?’ diye sorduğumuzda, ‘Ne kadar yapalım?’ dediler. 50 bin, 100 bin konut istediğimizi söyledik. ‘Bir kısmını siz üstlenin’ dedik. Verdikleri sözü getirmediler ama biz orada 52 bin briket konut yaptık. İstedik ki bu insanları çadırlarda yaşatmayalım. Avrupa Birliği Yunanistan’a 100 bin sığınmacı için 3 milyar avro destek verirken, Türkiye’deki 4 milyon sığınmacı için elini taşın altına koymadı. Bir araya geldiğimizde hep yalan, hep yalan. Şu kadar verdik, bu kadar verdik. Nereye verdiniz? Doğru konuşmuyorsunuz. 18 Mart mutabakatı ile bize taahhüt edilen 6 milyar avro, aradan geçen süreye rağmen halen tam olarak gönderilmedi. Uluslararası basın kuruluşları bile bu gerçeği görmeye yeni yeni başladı. Uluslararası bir medyada yer alan habere göre Suriyeli mültecilere sahip çıkan tek devlet Türkiye’dir. Temel katliamların önündeki yegane engel de Türkiye’nin bu bölgedeki askeri varlığıdır. Bizim askerimiz olmasa bunların yapacağı şeyler belli. Biz paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan, dünyanın iyilikle ayakta kaldığına iman eden insanlarız.”

    “Farklı adımlar atacağız”

    Göçle kurulan, ataları göçmen olan toplumların göç meselesine salt güvenlik odaklı anlayışla yaklaşmasının büyük çelişki olduğunu söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Göç olgusuna geniş perspektifle bakılması gerekiyor. Suriye bağlamında yaşanan bize; duvarları yükseltmenin, sınırları dikenli tel örgülerle çevirmenin, botları batırmanın çare olmadığını göstermiştir. Az gelişmiş ülkelerin kıt kaynakları ile yetiştirdiği nitelikli insanlarını, beyin göçünü teşvik ederek alıp ihtiyaç sahiplerine kapıyı kapatmak, ahlaki bir tavır değildir. Bu tür politikalar, göçe kaynaklık eden sorunların düşmanlığının ve İslam karşıtlığının körüklenmesi suretiyle gelineceğini düşünmek büyük bir yanılgıdır. Korona virüs, göçmenlerin durumlarını daha da zorlaştırmıştır. Asıl yüzleşilmesi gereken göçü besleyen sorunlardır. Her yıl insanların evlerini terk etmeye zorlayan sebeplerdir. Her göç aynı zamanda yeni bir buluşmadır. Etnik kimliği, dini, dili, kültürü, farklı insanların kucaklaşmasıdır. Göçle ilgili önyargılarını bırakarak göçmenlerin gittikleri ülkelere katkıları da görmek gerekiyor. Ülkemizde eğitim görmüş, Türkiye ile gönül bağı olan insanlara yönelik farklı adımlar atacağız. Değişen şartlara ve ülkemizin ihtiyaçlarına göre göç ve göçmenlerle ilgili politikalarımızı olumlu yönde yenilemeye devam edeceğiz.”

    “Anlatmaya devam edeceğiz”

    Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Botları şişleyenleri sizler en az benim kadar biliyorsunuz. Komşu Yunanistan’ın polisiyle, sahil güvenliği ile nasıl botları şişleyerek batırdığını, savunmasız insanların nasıl o denizin sularında öldüğünü biliyorsunuz. Bu gerçeği dünyaya anlatıyoruz. Ne anlatırsan anlat bir kulaktan giriyor öbür kulaktan çıkıyor ama biz anlatmaya devam edeceğiz.”

    DEÜ’nün faaliyetlerini anlattı

    DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar da, “Dokuz Eylül Üniversitesi, sahip olduğu ilke ve değerleri ile 39 yıldır 17 fakülte, 10 enstitü, 39 uygulama ve araştırma merkezi, 4 yüksekokul, 6 meslek yüksekokulu ile aziz milletimizin ve insanlığın selameti için çalışmaktadır. Dokuz Eylül Üniversitesi, 75 bin mensuba sahiptir. Salgında olağanüstü gayret göstererek sağlık hizmeti sunan, uzaktan eğitim faaliyetlerini titizlikle yürüten Dokuz Eylül Üniversitesi Ailemiz, ülkemizin ve bizlerin gurur kaynağını teşkil etmektedir. Bizler için bilim araştırmaları ve AR-GE faaliyetlerini teşvik etmek, milli değerlerimize bağlı kuşaklar yetiştirmek, kalkınma ve refah odaklı uluslararası stratejilerini desteklemek önem teşkil ediyor. 2,5 yıldır görev süresi boyumca ilkeleri başarmanın onurunu yaşadık” diyerek DEÜ’nün faaliyetlerini anlattı.

    “Uluslararası camiadan daha fazla inisiyatif almasını bekliyoruz”

    Göç konusuna da değinen Hotar, “Son 10 yılda Orta Doğu coğrafyasında milyonlarca insan farklı ülkelerde yaşam mücadelesi veriyor. Libya’dan Mısır’a, Tunus’tan Suriye’ye kadar ortaya çıkan karışıklık, en acı göç dalgasının yaşanmasına neden oldu. Türkiye kararlı ve isabetli adımlar atarak açık kapı politikası izledi. Uygulamaları ile dünyaya örnek oldu. Bilim dünyası temsilcileri olarak uluslararası camiadan daha fazla inisiyatif almasını ve duyarlı olmasını bekliyoruz. Sığınmacıların sorunlarını uluslararası toplumun sorunu olduğunu düşünüyoruz. Ülkemiz bu konuda başarılı adımlar attı ve geçici koruma altımdaki sığınmacılara insani yardımları yaptı, yapmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana Stadyumu’nun açılışında konuştu

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana Stadyumu’nun açılışında konuştu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Marjinal örgütlerin kadrolu militanlarının başını çektiği bu eylemlerin amacı ne demokrasidir ne hukuktur ne de özgürlüktür. Bu provokasyonların gayesi ülkemizin dikkatini dağıtarak özellikle Türkiye’yi hedeflerinden uzaklaştırmaktır” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, canlı bağlantı ile Adana Stadyumu açılışına katıldı. Adana Stadı’nın 78 bin metrekare açık, 60 bin metrekare kapalı olmak üzere 138 bin metrekare büyüklüğe sahip olduğunu, alttan ısıtma ve soğutma sisteminin bulunduğu stadın toplam seyirci kapasitesinin 33 bin olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adanaspor ve Adana Demirspor maçlarını artık burada oynayabilecekler. Her iki spor kulübümüze oynayacakları maçlarda başarılar diliyorum. Yeni stadyumun da motivasyonu ile Adanaspor ve Adana Demirspor’un başarı grafiklerini daha da yükselteceklerine inanıyorum” diye konuştu.

    Türkiye’de uzun yıllar boyunca belli başlı dallar dışında spora gereken önem verilmediğini, spora ilgisi olan gençlerin hem ailelerinden hem de resmi kurumlardan yeterince destek görmedikleri için bir müddet sonra başka arayışlara girdiğini söyleyen Erdoğan, bu sebeple Türkiye’nin genç nüfusa sahip olmasına rağmen sporda arzulanan başarıları uzun yıllar yakalayamadığının altını çizdi.

    Uluslararası alanda isim yapan, kupa kaldıran, madalya kazanan sporcuların, takımların, spor kulüplerinin de olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ancak bunun Türkiye’nin potansiyelini gerçek anlamda yansıtacak düzeye hiçbir zaman ulaşmadığını kaydetti.

    “Son 18 yılda ülkemizin spor alt yapısını baştan aşağı yeniledik”

    Gençlik yıllarında spora, özellikle futbola gönül vermiş birisi olarak yaşanan sıkıntıların hep farkında olduğunu ifade eden Erdoğan, “İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğimde şehrin kronik sorunlarını çözerken spor altyapısındaki eksiklikleri gidermeye çalıştık. Görev yaptığım 4,5 sene içinde önemli işlere imza attık. Bu anlayışı 2002’den itibaren 81 vilayetimizin tamamına yaydık. Son 18 yılda ülkemizin spor alt yapısını baştan aşağı yeniledik. İllerimizin ihtiyaçlarına göre yeni spor tesislerini hizmete açtık. Türkiye’nin her köşesine stadyumlar, yüzme havuzları, futbol sahaları, gençlik merkezleri, spor alanları, atletizm pistleri inşa ettik” açıklamasında bulundu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılından bu yana yapılan spor tesisleri hakkında bilgi verirken, Adana özelinde yapılan spor tesislerini hatırlattı.

    “Sporcularımızın başarılarının daha da artacağına inanıyorum”

    Şimdiye kadar ülke genelinde 32 stadyumu tamamladıklarını, 10 stadyumun yapımı, 4 tanesinin de proje ve ihale sürecinin devam ettiğini söyleyen Erdoğan, sporcuların bu tesislerde 7 gün 24 saat çalışabilmesi için dört dörtlük bir spor merkezi olarak tasarladıklarını kaydetti.

    Spor alt yapısına yapılan yatırımların meyvelerinin son yıllarda fazlasıyla toplanmaya başlandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sporcularımız 2002 yılında sadece bin 481 madalya kazanabilmişken, 2019 yılında elde ettikleri 8 bin 800’ün üzerinde madalya ile verilen emeklerin boşa gitmediğini tüm dünyaya gösterdiler. Faal sporcu sayımız son 18 yılda 206 binden 3 milyon 623 bini geçti. Adana’da da sporcu sayısında rekor artışlar yakaladık. İlimizde 2002 yılında 7 bin 762 lisanslı sporcu varken, biz bu rakamı 189 bin 541’e ulaştırdık. Verilen destek ve yatırımlarla önü açılan spor kulüplerimizin sayısında da ciddi artışlar oldu. Adana’da 2002 yılında 113 olan spor kulübü sayısı 2021 yılında 486’ya çıktı. Önümüzdeki yıllarda sporcularımızın başarılarının daha da artacağına inanıyorum” dedi.

    Son 18 yılda her alanda yakalanan başarının formülünün ülkenin enerjisini fuzuli tartışmalarla harcamaması olduğunu ifade eden Erdoğan, “Her kurum kendi alanına odaklanmış, herkes işin bir ucundan tutarak görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmıştır. Siyasetçi ülkeye en iyi şekilde hizmet etmeye, öğretmen çocuklarımıza en iyi güzel şekilde yetiştirmeye odaklandı. Polisimiz asayişi ve huzuru sağlamaya, askerimiz vatanımızı korumaya, çiftçimiz üretmeye, işçimiz çalışmaya, ihracatçımız yeni pazarlar bulmaya kendini adadı. Sporcularımız ise branşlarında en iyi olmak için ter döktü, emek verdi, mücadele etti. Böylece ortaya tarımda, ihracatta, savunmada, terörle mücadele, sporda destan yazan bir ülke çıktı. Eski Türkiye’de gençlerimizin enerjileri çatışmalarla, gerilimlerle, ülkemize hiçbir yararı olmayan tartışmalarla harcanıyordu. Hatırlayınız, gençlerini 1960 darbesine giden süreçte figüran olarak kullanıldı. Aynı şekilde 1970’lerde heba olan yine bu ülkenin gençleriydi. PKK’dan FETÖ’ye, DHKP-C’den, DEAŞ’a kadar birçok karanlık yapı farklı değerlerimizi istismar ederek hep gençlerimizi ağına düşürmenin peşine koştu. Milletimize benzer acılar yaşatma kimsenin hakkı yoktur. Gençlerimizi sonu gözyaşı ve pişmanlık olan mecralara sürüklemeye kimsenin hakkı yoktur” ifadelerini kullandı.

    “Gençlerin kanı üzerinden kendilerine ikbal devşirmeye çalışanlara son 18 yıldır fırsat vermedik”

    Son dönemde üniversiteler üzerinde oynanan oyunları yakından takip etiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Marjinal örgütlerin kadrolu militanlarının başını çektiği bu eylemlerin amacı ne demokrasidir ne hukuktur ne de özgürlüktür. Bu provokasyonların gayesi ülkemizin dikkatini dağıtarak özellikle Türkiye’yi hedeflerinden uzaklaştırmaktır. Gençlerin kanı üzerinden kendilerine ikbal devşirmeye çalışanlara son 18 yıldır fırsat vermedik. İnşallah bundan sonra da vermeyeceğiz. Gençlerimizin arasına nefret ve nifak tohumu ekilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda devletimizin kurumlarıyla beraber elbette ailelerimize de çok önemli görevler düşüyor. Ailelerimizden evlatlarına sahip çıkmalarını, her biri ülkemiz için bir cevher olan bu gençlerimizi profesyonel provokatörlerin ellerine terk etmemelerini istirham ediyorum. Biz de devlet olarak gerekeni yapacak, gençlerimize sunduğumuz imkanların hem sayısını hem de kalitesini yükseltmeye devam edeceğiz” dedi.

  • Kurtarılan gemicinin eşi konuştu

    Kurtarılan gemicinin eşi konuştu

    Nijerya açıklarında korsanların saldırısına uğrayan ’Mozart’ isimli gemiden kurtarılan Tarsuslu gemicilerden Halil Gülçür’ün eşi Zeynep Gülçür, bugün doğum günü olduğunu ve kurtarılma haberinin de en güzel doğum günü hediyesi olduğunu söyledi.

    21 gün önce Nijerya açıklarında korsanlar tarafından kaçırılan ve rehin alınan 15 gemiciden biri olan Halil Gülçür’ün kurtarılma haberi, Mersin’in Tarsus ilçesindeki ailesine büyük sevinç yaşattı. Kurtarılan gemicinin eşi Zeynep Gülçür, bugün doğum günü olduğunu aktardı. Gülçür, 21 gündür haber beklediği eşinin kendisine yeniden hediye edildiğini, bu müjdeli haberin en güzel doğum günü hediyesi olduğunu söyledi.

    Bakan Çavuşoğlu aradı

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da telefonla görüştüğü Zeynep Gülçür, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere herkese teşekkür ettiğini sözlerine ekledi.

  • CHP lideri İzmir’de konuştu

    CHP lideri İzmir’de konuştu

    İzmir’de Çiğli tramvay projesinin temel atma törenine katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi belediyelerimizden başlayarak inşa etmeye çalışıyoruz. Belediyelerimiz, öngördüğümüz yeni siyaset anlayışının öncüleridir. Belediyelerimiz koçbaşıdır. Onlar çalışacak, bütün Türkiye görecek” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de Karşıyaka-Çiğli arasında 14 istasyondan oluşan 11 kilometrelik tramvay hattının temel atma törenine katıldı. 2 yıl içerisinde tamamlanması beklenen hattın temel atma töreninde konuşan Kılıçdaroğlu, “Biz Türkiye’yi düşünüyoruz. 84 milyonu düşünüyoruz. Bir çocuk yatağa aç giriyorsa biz o akşam yatağa rahat girmeyiz. Huzurun temeli herkesin kazandığı ürettiği bir Türkiye’dir. Bu Türkiye’yi özlüyoruz. Bu Türkiye’yi belediyelerimizden başlayarak inşa etmeye çalışıyoruz. Belediyelerimiz, öngördüğümüz yeni siyaset anlayışının öncüleridir. Belediyelerimiz koç başıdır. Onlar çalışacak, bütün Türkiye görecek” diye konuştu.

    “Çok kararlıyım, azimliyim”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    “Bir İzmir milletvekili olarak sizlerle beraber olmanın onurunu ve gururunu yaşıyorum. ‘Martın sonu bahar’ dedik. Martın sonu bahar oldu ama bütün Türkiye’ye getireceğiz martın sonunu. Bütün Türkiye’ye huzuru, birlikteliği getireceğiz. Bu konuda çok kararlıyım, azimliyim. Hiçbir güç inandığım yoldan beni döndüremeyecektir. Halkın bütün katmanlarıyla birlikte bu ülkeye demokrasiyi, sevgiyi, huzuru getireceğiz. Kaygıyı, tasayı uzaklaştıracağız. İki değerli başkanımızı dinledik. Sel felaketi dolayısıyla mağdur olan esnafımızı da dinledik. Dertleri var, doğru ama bu konuda belediyemiz güzel çalışıyor. 2 bin 554 hane ve işyerinde sorun var, tespitler yapıldı. 7 milyon 31 bin liralık yardım esnafımıza yapılacak. Pazartesi belediye meclisinde karar alınacak ve uygulamaya konulacak. İzmir gibi güzel bir yerde bütün Türkiye için özlem duyduğum tabloyu hatırlatmak isterim; hiçbir çocuğun yatağa aç girmeyeceği bir İzmir ve Türkiye istiyoruz.”

    Buca hattının ihalesi 15 Şubat’ta

    Çiğli tramvay hattı ve diğer ulaşım projeleri hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

    “11 kilometrelik bir hat. İnşallah 2 yıl sonunda gelip kurdeleyi beraber keseceğiz. Narlıdere Metro istasyonu yapımını gezdik. Yüzde 72’si tamamlanmış vaziyette. En önemlisi Buca hattı. Buca ile ilgili önemli bir gelişme var. Türkiye Cumhuriyeti devletini düşünün. Bunun hazinesini düşünün Hazineyi yöneten bakanlığı düşünün. Uluslararası piyasalarda Türkiye Cumhuriyeti borç alırken faiz ödüyor. Yüzde 5-6 oranında ama İzmir Büyükşehir Belediyesi 1 milyar 70 milyon Avroluk borçlanmayı yüzde 3 ile yaptı. Bu, bizim belediyelerimizin uluslararası alanın gözünde Türkiye Cumhuriyeti devletinin hazinesinden daha iyi ve güvenilir olduğunu gösteriyor. İktidara dostlarımızla geldiğimizde Türkiye’nin talihini değiştireceğiz. Türkiye’yi bütün uluslararası alanda güçlü kılacağız. Belediyelerimiz nasıl yüzde 3’le borçlanıyorsa, onlar nasıl yüzde 5-6 ile borçlanıyorsa bu çifte standardı kaldıracağız. Türkiye’nin hazinesi neden uluslararası piyasalarda güvenli değil? Varlık Fonu üç kez uluslararası borçlanmaya çıktı. Yüzde 5-6 faizi ödemek istemesine karşın kimse borç vermedi ama İzmir Büyükşehir Belediyesi, ‘metro hattı yapacağım’ dedi. 1 milyar 70 bin Avroluk borçlanmayı yüzde 3 faizle kabul ettiler. Bu bize gurur veriyor. Yeni aldığımız bütün belediyelerde göreceksiniz; mali gücü yüksek, uluslararası alanda saygınlığı olan belediyeleri yeniden inşa edeceğiz. İhalesi 15 Şubat’ta yapılacak. İhale saydam olacak. Bizim belediyelerde bütün ihaleler şeffaf, halka açık. Youtube’dan yayınlanıyor, herkes biliyor. CHP’li belediyeler tıkır tıkır çalışıyor.”

    “Yeni bir siyaset anlayışını hayata geçiriyoruz”

    1 milyar 70 bin Avroluk borç alındığını ancak bunun 4 yılının ödemesiz olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “12 yılda ödenecek. Çiğli tramvay hattı dolayısıyla hüküm konuldu. Üniversitelerden yeni mezun olan ya da mezun olup işsiz olan mühendisler için fırsat sağlanacak. Yeni mezun mühendisler projede çalıştırılacak. Her büyük kentin ulaşım sorunu var ama belediye başkanlarının görevi ulaşım sorununu çözmektir. Harcadıkları çaba, harcadıkları paranın hesabını vermek zorundadır. Halka hesap vermeyen belediye başkanı yanlıştır. Her kuruşun hesabını veren belediye balkanı doğru belediye başkanıdır. Yeni bir siyaset anlayışını hayata geçiriyoruz. Halkına hesap veren siyaset anlayışını. Halkın günlük sorunları ve gelecekteki sorunları gören ve bunlara çözüm üreten bir siyaset anlayışı istiyoruz. Belediyeler olarak bunu başlattık, sürdürüyoruz. İnşallah iktidarda da bunu yapacağız. Bizler belediyelerimizden başlayarak hizmeti kendi halkımıza yapacağız, kendi halkımızın zenginleşmesi için yapacağız” dedi.

    “Siyaseti halk için yaparız”

    CHP’li belediyelerin pandemi döneminde milyonlarca maske dağıttığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Parayla da değil. Belediye başkanlarımız bu süreçte tarih yazdı. Milyonlarca kişiye nakdi ve ayni yardım yapıldı. Esnafın sorunlarının giderilmesi için her türlü çaba gösterildi. Kahveciden tutun taksiciye; servisçiden kantinciye; sanatçıdan manava kadar ne kadar ihtiyaç sahibi varsa yardım götürüldü. On binlerce öğrenciye tablet dağıtıldı. Hala 21. yüzyılda birleştirilmiş sınıflar var. Biz şu çağrı yaptık; ‘11 büyük kentin olduğu yerlerde Milli Emlak arsası gösterin, okul ve derslik yapıp teslim edeceğiz’ dedik. CHP olarak talip olduk. Bu çağrıyı tekrar yapıyoruz. Biz yaparız. Çünkü biz her kuruşun hesabını veririz. Biz siyaseti köşeyi dönmek için değil, halk için yaparız. Siyaseti zenginleşme aracı olarak görmeyiz. Bizim onlarla siyahla beyaz kadar farkımız vardır. Onlar gibi değiliz. Herkesin huzur içinde yaşamasını isteriz” ifadelerini kullandı.

    “Zorluk çıkarmayın”

    Pandemi döneminde CHP’li belediyelere halkın güveni olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Halk belediyeye yardım yapmak istiyordu, ‘biz yapalım siz ulaştırın’ dediler. Tahammül edemediler. Hesaplara el koydular. Belediye başkanı arkadaşlarıma; ‘Önünüze engeller çıkarılır, hiçbir bel başkanının şikayet etmeye hakkı yok. Engel varsa engeli aşacaksınız’ dedim. Hesaplara el koydular. Ne yaptık; ‘askıda fatura’ dedik. Fakirin fukaranın borcu var; herkes ödemeye başladı. On binlerce kişinin borcu ödendi. Aracı belediye oldu. Demek ki hangi engel çıkarılırsa çıkarılsın aşmasını bileceğiz. Sadece ihtiyaç sahibi olanlara değil üretenlere, çalışanlara da saygılıyız biz. Bizim bütün belediyelerimizin asgari ücreti net 3 bin 100 lira. Hükümete İzmir’den çağrıda bulunuyorum; bizim belediye başkanlarımıza zorluk çıkarmayın, engel çıkarmayın. Onlar halka hizmet etmek için her türlü çabayı gösteriyorlar. Engel çıkarıyorlar. Sanıyorlar ki hizmet yapmalarını engelleyecekler. Hiçbir koşulda hizmet götürmelerini engelleyemezsiniz. Bunu engellemeye gücünüz de kapasiteniz de yoktur sizin.”

    “Çıksınlar açıklasınlar”

    CHP lideri, sözlerini şöyle tamamladı: “Konak’ta kahvecilere nakdi yardım yapmak istediler. Karara AK Parti’liler karşı çıktı. Erdoğan’a sesleniyorum; Konak’ta kahvecilere nakdi yardım yapmak için belediye karar getiriyor, AK Parti karşı çıkıyor. Hangi gerekçe ile karşı çıktılar, çıksınlar açıklasınlar. Bizim çalışmalarımıza tahammül edemiyorlar. Neden? CHP’liler başarıyor. Nedeni basit; ihaleleri saydam yapacaksınız, hakkı olana vereceksiniz. Parada israf yapmayacaksınız, harcadığınız her kuruşun hesabını vereceksiniz. İşsizlik diz boyu. Bunlar birer siyasi tercihtir. Bu tercihler ülkeyi felakete götürüyor. CHP’li belediyeler olmasa çok daha büyük olaylar çıkardı. CHP ihtiyaç sahibi milyonlarla aileye esnafa yarım yapıyor.”

    “İzmir için tarihi bir gün”

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise, “İzmir için tarihi bir gün. Sözleşmesini imzaladığımız tramvayın temelini atmanı mutluluğu ve gururunu yaşıyoruz. İhalede bir ilki de gerçekleştirdik. İlk defa bir belediye, yüklenici firmaya yeni mezun mimar ve mühendis istihdamını zorunlu hale getirdi. Belediyemiz bundan sonraki ihalenin tamamında bu uygulamayı hayata geçirecek. 2 yıl içinde tamamlanmasını öngördüğümüz tramvay hattı, 11 kilometre uzunluğunda ve 14 istasyondan oluşuyor. Toplu ulaşım alternatiflerine tramvay hattını da dahil edeceğiz. İZBAN ve vapur iskelesi bağlantıları ile Çiğli halkına hızlı ve konforlu ulaşım sağlayacağız. Vatandaşlarımız için hesaplı ve konforlu, belediye için işletme maliyeti verimli bir ulaşım hizmeti sağlamış oluyoruz” diyerek kentteki diğer ulaşım projeleri hakkında bilgi verdi. Soyer, “Biz ‘İzmir’i demir ağlarla öreceğiz’ demiştik. İzmir halkına verdiğimiz bu sözü teker teker yerine getirmenin onurunu yaşıyoruz” dedi.

    “Tunç Soyer ve arkadaşları Çiğli’yi demir ağlarla örüyor”

    Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, “Çiğli çok eski ve tarihi bir kent ve buluşma noktası olma özelliğini taşıyor. Bu özelliği kazanmasında bir başka özelliği öne çıkıyor o da bu kentin demiryolu kenti olması. Atatürk ve arkadaşları, Türkiye’yi demir ağlarla ördü, şimdi Tunç Soyer ve arkadaşlar Çiğli’yi demir ağlarla örüyor” ifadelerini kullandı.

  • Numan Kurtulmuş ETSO Meclisi’nde konuştu;

    Numan Kurtulmuş ETSO Meclisi’nde konuştu;

    Partisinin il kongresine katılmak üzere Erzurum’a gelen AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, kongrenin ardından, Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ETSO) Ocak Ayı Meclis Toplantısı’na katıldı.

    Toplantıya Kurtulmuş’un yanı sıra, AK Parti AR-GE’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, AK Parti Erzurum Milletvekilleri Prof. Dr. Recep Akdağ, Selami Altınok ve Zehra Taşkesenlioğlu Ban, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, AK Parti İl Başkanı Mehmet Emin Öz, ETSO Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik, Meclis Başkanı Saim Özakalın ve Meclis Üyeleri katıldı.

    Toplantının açış konuşmasını ETSO Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik yaptı. Konuşmasında, Kovit-19’dan bugüne kadar 25 bin 344 kişinin hayatını kaybettiğini ifade eden Başkan Yücelik şöyle dedi; “Hayatımızı her yönüyle etkileyen bu salgında vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Pandeminin ortaya çıktığı ilk günden itibaren, gerek toplum sağlığımız, gerekse salgının ekonomiye etkilerini sınırlandırmak için birçok önlem alındı. ETSO olarak biz de, salgının iş hayatına etkilerini azaltmak için acilen alınması gereken tedbirleri, cumhurbaşkanlığına iletilmek üzere bir rapor halinde TOBB’a gönderdik. Raporumuzda öncelikle; vergi, SGK primi, banka kredileri gibi ödemelere kolaylık getirilmesi, kamu alacaklarının ertelenmesi ve firmaların kamudan alacaklarının en kısa sürede ödenmesi, işletmelerimizin borç ve ödeme yükünün hafifletilmesi için, kredi, kira, doğalgaz, su ve elektrik gibi dönemsel ödemelerin ertelenmesi, cansuyu ve nefes kredilerinin faizsiz şekliyle uygulanması gibi tekliflerimize yer verdik. Üyelerimizin yaşadığı sıkıntıları ve taleplerini, video konferans yöntemiyle bir araya geldiğimiz; bakanlarımıza ve bürokratlarımıza ilettik.”

    Yücelik; “Son düzenlemeler nefes aldıracak”

    Pandemiden etkilenen esnafa yönelik son düzenlemelere de konuşmasında yer veren Başkan Yücelik şunları söyledi; “Sayın Cumhurbaşkanımız son olarak, Halkbank tarafından esnaf ve sanatkara kullandırılan hazine destekli kredilerin, önümüzdeki 6 aylık dönemde ödenmesi gereken taksitlerinin ertelendiği açıkladı. Ayrıca, salgın nedeniyle faaliyetlerine ara verilen sinema salonu, kahvehane, kıraathane, internet kafe, halı saha ve hamam gibi işletmeler, 1 Aralık 2020 tarihi itibariyle mücbir sebep kapsamına alındı. Bu işletmelerin gelir vergisi, stopaj ve KDV beyannamelerinin verilme ve ödeme süreleri de ertelendi. Yapılan bu düzenlemeler, pandemi sebebiyle çok zor günler yaşayan işletmelerimize bir nebze olsun nefes aldıracaktır.”

    “Bankalar esnek davransın”

    Pandemi döneminde finansal kaynaklara kolay erişim her zamankinden daha çok önem kazandığının altını çizen Yücelik, “Bu dönemde yaşanan finansal sıkıntıların aşılması için gerekli adımlar atılarak, nakit ihtiyacını gidermek amacıyla, KGF ve benzeri teşvik paketleri hayata geçirildi. Ancak ne yazık ki, bölgemizin bu anlamda yeterli finansal kaynağa erişemediğini düşünüyoruz. Bu sebeple, bölgemizin iklimsel dezavantajı da dikkate alınıp, pozitif ayrımcılık yapılarak ayrı bir kaynak ayrılmasının daha doğru olacağı kanaatindeyiz” dedi.

    Üretimi desteklemek amacıyla uzun vadeli işletme kredisi verilmesi ve sanayi sektörüne yönelik KGF limitinin artırılmasının önemine dikkati çeken Başkan Yücelik, bunlara ilaveten bankaların kredi kullandırırken daha esnek davranmaları gerektiğini vurguladı.

    YAPILANDIRMA ÖDEMELERİ VE SİCİL AFFI

    Pandemide başta hizmet olmak üzere birçok sektör çok zor durumda kaldığını söyleyen Başkan Yücelik şöyle devam etti; “İşletmeler, zor bir yaz döneminden sonra yeni bir yaz dönemini daha aynı şekilde geçiremeyecek. İşletmelerimiz uzun bir süredir kazanç kaybı yaşıyor. Dolayısıyla yapılandırma taksitlerini de ödemekte güçlük çekecek. Bu konuda yeni bir düzenlemeye acil ihtiyaç var. Yapılandırma taksitlerinin en azından haziran ayında başlatılması çok daha iyi olacaktır. Buna paralel olarak krediye en fazla ihtiyaç duyulan bu zor dönemde işletmelerin birçoğu bozuk sicilden dolayı mağdur oluyor. Pandemi sürecinde çekini, kredisini zamanında ödeyemeyen işletmelerimiz var. Krediye en fazla ihtiyacı olan bu işletmelerin ayakta kalabilmesi için sicil affı getirilmesi şart. Yakın bir sürede sicil affı düzenlemesinin yapılmasını bekliyoruz. Geçmişteki sicil aflarında bankaların bu arşivlerini silmediklerini de biliyoruz. Yeni bir sicil affında bu durumun da göz önünde bulundurulması gerekiyor.”

    YÜCELİK’TEN “4325” VURGUSU

    Toplantıda bölgede uygulanan teşviklere de değinen Başkan Yücelik, konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “İlimiz 5. Teşvik bölgesinde yer alıyor. OSB’lere yapılan yatırımlar 6. Bölge teşviklerinden yararlanıyor. Bu uygulama cumhurbaşkanlığı kararıyla 2021 yılı sonuna uzatıldı. Biz, bu desteğin kalıcı olmasını istiyoruz. Ayrıca, dışarıdan yatırımcının gelmesi, mevcut yatırımcının da korunması ve yaşatılması için bölgeye özgü teşvik düzenlemelerinin getirilmesi çok önemli. Bu anlamda, daha önce bölgemizde başarıyla uygulanan ve işletmelere büyük avantajlar sağlayan 4325 gibi teşvik yasalarına ihtiyacımız var.”

    “NİTELİKLİ İŞGÜCÜNÜN GÖÇÜ ÖNLENMELİ”

    Nitelikli işgücünün bölgeden göçünün önlenmesi gerektiğini kaydeden Yücelik, “Zor yaşam koşulları ve kısıtlı iş imkanları nedeniyle nitelikli işgücümüz batıya göç etmekte ve bu durum bölgemizin gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu döngü kırılamadığı için olumsuz etkiler artarak devam etmektedir. Bu kapsamda nitelikli işgücünün işverene maliyetini düşürmek amacıyla daha cazip teşviklerin uygulanması faydalı olacaktır. Ayrıca, bölgemizde kamu – üniversite-sanayi işbirliğinin güçlenmesi için bu alandaki destekler arttırılmalıdır. Buna bağlı olarak, Ar-Ge çalışmalarına hız verilmeli ve katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesi sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.

    KURTULMUŞ; “HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK”

    Başkan Yücelik’in ardından konuşan AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş ise, 2020 de yaşanan salgının insanlık tarihinin son birkaç asırda yaşadığı en önemli olaylardan birisi olduğunu belirterek şöyle konuştu; “Pandemi önce ve sonrası birbirinden tamamıyla farklı iki şeyden bahsedilecektir. Bir zamanlar motorun bulunması ile sanayi devriminin başlaması gibi küreselleşme ile yeni dönemin başlaması gibi bununla birlikte de yeni bir dönem başlıyor. Bütün dünyadaki akademik, siyasi ilgilerin, tahmin yapanların üstünde durduğu konu; pandemiden sonra dünyanın nasıl şekilleneceği. Bugünden yarına ne olacağını kestiremeyiz. Ama şunu net olarak söyleyebiliriz; Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Her alanda büyük değişiklikler yaşayacağız. Özellikle büyükşehirlerde evden çalışmaya geçtiği, hizmetlerin uzaktan yapıldığı bir dönemde siyaset yapmak mühim iştir. A’dan Z’ye her şeyin değişeceği görünüyor. Dolayısıyla sonuç itibari ile son derece sarsıcı güçlü etkileri olan bir kısmı olumlu, bir kısmı olumsuz ama güçlü etkileri ile karşı karşıyayız.”

    “Tezgahı dağıtmadan toparlamak lazım”

    “Dünyadaki bütün gelişmeler önce belli ülkelerde başlar sonra yayılır. Bu öyle bir şey ki aynı anda tüm ülkeleri ilgilendiriyor. Kimse salgından kaçma imkanına sahip değil” diyen AK Parti Genel Başkan Vekili Kurtulmuş, “Herkes eş zamanlı bununla karşı karşıya. Yani bununla birlikte yeniden çok güçlü yapılanma sürecine gireceğiz. Ekonomiden ticarete, sağlıktan eğitime kadar önümüzdeki dönemde birçok şey değişecek. Dünyadaki ekonomik ve politik yapılarda değişiklik olacak. Bu görünüyor. DSÖ’nün ne kadar büyük sıkıntı ile karşı karşıya olduğunu sorunu çözmekten çok uzak olduğu görmüş olduk. Küresel felaket olan salgın karşısında BM’nin salgının azaltılması konusunda görüşünü dinleyemedik. Demek ki onun da yeniden yapılanması gerek. NATO, savunma paktı olsa bile ortak düşmanı bertaraf etmek açısından çabası olması gerekirdi ama olmadı. Avrupa ülkeleri arasında dayanışma göremedik.”

    Türkiye’nin bu süreçte sağlık hizmetlerini birinci öncelik olarak ele aldığını dile getiren Kurtulmuş, “Pandemide ikinci önceliğimiz ise ekonomi oldu. Günlük hayat akmaya devam ediyor. Öyle bir tedbir paketi uygulanmak zorundaydı ki; hem sağlık açısından önlem alınsın hem de tabiri caizse tezgahı dağıtmadan toparlamak lazım. Tezgah dağılırsa bir daha toparlaması zor olur. Başından itibaren Cumhurbaşkanımızın önceliği budur. Tüm tedbirler, yardımlar Bunlar iyi kötü ekonominin bugüne gelmesini sağladı. Bir taraftan bütün sağlık koşullarına dikkat ederek diğer taraftan kısıtlamalara uyarak Şu ana kadar iyi kontrol altına alınarak devam etti” şeklinde konuştu.

    “Büyük felaketle karşı karşıyayız”

    Mümkün olduğunca normalleşme sürecine geçerek esnafın kaybettiğini, kazanacağını temin etmek gerektiğini anlatan Kurtulmuş, “Böylesine büyük felaket karşısında etkin yönetimin önemini gördük. Eski dönemlere olmuş olsaydı bu kadar çabuk tepki verilemeyebilirdi. İyi bir noktada olduğumuzu ifade edebiliriz. Büyük felaketle karşı karşıyayız. Ama sabırla, dirayetle üstesinden geldik. Devlet millet kaynaşması ile bu süreci aşıyoruz aşacağız. Gelmiş, gitmiş olsun. Burada Türkiye fazla direnç kazanmış olarak bu süreçten çıkacak. Hem iş dünyamız hem vatandaşlarımız için tüm imkanları seferber ettik. Gücümüz imkanımız neyse hepsini seferber ediyoruz” dedi.

    Numan Kurtulmuş’un konuşmasının ardından, ETSO Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik, ziyaretinin anısına kendisine bir plaket verdi ve gümüş işlemeli Oltutaşı tespih hediye etti. Kurtulmuş da Başkan Yücelik’e günün anısına hat işlemeli bir tabak hediye etti. Yücelik, toplantıya iştirak eden AK Parti AR-GE’den sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’a da tespih hediye etti. Numan Kurtulmuş, toplantının basına kapalı olarak devam eden bölümünde ETSO Meclis üyelerinin sorunlarını dinledi, sorularını cevaplandırdı.