Etiket: Konseyinden

  • Kent Konseyinden sürücülere oto kokusu

    Malatya Kent Konseyi tarafından ‘Kendine ve Kentine Saygı Duy’ projesi kapsamında araç sürücülerine oto kokuları dağıtıldı.

    Malatya Kent Konseyi Genel Sekreterliği tarafından 2018 yılı lokomotif projesi olan ‘Kendine ve Kentine Saygı Duy’ projesi kapsamında kente gösterilen özenin hafızalarda kalması amacıyla Kent Konseyi Gençlik Meclisi üyeleri tarafından yayalara, minibüs, otobüs ve taksi duraklarına oto kokuları dağıtıldı.

    Kent Konseyi Gençlik Meclisi üyeleri tarafından dağıtılan araç içi kokularının üzerinde toplumsal kurallar konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla “Hayvanlara merhametli ol, çevreni temiz tut, yayalara yol ver, kentine sahip çık, engellinin hakkını koru, yeşili koru, suyu tasarruflu kullan, kaldırımı yayalara bırak, kent mobilyalarını koru, yaşlılara saygılı ol, gürültü kirliliğine engel ol, trafik kurallarına uy’ gibi temalar yer alıyor.

    Bu projeyle ihmal edilen toplumsal kuralların gün yüzüne çıkarılmasını hedeflendiği belirtilirken, dağıtılan oto kokuları ise sürücüler tarafından büyük bir ilgi ile karşılandı. Otomobil ve minibüs şoförleri ise yapılan uygulamadan duydukları memnuniyeti ifade ederek Kent Konseyi Genel Sekreterliği’ne teşekkür etti.

  • Filistin Milli Konseyi’nden İngiltere’ye çağrı: “Başkenti Kudüs olan Filistin devletini tanıyın”

    Filistin Milli Konseyi, İngiltere’ye, başkenti Kudüs olan bir Filistin devletini tanıması ve uluslararası hukuki kararlar gereğince mültecilerin geri dönmesi çağrısı yaptı.

    Filistin Milli Konseyi, Balfour Deklarasyonunun 101. yılı münasebetiyle Amman’daki bürosundan yaptığı açıklamada, İngiliz hükümetinden, Filistinlilerin vatanında Yahudilere devlet kurma hakkı vererek yol açtığı etnik temizlik ve saldırıların günahını temizlemek için başkenti Kudüs olan bir Filistin devletini tanıma çağrısı yaptı. Ayrıca Filistin Milli Konseyi, İsrail’in Birleşmiş Milletlerin aldığı kararları ve insan haklarını ihlal ettiğine vurgu yaptı.

    Filistin Milli Konseyi, yaptığı çağrıda Filistinli nesillerin evlerinden sürülme, mülteci kamplarında ve ülkelerinin dışında çektiği acıları affetmeyeceğinin altını çizdi. Konsey, Filistin halkının topraklarında kendi geleceklerine kendilerinin karar verme ve topraklarını savunma hakkından vazgeçmeyeceğine vurgu yaparak, Filistin halkının haklarının elinden alınmasına yönelik her türlü projenin Filistin halkının hürriyeti, bağımsızlığı ve mültecilerin geri dönüşü için haklı direnişteki kararlılığıyla başarısızlığa uğrayacağı kaydedildi.

    Balfour Deklarasyonu

    Balfour Deklerasyonu, dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı olan Arthur Balfour tarafından başlatılan Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulmasına imkan sağlayan bir teşebbüs olup 2 Kasım 1917’de Lord Rothchild’e yazılan bir mektuptur. Balfour Deklarasyonu olarak tarihe geçen 67 kelimelik mektupta, Filistin topraklarında İsrail ‘vatanı’ oluşturulmasına destek verilmesi ile birlikte Filistin halkına zarar gelmemesinin fırsat verilmeyeceği de vaat ediliyordu.

    Mektupta şu ifadeler yer alıyor:

    “Saygıdeğer Lord Rothschild, Majestelerinin hükümeti adına bakanlar kuruluna takdim edilen ve kabul gören Siyonist Yahudi isteklerini memnuniyetle kabul eden aşağıdaki deklarasyonu göndermekten memnuniyet duyarım. Majestelerinin hükümeti, Filistin’de Museviler için bir milli yurt kurulmasını uygun karşılamaktadır ve bu hedefin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır. Filistin’deki mevcut Musevi olmayan toplumların sivil ve dini haklarına ve başka ülkelerde yaşayan Musevilerin sahip oldukları hak ve politik statülerine zarar verecek hiçbir şeyin yapılmayacağı açıkça anlaşılmalıdır. Bu deklarasyonu Siyonist Federasyonu’nun bilgisine sunmanızdan memnuniyet duyacağım. Saygılarımla Arthur James Balfour”

  • Yunusemre Kent Konseyinden çevre duyarlılığı

    Manisa’da Yunusemre Kent Konseyi ve Cumhuriyet İlkokulu, küçük yaşta çevre bilincini oluşturmak amacıyla Spil Dağı Milli Parkında çöp topladı.

    Manisa’da Yunusemre Belediyesi’nin katkılarıyla Yunusemre Kent Konseyi ve Cumhuriyet İlkokulu Spil Dağı Milli Parkında çöp topladı. 80 öğrencinin katıldığı çöp toplama etkinliğinde çocuklarda küçük yaşta çevre bilincinin oluşturulması hedeflendi. Çevrenin kirletilmemesi gerektiğini söyleyen öğrencilerden Nursen Akgün, “Yerlere çöp atmamalıyız. Pikniğe gittim yerlerde çöplerimizi orada bırakmamalıyız. Mangalımızı söndürmeliyiz. Çünkü yangına neden olabilir. Yerlerde çöp görürsek onları hemen almalıyız. Arkadaşlarımız yere çöp attığında onu uyarmalıyız. Okul olarak bu tür etkinlikleri sık sık yapıyoruz. Çünkü çevreyi kirletmek istemeyiz, kimse istemez. Çevreyi düzgün tutamazsak canlıların yaşamına da zarar verebiliriz” diye konuştu.

    Yunusemre Kent Konseyi olarak gelecek nesillere temiz bir çevre bırakmayı hedeflediklerini belirten Yunusemre Kent Konseyi Başkanı Halil Arslan, “Buradaki amacımız gelecek nesillere temiz ve güzel bir toplum bırakmak. Hem de burada çocuklarımıza bir rol model olmak ve doğanın daha temiz olması noktasında bu bilinci aşılamak istedik. Maalesef hem doğayı, hem de bir takım sahip olduğumuz değerleri çok çabuk tüketiyoruz ve hoyratça kullanıyoruz. Bunun için bir an önce alınmasını arzu ediyoruz. Bu eğitimle olacak bir iş. Eğitimi sadece okullarda değil, zaman zaman bu tür aktivitelerle bunları yerine getirmeye çalışıyoruz. Farkındalık oluşturmak adına, çevre bilincini oluşturmak adına buradayız” dedi.

    Sosyal sorumluluk kapsamında öğrencilerle bu tür etkinlikleri gerçekleştirdiklerini söyleyen Cumhuriyet İlkokulu Müdürü Mustafa Çalık, “Çevre bilincini geliştirmek, hayvan sevgisini geliştirmek, yaşlılara saygıyı geliştirmek adına bu tür etkinlikler okulumuzda yapılmakta. Bugünde çevre bilincini ve çevre temizliğini öğretmek adına uygulamalı olarak öğrencilerimizle bu çalışmayı yapıyoruz. Öğrenciler çevrenin önemini, çevre temizliğini öğrendiler. Çevre bilinci kazandılar” ifadelerini kullandı.

  • Mersin Kent Konseyi’nden balık çiftlikleri tepkisi

    Mersin Kent Konseyi üyeleri, kentte kurulması planlanan balık çiftliklerine tepki göstererek, “Mersin’in payına 2. turizm dalgasının merkezi olmak yerine, balık çiftliklerinin yeni adresi olma bahtsızlığı uygun görülmüştür. Bizler bunu kabul etmiyoruz” dediler.

    178 kurum, kuruluş ile meslek odaları ve derneklerin temsil edildiği Mersin Kent Konseyi Yürütme Kurulu, son toplantısında balık çiftlikleri konusunu ele aldı. Toplantı sonrası yapılan yazılı açıklamada, uzun zamandır Mersin kamuoyunun gündeminde olan balık çiftlikleri konusunun yakından takip edildiği bildirildi.

    “2 gün gibi kısa sürede yer seçim kararı verildi”

    Kent Konseyi’nden yapılan açıklamada, Mersin Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü’nün, ’18-20 Şubat 2008 tarihleri arasında ilimizde su ürünleri yetiştiriciliği için potansiyel alanların belirlenmesine yönelik yapılan teknik çalışma sonucu nihai yer seçim kararlarının alındığı’ yönündeki açıklaması hatırlatılarak, “Ne yazık ki 2 gün gibi kısa bir sürede, yer seçim kararının verildiği görülmektedir. Mersin’in geleceğini yakından ilgilendiren, böylesine önemli bir kararda, yer seçiminin hangi bilimsel kriterlere ve verilere göre belirlendiği konusunda herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Ayrıca yaşadığımız kentin yönetiminde söz sahibi olması gereken yerel yönetimlerin, meslek odalarının ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınmamıştır ve halkın katılımı söz konusu olmamıştır. Bilimsel veriler dikkate alınmadan, sadece mevzuat açısından konunun değerlendirilerek, bu kadar kısa süre içerisinde yer seçiminin yapılması doğru bir yöntem değildir” denildi.

    “Turizm merkez olmak yerine, balık çiftliklerinin yeni adresi olma bahtsızlığı uygun görüldü”

    Mersin’in payına 2. turizm dalgasının merkezi olmak yerine, balık çiftliklerinin yeni adresi olma bahtsızlığının uygun görüldüğü savunulan açıklamada, “Bizler bunu kabul etmiyoruz. 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı incelendiğinde, su ürünleri yetiştiriciliği için potansiyel alanlar olarak belirlenen bölgelerde, ’Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’ çerçevesinde nesli tehlikede olan deniz kaplumbağalarının üreme alanları ile Dünya Koruma Birliği (IUCN) tarafından nesli tehlikede olan türler listesine dahil edilen ’Akdeniz Fokları’nın yaşam alanlarının da bulunduğu önemli doğal yaşam alanlarının olduğu görülmektedir. Kurulması planlanan balık çiftliklerinin yer aldığı bölgelerde, plan kapsamında belirlenen 6 adet turizm merkezi bulunmaktadır. Ayrıca kültür balıkçılığı yapılması planlanan bölgelerin çevresinde sit alanları mevcuttur. Dana Adası’nda 2016 yılında yapılan arkeolojik araştırmalarda, dünyada bir benzeri daha olmayan 274 geminin aynı anda inşa ve tamir edildiği Kilikyalılardan kalma antik tersane kalıntıları bulunmuştur. Bölgede su altında batık gemi kalıntıları olduğu bilinmektedir. Bu nedenle kafeslerde su ürünleri yetiştiriciliği yapılması, kentin anayasasını oluşturan çevre düzeni plan hükümlerine ve planın ruhuna uygun değildir” ifadelerine yer verildi.

    “Bu büyük hatadan bir an önce dönülmelidir”

    Bunun yanında, bölgede kültür balıkçılığının faaliyete geçmesinin, Türkiye’nin en uzun ve en temiz denizlerini kirleteceği, ekosistemi bozacağı, görsel çirkinlik oluşturacağı ve uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınan Akdeniz Fokları ve caretta carettaların üreme ve yaşam alanlarını olumsuz etkiyeceği kaydedilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi; ” Ayrıca Dana Adası’nda bulunan antik tersane kalıntılarına, önemli sit alanlarına ve yakın gelecekteki turizm potansiyeline zarar verecektir. Turizm politikamızın ana hedeflerinden birisi doğal, tarihi ve kültürel değerlerimiz ile doğal bir kaynak olarak gördüğümüz kıyıların korunması ve akılcı kullanımıdır. Özellikle doğal zenginlikleri, tarihi ve arkeolojik potansiyeli ile ekolojik özelliklerinden dolayı turizm potansiyeli yüksek bir kent olan Mersin’de, balık çiftlikleri gibi yatırımlar ve bu kapsamda yapılan planlamalar ve yer seçim kararları, üzerinde dikkatle durulması, uzmanlar tarafından her yönü ile detaylı olarak tartışılması gereken bir konudur. Muğla’da balık çiftliklerinin kurulması büyük bir hataydı. Bu çiftliklerin orada oluşturduğu kirlilik ve geri dönüşü zor ekolojik tahribat uzmanların ve kent dinamiklerinin çiftlikler kurulmadan önce yaptıkları uyarılarda ne kadar haklı olduğunu bizlere gösteriyor. Şimdi aynı süreci ilimizde yaşıyoruz. Bu büyük hatadan bir an önce dönülmelidir. Aksi halde bugünün sorunları ilimiz için yarının dev problemlerine dönüşecektir. O zaman çok daha zor ve daha yüksek maliyetleri gerektirerek zorlayıcı çözümleri bulmak zorunda kalacağız.”

  • BM Güvenlik Konseyinden kritik Suriye uyarısı

    Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Suriye’de kontrol edilemeyen tırmanışı önlemeye çağırdı. Suriye oturumu ile toplanan BMKG, Şam yakınlarında bulunan Duma kentinde kimyasal silah kullanımı iddiaları da dahil olmak üzere, son zamanlarda artan şiddet olaylarının, çok yıkıcı sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu.

    BMGK Genel Sekreteri Staffan de Mistura, Güvenlik Konseyi’nin acil bir toplantısında yaptığı konuşmada, “Son gelişmeler Genel Sekreterin uyardığı tehlikelerden çok daha önce ortaya çıkıyor. Orta doğu fay hatlarının birbirinden tamamen farklı olmasına rağmen birbirleri ile bağlantılı hal almıştır. Çatışan küresel ve bölgesel güçlerin çıkarları ile birbirine karışarak yıkıcı biçime dönüşmüştür.”

    Ölümcül saldırıların ve savaştan zarar gören insanların büyük acı çektiğini ve acıların ortasında kaldığını, ilk önceliğin sivilleri korunması gerektiğine dikkati çeken De Mistura, herkesi uluslararası hukuka saygılı olmayı ve ihtiyacı olan tüm insanlara insani yardım sağlanması gerektiğini söyledi.

    Suriye’de, insani yardımların teslimatını ve ihtiyaç sahiplerinin tıbbi tahliyelerini mümkün kılmak için çatışmaların derhal durdurulmasını yineleyen De Mistura, Güvenlik Konseyi’nin 2401 sayılı kararına tam olarak saygı gösterilmesini istedi.

    Savaşta parçalanmış ülkedeki durumun keskin bir şekilde bozulduğuna dikkat çeken De Mistura, Suriye’deki artan çatışmaların yanı sıra sözde bir kimyasal silah saldırısında öldürülen düzinelerce raporlar bulunduğunu söyledi.

    Kimyasal saldırı iddiaları OPCW tarafından araştırılıyor

    Aynı zamanda Konseyi bilgilendirmek üzere söz alan Silahsızlanma İşleri Yüksek Temsilci Yardımcısı Thomas Markram, Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nin (CWC) uygulanmasını izleyen ve dünyayı bu tür saldırılardan kurtarmak için çalışan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) olduğunu bildirdi. Thomas Markram, geçtiğimiz hafta sonundan bu yana iddia edilen olaylar hakkında bilgi toplamak ve bu iddia edilen saldırı hakkındaki bulgularla ilgili çalışmasını sürdürdüğünü, en kısa zamanda rapor haline getireceğini açıkladı.

    “Kimyasal silahların kullanımı statüko olamaz. Bu tür silahların kurbanlarını yaşamaya devam edemeyiz” diyen Thomas Markram, “Bugün söylenecek ne yazık ki, çok az şey var. Kimyasal silah kullanımı haksızlıktır. Sorumlu olanların hesaba katılması gerekiyor ”şeklinde konuştu.