Etiket: Konfederasyonu

  • Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Arslan: “Hem kamuda hem yerel yönetimlerde artık taşeron devri sona erdi”

    Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, hem kamuda hem yerel yönetimlerde artık taşeron işçi devrinin sona erdiğini belirterek, “Bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çalışma hayatımızda alınmış en önemli karar ve gerçekten büyük bir reformdur” dedi.

    Hak-İş Sendikası Çorum Şubesi tarafından düzenlenen İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’na katılan Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, Resmi Gazete’de yayımlanan KHK’da yer alan taşeron düzenlemesi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Arslan, taşeron işçilerini 10 yıl önce Hak-İş ve bağlı sendikalarla henüz taşeron konusunda hiçbir düzenleme yapılmadığı dönemde “Türkiye’de bu ülkenin kunta, kinteleri olan, ücretli köleleri gibi muamele gören taşeron işçiliğine karşı birlikte mücadele etmeye” davet ettiklerini hatırlattı. O mücadeleyi bugün zirveye çıkarmanın onurunu ve gururunu yaşadıklarını dile getiren Arslan, 24 Ocak 2014’te Ankara’da 81 ilden 6 bin taşeron işçinin katıldığı bir programla taşeron işçilerin sendikalarda örgütlenmesi konusunda bütün Türkiye’de bir kampanya başlattıklarına dikkat çekti. O kampanyanın 6 ay içerisinde sonuç verdiğini ifade eden Arslan, “O gün başbakanımız, bugün cumhurbaşkanımız olan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla 2014 yılı Temmuz ayında Meclisin tatile gitmesi gereken bir dönemde AK Parti hükümeti taşeron işçilerle tarihi ilk adımını attı. İlk kez taşeron işçilere toplu sözleşme hakkının sağlandığı, sendikalaşmanın önünün açıldığı, başta kıdem tazminatı olmak üzere izin hakkı gibi bütün temel haklarının kamu tarafından, devlet tarafından güvence altına alındığı ve fiyat farkı düzenlemesinin getirildiği bir taşeron mevzuatı o gün Meclisten çıkarıldı. Türkiye taşeron sisteminde en temel ve en önde atılan adım 2014 yılında çıkartılan yasadır. Bugün biz kadro meselesini çözmüşsek, bugün taşeron işçilerini Türkiye kamuoyuna taşımışsak 2014 yılındaki düzenleme tarihi bir düzenleme olarak önümüzde duruyor” diye konuştu.

    O düzenleme ile yeni bir dönemin başladığını anlatan Arslan, “O düzenleme ile biz artık binlerce toplu sözleşmeyi kamu kurumlarında gerçekleştirmeye başladık. Binlerce toplu sözleşme ile arkadaşlarımıza yeni mütevazi küçük ama önemli adımların atılmasını başlattık. Sayın Cumhurbaşkanımızın son hükümet değişikliği ile yeni oluşturulan Bakanlar Kurulu ile beraber bu meselenin hükümet programında olmamasına rağmen, 65. Hükümet’in programında taşeron düzenlemesi ile ilgili bir düzenleme olmamasına rağmen Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Başbakanımız, bakanlarımız ve ilgililerin çalışmasıyla yeni bir dönem başladı. Dün sabah itibariyle taşeron işçilerle ilgili mesele KHK ile sonuçlandırıldı. Burada bu kadar kısa zaman içerisinde Türkiye Cumhuriyeti’nin çalışma hayatında tarihi bir dönem yaşıyoruz. Birincisi küreselleşmenin bize dayattığı, içimizi acıtan kamunun küçültülmesi, devletin küçültülmesi, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi gibi uluslararası sermaye çevrelerinin bize dayattığı tüm dayatmalara rağmen Türkiye’de milli ve yerli bir ses çıktı. Tüm bu dayatmalara rağmen kamu hizmetlerini kamu işçileriyle yapacağız dedi. Bu sözü söyleyen milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Bu sadece ülkemiz için değil bölgemiz ve bütün insanlık için tarihi bir adımdır”

    Bütün dünyadaki trendler, demokratik ve gelişmiş ülkelerdeki trendlerin kamu hizmetlerini taşeron ve benzeri sistemlerle devam ettirdiğine işaret eden Arslan, “Türkiye’nin yaptığı iş dünyadaki bütün ezberleri bozan bir iş. İlk defa hem yerel yönetimlerde hem de bizzat bakanlıklarda ve kamunun alanında artık taşeron sisteminden vazgeçiliyor. Mevzuatımıza 1933 yılında giren, aradan geçen 80 yılın ardından ilk defa devletimiz, hükümetimiz tarafından reddediliyor. Artık kamuda taşeron sisteminden geçen bir Türkiye var. Bu aslında sadece bu ülke için değil bölgemiz ve bütün insanlık için tarihi bir adımdır. Artık kamu hizmetlerinin kamu çalışanları, kamu işçileri eliyle yapılmak istenmesi ve bu kararlılık küresel güçlere karşı bir meydan okumadır. Sadece sizler kadro almıyorsunuz, bundan sonraki kamu hizmetleri sizden sonra gelecek kamu işçileri eliyle yürütülecek. Tarihi adımın önemi buradan başlıyor. Burada arkadaşlarımıza verilen kadrolar sadece size verilen kadrolar değil, sizden sonra da kamu çalışanları kamu işçileri eliyle kamu hizmetleriyle yürütülecek. O yüzden Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve bakanımızın açıkladığı olay sadece 300 bin, 500 bin, 1 milyon insanı ilgilendirmiyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu hizmetlerini, geleceğini ilgilendiren tarihi bir adım. Bu adım her türlü takdirin, teşekkürün üzerindedir. Kamu hizmetlerinin kamu işçilerinin eliyle yapılması hem maliyetleri düşürecektir hem hizmetlerin kalitesini artıracaktır. Bunun gerçek olduğunu biz matematik hesapları da değil, her türlü hesabı yapmaya hazırız ve bunu kamuoyuyla paylaştık. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki kararlığı Türkiye’deki yeni bir dönemin başlangıcının habercisi olmuştur. Bütün engellemelere rağmen, taşeron lobisinin baskılarına rağmen, içeriden ve dışarıdan buna karşı çıkanlara rağmen milletin adamının iradesi bütün bu engelleri ortadan kaldırmıştır. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bu süreç tamamlandı. Tarihi bir adım daha atıyoruz. Özel İdarelerde ve yerel yönetimlerde bütün taşeron arkadaşlarımızın bundan sonra belediyelerimizin şirketlerinde çalışmasına yönelik alınan karar da ikinci bir tarihi karardır. Belediyelerimiz bundan sonra taşeron firmalarla mücadelesini sona erdirmiştir. Biz bütün belediyelerimizdeki taşeron şirketlerinde çalışan arkadaşlarımız, belediye şirketlerinde belediye işçileri olarak görevlerine devam edecektir. Hem kamuda hem yerel yönetimlerde artık taşeron devri sona ermiştir. Bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çalışma hayatında alınmış en önemli karar ve büyük bir reformdur. Bu reformun ne anlama geldiği belki kamuoyunda yeteri kadar anlaşılmayabilir. Ama ben bir sendikacı olarak yaşadığımız tecrübeler, sıkıntılar ve bugüne kadar süreçte gelinen nokta gurur verici. Bu yeni dönemin milletimiz, çalışanlarımız ve tüm ülkemiz için hayırlar getirmesini diliyorum. Biz bu tarihi mücadeledeki başarımızla ne kadar övünürsek, bu başarıya destek veren, bunu KHK ile de hayata geçiren Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, bakanımıza, Bakanlar Kuruluna teşekkür ediyorum. Hem 4-C’li, hem geçici mevsimlik işçiler, hem yerel yönetimlerde çalışan mevsimlik işçiler, hem kamuda çalışan işçilerle ilgili tarihi adımlar bizim için önemli. Bu düzenlemenin eksiklikleri mutlaka var. Bunların düzeltilmesi için bir süreç bekliyor. KİT’lerdeki arkadaşların kadro alamaması gibi bazı sorunlar var. Ama büyük fotoğrafı gözden kaçırmayalım. Türkiye’nin en büyük reformuna imza atıldı. Bu düzenlenin önemini küçümsemeden diğer sorunların çözümü için çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

    Taşeron konusunda birçok soru olduğunu vurgulayan Arslan, sözlerine şeyle devam etti:

    “Bu sorular gündemimizde. Dünden beri KHK’nın bütün kararlarını teknik olarak inceliyoruz. Teknik bazı kavramlar var. Yarın bir basın toplantısı yapacağız. Sonrasında hukukçularımızla değerlendirme yapacağız. Önümüzdeki süreçte eksik kalan alanlar, talepleri karşılanmayan arkadaşlarımızı ve bir kısım noktalarda unutulmuş düzenlemeleri onları da gündeme getireceğiz. Cumhurbaşkanımız ve bu işin mimarlarına dua etmemiz lazım. Bizi mutlu ettiler. Onurlandırdılar. Sorunlarımıza duyarsız kalmadılar. Bugün tarihi bir karara imza attılar. Bizde bundan sonra daha önce yaptığımız gibi gece gündüz çalışarak bize verilen emaneti en iyi şekilde yapmaya çalışacağız. Kamu çalışanları olarak yerel yönetimler ve kamu çalışanları olarak hayırlı bir iş yapıyoruz. 80 milyon insanımıza hizmet ediyoruz. Hem hayırlı bir iş yapıyoruz sevap kazanıyoruz hem de ailemizin rızkını kazanıyoruz. Bundan sonra bizlere daha büyük bir sorumluluk düşüyor. Artık bize emanet edilen işimizi daha büyük bir heyecan, motivasyon ve çabayla yapmaya çalışacağız. Ne diyorlardı ’Eğer bu işçilere kadro verirseniz çalıştıramazsınız, taşeron işçiler kadro alırsa çalışmazlar, biz onları çalıştıramayız’ diyen anlayışa inat daha çok çalışacağız. Bize verilen emanetin hakkını vereceğiz. Alın terimizi akıtacağız. Kamu hizmetlerini her yerde en iyi şekilde yapacağız. Verimliliği ve kamu hizmetlerinin kalitesini artıracağız. Bize bunu söyleyenlerin hepsi mahcup olacak.”

    Toplantıya AK Parti Çorum Milletvekilleri Salim Uslu ve Ahmet Sami Ceylan, Belediye Başkanı Muzaffer Külcü, AK Parti Çorum İl Başkanı Mehmet Karadağ, MHP İl Başkanı Mehmet Akif Aras, Hak-İş İl Çorum İl Başkanı Mustafa Köroğlu ile taşeron işçiler katıldı.

  • Memur-Sen Konfederasyonu “temsilde dönüşüm” eylemini iptal etti

    Memur-Sen Konfederasyonu, ILO delegeliğinde dönüşüm sistemine ilişkin önerilerinin kabul edilmesinin ardından, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde gerçekleştirecekleri eylemi iptal ettiklerini açıkladı.

    Memur-Sen Konfederasyonu Genel Merkezinden yapılan yazılı açıklamada, “Bu yıl Haziran ayında Cenevre’de gerçekleştirilecek 106. Uluslararası Çalışma Konferansı’na ülkemizin çalışan kesimini temsilen katılacak delegeye ilişkin süreç ve haberlere bağlı olarak, çalışma hayatı alanında ‘ILO delegeliği’ başlıklı bir gündem oluşmuş ve son olarak bu gündeme Konfederasyonumuzca 25 Mayıs 2017 Perşembe günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının hizmet binası önünde ‘ILO delegeliğinde dönüşüm sistemine ilişkin Konfederasyonumuz önerisi ve yaklaşımına uygun olmayan fiili kararı’na yönelik tepki vermek ve ‘temsilde dönüşüm uygulaması’ teklifimizi bir kez daha yinelemek amaçlı eylem kararımız eklenmişti. Bu kararı kamuoyuyla paylaşmamızdan kısa bir süre sonra, yürüttüğümüz görüşmelerin de bir sonucu olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından Konfederasyonumuza (ve konuyla ilgili diğer Konfederasyonlara) 24 Mayıs 2017 tarihli saat 19.25 itibariyle 43887 sayılı ve Çalışan Kesim Delegesi konulu yazı faks yoluyla ulaşmıştır” denildi.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde gerçekleştirecek eylemin kamuoyu gündemini gereksiz yere işgal etmemek amacıyla iptal edildiğinin bildirildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:

    “Söz konusu yazıda Konfederasyonumuzun Uluslararası Çalışma Konferansı Çalışan Kesim Delegeliğine ilişkin dönüşümlü temsil yaklaşımını dikkate alan ve karara bağlayan ‘..Uluslararası Çalışma Konferansında Çalışan Kesimi temsil edecek delegenin, 2017 yılından itibaren en çok üyeye sahip işçi ve kamu çalışanları konfederasyonlarından birer yıl arayla dönüşümlü olarak belirlenmesine.. 107. Konferansta ise en çok üyeye sahip kamu çalışanları konfederasyonu ile devam edilmesine karar verilmiştir’ ifadelerine yer verilmesiyle, Konfederasyonumuz önerisi doğrultusunda bir sonuç idari ve hukuki bağlayıcılık oluşturacak şekilde gerçekleşmiştir. Bu itibarla 25 Mayıs 2017 (Perşembe) ÇSGB önünde yapacağımız eylemin gerekçesini ve amacını oluşturan dönüşümlü temsil uygulamasına başlanması bu yazıyla gerçekleştiğinden, teşkilatımızın enerjisini gerçekleşmiş bir amaca yönelik eylem için harcamamak ve kamuoyu gündemini gereksiz yere işgal etmemek hususları dikkate alınarak kamuoyuna daha önce duyurduğumuz basın açıklaması eylemi gerçekleştirilmeyecektir. Türkiye’nin çalışan kesiminin ILO’da demokratik katılıma ve hakkaniyete uygun bir çerçeveyle temsil edilmesi ve delegeliğin bu hassasiyetle belirlenmesinin gerekliliğine olan inançla ortaya koyduğumuz dönüşümlü temsil uygulaması teklifimizin, ülkemizin ileri demokrasi noktasında kaydettiği mesafeye uygun olduğunu ifade ediyor, Uluslararası Çalışma Konferansı dahil bütün dış platformlarda Türkiye’ye ait gerçeklerin manipülasyona kapalı, ihanete geçit vermeyen ve ülkemizin, milletimizin, medeniyetimizin düşmanı konumunda bulunmayı tercih eden kişi ve kurumların entrikalarına ve yalan beyanlarına karşı yerli ve milli duruşu herkesçe bilinen bütün Konfederasyonlarla ortak çalışma yapmayı ve irade ortaya koymayı benimsediğimiz kamuoyuna saygıyla arz ediyoruz.”

  • Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan:

    Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, 16 Nisan’ın çok büyük bir öneme sahip olduğunu ifade ederek, “Bu referanduma giderken, bazı sıkıntıları olan, kızgınlıkla, kırgınlıkla ve küskünlükle ‘ben oyumu hayır olarak kullanacağım’ diyen bazı kardeşlerimiz var. Ben o kardeşlerime sesleniyorum; arkadaşlar, bu bir genel seçim veya bir yerel seçim değil, bu bir siyasi olay da değil, bu Türkiye’nin yüzyılını ilgilendiren tarihi bir karar. O yüzden kırgınlıklarımızı, küskünlüklerimizi bu tarihi kararda bir kenara bırakmalıyız. Krizler içinde boğuşmak istemiyorsak ‘evet’ demeliyiz” dedi.

    Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan “Anayasa Değişikliğine Tam Destek, Geleceğimiz İçin Evet” kampanyası kapsamında Malatya’da Hak-İş üyeleri ve vatandaşlarla bir araya gelerek referandumda neden ‘evet’ denilmesi gerektiğini anlattı.

    Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonu’nda düzenlenen programa; AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık, Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Hak-İş Malatya İl Başkanı Bünyamin Geleri, konfederasyona bağlı sendika temsilcileri, şube müdürleri, üyeler ve çok sayıda vatandaş katıldı.

    Programda konuşan Arslan, konfederasyonun kuruluşundan bu yana sivil, katılımcı, demokratik, özgürlükçü, toplumun geniş kesimlerinin içinde yer aldığı ve geniş bir mutabakata dayalı bir anayasa taleplerini sürdürdüklerini belirterek, “1980 darbesinden ve onun getirdiği engellerden en çok etkilenen ve birçok hakları elinden alınan sendikalardan biri olarak, biz çok mücadeleler verdik ama ne yazık ki siyasette bir uzlaşma sağlayamadığımız için yeni anayasaya ulaşamadık. Bu zamana kadar kısmi anayasa değişikliklerinin hepsine ‘evet’ dedik. Bu anayasa değişikliğine de ’evet’ derken, yeni ve daha kapsamlı anayasa talebimizden vazgeçmiş değiliz, bu konudaki kararlılığımızı devam ettireceğiz” diye konuştu.

    “Bu değişikliğe ‘evet’ dememiz için kimse bizi yönlendirmedi”

    Arslan, anayasa değişikliğine kendi kararları ile ‘evet’ dediklerini dile getirerek “Bu anayasa değişikliği için kimse bizden bir talepte bulunmadı. Kimse bizi yönlendirmedi. Biz bu değişiklik meclisten geçtikten sonra Yönetim Kurulu olarak bu konuyu enine boyuna konuştuk ve tartıştık, ’bu anayasa bizim için ne anlam ifade ediyor’, bunu istişare ettik. Daha sonra Başkanlar Kurulumuzu topladık. Çıkan sonuç güçlü bir ‘evet’ oldu. Hak-İş’in tarihinde ilk defa konfederasyona bağlı 22 sendikanın tümü de oy birliği ile bir anayasa değişikliğine ‘evet’ yönünde karar verdi. Hak-İş’in 500 bine yakın üyesi var ve Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşlarından bir tanesi. Biz milli ve yerli bir sendikacılık duruşunun her zaman öncülüğünü yaptık. Anayasa değişikliği gibi bir meselede kayıtsız kalamazdık, tarafsız kalamazdık çünkü bu tam da bizi ilgilendiren bir konu. Bu ülkemizin beka sorunu, darbecilerin ruhunu yansıtan bu kokuşmuş anayasayı artık değiştirmemiz, hatta mümkünse tümden kaldırıp çöpe atmamız lazım” ifadelerini kullandı.

    Arslan mevcut sistemin krizler, kısır döngüler ve darbeler meydana getirdiğini vurgulayarak, “Biz 1960 darbesini ve Başbakan’ın asılması gibi bir acı tecrübe yaşadık. Bütün siyasi ve ekonomik krizler, darbeler, yönetime müdahaleler hepsi bu ülkede gerçekten emeği ile geçinen işçileri, emekçileri, çalışanları topyekun mağdur etmiştir. Millet olarak hepimiz çok mağdur edildik ama en büyük faturayı çalışanlar ödedi. O yüzden bugünkü anayasa değişikliğinin bize yönelik getirdiği istikrar aslında bizim için en temel kazanım olarak karşımızda. Çünkü istikrarsızlıktan dolayı kaybedilmiş yıllarımız var. O yüzden istikrar için, kriz olmaması için, siyasi iktidara bir daha müdahale olmaması için bu anayasa değişikliğine sonuna kadar ‘evet’ diyoruz. Biz artık ülkemizin krizler yaşamasını istemiyoruz. Bu ülke artık bir daha kriz kaldıramaz. Bu iki başlılıkla bu ülke yürütülemez. 7 Haziran’dan sonra Kılıçdaroğlu’nun Başbakan, Erdoğan’ın da Cumhurbaşkanı olduğunu düşünün, inanın her günümüz krizle geçerdi. Biz bu krizlerle yaşamak zorunda mıyız Allah aşkına? Eğer bu sistem yürümüyorsa yeni bir sisteme geçeceksin arkadaş, bu, bu kadar basit. Rejim falan değişmiyor, sistem değişiyor. Ama maalesef bizim en büyük şanssızlığımız muhalefetin sadece ‘hayır’ demesi. Keşke önümüze bir anayasa değişikliği önerisini getirselerdi. Ama maalesef muhalefet hep algıları yönetmeye çalışıyor ve Türkiye’nin bu sistemle devam etmesini istiyorlar. Bizim gönlümüz buna razı olamaz. Biz bu sistemin devamını, bu ülkenin geleceğine yönelik en büyük engel olarak görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

    Arslan, 16 Nisan’ın çok büyük bir öneme sahip olduğunu ifade ederek, “Bir kesim var, daha önce AK Parti’ye ya da MHP’ye oy vermiş ama bu seçimlere gelirken sorunları çözülememiş, bazı sıkıntıları olan ve bazı beklentileri karşılanmış, kızgınlıkla, kırgınlıkla ve küskünlükle ‘ben oyumu hayır olarak kullanacağım’ diyor. Ben o kardeşlerime sesleniyorum; arkadaşlar bu bir genel seçim değil, bu bir yerel seçim de değil, bu bir siyasi olay da değil, bu Türkiye’nin yüzyılını ilgilendiren tarihi bir karar. O yüzden kırgınlıklarımızı, küskünlüklerimizi bu tarihi kararda bir kenara bırakmalıyız” şeklinde konuştu.

  • Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Genel Başkanı Hüseyin Akdeniz:

    Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Genel Başkanı Hüseyin Akdeniz, muhtar maaşlarının bir kısmının Bağkur’a prim borcu olarak yatırılmak zorunda olduğuna dikkat çekerek, “Biz devletin memurlarıyız. Devlet memurunun sigorta primini öder. Ama devlet muhtarların sigorta primlerini ödemiyor. Bağkur kapsamında olan muhtarlarımızın primleri inşallah devlet tarafından karşılanır. Bizde devletin kaçak işçisi sınıfından çıkarız” dedi.

    Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Genel Başkanı Hüseyin Akdeniz, Karabük Merkez Muhtarlar Derneğinin 9’uncu Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Belediye Nikah Salonunda düzenlenen toplantıya, AK Parti Karabük Milletvekilleri Mehmet Ali Şahin ve Burhanettin Uysal, Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili, İl Genel Meclis Başkanı Ahmet Sözen, Özel İdare Genel Sekreteri Mehmet Uzun, Safranbolu Belediye Başkanı Necdet Aksoy ve muhtarlar katıldı.

    Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Genel Başkanı Hüseyin Akdeniz, genel kurulda yaptığı konuşmada 1774 Sayılı Kimlik Bildirme Kanunun yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte artık vatandaşların muhtarlara uğrama zorunluluğunun kaldırıldığını hatırlattı.

    “Mahallemizde olup biteni artık bilemez olduk”

    Vatandaşların doğrudan Nüfus Müdürlüklerine giderek yerleşim yeri değişikliklerini gerçekleştirebildiğini ifade eden Akdeniz, “Dolayısıyla bu bizlerin mahalleye gelen ve gideni artık görememize sebep oluyor. Hani Cumhurbaşkanımız diyor ya. Muhtar mahallesine ve köyüne gelenleri ve gidenleri görecek. Maalesef biz noktada en büyük sıkıntıyı yaşıyoruz. Bilişim çağında yaşıyoruz. Muhtarlarımıza Nüfus Müdürlükleri tarafından bir şifre veriliyor. Biz şunu istiyoruz, bu kayıtları hiçbir ücret almadan muhtarlar yapsın. Biz karşımıza aldığımız vatandaşı çayını söyleyip sohbet ederek çözüyorduk. Şüphelendiğimiz vatandaşı emniyet güçlerine bildiriyorduk. Maalesef Nüfus Müdürlüklerimiz artık vatandaşı muhtarlıklara yönlendirmediğinden dolayı mahallemizde olup biteni artık bilemez olduk. Güvenlik güçlerimiz ve istihbarat birimlerimizle bir kopuş yaşadık. Devletin 50 bin tane seçilmiş muhtarı neden çalıştırmadığını hep düşünürüm. Oysa ki, biz köy kanunun 10’uncu maddesinde devlet memuruyuz aynı zamanda. 5490 sayılı kanun 50. Maddesi ikinci fıkrasında bişr değişiklikle nüfus müdürlüğü bize şifre veriyor. Bir ucunu nüfusa bir ucunu muhtarlığa bir ucunu güvenlik güçlerine açmamız lazım” dedi.

    Cumhurbaşkanlığı seçim sistemi istediklerini ifade eden Akdeniz, “23 bin muhtar maaşlarının bir kısmı Bağkur’a prim borcu olarak yatırılmak zorunda olduğuna dikkat çeken Akdeniz, “Biz devletin memurlarıyız, çalışanıyız. Devlet işçisinin,memurunun sigorta primini öder. Ama devlet muhtarların sigorta primlerini ödemiyor. Bu dönmede inşallah sosyal güvencesi olmayan yani Bağkur kapsamında olan muhtarlarımızın primleri inşallah devlet tarafından karşılanır. Bizde devletin kaçak işçisi sınıfından çıkarız” dedi.

    Tek liste ile gidilen seçimlerde mevcut başkan İbrahim Harmanbaşı yeniden Muhtarlar Derneği Başkanlığı seçildi.

  • Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken:

    Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, sigorta şirketlerinin primlerde indirim yaptığı yönünde haberlerle piyasanın tansiyonunun düşürmeye çalışıldığını ifade ederek, “Küçük hasarın faturası size yüzde 150 zam olarak dönüyor” dedi.

    Palandöken, “2016 yılı prim artışı 2014 ve 2015 yıllarının toplamından fazla olmuş. Şimdi de hafif hasarlı kazaları eğer sigorta şirketine ödetirseniz sizi ‘Hasarlı Sürücü’ sınıfına sokarak seneye priminizi yüzde 150 artırır, aman sigortanız bozulmasın, hasarları cebinizden öderseniz iyi edersiniz, diyorlar. İnsanları hasarları ödemeye zorluyorlar. Hak mı, adalet mi bu?” dedi.

    “2016 yılı primleri geçmiş yılları katlamış”

    Sigorta şirketlerinin 2016 yılındaki yüzde 100’ü geçen prim artışlarının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Resmi sitede yayınlanan zorunlu sigorta primi tablosuna (Tablo-1) bakıldığında 2016 yılında toplanan primler, 2014 ve 2015 yıllarının toplamından daha fazla prim yazılmış. Üç yıldır devam eden primlerin yükselişi 2016 yılında nasıl tavan yaptığı çok açık görülmektedir. Ocak ayı 2014 yılında 423 milyon TL, 2015 yılında 426 milyon TL prim yazılmış 2016 yılı Ocak ayına baktığımızda 859 milyon TL olmuş. İki yılın toplamından fazla sadece 2016 yılında prim kesilmiş. 2015 yılından baktığımızda ise yüzde 100 den fazla bir artış. Şimdi fiyatlar yüzde 10-15 düşmüş diye sevinemeyiz” diye konuştu.

    “Ticari araçlarda prim fiyatları artış trendi sürüyor”

    Taşımacı esnafı ilgilendiren ticari araç primlerine bakılırsa primlerin hala yükselme eğiliminde olduğunun da görüleceğine dikkat çeken Palandöken, “Ticari Taksilerin 2015 yılı sonu 1.729.-TL olan prim ortalaması 2016 yılı Ağustos ayında 2.238.-TL’ye çıkmış, minibüste, midibüste, otobüste aynı artış trendini görüyoruz. Bu nedenle sigorta şirketlerinin gerçek indirimini bekliyoruz” şeklinde konuştu.