Etiket: Kişisel

  • Ressam Meriç, 71. kişisel sergisini açtı

    Ressam Mehmet Ali Meriç, 71’inci kişisel resim sergisini MTSO Sanat Galerisi’nde açtı. Sergisinde deniz ve tekneleri konu alan Meriç, “Ressamlar, iyi bildiği durumları ve nesneleri daha rahat resmederler. Ben de bildiğim şeyi yaptım” dedi.

    Sergi açılışına MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek ile MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı Sadık Çağatay Güneş’in yanı sıra davetliler ve sanatseverler katıldı. Sergide, sanatçının yağlı boya kullanarak hazırladığı 30 eseri yer aldı. Sanatçı, geçtiğimiz yıl Mersin’de geçirdiği 30 yılını anlattığı bir sergiyi yine MTSO Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşturmuştu.

    Açılışta konuşan ressam Mehmet Ali Meriç, resimlerinde deniz ve tekneleri işlediğini, özellikle estetik bir yapısı bulunması nedeniyle yelkene ağırlık verdiğini söyledi. Ressamların iyi bildikleri durumları ve nesneleri kolay resmettiklerini belirten Meriç, “Ben de bildiğim şeyi yaptım. Bu kolaycılık olarak görülmemelidir” ifadelerini kullandı. Resimlerinin özel bir amaç taşımadığını kaydeden Meriç, “Morali bozuk bir insan güzel bir resmi izlediği zaman, içinde iyiliğe doğru pozitif duygular uyanır. Bundan âlâ mesaj mı olur?” diye konuştu.

    1965’ten bu yana profesyonel olarak çalıştığını aktaran Meriç, 1986’da Mersin’e yerleştiğini ve çalışmalarını kendi atölyesinde yürüttüğünü söyledi. Mersin’de sanat galerisinin az olduğunu ancak bu durumun kente özgü olmadığını belirten Meriç, İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerde de durumun aynı olduğuna işaret etti. Ekonomik ve kültürel koşulların sanat galerilerinin azalmasına sebebiyet verdiğini dile getiren Meriç, “Ortada durmadan artan ama nitelik bakımından büyümeyen bir nüfus var. Bu da sanata olan talebi düşürüyor” değerlendirmesini yaptı. Sanat galericilerin eskiden salt ticaret yapma gibi bir gayeleri olmadığını anlatan Meriç, “Ancak günümüzde bu durum değişti. Artık galeriler sanat bakkallarına dönüştü. Türkiye’de son 30 yıldır sanat galerileri maalesef bu durumda” diye konuştu.

    Gençlere de tavsiyelerde bulunan sanatçı, sadece sanat alanında değil, hayatın her aşamasında başarılı olmak için çok çalışmaları gerektiğini söyledi. “Çok araştır, çok dene ve de mutlaka malzeme bilgini kuvvetlendir” diyen Meriç, sözlerini şöyle tamamladı; “Ben yaptım oldu, demek hiçbir zaman doğru değildir. Biz güzelin peşinde değil, doğrunun peşindeyiz. Resmin güzeli çirkini olmaz, doğrusu yanlışı olur.”

  • Wi fi destekli cihazlarda kişisel veriler tehlike altında

    STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş. Temmuz-Eylül arasını kapsayan yeni siber tehdit durum raporunu açıkladı. Açıklanan raporda wi fi bağlantılarında güvenlik açığına karşı kullanıcılar uyarıldı.

    STM bu hafta Belçika’daki Leuven Üniversitesi’nin araştırmacılarının kamuoyuna açıkladığı wi fi bağlantılarda güvenlik açığına karşı kullanıcıları hazırlamış olduğu raporda uyardı. STM’nin siber güvenlik uzmanları, bu siber tehlikeye karşı sistem güncellemesi yapmadan dosya paylaşılmamasını, kritik kişisel verilerin adres çubuğunda güvenli ibresi görüldükten sonra girilmesi gerektiğini belirtiyor.

    STM’nin raporuna göre, kritik enerji tesislerine ve yatırımlarına siber saldırı tehdidi sürüyor. Türkiye’de de geniş elektrik kesintilerine neden olan siber saldırıların, alt yapı hizmetlerini durdurarak büyük ekonomik ve çevresel zararlara yol açabileceğine dikkat çekiyor.

    Dragonfly’ın hedefinde yine Türkiye var

    STM yeni dönem raporunda öne çıkan siber tehditlerin başında 2011 yılından beri faaliyette olan siber korsan grubu Dragonfly’a dikkat çekiyor. Doğu Avrupa kökenli olan bu espiyonaj grup, geçtiğimiz yıllarda değişik ülkelerdeki enerji firmalarına ait kritik alt yapılara karşı gerçekleştirdiği karmaşık siber casusluk saldırılarından sorumlu olarak biliniyor. 2015 yılı Aralık ayına kadar sessiz kalan grubun bu kez tahrip amaçlı ’DragonFly 2.0’ saldırılarının hedeflerinde özellikle İsviçre, ABD ve Türkiye’deki kritik enerji tesislerinin olduğu belirtiliyor. İstanbul ve Trakya Bölgesi’nde yaşanan geniş çaplı elektrik kesintilerinin ana nedeninin de Dragonfly saldırıları ile ilişkili olduğu değerlendiriliyor.

    Bitcoin saldırıları artıyor!

    Raporda ilk dijital para birimi “Bitcoin” cephesinde gerçekleştirilen siber saldırılara da dikkat çekiliyor. 2017 yılında dünyanın en büyük Bitcoin borsası olarak bilinen Hong Kong’daki Bitfinex’e yapılan saldırı sonrasında 65 milyon dolar değerinde Bitcoin hırsızlığı yaşandı. Yine mayıs ortasında gerçekleştirilen ve büyük zarara sebep olan WannaCry saldırısının fidyelerini toplamak için açılan Bitcoin hesaplarından Ağustos ayının başında 140 bin dolar eş değerinde Bitcoin 6 adet farklı hesaba gönderilerek harcandı. Yakın dönemde gündemi fazlasıyla meşgul eden Kuzey Kore’nin, 2017 ikinci yarısından itibaren Güney Kore’deki Bitcoin ve türevi servis sağlayıcılara yönelik yoğun bir saldırı gerçekleştirdiği ortaya çıktı. Tüm bu gelişmeler Bitcoin’in kullanımı yaygınlaştıkça siber saldırıların hedefi arasında olacağını da gösteriyor.

    Açık Bluetooth tehdidi; BlueBorne Saldırıları

    STM’nin raporunda yer alan BlueBorne saldırıları 5 milyardan fazla cihazı etkileyebilecek büyüklükte bir risk olarak gösteriliyor. Akıllı telefonlar, akıllı televizyonlar, dizüstü bilgisayarlar, saatler hatta bazı otomobillerin ses sistemleri gibi Bluetooth özelliği olan hemen hemen tüm cihazlar bu saldırı tehdidi altında bulunuyor. BlueBorne saldırılarının geçtiğimiz aylarda dünya genelinde birçok şirket ve kuruluşa zarar veren WannaCry’a benzer şekilde yayılabileceğinden endişe ediliyor.

    Otomotiv sektörünü de olumsuz etkiledi

    STM Siber Tehdit Durum Raporu’nda yer alan benzer bir tehdit de günümüz modern otomobilleriyle ilgili. En son gündemde geniş yer bulan Renault saldırısı dikkate alındığında otomobillerin hava yastığı, frenler, park sensörleri vb. güvenlik sistemleri de dâhil olmak üzere değişik bileşenlerinin yerinde veya uzaktan erişimle saldırganlar tarafından devre dışı bırakılmasına yol açan açıklıklar tespit ediliyor.

    Araştırmacılar, otomobil üreticilerinin ağ güvenliğine yönelik alacakları karşı tedbirlerle zafiyeti azaltabileceklerini, tam çözümün ise ancak gelecek kuşak otomobillere uygulanabileceğini ifade ediyorlar.

    İHA tehlikesi kapıda

    Mini İnsansız Hava Aracı (İHA), genel olarak bilinen adıyla drone’ların da gelecekte tehlike oluşturabileceğinden bahsediliyor. Mini İHA’ların basit ve hızlı kuruluma sahip olması, çoğunlukla şifresiz iletişim kanalı kullanması ele geçirilmesini kolay hale getiriyor. Dronejacking olarak da adlandırılan mini İHA ele geçirme saldırılarının yakın gelecekte siber suçlar arasında popülerlik kazanacağı öngörülmektedir.

  • Efeler’de kişisel resim sergisi ilgi gördü

    Aydın’ın Efeler ilçesinde ressam Sinem Sözer’in ziyarete açılan birinci kişisel resim sergisi yoğun ilgi gördü.

    Milli Aydın Bankası Salonunda düzenlenen resim sergisi açılışın da konuşan ressam Sözer, ilk önce karakalem olarak sürdürdüğü resim çalışmalarını son sekiz yıldır portre ağırlıklı yağlı boya resim çalışmalarına yer verdiğini, sergide 32 resim tablosunun olduğu ve kendine özgü resimlerin yer aldığını ifade etti.

    Resim sergisinin açılışının ilk günün de yoğun bir katılımın olduğunu ifade eden Sözer, sergiye ilgi gösteren Aydınlılara teşekkür etti.

  • Unilever’in Konya Ev ve Kişisel Bakım Ürünleri Fabrikası açıldı

    Unilever, Konya’daki ikinci yatırımı olan Ev ve Kişisel Bakım Ürünleri fabrikasının açılışını gerçekleştirdi. Açılışa, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de katıldı.

    Türkiye’de sekiz fabrikası ve beş bini aşkın çalışanıyla faaliyet gösteren Unilever, Konya’daki ikinci yatırımını Ev ve Kişisel Bakım Ürünleri fabrikasıyla yaptı. Tedarikçileriyle birlikte Konya’da güçlü bir tedarik zinciri ekosistemi oluşturan Unilever, toplamda 350 milyon euroya ulaşan entegre yatırım değeriyle Türkiye’de hızlı tüketim sektöründe son 10 yılın en büyük fabrika yatırımını hayata geçirdi. Fabrika, Unilever Global CEO’su Paul Polman, Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Harm Goossens ve Unilever Türkiye, Rusya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya, Kafkasya ve İran Tedarik Zincirinden Sorumlu Bölge Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Nihal Temur’un ev sahipliğinde gerçekleşirken açılışa Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Konya Valisi Yakup Canbolat, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, AK Parti Konya Milletvekilleri Ziya Altunyaldız, Mehmet Babaoğlu, Muhammet Uğur Kaleli, AK Parti Konya İl Başkanı Musa Arat, Konya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü ve davetliler katıldı.

    4 mega üretim tesisi, 2 şişe üretim tesisi, 1 dolum tesisi, 1 mega depolama-dağıtım merkezi ve 1 hammadde lojistik merkezi ile toplamda 9 tesisten oluşan ‘Konya Tedarik Köyü’, zaman ve enerjiden tasarruf sağlayacak ve maliyetleri azaltacağı bildirilirken, yeni Tedarik Köyü’nün Türkiye’nin ihracatı için dinamo rolü üstleneceği, ev ve kişisel bakım ürünleri kategorisinde toplam üretim kapasitesini 750 bin tona çıkaracak olan yeni fabrikanın bu iki ürün grubunun 21 ülkeye olan ihracatını da artırması bekleniyor.

    Yapılan açıklamada, Türkiye’nin 2023 yılı için belirlediği toplam 500 milyar dolarlık ihracat hedefine katkı sağlamak amaçlandığı belirtilirken, yeni fabrikanın Türkiye’de hızlı tüketim alanında son 10 yıldaki en büyük yatırım ve Türkiye tarihinde Konya’ya, tüm sektörlerde yapılmış en büyük yatırım olma özelliği taşıdığı bildirildi.

    Unilever Global CEO’su Paul Polman törende yaptığı konuşmada “Türkiye’nin ve ekonomisinin 100 yılı aşkın bir süredir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Türkiye; Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Orta Asya

    için bölgesel bir merkez olma rolüyle önceliğimiz olan bir ülke. Konya da altyapısı, konumu ve yenilenebilir enerji tedariki konusunda sahip olduğu potansiyel ile Unilever’in geleceği için stratejik bir rol üstleniyor, sürdürülebilir büyümemizi destekliyor” dedi.

    “Dünya standartlarında sürdürülebilir teknoloji”

    Unilever Türkiye, Rusya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya, Kafkasya ve İran Tedarik Zincirinden Sorumlu Bölge Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Nihal Temur ise açıklamasında “Tüm fabrikalarımızda olduğu gibi bu yeni fabrikamız da çöplüğe ‘sıfır atık’ gönderme hedefine ulaşacak şekilde tasarlandı. Ayrıca en iyi bina stratejilerinden ve uygulamalarından oluşan bir yeşil bina sertifikasyon programı olan

    LEED sertifikasyonunu da (LEED- Leadership in Energy and Environmental Design) hazır şekilde inşa edildi. Yenilikçi tasarımı ve üretim sistemleriyle karbon emisyonu ve su tüketimi, benzeri üretim merkezlerine kıyasla yüzde 50 azaltılacak şekilde hayata geçirildi” dedi. Temur, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Uçtan uca dijital teknolojiler, akıllı üretim hatları ve üstün kalitede tedarik zinciri yönetimi ile gerek fabrikanın kendisi gerekse Konya Tedarik Köyü’nün bütünü, iyi bir sürdürülebilir tedarik örneği sergiliyor. Bu model tüm paydaşlar için zaman, enerji ve maliyet tasarrufu sağlıyor”.

    “Türkiye bizim için önemli bir ülke”

    Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Harm Goossens basın mensuplarına Türkiye stratejileri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Goossens, koşullar ne olursa olsun Türkiye’de uzun süreli kalacaklarını ve uzun dönemli yatırımın söz konusu olduğunda her zaman burada olacaklarını söyledi. Goossens, Türkiye’nin global olarak kendileri için önemli bir ülke olduğunu belirterek, “Her 10 evin 9’unda ürünlerimiz var. Türkiye global olarak bizim için önemli bir ülke. En iyi çalışanlarla beraberiz. Türkiye’den, farklı bölgelere ürünlerimizi ihraç ediyoruz. 2016 yılında Türkiye’den 32 ülkeye 150 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik” diye konuştu.

    Programda konuşan Konya Sanayi Odası (KSO) Başkanı Memiş Kütükcü, Unilever’in 2013 yılında Algida ile bölgeye yatırım yaptığını belirterek, “Unilever, ev ve kişisel bakım ürünleri yatırımlarını da tamamlayarak bugün hizmete açıyor. 350 milyon eurosunu bugün açılışını yaptığımız tesisler olmak üzere Algida ile beraber bölgemize yaptığı yatırım tutarı 500 milyon euroya yaklaştı. Bu yatırım Konya tarihinin en büyük uluslararası yatırımı değerli konuklar. Ben burada ülkemize inanan, Konyamıza inanan ve güvenen ve Türkiye’de üretim üssü olarak Konya’yı seçen başta Unilever ve tedarikçileri olmak üzere tüm yerli ve yabancı yatırımcılara teşekkür ederim” diye konuştu.

    Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ise, bu tesislerin hayata geçirilmesinde nasıl yoğun bir çalışma gösterildiğini ifade ederek, “Özellikle Unilever yöneticileri gerçekten çok güzel bir model ortaya koydular. Bir sanayi tesisinin yapılmasında dünya çapında bir yatırımın hayata geçmesinde nelere dikkat edilmesi gerektiğine aslında örneklik teşkil ettiler. İş güvenliği açısından gösterdikleri özen, verimli çalışma konusunda ortaya koydukları başarı yine yatırımın ekolojik olması noktasında sıfır atık ortaya çıkması konusunda gösterdikleri özen ve diğer birçok çabayla da hakikaten örnek bir tesisin Konya’ya kazandırılmasında büyük bir başarı gösterdiler” ifadelerini kullandı.

    Konya’nın önemli gelişmelere imza attığını belirten Konya Valisi Yakup Canbolat ise, “Bu süreç zarfında Konya tarımdan sanayiye, ulaştırmadan haberleşmeye, eğitimden sağlığa, turizmden kültüre, enerjiden ticarete kadar her alanda büyük bir gelişme kaydetmiştir. Konya ilimiz bugün itibariyle sahip olduğu 9 adet organize sanayi bölgesi, 44 adet küçük sanayi sitesi, 10 adet özel sanayi alanıyla Anadolu’nun üretim üssü haline gelmiştir” şeklinde konuştu

    AK Parti Konya Milletvekili ve TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız da, “Unilever gibi bir firma bugün toplamda 350 milyon euroluk bir yatırımı Türkiye’ye ve Türkiye’nin geleceğine inanarak yapıyorsa ve daha yüzyıllar burada olacağını ifade ediyorsa evet Türkiye’ye inanmak, Türkiye’ye güvenmek, Türkiye’nin geleceğine ve Türkiye’nin umuduna katılmaktır. Bunun yanında eğer Konya Türkiye’nin kalbiyse ve Konya’ya yatırım yapılıyorsa bunun da çok önemli sebepleri var. Eğer Konya bugün çok önemli bir yatırım merkezi olabilmişse bunu hep birlikte Konya olmaya borçluyuz” diye konuştu.

    “Üreticinin desteklenmesi ve geliştirilmesi noktasında çalışmalar var”

    Türkiye’de üreticinin desteklenmesi ve geliştirilmesi noktasında çalışmalar olduğunu söyleyen Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Türkiye’de üreticinin desteklenmesi, sanayinin geliştirilmesi noktasında aşağı yukarı 72 maddeden oluşan çok önemli dönüşümleri, çok önemli maddeleri içeriyor. Dolayısıyla bunu da inşallah bu ay içerisinde hayata geçireceğiz. Bir diğer çalışmamız piyasa denetim ve gözetimiyle ilgili Türkiye’de piyasada çok sayıda ürün var, alıcı var, satıcı var. Bunların denetlenmesi, bunların kurallara uygun şekilde olması için bir çalışmamız var. İnşallah bu yıl sonuna doğru Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edeceğiz. Ciddi ve kapsamlı bir dönüşüm öngörüyoruz. Bir diğer çalışmamız bu endüstri 4.0 ile ilgili. Dünyada önemli gelişmeler var. Bu konuda çalışmalar var. Almanya’da başlayan bir süreçti. Amerika’da, Çin’de, dünyanın belli bölgelerinde bu konuda çalışmalar yapılıyor. Türkiye’de biz 6 sivil toplum kuruluşunu, sanayicileri ve üreticileri temsil eden 6 kuruluşu bir araya getirdik. Bu konuda da kapsamlı bir çalışma yürütüyoruz. Gelecek yıl bakanlığımızın bütçesine bununla ilgili de bir fon ve kaynak ayıracağız. Bunu da hayata geçireceğiz” dedi.

    Ar-Ge merkezleri kurmayı teşvik ettiklerini söyleyen Bakan Özlü, “Özellikle yabancı yatırımcılarımızın da Türkiye’de AR-GE merkezlerini kurmalarını arzu ediyoruz. Bu isteğimiz Unilever ailesi belli ürünlerde belli kısımlardaki Ar-Ge merkezlerini Türkiye’de kurmaları noktasında kendilerini teşvik edeceğimizi ve destekleyeceğimizi burada ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

    “Yaşanan iç şok ve darbe girişimine rağmen Türkiye ekonomisi iyi bir performans gösterdi”

    Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de, küresel kriz, Avrupa krizi, Ortadoğu’daki kaos, Türkiye’de yaşanan iç şok ve darbe girişimine rağmen Türkiye ekonomisinin iyi bir performans gösterdiğini dile getirerek, “2002 yılında hükümetimiz başa geldi. 2002-2016 döneminde yüzde 5.7 gibi çok güçlü bir büyüme performansı gösterdik. Ondan önce 1923-2002 döneminde yüzde 4.5 gibi yine iyi bir büyüme oranımız var ama bütün bu şoklara rağmen yüzde 5.7’lik bir büyüme oldukça iyi sayılır. Hatta küresel kriz sonrası döneme bakarsak yüzde 6.7 gibi çok daha büyük bir büyüme söz konusu. 2010-2016 döneminde 2000’li yılların başında Türkiye ekonomisini reel olarak yüze eşitleseniz bugün Türkiye ekonomisi 215’e ulaşmış durumda. Aynı dönemde dünya ekonomisine baktığımızda veya aynı dönemde diyelim ki gelişmekte olan ülkelere baktığımızda Türkiye’nin iyi performans gösterdiğini söyleyebilirim. Dünya ekonomisi 100’den 181’e, Avrupa Birliği 100’den 126’ya, gelişmekte olan ülkeler Çin ve Hindistan’dan hariç 100’den 193’e çıkmış. Türkiye 100’den 215’e çıkmış” dedi.

    “Türkiye demokrasisini de, hukuk devletini de çok daha güçlendirecek”

    Çok önemli bir anayasa reformunu Nisan ayında gerçekleştirdiklerini de aktaran Şimşek, “Buna ilişkin de algı dışarıda olumsuz ama şunun altını çizmek istiyorum. Türkiye aslında sadece ve sadece hükümet sistemi değişikliğine gitti. Türkiye demokratik, laik bir sosyal hukuk devleti olmaya tabii ki devam edecek. Türkiye tabii ki demokrasisini daha da güçlendirecek. Yaptığımız tek şey 94 yılda 65 hükümet çıkartan bir parlamenter yönetim sistemi yerine çok daha istikrarlı, çok daha güçlü, reformcu hükümetlerin gelmesinin önünü açmak. Çünkü bundan sonra 5 yılda bir seçim yapılacak. Cumhurbaşkanı devlet başkanı doğrudan doğruya halk tarafından seçilip yönetimi kuracak. Meclis çok güçlü şekilde çalışmaya ve yasamanın tekeli olmaya, denetimin merkezi olmaya devam edecek. Bu konudaki algılar ve yargılar da maalesef yanlış. Dolayısıyla Türkiye geriye gitmiyor tam aksine Türkiye çok güçlü bir şekilde önüne bakıyor. Türkiye demokrasisini de, hukuk devletini de çok daha güçlendirecek. Bunları önemsiyoruz çünkü her şeyin başı bu kalkınma ile demokrasi at başı gider. Hukuk devleti, öngörülebilirlik iş alemi için olmazsa olmazdır. Vatandaşlarımızın da talebi bu yöndedir. Yaptığımız tek şey istikrarı kalıcı şekilde Türkiye’ye kazandırmaktır” şeklinde konuştu.

  • Zararli “hava durumu” uygulamasıyla, kişisel banka bilgileri ele geçiriliyor

    Türkiye’de siber güvenlik ve büyük veri konusunda çalışmalarıyla öncü kurumlardan olan STM, yeni Siber Tehdit Durum Raporunu açıkladı. STM’nin yılın ilk 3 ayını kapsayan yeni siber tehdit raporunda, masum görünen mobil uygulamalar üzerinden kişisel banka bilgileri ele geçirilebiliyor. Yeni nesil bu siber tehdit üzerinden, Türkiye’den 22 banka hedef alındı.

    Mobil bankacılık müşterileri yine hedefte

    Son dönemde mobil bankacılığı hedef alan saldırıların şekli artık daha değişmiş olarak karşımıza çıkıyor. Android işletim sisteminin mağazasında, kendisini masum bir hava durumu uygulaması gibi gösteren ve mobil bankacılık müşterilerini hedef alan bir zararlı yazılım keşfedildi. Google Play’de ’Good Weather’ adlı hava durumu tahmin uygulaması olarak kendini gösteren bu zararlı yazılım, Türkiye’den de 22 bankanın müşterilerini hedef aldı.

    Aslında iyi bilinen bir hava durumu uygulaması olan Good Weather’ın zararlı hale dönüşmüş şekli olarak öne çıkan bu uygulama, hava durumu tahmini özelliklerini koruyor fakat bununla birlikte, bulaştığı cihazları uzaktan kilitleyebiliyor, SMS mesajlarına erişebiliyor ve cep telefonu üzerinden kullanılan mobil bankacılık bilgilerini çalmaya odaklanıyor.

    Google Play Store, hava tahmin uygulamasının zararlı bir yazılım olduğunu 2 gün sonra fark ederek kaldırdı; ama zararlı yazılımın bu kısa süre içerisinde 5 binden fazla kullanıcıyı etkilemiş olabileceği tahmin ediliyor.

    İlk tespitlere göre 48 ülkede 5 bin kullanıcıya ulaşan uygulamanın hedefleri arasında Türkiye de bulunuyor. Üstelik ülkemiz en çok hedef olmuş ülke olarak öne çıkıyor. Türkiye’den 2 bin 144 indirme tespit edilmiş. En yakın indirme 202 adetle Suriye’den yapılmış görünüyor. Suriye’yi 24 indirme ile Güney Afrika izliyor.

    Casusluk yazılımı StoneDrill tüm dünyayı tehdit ediyor

    Geçtiğimiz yıllarda silici zararlı yazılım Orta Doğu’daki bir petrol ve gaz şirketindeki 35.000 bilgisayarı saf dışı bırakarak oldukça ses getirdi. Gerçekleşen saldırı dünyanın petrol tedarikinin %10’ unu tehdit etti. Bu silici zararlı yazılımdan sonra ona benzeyen ancak çok daha karmaşık yeni bir yazılım tespit edildi; StoneDrill.

    StoneDrill’in silme fonksiyonunun yanında casusluk özelliği de keşfedildi. Uzmanlar, StoneDrill’in bu özelliğinin daha önce gerçekleştirilen silme ve casusluk operasyonları ile bağlantılı olduğunu belirtiyor. StoneDrill hâlihazırda Suudi Arabistan’ı ve Avrupa’yı hedefliyor görünse de saldırganların operasyonlarını tüm dünyaya yaymalarından endişe duyuluyor.

    Milli siber güvenlik çalışmaları başladı

    Ülkemizde siber güvenlik alanında farklı kurumlarda yürütülen faaliyetlerin tek çatı altında toplanmasına yönelik çalışma başlatıldı. Kritik kamu kurumlarına yapılan korsan saldırılar, telefon dinlemeleri, böcek yazılımlar detaylı şekilde inceleniyor. Gelen öneriler doğrultusunda siber güvenlik açıklarının kapatılması, siber saldırılara karşı yeni tedbirler alınması ve bilişim alanında ’yerlileşmeye’ gidilmesi hedefleniyor. Çalışmaların raporlaştırılarak tek çatı altında toplanmasıyla bir siber güvenlik merkezinin hayata geçirilmesi de amaçlanıyor.