Etiket: Kısırlığı

  • Varikosel Ve Erkek Kısırlığı

    Yrd. Doç. Dr. Abdullah Açıkgöz, varikoselin yaşla birlikte ilerleyici testis hasarı ile seyreden, erkek kısırlığının en sık nedeni olan ve cerrahi ile düzeltilebilen bir hastalık olduğunu söyledi.

    Medical Park Samsun Hastanesi Üroloji Kliniği’nden Yrd. Doç. Dr. Abdullah Açıkgöz “Mikroskopik Varikoselektomi” hakkında bilgi verdi. Dr. Açıkgöz “Varikosel yaşla birlikte ilerleyici testis hasarı ile seyreden, erkek kısırlığının en sık nedeni olan ve cerrahi ile düzeltilebilen bir hastalıktır. Genel popülasyonda yüzde 13-15 civarında olmasına karşın kısırlığı olan erkek grubunda yüzde 40’a kadar artan oranlarda görülür. Varikosel, testis gelişiminde gerileme ve küçülme, testis ağrısı ve sperm değerlerini bozarak kısırlığa nedeni olabilir” dedi.

    Yrd. Doç. Dr. Abdullah Açıkgöz “Varikosel olguları değerlendirilirken tıbbi ve üreme öyküsünün alınmasını takiben fizik muayene ve semen analizi yapılması esastır. Fizik muayene sırasında testisin büyüklüğüne, yapısına ve sperm kanallarına mutlaka bakılmalıdır. Testis boyutlarında azalma olması ya da testis kıvamının bozulması sperm yapısının ciddi olarak etkilenmiş olabileceğinin işaretidir” şeklinde ifade etti.

    Dr. Açıkgöz şöyle devam etti: “Varikosel tanısında geçmiş yıllarda başta skrotal doppler ultrasonografi olmak üzere termografi, sintigrafi ve venografi gibi yöntemlerin tanımlanmasına rağmen günümüzde sadece fizik muayenenin yeterli olduğu diğer yöntemlerin uygulanmaması gerektiği bildirilmektedir. Ancak şişmanlık ve sperm kanallarının kısa olması ile geçirilmiş cerrahi girişimler gibi özel durumların varlığında skrotal ultrasonografi yapılması önerilmektedir. Varikoselin sperm üzerine olan etkisinin anlaşılabilmesi için semen analizi yapılmalıdır. Avrupa Üroloji Derneği kılavuzlarına göre eğer ilk semen analizi anormal ise ikincisinin istenmesi gerektiğini ve iki semen analizi arasındaki sürenin 7 günden kısa ve 3 haftadan da uzun olmaması önerilmektedir.”

    Varikosel tedavisinin temel amaçları hakkında bilgi veren Dr. Açıkgöz şu bilgileri verdi: “Varikoselin neden olduğu skrotal ısıyı azaltmak, sperm parametrelerini düzeltmek, ağrıyı azaltmak, hormon düzenini sağlamak, ergenlik dönemi varikoselde testis büyümesini yeniden sağlamak veya gerilemesini durdurmak yardımcı üreme tekniklerinden intrauterin inseminasyon (aşılama) için yeterli sperm sayısını sağlamak ya da azospermi dediğimiz hiç spermi olmayan olgularda intrastoplazmik sperm injeksiyonu (tüp bebek) yapılması için testiste sperm odakları oluşumunu artırmak ya da menide yeniden sperm oluşmasına neden olarak tüp bebek uygulamasına yardımcı olmak ve nihai hedef olarak gebeliğin sağlanması varikosel tedavisindeki temel amaçlardır.”

    Hangi hastaları tedavi ettiklerini anlatan Yrd. Doç. Dr. Açıkgöz “Fizik muayene ile tespit edilen varikosel varlığı, çiftin bilinen kısırlık öyküsünün bulunması, kadın partnerin üreme fonksiyonlarının normal olması, anormal sperm değerleri olan hastaları tedavi ediyoruz. Çok önemli bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. Fiziki muayene ile tespit edilemeyen ancak skrotal doppler usg ile tespit edilen varikosele subklinik varikosel diyoruz ve bu varikosellerin tedavi endikasyonu bulunmamaktadır” şeklinde konuştu.

    Varikoselin tıbbi olarak bir tedavisi olmadığını ve mutlaka girişimsel bir yöntem ile tedavi edilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Açıkgöz “Varikosel tedavisindeki amacımız cerrahi sonrası varikoselin tekrarlamaması veya cerrahi sırasında ve sonrasında gelişebilecek komplikasyonların az olması, cerrahi işlemin günlük aktivitelere başlamayı geciktirmemesi, testisin atardamarı ve lenf sistemi damarları gibi önemli yapıların korunmasıdır” ifadelerini kullandı.

    Üroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Abdullah Açıkgöz “Literatürü incelediğimizde açık cerrahi tekniklerin laparoskopik teknik, skleroterapi ve embolizasyon ya da medikal tedavi yöntemleriyle, radyolojik yöntemlerin laparoskopik yöntemlerle ve de açık cerrahi tekniklerin kendi içlerinde karşılaştırıldığı görülmektedir. Bu yöntemler içerisinde, mikrocerrahi (mikroskop altında) teknikle yapılan varikoselektomi operasyonlarının daha etkili olduğu anlaşılmaktadır. Mikrocerrahi varikoselektomi yöntemleri diğer tekniklere göre daha avantajlıdır. Bu teknikle yapılan varikosel cerrahisinde varikoselin tekrarlama riski görülmemekte, cerrahi sonrası ağrı daha az olmakta, hastalar günlük aktivitelerine daha erken başlamakta ve en önemlisi testisin atardamarı korunduğu için hamilelik oranları yaklaşık 3 kat daha fazla artmaktadır” dedi.

  • Erkek Kısırlığı Çözümünde Mikro Tese Devrimi

    İzmir Üniversitesi Hastanesi Üroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Serkan Akdemir, sperm üretim bozukluğu olan ve tedavi edilemeyen kısır erkeklerin Mikro Tese yöntemiyle çocuk sahibi olabildiğini söyledi.

    Menide hiç sperm hücresi çıkmaması durumu olan Azoospermi hastalığının, çocuğu olmayan her 10 erkekten birinde görülebildiğini kaydeden İzmir Üniversitesi Hastanesi Üroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Serkan Akdemir, Mikro Tese operasyonunun, sperm üretim bozukluğu olan ve ilaçla tedavi edilemeyen erkeklerin çocuk sahibi olmalarında umut ışığı olduğunu kaydetti.

    Mikro Tese tedavisinin ameliyathane ve mikroskop altında yapıldığını anlatan Akdemir, şöyle konuştu: “Mikroskop altında testise ulaşılarak, bir kesi atılıyor ve burada tüp yapı ortaya çıkıyor. Bu tüp yapıların içerisinde sperm hücreleri var. Önemli olan içinde spermin olduğunu düşündüğümüz tüpleri ayırmak. Çıkarılan bu tüp müdahale esnasında embriyolog tarafından inceleniyor. Daha sonra laboratuvarda işleme tabi tutularak, içlerindeki sperm hücrelerini ayrıştırıyoruz. Elde edilen hücreler mikroenjeksiyon ile kadının yumurtaları içerisine enjekte ediliyor ve tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olma şansı yakalanıyor.”

    BAŞARI ŞANSI YÜKSEK

    İzmir Üniversitesi Hastanesinin Mikro TESE operasyonlarını başarıyla gerçekleştirdiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Akdemir, “Hastanemizde Azoospermi hastası olan erkeklere Mikro Tese yöntemiyle sperm hücresi elde etme oranı yüzde 20 ile yüzde 100 arasındadır. Arada bu kadar fark olmasının nedeni hastalıkla ilgilidir. İşin en zor tarafı, hangi hastada hücre bulunup, hangisinde bulunamayacağının ameliyattan önce tahmin edilmesidir. Hekimlerin uzmanlığı bu noktada önem kazanmaktadır” diye konuştu.

    Yrd. Doç. Dr. Serkan Akdemir, sözlerini şöyle sürdürdü; “Mikro Tese yöntemi, ‘çocuk sahibi olamazsın’ denen hastalara umut vermektedir. Hastaların yüzde 50 oranında çocuk sahibi olabilme şansı oluyor. İzmir Üniversitesi Hastanesi’de bu standartlarda uygulama yapmaktadır. Kısırlık kader olmaktan çıkıyor. Bu hastalardan uygun tedavi ile kısa sürede sperm elde edebiliyoruz.”