Etiket: Kişiden

  • PKK Operasyonunda Gözaltına Alınan 15 Kişiden 7’si Tutuklandı

    Şanlıurfa ve Viranşehir ilçesinde yapılan PKK operasyonunda gözaltına alınan 15 kişi’den 7’si tutuklanarak cezaevine gönderildi. Aynı operasyonda gözaltına alınan HDP İl Eş Başkanı Ayşe Sürücü ve 4 kişi ise adli kontrol kararı ile serbest bırakıldı.

    Şanlıurfa ve Viranşehir ilçesinde polis, PKK/KCK terör örgütüne yönelik operasyon düzenlemiş, operasyonlarda HDP Şanlıurfa İl Eş Başkanı Ayşe Sürücü ile birlikte 15 kişi gözaltına alınmıştı. Sorgularının ardından Viranşehir Adliyesine sevk edilen 15 kişiden 3’ü savcılık tarafından serbest bırakıldı. Ayşe Sürücü’nün de aralarında bulunduğu 5 kişi ise çıkarıldığı mahkemece adli kontrol kararı ile serbest bırakıldı.

    Terör örgütü üyesi olmakla suçlanan Ş.Ç., M.E.D., F.D., M.S., A.Ç., Ç.E., ve Ö.K. ise tutuklandı.

    Mahkeme sabaha karşı biterken, zanlıların yakınları ise mahkeme bitimine kadar adliye önünde bekledi.

  • Bakan Ağbal: “Her 3 Kişiden Biri Kayıt Dışı Çalışıyor

    Maliye Bakanı Naci Ağbal, kayıt dışı istihdamla ilgili, “2015 için yüzde 33.6 yani yüzde 52.1 olan kayıt dışı istihdam oranı gerilemiş. Yaklaşık 20 puan bir iyileşme var. Dolayısı ile artık her 3 kişiden sadece bir kişi kayıt dışı çalışıyor. Bu oran bile hala çok yüksek mutlaka bizim kayıt dışı istihdamı daha da aşağılara çekmemiz lazım” dedi.

    13 – 14 Mart tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor 2016” konferansına Maliye Bakanı Naci Ağbal, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu katıldı. Bakan Ağbal, konferansta yaptığı konuşmada, vergi konusundan sektöre kadar, önemli konulara değindi.

    “KAYIT DIŞI İSTİHDAMDA YAKLAŞIK 20 PUANLIK İYİLEŞME VAR”

    Bakan Naci Ağbal, kayıt dışı istihdam ile ilgili konulara değinerek, “Kayıtlı ekonominin en önemli göstergelerinden bir tanesi kayıtlı istihdamın seviyesi veya kayıt dışı istihdamın aşağı yönlü gelip gelmediği. 2002 yılında Türkiye’de kayıt dışı istihdam oranı yüzde 52.1’di. Bu her iki çalışandan sadece birisi kayıtlı çalışıyor anlamına geliyor. Bu çok önemli bir sıkıntıydı. 2 kişiden birisi kayıtlı çalışıyor diğeri kayıtsız çalışıyor ise sosyal güvenlik dengesini tutturamazsınız. Sosyal güvenlik açıkları sürekli bir şekilde devam eder. Dolayısı ile kayıt dışı istihdamın aşağıya çekilmesi son derece önemli son 14 yılda bu alanda önemli mesafeler kaydettik. En son açıklanan veri, 2015 için yüzde 33.6 yani yüzde 52.1 olan kayıt dışı istihdam oranı gerilemiş. Yaklaşık 20 puan bir iyileşme var. Dolayısı ile artık her 3 kişiden sadece bir kişi kayıt dışı çalışıyor. Bu oran bile hala çok yüksek mutlaka bizim kayıt dışı istihdamı daha da aşağılara çekmemiz lazım. Bu anlamda organize perakende ticareti yapan sizler, özellikle kayıt dışı istihdamın aşağıya çekilmesi noktasında verdiğiniz önemli katkılardan dolayı teşekkür ediyorum” diye konuştu.

    AĞBAL’DAN VERGİ EŞİTLİK SEVİYESİ ESPRİSİ

    Perakendeciler zincirlerine seslenen Bakan Ağbal, sektördeki vergi oranlarının eşit olması gerektiğini ifade ederek, “Ticarete konulu malları üreticiden toptancıdan alıyorsunuz ve tüketiciye sunuyorsunuz. Burada aldığını malların KDV oranları ile aynı malları satarken uyguladığınız katma değer vergisi oranları farklı olabiliyor. Dolayısı ile yüzde 1’den alıp yüzde 8’e satabiliyorsunuz. Burada ideal olan tabii ki zincirin tamamında vergi oranının eşit olmasıdır. Yani üretimden tüketime kadar bütün oranın aynı olması gerekir. Böyle bir durumda alanda satan da vergiden herhangi bir şekilde etkilenmez. Fakat zaman içerisinde farklı gerekçelerle oran farklılaşmasına gittiğimiz durumlar oluyor. Yine kayıt dışı ekonomi ile mücadele etmek veya kayıtlılığı arttırmak anlamında bu zincirin belirli bir aşamasında oranı düşürebiliyoruz. Mesela, toptancı aşamasını yüzde bir perakende aşamasını yüzde 8 yapabiliyoruz. Bunu yaparken temel amaç kayıtlılığı arttırmaktır. Ama ben görüyorum ki burada oran farklılaşması bu defa perakendeciler zincirindeki firmaları olumsuz yönde etkiliyor. Burada mutlaka bizim bu konular üzerinde çalışıp perakendeci de toptancı da herhangi bir maliyetin üzerinde kalmayacak çözümleri üretmemiz lazım. Sayın Başkan söyledi ‘Biz sadece oranları eşitleyin diyoruz, sayın Maliye Bakanı onları nerede eşitleyeceğini bilir’ dedi. Doğru inşallah en yukarı seviyede eşitleyeceğiz. Bu hepimiz içinde son derece önemli” şeklinde konuştu.

    “GÜNDEMİMİZDE VERGİ İNDİRİMİ SÖZ KONUSU DEĞİL”

    Vergi oranlarındaki farklılaşmalar nedeni ile uzun vade de sektörlere zarar geldiğini söyleyen Ağbal, “Kolay ve kısa vadede çözüm üreten bir formül gibi gelse de orta ve uzun vadede aslında vergi indirimi ve vergi oranlarındaki farklılaşmalar sektöre zarar veriyor. Onun için bizim mümkün oldukça, özellikle Katma Değer Vergisi’nde oran farklılaştırmalarından uzak durmamız lazım. Bize geçmiş şunu gösterdi bundan sonra vergi oranı ile ilgili çalışma yaparken 41 kere düşünmek lazım. Çünkü bir parçasını düşünüp bir düzenleme yapıyoruz sonra bakıyoruz ki bir tarafı düzelttik derken bir başka tarafı bozabiliyoruz. Onun için burada özellikle mali istikrarın devamı, bütçe disiplinin devamı için gündemimizde herhangi bir şekilde vergi indirimi söz konusu değil. Burada özellikle vergi oran farklılaştırmasından kaynaklı maliyetlerin aşağıya çekilmesi, uygulamadan kaynaklanan zorlukların giderilmesi konusunda sektör olarak sizlerle bir araya gelir, çözümler geliştiririz. Yeter ki siz ayakta kalın yeter ki siz işlerinizi yürütün” dedi.

    TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise iş dünyası ile ilgili düzenlemeler beklediğini ifade ederek, “Sayın Bakanım, pek çok sektörde girdi ve çıktı arasındaki büyük KDV farkı bulunmaktadır. Bu yüzden şirketler KDV alacaklarını uzun süre tahsis edemiyor. Finansman sıkıntısı yaşıyor. Devlet alacağına karşı borcuna da aynı duyarlılığı göstersin istiyoruz. Şirketlerin KDV alacaklarını kurumlar vergisinden mahsup edilmesine veya devlete ödemelerinden mahsup edilmesine imkan verilmesi lazım. 2’inci olarak sebze, meyve ve et gibi temel ürünlerde KDV oranları yüzde 1, hem kayıt dışılık ile mücadele hem de orta ve düşük gelirli vatandaşlarımızın yararına olacak diyorum. Bu kapsamda üretimdeki oranı 1 ise satış noktasındaki bu oranda bir olsun  yani KDV’ler eşitlensin” dedi.

  • Kayıtlı Araç Sayısı 740 Bini Geçen Bursa’da 3 Kişiden Birinin Arabası Var

    Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Bursa’da yaşayan her üç kişiden birinin arabası var.

    Türkiye İstatistik Kurumu, şubat ayı sonu itibarıyla Bursa’da trafiğe kayıtlı toplam araç sayısının 740 bin 618 olduğunu açıkladı. Toplam nüfusu 2015-16 verilerine göre 2 milyon 842 bin 547 olan Bursa’da her üç kişiden birinin üzerine kayıtlı araç olduğu ortaya çıktı. Bu sayı kadın nüfusa oranlandığında ise Bursa’da her iki kadından birine bir araç düşüyor.

    Şubat ayı sonu itibarıyla Bursa’da trafiğe kayıtlı araç sayısının 740 bin 618 adet olduğu belirtildi. Araç sayısının bir önceki aya nazaran 3 bin 205 adet arttığı Bursa’da 403 bin 867 adet otomobil (yüzde 54,5), 144 bin 100 adet kamyonet (yüzde 19,5), 84 bin 588 adet motosiklet (yüzde 11,4), 58 bin 690 adet traktör (yüzde 7,9), 26 bin 140 adet kamyon (yüzde 3,5), 12 bin 587 adet minibüs (yüzde 1,7), 9 bin 88 adet otobüs (yüzde 1,2), bin 558 adet özel amaçlı taşıt (yüzde 0,2) bulunuyor.

    Nüfusu 2 milyon 842 bin 547 olan Bursa’da her üç kişiden birinin üzerine kayıtlı aracın olduğu ifade edildi. 740 bin 618 adet araç sayısı ile Türkiye’nin en fazla araç sayısına sahip 5. ili olan Bursa’da şubat ayında toplam 21 bin 23 adet taşıtın devri yapıldı. Devri yapılan toplam 21 bin 23 taşıt içinde otomobil 14 bin 888 adet ile ilk sırada yer aldı.

    Türkiye genelinde ise şubat ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı toplam 20 milyon 159 bin 183 adet taşıtın yüzde 53,1’ini otomobil, yüzde 16,3’ünü kamyonet, yüzde 14,6’sını motosiklet, yüzde 8,5’ini traktör, yüzde 4’ünü kamyon, yüzde 2,2’sini minibüs, yüzde 1,1’ini otobüs, yüzde 0,2’sini ise özel amaçlı taşıtlar teşkil ediyor.

  • 100 Kişiden 96’sı Arabulucuk Sistemi İle Davalarını Çözüyor

    Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından adliye saraylarındaki davaların daha hızlı çözülmesi için kurulan Arabuluculuk Bürosu hizmete başladı. Açılan 100 davadan 96 tanesi ise sitem sayesinde çözüme kavuştu.

    Adalet Bakanlığı tarafından adliyelerde davaların daha hızlı sonuçlanması için Türkiye genelinde kurulan Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın Kocaeli ve Gebze’deki şubeleri açıldı. Kocaeli ve Gebze’deki adliyelerdeki şubelerin açılışını gerçekleştiren Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanı Hakan Öztatar, uygulama hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Öztatar, “Bugün dava yoluyla bir uyuşmazlık 200 ile 400 gün arasında sonuçlandırılabilmektedir. Arabuluculuk sisteminde şu anda çözmüş olduğumuz 2 bin 500’e yakın uyuşmazlığın başarı oranı yüzde 96’dır. Her 100 kişiden 96’sı arabuluculuk sürecinde anlaşarak masadan kalkmış durumda. Bunun daha ötesinde çözülen 2 bin 500 uyuşmazlıktan yüzde 87’si bir günde ve bir günden daha az bir sürede çözümlenmiş. Bu çok önemlidir. Hiçbir uyuşmazlığı bir günde ve daha sürede çözemezsiniz ama arabuluculukla bunu çok daha kısa sürede çözebilirsiniz” dedi.

    “TÜM DAVALAR ÖNCE ARABULUCULUĞA GİDECEK”

    Uyuşmazlıklarda kısa sürede çözümün, adalete hızlı erişim sağladığın ve arabuluculuk sistemiyle ilgili 6 aylık bir eylem planı olduğunu belirten Öztatar, “Kanunumuz, Meclis tarafından yasalaştırıldığı takdirde bireysel iş uyuşmazlıkları, işe iade davaları dahil olmak üzere miktar belirlenmeksizin tüm davalar önce arabuluculuğa gidecek. Bu da yaklaşık 400 bine yakın iş uyuşmazlığında işçinin önce arabuluculuğa gitmesi, çözüm bulamazsa dava yoluna gitmesi demektir. İnşallah yakın zamanda Kocaeli ve Gebze Adliyesinde arabuluculuk büroları kuracağız. Yani vatandaşımız adliyeye girdiğinde oradaki büroya başvuracak. Şu anda zaten Kocaeli’de 70 arabulucumuz var” dedi.

    Arabuluculuk sisteminde çok güzel örnekler ortaya çıktığını anlatan Öztatar, “İşçi ve işveren arabulucuya gidiyor. İşveren 25 bin lira ödeyeceğini söylüyor, işçi ise 190 bin lira istiyor. Bu arabulucunun dikkatini çekiyor ’Niye 190 bin lira?’ diye soruyor. Diyor ki ’eşim vefat etmeden evvel hep bir evimiz olmasını isterdi bir evle ilgili de pazarlık yapmıştık fiyatı 190 bin liraydı’ deyince işveren ’Bir tek şartla kabul ederim, o evi ben alıp tapuda devrini size ben yapacağım’ diyerek iki tarafta uzlaşıyor. İşte böyle arabuluculuk işçi işveren arasındaki barışa da hizmet eden bir süreç” şeklinde konuştu.

    Türkiye genelinde iki yıldır uygulanan sistem sayesinde taraflar müzakere sonucu birbirleri ile görüşüp, dava açılmadan konularına çözüm arıyor. Arabuluculuk sistemi ile adliyedeki davalardan daha hızlı sonuç alınıyor.

  • Her 19 Kişiden Biri Kolon Kanserine Yakalanıyor

    Günümüzde her 19 kişiden biri kalın bağırsak kanserine (kolon kanseri) yakalandığına dikkat çeken ve erken erken teşhisin önemine değinen Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor, 5 kiloluk bir artışın kolon kanseri riskini yüzde 5 artırdığını kaydetti.

    Günümüzde her 19 kişiden biri kolon kanseri yakalanıyor. Kolon kanseri gelişmiş ülkelerde kadınlarda meme ve erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türü. Ülkemizde de kolon kanseri kadın ve erkekte üçüncü sırada yer alıyor. Avrupa’da her yıl yaklaşık 200 bin kişi kolon kanserinden hayatını kaybediyor. Türk Gastroenteroloji Derneği, kolon kanserinin erken teşhisle önlenebilir olduğuna dikkat çekti. Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor, bir kişinin hayatı boyunca kolon kanserine yakalanma riskinin yüzde 6 civarında olduğunu belirterek erkeklerde daha sık görülen bu tümöre 50 yaşından sonra yakalanma olasılığının daha fazla olduğunu söyledi. Bor ayrıca, 5 kiloluk bir artışın kolon kanseri riskini yüzde 5 artırdığını ifade etti.

    “POLİP AŞAMASINDAYKEN ÖNLENEBİLMESİ MÜMKÜN”

    Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor şu açıklamalarda bulundu: “Kolon kanserinin en önemli özelliği yavaş büyüyen bir tümör olması ve erken dönemde yakalandığı zaman tamamen tedavi edilebiliyor olmasıdır. Dahası henüz kolon kanseri gelişmeden yani polip aşamasında yakalanıp çıkarıldığı zaman kanser önlenmiş oluyor. Çünkü kolon kanserlerinin yüzde 98’i kalın bağırsakta polip denilen iyi huylu urlardan gelişiyor. Polipler, kolon ve rektumun iç duvarındaki iyi huylu tümörlere deniyor. Bunların hepsi kansere dönüşmese de poliplerin görüldüğü yerde çıkarılmaları gerekiyor.”

    “5 KİLOLUK VÜCUT AĞIRLIĞI ARTIŞI RİSKİ YÜZDE 5 ARTIRIYOR”

    Kolon kanserinin en az yüzde 10’unun genetik yatkınlık nedeniyle geliştiğini belirten Bor, ailede birinci derecede yakında kolon kanseri olmasının, kanser riskini 2-4 misli artırdığını kaydetti. Bor, “Ayrıca fazla miktarda kırmızı et tüketme, aşırı yağlı yeme gibi beslenme alışkanlıkları, sigara ve egzersiz yapmama, riski artırıyor. Şişmanlığın da kanserde olumsuz etkisi var. Örneğin, 5 kiloluk bir artış kolon kanseri riskini yüzde 5 artırıyor” dedi.

    KOLONOSKOPİ İLE DÜZENLİ TARAMA

    Birinci derecede akrabasında kolon kanseri bulunan kişiler ile iltihabi bağırsak hastalığı olan veya daha önce kalın bağırsak kanserinden ameliyat olmuş kişilerin, kolonoskopi ile düzenli tarama programına alınması gerektiğini ifade eden Bor, şöyle devam etti: “Ortalama risk altında olan kişiler ise 50 yaş üstü kadın ve erkekler. Bunlara yılda bir kez hassas bir yöntemle dışkıda gizli kan bakılması, eğer test pozitif ise hemen kolonoskopi yapılması gerekli. ABD ya da Almanya gibi bazı ülkelerde ise birincil uygulama olarak kolonoskopi ile tarama yapılıyor.”

    KANSERİ ÖNLEMENİN 4 ALTIN KURALI

    Bor, Türkiye’de ulusal toplum tabanlı kolorektal kanser taramalarının Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) ve Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM) bünyesindeki Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri [KETEM] tarafından başarı ile yürütüldüğünü söyledi. 50 yaş üstü ya da risk grubundaki kişilerin ASM’lere gidip bir dışkı örneği vermeleri gerektiğini dile getiren Bor, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dışkıda gizli kanı pozitif olanlar kolonoskopi yapılmak üzere ilgili merkeze sevk ediliyor. Şimdiye kadar yaklaşık 2 milyon kişi bu yöntemle tarandı ve birçok kolon kanseri erken dönemde yakalanarak tedaviye yönlendirildi. Kanseri önlemenin 4 altın kuralını özetlersek; ailende kalın bağırsak kanseri olan var mı öğren, sağlıklı beslen, düzenli egzersiz yap, 50 yaşına gelince kolonoskopi yaptır. Kolonoskopiyi gastroenterolog ya da gastroenteroloji cerrahisi uzmanına yaptırmak gerekiyor. 50 yaş üstü kadınlar ve erkekler vakit çok geç olmadan hep birlikte kolon kanseri taramasına gitmeli. Küçük tedbirler büyük felaketleri önler.”