Etiket: Kırık

  • ŞEHİRDER Genel Sekreteri Kadir Yaşar: “Dallıkavak ve Kırık tünelleri geciktikçe, Ovit Tüneli Kuzey ilçelerimizi Rize’ye bağlayacaktır”

    ŞEHİRDER Genel Sekreteri Kadir Yaşar: “Dallıkavak ve Kırık tünelleri geciktikçe, Ovit Tüneli Kuzey ilçelerimizi Rize’ye bağlayacaktır”

    Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği (ŞEHİRDER) Yönetim Kurulu, aylık yönetim kurulu toplantısını yaptı. Toplantıda Erzurum ile ilgili birçok konu ele alındı.

    Konuyla ilgili ŞEHİRDER Yönetim Kurulu adına bir açıklama yapan ŞEHİRDER Genel Sekreteri Kadir Yaşar, şehrin çok ciddi sorunları var ve bu sorunların tespitleri, çözüm önerileri ve kamuoyunda farkındalık oluşmasıyla ilgili çalışmalara başladıklarını ileriki günlerde yapacakları görüşme ve toplantılarla bu meseleleri kamuoyuyla paylaşacaklarını ifade etti.

    Ele aldıkları en önemli meselelerden birinin “Ovit tünelinin Erzurum’un Ekonomisine, Demografisine ve Sosyokültürel Yapısına Tesirleri” olduğunu ifade eden Kadir Yaşar, Ovit tüneliyle beraber İspir-Erzurum arasındaki Dallıkavak ve Kırık tünelleri açılmazsa yahut yapımları gecikirse Erzurum’un tarihi şehir kimliğinde ciddi erozyonlar yaşanabileceğine dikkat çekti. ŞEHİRDER Genel Sekreteri Kadir Yaşar sözlerine şöyle devam etti. “Hükümetimizin gayretleri ve Sayın Cumhurbaşkanımızın büyük destekleriyle dünyanın en uzun çift tüplü tüneli, yaklaşık 15 km uzunluktaki Ovit Tüneli geçtiğimiz yıl açıldı ve Erzurum’u Karadeniz’e bağlayan yolda önemli bir adım atıldı. Ancak Ovit’in açılışından bu yana geçen sürede gördük ki Ovit aslında Erzurum’un kuzey ilçelerini Rize’ye bağladı. İspir ve Pazaryolu ilçelerimizin ticareti, ekonomisi, turizmi, kültürel gelişimi zaten var komşuluk ilişkilerinin yanında Ovit’le beraber Rize ile entegre olma sürecine girmiştir. Bu durum, sadece coğrafi komşuluğun doğal sonucu olarak açıklanamaz. İnsanın ve paranın hareketlerinde yol ve ulaşım en önemli nedendir. Hal böyleyken, İspir ve Pazaryolu ilçelerimizi Erzurum’a bağlayan yol zemin ve güzergâh olarak bugün itibariyle Türkiye’nin en sıkıntılı, en çetin yollarından biridir. Otobanlarımızla gurur duyduğumuz bu çağda İspir-Erzurum yolu zamanın 50 yıl gerisinde kalmıştır. Ulaşım güçlüğü nedeniyle İspirli hastasını Erzurum’a değil ulaşımı çok daha kolay olan Rize’ye götürecektir, malını pazarlamaya yahut mal almaya Erzurum’a değil Rize gidecektir. Öğrenciler okumak için Erzurum’daki Üniversitelere değil Rize’deki üniversiteye gideceklerdir.

    Meselenin sadece Erzurum’a değil ülkenin güvenliğine de bakan birçok yönü vardır. Kuzey ilçelerimizdeki nüfusun zamanla Erzurum’dan kopması bin yıllık Türk şehri olan Erzurum’un demografik yapısının değişmesine yol açacaktır. Bin yıldır hudut, geçit ve kale şehir olan Erzurum, Anadolu’nun ve ülkemizin güvenliği için kilit şehirdir. Erzurum’un kilit şehir özelliği, barındırdığı Türk nüfusuyla doğrudan ilgilidir. Meseleyi anlamak için kuzey ilçelerimizdeki nüfusu çıkarın, Erzurum’daki insan kaynağı tablosuna bakın. Hal böyleyken, yerel ve ulusal anlamda Erzurum’da alınacak her kararın ve yapılacak her yatırımın bu hakikat ve hassasiyet göz önünde bulundurularak gerçekleştirilmesi elzemdir. Erzurum’da olan nüfus hareketliliğini elbette devletimizin ilgili kurumları dikkatle izliyordur.

    Tüm bunlardan ve daha başka birçok nedenden dolayı Ovit’in Erzurum’u bölmemesi, sadece İspir ve Pazaryolu’nu değil Erzurum’u ve Doğu’yu Karadeniz’e bağlaması için acilen Erzurum-İspir arasındaki Dallıkavak ve Kırık tünellerinin tamamlanması ve hizmete açılması gerekir. Bu iki tünelin, planlanandan geç açılması da çözüm olmayacaktır. Çünkü ticareti, turizmi, ziyareti, zihni ve kültürü kısacası ayağı Rize’ye alıştıktan sonra insanları bir daha geriye döndürmek imkânsızdır. Konu hakkındaki endişelerimizi kamuoyuyla paylaşıyor, yetkililerin sesimize ve meselenin hassasiyetine duyarsız kalmayacaklarını umuyor, Dallıkavak ve Kırık tünellerinin bir an evvel tamamlanmasını bekliyoruz.”

  • Gaspçıları kırık tampon ele verdi

    Muğla’nın Fethiye ilçesinde, bir akaryakıt istasyonunu soyan maskeli ve pompalı zanlıları kaçarken kırdıkları minibüsün ön tamponu ele verdi. Polis tarafından yakalanan 3 zanlı, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.

    Olay, 3 Ekim günü Süleyman Demirel Bulvarı’ndaki bir akaryakıt istasyonunda meydana geldi. İstasyona gece geç saatlerde ellerinde pompalı tüfekle gelen 3 kişi, istasyon çalışanlarını tüfeği doğrultarak etkisiz hale getirdi. İstasyonda bulunan bir miktar parayı alan zanlılar, plakasını kapattıkları siyah minibüsle olay yerinden kaçtı.

    Şüphelileri yakalamak için Fethiye Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri özel ekip kurup çalışma başlattı. Kamera kayıtlarını inceleyen ekipler, zanlıların kaçarken minibüsün sağ ön tamponunun kırıldığını belirledi. Bunun üzerine ilçedeki yaklaşık 200 minibüs incelemeye alındı.

    Olayda kullanılan minibüsü kırık tampondan tespit eden polis, şüphelilerin eşkalini belirledi. Ekipler eş zamanlı yaptıkları operasyonda O.S., S.S.Ç. ve U.S.’yi gözaltına aldı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen zanlılar, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak Eşen T Tipi Cezaevi’ne gönderildi.

  • Prof. Dr. Erol Ulusoy: “Avukat olmayanlara verilen temsil hakkı hukuki kırık çıkıkçıları doğurur”

    Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi’nde kabul edilen İstanbul Bildirgesi’ni değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erol Ulusoy, bildirgede geçen ‘avukat olmayanların da davalarda tarafları temsil edebilmesi’ önerisini, “Bu ilke uygulanırsa ‘hukuki üfürükçüler’ türer, bu da adil yargılanma ilkesini zora sokar” şeklinde değerlendirdi.

    Yargıtay’ın öncülüğünde 11-12 Ekim tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen ‘Yargıda Şeffaflık’ konulu 4. Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi’nde kabul edilen İstanbul Bildirgesi’nin ‘hukuk eğitimi almamış olan kişilerin de davalarda tarafları temsil edebilmesinin önü açılmalıdır’ ifadelerini içeren üçüncü maddesi tartışmalara neden oldu. Konuyu değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erol Ulusoy, böyle bir uygulamanın gelmesinin ‘hukuk üfürükçülerini ve hukuk kırık-çıkıkçılarını’ doğuracağını ifade etti. Prof. Dr. Ulusoy, “Nasıl ki mimarlık ofisi, doktor muayenesi bulunmayan yerlerde mimar, doktor olmayanlar izin alarak mimarlık, doktorluk yapamıyorlarsa, avukatlık ofisi bulunmayan yerlerde de avukat olmayanlara bu izin verilemez. Bu ilke kabul edilirse tedavi için doktoru değil, kırık-çıkıkçıyı, üfürükçüyü tercih eden vatandaşlarımız gibi hukuki yardım için avukatı değil, ‘hukukun kırık-çıkıkçılarını, hukukun üfürükçülerini’ tercih eden vatandaşlarımız ortaya çıkabilir” ifadelerini kullandı.

    “Hukuki kaosa yol açabilir”

    Avukatları ilgilendiren bir konunun avukatların bulunmadığı bir toplantıda ele alınmasını doğru bulmadığını belirten Ulusoy, “Bildirgenin üçüncü maddesinin son fıkrasının son cümlesinde, ‘Uygun hallerde mahkemeler avukatlık yetkisi olmayan uygun kişilerin mahkeme nezdinde tarafları temsil etmesine izin verebilir’ şeklindeki ilke, sadece Yargıtay’ın tek başına kabul ettiği bir ilke değil, zirveye katılan farklı ülke yüksek yargı temsilcilerinin ortaklaşa kabul ettiği bir ilkedir. Ancak bu ilke hayata geçirilirse hukuki bir kaosa yol açılabilir. Zira böyle bir durumda mahkemelerimiz her başvuruyu ciddi ciddi değerlendirip, her isteyene ‘avukatlık’ yapma izni verebilir. Bunun aksine hareket edecek bir mahkemeyi ülkemizde bulmamız zor. Bu insanların davaya ciddi bir katkıda bulunamayacağının yanında, aksine yargılamayı yavaşlatacaklarını ve adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından birisi olan makul sürede yargılanma hakkının da sık sık ihlal edileceğini düşünüyorum” diye konuştu.

    “Uzman avukatlık hayata geçirilmeli”

    Aynı ilke içinde hukuki yardıma ihtiyacı olan dava taraflarının kamu yararı için avukat tarafından temsil edilmesini teşvik etmenin de yargının sorumluluğu altında olduğunun kabul edildiğini hatırlatan Ulusoy, “Asıl bu ilkenin bir an önce hayata geçirilmesi hukuk sistemimiz açısından elzemdir. Bunun yanında vatandaşın daha kaliteli hukuk hizmeti alabilmesi ve davaların daha hızlı çözülmesi için ‘uzman avukatlık’ kurumu, Yargıtay’ın iş yükünün azalabilmesi için de ‘Yargıtay avukatlığı’ kurumu bir an önce kurulmalı. Yüksek yargının öncelikleri bu noktalar olmalı” dedi.

    İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi olarak mezunlarının hakimlik ve savcılıktan ziyade daha çok avukatlığı tercih ettiğini ifade eden Ulusoy, “Öğrencilerimizi hakimlik ve avukatlık mesleğine hazırlamak için zorunlu hukuk derslerinin yanında ek özel dersler ve seminer, sempozyumlar, bilimsel çalışmalarla destekleyerek, vatandaşlarımıza iyi bir hukuki hizmet vermeleri için yetiştirmekteyiz. Mezun ettiğimiz öğrencilerimizden sadece avukat olanlara ’sınıf arkadaşlarınızdan hakim olanlar izin verirlerse avukat olmayanlar da karşınızda diğer tarafı temsilen dava takip edebilecek’ demek zorunda kalmamalıyız” diye konuştu.

  • Kanadı kırık leyleğe fizik tedavi uygulanıyor

    Elazığ’da kanadı kırık halde bulunan ve bir daha uçamama gibi bir durumu oluşan leyleğe fizik tedavi uygulanarak tedavisi yapılıyor.

    Elazığ’ın Keban ilçesinde vatandaşlar tarafından yol kenarında bulunan ve uçamadığı fark edilen leylek, Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğüne teslim edildi. Leylek buradan tedavi için Fırat Üniversitesi Hayvan Hastanesine getirildi. Yapılan tetkikler sonucu leyleğin sağ kanadında eklem içi bir kırık olduğu ve kendiliğinden yanlış kaynadığı tespit edildi. Ömür boyu uçamama riski olan leyleğe merhem ve fizik tedavi uygulanmaya başlandı. Leyleğin gerekli tedavilerinin tamamlanmasının ardından Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesine teslim edilmesinin planlandığı bildirildi.

    Leyleğin Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğünden geldiğini dile getiren FÜ Veteriner Fakültesi Cerrahi Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Eren Polat, “Leyleğin sağ kanatta eklem biçiminde bir kırığı olmuş. Bu kaynadıktan sonra bize getirilmişti. Eklem içi bir kırık olduğu için çok yapılacak bir müdahale olmadığından dolayı biz sadece o bölgede kanatlarını tam açması için rahatlatıcı tedavilerde bulunduk. Bunun için bir süredir merhem uygulamaları yapıyoruz. Onun dışında kanadı yavaş, yavaş açarak germeye çalışıyoruz. Bu şekilde fizik tedavi uygulaması yapıyoruz” dedi.

    Son dönemlerde sağ kanadını bir miktar daha açabildiği ama uçma konusunda ömür boyu bir sıkıntısının olacağının vurgulayan Polat, “Bunun için de doğaya bırakmak yerine Gaziantep’deki hayvanat bahçesiyle iletişime geçip orada ömür boyu yaşayabileceği bir alan oluşturmak istiyoruz. Bir daha uçması eklemdeki kırığın eklemin içerisinde kaynamasından dolayı biraz zor. Bu sebepten dolayı büyük ihtimalle uçamayacak. Yine de bir ümidi var. Normal uzun bir kemiği olsa kemiği kırıp tekrar operasyonla eski haline getirmek gibi şeyler olabiliyor. Ama eklem içi bir kırık ve üzerinden uzun bir zaman geçtiği için bu tarz operasyonlar biraz daha zor” şeklinde konuştu.

  • Kırık stop lambası yakayı ele verdi

    Polis, Ankara’da sanayi bölgelerindeki iş yerlerinden yedek parça gibi eşyalar çalan 3 hırsızlık zanlısını, kullandıkları otomobilin kırık stop lambasından yola çıkarak kıskıvrak yakaladı.

    Edinilen bilgiye göre, Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri Eylül ve Ekim aylarında OSTİM ve İvedik sanayi bölgelerinde iş yerlerinden yedek parça, matkap gibi eşyaların çalınmasına dair ihbar aldı. Harekete geçen ekipler, hırsızlığı gerçekleştiren 3 kişinin A. İ., C. T. ve Y. Ü. isimli şahısların olduğunu belirledi.

    Kırık stop lambası yakayı ele verdi

    Bunun üzerine çevredeki güvenlik kameralarını incelemeye alan polis ekipleri, hırsızların kullandığı bir otomobili ve bu otomobilin kiralık olduğunu belirledi. Derinleştirilen kamera incelemeleri sonucunda zanlılarının kullandıkları aracın arka sağ stop lambasının yanmadığını ve sinyal kısmının kırık olduğu saptandı. Buradan yola çıkan Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri düzenledikleri operasyonla, Yenimahalle ilçesindeki OSTİM ve İvedik Sanayi bölgesindeki iş yerlerinden yaklaşık 25 bin TL değerinde yedek parça gibi eşyalar çalan 3 hırsızlık zanlısını kullandıkları otomobille birlikte kıskıvrak yakaladı.

    Bağımlı hırsızlar tutuklandı

    Hırsızlık olaylarında kullandıkları otomobille polise yakalanan zanlıların aracında yapılan aramada paspasların alt kısmında hırsızlık olayını gerçekleştirirken kullandıkları değerlendirilen 1 levye, 3 pense, 2 İngiliz anahtarı, 1 tornavida ve 1 yan keski ele geçirildi. Yakalanan 3 hırsızın sabıka kayıtlarının kabarık olduğu gözlemlenirken, şüpheli A. İ.’nin 10 hırsızlık, uyuşturucu madde kullanmak ve ticareti yapmak ve 4 mala zarar verme olmak üzere 16 suç kaydının olduğu belirlendi. C. T.’nin ise 4 hırsızlık, uyuşturucu madde kullanmak olmak üzere toplamda 5 suç kaydının olduğu öğrenilirken, Y. Ü.’nün 5 hırsızlık, 1 cinsel taciz, 1 dolandırıcılık olmak üzere 7 suç kaydının olduğu saptandı. Madde bağımlısı oldukları tespit edilen 3 zanlı çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.