Etiket: “Kimseyi

  • Babasının evini ateşe verdi, silah doğrultup kimseyi yaklaştırmadı

    Konya’nın Beyşehir ilçesinde, hayatta olmayan babasına ait evi ateşe veren şahıs, yangına müdahale etmek için adrese gelen itfaiye ekipleri ile güvenlik güçlerini de binaya yaklaştırmadı.

    İddiaya göre, Yeşildağ Mahallesinde ikamet eden ve psikolojik rahatsızlığı olduğu öne sürülen Sayit O. (53), ailevi meseleler yüzünden ablasına kızarak oturduğu evin bitişiğinde bulunan iki katlı baba evini ateşe verdi. Rüzgarın da etkisiyle kısa sürede büyüyen yangın evi tamamen sararken, bir süre sonra kendi oturduğu bitişikteki evin çatısına da sıçradı. Elindeki av tüfeğiyle eve yaklaşmak isteyen yakınlarına da ateş ettiği ve silah doğrultarak kimseyi binaya yaklaştırmak istemediği belirtilen Sayit O’nun baba evini ateşe verdiği ihbarı üzerine adrese itfaiye ekipleri sevk edildi. Jandarma ekipleri de adrese gelirken, oturduğu evinden silah doğrultarak yangına müdahale etmek için gelen itfaiye ekiplerini binaya yaklaştırmayan Sayit O’yu jandarma ekipleri de uzun süre silahını bırakması yönünde ikna etmeye çalıştı ancak ikna edemedi. Şahsı etkisiz hale getirmek için harekete geçen jandarma ekipleri, yangının yakın çevresindeki diğer binalara sıçraması riski bulunması üzerine camı kırarak eve girdi. Jandarma ekipleri şahsı yakalayarak elindeki silaha el koydu. Evden elindeki sazıyla birlikte çıkarılan şahıs jandarma tarafından sağlık kontrolünden geçirilmek üzere ambulansla Beyşehir Devlet Hastanesine götürüldü. Burada sakinleştirici verilen şahıs, daha sonra karakola götürüldü.

    Şahsın etkisiz hale getirilmesinin ardından yangına müdahale edebilen itfaiye ekipleri, uzun süren çabaların ardından alevleri kontrol altına aldı ve bitişiğindeki eve sıçramasının önüne geçti. Patlama ihtimaline karşı evdeki tüpler de dışarıya çıkarılırken, itfaiye ekipleri soğutma çalışmaları başlattı. Yangının söndürülmesinin ardından baba evinin yandığını gören ve uzun süre gözyaşları döküp feryatlar eden abla Şemay O. kardeşine tepki gösterdi.

    İzmir’de ikamet eden ve bir süre önce Yeşildağ Mahallesindeki baba evine geldiğini anlatan diğer ablası Senar O. da, kardeşinin baba evini ateşe verdiği sıralarda bahçede olduğunu belirtirken, “Bize de iki el tüfek sıktı. Giderken seslenmedik, tekrar dönüşte iki el daha sıktı oğluma, gizlenmişti eve yine. Jandarmayla beraber geçerken evin yandığını gördük. Jandarmaya ev yanıyor dedim. Derdi nedir bilmiyorum, sordun mu, bir sürü bahane çıkarıyor, raporuna güvenerek yapıyor bunları” diye konuştu.

    “Elinde silahla ne jandarmayı, ne itfaiyeyi yaklaştırdı”

    Yeşildağ Mahallesi sakinlerinden Osman İltar da, psikolojik rahatsızlığı olduğu öne sürülen şahsın, ailevi bir tartışmadan dolayı evi yaktığını öne sürerek, “Ev aralıksız bir saat yandı. Elinde silahla ne jandarmayı, ne itfaiyeyi yaklaştırdı eve. Uzun süre müdahale edilemedi o yüzden yangına. Daha sonra jandarma ekipleri savcıdan bir talimat gelmiş olsa ki, beylik silahlarını çıkararak merdivenlerden yukarıya çıktıktan sonra evin camını kırıp içeriye girdiler ve şahsı çıkardılar. Daha sonra ambulansa bindirilerek hastaneye götürüldü. Bu şahıs 6-7 ay önce de evinin çatısına çıkmıştı, elinde bir kasa fişekle akşamdan sabaha kadar kimseyi yaklaştırmadan rastgele ateş açmıştı. Ne jandarma, ne itfaiyeyi yine yanına yaklaşamamıştı. Etkisiz hale getirildikten sonra Adana’daki hastaneye gönderilmiş ama ne hikmetse bir süre sonra tekrar döndü geldi evine. Rahatsızlığı nedeniyle ceza da almıyor. Ama vukuatı hiç eksik değil. Uzun yıllar önce de belde belediyesi iken buranın halk otobüsünü de kaçırarak gündeme gelmişti” diye konuştu.

  • Kimseyi dinlemeyip kanlar içinde minibüse binip oteline gitti

    Antalya’nın Manavgat ilçesinde yaya geçidi yerine korkulukların arasından karşıya geçerken, yere düşerek başından yaralanan turist, hastaneye gitmeyi kabul etmedi. Yaşlı turist ısrarlara rağmen minibüse binerek oteline gitti.

    Olay bugün sabah saatlerinde İbrahim Sözen Caddesinde kapalı çarşı önünde meydana geldi. İsmi öğrenilemeyen Alman uyruklu turist, yaya geçidi yerine refüjdeki korkulukların arasından karşıya geçmek isterken, yolun ortasında bulunan dubaların takılı olduğu plastik zemine ayağı takılarak asfalta düşüp başını yere çarptı. Yere yığılan ve kanlar içerisinde kalan üzerinde kimlik bulunmayan yaşlı adama ilk müdahaleyi çevredeki esnaflar ve vatandaşlar yaptı. Alman turisti sandalyeye oturtan vatandaşların haber vermesi üzerine olay yerine gelen 112 ekibi, ambulansta ilk müdahaleyi yaparken, yaşlı turist tüm ısrarlara rağmen hastaneye gitmeyi kabul etmeyerek ambulanstan indi. Alman uyruklu turist, ısrarlara aldırış etmeksizin biraz ilerideki minibüs durağına giderek üzeri kanlı bir şekilde minibüse bindi ve olay yerinden ayrıldı.

  • CHP’li Özel: “Hiç aldanmadık, kimseyi de aldatmadık”

    MANİSA (İHA) – CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, “Biz ne 2010’da ne önce de sonra hiç aldanmadık, hiç kimseyi de aldatmadık” dedi.

    Referandum çalışmaları kapsamında Manisa’nın Selendi ilçesine gelen CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Demokrasi Meydanı’nda vatandaşlara seslendi. Anayasa değişikliğiyle ilgili Özel, “Biz bu meseleyi çok net söylüyoruz. Seçilecek ilk başkan ve sonraki başkan Kılıçdaroğlu bile olsa karşıyız. Şu anda bir kişinin üzerine uygun bir kıyafet dikiyorlar ama bu bir sonrakinin üzerine oturması mümkün olmayan ve bir kriz çıkmasına neden olacak bir elbise bu. Bu ülke kolay kazanılmadı” dedi.

    2010’daki referanduma değinen Özel, “12 Eylül 2010’da bir referandum vardı. O zaman HDP ‘Yetmez ama evet’ diyordu. MHP ‘hayır’ diyor ama miting yapmıyordu. AKP o günkü en samimi olduğu kişiyle birlikte ‘evet’i savunuyordu. Diyorlardı ki hukukun üstünlüğü olacak, üstünlerin hukuku değil. Mahkemeler adil olacak diyorlardı. Sadece ‘hayır’ı anlatan ve savunan CHP idi.

    Bugün gelinen noktada yine evet diyorlar. Geçen sefer biz ‘hayır’ derken onlar ‘evet’ diyordu. Peki, ne oldu? Diyorlar ki, ‘Kandırılmışım rabbim ve milletim beni affetsin.’ Ancak şunu söyleyeyim. Biz ne 2010’da ne önce de sonra hiç aldanmadık, hiç kimseyi de aldatmadık” diye konuştu.

  • Kuzu: “Kimseyi gasp etmedim”

    Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden Cumhurbaşkanına suikast duruşmasında Paşa lakaplı Zekeriya Kuzu ifadesinde Cumhurbaşkanının alınması olayından bilgisi olmadığını, Marmaris’e indikten sonra öğrendiğini ileri sürdü.

    “Avukatım engelliydi”

    Zekeriya Kuzu, kendisi ile ilgili iddiaların tümünü reddederken suçu avukatına attı. Mahkeme başkanı iddiaları okumadığını belirtmesi üzerine Kuzu, “Avukatım görme engelliydi. Hatta imza attığı sırada ‘Şuraya imzala’ diyerek imza attırdılar” şeklinde konuştu.

    “Taner binbaşı terör operasyonuna gidileceğini söyledi”

    Mahkemede ifadesini sürdüren Kuzu, “Taner Berber binbaşım ile birlikte nezaket ziyareti yapmak için Tuğgeneral Gökhan Sönmezateş’in odasına gittik. Sönmezateş ile kısa bir süre sohbet ettikten sonra Taner binbaşıya ‘12 kişilik bir ekip oluşturabilir misin’ diye sordu. Daha sonra Taner Binbaşı üste kimlerin olup olmadığını araştırdı. 11 kişilik ekip bulununca ‘Ben de gelebilirim’ dedim. Daha sonra odadan çıktık. Başka konuşmalara şahit olmadım. Sonraki dakikalarda Taner Binbaşı bir terör operasyonuna gidileceğini söyledi. Ama hangi terör örgütü olduğu açıklanmadı. Orada bizim çevre güvenliğini alacağımız söylendi” dedi. Taner Binbaşının 15 Temmuz’dan kısa bir süre önce Ankara’ya toplantıya gittiğini ifade eden sanık Kuzu, “Taner binbaşının Ankara’ya gittiğini biliyorum. Ama o toplantıda ne konuşulduğunu bilmiyorum. Taner Binbaşı isimleri belirledi ve ekibi çağırdı. Ankara’dan gelen ekiplere silahlar verildi” dedi.

    “Memlekette olup bitenden haberim yoktu”

    Mahkeme Başkanının ‘Üst komutanının haberi var mıydı? şeklindeki soruya “Haberi yoktu” şeklinde cevap verdi. Mahkeme Başkanı bu defa ‘Nereye gidiyorsunuz diye sormadınız mı? sorusuna ise Kuzu “Ben emri Taner binbaşıdan alıyorum. Memlekette de olup bitenlerden haberim yoktu” şeklinde konuştu.

    “Ateş edilince saklandım”

    Helikoptere bindikten sonra uzun bir süre beklediklerini ifade eden Kuzu, “Helikoptere doğru yöneldik. Uzun bir müddet bekledik. Helikopter havalandı. Marmaris’e iniş yaptık. Gruplara ayrıldık. Özel kuvvetler bizim önümüzdeydi. Biz de MAK timleri olarak arkalarındaydık. Hedefe doğru yaklaştığımızda üzerimize ateş edildi. Ben de hemen saklandım. Şükrü Binbaşı ‘Çıkmazsanız roket atarız’ dedi. Onunu ardından hemen bir patlama oldu. Ama o patlama roket mi bilmiyorum. Ben silahımı hiç kullanmadım. Sadece iki el Çiğli’de ateş ettim. O ara can derdine düşüp saklandım. Bir kişi getiriliyordu. Daha sonra polisi olduğunu öğrendim ve düşünmeye başladım. Oraya gidene kadar Cumhurbaşkanını almaya gittiğimizi bilmiyordum. ‘Cumhurbaşkanı nereye gitti. Çabuk söyleyin’ diye duydum. İçeriden çıkartılan birine soruyorlardı. O an Cumhurbaşkanını öğrendiğim zaman şaşırdım. Şükrü Binbaşının elinde sürekli telefon vardı. Yoğun bir çatışma başladı. Sürünerek otele girdim. Mermiler geldiği için. Daha sonra gelen kişinin polis memuru olduğunu öğrendim. MAK ekibi kelepçeledi” dedi.

    Kuzu:”Kimseyi gasp etmedim”

    Mahkeme başkanının ‘Aranızda Himmet hareketinden olan var mı’ sorusu üzerine Kuzu, “Ben böyle bir konuşma hiçbir zaman duymadım” diyerek karşılık verdi. Mahkeme heyeti yine, polis memurlarının yağmalanması olayını sanık Kuzu’ya sordu. Kuzu, “Hiçbir memurun eline bile dokunmadım. Kimsenin üstünü aramadım. Kimseyi gasp etmedim” dedi.

  • TÜRGEV Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan: “Allah kimseyi vatansız bırakmasın”

    Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde Ensar Vakfı Şubesinin açılışına katılan TÜRGEV Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, “Allah kimseyi vatansız bırakmasın” dedi.

    Lüleburgaz’da Ensar Vakfı Şubesinin açılışına ve tanışma yemeğine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu TÜRGEV Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, Kırklareli Valisi Esengül Civelek, Lüleburgaz Kaymakamı Mustafa Kaya, Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, kurum müdürleri ve Ensar Vakfı üyeleri katıldı. Yemekte bir konuşma yapan Bilal Erdoğan, “Ensar malumunuz peygamberimiz Mekke’den Medine’ye hicret ettiği zaman onu orada karşılayan bütün Mekkeli muhacir kardeşlerini bağrına basan, onlarla evlerini, aşlarını, işlerini paylaşan, onları kucaklayan o güzide topluluğa verilen isim. Şimdi aslında ülkemiz çok enteresan dönemlerden geçiyor. Bunu biraz daha geri çekilerek incelediğimiz zaman dünyanın da bir belirsizlik içerisinde ilerlediğini görüyoruz. Avrupa Birliğinin bu 2009 krizinden sonra tekrar bir arada kalıp kalamayacağını tartışmaya başladık. İngiltere ayrılma kararı verdi” dedi.

    “Referandumda hayır oyunun çıkmasıyla İtalya’nın geleceği çok karanlık bir müriyete bürünmüş oldu”

    İtalya örneğini veren Erdoğan, “Referandumda hayır oyunun çıkmasıyla İtalya’nın geleceği çok karanlık bir müriyete bürünmüş oldu. Çünkü İtalya İkinci Dünya Savaşı’ndan beri koalisyon hükümetleriyle, devamlı değişen başbakanlarla istikrarsızlıkla anılan bir ülke oldu. Son 30 yılda da ekonomik gelişmeden eser olmayan, yatırımlarını yapamayan, basit bir tren istasyonunu 7-8 yılda bitiremeyen bir ülke konumunda” ifadelerini kullandı.

    “Allah kimseyi vatansız bırakmasın”

    15 Temmuz’a değinen Erdoğan, “Allah kimseyi vatansız bırakmasın. 15 Temmuz darbe girişimini yaşadık, ardından şehitlerimizin evlerini ziyaret ettik. Gazilerimizi hastanelerde ziyaret ettik. Hepsinin söylediği bir ortak cümle vardı. O anda o gece şunu düşündük dediler; ’Bu darbe başarılı olursa bizim gidecek başka yerimiz yok.’. Gidecek başka yerimiz yok. Allah göstermesin Suriyeli mülteci kardeşlerimiz bilerek, isteyerek, seçerek buraya gelmediler veya Ürdün’e gitmediler veya çevre ülkelere dağılmadılar. Ablası İstanbul’da, halası Ürdün’de insanlar hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Onun için bağımsızlığımız çok önemli. 15 Temmuz bizim millet olarak bağımsızlığımız için ne denli fedakarlık yapabileceğimizin yeni bir nişanesi oldu. 1915’te Çanakkale’de neyi ortaya koyduysa bu millet, Kurtuluş Savaşı’nda neyi ortaya koyduysa bu millet, bağımsızlığı için tekrar ortaya canını siper edebileceğini göstermiş oldu” dedi.

    “Tayyip Erdoğan sonrasında bu ülkede yeniden bizi birbirimize düşürememeleri için bizim bu sisteme ihtiyacımız var”

    Ülkenin istikrarından bahseden Erdoğan, “Bu istediğiniz kadar ekonomik kazanımınız olsun, istediğiniz kadar askeriniz güçlü olsun manevi olarak güçlü olmazsanız sizi fitnelerle, fesatlarla, bozgunlarla birbirinize düşürürler. İki ay zaman içerisinde inşallah ülkemizde bir referandum olacak. Elhamdülillah bir liderimiz var. Dünya bu belirsiz sularda yüzerken şu reformu gerçekleştirebilirsek inanın Tayyip Erdoğan hayattayken değil, Tayyip Erdoğan sonrasında bu ülkede yeniden bizi birbirimize düşürememeleri için bizim bu sisteme ihtiyacımız var. Tayyip Erdoğan kadar karizmatik, Tayyip Erdoğan kadar güçlü bir lider olmadığı zaman da bu ülkeyi istikrarlı bir biçimde yönetilebilir kılmamız lazım” ifadelerini kullandı.

    “Bağımsızlığımızı teminat altına alacak bir sistemi egemen kılmak için sandıklara gitmemiz lazım”

    15 Temmuz örneğini veren Erdoğan, “Onun için 2 ay sonra gerçekleşecek olan referandumda çok güçlü bir şekilde bağımsızlığımızı teminat altına alacak bir sistemi egemen kılmak için sandıklara gitmemiz lazım. İrademizi ortaya koymamız lazım. Nasıl ki 15 Temmuz’da bağımsızlığımıza sahip çıkma iradesini canlarımız, kanlarımızla ortaya koyduysak bir oyumuzla da olsa referandum sandığında inşallah bu iradeyi ortaya koymamız gerekiyor. Onun için bu referandum önemli. Bizim için önemli bir dönemeç noktası. Ekonomik olarak cendereye alındığımız bir dönemde referanduma gitmeye çalışıyoruz. Ama inanın bu dönemeci atlattığımız zaman Türkiye kararlılıkla yatırımlarını yapabilen, istihdamı yeniden arttırabilmek için sektörlerin önünü açan, katma değer olan yatırımları, katma değer olan işleri destekleyebilen bir ülke olacaktır. Türkiye’yi 2017 yılı içerisinde en çok darbe ihtimali olan 10 ülke arasına koymuşlar. Kaşıyorlar, hala durmayacaklar” dedi.

    Konuşmaların ardından hediye takdimi gerçekleşti.