Etiket: Kıdem

  • Türk-İş’ten ‘Kıdem tazminatı’ açıklaması

    Türk-İş’ten ‘Kıdem tazminatı’ açıklaması

    Türk-İş temsilcileri kıdem tazminatı konusunda ortak basın açıklaması yaptı.

    Demir-Yol İş Sendika Başkanı, Türk-İş Erzurum İl Temsilcisi Yusuf Gökcan, sendika temsilcileri ile birlikte Lala Paşa Cami Kent Meydanında yaptıkları açıklamada, “Bildiğiniz üzere son günlerde çalışma hayatında sıkıntılı bir durum yaşanıyor. Kıdem Tazminatı hakkımızla ilgili bazı düzenlemeler yapılmak isteniyor. İşsizlik Sigortası Fonu kesintileri artırılmak isteniyor. 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlara daha esnek çalışma getiriliyor ve bu yolla kıdem ve ihbar tazminatı ortadan kaldırılıyor” dedi.

    Kıdem tazminatının kaldırılarak yerine tamamlayıcı emeklilik sisteminin getirildiğini ifade eden Gökcan, “Ama ortada paylaşılan bir taslak yok, sadece medyada yer alan haberler var. Değişiklik yapılmasına ilişkin sosyal tarafların her hangi bir talebi bulunmuyor. Bu konuda sosyal taraflar arasında mutabakat da yoktur. Ekonomide mevcut sıkıntıların aşılması çözüm yine işçide aranıyor. Fatura işçiye kesiliyor. Kıdem tazminatı hakkımız masaya yatırılmak isteniyor. Daha esnek bir çalışma düzeni kabul ettirilmeye çalışılıyor. Bunların hiç birini kabul etmiyoruz” diye konuştu.

    Dünyada olduğu gibi ülkemizde de şimdiye kadar görülmemiş küresel bir salgın hastalığa karşı top yekun bir savaş verilirken bu düzenlemenin gündeme getirildiğini anlatan Gökcan, “İşçiler zaten düşük olan ücretlerinde meydana gelen kayıplarla yaşam mücadelesi vermektedir. İşsizlerle baş etmeye, işini korumaya çalışmaktadır. Böyle bir teklifin gündeme gelmesi ve tartışılması çalışma hayatının huzurunu bozmuştur.

    Görüşümüz net, kıdem tazminatı koşulları ve çerçevesi kanunla çizilmiş, uzun yıllardan beri fiilen var olan temel bir müessesedir. Türk-İş kıdem tazminatı ilişkin olarak yıllardan beri süre gelen görüşünü bu gün de muhafaza etmektedir.

    Türk-İş genel kurullarında oy birliği ile alınan kararımız herkes tarafından bilinmektedir. Bu gün Türkiye’nin her yerinde yeni bir kampanya başlatıyoruz. Hazırlanan bez afişler binalarımıza asılacak, tüm iş yerleri, evlerimiz ve arabalarımız posterlerle donatılacaktır” açıklamasında bulundu.

    Kıdem tazminatı basın açıklaması için toplanan grup yapılan açıklamanın ardından sessizce dağıldı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Amacımız, işçilerimizin kıdem tazminatı haklarını birilerinin insafına bırakmadan, kalıcı ve garantili bir sisteme bağlamaktır”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Amacımız, işçilerimizin kıdem tazminatı haklarını birilerinin insafına bırakmadan, kalıcı ve garantili bir sisteme bağlamaktır”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ergene Çevre Koruma Projesi, Derin Deşarj Hattı B Tüneli Işık Göründü Merasimine videokonferans yoluyla katıldı. Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Pek çok yatırımı salgına rağmen tamamladık. Mayıs’tan itibaren yavaşlayan bu salgın sürecindeki kayıplarımızı kısa sürece telafi edebileceğimize inanıyorum. Tüm öncü göstergeler ülkemizin ciddi bir sıçramanın eşiğinde olduğunu işaret ediyor” dedi. Ayrıca kıdem tazminatı hakkında da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amacımız, işçilerimizin kıdem tazminatı haklarını birilerinin insafına bırakmadan, kalıcı ve garantili bir sisteme bağlamaktır” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ergene Çevre Koruma Projesi, Derin Deşarj Hattı B Tüneli Işık Göründü Merasimine Vahdettin Köşkü’nden canlı bağlantı yoluyla katıldı. Programa Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de katılım gösterdi.

    Programda canlı bağlantı yoluyla bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilindiği gibi ülkemizin 25 nehir havzasından biri olan Ergene havzası 1,5 milyon vatandaşımıza ev sahipliği yapıyor. Bu havzada pek çok tarım ürünü yetişiyor. Havzanın korunmasıyla ilgili yatırımlar öncelikle yerel yönetimlerin sorumluğundadır. Bölgedeki yerel yönetimler senelerce bu havzanın korunması konusundaki gereken hassasiyeti göstermedi. Biz kötü gidişatı durdurmak için Ergene Havzası Eylem Planı’nı devreye aldık. Karşımıza bütün canlılar için tehlike oluşturan vahim bir tablo çıktı. Ergene havzası eylem planını devreye aldık. Yaklaşık 2,5 milyar liralık bir harcamayla kararlılıkla harekete geçirdik. 1 milyon 238 bin dekar alanı sulayacak 25 sulama projesinden 24’ü hizmete girdi.

    Sanayicilerin üstüne düşeni yerine getirmesi önemliydi. Temizlenen suların Marmara Denizine deşarj edilmesi için derin deşarj projesini başlattık. Ağustos ayında temizlenen suların ilk deşarjı yapılacak. Tünelin içinde yerli ve milli tünel açma makinemiz ‘Lale’ var. Yerli ve milli tünel açma makinesi ’lale’ ile ışığı göreceğiz. Türkiye bu makineleri üreten 8 ülkeden biridir. Çapı 3.25 metre olan 12 bin parçalık bu devasa makineyi Türk mühendisleri tasarladı ve Türk firması üretti. Eğer biz bu makineye geçmişte sahip olsaydık belki de Bolu Tüneli birkaç yıl içinde tamamlanmış olacaktı. Bugün inşasını bitirdiğimiz tünele atık suyu Aralık ayında vereceğiz. Projenin diğer tüneli de İnşallah Ekim ortası gibi tamamlanacak. Projeyi bitirdiğimizde bin 300’den fazla fabrika sisteme dahil olacak. Yaptığımız bu yatırımlarla Ergene Nehri’nin su kalitesini önemli ölçüde iyileştireceğiz” dedi.

    “Pek çok yatırımı salgına rağmen tamamladık”

    Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye salgın döneminde sağlık alanında mücadele verirken kalkınma alt yapısının önemli projelerini de ihmal etmemiştir. Pek çok yatırımı salgına rağmen tamamladık. Tüm sanayi tesislerimiz hem yurt içi talebe hem ihracata yönelik ciddi bir atılım hazırlığı içindedir. Türkiye 2018 yılında maruz kaldığı kur, faiz, enflasyon saldırısını püskürtüp yeniden yükselişe geçtiği dönemde salgına yakalandı. Mayıs’tan itibaren yavaşlayan bu salgın sürecindeki kayıplarımızı kısa sürece telafi edebileceğimize inanıyorum. Tüm öncü göstergeler ülkemizin ciddi bir sıçramanın eşiğinde olduğunu işaret ediyor. Hedeflerimize doğru yürümekte kararlıyız. Salgın sonrası yeniden şekilleneceği anlaşılan siyasi ve ekonomik düzende Türkiye’nin önü açık görünüyor. Devletimiz tüm imkanlarıyla bu seferberliği destekleyecektir. Salgına rağmen, hamdolsun ilk 5 ayda sadece organize sanayi bölgelerimizde 520 yeni fabrika açıldı” dedi.

    “Amacımız, işçilerimizin kıdem tazminatı haklarını birilerinin insafına bırakmadan, kalıcı ve garantili bir sisteme bağlamaktır”

    Kıdem tazminatı hakkında açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her bir işçimizin kazanılmış hakkını korumak, bu ülkenin Cumhurbaşkanı ve kendisi de işçilikten gelen bir ferdi olarak en başta gelen görevimizdir. Amacımız, işçilerimizin kıdem tazminatı haklarını birilerinin insafına bırakmadan, kalıcı ve garantili bir sisteme bağlamaktır. Hep söylerim. İşveren sendikaları, işçi sendikaları gelin bir araya, kendi aranızda bu konuyu halledin. Kendi aranızda halledemeyip bunu ’kabine halletsin’ diyorsanız, burada bir art niyet vardır. Böyle bir art niyete ne Cumhurbaşkanı olarak şahsım ne de kabinemiz alet olamayız. Niye kendi aranızda bu işi çözmüyorsunuz? Niye kendi aranızda bunu halledemiyorsunuz? Kendi aranızda halletmeyip bizleri işçilerimizin ve iş işverenimizin karşısında zor duruma düşürmek mi istiyorsunuz? Nasıl emekçi kardeşlerimizin yanında yer aldıysak bu konuda da aynı anlayışla hareket edeceğiz” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, “Yüksek teknolojili ürünler geliştirmekten yazılıma ve yapay zekaya kadar dünyanın geleceği olarak bakılan her alanda en ileri ülkeler arasında yer almak amacındayız” dedi.

  • Bakan Sarıeroğlu: “Kıdem tazminatı dünya açısından gündemin ilk sırasındaki konudur”

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, “Kıdem tazminatı konusu gündemin ilk sıralarında iş dünyamız açısından olan bir konu” dedi.

    Bir dizi ziyaretler için Sakarya’ya gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, ‘Endüstri 4.0 ve Çalışma Hayatına Etkileri’ isimli programa katıldı.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu toplantıda yaptı açıklamada, “Ben artık sanayimizin önde gelen şehirlerimizden birisi olan, özellikle teknolojik yatırımlar açısından gerçekten yer alan Sakarya’mıza bu vizyonu ortaya koydukları için teşekkür ediyorum. Gelecek açısından planlamalarımızı işçi-işveren hep birlikte yapmamız gereken bir alan. Kıdem tazminatı konusu gündemin ilk sıralarında iş dünyamız açısından olan bir konu. Tabi ama onun süreçleri geçmişten bu yana işleyen süreçler var. Şuanda Endüstri 4.0 ile birlikte biz yeni sürece güçlü bir şekilde hazırlanmanın gayreti içerisindeyiz. Türkiye 16 yılda özellikle çalışma anlamında attığı adımlarla hem nicel hem de nitel olarak işgücü piyasamıza çok önemli gelişmelere ulaştı” dedi.

    “1,5 milyon ek istihdam Türkiye sağladı”

    Bakan Sarıeroğlu konuşmasının devamında, “2017 yılı içerisinde 1,5 milyon ek istihdam Türkiye sağladı. Son 10 seneye baktığınızda 8 milyon istihdam oranıyla bir Avrupa Birliğinin nüfusuna eşdeğer bir istihdamla da OECD ülkeleri içerisinde en fazla istihdam sağlayan ülkelerden biri konumundayız. Ülkemizle alakalı güçlü hedefler, büyük hayallerimiz var. 16 yıldır her köşeyi hizmetlerle, güçlü yatırımlarla her alanda yaptığımız atılımlarla donatmak için büyük gayret içerisindeyiz. Ortaya koyduğumuz bu son paketlerle de inşallah ülkemizi çok daha iyi ve ileri seviyelere hep birlikte getireceğiz. Çünkü ülkemizin çok güçlü olması lazım Hala bölgemizde oynanan oyunlar devam ediyor, hala ülkemizle alakalı derdi olanlar var. İnşallah 24 Haziran’da hep birlikte en büyük cevabı da vereceğiz buna yürekten inanıyorum. Türkiye olarak’ta 24 Haziran’dan sonra yolumuza güçlü adımlarla devam edeceğiz. 24 Haziran işte bir daha ülkemizle alakalı plan, girişim yapamayacaklarının tam olarak anlaşılacağı inşallah böyle bir mührün vurulacağı tarih olacak” diye konuştu.

    “Merkezimiz çok iyi işler çıkaracak”

    Bakan Sarıeroğlu daha sonra SESOB tarafından açılan Mesleki Sınav Merkezi binasının açılışına katıldı. Bakan Sarıeroğlu burada yaptığı açıklamada, “Gerçekten bizim esnaflarımız önemli, geleceğe dair esnaflarımızın daha güçlenmesi ve onları ekonomimizin can damarları olarak görüyoruz. Onların her alanda iyi hissetmeleri, geliştirmeleri, dönüştürmeleri bizim için önemli. Bu bağlamda odalarımızın, birliklerimizin inisiyatif alması bizim işlerimizi, çalışmalarımızı kolaylaştırıcı bir nitelikte. Bu anlamda yapılan işin çok önemli olduğunu, Türkiye’nin geleceği, ahilik kültürü ve esnaflarımız açısından çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Bu güzel 4 bin 500 metrekare alan herhalde buda Türkiye’de ilk. Bu kadar büyük bir alana sahip Sınav Belgelendirme Merkezimiz yok diye biliyorum. Bu anlamda çok iyi işler çıkacak inşallah. Sakarya istihdamda olduğu gibi bu sınav belgelendirme durumunda da Türkiye’de inisiyatifi almış durumda. Şuanda 2 milyon 250 belge verme kapasitesine sahibiz 141 Sınav Belgelendirme Merkezimizle ama şuan 330 bine ulaşmışız, bunun yüzde 10’nu Sakarya’da. Ve 3 bin 900’u da bu merkezimizde. İnşallah o rakamlar artarak farklı meslekler, farklı alanlarda ki yeterliliklerle ilgili de belgelerle bu alandaki performansın artacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Baykal: “İktidar adalet yürüyüşünü, mera, zeytin ve kıdem tazminatı anlayışı gibi değerlendirmeli”

    CHP Eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, “Türkiye’de artık tartışmalı konularda, tek taraflı dayatmalarla, inatlaşmalarla, uyum ve barış sağlamanın güç olacağı ortaya çıktı. İktidar adalet yürüyüşünü de zeytin, mera, kıdem tazminatı konusunda sergilediği anlayış doğrultusunda iktidarın değerlendirmesine ihtiyaç vardır” dedi.

    Baykal, Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nde (AGC) basın toplantısı düzenledi.

    Türkiye’nin bir süredir çok ciddi siyasal ve hukuki krizlerle karşı karşıya olduğunu dile getiren Baykal, bir darbe girişimiyle başlayan süreç ve aradan geçen iki yıl civarındaki süreye rağmen normal bir siyasal hayata dönüştürülemediğini kaydetti.

    Türkiye birbiri ardından yeni ve yoğunluğu artan sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu ifade eden Baykal, “Elbette bunun şaşırtıcı olmaması doğaldır, bir darbe girişimi yaşamıştır Türkiye. Gelinen nokta bir durum değerlendirmesini zorunlu kılıyor. Sadece idari kararlarla tutuklanan ve işine son verilen insan sayısı 200 binin üzerindedir. İdari kararlarla düzinelerle şirket işletme kayyuma devredilmiştir. Ve darbe girişimimin ikinci yılında hukuk hala devreye girebilmiş değildir, yaşanan sorunlar sıkıntılar siyasi takdirler ve idari kararlarla, Kanun Hükmünde Kararname şeklinde çoğunlukla olmak üzere yönetilmektedir. Çok ciddi bir toplumsal sarsıntı yaşanmaktadır. Yargı devreye girmeden gerçekleştirilen işlemler bir süre sonra yargının devreye girmesi umudu içinde sabırla taşınmaktadır” diye konuştu.

    “FETÖ ile mücadelede inandırıcılık”

    Baykal şöyle devam etti: “Bu arada darbe girişiminin sorumlusu siyasi heyetle bağlantı kurarak, FETÖ’cü diyerek hiçbir şekilde böyle bir bağlantı kurulması mümkün olmayan çevrelerle maalasef ilişkilendirme çabası dikkat çekmeye başlamıştır. Sözcü ve Cumhuriyet Gazetesi hiçte inandırıcı olmayan iddialarla bu tartışmanın içine çekilmeye çalışılmıştır. Bu tablo FETÖ ile mücadele iddiasını ciddi şekilde inandırıcılıktan uzaklaştırmış, sulandırmış, ciddiyetini kaybetmesine yol açmıştır. Darbe girişiminin sorumluları çeşitli bağlantıları heyecanla zamana zaman kamuoyunun önüne sunulmakta,idari kararlarla fakat bir türlü siyasi bağlantısı inandırıcı biçimde ortaya koyulabilmiş değildir. Bu manzara ile karşı karşıyayız. Bu kararsızlık ve tereddüt ortamı yargının da güven verici olmaktan uzak şekilde zaman zaman devreye girdiğine tanık oluyoruz.Birbiri ardına tutuklamalar, şaşırtıcı tahliye, tutuklama kararları çelişkili uygulamalar, yargıdaki bu tereddüt atmosferinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.”

    “Adalet krizi”

    Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasının böyle bir ortamda nelere yol açacağı süreci hep birlikte yaşadıklarını aktaran Baykal, “ Umut ediyorum milletvekili dokunulmazlığının önemli ve ciddi bir siyasal güvence niteliğini koruması gerektiği konusu hem muhalefet hem iktidar partisinin yaşananların ışığında yeniden değerlendirmesi gereken konu haline gelmiştir. Şimdi bütün bunlar bizi Türkiye’nin çok ciddi adalet krizi ile karşı karşıya olduğu bir noktaya sürüklemiştir. Türkiye, Dünya bunu tartışıyor. İdari kararlarla hak kaybına uğradığını düşünen insanların herhangi bir başvuru ve çözüm mekanizması hala işletilebilmiş değildir. Ama bir mekanizma ortaya konulmuş değildir. Yargının elbette devreye girmesi gerekir ama yargının hali de anlattığım gibidir” diye konuştu.

    “İnsanlar adalet aramaya başladı”

    “Bu Türkiye’yi bir çok ciddi adalet sorunu ile karşı karşıya olduğumuz noktasına getirmiştir” diyen Baykal, “ Bunun temelinde de adaletin siyasalaştırılmasının yattığı artık kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçektir. Adalet malasef siyasallaştırıldığı için Türkiye’de adalet krizi bu kadar ağır şekilde ortaya çıkmıştır. Bu tablo karşısında CHP’nin, bu adalet krizini toplumun anlamasına, kavramasına bir duyarlılığın geliştirilmesine katkı yapmamak amacıyla Genel Başkanın başlattığı adalet yürüyüşü var. Bu demokratik bir hak kullanımı niteliğinde bir uygulamadır. Barışçıl bir anlayış içinde hiçbir sorun oluşturmadan iyi bir niyetle başlatılan ve yürütülen bir eylemle Türkiye karşı karşıyadır. Yaşadığımız adalet krizinin ciddiyetini herkese ve iktidara toplumun değişik kesimlerine anlatma ihtiyacı çok temel bir konudur. Bu konunda barışçıl anayasal mekanizmaları kullanmak temel bir görevdir. Böyle bir yürüyüş başarılı şekilde gerçekleşmiştir. Şu aşamada tartışmanın başlatılmak istendiğine şahit oluyoruz.Sokakta adalet aranır mı? Şeklinde bir tepki ortaya çıkarılmak isteniyor. Sokakta adalet aranır mı aranmaz mı fazla anlamı yoktur. Sokakta yargılama yapılmaz. Ama adalet talebi elbette her yerde toplumun her alanında dile getirilir. Adalet talebinin ihtiyacının bekleyişinin dile getirilmesi kadar doğal bir şey yoktur. Yargılama bunun için ayrılmış mekanda yapılır. Sokakta adalet talebi yaygın şekilde olması dillendiriliyorsa bu olması gereken yerde bulunmadığının herkes farkında olduğu içindir. Adalet olmadığı için insanlar adalet aramaya başlamıştır” ifadelerine yer verdi.

    “İktidardan adalet yürüyüşüne anlayış tavsiyesi”

    Türkiye’nin 16 Nisan’da bir referandum yaşadığını hatırlatan Baykal, “ Bu referandum Türkiye’de ki ana tartışma konuları ile ilgili olarak toplumun, milli iradenin hangi konumda olduğunu bize gösterdi. Toplumun bu konuda iki ayrı anlayış içinde denk bir siyasi ağırlıkta ortaya çıktığına tanık olduk. Bu tablonun iyi değerlendirilmesi lazımdır. Türkiye’deki bu siyasi tartışmayı yönetenlerin 16 Nisan’ın mesajını doğru almalarına ihtiyaç vardır. 16 Nisan’ın mesajını iktidar zeytin, meralar ve kıdem tazminatındaki tavır değişikliğiyle anlama ihtiyacını kavramış gözüküyor. Türkiye’de artık tartışmalı konularda, tek taraflı dayatmalarla, inatlaşmalarla, uyum ve barış sağlamanın güç olacağı ortaya çıktı. 16 Nisan’ın mesajı başta iktidar olmak üzere herkese uzlaşın birbirinizi anlayın dayatma yok, emre vaki yok mesajıdır. Bu mesajı iktidarın adalet yürüyüşü konusunda da sergilemesine ihtiyaç olduğu kanısındayım. Adalet yürüyüşünü de zeytin, mera, kıdem tazminatı konusunda sergilediği anlayış doğrultusunda iktidarın değerlendirmesine ihtiyaç vardır. Bir süredir iktidarda tedirginliğin ortaya çıktığı, bir kaygının kendisini gösterdiği anlaşılıyor. Cumhurbaşkanının, ‘Bu yürüyüşe müsaade edilmesi iktidarın lütfudur’ sözlerinden bunu anlıyorum. Bu çok sakıncalı olabilecek bir anlayıştı.Demokratik rejimde böylesine adalet krizi, adalet depremi Türkiye’de yaşanırken ben kimsenin bunu protesto etmesine izin vermem anlayışı kadar yanlış hiçbir şey olamaz. İktidar bugünkü adalet uygulamasına, tablosuna tepki gösteren insanların bu ihtiyacına saygı göstermek, anlayışla karşılamak ve onların kendilerini ifade etmelerine fırsat vermek zorundadır. 16 Nisan referandumunun mesajı olarak da iktidarın adalet konusundaki toplumsal tepkiyi saygıyla karşılamasını ve onun demokratik bir süreç içinde kendi amacına ulaşmasına destek vermesi gerektiğine inanıyorum. Bu bir ciddi toplumsal görev ve sorumluluktur” diye konuştu.

    “Referandum mesajı iyi alınmalı”

    Türkiye’nin artık dayatmalarla bir yere varılamayacağını anlamak zorunda olduğuna vurgu yapan Baykal, “Türkiye’de adalet malesef bir korku kaynağı haline gelmiştir, tutuklamalar, idari kararlarla adaletin işlevi üstlenilmiştir, adaletin yerine getirmesi gereken işleri idare, kararnamelerle yürütmektedir. Artık noktalanması gereken bir olaydır. İki yıla yakın bir süre geçti. Olağanüstü bir anlayışın mantığıyla belirsiz bir geleceğe doğru bir Türkiye’nin yönlendirilmesi kabul edilemez. Yargının işlevini idare üstelendi, malasef idari yönlendirmelerle tutuklamayı yargısal bir işlem olmaktan çıkardı ve siyasi tehdit mekanizması haline dönüşmesine katkı yapar hale geldi. Tutuklama kararları malasef siyasi yönlendirmelerle alınan kararlarlar kendisini gösteriyor. Böyle bir tabloda ana muhalefet partisi toplumsal barışçıl yürüyüş yapacaktır. Bundan önceki tabloları Türkiye yaşadı, ve artık bundan sonra dayatma meydan okuma, sindirme uygulamalarının Türkiye’ye hiçbir yarar getirmeyeceği 16 Nisan uygulamasıyla referandum mesajıyla herkes tarafından anlaşılır mesajıyla herkes tarafından anlaşılır olmalıdır” ifadelerini kullandı.

    “Yürüyüşü yakından takip ediyorum”

    Kılıçdaroğlu ile görüşmediğini ama adalet yürüyüşünü yakından takip ettiğini dile getiren Baykal, “Bu yürüyüş bu aşamada bu şekliyle olumlu karşılanmalı ve gereği yerine getirilmelidir. Yeni gerginliklere yol açılmamalıdır. Ama şimdi sakın geriye dönmesinler. Cumhurbaşkanının sözleri bizi bu konuda kaygılandırıyor. İktidar, hükümet, başbakan, sap duyulu olmalıdır. Ceberrut devlete değil sağ duyulu devlete ihtiyacımız var. Ceberrut ve caydırıcılıkla değil barışçıl ve sağ dutu ile davranmaya ihtiyacımız var” dedi.

    Baykal, Enis Berberoğlu ile telefonda görüştüğünü ve mesajlarını avukatı aracılığıyla ilettiğini kaydetti.

  • İSO Başkanı: “Mevcut kıdem tazminatı çalışanlar için bir sorun”

    İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, yaptığı açıklamada “Mevcut haliyle kıdem tazminatının biz her zaman işverenlerden ziyade çalışanlar için bir sorun olduğunu söylüyoruz” dedi.

    İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, ’Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2016’ araştırmasının sonuçlarının açıklandığı basın toplantısında gündemde olan kıdem tazminatına getirilecek yeni düzenlemeyi değerlendirdi. Bahçıvan, “Mevcut haliyle kıdem tazminatının biz her zaman işverenlerden ziyade çalışanlar için bir sorun olduğunu söylüyoruz” dedi.

    “Kıdem tazminatı alabilen çalışan sayısı yüzde 10’un altında”

    Genel Türkiye çalışanları içersinde kıdem tazminatı alabilen çalışan sayısının en iyimser ihtimallerle yüzde 10’un altında olduğunu vurgulayan Bahçıvan, “Böyle bir tablonun sürdürülebilir olmadığı çok net bir gerçek. O nedenle işverenden daha ziyade çalışanlar açısından mutlak değiştirilmesi gereken bir gerçekle karşı karşıyayız. Farklı farklı nedenlerden dolayı çalışanlarımız ne yazık ki hayatlarının kendileri için en gerekli dönemlerinde bu haktan mahrum kalıyorlar. Bu konuda mutlak suretle bir iyileştirilmenin yapılmasının ve sosyal hakkın hayattaki en önemli değeri olan belli bir zaman diliminden sonra böyle bir fona sağlıklı ulaşılmasının düzeltilmesi yönündeki düşüncemizi savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Bahçıvan, bugünkü mevcut halin gerek çalışanlar açısından gerekse Türkiye ekonomisinin bir fon biriktirmesine engel olması açısından sağlıklı bir yöntem olmadığını İstanbul sanayisi olarak savunduğunu dile getirerek “Çalışma hayatında uzun bir süreden beri kangren olmuş konu, bu dönem reformist bir adımla neticeye ulaşır” dedi.

    İlk üçte bir değişiklik

    İSO Türkiye’nin 500 Büyük Kuruluşu -2016 araştırmasında birinci üretimden satış rakamlarına göre 32 milyar 594 milyon lira ile Tüpraş birinci oldu. İkinci sırada 16 milyar 314 milyon lira ile Ford yer alırken, geçtiğimiz yıl 5’incilikte bulunan Tofaş, bu yıl 12 milyar 856 milyar liralık satış rakamıyla üçüncü sıraya yerleşti.