Etiket: Kentin

  • İzmir Karabağlar’da temizlik işçilerinin başlattığı grev sonrası kentin cadde ve sokakları çöp yığınlarıyla doldu

    İzmir’de, Karabağlar Belediyesi şirketi KAR-BEL’de çalışan 915 işçinin 4 gündür devam ettirdiği grev sonucu kentin cadde ve sokakları adeta çöp yığınına döndü. Kaldırımlarda biriken çöpler ve çevreyi saran kötü kokular vatandaşları çileden çıkarttı.

    Karabağlar Belediyesine bağlı KAR-BEL şirketinde çalışan 915 işçi, DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası ile Karabağlar Belediyesine ait Karbel A.Ş. arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin olumsuz sonuçlanmasıyla greve başladı. 4 gündür devam eden grev sonrası ilçenin cadde ve sokaklarındaki çöplerde toplanamadı. Çöpler kaldırımları kapatırken, vatandaşlar da yoldan yürümek zorunda kaldı. Oluşan çirkin görüntü ise herkesi isyan ettirdi.

    Vatandaşlar ilçede kokudan ağzını kapatıyor

    İşçilerin grevde olması nedeniyle alınmayan çöpler, yoğun bir koku oluşturdu. Yoldan geçen vatandaşların çoğu ise ağızlarını kapatarak cadde ve sokaklardan geçti. Bu durum, ilçede yaşayan vatandaşları ise çileden çıkardı. Cadde ve kaldırımlara taşan çöplerden rahatsız olan vatandaşlardan Serkan Bulutlu, biriken çöplerden dolayı hijyenik bir ortamda lokma dökemediklerinden yakınarak tepkisini ortaya koydu.

    “Millet çıktı uzaya biz hala çöpün içinde yaşıyoruz”

    İlçede yaşayan Bulutlu, “Bu rezillik ne böyle. İzmir’in haline bak. Lokma dökeceğiz lokma bile dökemiyoruz. Müşterilerimiz bu pisliğin yanında lokma mı dökülür diyor. Bu bir haftadan beridir böyle. Evimizin önüne yığıldı nereye atacağız bu çöpü. Çöpün içinde yaşıyoruz. Millet çıktı uzaya biz hala çöpün içinde yaşıyoruz” dedi.

    Biriken çöp yığınlarından dert yakınan ve Karabağlar’da berberlik yapan Ali Aslan da, belediye başkanına seslendi. Aslan, “Çöpün halini görüyorsunuz. Belediye başkanına sesleniyorum buradan. Bu işi bilmiyorsan kendin yap elemanlara bırakma. Elemanlara bırakırsan böyle olur. Parasını vermezsen böyle olur. Yapamıyorsan kendin yapacaksın bunu. Onu da yapamıyorsan bırakacaksın bu işi. Başkası gelip yapacak. Şu pisliğe bakın mikrop yuvası burası. Bu nasıl belediyeciliktir, kış ayındayız mikrop yuvası hastalıktan kırılıyoruz hepimiz. Çöplerden kaldırımlar kapandı. Kaldırımdan geçilmiyor” diyerek tepkisini gösterdi.

    “Çirkinlikler İzmir gibi bir yere yakışmıyor”

    Kucağında çocuğuyla böyle bir havayı solumak istemediğini ve bu görüntünün rahatsızlık verdiğini söyleyen bir başka esnaf Yeliz Levent de, “Biz bu havayı solumak zorunda değiliz çocuklarımız var, sokaklarda insanlar var. Grevdeler diye bizi de bunlara maruz bırakmak zorunda değiller. Bizim iş yerlerimiz buralara çok yakın sonuçta çocuklarımızda var ve hep mikrop saçıyor. Bu şekilde olması şart değil. Her ne olursa olun buraları böyle bırakmak zorunda değiller” diye konuştu.

    Biriken çöpleri gören Bilal Kalkan ise “Ben şu an Yeşilyurt’tan geliyorum gerçekten tuhafıma gitti. Bu tür pislikler çirkinlikler İzmir gibi bir yere yakışmıyor. Bunu yetkili kimse görmüyor mu? Yetkililere sormak lazım. Barın barın bağırdıkları yerlerde bunları temizleyecek yok demek ki” şeklinde konuştu.

  • İzmir’de antik kentin üstüne çöp depolama alanı tartışması

    İzmir’in Ödemiş ilçesinde, 2 bin 500 yıllık maden şehrinin bulunduğu alana kurulacağı iddia edilen çöp depolama ve moloz alanıyla ilgili uzmanlar bölgenin yanlış seçim olduğunu değerlendirdi. Emekli Prof.Dr. Arkeolog Veli Sevin, “Burada yaptığımız araştırmalar sonucunda bölgede Efes antik şehri ayarında bir kent gömülüdür. Buranın kazı alanı ilan edilmesi gerekir” dedi.

    Ödemiş ilçesinde, 2 bin 500 yıllık maden şehrinin bulunduğu alana kurulacağı iddia edilen çöp depolama alanıyla ilgili tartışmalar devam ediyor. Bölgenin kazılarak gün yüzüne çıkartılması gerektiğini ifade eden uzmanlar ise moloz ve çöp dökme seçiminin yanlış olduğunu savundu. Emekli Prof.Dr. Arkeolog Veli Sevin, bölgede 2 bin 500 yıllık bir maden şehri bulunduğunu öne sürerek, “Antik Neikaia bölgesi eski bir maden bölgesidir. Burada yaptığımız araştırmalar sonucunda bölgede Efes Antik Şehri ayarında bir kent gömülüdür. Buranın kazı alanı ilan edilmesi gerekirken, çöp depolama alanı ve moloz dökme alanı olarak belirlenmesi tarihe ve gelecek kuşaklara yapılacak çok büyük bir haksızlıktır” diye konuştu.

    Ziraat Mühendisleri Odası Ödemiş Temsilcisi ve belediye meclisi üyesi Özkan Akgün de, seçilen yerin tarihi bir yer olduğunu söyledi. İlçenin Türkönü Mahallesi çevresindeki yerin tarihi öneme sahip olduğunu belirten Özkan, “Bu bölgenin çöple kapatılması değil, kazılarak gün yüzüne çıkarılması gerekir” şeklinde konuştu.

    Akgün, “2006 yılından bu yana bölgede yürütülen çalışmalar ne yazık ki Ödemiş’in yararına değildir. Bölgede daha başka atıl alanlar varken antik kent kalıntılarının bulunduğu alanın seçilmesi yanlıştır. Ekim 2015’te, Danıştay 14. Dairesi kararların bozulmasına ve alanda çevre mühendisi, arkeolog, sanat tarihçi, makine mühendisi, ziraat mühendisi ve ilgili mesleki akademisyenlerden oluşan, sayısı sınırsız uzman görüşü ve raporlamasına karar verdi. Şimdi bu sürecin sonlanmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

    Kurucaova Muhtarı Tahsin kırkar da, konuyla ilgili Danıştay’ın karar aşamasında olduğunu belirterek tarım alanlarımıza ve tarihe sahip çıkacaklarını söyledi.

    Ödemiş Belediye Başkanı Mahmut Badem ise iddialarla ilgili açıklama yaptı. Badem, “Bu konuyu uzunca konuştuk, tartıştık bir oylamaya sunduk. Yapmış olduğumuz oylamada AK Parti ve MHP grubunda 20 tane oy evet verirken, 3 tane hayır, 9 tane de çekimser oy oldu. Ödemiş’in geleceğini korumak bizim de bir numaralı görevimiz. Ödemişte çöp depolama alanı olarak tespit edilen yerin alt kısmında 50 bin metrekarede biz inşaat artığı işleme alanı diye bir alan istedik. Bu alan 2007’lerde benim belediye başkanlığım dönemimde Orman ve Su İşleri Bakanlığından ya da hazineden alındı. 200 küsur bin metrekareydi. İhtiyaç da yoktu; çünkü o zaman Ödemiş tek başına bir ilçe olarak düşünülmüştü. Günlük 100 tonun altında bir çöp çıkıyordu. O çöpe göre bir depolama alanı düzenlenmesi söz konusuydu. Sonra ‘antik kent’ ile ilgili bir karar çıktı müze ve kurul el koyduktan sonra 110 bin metrekareye düşürüldü. Bununla ilgili yazışmalarımız devam etti. Devlette bu işler çok ağır gider, süreç bitti. Benden sonraki belediye başkanı sayın Bekir Keskin de devlette devamlılık esastır anlayışı gereği Küçük Menderes Çevre Birliği adına bu işi sürdürdü. Küçük Menderes Çevre Birliği adına özel idarelerin maddi katkıları da alınarak burada bir ihale yapıldı. Yer 65 bin metrekarelere düşürüldü. Yani arkeolojik alan 110 bin metrekareydi benim dönemimde. Bize düşen yer biraz daha küçülmüş. 5 milyon 167 bin liralık bir ihale ile bu iş ihaleye çıkarılmış. 2 milyon 735 bin TL’ye ihale edilmiş. Sonunda da 2014 30 Mart yerel seçimlerin olduğu benim yönetimi devir aldığım güne kadar 1 milyon 41 bin 805 lira bu işi yapan adama ödeme yapılmış” dedi.

    “Büyükşehir’in kararı dururken biz neden kaldıralım?”

    Başkan Badem şöyle devam etti:

    “Zaten biz de aldığımız meclis kararıyla büyükşehir çöp depolama alanından vazgeçtiği takdirde biz de hiç bir itiraz etmeden bu alandan vazgeçiyoruz. Yani büyükşehir arkeoloji alan sıfır olan kısımdan vazgeçsin. Üst taraf olmayacaksa alt tarafta olmayacak. Büyükşehir’in kararı dururken biz neden kaldıralım? Çöp depolama alanı dururken bizim alanımızın kaldırılmasının bir anlamı yok. Birileri böyle istedi diye biz projemizden vazgeçemeyiz. Kentimizi ve kentimizin geleceğini korumak belediye başkanı olarak benim bir numaralı görevim. Her fırsatta insanlarımızın yanında oluyoruz. Önümüzdeki dönemde kenti yönetecek olanlara görevi en sağlıklı şekilde devretmek bizim en önemli vazifemizdir.”

  • Antalya İl Emniyet Müdürü Uzunkaya kentin asayiş istatistiklerini paylaştı

    Antalya İl Emniyet Müdür Celal Uzun Kaya, Antalya’da FETÖ operasyonu kapsamında çeşitli meslek gruplarından 924 kişinin halen tutuklu bulunduğunu söyledi. Uzunkaya, 2016 ilk 10 ayında 540 cinsel saldırı ve cinsel taciz suçu işlendiğini ve 325 çocuğa cinsel istismarı meydana geldiğini kaydetti.

    Antalya İl Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, basın mensupları ile kahvaltıda bir araya geldi. Basın mensupları ile sohbet eden Uzunkaya, gazetecilerden öğrendikleri bilgileri gerekli mercilerden teyit etmelerini istedi. Önemli görülen konularda kendisi veya il emniyet müdür yardımcıları ile temasa geçilmesini isteyen Uzunkaya, “Kısa süreç içerisinde özellikle yerel medyada çıkan bir takım haberler ile ilgili tespitler ile ilgili mümkün mertebe bilgilendirme ve basın açıklaması yapıyoruz. Bunu önemli gördüğümüz her konuda teyit ederek sizlere ulaştırmaya devam edeceğiz. Böyle bir güzel kente atanmaktan dolayı mutluluk duyuyorum. Ülkemizin pek çok yerinde görev yaptım. Hayatımızın sonuna kadar ülkemize hizmet edeceğiz” dedi.

    “Antalya’nın Türkiye’de ne kadar önemli olduğunu biliyoruz”

    Ülkenin kalkınması için alın teri akıtan her insana müteşekkir olunması gerektiğini kaydeden Uzunkaya, “Antalya’nın Türkiye’de ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Antalya ülkemizin hem ülke içinde hem ülke dışında önemli bir vitrin durumundadır. Bu nedenle hepimiz el birliği ile Antalya’nın taşıdığı değerlere bağlı olarak daha güzel şeyler ortaya koyma ve yansıtma konusunda görev alıyoruz. Ülkemizin huzuru ve güvenliği için birbirimize destek vermemiz gerektiğine inanıyorum. Geçmiş dönemlerde vatandaşlarımızı bir takım suç ve suçlulukla alakalı konularda, bir nevi ispiyonculuk, suçmuş gibi yıllarca toplumun önüne koydular. Toplumun en duyarlı olması gereken damarlardan birisi toplumunu ilgilendiren her sorun karşısında o sorunun ortağı olan konularla ilgili görüşü olan katkısı olabileceğini düşündüğü insanlarımızın bunları yetkili kişilerle paylaşması gerekiyor. Toplumu ilgilendiren her konuda bildiklerinizi ve gördüklerinizi ilgili yerlere taşımalarını vatandaşlarımızdan özellikle istiyorum” açıklamasını yaptı.

    “Her türlü suç örgütü ile mücadele aynı duyarlılık ile sürdürülmelidir”

    15 Temmuz sonrasında FETÖ ile ilgili Türkiye genelinde olduğu gibi Antalya’da da yoğun bir ihbarın geldiğini paylaşan Uzunkaya, “Her türlü suç örgütü ile mücadele aynı duyarlılık ile sürdürülmelidir. 15 Temmuz ülkemizin yok edilmesi projesidir. Bir ülkenin bitirilmesi projesidir. Vatandaşımızın dik duruşu sayesinde ve bir takım hesapların tutması nedeni ile istenilen şekilde 15 Temmuz hedefine ulaşamadı. Bugün bir ayıklama süreci yaşanıyor. Bunu yaşı kuruya, at izini it izine karıştırmadan yürüteceğiz. Hepimiz üzerine düşeni yerine getireceğiz. Uyuşturucu ile mücadele önemlidir. Gençlerimizi ve çocuklarımızı, yavrularımızı hedef alan ve onlar üzerinden toplumu hedef alan bir tehlikeden bahsediyorum. Bunun 10’lu yaşlarda çocuklara kadar ulaştığını biliyoruz. Bu ve benzeri uyuşturucu faaliyetleri ile ilgili her şeyi devlet veya devletin kurumları ile paylaşmalıyız” diye konuştu.

    “Bu ülkede amacı sadece karıştırmak olanlar var”

    Lise ve üniversite yaşında çocukların terör örgütleri tarafından tehdit edildiğini kaydeden Uzunkaya, “Üniversite kapılarında bunları karşılamaya çıkan şu yada bu şekilde zehri farklı ambalaj ile sunmaya çalışan suç örgütleri var. Bu konuda da hepimize görev düşüyor. Haklarını bilmeyen insanlar hak arama yollarını bilmiyor. Herkes hakkını arama yolunu bilse, inanın şuan ülkemizde pek çok sorun, karşımıza sorun olarak çıkmaz” dedi.

    Uzunkaya bir gazetecinin yayın yasakları ile ilgili sorusuna ise şöyle cevap verdi:

    “Olağanüstü hal var. Geçmiş dönemlerde OHAL zamanlarında pek çok şeyin kısıtlandığını biliyoruz. Bugün yayın yasağı daha öne çıkıyor. Bilgi kirliliğini önlemek istiyoruz. Ülkemizin menfaatini ilgilendiren her ne konu varsa, o anlamda toplumun tümü duyarlı olmalıdır ve bunu sürdürmelidir. Bu ülkede amacı sadece karıştırmak olanlar var. Antalya’da yüzde 45 oranında bir turist kaybı olduğunu görünce elbette hepimiz bu kayıpların giderilmesi konusunda duyarlı olmamız gerekiyor.”

    “Ölü sayısı ise 2015 yılında ilk 10 ayında 96 iken bu sayı 2016 yılının ilk 10 ayında 124 oldu”

    Antalya’da 2016 ve 2015 yılında yaşanan asayiş olayları hakkında da bilgi veren Uzunkaya, “2015 yılının ilk 10 ayında 4 bin 700 kişi yaralanırken, 2016 yılının ilk 10 ayında bu sayı yüzde 58 artış ile 7 bin 500 oldu. Ölü sayısı ise 2015 yılında ilk 10 ayında 96 iken bu sayı 2016 yılının ilk 10 ayında 124 oldu. Bunlar yol kullanıcılarının duyarsızlığının arttığını gösterir. Bir kentte iki tane motosiklet kafa kafaya çarpışıyorsa burası sözün bittiği yerdir. Bu ülkede insanlar yaşananlardan sonra kask takmak bir aparat olarak görünüyorsa burası sözün bittiği yerdir. Sorunlar ile mücadele ederken herkese görevler düşüyor. Temel amacımız suçun işlenmeden önlenmesidir” dedi.

    “2016 ilk 10 ayında 540 cinsel saldırı ve cinsel taciz suçu işlenmiş”

    “Şahsa karşı işlenen suçların aydınlatılması yüzde 90, mala karşı işlenen suçların aydınlatılması yüzde 40’dır” diyen Uzunkaya, “Diğer taraftan aydınlatılmamış yüzde 60 suç var. Biz hiçbir suçun olmamasını arzu ederiz. Antalya’da kasten adam öldürme 2016 yılının ilk 10 ayında 30 civarında olurken, 8 bin 500 vatandaşımız yaralandı. 2016 ilk 10 ayında 540 cinsel saldırı ve cinsel taciz suçu işlenmiş, 325’te çocukların cinsel istismarı meydana gelmiş. 10 ayda 3 bin 500 motosiklet ve bisiklet hırsızlığı gerçekleşmiş. Evden hırsızlık 2 bin 500 bir önceki yıla oranla yüzde 9 civarında artış meydana geldi. Gasp ve yağma suçları ile ilgili 2016 yılı 300 civarında oldu. Bunların yüzde 90’ı aydınlatılmış” dedi.

    “500 öğretmen gözaltına alınıp 230 öğretmen tutuklanmış”

    15 Temmuz sonrası Antalya’da yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında da bilgi veren Uzunkaya, “300 civarında öğretim görevlisi gözaltına alınmış, 130 öğretim görevlisi tutuklanmış. 2 kaymakam gözaltına alınmış, biri tutuklanmış. 17 doktor gözaltına alınmış, 8 doktor tutuklanmış. 24 imam gözaltına alınıp, 14 imam tutuklanmış. 500 öğretmen gözaltına alınmış, 235 öğretmen tutuklanmış. Emniyet 123 tutuklama 170 gözaltı var. Bin küsur sivil şahıs gözaltına alınmış 397 tutuklama 427 adli kontrol serbest bırakılmış. 60 TSK mensubu gözaltına alınmış, 16 kişi tutuklanmış” dedi.

  • Edremit’te antik kentin dükkanları gün yüzüne çıkartıldı

    Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Altınoluk Kırsal Mahallesi’nde 16 yıldır sürdürülen Antandros Antik Kenti kazı çalışmaları sırasında, şehrin 8 dükkanı gün yüzüne çıkartıldı.

    Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ege Üniversitesi tarafından 16 yıldır aralıksız devam eden Antandros Antik Kenti kazı çalışmalarında sezon sonuna yaklaşılmasına rağmen, antik kentin yan yana sıralanmış 8 dükkanına ulaşıldı. Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gürcan Polat’ın başkanlığını yürüttüğü Antandros Kazı Başkanlığı’na bağlı yaklaşık 50 kişilik ekip, kazı sezonu süresince çalışmalarını sürdürüyor. Okulların açılması ve öğrencilerin bölgeden ayrılmasıyla birlikte 10 kişilik arkeolog ekibinin çalıştığı kazı alanında bulunan 8 dükkan ile ilgili açıklamada bulunan Antandros Kazı Başkanı Vekili Uzman Arkeolog Rabia Aktaş, “Bu seneki çalışmalarımız antik yamaç evin giriş kapısını bulmak adına Güney kısımda başlamıştı. Ama bu arama çalışmalarımız esnasında evin bahçe giriş kapısına değil, dükkanlarına denk geldik. Evin avlusunun Güneyinde 8 adet ve yaklaşık 4’e 6 metrekare ebatlarında odalarımız mevcut. Şimdilik 2 odası tam olarak açığa çıkartılmış durumda. Diğerlerini de zamanımız dahilinde açmaya devam edeceğiz. Dükkanların açıldığı yolu da tespit etmeye çalışıyoruz. Ekim ayı sonuna kadar çalışmalarımız devam edecek. O dönemde kullanılan bir koku kabı dükkanlarımızın bir tanesinde tam olarak ele geçti. Bir mermer tepsimiz var. Burasının büyük bir alışveriş merkezi olduğunu düşünüyoruz. Kazı çalışmalarımızda bizlere destek olan Tarihi Antandros Şehrini Kurtarma, Koruma ve Yaşatma Derneği’ne ve Edremit Belediyesi’ne ve destekçilerimize teşekkür ediyoruz” dedi.

    Tarihi Antandros Şehrini Kurtarma, Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Zekiye Gülçin Cömert ise açıklamasında, Andandros Antik Kenti’nin kamulaştırma çalışmalarının hızlandırılması gerektiğine dikkat çekerek, “Kazı çalışmalarımızda her yıl farklı buluntular ortaya çıkıyor. Yaklaşık bin 200 metrekare büyüklüğündeki Roma villasının hemen alt kısmında dükkanların izlerine rastladık. Bu dükkanların, o dönemin kozmetik, gıda ve seramik dükkanları olduğunu düşünüyoruz. Heyecanla diğer buluntuları bekliyoruz. Aslında daha fazla buluntu ele geçirebilirdik ve daha geniş alanda çalışma yapabilirdik. Ama kamulaştırma sorunumuz var. Orasının tabelasında ‘Ören Yeri’ yazmasına rağmen aslında tam olarak ‘Ören Yeri’ diyemiyoruz. O arazinin Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırılması gerekiyor. Bu konuda girişimler yapıldı. Fakat bu işin hızlandırılmasını yetkililerden bekliyoruz. Kamulaştırma olmadığı sürece biz yerimizde sayıyor olacağız. Destekçilerimize de teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

  • Bir kentin yaşayan efsanesi ’Munzur Gözeleri’

    Tunceli’nin Ovacık ilçesinde bir efsaneye göre Munzur isimli çobanın elinde tuttuğu kovadaki sütün yere dökülmesiyle ortaya çıkan Munzur Gözeleri, binlerce yıldır koruduğu gizemi ve kırk gözeden akan sularıyla ziyaretçilerini hayran bırakıyor.

    İlçede yaşayanlar tarafından kutsallık kimliği ile ön plana çıkan ve ilçe merkezine 17, Tunceli kent merkezine ise 80 kilometre uzaklıktaki Ziyaret köyü sınırları içerisinde yer alan Munzur Gözeleri, ilçenin en önemli turizm odağı olma potansiyelini taşıyor. Yerli ve yabancı turistler tarafından yılın her dönemi ziyaretçi akınına uğrayan Munzur Gözeleri, özellikle kayaların arasından fışkıran süt beyazı soğuk suyu ve görkemli doğasıyla il ve ilçe genelinde en güzel yer olarak değerlendiriliyor. Munzur Nehri’nin de ana kaynağını oluşturan Munzur Gözeleri’nde suların çıktığı yerdeki küçük kaya oyuklarında ziyaretçiler tarafından mumlar yakılıp, dilekler dileniyor. Efsaneye göre Munzur Gözeleri’nin dağların eteğindeki bir köyde yaşayan Munzur isimli çoban ile ağası arasında yaşanan olaylar sonucu Munzur’un elindeki süt dolu kovadan yere dökülen sütün yerinden su fışkırmasıyla oluştuğu anlatılırken, şelaleler görenleri kendine hayran bırakıyor.