Etiket: Kendilerini

  • Bakan Çavuşoğlu: “Avrupa’da terör örgütleri kendilerini adeta cennette hissetmemeli”

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Avrupa’da terör örgütleri kendilerini adeta cennette hissetmemeli. Teröristler, terör örgütleri her yerde aynı muameleyi görmeli diye düşünüyoruz” dedi.

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, temaslarda bulunmak üzere geldiği Viyana’da Avusturya Dışişleri Bakanı Karin Kneissl ile basına açıklama yaptı. Avusturya Bakan Çavuşoğlu, Kneissl ile gerçekleştirdiği görüşmelerinde ’İlişkilerde hangi adımlar atılabilir?, Sorunlar nasıl giderilebilir?’ gibi konuları değerlendirdiklerini ifade ederek, “Bize göre aşılmayacak sorun yok, birçoğu suni sorunlar, açıklamalardan ve anlayıştan kaynaklanan sorunlar yok. Bunları pozitif adımlarla bunu aşabiliriz. Çünkü halkalarımız arasında da bir anlaşmazlık yok. Hatta tarihte baktığımızda Birinci Dünya Savaşında da askeri anlamda da dostluk ve dayanışma gördük. Biz bunu geliştirmek istiyoruz. Askeri alanında hatta savunma sanayi konusunda ilişkilerimizi geliştirmek için fırsatlar var bunu görüyoruz. İstişare mekanizmalarımızı başlattık. 2 Martta Balkanlar İstişare Toplantısını yapacağız. Balkanlar ve diğer konularda birbirimizi rakip değil tam tersine ortak görmemiz lazım. Batı Balkanların bize ihtiyacı var. İnşallah Bosna’ya birlikte gideriz” ifadelerini kullandı.

    “Avrupa’da terör örgütleri kendilerini adeta cennette hissetmemeli”

    Bazı konsolosluk meselelerinin de olduğunu kaydeden Bakan Çavuşoğlu, “Bunları da değerlendirdik. Terörle mücadele. PKK’nın kendi sembollerini kullanması, paçavralarını kullanması konusundaki attığınız adımları, yaptığınız çalışmaları duymaktan memnun oluyorum. Almaya ve Fransa’da da bu adımlar var. Avrupa’da terör örgütleri kendilerini adeta cennette hissetmemeli. Teröristler, terör örgütleri her yerde aynı muameleyi görmeli diye düşünüyoruz” diye konuştu. Bakan Çavuşoğlu, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

    “Çifte vatandaşlık konusunda Türklere başka, diğer ülke vatandaşlarına başka muamele doru değil, insani de değil. Bununla ilgili çalışmalar var. Bunun için teşekkür ediyoruz. İmamlar konusunda hassas. Buradan çıkan yasayı biliyoruz. Ama İslam’ın doğru güvenilir kaynaklardan düzgün bir şekilde olduğu gibi anlatılması öğretilmesi gerekiyor. Bu konuda Türkiye ile işbirliği yapan tüm Avrupa ülkeleri kendilerini gerçekten güvende hissediyor. Bizim eğitim sistemimiz ve Diyanet İşleri Bakanlığımız adeta radikalleşmeye karşı bir sigortadır. Çünkü düzgün ve doğru, gerçek İslam öğretiliyor. Yanlış kaynaklardan ya da akımlardan öğretilenlerden emin olmayabiliriz. O yüzden bu imamlarında iyileştirilmesi gerekiyor. Burada Strasburg’da yaptığımız gibi burada fakülte açabilir eğitim verebiliriz. Bu oluncaya kadar da Avusturya vatandaşlarının Türkiye eğitimi konusunda işbirliği yapabiliriz. Onlar sizin vatandaşlarınız Avusturya’ya bağlı vatandaşlar, özellikle imamlarında Almancayı çok iyi bilmesi gerekiyor. Çünkü burada Müslümanlara baktığımız zaman onlara da İslam’ın iyi öğretilmesi ve çocukların eğitilmesi önemli.”

    “Irak’ta terör bitti ama daha sorunlar var”

    Bu konuların güven zemininde çözüleceğine vurgu yapan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Bu konular aşılmayacak konular değil. Yeter ki diyaloğumuz iyi osun, yeter ki sık sık bir araya gelelim. Sadece biz değil her düzeyde arkadaşlarımız bir ara gelsin. İlişkilerimizde daha pozitif bir atmosfer oluşturalım. Biz Türkiye olarak buna varız. Önümüzdeki süreçte ilişkilerimizin çok daha gelişeceğine güçleneceğine olan inancım tam. Aynı iş birliğini bölgesel konularda da güçlendirmek istiyoruz ki Suriye’yi konuştuk bilgi verdik. Geleceğe yönelik olumlu gelişmeler ve var olan tereddütleri de konuştuk. Ama sadece Suriye değil, şimdi Libya’da neler oluyor. Aynı şeklide Yemen’deki durum felaket. Bu konuda neler yapabiliriz uluslar arası camia olarak. Irak’ta terör bitti ama daha sorunlar var. Referandum artık geçersiz ama Irak’ın yeniden inşası var. Avrupa’yı da esasen doğrudan etkileyen bizim bölgemizdeki konuları da daha detaylı bir şekilde ele alacağız” açıklamasını yaptı.

    “Türkiye’den adımlar beklemek gerçekçi değil”

    Bakan Çavuşoğlu, iki ülke arasında olabilecek sorunları aşmanın Dışişleri Bakanlarının görevi olduğunu kaydederek, “Ama öncelikle pozitif mesajları vermemiz gerekiyor. Güveni tesis etmemiz lazım, güven arttırıcı adımlar atmamız lazım. Bunlar tek başına yeter mi, hayır yetmez. Daha sonra bu sorunlu alanlarda da karşılıklı hangi adımlar atacağız, birlikte hangi tedbirleri alacağız onları da konuşmamız lazım. Biraz önce söylediğim gibi bu başlayan samimi diyalogdan sonra zaten adımlar atılmaya başladı. Önümüzdeki süreçte de değişik kurumlarımız ve diğer bakanlarımız tarafından yapılacak çalışmalarla atılacak adımlar var ki sorunlar çözülsün. Ekonomik ilişkilerle ilgili, ticaretle ilgili, yatırımlarla ilgili olumlu adımlar da atılsın. Şu anda vatandaşlarımızı, halklarımızı doğrudan etkileyen konsolosluk konuları ki biraz önce çifte vatandaşlıktan bahsettik, imamların eğitiminden bahsettik. Bunları da zaten konuşmaya başladık. Bu tür sorunları bizim masadan kaldırmamız lazım. Basit sorunlara takılıp ta gereksiz negatif ortam yaratmamamız lazım. Tabii ilişkileri normalleştirmek için ve daha olumlu bir mecraya koyabilmek için karşılıklı adımlar atılması gerekiyor. Efes kazıları konusunda ve Avusturya’nın Brüksel’deki Büyükelçisinin NATO’ya akreditasyonu konusunda biz jestler yaptık. Ama hep Türkiye’den beklersek olmaz. Avusturya’nın da adımlar atması gerekiyor. Biz bu engellemeleri niye yaptık daha önce? Avusturya’dan Türkiye’ye yönelik alınan kararlar ve Avusturya’dan Türkiye’ye yönelik gelen hiç kabul edemeyeceğimiz açıklamalar yüzünden oldu. Durup dururken yapmadık. Şimdi niye bunu söylüyorum. Bizde Avusturya karşıtlığı yok. Alman karşıtlığı da yok, Hristiyan karşıtlığı da yok. Bizim inancımız gereği biz kimseye, hiçbir etnik gruba, ırka ülkeye ve inanca karşı olamayız. Tüm yaratılanları yaratandan dolayı severiz. Biz böyle inanıyoruz. O yüzden Avusturya’nın da bu jestlere karşı adımlar atması lazım. Sadece Türkiye’den adımlar beklemek gerçekçi değil. Bu ancak suni bir atmosfer oluşturur o da kısa bir süre içinde yok olur gider. Çabalarımız da heba olur ama biz karşılıklı adımlar atmak ve iş birliği konusunda kararlıyız” ifadelerini kullandı.

    Bakan Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

    “Terörle mücadele konusunda ise Afrin operasyonumuzun da amacı bu ve yarın yine teröre karşı içeride ve dışarıda terör tehdidi devam ettiği sürece bizim mücadelemiz de devam eder. Şimdi ABD ile mesela Menbiç konusunda ve Fırat’ın doğusundaki terör yapılanmaları konusunda neler yapacağımıza dair bir çerçeve belirledik. Çalışma grupları oluşturduk. Bugün ve yarın Washington’da ilk toplantılar yapılacak. 19 Mart’ta da ben oraya giderek Tillerson’la bu konuları ele alıp hangi somut adımların atılacağı, Irak, Suriye, Libya veya Afrika ülkeleri fark etmez. DEAŞ , PKK, FETÖ, Boko Haram veya Eş Şebab hiç fark etmez. Nerede bir terör örgütü tehdidi varsa bizim o terör örgütüne karşı gerekli tedbirleri hep birlikte, hiç ayrım yapmadan almamız lazım.”

    “AB üyeliği karşıtlığı Türkiye karşıtlığına dönüşürse biz bu konuda rahatsız oluruz”

    İki ülke arasında sıkıntıların sona erip ermemesine ilişkin sorunu yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, “Sıkıntıların giderilmesi için olumlu ve somut adımlar atıyoruz. Kneissl göreve geldiğinden beri olumlu adımlar atıyoruz. İlişkilerim düzelmesi konusunda olumlu başlangıç yaptık. Bu anlayışla devam etmek istiyoruz. Mevcut sorunları da aşmak istiyoruz. Bu kararlılık ikimizde var ama tüm kurumlar ve yöneticilerimizde de olması lazım. Türkiye’de Cumhurbaşkanımızdan tüm bakanlarımıza halkıma kadar herkeste var. Farklı düşünebiliriz. AB üyelik konusunda da farklı düşünebiliriz. AB üyeliği karşıtlığı Türkiye karşıtlığına dönüşürse biz bu konuda rahatsız oluruz. Hiçbir ülkede, hiçbir kurumdan ayrımcılık beklemiyoruz veya hak etmediğimiz bir şey de istemiyoruz. Beklentimiz her ülkenin, milletin de olduğu gibi Türkiye’ye de saygı duyulması. Üyelik konusunda fasıllar var. Siyasi engeller olmazsa teknik konularda Türkiye kriterleri yerine getirirse fasıllar açılır kapanır, yerine getirmezse açılmaz da kapanmaz da. Buna odaklanırsak sorun kendiliğinden çözülür ve siyasetçilerin elindeki malzeme gider. Siyasetçinin bu konuyu özellikle seçim zamanında popülizm aracı olarak görüyor. Türkiye’de seçim zamanında biz Avusturya’yı hiç konuşmayız. Kendi meselelerimizi konuşuyoruz. Niye Avusturya’da seçim zamanında sadece Türkiye konuşulur. Üçüncü ülke vatandaşları niye konuşulmaz” açıklamasını yaptı.

    “Teröristlerle normal vatandaşlar arasındaki ayrımı çok iyi yapmak lazım”

    ABD’ye gerçekleştirdiği ziyaretle ilgili bilgi veren Bakan Çavuşoğlu, “Geçenlerde Los Angeles’ta vatandaşlarımızla bir araya geldik. Oraya katılan vatandaşlarımız arasında Ermeniler ve Süryaniler vardı. Arap kökenliler, Türkler vardı. Türkiye’de farklı etnik kökenlerden insanlar var. Kafkasya’dan Balkanlar’dan Endülüs’ten gelen insanlar var. Farklı dini gruplar da var; Katolikler, Ortodokslar, Süryaniler, Museviler var. Bu bizim zenginliğimiz. Türkiye’de bunu nasıl görüyorsak yurt dışında da farklı görmemiz mümkün değil. Hepsi bizim vatandaşlarımız, biz onlara da öyle tavsiyelerde bulunuyoruz, farklı siyasi partilerden ya da ideolojilerden olabilirler ama birlik beraberlik içinde olmalılar ve o ülkeye de entegre olmalarını tavsiye ediyoruz. Bizim karşı olduklarımız, teröristler ve teröristlere destek verenler ve PKK’ya burada gönüllü ya da zorla para toplayanlar, PKK’nın silah ve uyuşturucu kaçakçılığına aracılık yapanlar. Bunlara karşı olmamız lazım. Türkiye’de darbe yapan FETÖ’culara Gülen takipçileri dersek olmaz. Teröristlerle normal vatandaşlar arasındaki ayrımı çok iyi yapmak lazım. Avrupa ülkeleri de, dün Almanya’da da konuştuk, tüm teröristlerin kendini güvende hissettiği şehirler ülkeler olmamalı. Barışçıl gösterilere kimse bir şey diyemez. Ama terör örgütlerinin paçavraları ile gösteri yapmalarına da izin verilmemesi gerekiyor. Bu gün birilerin ellerinde DEAŞ bayrakları ile dolaşmasına izin veremeyiz. PKK’ya da izin veremeyiz, diğerlerine de izin veremeyiz. Önemli olan burada teröristler ve normal vatandaşlar arasındaki ayrımı yapabilmek” ifadelerini kullandı.

  • Yamanyılmaz: “Mersin’de balık çiftlikleri kuracak firmalar kendilerini iyi ifade edemiyor”

    Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Can Yamanyılmaz, Mersin’de balık çiftlikleri kuracak firmaların kendilerini iyi ifade edemediklerini belirterek, “Bu nedenle oluşmuş olumsuz bir öngörü var. Yerel STK’lar ile firmaların bir araya gelerek toplantı yapmalarını önerdim. Bu toplantıdan uzlaşı çıkacağını düşünüyorum” dedi.

    Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yamanyılmaz, Akdeniz İhracatçı Birlikleri’nin (AKİB) yurt dışı faaliyetlerine ilişkin düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin, Mersin’de kurulması planlanan balık çiftliklerine ilişkin sorularını da yanıtladı.

    “Balık çiftliklerinin çevresel kirliliği olacağını düşünmüyorum”

    Türkiye’nin kültür balıkçılığında levrek, çupra ve alabalık ihracatının şu anda 1 milyar doları aştığını ifade eden Yamanyılmaz, “Ürettiğimizi hemen satabiliyoruz. Her yıl artan kapasiteden dolayı da yeni bölgelerin açılması gerekiyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız da uygun alan olarak Boğsak ve Aydıncık tarafını belirlemiş. Balık çiftliklerinin çevresel kirliliği olacağını düşünmüyorum. Görüntü kirliliği konusunda da denizin 2-3 mil açığında kurulacağı için çok etkilemeyeceği kanaatindeyim. Ama yine de her türlü analizlerin yapılması gerekiyor” diye konuştu.

    “Mersin’de balık çiftlikleri kuracak firmaların kendilerini iyi ifade edemiyor”

    Mersin’de balık çiftlikleri kuracak firmaların, yerel STK’larla toplantı yaparak kendilerini anlatmaları gerektiğini belirten Yamanyılmaz, “Mersin’de balık çiftlikleri kuracak firmaların kendilerini iyi ifade edemediklerini düşünüyorum. Yerel STK’lara kendilerini anlatamadıkları için de oluşmuş bir olumsuz öngörü var. Buradaki STK’lar da bu konuda hassaslar, onlara da hak veriyorum. Bir araya gelinmesi gerekiyor. Mersin’de yatırım yapacak olan Türkiye’nin büyük ve güzide ihracatçılarına, yerel STK’lar ile düzenlenecek toplantıyla bir araya getirerek uzlaşı sağlanmasını teklif ettim. Önümüzdeki günlerde, iki tarafın da Mersin’de buluşup, konuşup, bunların en iyi şekilde yapılmasını istiyoruz. Burada yatırım yapacak olanlar Merkezi Üreticiler Birliği. Biz onlarla 20 gün önce konuştuk ve böyle bir toplantının olabileceğini söylediler. Mersin’de de Ekonomi Platformu ve MESİAD ile görüştük. Önümüzdeki günlerde iki tarafın da uygun gördüğü bir günde yapılacak toplantıdan uzlaşı çıkacağını düşünüyorum. Çevre de önemli geleceğimiz de önemli. Buradaki değerlerimizi koruyarak bu işi yapabileceğimize inanıyorum” ifadelerini kullandı.

    Yamanyılmaz, kültür balıkçılığında Mersin’in tercih edilme nedenini ise şöyle açıkladı: “Mersin’in denizi, Bodrum’a göre 2-3 derece daha sıcak. Sıcakta balığın büyüme oranı daha yükseliyor. Buradaki doğala daha yakın. Ayrıca, ihracatçılar Ortadoğu pazarında bir gün kazanmış olacaklar. Suriye’deki olumsuz gelişmeler olmadan önce bizim 30 bin tonun üzerinde ihracatımız vardı Suriye, Ürdün ve Lübnan’a. Son 7 yıldan beri bu ihracatımız durmuş vaziyette. Bu ülkelerin köylerinde bile Türk balığı yeniyordu. Olumsuz gelişmeler bittikten sonra ihracatçı o pazarlara Mersin’den çok rahatlıkla balık gönderecektir. Şu anda sadece uçakla Umman’a, Dubai’ye gönderiyorlar. Ama Suriye yolu açıldığında Mersin’den 2,5-3 günde tırla gönderebilecekler. Irak kapısı açıldığında da aynı şey söz konusu olacak. Onlar için avantaj olacak.”

    “Kültür somonunu Japonya’ya kadar ihraç ediyoruz”

    Kültür balıkçılığında Norveç somonunun çok ünlü olduğu bilgisini veren Yamanyılmaz, kültür balıkçılığında dünyada bir numaralı üreticinin şu anda Norveç olduğunu ve 6,5 milyar dolar ihracatı bulunduğunu söyleyerek, “Bu, muazzam bir rakam ve Norveç’in en büyük gelir kaynaklarından birisi bu. Onun dışında Şili de büyük üretici. Biz de Türkiye’de Norveç somununu kültür balığı olarak üretiyoruz. Türkiye’de Karadeniz bölgesinde somon üretiliyor. Son dönemde somon tüketimi o kadar attı ki, talep arttığı için üretimi de artmaya başladı. Kalitesi de çok iyi, lezzeti de çok güzel. Japonya’ya kadar ihracatımız başladı. Önümüzdeki günlerde Karadeniz’deki üretici sayımız artacak ve buna bağlı olarak hem üretim miktarımız hem ihracatımız artacak. 2005 yılında Türkiye yaklaşık 500 bin ton balık üretiyordu. Bunun 120-130 bin tonu kültür balığı, kalanı da avcılıkla gerçekleşen bir üretimdi. Bugüne geldiğimizde yaklaşık 560 bin ton balık üretiyoruz ve bunun 325 bin tonu kültür balığı, kalanı da avcılıkla üretilen balık. Avcılıkta da 60 bin tonu levrek, çupra, palamut, istavrit gibi balıklar ama 190 bin tonu da hamsi. Yani hamsi olmasa hiçbir şey çıkmayacak Türkiye denizlerinden. Kültür balığı olmasa tüketecek balığımız yok. Şu anda Avrupa Birliği’nde kültür balığı olarak satılan levrek, çuprada her üç balıktan biri Türk balığı. Türkiye’de artık kültür ön plana çıktı. Dünyada da şu an yüzde 35’i kültür, yüzde 65’i çiftlik balığı. Ama gelecek 20 yılda şu anki tüketime göre kültür balığı avcılığı geçecek, yüzde 55’e yüzde 45 civarında olacak. Kültür balığına öcü gibi bakılıyor ama öyle değil. Artık dünya kültür balıkçılığına gidiyor. Dünyada artan bir nüfus ve tüketen bir toplum var. Dolayısıyla balık popülasyonu yetmiyor. Türkiye’de üretilen kültür çupra balığı dünyanın her tarafına ihraç ediliyor, Amerika’ya kadar gönderiliyor. Şu an Amerika’ya uçakla çok rahatlıkla çupra gidiyor” şeklinde konuştu.

    Kültür balıkçılığında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın hassas olduğunu vurgulayan Yamanyılmaz, “Bakanlık ayda iki kez denetim yapıyor. Balıklar ve yemler devamlı analiz ediliyor. Bu analizler sertifikası olan laboratuvarlarda yapılıyor ve bunlar dünya çapında laboratuvarlar” dedi.

  • Dr. Bahçacı: “Kendilerini diş hekimi olarak tanıtan kişilerle mücadele ediyoruz”

    Mersin İl Sağlık Müdürü Dr. Sinan Bahçacı, diş hekimlerinin en büyük sorunlarından biri olan kendilerini diş hekimi olarak tanıtan kişilerle mücadele ettiklerini belirterek, diş hekimlerine mesleklerine sahip çıkmaları çağrısında bulundu.

    İl Sağlık Müdürü Bahçacı, Mersin Dişhekimleri Odası’nı ziyaret ederek, Oda Başkanı Naciye Güleç Gök ve Yönetim Kurulu Üyelerinin sorun ve taleplerini dinledi.

    Ziyarette konuşan Mersin Dişhekimleri Odası Başkanı Gök, diş hekimleri olarak en büyük sorunlarının, çalışma izni olmayan Suriyeliler ile kendisini diş hekimi gibi tanıtıp, insanları kandıran kişiler olduğunu söyledi. “Hiçbir formasyonu olmayan, vatandaşlarımızı kandırarak kendilerini diş hekimi olarak tanıtan bazı kişiler, mesleğimiz ve vatandaşlarımızın sağlığı açısından büyük tehdit oluşturuyor” diyen Gök, gerek oda gerekse İl Sağlık Müdürlüğü’nün yaptığı sıkı denetimlerle bu kişilerin çalışmalarının önüne geçmeye çalıştıklarını ifade etti. Son dönemde sayısı oldukça artan diş hekimliği fakülteleri ve buradan fazla sayıda verilen mezunların da bir diğer sorunları olduğunu dile getiren Gök, “Uzun vadeli düşünüldüğünde buradan mezun olacak arkadaşlar ileri yıllarda iş bulma konusunda sıkıntı yaşayabilirler. Meslek örgütü olarak talebimiz fakülte ve öğrenci sayısının azaltılmasıdır” dedi.

    “Kendilerini diş hekimi olarak tanıtan kişilerle mücadele ediyoruz”

    Dr. Bahçacı ise diş hekimlerinin sağlık alanında çok önemli bir yere sahip olduklarını vurgulayarak, “İl Sağlık Müdürlüğü olarak toplum sağlığı açısından çok ciddi bir tehdit olan, kendilerini diş hekimi olarak tanıtan kişiler ve ağızda çalışan diş teknisyenleri ile birlikte mücadele ediyoruz. Bu mücadelemizde diş hekimlerimize ve vatandaşlarımıza da önemli görev düşüyor. Muayenehanesi olan diş hekimleri mesleklerine sahip çıkmalı ve birlikte çalıştıkları teknisyenleri yetki sınırları içerisinde çalıştırmaları gerekir. Özel muayenehanelerden hizmet alan vatandaşlarımız da diş hekiminin diploması ve çalışma belgesine dikkat etsinler” diye konuştu.

    “Savcılığa suç duyurusunda bulunuyoruz”

    Müdürlük olarak rutin denetimlerinin yanı sıra yapılan ihbarlar sonucunda suçüstü yapılanlarla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulundukları bilgisini veren Bahçacı, “Bunların cihaz ve malzemelerine savcılık kararı ile el konuluyor. Bu kişiler aynı zamanda yaptıkları sahtekarlık ile vatandaşlarımızın sağlığını tehdit ediyorlar” ifadelerini kullandı.

    Bakanlığın, koruyucu ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin geliştirilmesi noktasında çalışmalar yürüttüğüne işaret eden Bahçacı, “Bu kapsamda kamuda ortalama 7 bin kişiye 1 diş hekimi düşünülmekte. Önümüzdeki dönemde bu hedefi gerçekleştirmek için diş hekimi istihdamı söz konusu. Ayrıca ağız ve diş sağlığı konusunda evde sağlık hizmetleri alanında bir takım çalışmalarımız var. İhtiyaç duyan yaşlı ve yatalak hastalarımıza ağız diş sağlığı alanında tam teşekküllü araçlarımızla evlerinde hizmet vereceğiz” şeklinde konuştu.

    Sağlık Bakanlığı’nın orta vadeli sağlık turizmi hedefleri açısından ağız-diş sağlığının önemli bir yere sahip olduğuna vurgu yapan Bahçeci, “Önümüzdeki dönemde sağlık turizmi Bakanlığımızın en önemli konularından biri. Bakanlığımız 2023 yılında, yıllık 2 milyon sağlık turisti ve 25 milyar dolar sağlık turizmi geliri elde etmeyi hedefliyor. Mersin, doğası, iklimi, tarihi güzelliklerinin yanı sıra kamu ve özel sağlık tesisleri ile iyi bir altyapıya sahip. İyi bir organizasyon ve sektörler arası işbirliği ile sağlık turizmi pastasından hak ettiğimiz payı almak istiyoruz” dedi.

  • Kendilerini polis olarak tanıtıp yağma yaptılar

    Mersin’de kendilerini polis olarak tanıtıp darp ettikleri Suriyeli 3 kişinin yağma yoluyla paralarını gasp eden 4 şahıs, polisin çalışması sonucu yakalandı.

    Edinilen bilgiye göre, Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekiplerince, merkez Yenişehir ilçesi Cumhuriyet Mahallesi’nde 3 Suriyeli şahsın, kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce darp edilip bin 300 TL, 100 dolar ve bir cep telefonunun yağmalanması olayı ile ilgili çalışma başlatıldı. Bölgedeki güvenlik kameralarından şüphelilere ulaşan polis, olayla ilgili olarak 3’ü Suriye uyruklu 4 kişiyi gözaltına aldı.

    Şüphelilerin evlerinde yapılan aramalarda, 54 parça tarihi eser niteliğinde obje ve altın sikkeler ile bir miktar uyuşturucu ve kırmızı cıva olduğu değerlendirilen şişe içerisinde sıvı madde ele geçirildi.

    Emniyet Müdürlüğü’ndeki işlemleri tamamlanan M.Y., A.M.A., M.K. ve F.Ç. adliyeye sevk edildi.

  • Kendilerini uyaran polisi darp etmeye kalktılar

    Balıkesir’in Gönen ilçesinde trafik polisi darp edilmek istendi.

    Akşam saatlerinde araçların yoğun olmasından dolayı trafiğin sıkıştığı ihbarını alan motorsikletli trafik ekibi, sıkışıklığın inşaat alanı önüne araç bırakılmasından kaynaklandığını gördü. Ekipler bunun üzerine inşaatta çalışanları uyarmak istedi. İnşaatta çalışan bir vatandaş buna tepki göstererek polisi darp etmeye kalktı. Anons geçmesinin ardından olay yerine çok sayıda emniyet ekibi sevk edildi. Polis memurunu darp etmeye kalkan vatandaş kelepçelenerek emniyete götürüldü.