Etiket: Kemik

  • (Özel) Kemik kanseri olan Mustafa yardım bekliyor

    (Özel) Kemik kanseri olan Mustafa yardım bekliyor

    14 yaşındaki Mustafa Özberk Uzun, kemik kanseri hastalığı nedeniyle yaşam savaşı veriyor. İyileşme umuduyla Osmaniye’den, Adana’ya oradan da İstanbul’a gelen Uzun’a uygulanan kemoterapi ve radyoterapi de sonuç vermedi. Ameliyata olması gerektiğini söyleyen annesi Gülşah Uzun, “Ameliyatı yapacak olan hoca 250 bin TL istedi. Biz bunu bir araya getiremeyiz” dedi.

    Osmaniye’de yaşayan ve arkadaşları gibi koşmak ve yürümek isteyen Mustafa Özberk Uzun’a (14), geçtiğimiz Haziran ayında sol bacağındaki ağrı ve şişme nedeniyle kemik kanseri olarak bilinen ’ostesarkom’ teşhisi konuldu. Tedavi olmak için Osmaniye Kadirli Devlet Hastanesi’ne oradan da Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’ne giden Uzun’a uygulanan kemoterapi ve radyoterapide sonuç vermedi. Yavaş yavaş sol bacağını esir almaya başlayan kanserden dolayı acilen ameliyat olması gereken Mustafa Özberk, son çare İstanbul’a geldi. Hastane hastane gezen Mustafa ve ailesi hayırseverlerin yardımını bekliyor. Oğlunun yaşam mücadelesi verdiğini söyleyen annesi Gülşah Uzun ise, ameliyatı yapacak hocanın 250 bin TL istediğini ve bunu karşılayacak durumlarının olmadığını ifade etti.

    Kanserle mücadele eden Mustafa Özberk Uzun, “Biraz ağrım oluyordu her zaman da olmuyordu bazen geçiyordu. Ben de pek umursamadım. Dayımla beraber yağmurlu havada gidiyorduk. Koşarken topalladım ondan sonra fark ettim. Sonra hastaneye gittik. Osmaniye’deki doktorlar tam bilemedi. Sonra Adana’ya gittik orada kitle olduğu çıktı. Sol bacağımı kullanamıyorum. Eskisi gibi koşmak yürümek istiyorum. Yürütece bağlı kalmak istemiyorum. Yardım severlerin desteğini bekliyorum” şeklinde konuştu.

  • Bir döneme damga vuran Eğirdir Kemik Hastalıkları Hastanesi artık yeni binasında

    Bir döneme damga vuran Eğirdir Kemik Hastalıkları Hastanesi artık yeni binasında

    Isparta’da 63 Milyon TL’ye mal olan Eğirdir Kemik Eklem Hastalıkları Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, ilçe ve bölge halkına hizmet vermeye başladı.

    İlk olarak 1952 yılında açılan hastane bir dönem Türkiye’nin en önemli kemik ve eklem hastalıkları hastanesi olarak ülke genelinde haklı bir unvana sahipti. Ancak yıllar içinde fiziksel olarak yetersiz hale gelen hastane için 2018 yılı Şubat ayında yeni bina çalışmaları başlatıldı. 2 yılda tamamlanarak hizmete giren Eğirdir Kemik Eklem Hastalıkları Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, 100 yatak kapasiteli inşa edildi. Bünyesinde; 4 ameliyathane, 8 yoğun bakım yatağı, 5 diş ünitesi, 24 poliklinik odası, 20 adet fizik tedavi ünitesi, tomografi odası, röntgen odası ve 10 diyaliz ünitesi bulunduran hastane 21 bin 500 metrekare kapalı alana, 50 araç kapasiteli kapalı ve 175 araç kapasiteli açık otoparka sahip.

    Sağlık alt yapısıyla ön plana çıkan Isparta Türkiye’nin ilk açılan şehir hastanelerinden birine sahip olması yanında üniversite ve özel hastaneleriyle sadece Isparta’ya değil bölge halkına da hizmet veriyor. Bu güçlü sağlık alt yapısına son olarak Eğirdir’de inşa edilen modern Kemik Eklem Hastalıkları Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi de dahil oldu. Hastane sadece ilçe halkına değil çevre ilçe ve köylere de hizmet verecek.

  • “Sebep ne olursa olsun kaynamayan kemik yoktur”

    “Sebep ne olursa olsun kaynamayan kemik yoktur”

    Her kemiğin farklı sürelerde kaynadığını belirten Türkiye Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Atilla Parmaksızoğlu, kemik kırığının tedavisi hakkında merak edilen soruları yanıtladı.

    Prof. Dr. Parmaksızoğlu, bir kemik kırığının neden kaynamadığını söyleyebilmek için genel kabul görmüş bir tanım henüz mevcut olmamasına rağmen her kemiğin farklı sürelerde kaynadığına dikkat çekerek, “Eğer bir kırık beklenen sürede kaynamazsa bir kaynama gecikmesinden veya kaynamamadan bahsedilir. Beklenen kaynama süresinin üzerinden ortalama 2-3 aydan fazla geçmesine rağmen, radyolojik bulgular kırıkta klinik ilerleme sağlanamadığını söylüyorsa bu durum kaynamama veya kaynama gecikmesi olarak kabul edilir ve genel görüş bu yöndedir” dedi.

    Kırığın kaynamamasına neden olan faktörler nelerdir

    Bir kırığın kaynamamasına neden olan faktörler vücudun genelini ilgilendiren kişisel faktörler (sistemik) ve lokal etmenler olarak iki temel grupta incelenir diyen Prof. Dr. Parmaksızoğlu, “Sistemik olanların başlıcaları; kötü beslenme, diyabet, sigara bağımlılığı, osteoporoz ve non-steroid anti-enflamatuar ilaçlardır. Lokal etmenler ise; enfeksiyon, kırık bölgesindeki dolaşımın bozulması, prensiplere aykırı, uygun olmayan tedaviler ve yaralanmanın şiddeti olarak sayılabilir” diye konuştu.

    Kırığın kaynamamasındaki en önemli klinik bulgu nedir

    “Kırığın güncel tanımı kemik bütünlüğünün bozulduğu yumuşak doku yaralanmasıdır diyen Prof. Dr. Parmaksızoğlu, “Bu prensipten hareketle kırığın kaynamasını sağlayacak olan faktörlerin başında kırık bölgesinin kanlanması gelmektedir. Kırık olurken kemikte ve yumuşak dokudaki meydana gelen hasar kırık bölgesindeki kanlanmayı ister istemez bir miktar bozacaktır. Zaten kırık olurken bozulmuş olan kanlanmayı yapılan tedavilerle daha da bozmamak gerekir. Bu amaçla, güncel tedavi prensibi olarak kırık bölgesinden uzak, minimal invaziv cerrahi (kapalı redüksiyon) ve kırık tespit kurallarına uygun olacak şekilde biyolojik yöntemler kullanılmalıdır” şeklinde konuştu.

    Kaynamamanın en iyi tedavisi nedir

    “Kemik ilk kırıldığında dokuya saygılı güncel tedavi prensiplerine uyacak şekilde tedavi etmektir” diyen Dr. Parmaksızoğlu; çünkü sebep ne olursa olsun kaynamayan veya kaynatılamayan kemik yoktur. Buna rağmen, şayet herhangi bir kemikte kaynamama tespit edilirse öncelikle kaynamamanın nedeni doğru olarak ortaya konulmalıdır. Sebep ortadan kaldırılacak şekilde güncel tedavi prensiplerine uyarak tüm kaynamayan kemikler sorunsuz bir şekilde kaynatılabilir diye sözlerini noktaladı.

  • Minik Uygar kemik iliği bağışı bekliyor

    Minik Uygar kemik iliği bağışı bekliyor

    Kemik iliği yetmezliği nedeniyle Ankara’da Hacettepe Üniversitesi Çocuk Hastanesi’nde tedavi gören 6 yaşındaki Uygar Taşdemir, uygun iliği bulabilmek için destek bekliyor.

    Malatya’da 6 yaşındaki minik Uygar, yakalandığı amansız hastalıktan kurtulmak için kemik iliği bağışı bekliyor. Uygar’ı rahatsızlanması nedeniyle hastaneye götüren anne ve baba Taşdemir, minik yavrularının amansız hastalığa yakalandığını duyunca yıkıldı. Lösemi şüphesi olan minik Uygar için henüz bir teşhis konulmamışken, acil şekilde kemik iliği nakline ihtiyaç duyulduğu belirtildi.

    Uygar gibi yüzlerce çocuğun donör beklediğine dikkat çekerek, çocukların hayata tutunabilmesi için herkesi kan vermeye davet eden Taşdemir ailesi, “Henüz 6 yaşında olan Uygar’ımızın kemik iliği yetmezliği nedeni ile Ankara Hacettepe Üniversitesi Çocuk Hastanesi Hematoloji bölümünde tedavisi devam etmektedir. Olası bir kemik iliği nakli için uygun donör taraması yapılmaktadır. 18-50 yaş arası sağlıklı her bireyin en yakın ’Kızılay Kan Merkezi’ne giderek ya da e-nabız üzerinden başvuru yaparak kök hücre bağışında bulunmak istediklerini belirtmeleri yeterli olacaktır. Kan grubu önemli değildir. Uygar’ımızın ve donör bekleyen daha nice çocuğun umudu olduğunuz için şimdiden teşekkür ederiz” açıklamasında bulundu.

    Uygar Taşdemir’in kemik iliği nakline ihtiyacını duyan anne Taşdemir’in iş arkadaşları Malatya Adliyesi Merkez binasında minik Uygar için bir araya gelerek bağışta bulunacak. Uygun bağışçının bulunması için seferber olan yakın çevresi, bu konuda duyarlı olunması için tüm vatandaşlara Kemik İliği bağışı çağrısında bulundu.

  • ’Ayak başparmağı yanında kemik çıkıntısına’ ameliyat uyarısı

    Ortopedi Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Akel, özellikle kadınlarda daha sık görülen ’ayak başparmağı yanında kemik çıkıntısı’ rahatsızlığının cerrahi tedavisine yönelik uyarıda bulunarak, ameliyatla ayaktaki anatomik yapıyı değiştirdiklerini belirtti ve “O nedenle ağrı şikayeti yoksa sırf estetik nedenlerle ameliyat yaptırmayın. Şeklinin, görselinin düzeleceğini beklerken ağrısız bir ayağı sert ve ağrılı hale getirebilirsiniz” dedi.

    Ortopedi Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Akel, kadınlarda yaygın olarak görülen ’ayak başparmağı yanında kemik çıkıntısı’ ile ilgili önemli uyarılarda bulundu. Kadınların; iş, sosyal yaşam gibi nedenlerle ev dışında çok daha fazla zaman geçirdiğini, saatlerce ayakta kaldığını belirten Ortopedi Uzmanı Dr. İbrahim Akel, yanlış ayakkabı tercihlerinin başlarına dert açtığını söyledi.

    Doç. Dr. Akel, “Burnu daralarak gelen ayakkabılar, iki taraftan tarakları kıstırıyor, baş parmakları ve beşinci parmağı da riske atıyor. Eğrilik yönünde fazlasıyla zorluyor. Topuk yükseldiğinde (biz hep 3- 4 santimi geçmeyin diyoruz) ayak ayakkabının önüne daha çok meylediyor, tam cenderenin içine giriyor. Cenderenin içine sıkışmış, dar burnun içine doğru düşmüş, dolgu olmadığı içinde tek bir noktanın üzerinde denge kurmaya çalışırken sürekli ayak bileğine, ayağın ön kısmına aşırı yük biniyor; bunlar mekanik olarak ayakta bu baskıyı artırıyor. ’Halluks Valgus’ denilen ’ayak başparmağının kemik çıkıntısı’ oluşuyor. Eskiye nazaran ağrı şikayetiyle başvuranların sayısı da artıyor” diye konuştu.

    İzmir Kent Hastanesi Ortopedi Uzmanı Doç. Dr. Akel, bu rahatsızlığın her sivri, dar burun ayakkabı giyen de olmadığının da altını çizerken, ayak tarak yapısının ve ailesel yatkınlığın önemli bir faktör olduğunu söyledi.

    “Ağrı yoksa ameliyat olmayın”

    Doç. Dr. Akel, hastalığın en kesin ve kalıcı tedavisinin cerrahi tedavi olduğunu ifade ederek, ’ağrı yoksa ameliyat olmayın’ uyarısında da bulunarak şunları söyledi:

    “Ameliyat ile ağrılı kemik çıkıntının alınması ve gerekli yumuşak doku gevşetmelerinin yanı sıra tarak kemiğinin şeklini düzeltici ameliyatlar ile başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir; ancak ameliyatla ayaktaki anatomik yapıyı değiştiriyoruz, sonuçta. Haliyle bu insanın vücut bütünlüğünde bizim dışarıdan müdahale ile bir değişikliğimiz. Sırf estetik kozmetik nedenlerle bu ameliyatı önermiyorum; çünkü eğer ayak ağrımıyorsa o yük dengesine bir şekilde adapte olmuş demektir. Siz onun şeklini düzelteceğim, görselini düzelteceğim derken ağrısız bir ayağı sert ve ağrılı hale getirebilirsiniz. Vücudun bize verdiği en güçlü ve güvenilir sinyal ağrıdır. Ağrı veriyorsa çalışan sistemde bir sorun vardır. Ağrı vermiyorsa sistem çalışıyordur, çalışan sisteme dokunma. Ağrı yoksa estetik kaygıyla ameliyat olma.”