Etiket: KCK

  • Mersin’deki KCK Operasyonu Zanlıları Adliyede

    Mersin’de, PKK/KCK terör örgütünün ekonomik yapılanmasına yönelik operasyonda gözaltına alınan 11 kişiden 9’u adliyeye sevk edildi.

    Mersin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından PKK/KCK terör örgütünün ekonomik yapılanmasına yönelik sürdürülen 2 yıllık çalışma kapsamında, 24 Kasım tarihinde eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda aralarında kadınların ve HDP’li Akdeniz Belediyesinin eski çalışanlarının bulunduğu 11 kişi gözaltına alındı.

    Akdeniz Belediyesi ile KCK arasındaki ekonomik ilişkileri kapsadığı ileri sürülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden 1’i, emniyet müdürlüğündeki ifadesinin ardından serbest bırakılırken, bir kadın şüpheli ilerleyen hamileliği nedeniyle hastaneye sevk edildi. 9 şüpheli bu sabah adliyeye çıkarıldı. Olayla ilgili 3 kişinin arandığı bildirildi.

    HDP’Lİ BELEDİYE BAŞKANI SERBEST KALDI

    Öte yandan, soruşturma dosyasında adı geçen ve polisin operasyonunda evinde bulunamayan HDP’li Akdeniz Belediye Başkanı Fazıl Türk, dün Mersin Adliyesine gelerek savcılıkta ifade vermiş, tutuklama istemiyle sevk edildiği nöbetçi mahkeme tarafından serbest bırakılmıştı.

  • Mersin’de KCK Operasyonu

    Mersin’de PKK/KCK terör örgütünün ekonomik yapılanmasına yönelik düzenlenen operasyonda 9 kişi gözaltına alınırken, aralarında HDP’li Akdeniz Belediye Başkanı Fazıl Türk’ün de bulunduğu 2 kişi aranıyor.

    Edinilen bilgiye göre, Mersin Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince, PKK/KCK terör örgütünün ekonomik yapılanmasına yönelik 2 yıllık çalışma kapsamında bu sabah eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda aralarında kadınların da bulunduğu 9 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Akdeniz Belediyesi’nin eski çalışanlarının da olduğu öğrenilirken, soruşturmanın, Akdeniz Belediyesi ile KCK arasındaki ekonomik ilişkileri kapsadığı ileri sürüldü.

    Bu arada, operasyon kapsamında hakkında gözaltı kararı bulunan HDP’li Akdeniz Belediye Eş Başkanı Fazıl Türk ile 1 kişi ise evlerinde bulunamadı.

    Gözaltına alınan şüpheliler Mersin Devlet Hastanesi’ndeki adli tabiplikte sağlık kontrolünden geçirildi. Zanlılardan hamile olan bir kadın, hastaneye ambulansla getirildi. Şüpheliler daha sonra ifadeleri alınmak üzere Mersin Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

  • KCK’dan hükümete tehdit

    KCK Yürütme Konseyi, AK Parti hükümetinin barış sürecini sabote etme çabası içinde olduğunu iddia ederek, halka serhıldan (baş kaldırı) çağrısı yaptı.

    Terör örgütüne yakın ajansa açıklamalarda bulunan KCK yönetimi, ‘çözüm sürecinin ikinci aşamasının 1 Haziran’dan itibaren geçerli olduğu bilinmesine rağmen’ hükümetin ‘tek bir’ somut adım atmadığını öne sürdü. Hükümetin tehdit edildiği açıklamada “AKP hükümetini süreci tıkatıcı ve sabote edici yaklaşımlardan vazgeçerek ikindi dönemde üzerine düşen görevleri yerine getirmeye, halkımızı, dostlarımızı ise duyarlı davranarak, Önderliğin sağlığı, güvenliği ve özgürlüğü için serhıldanlarını yükseltmeye çağırıyoruz.” denildi.

     

     

     

    “Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgürlüğü hayati derecede önemli” olduğunun vurgulandığı açıklamada, sağlık kontrolü için adaya bir heyetin gitmediği ileri sürüldü. Hükümeti bu konuda hiçbir açıklama yapmamazlar suçlayan KCK, Abdullah Öcalan’a gönderilen mektubun da kendisine ulaştırılmadığı savunuldu. Karakol ve baraj yapımıyla birlikte koruculaştırma politikası, hava keşif çalışmalarının süreci sabote etme amaçlı olduğu iddia edildi.

  • Tokat gibi soru

    Cezaevlerindeki açlık grevlerini destekleme eylemleri adına Ağrı’da bir ilköğretim okulunu yakma eylemini gerçekleştiremeden yakalanan üniversiteli 7 öğrencinin yargılanmasına Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı.
    Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan Ağrı Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören Metih Ö., Halit Ç., Seyithan E., Kemal K., Erkan E., Fariş K. ve Serhat O. hakkında ‘silahlı terör örgütü üyesi olmak’, ‘kamu malını yakarak zarar vermeye teşebbüs’ suçlarından haklarında 20-30 yıl arasında değişen hapis cezası istemiyle dava açıldı.
    PKK-KCK Ağrı Gençlik Yapılanması eylem faaliyetleri kapsamında 11 Kasım 2012 günü Ağrı Yavuz Selim İlköğretim Okulu’na molotof kokteyli saldırı düzenlemek için yüzlerine kar maskesi takarak okulun yangın merdiveninden çıkarak okulu ateşe vermek isteyen Seyithan E., Metin Ö. ve Halit Ç. ile birlikte 7 öğrenci gözaltına alındı. Ağrı Birinci Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkarılan öğrenciler, “silahlı terör örgütü üyesi olmak”, “kamu malını yakarak zarar vermeye teşebbüs” suçlarından tutuklanarak Ağrı M Tipi Cezaevi’ne kondu.
    Duruşmada yakma eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığını ifade eden öğrenci Seyithan E., “Cezaevlerindeki açlık grevlerine destek olmak için okul yakma eylemine karar verdik. Okulu yakamadan teşebbüs halinde bıraktık. Bu kararı örgütten almadık. Aynı mahallede oturduğumuz için soy ismini bilmediğim Fesih isimli tiner bağımlısı ile paylaştım. Fesih de bana, ‘Biz de okul yakalım’ diyerek bu eylem kararını aldık. Yüzümüze kar maskesi takıp, elimize eldivenleri giydikten sonra, okula gittik. Burada eylemi gerçekleştirmeden teşebbüs aşamasında kaldık. Okul bahçesinden kaçarken polise yakalandık. Pişmanım” dedi.
    Duruşmada Kürtçe-Türkçe savunma krizi yaşanırken, tutuklu öğrenciler Metin Ö. ve Seyithan E. ‘pişmanız’ sözlerine Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya, “Sizi okul da yaksalar mutlu olur muydunuz. Bakın öğrencilerle birlikte 7 bin 500 Kürt vatandaşını mağdur edecektiniz. Mantığınız neydi, neden böyle bir yakma eylemi kararı verdiniz. Bunu bana izah eder misiniz?” dedi.

     

    ‘KÜRTÇE METİNLER CEZAEVİNDE Mİ HAZIRLANIYOR’ SORUSU
    Duruşmada Kürtçe ifade vermeye başlayan tutuklu sanıklardan Seyithan E.’yi uyaran Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya, “Bak senin ifaden önemli bize sağlıklı ifade ver. Bazen cezaevinden Kürtçe metinler hazırlanarak elinize veriliyor. Bu okuduğun metni kağıda bakmadan okur musun” uyarısında bulundu. Bu sırada Seyithan E. elindeki savunma metnini okuyamadı. Seyithan E. avukatının ‘Türkçe konuş, Türkçe konuş’ uyarısı ile savunmasını Türkçe yaparak tamamladı. Başkan Kahya’nın uyarıları üzerine duruşmayı izleyen tutuklu öğrenci yakınlarının alkış yapması üzerine adliye polisi tarafından dışarı çıkarıldı.
    Sanık Seyithan E.’nin tercümanlığını yapan Mehmet Oktay ise, “Kağıda bakarak oku bende anlatayım” yaptığı Kürtçe uyarısını Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya, duruşma zaptına geçirdi.
    Duruşmaya ifadesi alınmayan diğer üç sanığın ifadesinin alınması için öğleden sonra ara verildi.

  • Kafalarına sıktılar

    Paris’teki Gare du Nord’da bulunan 147 numaralı binada gerçekleştirilen infazda, örgütün üst düzey yöneticisi oldukları belirtilen Sakine Cansız Fidan Doğan ve Leyla Söylemez susturucu takılmış silahla öldürüldü.

     

    Kürdistan Enformasyon Bürosu

    Terör örgütü PKK’nın kurucularından Almanya sorumlusu Sakine Cansız, Kürdistan Ulusal Kongresi Paris Temsilcisi Fidan Doğan ile Leyla Söylemez, Paris’te Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda susturuculu silahla infaz edildi. Olay, 3 PKK’lıdan haber alınamaması üzerine kapının kırılarak içeri girilmesiyla ortaya çıktı.
    İkisi başlarından vurulmuş
    Öldürülen üç kadından ikisinin başından vurulduğu, diğerinde ise iki kurşun yarası olduğunu ifade eden yetkililer, “İnfaz olduğu anlaşılıyor. Nedeni henüz belli değil” değerlendirmesinde bulundu. Kadınlardan Fidan Doğan’ın Fransa’da oturduğu, Sakine Cansız ve Leyla Söylemez’in ise ülkeye misafir olarak dışarıdan geldikleri belirtildi.

     

    Bölücü örgüt sloganları
    Haberin duyulmasıyla birlikte binanın bulunduğu caddede toplanan terör örgütü yandaşları, cinayetlerin, “siyasi amaçlı” olduğunu iddia ederek, PKK lehine sloganlar attı. Fransız polisi, infazın gerçekleştirildiği bina etrafında ve başta büyükelçilik binası olmak üzere Türkiye’ye ait tüm temsilciliklerde güvenlik tedbiri aldı.

     

    Paris’te üç PKK’lı
    kadına “sessiz” infaz
    PKK kurucularından Sakine Cansız, KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan ile Leyla Söylemez, Paris’teki Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda susturucu silahla vuruldu.
    Terör örgütü PKK’yı 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kuran isimler arasında bulunan Sakine Cansız ile örgütün KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez Paris’te öldürüldü. Kimliği belirsiz kişi veya kişiler Gare du Nord’da bulunan biranın birinci katındaki Kürdistan Enformasyon Bürosu’na girerek susturucu takılı silahla örgütün sözde Almanya sorumlusu Sakine Cansız, Kürdistan Ulusal Kongresi Paris temsilcisi Doğan ile Leyla Söylemez’i öldürdü. Fransa İçişleri Bakanı Manuel Valls, saldırıların yapıldığı binada incelemelerde bulunup, yetkililerden bilgi aldı.

     

    Fransa için önemli!
    Olayı, “infaz” diye nitelendiren Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu, odadaki iki kişinin başından, diğerinin ise göğsünden vurulduğunu söyledi. Burcuoğlu, Kürt Enformasyon Merkezi’nden olayın, Türkiye’de devam eden görüşme sürecini baltalamak amacını taşıyan “provokasyon” olduğu yönünde açıklamalar yaptıklarını vurgularken, “Neden belli değil, hesaplaşma mı, başka birşey mi, haraç mı, kara para mı henüz bilmiyoruz. Fransa İçişleri Bakanı’nın bizzat olay yerine gitmesi Fransa açısından olayın önemini gösteriyor. Kim yapmışsa, kapıyı kilitleyerek çıkmış. Polis, kapıyı kırarak içeri girmiş” dedi. Büyükelçi Burcuoğlu, sadece Fidan Doğan’ın Fransa’da ikamet ettiğini, diğer iki kişinin “misafir” olduklarını söyledi.

     

    Aydar: İmralı’ya karşı
    PKK’nın Avrupa sorumlusu Zübeyir Aydar ile KONGRA-GEL Başkanı Remzi Kartal da olay yerine gelerek bilgi aldı. Aydar, “Bu saldırı, yeni sürece karşı karanlık güçler tarafından yapıldı” derken, bu güçlerin Türkiye’deki “derin devlet” le bağlantılı olduğunu öne sürdü. Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan da, saladırının “her iki taraftan barış görüşmelerini istemeyen aşırı uçtakilerin” işi olabileceğini söyledi. Fransa merkezli Kürdistan Dernekleri Federasyonu Başkanı Mehmet Ülker de, bu suikastla birlikte başlatılan barış sürecinin baltalanmak istendiğini belirtti. Ülker, “Böyle bir süreçte bu cinayetlerin işlenmesi düşündürücü. Örgüt içi infaz iddialarını kabul etmiyoruz. Böyle bir şeyin olması mümkün değil. Örgüt içinde sürece karşı çıkan kimse yok” diye konuştu.

     

    Hepimiz PKK’lıyız
    Örgüte yakınlığı ile bilinen “nasname.com” adlı haber sitesindeki yorumda, “Öcalan ile anlaşabileceğini gören devlet, varılan anlaşmayı sabote edebilecek aykırı sesleri ortadan kaldırmak için MİT veya diğer gizli örgütlerini devreye sokmuş olabilir” denildi. Suikastın duyulmasının ardından terör örgütü yanlıları Paris Kürt Enstitüsü önünde toplanarak, “Onlar ölmedi”, “Hepimiz PKK’yız” ve “Katil Türkiye, işbirlikçi Hollande” sloganları attı.

    Suikastçılara kapıyı kim açtı
    PKK’nın Paris’teki enformasyon bürosunda yapılan suikast, Fransa’daki gazetelerin yanı sıra uluslararası yayın organında da geniş yer aldı. Suikastla ilgili ortaya çıkan detaylar, binanın kapısının üç kadın tarafından açılmış olabileceği ihtimalini artırdı. Le Monde, “örgüt içi hesaplaşma” olasılığını artıracak bir iddiaya yer verdi. Haberde suikastın gerçekleştiği enformasyon bürosunun direktörü Leon Edart’ın “Kurbanlar katillerine kapıyı açmış olmalılar” açıklamasına yer verildi. İtalyan gazetesi La Repubblica da “örgüt içi hesaplaşma” iddialarını güçlendirecek bir detay aktardı. Haberde, “Suikastın gerçekleştiği binanın birinci katına ancak şifreli bir sistemle girilebiliyordu” denildi. Le Figaro, İçişleri Bakanı’nın olayı “müsamaha gösterilemez” şeklinde nitelediği ayrıntısına yer verdi. Liberation ise bir polisin “Manzara infaz olduğunu düşündürüyor” açıklamasına yer verdi. BBC haberi manşetten duyururken, AFP suikastı “Üç Kürt kadın başından vurularak öldürüldü” başlığıyla duyurdu.

     

    Hollande: Ölenlerden biri
    bizimle sık sık görüşürdü
    Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, PKK’nın Paris’teki enformasyon bürosuna düzenlenen suikastla ilgili açıklamada bulundu. Latresne kentindeki havacılık merkezini ziyareti sırasında gazetecilere konuşan Hollande, “Dehşet verici bir olay. Öldürülen üç kişiden biri sık sık bizimle görüşmeye geldiği için hem benim hem de birçok siyasi aktörün tanıdığı bir isim. Şimdilik soruşturma başlatıldı. Olayın nedenlerini ve faillerini bilmemiz için sanırım en doğrusu beklemek” dedi. PKK’nın Paris’teki enformasyon bürosunda dün sabaha karşı işlenen cinayetlerde terör örgütünün kurucularından Sakine Cansız, Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan ile Leyla Söylemez silahla başlarından vurularak öldürülmüştü. Suikastın ardından binanın önünde toplanan PKK yanlılarının, “Katil Türkiye, işbirlikçi Hollande” şeklinde sloganlar attıkları bildirilmişti.

     

    Cumhurbaşkanı: Konuşmaması gerekenler var
    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Afyon’da valiliği, belediyeyi ve garnizon komutanlığını ziyaret etti. Gül, ziyareti sırasında İmralı süreci hakkında açıklamalarda bulundu. Gül, “Dürüst davranır ve yapmaları gerekenleri yaparlarsa o zaman bu acılar sona erer. Türkiye’de herkes konuşabilir ama biraz da konuşmaması gerekenler var, konuşmak yerine iş yapması gerekenler var” uyarısında bulundu. Terörü kesinlikle gündemden çıkarmamız gerektiğini belirten Gül, “Ülkemizin en önemli konusu olduğu için, geleceğimizle ilgili olduğu için bu konuyu gündemimizden çıkartmak birinci önceliğimiz. Terörü bitirmek için bir çok yöntem vardır. Hepsi de kullanılır.Karşınıza silahla çıkana silahla cevap verirsiniz. Devletin görevi budur” diye konuştu.

     

    Erdoğan: İç hesaplaşma olabilir
    Paris’te 3 PKK’lı kadının öldürülmesi olayına hükümet kanadından açıklama geldi. Senegal’de bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Önce olayın aydınlanmasını beklemek lazım. Hemen yorum yapmak yanlış olur. İç hesaplaşma olabilir. Teröre karşı bizim vermiş olduğumuz bir mücadele var. Bunu arzu etmeyenler de var. Bunlar tarafından böyle provokatif bir girişim de olabilir. Sabırlı olup aydınlanmasını beklemekte fayda var” dedi. Saldırıyı yorumlayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da, “Kötü bir olay. Üzüntülerimi ifade ediyorum. 3 tane kadının böylesine sorgusuz sualsiz öldürülmesi, kimlikleri, üzerlerine atılı suçlar ne olursa olsun hiçbir zaman tasvip edilecek davranış değil. Gerçekten üzüntü duydum. Biz hukuk içerisinde terörle mücadele ediyoruz. Onu sağ yakalamak ve suçu varsa yargı önüne çıkarmak. Yargısız infazla böylesine bir vahşeti telin ediyorum. Bu olayın Türkiye’de böyle bir sürecin başlamasıyla ilgisi var mı bilgi sahibi değilim. Türkiye’de yeni başlayan süreci hem içeride hem dışarıda etkilemeye yönelik girişim olur mu derseniz bu da bir ihtimaldir. Kötü bir olay” diye konuştu.

     

     

    PKK bir tane mi?
    AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik ise Paris’te 3 PKK’lı kadının susturucu takılı silahla vurularak öldürülmesini olayını yorumlarken, “PKK’nın kendi iç hesaplaşması gibi görünüyor. Örgüt içinde benzerlerini daha önce de görmüştük. Terör örgütü PKK’nın kendi içinde infazlar yaptığı zaten bilinen bir şey. Kesin bir şey söylemek için bekleyip görmek lazım. PKK bir tane midir bundan emin değilim. PKK içinde farklı güçlere taşeronluk yapan gruplar olduğunu PKK’yı yakından tanıyan isimler de kabul ediyor. Bu süreci provoke etmek isteyenler olabilir. Herkes teyakkuz halinde çok dikkatli olmalı” diye konuştu.

     

    Demirtaş ve Kışanak cenaze töreni için Fransa’ya gidiyor
    DP Eşgenel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak, “Fransa hükümetinin bu katliamı hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde derhal aydınlatmasını bekliyoruz” dedi. Demirtaş ve Kışanak’ın mesajları özetle şöyle: “Paris’in en işlek bölgesinde alenen işlenen bu suikastların üstünün örtülemeyeceğinin bilinmesini istiyoruz. Dünyanın her yerinde Kürt’e sadece ölümü reva görenler bilmelidir ki halkımızın özgürlüğünün bedeli ne olursa olsun bunu ödemekten çekinmeyeceğiz. Hayatını halkının geleceğine adamış bu üç değerli Kürt kadın siyasetçinin anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Kadın özgürlük mücadelesinin de neferleri olan arkadaşlarımızın katillerinin gizlenmemesi, cinayetin üstünün örtülmemesi için halkımızı bulunduğu her yerde protesto gösterileriyle bu katliamı lanetlemeye ve Kürt halkının şehitlerini sahiplenmeye çağırıyoruz.” Demirtaş, Twitter hesabı üzerinden takipçileriyle şu mesajları paylaştı: “Hassas sürece binaen AKP Paris’teki katliamın aydınlatılması için Fransa nezdinde girişimde bulunacağına, ‘örgüt içi infazdır’ deyip kapatıyor. Bu tutuma karşı şunu soruyorum: O halde bu açıklamayı yapanların bizzat bu katliamı planlamadığını nerden biliyoruz, telaşınız bundan mı yoksa.” Gültan Kışanak da Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Üç Kürt kadın alçakça katledildi. Bu Kürt kadınlarının mücadelesine bir saldırıdır. Kürt kadınları daha güçlü mücadele edecek” dedi.

     

    İŞTE İHTİMALLER

     

    1- ÖRGÜT İÇİ HESAPLAŞMA MI?
    PKK’nın kurucuları arasında bulunan ‘Sara’ kod adlı Sakine Cansız 10 yılı aşkın süre DiyarbakırCezaevi’nde yattı. Cansız PKK’nın simge isimlerinden birisiydi. Örgütün hem kadın yapılanması hem de cezaevlerindeki direnişlerde önder rolü üstlendi. PKK nın kuruluş toplantısına katılan tek kadındı. Aynı zaman PKK’nın kuruluşundan bu yana örgütün bütün kadın yapılanmalarında görev almış, Abdullah Öcalan’a en yakın az sayıdaki kadın arasında yer almıştı. Cansız’ın Öcalan’ın tüm sırlarını bildiği öne sürülüyordu. Cansız radikal söylemlerde bulunmuyor ancak ‘güvercin’ tavrı da sergilemiyordu.
    Örgüt içinde zaman zaman Öcalan’a ters düştüğü bilenen Cansız, bir ara Suriye’de örgüt tarafından öldürülen eski merkez kadroda yer alan Mehmet Şener ile duygusal bir ilişki yaşamış, kendi aralarında nişan yapmışlardı. Cansız’ın, Şener’in öldürülmesinden sonra bir bunalım süreci yaşadığı öne sürülmüştü. Cansız, örgütün Öcalan’ın yakalanmasından sonra PKK’dan kopan ‘Botan’ kod adlı merkez yapılanmada yer alan Nizamettin Taş, Osman Öcalan, Halil Ataç gibi isimlerle de yakın düşüncelere sahipti.
    Ancak örgütle zaman zaman problem yaşamasına rağmen ilişkisini hiçbir zaman koparmadı. Cansız 1990’lı yıllarda örgütün dağ kadrosunda görev aldı ve genellikle Kuzey Irak’ta faaliyet gösterdi. Cansız 2000 yılından sonra ise Avrupa’ya geçti ve burada uzun yıllar faaliyet gösterdi. Bu faaliyetler sırasında da zaman zaman Kuzey Irak’a geçerek örgüt yönetimiyle ilişkilerini sürdürdü.
    Cansız, iltica başvurusu yaptığı ve yabancı pasaportu taşıdığı için Kuzey Irak’a gidip gelirken hiçbir sorun yaşamıyordu. Cansız’ın örgüt içi hesaplaşmada öldürüldüğü iddiası zayıf bir ihtimal olarak görülüyor.
    Çünkü Cansız örgüt yönetimi paralelinde faaliyet göstermekle birlikte Cemil BayıkMurat Karayılan, Duran Kalkan, Mustafa Karasu gibi yöneticilerle aynı pozisyondaydı. Örgütün kendisine yönelik bir eylemi olacağını öğrenme ihtimali yüksekti ve böyle bir durumda gerekliönlemi alabilirdi.
    Bir dönem Suriye’de de faaliyet gösteren Cansız, halen PKK’nın meclis üyeliğinin yanı sıra örgütün denetiminde faaliyet gösteren Kürdistan Özgür Kadınlar Birliği (PAJK) üyesi olarak görev yapıyordu.

    Fidan Doğan, PKK’nın dış ilişkilerinde önemli bir noktadaydı. Leyla Sönmez  ise,  örgütün gençlik yapılanmasındaydı.

    2- İSTİHBARAT İÇİNDEKİ KONTROL DIŞI BİR GRUP MU?
    BDP ile İmralı’da arasındaki görüşmeler sürerken, hükümetin yeni bir Kürt açılımı yaptığı süreçte Türk istihbaratı içindeki kontrol dışı ya da taşeron olarak kullanılan bir birimin de Paris’teki infazları gerçekleştirmiş olabiliceği öne sürüldü. Olaydan sonra KCK’nın da yer aldığı örgütün birçok kanadı saldırıda ‘Türk Gladyosu’nu sorumlu tuttu.
    Yapılan açıklamada, saldırının uluslararası arka planı olduğu belirtilerek, olayı Türk Gladyosu’nun gerçekleştirdiği iddia edildi. Açıklamada, “Sakine yoldaşımız bilinçli olarak hedeflenmiş, bu katliamörgütlü, planlı ve çok ustaca gerçekleştirilmiştir.
    Olaya gerçekleşme biçiminden bu katliamın uluslararası düzeyde yetkinleşmiş profesyonel güçler tarafından gerçekleştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Önderliğimiz tarafından gerçekleştirilen yeni sürecin gelişmesini ve Kürt sorununun çözüme kavuşmasını istemeyen kesimlerdir” denildi.
    Açıklamada, öldürülen üç kadından biri olan ‘Rojbin’ kod adlı Fidan Doğan’ın gençlik kadrosu içinde yer aldığı ve örgütün dış işlerinde önemli bir görevinin olduğu ifade edildi.
    Öldürülen ‘Ronahi’ kod adlı Leyla Söylemez’in ise yine gençlik örgütlenmesi içinde önemli bir konumda bulunduğu ve bu ölümlerin PKK için büyük kayıp olduğuna dikkat çekildi. PKK kaynakları, infazın Türk Gladyosu tarafından  yapıldığını ve planlama yapılan yerin Ankaraolduğunu öne sürdü. Kaynaklar, Türk hükümetinin süreçteki etkinliğini baltalamak için ‘Ergenekon’ benzeri yapılanmaların işi olabileceğini iddia etti.

     

    3- YABANCI BİR ÜLKENİN İŞİ Mİ?
    Paris’teki infazlarla ilgili olarak uluslarası güçlerin rolü de tartışmaya açıldı. Ortadoğu’daki güç dengesini değiştirmeye yönelik hamlelerden biri olabiliceği öne sürüldü.
    Zira Ortadoğu’daki değişikliklerde devre dışı kalan, petrol paylaşımında masanın dışına itildiğine inanan bazı ülkelerin Kürt sorunun çözümü aşamasındaki bu hamleyle kozları eline geçirmek için çaba harcayabileceğine dikkat çekildi. İlk akla gelen ülke İran oldu. Öcalan-BDP görüşmelerinin olumlu sonuç vermesi halinde bölgede Türkiye’nin elinin güçleneceği kaygısını taşıyan İran, Suriye’den sonra sıranın kendisine geleceğini düşüyor. Bu nedenle on binlerce askeri seferber eden bir örgütün devreden çıkması ihtimali İran’ı rahatsız ediyor.
    Yakın tarihe bakıldığında İran’da yönetime karşı mücedele veren Kürt örgütlerinin liderleri Avrupa’da yönetim tarafından profesyonel suikastlarla ortadan kaldırıldı.
    Bunlar arasında İran KDP’sinin liderleri Abdurrahbam Kasımlu da sonra genel başkan olan Dr. Şerefkendi İran istihbaratı tarafından öldürüldü. Öcalan’la yapılan görüşmelerin ABD’nin bilgisi dahilinde sürdürüldüğü iddia edilyor. Senaryoya göre, PKK’nın silahlı güçleri, silah bıraktıklarındaPJAK ve PYD güçleriyle birlikte Kandil’e yerleştirilip Barzani’ye bağlı silahlı bir güç konumuna getirilecek. Buradan yola çıkarak İran da Suriye de Türkiye’nin PKK sorununun çözümünü istemiyor.
    İran’ın zaman zaman PKK ile ilişkilere girdiği de biliniyor. Öcalan’ın da ifadelerinde belirttiği gibi İran geçmişte Osman Öcalan ve Cemil Bayık üzerinden örgüt üzerinde etkili oluyordu. 1999 yılında Öcalan’ın talimatıyla örgütün silahlı güçlerini Kuzey Irak’a çekmesi üzerine İran PKK’ya desteğini çekti ve çatışma pozisyonuna girdi.
    Ancak buna rağmen İran örgütle ilişkisini kesmedi. Paris’teki infaz ekibinin zorlanmadan içeri girmesi akıllara saldırganların PKK’lılar tarafından tanıan kişiler olduğu izlenimini veriyor. İddiaya göre, gelenler, Cansız ve yanındaki iki kadın tanıyordu. Bu kişilerin İran istihbaratına çalışan ve örgütün İran’daki örgütlenmesi PJAK içinde faaliyet gösteren kişiler olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.
    İran yönetimi ülkede faaliyet gösteren İran Kürdistan Demokrat Partisi ve Komala gibi örgütlere karşı PKK’nın PJAK’ı kurmasına göz yumarak sınırdan giriş çıkışlarına müdahale etmedi. İran zaman zaman PJAK’la çatışsa da faaliyetlerine göz yumdu. İran ajanlarının PJAK üzerinden PKK’ya yönelik bir eylem gerçekleştirmesi ve bunu Avrupa’da yapmasının zor olmadığı belirtiliyor.

     

    4- PKK İÇİNDE YÖNETİME GELMEK İSTEYENLER Mİ?
    Bu ihtimalin zayıf olduğu belitiliyor. Çünkü PKK bir konsey tarafından yönetiliyor. Konseyde yer alan isimler bir güç dengesi kapsamında yetki paylaşımında bulunuyor.
    Her ne kadar Murat Karayılan yürütme kurulu başkanı olarak öne çıkıyorsa da yönetim direkt olarak Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan avukatları aracılığıyla gönderdiği talimatlar doğrultusunda örgütü yönetiyor. Bu kadro halen Öcalan’ın belirlediği perspektif doğrultusunda örgütü yönetmeye devam ediyor.
    Örgüt içinde 1999 yılından sonra Öcalan’ın yakalanması ve örgütün silahlı mücadeleden politik mücadeleye yönelmesi istemlerini sesli bir şekilde dile getirilmesi nedeniyle iki başlı bir yönetim yapısı ortaya çıktı.
    Ancak bu uzun sürmedi. Yine Öcalan’ın talimatıyla yönetimi ele geçirmeye çalışan ekip tasfiye edildi.