Etiket: Kazısı

  • Temel kazısı korkuttu

    Samsun’da bir inşaatın temel kazısı nedeniyle yolda oluşan çatlaklar sokak sakinlerini tedirgin etti.

    İlkadım ilçesi Yaşardoğu Mahallesi’nde bir inşaat firmasının bina yapımı için hafriyat almasıyla üst taraftan geçen yolda çatlaklar ve kaymalar oluştu. Yolun hemen bitişiğinde bulunan evlerde oturan vatandaşlar ise duruma tepki göstererek tedirginlik yaşadıklarını söyledi. Mahalle sakinlerinden Sedat Kahraman, yolda oluşan çatlaklar yüzünden mahalle sakinlerinin evlerinde kalamadığını ve bir an önce soruna çözüm bulunmasını istedi.

    İnşaat sahibi müteahhit Recep Şener ise yolun alt kısmına istinat duvarı yaptıklarını ve durumu kontrol altına aldıklarını söyledi. Şener, hafriyat alırken çatlakların oluştuğunu fakat hemen o bölgeye istinat duvarı yapmaya başladıklarını, durumun kontrol altında olduğunu dile getirdi.

  • İznik’te çini fırınları kazısı başladı

    Bursa’nın İznik ilçesinde tarihi çini fırınlarını gün ışığına çıkarmak için yapılan kazılar bu yıl da başladı.

    Yrd. Doç. Dr. Belgin Demirsar Arlı başkanlığında yürütülen çini fırınları kazısına İstanbul Üniversitesi ağırlıklı uzman ve öğrenciler katılıyor. Kazılar 15 kişilik bir ekiple 18 Temmuz tarihinde başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Üniversitesi adına Bakanlar Kurulu kararıyla yürütülen çalışmalarda, geçmişte çini ve seramik üretim teknolojilerini aydınlatmaya yönelik veriler toplanması hedefleniyor. Kazıların eylül başına kadar sürmesi planlanıyor.

    Kazı başkanı Demirsar, “Çalışmalar bu yıl da İznik II. Murat Hamamı’nın doğusunda yer alan BHD kodlu kamulaştırılmış alanda, 14. ve 17. yüzyıllar arasında faaliyet gösterdiği tespit edilen çini fırınları ve atölyelerin bulunduğu şantiyede devam edecek. Yeni kamulaştırılan 500 metrekarelik alanda geçen yıl başlayan çalışmalar İstanbul Üniversitesi’nin en uzun soluklu kazılarından biri. Kazılar bu yıl Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin desteği, İznik halkının anlayış ve ilgisiyle sürdürülüyor” dedi.

    Asırlar boyunca toprak altında kalarak varlığını hissettirmeyen İznik çini fırınları, 1965 yılında İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Oktay Aslanapa tarafından keşfedildi.

  • Tepebağ Kazısı Adana’nın Tarihini Yeniden Yazdıracak

    Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Fatma Şahin, Tepebağ kazılarında Geç Tunç Çağı’na kadar kesintisiz iskanın olduğunun anlaşıldığını belirterek, bundan sonra 10 metre dolgudan elde edilecek bulguların Adana ve Çukurova Bölgesi’nin tarihinin yeniden yazılmasına katkı sağlayacağını söyledi.

    Dr. Şahin, ÇÜ Adana Halk Kültür Evi’nde gerçekleştirilen konferanslar dizisi kapsamında “Adana Tepebağ Höyük Kazısı” konulu sunum yaptı.

    Son yıllarda kimliklerini kanıtlama çabası içine girmiş bazı Avrupa kentlerinde kentsel arkeoloji çalışmalarının hız kazandığını belirterek sunumuna başlayan Dr. Şahin “Urban Archaeology” olarak adlandırılan bu kavramın, bir kentin kökeni ve daha eski dönemlerini aydınlatmasına yönelik bilimsel bir çalışma olduğunu söyledi. Dr. Şahin, bununda “Kentin Arkeolojisi” olarak yorumlandığını bildirdi.

    Adana’nın tarih ve arkeolojisini ortaya koymanın bu anlamda büyük önem taşıdığına dikkat çeken Dr. Şahin, “Adana kent merkezinde yer alan Tepebağ Höyüğü bu tür araştırmalar için ideal bir başlangıçtır. Doğudan Seyhan Nehri ile sınırlı olan höyük 360×620 metre ölçülerinde olup, aşağı şehir ile birlikte 20 hektarlık bir alana yayılmıştır. Yaklaşık 15 metrelik yükseltiye sahip olan Tepebağ, bölgedeki en büyük höyüklerden biridir” dedi.

    KAZILARA 2013 YILINDA BAŞLANDI

    Çok büyük zorluklar aşıldıktan sonra, Tepebağ Höyük’teki ilk kazılara kendisinin bilimsel danışmanlığında 2013 yılında başlanabildiğini belirten Dr. Fatma Şahin, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ile başlatılan kazıların, Adana Arkeoloji Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Adana Büyükşehir Belediyesi’nin maddi katkıları ile sürdürüldüğünü söyledi.

    Tepebağ’da ilk olarak, höyüğün en üst tepe kısmında kamulaştırma çalışmaları yapılarak burada yer alan niteliksiz yapıların kaldırıldığını hatırlatan Dr. Şahin, kazı yapabilecek boş alanın oluşturulmasından sonra bu alanda, höyük üzerinde yer alan ve çoğunluğu 18. yüzyıla ait olan tarihi yapıların koruma altına alındığını söyledi. Dr. Şahin, “Höyükte şimdiye kadar yapılan çalışmalarda yüzeyden yaklaşık 5 metre derinliğe kadar inilmiş ve bu çalışmalarda 6 kültür tabakası saptanmıştır. Buna göre inilen derinlikte, günümüzden yaklaşık 3500 yıl öncesine yani Geç Tunç Çağı’na kadar kesintisiz iskanın olduğu anlaşılıyor” dedi.

    “BULUNTULAR SEYHAN NEHRİ’NİN DENİZ AŞIRI TİCARETTE ÖNEMLİ ROL OYNADIĞINA İŞARET EDİYOR”

    Osmanlı, Ortaçağ, Bizans, Roma, Hellenistik, Demir Çağ ve Geç Tunç Çağ’larına ait tabakalarda her dönemin sosyokültürel ve sosyoekonomik yaşamına ışık tutan mimarinin yanı sıra; pipolar, ağırlıklar, kandiller, sikkeler, amphoralar, unguentarium, figürinler ve çeşitli çanak çömlek parçaları bulunduğunu belirten Dr. Şahin, “Kazılarda ortaya çıkarılan kültür tabakalarındaki buluntular uzak bölgeler ile yoğun ticari ilişkilerin kurulduğunu gösteriyor. Bu durum yerleşimin hemen doğusundan akan Seyhan Nehri’nin önceki dönemlerde deniz aşırı ticarette önemli bir rol oynadığına işaret ediyor” diye konuştu.

    Tarihte Adana ismine ilk kez M.Ö. 2 bin ortalarına tarihlendirilen Boğazköy metinlerinde rastlanıldığını belirten Dr. Şahin Tepebağ’da sürdürülen kazılarda, Adana kentinin ilk yerleşim yerinin burası olduğu konusunda önemli kanıtlar sunulduğunu savundu. Dr. Şahin, “Titizlikle sürdürülen kazıların devam etmesi halinde, bundan sonra kazılması planlanan 10 metre dolgudan elde edilecek bulguların Adana ve Çukurova Bölgesi’nin tarihinin yeniden yazılmasına katkıda bulunacağı aşikardır” ifadelerini kullandı.