Etiket: Kaybına

  • Cumhur Akbulut: “Hak kaybına uğramamak için vekille çalışılmalı”

    Adres Patent Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Abdullah Akbulut, Yeni Patent Kanunu değerlendirmesinde “Sınai Mülkiyet bir süreç yönetimi olduğu için yasal sürelerde hak sahibinin hak kaybına uğramaması için vekille çalışması gerekiyor” dedi.

    Yeni Patent Kanunu’nu değerlendiren Adres Patent Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Abdullah Akbulut, TBMM’nin kabul ettiği ve Cumhurbaşkanı’nın onayladığı kanunun önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ticari hayatını olumlu yönde etkileyeceğini söyledi. Akbulut, değerlendirmesinde “Sınai Mülkiyet bir süreç yönetimi olduğu için yasal sürelerde hak sahibinin hak kaybına uğramaması için vekille çalışması gerekiyor” dedi. Yeni Patent Kanunu’nun neler getireceği yönünde açıklamalarda bulunan Akbulut, “Pek çok yeniliği ve hukuki alt yapıyı içeren kanun, uluslararası düzenlemelerle uyumlu hale geliyor. Girişimcilerin, rekabet edebilirlik kazanmaları için gerekli adımları atabilmelerine fırsat veriyor. Yeni yasa teknoloji, tarım ve sanayiyi dolayısıyla da ekonomik alanları olumlu yönde etkileyecektir” diye konuştu.

    “Türk Patent Enstitüsü’nün adı değişti”

    Türk Patent Enstitüsü’nün adının ’Türk Patent’ olarak değiştirildiğini aktaran Cumhur Abdullah Akbulut, maddeler halinde yasanın getirilerini şöyle anlattı: ” Uluslararası düzeyde mal ve hizmetler 45 sınıf olarak gruplandırılıyor. Tüm patentler incelemeli oluyor. Türk Patent, inceleme yapabilme yetkisine sahip olduğu için, patentler uluslararası nitelik kazanmış olacak.

    Hapis ve para cezası

    Taklit mal üreten, sunan, satan, nakleden ve depolayanlara 3 yıla kadar hapis ve 20 bin güne kadar adli para cezası verilecek. Başvuru, inceleme ve tescil süreleri kısalıyor ve işlemlerin yürütülmesi kolaylaşıyor. Böyleceyatırımcılar tasarımla ilgili yatırım yapmak için uzun süre beklemeyecek. Patente konu buluşlarda, emeği geçen paydaşlarla ilgili patent başvuruları, hak ve yükümlülükler ile lisanslama konuları, açıklık kazanıyor. Ortak patent alma ve kullanma imkanları getiriliyor. Kamu destekli buluşların patent hakkının buluşu yapana ait olduğu ancak kullanım ve gelir paylaşımı konularında özel anlaşmalarla düzenlemeler yapılacağı hükümleri getirildi. Yüksek öğrenim kurumlarında gerçekleştirilen buluşların patentlenmesinde kurum ile buluşu yapanın hakları da netleşti. Kurumlar buluşlarından gelir elde edecekler.

    Yeni kanunla artık Türkiye’de kokular da marka olarak tescil edilebilecek. Avrupa Birliği marka hukukundaki esnek yaklaşım benimsenerek ses ve hareket markaları gibi geleneksel olmayan işaretler de marka olabilecek. Coğrafi İşaret ve geleneksel ürün adları için de amblem kullanımı getirildi.

    Nasıl başvuru yapılmalı?

    Başvurular mutlaka vekil aracılığıyla yapılmalı, böylece yanlış başvuru ve gereksiz zaman kaybının önüne geçilebilir. Sınai Mülkiyet bir süreç yönetimi olduğu için yasal sürelerde hak sahibinin hak kaybına uğramaması için vekille çalışması gerekiyor. Zemini kanuna dayalı olan yaptırımları olan Sınai Mülkiyet tescil işlemleri ilgili alanında tecrübeli ve konusunda uzman bir vekilden destek almak hak sahibinin yararına olacaktır”.

  • Uzmanlardan uyarı: “Orta kulak iltihabın, işitme kaybına yol açabilir”

    Özellikle çocukluk çağında görülen orta kulak iltihabı, zamanında tedavi edilmediği taktirde işitme kaybına neden oluyor. Toplumda sıkça görülen orta kulak iltihabının nasıl oluştuğunu Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tamer Haliloğlu anlattı.

    Özellikle çocukluk çağında görülen ve ailelerin kabusu haline gelen orta kulak iltihabı, zamanında tedavi edilmediği taktirde önce işitme kaybına, ardından da zamanla öğrenme ve gelişim sorunlarına yol açabiliyor. Toplumda çok bilinen bir sağlık sorunu olan orta kulak iltihabına ise adı pek bilinmeyen tuba östaki adındaki tüpler neden oluyor. Tuba Östaki adlı bu tüpler iltihaplandığında tıptaki adı ’seröz otit’ olan kronik orta kulak iltihabına yol açarak tedavi edilmediği taktirde işitme kaybına yol açıyor. Toplumda sıkça görülen orta kulak iltihabının nasıl oluştuğunu Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tamer Haliloğlu anlattı.

    Yrd. Doç. Dr. Haliloğlu, toplumda sık görülen orta kulak iltihabının baş sorumlusunun tuba östaki adlı ’kulağın genize açılan tüpleri’ olduğunu belirterek, “Kendisi küçük ama işlevi büyük olan tuba östakinin orta kulakta ve işitmede oldukça önemli rolü vardır. Tuba Östaki adlı bu tüpler iltihaplandığında tıptaki adı ’seröz otit’ olan kronik orta kulak iltihabına yol açar. Bu da hastaların kabus dolu günler yaşamasına neden olur” diye konuştu.

    Orta kulak iltihabı böyle oluşuyor

    Tuba Östaki adlı bu organın orta kulağın hava deliği olma görevini yerine getirdiğini kaydeden Yrd.Doç. Dr. Haliloğlu, kişiyi orta kulak iltihabına götüren süreci şöyle anlattı: “Orta kulak anatomik bir yapı ile Tuba Östaki dediğimiz bir tüp vasıtası ile genize açılır. Yani orta kulağın bir hava deliği vardır. Bu hava deliği sayesinde orta kulaktaki ve dış ortamdaki hava basıncı dengelenir. İşitmede sesleri iç kulağa iletmek ve dengelemek gibi görevi olan orta kulak, bunları yaparken tuba östakiden çok yardım alır. Eğer kulağın genize açılan bu tüpleri çalışmaz ise orta kulağa hava giriş çıkışı kapanır. Ortamdaki oksijeni tüketen hücreler havasız kalınca şişerek ifrazat üretmeye başlar. Orta kulağın içindeki sıvı miktarı artınca da ses iletimi sekteye uğrar ve mikroplar ürer. Böyle olunca da çocuklarda sık görülen orta kulak iltihapları oluşur.”

    Orta kulak iltihabı kronikleşirse tehlike büyür

    Yrd. Doç. Dr. Tamer Haliloğlu tekrarlayan orta kulak iltihaplanmalarının zaman içerinde orta kulakta zamk gibi koyu yapışkan bir sıvının birikmesine neden olduğunu ve bunun sonucunda kronik orta kulak iltihabının oluştuğunu ifade etti. Bu durumun risklerini anlatan Yrd. Doç. Dr. Haliloğlu, “Tıp dilinde ’seröz otit’ olan bu sorun işitmede yüzde 30-40 kayba yol açar. Bu kayıp bazen kalıcı da olabilir. Tuba Östaki adlı bu tüplerin tıkanmasına geniz eti ve bademciklerin büyümesi ve alerji de neden olabilir. Ama en önemli nokta o tüplerin anatomik yapısının yetersizliğidir. Kronik orta kulak iltihabı genelde aileleri çok korkutan ve çoğu zaman endişeye sevk eden geniz eti ameliyatı ve kulak tüpü takılmasını da beraberinde getirebilir. Bu nedenle adı çok az bilinen tuba östaki adlı bu organın fonksiyonlarını, anatomisini ve gelişimdeki önemini bilmek gerektiği zaman ve gerektiği kadar tedavi edebilmemizi sağlar” ifadelerini kullandı.

  • Ramazan Ayında Vücutta Küçülme Ve Kilo Kaybına Dikkat

    Ramazan ayında oruç nedeniyle sporu bırakan insanların, vücutta kilo kaybı ve kas küçülmesi yaşamamaları için Fitness Koordinatörü Gökhan Karaağaç önemli tavsiyelerde bulundu. Karaağaç, halk arasında Ramazan ayında spor yapılmayacağı yönünde bir tabu olduğunu söyledi.

    Ramazan ayında spora ara veren insanlarda, kilo kaybı ve kas kütlelerinde küçülme yaşanabildiğini dile getiren Karaağaç, spor yapanlar için beslenme ve antrenman konusunda bilgi verdi. Fitness Koordiatörü Gökhan Karaağaç, halk arasında bu aylarda oluşan bir tabunun olduğunu söyleyerek, “Halkımız arasında, oruç tuttukları için Ramazan ayında spor yapılmaz gibi bir tabu bulunmaktadır. Bunun nedeni insanlarımızın yeterince bilgilendirmeye sahip olmadığından kaynaklanıyor. Yani Ramazan ayında spor yapılmaz tabusu takibinde insanlara kilo kaybı, kasta ve vücutta küçülmeye sebep olmaktadır. Fakat onun yerine Ramazan ayında beslenmelerine ve sporlarına her zaman özen gösterdiklerinde herhangi bir kilo kaybına veya kas kütlesi olarak küçülmeye sebep olmamaktadır” ifadelerini kullandı.

    “AĞIR ANTRENMANI VÜCUT KARŞILAYAMAZ VE OLUMSUZ TEPKİ VERİR”

    Karaağaç, Ramazan ayında besleme şekline de dikkat çekerek, “Beslenme olarak baktığımızda, iftar ve sahur şeklinde iki ana öğün şeklinde yemek zorundalar. Bu öğünler bu şekilde olmamalı, iftardan 1-1,5 saat sonrasında tekrar bir ana öğünle, 3 ana öğüne tamamlamak zorundalar. Çünkü vücudun alması gereken protein ve karbonhidrat miktarı var. Bunların sağlayabilmesi açısından insanlar yediklerine çok özen göstermek zorundalar. Sahurda hafif şeyler yenilmelidir. Kızartma, beyaz ekmek türü gıdalar, tuzlu ve şekerli şeyler yememeleri gerekmektedir. Bu hem tuttukları orucu etkileyecektir hem de yaptıkları sporu olumsuz yönde etkileyecektir. Onun yerine bir çorba, bir haşlanmış yumurta tok tutar gün içinde. Sahurun bitmesine 30 dakika kala yemeklerini bitirmek zorundalar ve son 30 dakikada da bol bol su tüketmeleri gerekmektedir. İftarda, antrenman yapacaklarsa ağır olmayacak şekilde bir çorba içip, spor salonuna gelinmelidir. Mide boş olmamalı tamamen bu kan şekerini, tansiyonu düşürecektir. Spor yapan insanların antrenmanları Ramazan ayı boyunca ağır olmamalı, çünkü ağır antrenmanı vücut karşılayamaz ve olumsuz tepki verir. Ramazan ayında vücutta kilo kaybına ve küçülmeye sebep olmaması için insanların spor yapmalarını diliyorum” şeklinde konuştu.

  • Göz Kapağı Düşüklüğü Görme Kaybına Neden Olabiliyor

    Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Barış Yeniad, göz kapağı düşüklüğünün görme kaybına neden olabildiğini söyledi.

    Göz kapağı düşüklüğünün doğuştan veya ileri yaşlarda görülebildiğini anlatan Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Barış Yeniad, “En sık göz kapağı düşüklüğü nedenleri, yaşa bağlı göz kapağını kaldıran kaslarda güçsüzlük, göz bölgesine gelen travmalar, geçirilmiş göz ameliyatları, miyokondrial miyopati gibi kas hastalıkları ve doğuştan göz kapağı kaslarının yeterli gelişmemesidir” dedi.

    DOĞUŞTAN GÖZ KAPAĞI DÜŞÜKLÜKLERİ NEDEN OLUR?

    Doğuştan göz kapağı düşüklüğünün, göz kapaklarını yukarı kaldıran ’levator palpebralis’ olarak adlandırılan kasın yeteri kadar gelişmediği durumlarda ortaya çıktığını anlatan Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Barış Yeniad, “Her 10 bin doğumda bir bebekte bu durum ortaya çıkabilmektedir. Doğuştan göz kapağı düşüklükleri sadece estetik bir durum değildir. Eğer göz kapağı göz bebeğini kapatacak kadar düşükse o gözde tembellik riski olduğundan ileride görme kayıplarına yol açabilir. Bu nedenle düşüklüğün acilen düzeltilmesi gerekmektedir. Tedavi mutlaka cerrahidir ve başka bir tedavi seçeneği bulunmamaktadır. Uygulanacak cerrahi tedavi ise göz kapağını yukarı kaldıran kasın kuvvetine göre seçilir” diye konuştu.

    ERİŞKİNLERDE GÖZ KAPAĞI DÜŞÜKLÜĞÜ NEDEN OLUR?

    Erişkinlerde göz kapağı düşüklüğünün en sık, yıllar içinde göz kapağını kaldıran kasın zayıflamasına bağlı olarak geliştiğini ifade eden Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Barış Yeniad, “Bu durum özellikle ileri yaşta katarakt ameliyatı geçirmiş hastalarda daha sık görülmektedir. Bunun dışında travmalar, sinir felçleri veya göz kapağı yapısını bozan kitlelere bağlı olarak meydan gelebilir. Erişkinlerde göz kapağı düşüklüğü sıklıkla kozmetik istenmeyen sonuçlara neden olur ve düzeltilmez ise zamanla artabilir” diye konuştu.

    GÖZ KAPAĞI DÜŞÜKLÜĞÜ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

    Göz kapağı düşüklüğünün tedavisinin cerrahi olduğunu kaydeden Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Barış Yeniad, “Yapılacak cerrahi tedavi seçiminde muayenede uygulanacak tanı yöntemleri son derece önemlidir. Kapak düşüklüğünde yanlış tedavi uygulandığında yüz güldürücü sonuçlar alınamaz bu nedenle cerrahi tedavide tecrübe son derece önemlidir. Tanı yöntemleri arasında en önemlisi göz kapağını kaldıran kasın ne kadar çalıştığıdır. Eğer bu kas iyi çalışıyorsa ameliyat sonrası sonuçlar çok daha iyi olmaktadır. Temel olarak göz kapağı düşüklüğünde iki yöntem mevcuttur. Birinci yöntem göz kapağını kaldıran kas yeteri kadar çalışıyorsa bu kasın kuvvetlendirilerek daha iyi çalışır hale getirildiği levator cerrahisidir. Levator cerrahisi yaklaşık 15-20 dakika süren lokal anestezi altında uygulanan bir yöntemdir. Kapak yüksekliği ameliyat sırasında ayarlanır ve hasta ile kooperasyon son derece önemlidir. Eğer göz kapağını kaldıran kas çalışmıyorsa göz kapağı frontal askı dediğimiz yöntem ile alnımızdaki frontal kasa asılır. Askı yönteminde bacaktan alınan otojen fascia lata veya silikon gibi materyaller kullanılabilir. Frontal askı cerrahisi lokal veya genel anestezi altında yapılabilir. Çocuklarda ise her iki yöntem de genel anestezi altında yapılmalıdır. Hastaların bilmesi gereken en önemli husus kapak düşüklüğünde uygulanan cerrahi sonrasında tekrar ayarlama yapmak gerekebilir. Her iki kapak arasında 1 milimetreden az fark olması başarı kriteri olarak kabul edilir. Ameliyat sonrasında dikişler ise 1.haftada alınmaktadır” dedi.

    Göz kapağı düşüklüğünde en önemli şeylerden birinin göz kapağı yüksekliğinin ayarlanması olduğunu söyleyen Doç. Dr. Yeniad, “Kapak yüksekliği az veya çok ayarlanırsa istenen sonuç alınamaz. Yetersiz veya fazla düzeltmelerde tekrar ayarlama yapılmalıdır. Özellikle frontal askı cerrahisinde fazla düzeltmelerde göz kapağı yeterli esneklikte olmaz ve kapanmada problemler yaşanabilir. İyi kapanmayan göz kapakları nedeni ile saydam tabakamız korneada çok ciddi sonuçlar ortaya çıkabilir” şeklinde konuştu.

  • Yanlış Cam Kullanımı Türkiye’de Yıllık Yaklaşık 20 Milyar TL Enerji Kaybına Neden Oluyor

    Türkiye’de en önemli sektörlerin başında gelen inşaat sektörü camcılığı da gözde meslek yaptı. Bir zamanlar ısı yalıtımı sorunu nedeniyle küçük pencereli olan evler yerine nereyse boydan boya duvarları kaplayan pencereleri evlere bırakınca camcılık mesleği de gözde meslekler arasında yer aldı.

    Gelişen teknolojiye paralel olarak üretilen yeni camlar sayesinde konut ve işyerlerinin daha güvenli ve ferah hale geldiğini belirten Aydınlı camcılardan Fatih Kıyar, ısı yalıtımlı camlar sayesinde hem enerji tasarrufu sağlandığını hem de insanların artık ferah yaşam mahallerine kavuştuğunu söyledi.

    Camın ömrünün aslında demirden daha uzun olduğunu aynı zamanda çevre dostu da olan camın düşük maliyeti nedeniyle yaşam mahallerinde daha çok kullanılmaya başlandığını belirten camcı Fatih Kıyar, “Aydın’da eskiden sadece yaz dönemlerinde işler yoğun olurdu. İnşaat sektörü ve camın sağlığa olan olumlu etkisinin anlaşılması ile sektörde yaz kış işler yoğunlaştı. Eskiden ince olması ve çok küçük darbe ile kırılması nedeniyle ev işyerlerinde cam tercih edilmezdi. Artık kurşun geçirmez, ısı yalıtımı sayesinde enerji kaybını önleyen camlar sağlığa da olan etkisi ile yaşam mahallerinde daha çok tercih edilmeye başlandı. Bu da bizim sektöre canlılık getirdi” dedi.

    “TÜRKİYE’DE YALITIM SORUNU NEDENİYLE MİLYARLARCA LİRA PARA BOŞA HARCANIYOR”

    Ülkemizde ev ve iş yerlerinde boşa harcanan paraların başında yalıtımsız binalardaki ısınma ve serinlemede kullanılan enerji giderinin geldiğini belirten Kıyar, “Yapılan hesaplamalara göre Türkiye’de yıllık kullanılan toplam enerji 105.000.000 TEP (Ton Esdeger Petrol) karşılığı 65 milyar $’dir. Bu ihtiyacın yüzde 74’ü ithal ediliyor. 2008 verilerine göre 48 milyar $ enerji ithalatı yapıyoruz. Bu enerjinin önemli bir bölümü olan 26,4 milyon TPE’nin binalarda kullanıldığı düşünüldüğünde sadece 13,6 milyar $ kadar binaların enerji sarfiyatında harcanıyor. Bunun yüzde 50’si kayıp olduğu varsayılsa bile yılda, 6,8milyar $ yaklaşık 20 Milyar TL boşa harcanıyor. Bu sorunun da çözümü sağlıklı ve yalıtımlı cam kullanmaktan geçiyor. İnsanlarımız hem güneş ışığından faydalanmak hem de enerji kaybını önlemek için cam kullanımına ağırlık verdi” diyerek yalıtıma uygun takılan camların hem sağlık hem de ekonomi dostu olduğunu söyledi.