Etiket: Kaybına

  • İngiltere’de İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek can kaybına ulaşıldı

    İngiltere’de İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek can kaybına ulaşıldı

    İngiltere’de korona virüs salgınında son 24 saatte bin 243 kişinin hayatını kaybetmesiyle toplam can kaybı 83 bin 203’e yükseldi. İngiltere İstatistik Ofisi (ONS) tarafından yapılan açıklamada, Covid-19 salgını nedeniyle ülkede İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek can kaybına ulaşıldığı belirtildi.

    İngiltere’de yeni tip korona virüs (Covid-19) salgınında vaka ve can kayıpları artmaya devam ediyor. İngiltere Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, son 24 saatte bin 243 kişinin Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiği ve toplam can kaybının 83 bin 203’e yükseldiği belirtildi. Ülkede son 24 saatte 45 bin 533 yeni vakanın tespit edilmesiyle toplam vaka sayısı 3 milyon 164 bin 51’e yükseldi.

    Geçici morglar kuruldu

    İngiltere’de Covid-19 salgınının neden olduğu can kaybındaki artış nedeniyle yerel hastane morglarında yer kalmadığı belirtilerek, ülkenin bazı bölgelerinde geçici morglar kurulduğu aktarıldı. Korona virüsün yeni türünün yoğun olarak görüldüğü bölgelerden biri olan başkent Londra’nın güneyindeki Surrey’de hastane morglarındaki yoğunluk nedeniyle kurulan geçici morgda yaklaşık 179 cesedin bulunduğu belirtildi.

    İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek ölüm

    İngiltere İstatistik Ofisi (ONS) tarafından yapılan açıklamada, Covid-19 salgını nedeniyle ülkede İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek ölüm oranına ulaşıldığı belirtildi. Geçtiğimiz sene İngiltere’de yaklaşık 697 bin can kaybının yaşandığını belirten ONS, geçtiğimiz sene kaydedilen can kayıplarının son 5 yılın ortalamasına göre 85 bin daha fazla olduğunu aktardı.

  • Op. Dr. Karaca: “Bel ağrısı iş gücü kaybına neden oluyor”

    Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Yusuf Ziya Karaca, bel ağrılarının iş gücü kaybına neden olduğunu, bu ağrıların sakatlığa yol açabileceğini söyledi.

    Özel Konya Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Yusuf Ziya Karaca, her insanın hayatının bir döneminde mutlaka karşılaştığı bel ağrılarının iş gücü kaybına neden olabileceğini kaydetti. Dr. Karaca, “12 Ekim Dünya Artrit Günü olup, bu kapsamda artritten kastettiğimiz özellikle kronik bel ağrısı gibi romatizmal hastalıkların farkındalığını arttırmak amacıyla kutlanan bir gün. Bel ağrısı bütün dünyada oldukça sık görülen ve her insanın yüzde 80 hayatının bir döneminde muhakkak karşılaştığı bir problem olarak görüyoruz. Bel ağrısı hem iş gücü kaybı hem ekonomik kayıplar bakımından bizim için tıp camiasında önem verilmesi gereken noktalardan bir tanesi. Artritle bel ağrısını birleştirdiğimiz zaman bizim ilk olarak aklımıza ankilozan spondilit dediğimiz kronik, ilerleyici, sebebi bilinmeyen, özellikle genetik yatkınlıkla birlikte gördüğümüz dejeneratif bir hastalık geliyor. Aslında bu genç yaşlarda başlayan bir hastalık olması hasebiyle insanların buna farkındalığını arttırmaya yönelik bir çalışma programı düzenleniyor. Bu Artrit Günü’nden kasıt aslında bu” diye konuştu.

    “Hastalığın en sık görüldüğü dönem 20’li yaşlar”

    Artrit hastalığının genç yaşlarda ortaya çıkmaya başladığını belirten Op. Dr. Yusuf Ziya Karaca, durdurulması mümkün olmayan bu hastalığın erken teşhisle birlikte ilerlemesini yavaşlatabildiklerini dile getirdi. Hastalığın ne kadar erken fark edilirse hastanın yaşam koşullarının o kadar iyi koşula geleceğini vurgulayan Karaca, “Ankilozan spondilit dediğimiz gibi 8 yaş ile 45 yaş arası görülebilen ama en yoğunlukla 24 yaşlarında pik yapan, görülme sıklığı artan bel ağrısı, sırt ağrısı, topuklarda, kalçalarda ağrı, hareket gibi kendini belli eden bir hastalık. Bu hastalık, misal 15 yaşında, 20 yaşında genç bir hastamız 3 aydır beli ağrıyor, ilaçlara rağmen geçmiyor. Bu gibi durumda muhakkak ailelerin, bireylerin farkında olması lazım, ’Acaba ankilozan spondilit miyim?’ diye. Yani bu çok basit bir iki muayene yöntemiyle ya da çekilecek grafilerle ortaya konabilecek, saptanabilecek bir durum. Hastalığı durdurabiliyor muyuz? Hayır, durduramıyoruz ama ilerlemesini yavaşlatabiliyoruz. İlaçlarla tedavi, özellikle fizik tedavi, erken teşhis konulup düzenli fiziksel aktivitelerde bulunan bu tip hastalarda hem tedavi maliyetini azaltıyoruz hem hastanın yaşam koşullarını oldukça iyi pozisyona getirmiş oluyoruz. Hem ekonomik açıdan hem sağlık açısından ufak tefek vereceğiniz tüyolarla hastaya kazandıracağınız hareketlerle kar etmiş oluyorsunuz” ifadelerini kullandı.

    “Hastalık ilerlediği taktirde sakatlığa yol açabilir”

    Hastalığın ilerlediği takdirde sakatlığa yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunan Op. Dr. Karaca, “Bu bağlamda bizim insanlara tavsiyemiz, önerimiz basit bir bel ağrısı olarak ağrılarını geçiştirmemeleri, muhakkak bu işin uzmanından ya da doktordan, bu işle uğraşan kişilerden muhakkak istişare ederek bu konu hakkında bilgi almalarıdır. Yaygın görülen hastaları sakat bırakıcı bir hastalık olması nedeniyle de daha da dikkatli olunmasını tavsiye ediyoruz” dedi.

  • Lazerli kanal tedavisi ile diş kaybına son

    Yapılan çalışmalarda lazerlerin, klasik kanal tedavisi yöntemiyle ulaşılamayan kök içyapılarına nüfus edip derinlerde hapsolmuş mikroorganizmalar üzerinde antibakteriyel etki gösterdiklerini söyleyen İstanbul Aydın Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Uzmanı Doç. Dr. Dilara Arslan, lazerli kanal tedavisinin klasik yöntemlere göre daha etkili olduğunu ifade etti.

    Bazı mikroorganizmaların diş içinde kullanılan solüsyonların uzanamadığı derinliklerde yaşayabildiklerini yapılan araştırmalarda da görüldüğünü vurgulayan Doç. Dr. Arslan şunları söyledi: “Bilindiği gibi diş kökleri uca doğru incelen bir formdadır ve bizlerin en uca kadar kimyasal solüsyonları ulaştırmamız her zaman mümkün olmaz. En karmaşık yapı en uçtur ve başarısızlık buradaki bakterilerin yaşama oranlarına bağlıdır. Lazer ışınlarının, kök kanalına taşınmasını sağlayan fiber optik kabloların ve çeşitli özel kök şekline uygun uç dizaynların geliştirilmesiyle lazer ışınları bu başarısızlıkların önüne geçecek.”

    Enfeksiyon yayılmadan müdahale edilmeli

    Vücudun diğer organları ile karşılaştırdığımızda dişin iç sinir yapısı (pulpa) kanlanması oldukça sınırlı bir yapıdır diyen Arslan, “Bu nedenle meydana gelen enfeksiyon immün mekanizmalarla kendiliğinden ortadan kalkar. Mevcut enfeksiyon, hastanın ilgili dişinden başlayıp daha yaygın bölgelere yayılan ağrı, şişlik, o dişle yemek yiyememe ve ağızda kötü koku gibi belirtiler ile kendini gösterir. Bu belirti süreçleri hissedilmeden evre değiştiren enfeksiyon ihmal edilecek ve kronik bir şekilde ilerleyerek, çekilen kontrol radyograflarında görülen kemik harabiyetleri ile tespit edilebilecektir. Her iki durumda da hastalarımızı diş çekimi olmaksızın eski konforlu hayatına döndürmek amacıyla kanal tedavisi uygulamalarını tercih ediyoruz” dedi.

    “Kimyasal solüsyonlar bizim vazgeçilmezimiz”

    Diş çekimi olmaksızın enfeksiyonun uzaklaştırılması ve ilgili dişin fonksiyon kaybının yerine konulması amacıyla yapılan kanal tedavisi uygulamalarında dezenfekte edici kimyasal ilaç olarak çeşitli sıvı materyaller kullanıldığını ifade eden Arslan, “Hedefimiz dişin iç yapısına yayılan tüm mikroorganizmalara ulaşmak. Bu sıvı materyaller, dikkatli kullanılmadıklarında kök dışına taşarlarsa biyolojik olarak zarar verici etkileri olur. Ayrıca tadı ve kokusunun kötü olması, el aletlerinde aşınmalara sebep olması, alerjik reaksiyonlara yol açabilmesi gibi yan etkileri olsa da bu solüsyonlar bizim vazgeçilmezlerimiz” diye konuştu.

  • Milli Eğitim Bakanı Yılmaz: “Millet Hükümet Sisteminde inşallah bir daha zaman kaybına uğrayamayacağız”

    Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Burdur’un Bucak ilçesinde ‘Millet Hükümet Sistemi’ olarak tanımladığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hakkında açıklamalarda bulunarak, “Yeni sistemde, Millet Hükümet Sisteminde inşallah bir daha zaman kaybına uğrayamayacağız. Ülkemizin kaynaklarını boşuna harcamayacağız. 5 yıllık süre vereceksiniz, size verdiği vaatlerin arkasında durursa, millete hizmet ederse 5 yıl sonra yeniden önünüze gelecek, bu millet en doğru kararı verecek” dedi.

    Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, bir dizi açılış ve ziyaretlere katılmak üzere geldiği Burdur’un Bucak ilçesinde, AK Parti İlçe Başkanlığını ziyaret ederek, 24 Haziran seçim startını vererek, yeni sistem hakkında bilgilendirme yaptı. Bakan Yılmaz’ın AK Parti Bucak İlçe Başkanlığı ziyaretinde Burdur Milletvekilleri Reşat Petek ve Bayram Özçelik, Burdur İl Başkanı Volkan Mengi, Bucak İlçe Başkanı Adem Şengül ve partililer yer aldı.

    Başkan Şengül: “Bucak’tan 24 Haziran’da yüzde 70 bekliyoruz”

    AK Parti Bucak İlçe Başkanı Adem Şengül, yaptığı konuşmasında “2017 yılı Temmuz ayında göreve geldik, Ekim ayında ilçe kongremizi gerçekleştirdik. Gençlik Kolları ve Kadın Kolları kongrelerimizi gerçekleştirdik. Bu sürede köy köy, mahalle mahalle, ev ev müthiş bir çalışmanın içerisindeyiz. Sürekli sosyal etkinlik ve ziyaretlere katılıyoruz. Örneğin geçen hafta 11-12 civarında düğün, 3-4 sosyal etkinlik ve cenazelere katıldık. İnşallah 24 Haziran’daki seçimlerde de Bucak’taki hedefimiz yüzde 70’lerde oydur. Bunu da hep birlikte yakalayacağımıza inanıyorum” dedi.

    Başkan Mengi: “Bizim çalışma aşkımız bugün daha da arttı”

    AK Parti Burdur İl Başkanı Volkan Mengi, 24 Haziran seçimleri için gece – gündüz çalışarak seçimleri kazanacaklarını belirterek “İl Teşkilatımız olarak gece – gündüz çalışarak bu zaferi hep birlikte kutlayacağız Sayın Bakanım. Sizler de Burdur’umuzu ve Bucak’ımızı ziyaret ederek bizleri onurlandırdınız ve aşkımıza aşk kattınız. Bizim çalışma aşkımız bugün daha da arttı. Bize getirdiğiniz müjdeler, bilgiler Bucak’ımızı gerçekten mutlu etti. İnşallah 2019, 2023 hedeflerimizde de bunları bir adım daha ileriye taşıyacağız Burdur’umuzda. Bizleri bugün onurlandırdığınız için teşkilatım adına çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

    Milletvekili Petek: “Başarılarımızın devamını diliyorum”

    AK Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek, gereken gayretin gösterilmesi gerektiğini hatırlatarak, “Bugüne kadar çalışan ve bundan sonra aşkla – şevkle çalışacak olan tüm dava arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Hepsini gözlerinden öpüyorum, başarılarımızın devamını diliyorum” ifadelerini kullandı.

    Bakan Yılmaz: “Millet Hükümet Sisteminde inşallah bir daha zaman kaybına uğrayamayacağız”

    “Bizler bir aileyiz, AK Parti ailesinin mensuplarıyız” diyerek sözlerine başlayan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, “Gerçekten tüm Burdur’un genelinde yüzde 51 başarılı bir oy. Başarının çıtası yarıdan fazla olması demektir. Burdur’da bu başarıyı yakaladık. Bucak’ta yüzde 60’tan fazla, kat kat yakaladık. Yüzde 50 kriteri, şu anda önümüzde yeni bir dönem başlıyor. Yeni dönemin adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ama ben ise buna ne isim verilirse verilsin, ‘Millet Hükümet Dönemi’ diyorum. Şimdiki dönemin adı neydi, Parlamenter Hükümet Sistemiydi. Hükümeti parlamenterler kurarsa, parlamenter hükümet olur. Bazı ülkelerde krallık var. Hükümeti o atarsa, majestelerinin hükümet sistemi denir. Ama yeni dönemde hükümeti halk ve millet kuracak. Yetkiyi o verecek, yani yetki vermezse kuramayacak. Hükümeti millet kuracak, sabah gidip oyunu kullanacak, akşam sandıkları açıldığında hükümeti kimin kurduğunu bilecek. Eskiden siz Ankara’ya vekillerinizi gönderiyordunuz. Ama Haziran’da bakın, hükümet kuramadık, değil mi? Haziran’da bakın, kim kiminle olur. MHP ile mi olur CHP ile mi olur, millet zaman kaybetti, değil mi? Dolayısıyla Türkiye çok zaman kaybetti şimdiye kadar. Cumhuriyet kuruldu, 95 yıl geçildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi kuruldu, 98 yıl geçti. Binali Yıldırım’ın hükümeti 65. Hükümet. Her hükümete 2 yıl düşse, 130 yıl olurdu ama her hükümete 2 yıl düşmüyor. Nitekim, bir buçuk yıllık dönemlerle. Bir buçuk yıllık hükümetlerle proje mi yapabilirsiniz? Belediye Başkanlarımız burada. Proje mi yaparsın, ihaleye mi çıkarsın? İhaleye çıktığın şeyi tamamlayabilir misin? Türkiye zaman israf ederdi, kaynak israf ederdi, bu zamana kadar da çok yaptı. Yeni sistemde, Millet Hükümet Sisteminde inşallah bir daha zaman kaybına uğrayamayacağız. Ülkemizin kaynaklarını boşuna harcamayacağız. 5 yıllık süre vereceksiniz, size verdiği vaatlerin arkasında durursa, millete hizmet ederse 5 yıl sonra yeniden önünüze gelecek, bu millet en doğru kararı verecek. Azerbaycanlı kardeşlerimizin güzel bir sözü var, ‘Halkın gözü terazidir’ diye. Millet bakar, ne, neyi, nasıl, niçin yaptı ve söyledi bilir. Bu zamana kadar bu milletin terazisinin şaştığı hiç görülmemiştir. Millet hiç kimsenin karakaşına, kara gözüne bakarak destek olmaz, yatırımlarına bakar. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. İnşallah biz, AK Parti ailesi ve kadrosu olarak, bu millete çok büyük hizmetler götürdük her alanda, vatandaşımız zaten görüyor bunu. Bazen hatırlatmak lazım ama yine de bugün meydanların sözü var ya: Cancağzım, dünle ilgili ne var hepsi gitti, bugün yeni şeyler söylemek lazım” ifadelerini kullandı.

    Bakan Yılmaz’ın konuşması sonrasında, partililerle bir süre basına kapalı şekilde görüşme gerçekleştirildi.

    Görüşmenin ardından Bucak Öğretmenevi’nde Bakan Yılmaz’ın da katılımıyla, basına kapalı olarak Burdur İli Değerlendirme Toplantısı yapıldı.

  • Mahalle sakinleri hak kaybına uğramak istemiyor

    Adıyaman’ın Besni Cirit Meydan mahallesinde uygulanacak olan kentsel dönüşüm ile hak kaybına uğrayacaklarını iddia eden mahalle sakinleri basın açıklaması yaptı.

    Kentsel dönüşümle hak kaybına uğrayacaklarını ve mağdur olacaklarını gerekçe gösteren mahalle sakinleri belediye yetkililerinin bu konuda hak kaybının önüne geçmesini istedi.

    Mahalle sakinleri adına açıklama yapan Mehmet Bahçe, ” Besni Belediyesince yürütülen afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun kapsamında 2015/8145 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile riskli alan ilan edilmiş ve 12.11.2015 tarihli ve 29530 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ancak bu kararlar alınırken biz hak sahiplerinin hiçbir şeyden haberi olmamıştır. Mevcut 50-51 adada bulunan taşınmazların imarı 4 kat olup, afet riski kararı alınmışsa da, yeni projede bodrum kat, zemin kat (dubleks kat), 8 normal kat ve merdiven üstü kat olmak üzere toplamda her bina 12 katlı olacaktır. Buda ne zemin, ne bölge, nede çarşının dokusuna uygun olmamaktadır. Taşınmazların belirlenmiş olan kıymet takdirlerini de komik bulmaktayız. Ev ve arazileri rayiç bedelin altında yok pahasına almak istiyorlar. Biz bu ısrardan vazgeçilmesini istiyoruz” dedi.