Etiket: kaş

  • Kas erimesi hastalığı DMD için çare istediler

    Diyarbakır’da 7 Eylül Dünya DMD farkındalık günü nedeniyle bir araya gelen, genetik geçişli kas erimesi hastalığı olan Duchene Müscülar Distrofi’ye (DMD) sahip çocuklar ve hasta yakınları tedavileri için yetkililerden destek istedi.

    DMD Kas Hastalığı ile Mücadele Derneği temsilcileri ve aileler 7 Eylül Dünya DMD Farkındalık Günü nedeniyle 15 Temmuz Şehitler Parkında bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Güneydoğu ve Doğu Anadolu DMD Mücadele Derneği Temsilcisi Ahmet Özkul, Türkiye’de 5 bin çocuğun bu hastalığın pençesinde olduğunu söyledi. DMD’lilerin tekerlekli sandalyeye mahkum olduğunu belirten Özkul, “Bugün Dünya Duchenne Müsküler Distorofi (DMD) Farkındalık Günü. DMD çocukluk döneminde başlayan ve ilerleyen çocukların fiziksel tüm hareketlerini zorlaştıran, tekerlekli sandalyeye mahkum eden, solunum ve kalp kası etkilenmesiyle 20’li yaşlarda yaşamını tehdit eden genetik geçişli kas erimesi hastalığıdır. Tedavi konusunda artık umudumuz daha güçlü. Dünyada yüzlerce bilimsel çalışma DMD için tedaviye umut oluyor. Devletimizden ve halkımızdan beklentimiz DMD’nin farkına varılması, farkındalık oluşmasıdır. Biliyoruz ki, acılar paylaşıldıkça azalır, mutluluklar paylaşınca çoğalır. Ülkemizde 5 binden fazla çocuğumuz bu hastalığın pençesinde. Biz aileler olarak toplumsal duyarlılık farkındalık bekliyoruz. Ülkemizdeki insanların vicdanına güvendiğimiz için bunu talep ediyoruz. Devletimizden, Sağlık Bakanlığından, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan duyarlılık bekliyoruz. Dünyada bilimsel tedavi denemeleri son noktaya gelmişken ülkemizde DMD konusunda uzman hekimlerimiz mevcutken, ülkemizde tedaviye yönelik devletin desteği maalesef yetersizdir. Devletimizin sorumluluk almasını, çocuklarımızın bu tehlikeli hastalıktan kurtulması için ülkemizde bu konuda uzman hekimlerin desteklenmesini, bilimsel çalışmaların yapılması için destek bekliyoruz” dedi.

    “Kas hastalıklarının teşhisi ve tedavi merkezleri kurulmasını istiyoruz”

    DMD hastalığına çare bulunması ve erken teşhis konulması için hastalığa kulak verilmesini aktaran Özkul, “Birçok hastalıktan biliyoruz ki tedavi yurt dışında gelişmekte ve yüksek rakamlarla pazarlanmakta. Ülkemiz bunları karşılamakta zorlanmaktadır. Yaşadığımız ekonomik krizle bir kez daha görüyoruz ki, milli, yerli üretim her alanda devletimiz ve toplumumuzun lehinedir. Bundan kaynaklı buradan başta Cumhurbaşkanımı olmak üzere devletimiz ilgili birimlerini, ülkemizde bu konuda uzman hekimlerimizn bilimsel çalışmaları için uygun ortamları oluşturmaya çağırıyoruz. Devletimiz, halkımızı 7 Eylül Dünya DMD Farkındalık Gününde biz ailelerin sesini duymaya çağırıyoruz” diye konuştu.

    Aileler daha sonra ellerindeki balonları uçurarak “Çocuklar Ölmesin” sloganları attı.

  • Kaş yapayım derken göz çıkarttı

    Ankara’da bir vatandaş kapağı olmayan rögara koymak istediği uyarı levhasını rögara düşürdü.

    Edinilen bilgiye göre, bir vatandaş, araç trafiğinin yoğun olduğu yolda bulunan bir rögarın kapağının olmadığını gördü. Önlem almak isteyen vatandaş, yakında bulduğu uyarı levhasını alarak rögara doğru hareket etti. Ağır olan levhayı taşımakta güçlük çeken vatandaş, bir anlık sert hareketle levhayı elinden kaçırdı. Levha, rögarın içine düşerken o anlar ise çevredeki esnafın güvenlik kameralarına yansıdı.

    Esnafın paylaştığı görüntü sosyal medyada hızla yayıldı. Görüntü, izleyenleri güldürdü.

  • Hareketsiz kalmak eklem ve kas ağrılarını arttırıyor

    Fizik Tedavi Uzmanı Doktor Gamze Yılmaz Yanartaş, kış aylarında hareketsiz kalmanın bahar aylarında eklem ve kas ağrılarını arttırarak sağlık problemlerine yol açtığını belirtti.

    Medicana Konya Hastanesi Fizik Tedavi Uzmanı Doktor Gamze Yılmaz Yanartaş, bahar aylarında görülmekte olan eklem ve kas ağrılarının sebebinin hareketsiz kalmaktan kaynaklandığını belirterek, “Bahar aylarında kas ve iskelet sistemlerinde ağrılar maalesef artıyor. Bunun sebebi var. Bunun en büyük sebeplerinden biri vücuttaki vitamin ve mineral eksikleri. Kışın sedanter (hareketsiz) bir hayatımız olduğu için güneş ışığından da uzağız. Bu yüzden vücuttaki d vitamini düzeyimiz düşüyor. Bu, yaza doğru girerken vücutta azalan diğer mineral eksiklikleri ile beraber birleştiğinde eklem ve kas ağrılarını arttırıyor. Bahar aylarında eklem ve kas ağrıları arttığı gibi kronik yorgunluk sendromu gibi fibromiyalji (yaygın kas iskelet sistemi ağrısı) gibi ağrılı kas hastalıklarında artış görüyoruz. Bunlar gezici ağrılar. Genelde sabah dinç uyanamama, yaygın eklem ağrıları, tahlillerin normal çıkması, herhangi bir sıkıntı bulunamaması gibi şikayetlerle kendini gösteriyor. Burada yapmamız gereken hekimimizle konuşup değerlere bakılması gerekir. Tiroit hormonumuz, vitamin değerlerimiz vücudumuzdaki mineral düzeyleri tetkik edilir. Bunlarda eksiklik varsa ya da romatolojik bir hastalığı varsa romatizma tahlilleri yapılarak bunun açığa çıkarılması gerekir” dedi.

    “Romatizmal hastalıklar eklem ağrılarını tetikliyor”

    Eklem ağrılarında romatizmal hastalıkların etkisinin olduğunu söyleyen Uzman Doktor Yanartaş ağrı sorunu yaşayanların tedavi olması gerektiğini belirtti. Yanartaş, “İltihaplı ve iltihapsız olmak üzere romatizmal hastalıklar ikiye ayrılıyor. Bunların her ikisi de hem iltihabik olanlar hem de iltahapsız olan eklem romatizmalarında da havaların değişmesi ile ısının değişmesi ile beraber eklem ağrıları ortaya çıkabiliyor. O yüzden bu kas ve iskelet ağrılarımızda mutlaka altında yatan başka bir sebep olan romatizmamız var mı bunu bakılması gerekiyor. Bunun yanı sıra tiroit metabolizmasındaki değişiklikler eklem ağrılarında önemli. Sedanter hayattan çıkıyoruz, tabii kışın yaza doğru girerken biraz kilolarımızda ekleniyor buna kilo alımı da eklem ağrılarının artmasında çok büyük bir sebep eğer normal kilonuzun üzerine çıktıysak mutlaka kalça ve bel ağrılarımızın arttığını görüyoruz. Bahara doğru girerken vücutta bir takım toksinler, metabolik artıklar birikiyor bu hareketsiz hayatımıza bağlı olarak bu toksinlerden arınmak için bir takım yöntemler kullanıyoruz tedavilerde. Bunlar ozon oksijen tedavileri, sauna tedavileri, kapalı kutu, oral tedavi, terapi gibi tedavilerle vücudumuza bir nevi detoks yapıyoruz. Bu toksinlerden arındırıyoruz. Bağışıklık sistemimizi güçlendiriyoruz. Vücudumuzda eğer bir toksin birikimi varsa bağışıklığımız bizi hastalıklara karşı savunamaz hale geliyor. Eğer vücudumuzda bir hastalık oluşma aşamasındaysa vücut kendi dengesini kuramadığından, kendini savunamadığından hastalıklara açık hale geliriz” şeklinde konuştu.

    “Uyku düzenimize dikkat etmeliyiz, egzersiz yapmalıyız, sağlıklı beslenmeliyiz”

    Uzman Doktor Yanartaş, spor, egzersiz yapmanın ve sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çekti. Yanartaş, “O yüzden nasıl evlerimizde bahar temizliği yapıp bir rahatlama hissediyorsak vücudumuzda da bahara girerken, bahardan yaza doğru geçerken böyle bir vücudumuzu da rahatlatmamız gerekir. Özellikle beslenme şeklimiz, uyku düzenimiz, yaptığımız spor faaliyetleri bunlarda çok etkilidir. Özellikler germe egzersizleri içeren sporlara ağırlık vermeliyiz. Mutlaka yürüyüş yapmalıyız, uyku düzenimize dikkat etmeliyiz. Beslenme şeklimize önem vermeliyiz. Özellikle c vitamini ağırlıklı beslenmeye dikkat etmeliyiz bu mevsimde” dedi.

    “Günde en az 1 – 1,5 litre su tüketmeliyiz”

    Vücut ağrılarının azalmasında su tüketiminin önemli olduğunu ifade eden Uzman Doktor Yanartaş, “Haftada en az 3-4 gün 40 dakikalık yürüyüşlerle tempolu-temposuz yürüyüşlerle bu işe başlaması gerekiyor. Bunun yanında germe hareketi içeren plates ve yoga sporları ayrıca yüzme, yürüyüş, bisiklet gibi sporlardan yararlanılmalı. Günlük sıvı alım miktarımız bu ağrıların azalmasında çok önemli. Günde en az 1, 1,5 buçuk litre su eğer bir hastalık yoksa vücudumuzda almamız gerekiyor. Sıvı tüketimimize dikkat etmemiz lazım” ifadelerini kullandı.

  • Omuz ve kas yırtılmaları

    Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Cem Coşkun Avcı, “Omuz kas yırtıkları tedavi edilmezse yırtık genişleyerek omuz ekleminde güç kaybının yanı sıra eklemde artroza (kireçleme) sebep olabilir. Bu nedenle ideal olarak, yırtık tespit edildikten sonra cerrahi tedavi 3 ayı geçirmeden yapılması gerekir” dedi.

    Liv Hospital Samsun Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Cem Coşkun Avcı, omuz ve kas yırtılmaları hakkında bilgilendirdi. Doç. Dr. Cem Coşkun Avcı, “Omzun döndürücü kasları gençlerde ve sporcularda ani ve ters hareketler sonucunda aşırı yüklenmeye bağlı olarak yırtılabilir. Orta ve ileri yaşlarda ise böyle bir zorlanma olmaksızın kasların yıpranmasına ya da omuz kemeri altında sıkışmasına (impingement) bağlı olarak da yırtılabilir” diye konuştu.

    Avcı, özellikle kolunu baş üstü aktivitler yapmak için kullananlar (cam temizleyen işçiler, boyacılar, öğretmenler, ev hanımları vb.) ve fırlatma tarzı spor yapanlar (hentbol, voleybol, tenis) omuz kas yırtıkları açısından riskli gruplar olduğunu söyledi.

    Dr. Avcı, “Omuzdaki kas yırtığının en önemli belirtisi ağrı ve hareket kısıtlılığıdır. Kas yırtığına bağlı ağrının tipik özelliği kolu çevirirken ya da baş üstüne götürürken artmasıdır. Ayrıca geceleri omuz üzerine yatamama şikayeti de sıktır. Yırtık çok genişse omuzda güç kaybı da oluşabilir. Teşhis için muayene sonrası MR çekilmesi gerekir. MR günümüzde kas yırtıklarının teşhisinde en güvenilir görüntüleme yöntemidir. MR görüntüleme ile yırtığın tipi ve genişliği belirlenir. Tedavi buna göre planlanır. Tedavide hedef ağrının giderilmesi ve eklem hareketlerinin kazanılmasıdır. Bu amaçla öncelikle fizik tedavi yöntemleri ve ağrı kesici ilaçların yanı sıra ekleme yapılan enjeksiyonlardan yararlanılabilir. Bu yöntemlerden özellikle kısmi yırtık olan hastalarda iyi sonuç alınabilir. Ancak tam kat ve geniş yırtıklar cerrahi tedavi gerektirir. Omuz yırtıklarının cerrahi tedavisi günümüzde artroskopik (kapalı) yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Artroskopik tedavide eklem çevresinde açılan 3-4 adet 1 cm’lik kesi ile yırtık kas veya kaslar kemiğe özel çapalar ve dikişlerle dikilmektedir. İşlem sonrası iyileşme süreci nispeten uzundur. Bu dönemde iyi bir sonuç için rehabilitasyon şarttır. İyileşmenin 6 aydan önce olmayacağı konusunda hasta bilgilendirilmelidir” şeklinde konuştu.

    Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Cem Coşkun Avcı açıklamasını şöyle tamamladı: “Omuz kas yırtıkları tedavi edilmezse yırtık genişleyerek omuz ekleminde güç kaybının yanı sıra eklemde artroza (kireçleme) sebep olabilir. Bu nedenle ideal olarak, yırtık tespit edildikten sonra cerrahi tedavi 3 ayı geçirmeden yapılması gerekir.”

  • Kas hastası oğlunun tedavi giderleri için evinde mantar üretiyor

    Yozgat’ta kas hastası iki oğlundan birini 5 yıl önce kaybeden Meryem Uçar, 23 yaşındaki diğer oğlunun hayata tutunması ve fizik tedavi giderlerini karşılayabilmek için evinin bodrumunda istiridye mantarı üretmeye başladı.

    Meryem Uçar, kısa bir süre önce evinin bodrumunda istiridye mantarı üretmeye başladı. Kas hastası oğlunun internet üzerinden tanıştığı, Nevşehirli mantar üreticisinin ücretsiz olarak kurduğu küçük üretim tesisinde ilk mahsulleri almaya başlayan anne Uçar, kas hastası oğlu Nuri Uçar’ın hayata tutunması için çalıştığını söyledi.

    Fizik tedavi giderlerinin ağır olduğunu kaydeden anne Uçar, bunun için mantar üretmeye başladığını dile getirdi. Oğlunun emsallerinin okullarını bitirip, işe başladıkları için oğlunun psikolojik olarak diğer arkadaşlarından kendini yetersiz görmeye başladığını dile getiren Uçar, “Oğlumu psikolojik olarak mutlu edebilmek için bu işe başladım. Bu işi oğlum internetten araştırmış, ‘Anne yapabilir miyiz’ dedi. Ben de sırf onun hayallerini gerçekleştirebilmek için hem oğluma hem mantarlara bakıp düşlerini gerçekleştirmek için bu işe başladım. Maksadımız tedavi giderlerini karşılamak ve oğlumun düşlerini gerçekleştirmek” dedi.

    İstiridye mantarlarını çocuğunun bakımını aksatmamak için evin bodrum katında üretmeye başladığını söyleyen anne Uçar, “Belki tedavi giderlerine yeterli olmayacak şu an için yaptığım iş. Ama çocuğu psikolojik olarak rahatlatacak en azından. Burada ürettiğimiz mantarları satıyorsunuz sonra tekrar elinize geçen para az oluyor. En azından bir fizyoterapist bulup çocuğumun hareketlerini düzenli olarak yaptırmak istiyorum. Ona da maddi olarak buradan elde edilen para yetmiyor. Bir de sağlık açısından bir yıldan fazla böyle kapalı bir yerde mantar yetiştirmek akciğer enfeksiyonu yaptığından evde uzun bir vadede yapılmıyor. Yapsam da en fazla bir yıl yapabileceğim bu işi. Bu işi uzun süre yapabilmem için Sayın Cumhurbaşkanımızdan ve yetkililerden destek bekliyoruz” şeklinde konuştu.

    “Daha geniş bir alanda üretilmesi gerekiyor”

    Mantar üretiminin uzun süre yapılabilmesi için çadır sisteminin kurulması gerektiğini de söyleyen Uçar, “Ful otomasyon sistemi ile takibi daha kolay oluyor. Temizliği, sterilizasyonu daha kolay oluyor. Hem hastalık alma olasılığı çok az. Burayı oğlum internetten araştırınca Nevşehir’den Hakan Köse diye bir arkadaşın bu işi yaptığını öğreniyor. Kendisiyle internetten iletişime geçiyor. Hakan Bey bizzat buraya gelerek çocuğun durumunu görüyor, hayallerinden bahsedince yardımcı olabilmek için bize bu sistemi ücretsiz olarak kurdu” dedi.

    Mantar üretme fikrinin internette gezinirken tanıştığı mantar üreticisi ile yaptığı sohbet sonunda doğduğunu ifade eden Nuri Uçar ise, “Hakan Bey’e hayallerimden bahsettim. Amacımı söyledim. Kendisi de buraya, evime geldi. Benimle tanıştı ve sistemi ücretsiz olarak kurdu. Hayallerime destek çıktı Allah razı olsun” dedi.

    “Annemin desteği olmasa yemeği bile zor yiyorum”

    Uçar, yaşadığı engelleri ve hayalleri hakkında şunları söyledi:

    “Tedavim için fizyoterapist gerekiyor. Yürümek istiyorum. Bedensel olarak zor. Elimi, ayağımı zor oynatıyorum. Tedavinin faydası oluyor. En azından hastalığım durdu, ilerlemiyor. Fizyoterapist gerekiyor onu da biz kendimiz yapamıyoruz. Devlet de sadece iki gününü karşılıyor. İmkanlarım olsa daha iyi olacak. Elimi, ayağımı daha iyi hareket ettirebileceğim. Cumhurbaşkanımızı çok seviyorum, ziyaretine gitmek istiyorum ama gidemiyorum. Ankara ’ya gidip bizzat kendisini ziyaret etmek istiyorum. Fakat imkanlarım kısıtlı zor çıkıyorum dışarıya. Annemin desteği olmasa yemeği bile zor yiyorum. Dışarı çıkarken bile annemin desteği olması lazım” şeklinde konuştu.