Etiket: Karataş

  • Başkan Karataş, Pasinler İlçe esnafını ziyaret etti

    Başkan Karataş, Pasinler İlçe esnafını ziyaret etti

    Milliyetçi Hareket Partisi Erzurum İl Başkanı Naim Karataş, İl yönetim kurulu üyeleri ve MHP Pasinler İlçe Başkanı Recep Zilbeyaz ile birlikte Pasinler ilçesinde Kaymakamlık, Belediye, Kamu Kurumları, esnaf ve vatandaşları ziyaret ederek tek tek tokalaşıp, Vatandaşların dilek ve temennilerini dinledi.

    Başkan Karataş, çözüm odaklı çalışmaların, ilgili makamlarla görüşülerek çözümü konusunda sürekli takipçisi olacağını belirtti.

    İl Başkanı Karataş, Pasinler ilçesinde yapmış olduğu esnaf ziyaretleri esnasında vatandaşların yoğun ilgisi ile karşılandı. Yapılan ziyaretlerin seçim zamanının dışında da devam etmesinden dolayı vatandaşlar memnuniyetlerini dile getirdiler.

    MHP İl başkanı Karataş burada yaptığı açıklamasında şu ifadelere yer verdi. “Hedefimizi Genel Başkanımız, Bilge liderimiz Dr. Devlet Bahçeli’nin belirttiği gibi 2023 lider ülke Türkiye vizyonunun gerçekleşmesi için üzerimize düşen sorumluluğun bilincinde olup, çalışmalarımızı yoğun bir tempo ile sürdürerek Erzurum genelinde siyasi anlamda Milliyetçi Hareket Partisini hak ettiği konuma getirebilmek için durmadan, dinlenmeden bu ziyaretlerimize devam edip, sadece seçim zamanlarında değil her zaman vatandaşlarımızın yanında olup onların dertleriyle, sorunlarıyla hem hal olarak hedeflediğimiz başarıya ulaşacağımıza inancım tamdır. Bu ziyaret esnasında bizlerle beraber olan İl yönetim kurulu arkadaşlarıma Pasinler ilçe başkanımız Recep Zilbeyaz ve yönetimine, meclis üyesi arkadaşlarıma ve bu ziyaretimizde yoğun ilgi ve misafirperverliklerinden dolayı Pasinler ilçemizdeki hemşerilerime teşekkür ederim.” dedi.

  • Başkan Karataş Uzundere’de mahalle muhtarlarıyla bir araya geldi

    Başkan Karataş Uzundere’de mahalle muhtarlarıyla bir araya geldi

    Milliyetçi Hareket Partisi Erzurum İl Başkanı Naim Karataş, Uzundere İlçe Belediye Başkanı Hilmi Aktoprak, mahalle muhtarları, Uzundere meclis üyeleri ve vatandaşlar ile birlikte bir araya gelerek mahallelerin sorunlarını, belediyenin projelerini, yapılan ve yapılması istenen işlerin ve sorunların çözümü hakkında istişare toplantısı yaptı.

    Burada bir konuşma yapan Başkan Karataş, “Yapılacak olan işlerin en iyisini yapabilmenin yolu istişareden geçer. Bundan dolayıdır ki biz MHP olarak her daim istişare ederek sorunların çözümü ve yapılacak işlerin en iyisini, en güzelini yaparak milletimize hizmet etmeği kendimize şiar edinmişiz. Şimdide siz değerli muhtarlarımızla bir araya gelerek sorunları ve çözümlerini bizzat muhtarlarımızdan dinleyerek yapılacak olan hizmetlerin en iyisini yapmak için bu tür toplantıları devamlı olarak düzenleyip, sizlerden gelen istek ve temenniler doğrultusunda hizmetlerin en iyisini yapmak için elimizden gelenin fazlasını yapmaya gayret göstereceğiz” dedi.

    Daha sonra İlçe Belediye Başkanı Hilmi Aktoprak yapacağı projeler ve işler hakkında İl Başkanı Karataş’a ve muhtarlara bilgi verdi.

    Başkan Karataş, daha sonra muhtarlara söz hakkı vererek, istek ve temennilerini dinleyip, yapılacak işler hakkında not aldı. Karşılıklı fikir alışverişi şeklinde sohbet edilerek toplantı sonlandırıldı.

  • Başkan Karataş, TÜRKAV ve KAMU-SEN il temsilcileri ile görüştü

    Başkan Karataş, TÜRKAV ve KAMU-SEN il temsilcileri ile görüştü

    Milliyetçi Hareket Partisi Erzurum İl Başkanı Naim Karataş, Kamu Sen Erzurum İl Temsilcisi Mucip Gözeger ve ekibi, TÜRKAV Şube Başkanı Umut Yaşar Bozkurt ile birlikte MHP Erzurum il başkanlığında istişare toplantısı yaptı.

    Başkan Karataş, tüm şube başkanlarını tek tek dinleyerek sorunları ve çalışmaları hakkında bilgi aldı. İl Başkanı Karataş; “Sorunların çözümü için hep birlikte çalışıp sendika üyelerimizin hakları ve isteklerinin çözümü için partimiz ve sendika başkanlarımızla birlikte tüm istek ve temennilerini yerine getirmek için elimizden gelenden fazlasını yapıp bahane üretmeden çözüm odaklı çalışmalarımıza hep beraber devam edeceğiz” dedi.

    MHP İl Başkanı Karataş; “İl başkanlığımızı nazik ziyaretlerinden dolayı Kamu sen ve Türkav il başkanlarım nezdinde güzide yönetimlerine teşekkür eder her daim partim ve teşkilatım olarak yanlarında olduğumu bildirir, çalışmalarında başarılar dilerim” diye konuştu.

  • Karataş: “Köklü sorunlara gerçekçi çözümler gerekiyor”

    Karataş: “Köklü sorunlara gerçekçi çözümler gerekiyor”

    Memur-Sen İl Temsilcisi Eğitim-Bir-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Mustafa Karataş, 2019-2020 eğitim-öğretim yılı birinci kanaat dönemi, geleceğe yönelik çizilen hedeflerin uzağında, eğitim çalışanlarının sorunlarının çözümünün yeni döneme devredilmesiyle, köklü sorunlara kalıcı çözümler getirecek adımların beklentisiyle sona erdiğini belirtti.

    Üç yıllık hizmet süresini tamamlayan sözleşmeli öğretmenlere yer değişikliği hakkı tanınması, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun taslağının hazırlanması, öğretmen atama ve yer değiştirme süreçlerine ilişkin bir çalıştay yapılması gibi bazı adımların dışında beklentileri karşılayacak bir iş ve işlemin hayata geçirilmediğini anlatan Karataş, “Sözleşmeli öğretmenlerin kadro ve eşit haklar beklentisinin karşılanmaması, 3600 ek gösterge artışı sözünün gereğinin yerine getirilmemesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili belirsizlik, öğretmen atama ve yer değiştirme süreçlerine ilişkin bir sistemin oluşturulmaması, unvan değişikliği sınavları konusunda somut bir girişimde bulunulmaması gibi pek çok sorun çözüm bekliyor.

    Bunların yanı sıra, ücretli öğretmenlik garabeti, yer değişikliği sürecinde karşılanmayan talepler, öğretmene karşı giderek artan şiddete karşı etkin ve caydırıcı bir adım atılmaması, öğretmen açığı, erkek kamu görevlilerine dayatılan darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği, ek ders esaslarındaki eşitsizlik, ders ücretlerindeki adaletsizlik, okulların bütçe sorunu, eğitimin denetim ve rehberlik ayağının ihmal edilmesi gibi konularda beklentileri karşılayan adımlar hâlâ atılmış değildir” dedi.

    Mesleğin itibarını artıracak, öğretmenlerin haklarını geliştirecek kanun ivedilikle çıkarılmalıdır

    Sendika olarak, uzun süre önce teklif ettiğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu, 2023 Eğitim Vizyonu’nda yer verilmesiyle birlikte bir beklentiye dönüştüğünü dile getiren Mustafa Karataş, “Bir an evvel çıkmasını istediğimiz kanun, öğretmenlerin haklarını ve yetkilerini koruyacak ve geliştirecek bir eksende ele alınmalıdır. Öğretmenlerin görev, yetki, hak ve sorumluluklarının belirlendiği, mesleki gelişim ve kariyer basamaklarının ve iş güvencelerinin tanımlandığı, öğretmene destek niteliğinde bir meslek kanunu bir an önce çıkarılmalıdır” dedi.

    Sözleşmeli öğretmenlikten vazgeçilmeli, istihdam modeli kadrolu olmalıdır

    Mustafa Karataş, sözleşmeli öğretmen istihdamı, gerek sözleşmeli eğitimciler gerek istihdamı gerçekleştiren kurumlar gerekse farklı statüdeki personelden aynı kamu hizmetini alan öğrenci ve ebeveynler açısından ciddi sorun oluşturduğunu ifade ederek, “Sözleşmeli öğretmenlik, kabul edilmiş hatanın tekrarı, geçmiş sıkıntıları unutmanın, aynı kısır döngüyü yeniden kurup birçok değeri heba etmenin adıdır. Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması anayasal hakları sınırlamakta, aile bütünlüğünü bozmakta, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından ayrı bırakmakta, öğretmenleri işi ile eşi arasında tercihe zorlamaktadır. Haklı taleplere, geçerli mazeretlere duyarsız yanlış istihdam politikası, öğretmenlerimizin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekte, eğitimde verimliliği düşürmektedir. Kamu istihdam politikalarına yön verenler, nitelikli kamu hizmetinin ancak iş ve iç huzuruna kavuşmuş, anayasal hakları tesis edilmiş kamu personeli eliyle yürütülebileceğini görmeli, sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir” dedi.

    3600 ek gösterge konusundaki haklı beklenti küskünlüğe dönüşmeden sözün gereği yerine getirilmelidir

    24 Haziran seçimleri öncesinde vadedilen, Cumhurbaşkanlığı ikinci 100 Günlük Eylem Planı’nda ve 2023 Eğitim Vizyonu’nda yer verilen 3600 ek gösterge vaadi konusundaki haklı beklentinin, henüz hiçbir somut adım atılmaması nedeniyle yerini umutsuzluğa ve küskünlüğe bıraktığı bir sürecin yaşanmakta olduğunu belirten Mustafa Karataş, açıklamasını şöyle sürdürdü;

    “Eğitim çalışanlara verilen vaadi yerine getirecek, kamu personel sisteminde ülkesine ve milletine hizmet eden diğer unvanlardaki kamu görevlilerinin de ek gösterge beklentilerini karşılayacak, ek gösterge kaynaklı mağduriyetleri giderecek, çalışma barışını ve iş huzurunu sağlayacak şekilde bütün kamu görevlilerini kapsayacak bir ek gösterge çalışması yapılmasını istiyor ve bekliyoruz. Öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi başta olmak üzere, seçim sürecinde kamu görevlilerine verilen vaatler ivedilikle yerine getirilmeli, sözlerin yerine getirilmemesinin oluşturacağı sosyal maliyet gözden ırak tutulmamalıdır.

    2023 Eğitim Vizyonu rafta, hedefler askıda kalmamalıdır

    Ülkemizin eğitim sisteminin gelecek projeksiyonunu betimleyen 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nin içerdiği tespitler ve hedefler her geçen gün umut olmaktan çıkmakta, belirsizlik ümitleri söndürmektedir. Vizyon Belgesi’nde yer alan takvim doğrultusunda hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik çabaların yetersiz kaldığı endişesiyle birlikte, sürecin katılımcılıktan uzak, eğitim paydaşlarının görüş ve katkılarının dışarıda bırakılarak yürütüldüğünü görüyoruz. Paydaşların görüş, öneri ve eleştirilerinin hesaba katılmadığı, istişare mekanizmasının devre dışı bırakıldığı bir çalışmanın memnuniyet katsayısı da başarı oranı da düşük olacaktır.

    Bakanlık, özellikle eğitim çalışanlarının özlük haklarında ve çalışma şartlarında iyileştirme ve geliştirme vadeden hedefleri bir an evvel hayata geçirmelidir.

    Şiddete başvurmanın bedelinin ağır olduğu yasal bir düzenleme yapılmalıdır

    Şiddetin her geçen gün arttığını, farklı faillerle yeni kulvarlar bulduğunu, bedelini de eğitimcilerin ve tüm toplumun ödediğini üzülerek müşahede ediyoruz. Şiddeti önleyecek, eğitimcinin itibarını daha da artıracak, konumunu güçlendirecek, onu tehlikelere karşı koruyacak yasal düzenlemelerin yapılması artık kaçınılmazdır. Bunun için, yetkili kişi ve kurumlardan sivil toplum örgütlerine kadar toplumun tüm katmanlarına sorumluluk düşmektedir. Eğitim ve öğretim hizmeti sunumu esnasında veya verilen eğitim ve öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere hapis cezası verilmesi; eğitim kurumlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması ve eğitim çalışanlarına karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine Bakanlığın hukukî yardımda bulunması noktasında düzenleme yapılmalıdır.

    Eğitim kurumu yöneticiliği kariyer mesleğine dönüştürülmeli, her olumsuzluğun faturası yöneticiye çıkarılmamalıdır

    Eğitim kurumu yöneticiliği, ikincil görev olmaktan çıkarılarak meslekleşmeyi sağlayacak çalışmalar yapılmalı, bununla ilgili olarak yetiştirme programları hazırlanmalıdır. Eğitim kurumu yöneticiliğinin eğitim liderliğine dönüştürülmesi, yöneticiliğin profesyonel bir meslek olarak ele alınarak ‘ikincil görev’ ve ‘görevlendirme’ kapsamından çıkarılarak kadro unvanlı bir uzmanlık mesleği hâline dönüştürülmesiyle mümkündür. Eğitim kurumu yöneticilerinin bir eğitim ve okul lideri olarak inisiyatif alanları genişletilmeli, mevzuat kuşatmasından kurtarılmalı, bürokratik rolleri azaltılmalı, yetkilendirilip güçlendirilerek eğitim-öğretimle ilgili rolleri öne çıkarılmalıdır. Okul liderliği, yetki ve yeterlilikler yönünden güçlendirildiği gibi, maddi ve manevi yönden de cazip bir meslek hâline getirilmelidir.

    Öğretmenlerimizin motivasyonunu daha da artıracak bir kariyer sistemi oluşturulmalıdır

    Kariyer basamakları uygulamasının yürürlükte olduğu zaman diliminde yapılan bilimsel çalışmalar, öğretmenlik kariyer basamakları uygulamasının öğretmenleri sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere teşvik etmenin yanı sıra kendilerini geliştirmelerine ve kariyer basamaklarında ilerlemek için lisansüstü eğitim yapmaya teşvik ettiğini, bu sonuçlar doğrultusunda eğitimde kalitenin artırılmasında önemli bir faktör olduğunu, öğretmenlerin kendini yenilemesi, alanındaki gelişmeleri takip etmesi bakımından olumlu sonuçlar doğurduğunu ortaya koymaktadır. Öğretmenlerin niteliğinin artırılması bağlamında gerçekleştirilecek politika süreçlerinde kariyer basamakları sistemine yeniden işlerlik kazandırılması gerekmektedir. Bu çerçevede paydaşların görüşleri ve talepleri doğrultusunda herkesin yararlanmasına açık, özgün, sadece sınav odaklı olmayan, süreç ve bireysel çaba odaklı, maddi ve manevi açıdan tatminkâr bir kariyer sistemi ivedilikle hayata geçirilmelidir.

    Öğretmenlerin yer değişikliği işlemlerinde mağduriyeti önleyecek adil bir süreç işletilmelidir

    Öğretmen atama ve yer değiştirme iş ve işlemlerinde eğitim ve öğretim faaliyetlerini sekteye uğratacak düzeydeki tasarım eksiklikleri, öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin karşılanamamasına, mağduriyetlerin yanı sıra çalışma barışının bozulmasına ve motivasyon kaybına neden olmaktadır. Dezavantajlı ve elverişsiz şartların hüküm sürdüğü yerleşim yerlerinde görev yapan eğitim çalışanlarına yönelik gönüllülüğü esas alacak tedbirlerin alınması, rasyonel atama ve yer değiştirme sistemlerinin kurulması, eğitimcilerin en büyük beklentilerindendir. ‘Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Süreci Tespitler ve Bir Model Önerisi’ raporumuzda Bakanlığın ve kamuoyunun dikkatine sunduğumuz üzere, yer değişikliği talepleri adil ve hakkaniyete uygun sonuçlar üretecek şekilde yeniden tasarlanmalıdır.

    Eğitimin kalitesi için ter döken memur ve hizmetli çalışanlarımızın özlük hakları iyileştirilmelidir

    Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında Genel İdare Hizmetleri Sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında çalışanların eğitim-öğretim hizmetinin aksamadan en etkin şekilde yürütülmesi için emek sarf ettiği gerçeği görülmeli; eğitim-öğretim sınıfı çalışanlarına tanınan haklar kendilerine de tanınmalıdır. Şef, memur ve hizmetlilere öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ödenmemesi hak ve adalete uygun değildir. Bu nedenle, hazırlık ödeneği, öğretmenlerle birlikte eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden Millî Eğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir. Eğitim kurumlarındaki personelin haftalık 40 saati aşan çalışmalarının karşılığı fazla çalışma ücreti ödenmesi ya da personel yetersizliği gerekçesine sığınılmadan fazla çalışma karşılığı izin hakkından faydalanmalarının sağlanması yönünde düzenleme yapılmalıdır.

    Unvan değişikliği sınavı bir an önce yapılmalıdır

    Memur ve hizmetliler başta olmak üzere, Genel İdare Hizmetleri Sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında yer alan eğitim çalışanlarının liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde mesleki ilerlemelerini sağlayan en önemli araçlardan birisi olan unvan değişikliği sınavları konusunda Bakanlık somut adım atmalı, unvan değişikliği sınavlarını ivedilikle gerçekleştirmeli; görevde yükselme sınav sonuçları çerçevesinde atama bekleyen boş kadrolara, şeffaf ve merkezi bir süreç dâhilinde atama yapmalıdır.

    Darbecilerin izleri tamamen silinmeli, darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği değiştirilmelidir

    Kamusal alan yalanıyla yıllarca kadınlara ve kız öğrencilere yönelik uygulanan kılık ve kıyafet dayatması, verdiğimiz mücadele, yaptığımız eylem ve etkinlikler sonucunda kaldırılmış, kamuda çalışan kadınlara yönelik ‘başı açık’ ibaresinin yönetmelikten çıkarılmasıyla kadının kamu hizmetine katılımında bir engel aşılmış; Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik’te de yapılan değişiklikle öğrencilere kılık ve kıyafet dayatmasının kaldırılması son derece önemli bir adım olmuş ve bir yasak daha tarihe karışmıştır. Kamu görevlilerini ilgilendiren çerçeve yönetmelikte acilen değişiklik yapılmalı ve altı yıldır sürdürdüğümüz serbest kıyafet eylemi gerekçelerimizden olan erkek kamu görevlilerine kılık ve kıyafet dayatmasından da vazgeçilmelidir.”

    Yarıyıl, eğitim yöneticileri için sorunlara odaklanıp çözümler üretme dönemi olmasını arzu ettiklerini belirten Mustafa Karataş, “Eğitim-Bir-Sen olarak, birinci kanaat döneminin öğrencilerimiz için aktif bir dinlenme dönemi olmasını temenni ediyor, geleceğimize verdikleri emeklerden dolayı eğitim çalışanlarımıza teşekkür ediyoruz” dedi.

  • Başkan Karataş, “Sözleşmeli istihdam bitmeli, aileler birleşmeli”

    Başkan Karataş, “Sözleşmeli istihdam bitmeli, aileler birleşmeli”

    Memur-Sen İl Temsilcisi Eğitim-Bir-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Mustafa Karataş, sözleşmeli öğretmenler hakkında basın açıklaması yaptı.

    Memur-Sen İl Temsilcisi Eğitim-Bir-Sen 2Nolu Şube Başkanı Mustafa Karataş, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

    “Bir öğretmen düşünün ki diğer tüm çalışanlar mesai bitiminde evine, ailesine giderken, o, aile hasreti kokan soğuk bir dört duvar içine doğru yürümektedir. Diğer tüm ebeveynler çocuklarıyla hafta sonu planları yaparken, o, eş ve çocuk hasretiyle kahrolmaktadır. Herkes aklıyla, bedeniyle kendisini işine verip coşkuyla çalışırken, o, bedeniyle sınıfta, aklıyla uzak düşmüş yuvasındadır. İşte o, sözleşmeli öğretmendir ve tasavvurun ötesinde acı bir Türkiye gerçeğidir. Değerli eğitimci arkadaşlarım, değerli basın mensupları, Bugün bu alanda, sözleşmeli öğretmenlerimizle birlikte, adalete ve hakkaniyete, insan haklarına ve çalışma ahlakına aykırı bir uygulamaya son verilmesi talebimizi haykırmak için toplandık. Geleceğin nesillerini yetiştirmenin övüncünü yaşamak isteyen kamu görevlisini ailesinden ayrı, çocuklarına hasret bırakan sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının mağduriyetlerine ‘dur’ demeye geldik. Bilinmelidir ki kamu hizmetlerinde kalite, süreklilik, kapsayıcılık ve güvenlik kadar, kamu görevlilerinin istihdam şekli, çalışma şartları, mali, sosyal ve özlük hakları da önemlidir. Kamu görevlilerinin ‘genellik, adillik, eşitlik’ ilkelerine uygun hükümlerle muhatap olması, ‘saygın iş’ anlayışının bir gereğidir. Anayasanın, ‘Asli ve sürekli nitelikteki kamu hizmetlerinin kamu görevlileri eliyle yürütülmesi’ gerektiğine ilişkin hükmü ortadayken ve aynı unvanda kadrolu statüde istihdam olmasına rağmen, eğitim-öğretim hizmetinde sözleşmeli öğretmen çalıştırılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Sözleşmeli öğretmen istihdamı, gerek sözleşmeli eğitimciler gerek istihdamı gerçekleştiren kurumlar gerekse farklı statüdeki personelden aynı kamu hizmetini alan öğrenci ve ebeveynler açısından ciddi sorun oluşturmaktadır. Sözleşmeli öğretmenlik, kabul edilmiş hatanın tekrarı, geçmiş sıkıntıları unutmanın, aynı kısır döngüyü yeniden kurup birçok değeri heba etmenin adıdır. Türkiye, 2005-2011 tarihleri arasında sözleşmeli öğretmen istihdamı deneyimini yaşamıştır. Bu tarihler arasında 70 bin civarında sözleşmeli öğretmen istihdam edilmiştir. Ancak, kurum içi çalışma barışının bozulması, öğretmenlerin verimliliğinin düşmesi, Millî Eğitim Bakanlığı’na ve eğitim politikalarına olan güvenin azalması, sözleşmeli ile kadrolular arasındaki farklılıklardan doğan dava yükü ve hukuki karmaşa gibi sebeplerden dolayı eğitim öğretim faaliyeti olumsuz etkilenmiş, 2011 yılında sözleşmeli öğretmenliğe son verilmiştir. Sözleşmeli öğretmenliğe son veren Kanun Hükmünde Kararname’nin gerekçesinde yer alan, “Sözleşmeli personel istihdamının; kamu hizmetlerinin etkili, verimli ve hızlı bir şekilde yürütülmesini sağlamadığı; uluslararası hukuka ve anayasaya aykırı bir şekilde, kamu personeli arasında mali ve sosyal haklar ile diğer haklar arasında farklılığa, eşitsizliğe, adaletsizliğe sebep olduğu” şeklindeki tespitler bugün için de geçerlidir. Peki, aradan geçen zaman zarfında ne değişti de bugün sözleşmeli öğretmenlik dayatmasında ısrar ediliyor? Kimse bunun cevabını kamuoyuna ve eğitimcilere veremiyor ama bu sorun can yakmaya, mağdur etmeye devam ediyor. Yıllardır aynı şeyi söylüyoruz. Aynı vazifeyi yapan kamu görevlileri arasında hak ve ücretlerde eşitsizlik kabul edilemez. Aynı sınıfta aynı dersi anlatan, aynı okulda aynı isim ve vasıfla görev yapan öğretmenler arasında ayrımcılık olmaz, olmamalıdır. Aksi hâlde çalışma barışı yara alır, iş verimi azalır. Anayasanın eşitlik ilkesi çiğnenir. Aynı işi yapan kadrolularla sözleşmeliler arasında fiili bir hiyerarşi üretilir. Sözleşmeli öğretmenlerimiz iş güvencesi, sosyal güvence statüsü, vergi dilimi, net ek ders ücreti, kademe-derece ilerlemesi, görevde yükselme, unvan değişikliği, yurt dışı eğitim ve görevlendirme, mazerete ve isteğe bağlı yer değişikliği, harcırah, dil tazminatı, norm kadro fazlalığına dayalı süreçler, net hazırlık ödeneği gibi, aynı okulda, aynı sınıfta, aynı işi yaptığı kadrolu öğretmenlere sağlanan haklardan faydalanamamaktadır. Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması anayasal hakları sınırlamakta, aile bütünlüğünü bozmakta, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından ayrı bırakmakta, öğretmenleri işi ile eşi arasında tercihe zorlamaktadır. Haklı taleplere, geçerli mazeretlere duyarsız yanlış istihdam politikası öğretmenlerimizin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekte, eğitimde verimliliği düşürmektedir. Kadrolu öğretmen mevzuatın verdiği güvenceyle aile bütünlüğünü sağlarken, sözleşmeli öğretmen ailesine kavuşacağı gün için şafak saymaktadır. Kamu istihdam politikalarına yön verenler, nitelikli kamu hizmetinin ancak iş ve iç huzuruna kavuşmuş, anayasal hakları tesis edilmiş kamu personeli eliyle yürütülebileceğini görmelidir. Eğitimciler, işi ile eşi arasında tercihte bulunma çelişkisinden kurtarılmalı, anasından babasından ayrı büyüyen çocukların aile hasretine son verilmelidir. Mutlu, yerinden ve işinden memnun öğretmenler demek, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri başta olmak üzere, İstihdamda güçlük çekilen yerlerde eğitimde kalitenin ve başarının artması demektir. Eğitimdeki başarı, terörle mücadelede de en etkili yöntemdir. Okulda olması gereken çocukları dağda görmek istemiyorsak eğitimde teşvik sistemine geçmek zorundayız. Terör ancak eğitimle biter. Terör biterse kalkınma olur. Genç işsizliği azalır. Gençliğin enerjisi refaha, kalkınmaya, bölgenin gelişmesine harcanmış olur. O hâlde, ucuz işçilikten farksız ücretli öğretmenlik ayıbına dur denilmelidir. Aileleri bölen, öğretmenin zihnini ailevi sorunlarla meşgul eden, aynı işi yapanlar arasında sosyal hiyerarşi üreten, hak ve ücretlerde haksızlıklara fırsat veren sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmelidir. Personel sisteminde bir devrim yapılmalı; iş güvencesi için, eşit işe eşit ücret için, çalışma barışı için, emekte performans, hizmette yüksek kalite için, bütün kamu sistemi kadrolu istihdamda birleştirilmeli, adaletsizlikler bitirilmelidir. Demokratik ve sosyal bir hukuk devleti niteliğinin önemsendiğini ve öncelendiğini kamu personel sistemi tarafında hem vurgulamanın hem de ispatlamanın en kolay ve kesin yolu, kamuda istihdam politikasının kadrolu ve güvenceli istihdam olarak benimsenmesidir. O hâlde sözleşmeli öğretmenlik bütünüyle terk edilmeli, mevcut sözleşmeli öğretmenler ivedilikle kadroya geçirilmelidir. Eğitim-Bir-Sen olarak diyoruz ki Türkiye’nin gücü ve tarihi birikimi sahip olduğu inanç ve medeniyeti insan, insan onuru, aile ve emek konusundaki güçlü hassasiyeti, güvencesiz istihdamı kamuda terk etmeyi aile kurumunu muhafaza etmeyi zorunlu ve mümkün kılmaktadır. Bizler, Türkiye’nin gerek mali gerekse fikrî gücünün en kısa süre içerisinde sözleşmeli öğretmenleri kadroya taşımaya, sözleşmeliliği tarihte kötü bir anı olarak bırakmaya yeteceğine inanıyoruz. Yetkililerden, sözleşmeli öğretmenlerimizin aile hasretine son verecek, onları ailelerine kavuşturacak adımı atmalarını, ara tatilde tayin hakkı vererek mahzun yüzleri güldürmelerini istiyor ve bekliyoruz.”