Etiket: Kapıda

  • Sivri Biber, Patlıcan Ve Salatalığa Düşük Üretim Zammı Kapıda

    Yeni yılla birlikte Rusya’nın ’Domates’ ambargosu Antalya Hali’nde etkisini gösterdi. Bazı ihracatçılar ticaret yapamaz hale gelince kepenk kapattı. Salatalık, biber ve patlıcanda ise ürün azlığı nedeniyle zam kapıda.

    Rusya ile Türkiye arasında yaşanan kriz nedeniyle Rusya, 2016 Ocak ayı itibariyle başta domates olmak üzere birçok ürüne ambargo koyacağını açıklamıştı. Ambargo uygulamasının üzerinden geçen 4 günün ardından kriz etkilerini Antalya Toptancı Hali’nde hissettirmeye başladı. Özellikle bazı firmaların sadece Rusya ile ticaret yapmaları nedeniyle iş yapamaz duruma geldiği ve kepenk kapattıkları görüldü. Bazı komisyoncular önünde uluslararası nakliye yapan TIR’lar kontak kapatıp beklerken krizi fırsata çevirmeye çalışan bazı firmalar ise iç piyasaya ürün sürmeye hazırlanıyor.

    KEPENK KAPATIP, İFLAS EDENLER VAR

    İhracatçı Ali Yandık, Rus krizinden dolayı iflas edip kepenk kapatanların olduğunu söyledi. Rusya ile ihracatın durması üzerine mecburen iç pazara yöneldiğini belirten Yandık, “Rusya Türkiye’yi yüzde 70 etkiledi. Bizim ana damarımız domatestir. Yüzde 80’lik kısım iç pazara girerse ne olur 2 TL’lik domates 50 kuruşa düşecektir. Antalya Hali’ne etkisi de büyük oldu. Kepenk kapatan var, TIR’ları geri dönen var, batanlar var. Biz de krizden sonra mecburen iç pazara döndük. Ama iç pazar bunu ne kadar kaldırır bilmiyoruz. Havanın yağışlı ve soğuk olması nedeniyle bir nebze fiyatlar kendini koruyor. Hava biraz düzelirse domatesin fiyatı halde de düşecektik” dedi.

    “PORTAKALDAN BAŞKA BİR ŞEY KALMADI”

    Halde ticaret yapan Ahmet San da üreticinin soğuktan perişan olduğunu belirterek halde portakaldan başka bir şey kalmadığını söyledi. San şöyle konuştu: “Şu anda kış nedeniyle hava soğuk o nedenle ürün toplanmıyor. Domates ihracat kilosu 4 TL. Bunun iç pazarda fiyatı biraz daha değişiyor. Aslında fiyat kış ve soğuk nedeniyle bu kadar arttı. Üretici soğuktan perişan oldu ve seralarında kömür yakıyorlar. O da fiyata etki ediyor. Portakaldan başka bir şey kalmadı halde, soğuk nedeniyle hal tamamen boşaldı, ürün kıtlığı var” ifadelerini kaydetti.

    “SALATALIK, BİBER VE PATLICANDA ÜRÜN SIKINTISI VAR, ZAM KAPIDA”

    Antalya Toptancı Hal Komisyoncuları Dernek Başkanı Cüneyt Doğan, Rusya krizinin etkilerinin hemen belli olamayacağını belirtti. Doğan, halde salatalık, biber ve patlıcanda ürün azlığı nedeniyle fiyatların arttığını belirterek, “3 gün çok soğuk oldu ve çiftçiler yoğun bir şekilde seralarda soba yakmak zorunda kaldı. Hemen fiyatlar bu durumdan etkilenmez ama domates artmasa da patlıcan, salatalık ve biberlerde fiyatlarının artacağını düşünüyoruz. Şu anda salatalık 1,60 TL, sivri biber 3,00 TL, patlıcan 2,00 TL ve kabak 2,20 TL civarında seyrediyor. Kar nedeniyle ürünün ulaşımında sıkıntılar da yaşanıyor. Bunlar hep bir etken oluyor fiyatlara. Antalya Hali’nde salatalık, sivri biber, patlıcan ve kabakta ürün sıkıntısı var. Bunların fiyatı artacaktır. Rusya ile ilgili krizin etkileri önümüzdeki günlerde daha net belli olacaktır” dedi.

  • Türkiye’ye Birleşik Krallık’tan Yeni Yatırımlar Kapıda

    İngiliz Ticaret Odası’nın yıl sonu değerlendirmelerine göre, şirketlerin birlikte iş geliştirme potansiyelinin ivme kazandığını gösteriyor. Türkiye’de İngiliz Ticaret Odası Başkanı Chris Gaunt, bu yılın diğer yıllara kıyasla yatırım açısından daha sakin geçmesine rağmen İngiliz firmalarının Türkiye’de iş yapma iştahının artarak devam ettiğini, Birleşik Krallık pazarında yatırım yapan Türk şirketlerin sayısında da artış gözlendiğini belirtti.

    Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesinde kilit rol oynayan, verimli işbirliklerinde arabuluculuk yapan Türkiye’de İngiliz Ticaret Odası’nın yıl sonu değerlendirmeleri, şirketlerin birlikte iş geliştirme potansiyelinin ivme kazandığını gösteriyor. Türkiye’de İngiliz Ticaret Odası Başkanı Chris Gaunt, bu yılın diğer yıllara kıyasla yatırım açısından daha sakin geçmesine rağmen İngiliz firmalarının Türkiye’de iş yapma iştahının artarak devam ettiğini, Birleşik Krallık pazarında yatırım yapan Türk şirketlerin sayısında da artış gözlendiğini belirtti. Gaunt, karşılıklı ticaretin 2016 yılında Türkiye pazarına girmek isteyen Birleşik Krallık şirketlerinin güçlü desteğiyle büyümeyi sürdüreceğini, iki ülke arasındaki ticari temellerin güçlü olduğuna dikkat çekerek, ekonomik büyüme, yükselen orta sınıf, büyük altyapı ve sağlık projelerinin İngiliz şirketlerini cezbetmeye devam ettiğini ifade etti. Son beş yılda Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırımda, Birleşik Krallık’ın ilk beş ülke arasında olduğu bildirildi.

    Odanın koordinasyonu ile geçtiğimiz yıl boyunca Birleşik Krallık’tan Türkiye’ye yaklaşık her iki ayda bir ziyaret gerçekleşti. Bu ziyaretlerde, ağır makine sanayi, otomotiv, enerji, hızlı tüketim ürünleri, çevre teknolojileri, sağlık, inşaat, iletişim teknolojileri alanlarında, yüzden fazla firma Türkiye’de iş imkanları ve ortaklık arayışları için görüşmelerde bulundu. Odanın İş Geliştirme Birimi Yöneticisi Serenay Yılmaz, geçtiğimiz yıl içinde Birleşik Krallık’a yaptıkları ziyaretlerde ise yüze yakın firmaya Türkiye’deki iş geliştirme imkanları hakkında detaylı bilgi verdiklerini ve bu firmalara lokal ortaklıklar ve yatırım alanında danışmanlık hizmeti sunduklarını ifade etti. Bu çerçevede global enerji ve çevre alanında Birleşik Krallık şirketleri Türkiye’de altyapı çözümleri ve şirket satın alma şeklinde yeni işbirlikleri gerçekleştirildiği kaydedildi.

    Resmi ticari kaynakların verilerine göre, iki ülke arasındaki çift taraflı ticaret hacmi, geçen yıl içinde toplamda 16 milyar dolar oldu. Bu hacmin yaklaşık yüzde 65’ini Türkiye’den Birleşik Krallık’a ihracat oluşturdu. İlk ayağı Kasım 2015’te Londra’da geçekleşen ’Londra ve İstanbul: Finansal Hizmet Ortaklığını Güçlendirme’ organizasyonu da Türkiye’de yeni yatırımlar için mevcut ortama ve gelecek işbirliklerine odaklanıyor. Oda 2016 başında bu etkinliğin devamı niteliğinde, İstanbul’da gerçekleşecek iki organizasyonda da, Birleşik Krallık’tan gelecek iş heyetlerini ağırlayarak Türkiye pazarında iş geliştirmelerine danışmanlık desteğini sürdüreceği bildirildi.

    BÖLGESEL ÜS TÜRKİYE

    Oda kaynaklarına göre; Türkiye’nin konumu, bölge ticaretindeki etkin rolü, lokal firmaların işbirliğine açık yaklaşımları, esnek ve değişimlere kolay uyum sağlama özellikleri, uluslararası markaların bölgede iş yapma imkanlarını güçlendiriyor. Uluslararası firmalar lokal firmaları satın alma yoluyla hem lokal hem de bölgesel pazarlarda daha hızlı başarıya ulaşıyor. Uluslararası büyük markalar Türkiye’yi bölgesel üs olarak konumlandırıyor ve onlarca ülkeyi Türkiye’den yönetiyor. Global markalardan Coca Cola 90, GE Healthcare 84 , Microsoft 79, Intel 67, Unilever 34, GlaxoSmithKline 30, BHS 42, Schneider Electric 27, Alstom 17, Ericsson 22, Cargill 20, Volvo 30, BASF 35 ülkeyi Türkiye’den yönetiyor. Türkiye’nin gelecek 5 yıl içinde Avrupa’nın 2’inci, dünyanın 16’ıncı üretim üssü olacağı öngörülüyor.

    Oda ile 2013 yılından bu yana işbirliği içinde olan Birleşik Krallık Ticaret ve Yatırım Ajansı (UKTI), Türkiye dışında üçüncü pazar ülkeler olarak adlandırılan Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Ukrayna, İran, Moğolistan ve Tacikistan’daki şirketlerle ticari koordinasyonu yürütüyor. UKTI bu ülkelerdeki işbirliği imkanları konusunda Türkiye ve Birleşik Krallık’taki firmaları heveslendirdiği, odanın bu trafikte stratejik ortak olarak görev alacağı kaydedildi.

    Türkiye’de İngiliz Ticaret Odası İngiliz firmalarını Türkiye’de iş yapmaya cesaretlendirdiği gibi, Türk ortakları ile üçüncü pazar ülkelerde yeni projeler geliştirilmesine de köprü olacağı, örneğin yakın zamanda Türkmenistan’da stadyum inşaatı yapmakta olan bir Türk inşaat firmasına, İngiliz ortağı destek vererek projenin spor kompleksi donanımı ile ilgili bölümü üstlendiği kaydedildi.

  • Kuş Gribinin Vurduğu Tavuk Sektöründe İflaslar Kapıda

    2015’i ’felaket yılı’ olarak gören tavuk yetiştiricileri, beyaz et şirketleri ile görüş alışverişinde bulunarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na çıkartma yapmaya hazırlanıyor. Kuş gribi dolayısı ile çok kötü bir yıl geçirdiklerini söyleyen Balıkesir Tavuk Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mehmet Duran, “Borçlar en az 1 ertelenmeli. Aksi halde üretime devam edemeyecek çok sayıda üretici var” dedi.

    Mayıs ayında yaşanan kuş gribi dolayısıyla üretimde çok kötü bir yıl geçirdiklerini söyleyen Balıkesir Tavuk Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mehmet Duran, üreticilerin devlete olan borçlarında erteleme istediklerini söyledi. Duran, “2015 yılında Mayıs ayında yaşadığımız kuş gribinden sonra özellikle yurt dışına satışlar tamamen durdu. Suriye’nin de karışması bizleri ciddi oranda etkiledi. Bu olaylar üst üste bindiğinde bizler kümeslerimizde 6 devre yaparken, bu 5’e, bazı kümeslerde de 4’e indi. Bu sıkıntı beyaz et şirketlerine yaşadı. Normalde biz hayvanlarımızı teslim ettiğimizde 15 gün içinde ücretlerimizi alırdık. Şu an 2 ay sonra paramızı alıyoruz. Bunlar bizi ciddi olarak etkiledi” dedi.

    Çiftçilerin kuraklıktan etkilenince borçlarının ertelendiğini söyleyen Başkan Duran, tavukçuluk sektörünün de kuş gribinden etkilendiğini kaydetti. Mehmet Duran, “Ziraat Bankası’na arkadaşlarımızın ciddi kredi borçları var. Kötü sezonun ardından 2016’da bu borçlarımızı sektörün ödeme şansı yok. Kuraklıktan etkilenen çiftçilerin borçları ertelenebiliyor, domates eken kuraklıktan etkileniyor borçları ötelendi. Kuş gribi dolayısı ile tavukçuluk sektörünün Tarım Kredi ve Ziraat Bankası’na olan borçları ertelenebilir. Bu vesile ise beyaz et şirketleri ile görüşmeler yaptık. Onlarda Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği (BESD-BİR) ve biz tavukçuluk sektörü olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda görüşmelerimiz olacak. Biz, Banvit ve Bu Piliç ile görüştük. Her ikisi de bakanlık düzeyinde girişimde bulunacak. Yılbaşının hemen ardından biz birlik olarak bakanlığa giderek temaslarda bulunacağız. Borçların bir yıl ötelenmesi demek, üretime devam edilmesi demek. Bunu sağlayamazsak üreticilerin yüzde 50’si yüzde 60’ı üretimi durdurabilir yada başka bir bankadan faizli para alabilirler. Bu da daha da batmak demektir. Uzman arkadaşlarımızı televizyonlara çıkartıp, üretimin aşamalarını anlatılmasını istiyoruz. Bunun içinde bakanlıkta kamu spotu önerimiz olacak. Vatandaşlarımızın kırmızı et tüketim şansı ekonomik durum ile ilgili. Tavukçuluk ve beyaz et bu anlamda da önemli” dedi.

  • Grip Kapıda, Haydi Yaşlılar Aşıya

    Gazi Üniversitesi İç Hastalıkları Geriatri Bilim Dalı Başkanı Doç Dr. Zekeriya Ülger, mevsim geçişlerinin grip, nezle, soğuk algınlığı gibi hastalıklar için önemli bir risk oluşturduğuna dikkat çekerek, hastalıklardan korunmak için pek çok yol mümkünken aşılamanın da hayati bir öneme sahip olduğunu belirtti.

    Özellikle sonbaharda artan ve kolayca yayılabilen hastalıklardan korunmak için vücut direncinin kritik öneme sahip olduğunu belirten Gazi Üniversitesi İç Hastalıkları Geriatri Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Zekeriya Ülger, mevsimsel hastalıklardan korunmak için iyi ve dengeli beslenme, gerektiğinde vitamin destekleri, düzenli uyku, spor ve mevsim şartlarına uygun giyinmeye vurgu yaptı. Ülger, hastalıktan korunma için enfeksiyonu olan kişilere de görev düştüğünü söyleyerek, “Bu kişilerin solunum yolu temasının engellenmesi, maske kullanması, evde istirahat ederek kalabalık ortamlardan uzaklaşılması, hapşırma sırasında ağız ve burunun kağıt mendille kapatılması ve ellerini sık sık yıkayarak mikropları çevresindekilere kirli ellerle bulaştırmaması en önemli korunma yolu” dedi.

    “Enfeksiyonlu hastaların dikkatiyle özellikle kalabalık bölgelerde hastalığın yaygın hale gelmesi engellenebilir” diyen Ülger, grip aşısının da bu hastalıklar için engelleyici olduğunu ifade etti. Ülger, grip açısından yüksek riskli olan kişilerin sonbaharda grip aşısı olması gerektiğini söyleyerek, aşılamanın bulaşıcı hastalıklara karşı toplumu korumanın en etkili, en ekonomik, en güvenilir yöntemlerinden biri olduğunu vurguladı. “Aşılama, tüm tıbbi tedavilerden daha çok yaşam kurtarır” diyen Ülger, “Bulaşıcı hastalıklara neden olan mikropların canlı olmayan veya zayıflatılmış versiyonları olarak insan vücuduna enjekte edilmesi ile aşılama gerçekleşir. Bağışıklık sistemi, zayıflatılmış mikroplarla savaşmaya başlar. Ancak bu durum hastalığa neden olmaz. Gelecekte gerçek enfeksiyonla karşılaşıldığında vücut daha önceki savaşını hatırlayarak aşı ile hastalıklara karşı koyar” diye konuştu.

    İçinde bulunduğumuz dönemde sıkça karşılaşılan gribin virüslerin neden olduğu bulaşıcı bir solunum yolu hastalığı olduğuna dikkat çeken Ülger, rahatsızlığın ölümcül hastalığa kadar ilerleyebileceğini, bu nedenle aşı gibi önleyici tedavi yöntemleri ile sağlığın korunmasının önemli olduğunu belirtti. Ülger, Eylül-Ekim gibi sonbahar aylarında risk grubundaki bireylerin aşılanması gerektiğini söyledi. Dr. Ülger, herhangi ek bir hastalığı olmasa bile 65 yaş ve u¨zerindeki tu¨m bireylerin, kronik akciğer, kalp-damar, böbrek, karaciğer, kan veya metabolik hastalığı bulunan çocuk ve erişkinlerin, grip mevsimi sırasında hamile kalmayı planlayan kadınların, kortizol gibi bağışıklık sistemini baskılayacak bir ilaç kullanan çocuk ve erişkinlerin, solunum fonksiyonu için tehlike yaratabilecek herhangi bir hastalığı bulunan çocukların ve erişkinlerin, huzurevi veya bakımevlerinde kalan kişilerin mutlaka aşılanması gerektiğini belirtti.