Etiket: Kapağı

  • (Özel Haber) Rögar Kapağı Hırsızları Kameraya Yakalandı

    Bursa’nın merkez Osmangazi ilçesi Alemdar Mahallesi’nde son 8 günde 13 rögar kapağının çalınması vatandaşları canından bezdirdi. Mahalledeki rögar kapaklarının çalınması olası bir faciaya davet hazırlarken, hırsızlar güvenlik kameralarına yakalandı.

    Edinilen bilgiye göre, merkez Osmangazi ilçesi Alemdar Mahallesi’nde 1 ayda 20’den fazla rögar kapağı hırsızlığı meydana geldi. İki şüpheli dadandıkları mahalleye sabah saatlerinde hurda topladıkları araçla gelip, önce rögar kapaklarını kontrol ediyor. Ardından çalınması kolay olanı söken şüpheliler, hurda aracına yükleyip, ortadan kayboluyor. Son günlerde bu durumların artması üzerine mahalle sakinleri bu duruma tepki gösterdi. Alemdar Mahalle Muhtarı Abdullah Akay, çalınan kapakları yerine çöp kovası, kanepe ve palet gibi malzemeler koyduklarını söyledi.

    Son 8 günde 13, 1 ay içerisinde de 20’den fazla rögar kapağının çalındığına dikkat çeken Akay, “Mahallemize son günde hırsızlar dadandı. Rögar kapaklarını söküyorlar. Bunlar genelde 2 kişi çalışıyor. Böyle olunca da daha hızlı şekilde kapakları söküyor. Bunları hurdacılara sattıklarını tahmin ediyoruz. Bir rögar kapağı 25-30 liraya anca satılır. Bu para insan canından değerli mi? Geçtiğimiz günlerde bir araç rögar kapağı çalındığı için çukura düştü. Araçta maddi zarar meydana geldi. Allah korusun yağmurlu havalarda bu çukurlar su dolabilir. Birisi içerisine düştüğü zaman faciaya neden olur. Bizde kapakların yerine bir şeyler koyup, belediyeyi arıyoruz. Onlarda sağolsun, gün içinde veya 1 gün sonra gelerek kapakları takıyor. Aslında mahallemizde MOBESE olsa, en azından şüphelileri tespit edebiliriz” diye konuştu.

  • Sarkık Göz Kapağı Yaşlılık Sebebi

    Prof. Dr. Ufuk Bilkay, sarkık göz kapağının yaşlılık sebebi olduğunu söyledi.

    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ufuk Bilkay, göz kapağı estetiği hakkında bilgi vererek, “Göz kapağı estetiği, göz çevresindeki fazla, sarkan veya torbalar oluşturan deri ve deri altı yağ dokusunun kısmen çıkartılarak kısmen de onarılarak daha sağlıklı ve estetik bir görünüme kavuşturulduğu ameliyatlara verilen genel isimdir. Göz kapağı estetiği yerine blefaroplasti terimi de kullanılmaktadır” dedi.

    Sarkmış ve torbalanmış göz kapağının başka sorunlara yol açtığını belirten Prof. Dr. Ufuk Bilkay, şöyle konuştu:

    “Derisi sarkmış, düşük üst göz kapağı ve şişmiş göz altı torbaları insana sürekli yorgun ve üzgünmüş gibi bir ifade verir. Bu yorgun ve yaşlı ifade yüzün geneli iyi durumda olsa dahi tüm yüze hakim olur. Çünkü gözlerimiz yüz ifademizin temelini oluşturur. Göz kapağı nasıl yaşlanır? Bazı kişilerde sarkmış göz kapakları yada belirgin göz altı torbaları aileseldir. Ve çok genç yaşlarda bile kendisini belli eder. Çoğu kişide ise yaşlanmayla beraber gelişen bir süreçtir. Gençlerde göz kapağı derisi kısa ve gergindir. Artan yaşla beraber üst göz kapağı derisi gevşer ve esneyerek zamanla ikinci bir kat oluşturur. Ciddi vakalarda bu deri katlantısı kirpiklerin köklerine kadar uzanır ve hatta bu hattı da aşarak görme alanına girebilir. Bu derece ciddi sarkmalar göz kapaklarını aşırı kaldırarak bakma ihtiyacı doğuracağından kişiyi gün içinde sürekli yorar ancak kişi bu durum yıllar içinde yavaş yavaş geliştiği için bu durumun farkında değildir. Alt göz kapağı derisi de gevşeyerek sarkar ve kırışıklıklar ve deri torbaları oluşur. Derideki gevşemeye ek olarak göz küresinin etrafındaki yağ yastıkçıkları da zamanla öne doğru gelerek fıtıklaşır. Bunun sebebi bu yağ yastıkçıklarını yerinde tutan dokunun yaşla birlikte zayıflaması ya da bu yağ dokusunun miktarının artması olabilir. Göz kapağı estetiği hangi yaşlarda yapılır? Göz kapağı estetiğine (Blefaroplasti) genellikle 30-40 yaş civarında ihtiyaç duyulur ve bu yaşlarda yüzün kalanı iyi durumda ise tek başına uygulanması yüzü çok etkili bir şekilde gençleştirir. Daha ileri yaşlarda tüm yüzün gençleştirilebilmesi için blefaroplasti (göz kapağı estetiği) orta yüz germe, kaş kaldırma ve alın germe yada tüm yüz germe gibi ameliyatlarla birlikte yapılabilir”.

    Göz kapağı estetiğinin nasıl yapıldığı hakkında bilgi veren Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ufuk Bilkay, “Göz kapağı estetiği genellikle lokal anestezi ile yapılmaktadır. Hastayı rahatlatmak için aynı anda damardan hastaya sakinleştirici ilaçlar verilerek (sedasyon) stressiz ve ağrısız bir ameliyat geçirmesi sağlanmaktadır. Daha ileri yaşlarda tüm yüzün gençleştirilebilmesi için blefaroplasti (göz kapağı estetiği ) orta yüz germe, kaş kaldırma ve alın germe yada tüm yüz germe gibi ameliyatlarla birlikte yapılabilir. Göz kapağı estetiğinde yeni uygulamalar nelerdir? Son yıllarda göz kapağı estetiğinde deri altı dokularının ve yağların çıkarılıp alınmasından çok, genellikle dokuların eksikliklerinin giderilmesi ve yerine koyma tedavileri şeklinde uygulamalar popülarite kazanmıştır. Çünkü gözaltı torbaları dikkatli incelendiğinde, bunların torbalanmadan ziyade, göz yaşı oluğu dediğimiz; burunla gözün birleştiği köşede ve gözaltı bölgesinden yüz kemiklerine geçiş bölgelerinde doku ermesine sonucunda, derialtı yağ dokusunun kaybına ile meydana geldiği kanaatine varılmıştır. Bu şekilde olan problemler doku çıkarmak yerine dolgu ve yağ enjeksiyonları ile çok daha kolay ve doğal bir şekilde tedavi edilmektedir” şeklinde konuştu.

  • 30 Dakikada Göz Kapağı Dahil Cilt Gençleştirme

    Dermatolog Prof. Dr. Bülent Taştan, son dönemde hızlı, acısız, risksiz gençleşme yöntemleri arasında öne çıkan Pelleve Altın Ütü yöntemiyle, 30 dakika içerisinde göz kapağı da dahil olmak üzere cildin gençleştirilebildiğini söyledi.

    Prof. Dr. Bülent Taştan, son zamanların ilgi çeken güzellik konusunun Altın Ütü sistemi olduğuna değinerek, cilt gençleştirmeye karar veren kişilerin cerrahi olmayan yöntemleri tercih etmeye başladığını belirtti.

    Altın Ütü – Pelleve yönteminin cildin kırışıklıklardan arınmış ve gergin bir ifadeye sahip olmasında son derece başarılı bir uygulama olduğunu kaydeden Dr. Bülent Taştan şunları kaydetti; “Pelleve Altın Ütü sistemi, teknolojinin son olanaklarından yararlanılarak geliştirilmiş ve cerrahi olmayan etkili bir yöntem. Cilt üzerinden yapılan uygulamayla hafif ve orta derecedeki kırışıklıkların azaltılmasını sağlıyor. Yeni cilt germe yöntemi olan Pelleve ile, ameliyat masasına yatmadan gençleşmek mümkün. Pelleve Altın Ütü sistemiyle cilt yaşlanmasını öteleyebiliyoruz. Geliştirilmiş radyo dalgası teknolojisi ve patentli uygulama başlıkları kullanıldığı için, cilde zarar vermeden yenilenme ve doğal bir tazelik oluşturan Pelleve, adeta cilt kumaşını değiştiriyor.”

    Dermatolog Prof. Dr. Bülent Taştan, insanların kırışıksız ve gergin bir görünüme sahip olmak istediğini ifade ederek, Altın Ütü sistemiyle kırışıklıklar azalırken, vücuda kesinlikle yabancı bir madde verilmediğini söyledi.

    Uygulama esnasında kişinin cildinde sadece sıcaklık artışı hissettiğini vurgulayan Prof. Dr. Taştan, işlem sayesinde cilt altındaki zayıflamış, boyları uzamış ve incelmiş kolojenlerin yapısının sıcaklıkla bozulmasının hedeflendiğini bildirdi.

    Isı etkisiyle uzun çizgilerin bağının çözülerek kısalmasının, dolayısıyla da kırışıklıkların giderilmesinin sağlandığını belirten Dr. Bülent Taştan, “Pelleve ne estetik cerrahinin, ne kozmetik ürünlerin, ne de diğer uygulamaların yerini doldurmak için tasarlanmamış. Ancak bunların yapamadıklarını ya da eksikliklerini tamamlayıcı olarak düşünülmüş ve günlük yaşamda gereksinim duyuldukça kolaylıkla tekrarlanabilecek bir uygulama olarak yerini almıştır. Böylece kombine tedavilerde hekim ve kişi için çok daha etkili sonuçların da vazgeçilmezi haline geldi.”

    PELLEVE ALTIN ÜTÜ HER CİLT TİPİNE UYGUN

    Pelleve’nin bir ışık sistemi olmaması nedeniyle, her cilt tipinde uygulanabildiğinin altını çizen Dermatolog Prof.Dr.Bülent Taştan, bronz tende bile uygulama yapılabilmesinin sistemi diğer cilt gençleştirme yöntemleri arasında avantajlı kıldığını kaydetti.

    Prof.Dr.Bülent Taştan, Altın Ütü teknolojisinde en iyi etkinin 35 – 50 yaş arası vakalarda alındığını söylerken, 65 yaş üstü vakalarda etkinlik çok azaldığı için tedaviyi bu yaş üzerindeki kişilere önermediklerini ifade etti.

    TEK SEANSTA 1 YIL SÜREN ETKİ

    Dr.T aştan şöyle devam etti: “Pelleve Altın Ütü sistemi, göz çevresindeki kazayaklarını, gözaltı kırışıklıklarını ve gözaltı torbalarını azaltıyor ya da yok ediyor. Yanaktaki cilt yapısı değişiyor, ağız çevresindeki çizgiler azalıyor ve hatta düşük göz kapaklarının belirgin bir şekilde kaldırılması mümkün oluyor. Ayrıca eller, boyun ve dekolte bölgesinde de kullanılabiliyor. En çok uygulama yaptığımız bölgeler yüz, göz çevresi. Bunun yanında çene altı, boyun, el sırtı gibi bölgelerde çok etkili bir tedavi. Tek seans bile uygulansa etkisi en az bir yıl devam ediyor. Kişilerin en çok merak ettiği sorulardan biri, asimetrik bir görüntünün oluşma durumu ile ilgili. Kurallara uygun yapılan tedavilerde böyle bir sorun yaşanmıyor. Aksine yüz bölgesinde var olan hafif asimetrileri Pelleve Altın ütü sistemi ile düzeltme şansımız bulunuyor.”

    ANESTEZİ YOK AĞRI KESİCİ YOK

    Dermatolog Prof. Dr. Bülent Taştan, deri yüzeyinde herhangi bir hasar yaratmadığından tedavi sonrası özel bir bakıma, işlemin ağrısız olması nedeniyle anesteziye de gerek duyulmadığını söyledi.

    Lekelenme gibi lazer işleminde sıklıkla ortaya çıkan sorunların Pelleve uygulamasında görülmediğini bildiren Prof.Dr.Taştan, Altın Ütü teknolojisine ilişkin açıklamasını şöyle tamamladı: “Pelleve Altın Ütü’nün etkisi çoğunlukla hemen başlar. Ancak yeni oluşan kolajenin etkisini görmek için yaklaşık iki seans beklemek daha doğru olur. Birkaç ay sonra ortaya çıkan olumlu etki giderek belirginleşerek, kişinin genetik özelliğine, sigara tüketimine, sağlıklı yaşam şartlarına bağlı olarak on sekiz aya kadar devam eder. Bu sürenin sonunda uygulamanın tekrarı önerilebilir. İlk etki uygulamadan hemen sonra görülür. Deri daha gergin, hafif pembe tonda ve daha canlıdır. Bu etki bir hafta kadar sürer. Asıl etki ikinci aydan başlayarak artan bir şekilde altı ay sonunda ortaya çıkar. Genelde elde edilen güzel görünümün ortalama 12-18 ay kalıcılığı vardır. Bu nedenle elde edilen iyileşmenin devamlılığını sağlamak için ana tedaviden sonra yılda toplam seans sayısı 3-4 hafta arayla 4 olmasını öneriyorum.’’