Etiket: Kapağı

  • Göz Kapağı Tümörlerine Dikkat

    Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şeyda Atabay, göz kapağı tümörleri konusunda uyardı.

    Op. Dr. Atabay, konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Deri, mukoza, kas, salgı bezi gibi birbirinden farklı dokulardan oluşan göz kapakları; gözün anatomik bütünlüğünün sağlanması ve görme işlevinin sürdürülmesi açısından hayati önem taşırlar. Birbirine yaklaşarak gözü travmalardan korur, göze giren ışığın miktarını ayarlar ve gözyaşı filminin yayılmasına yardımcı olur. Kapaklar gözleri ıslatmak, korumak ve göz yüzeyini temizlemek amacıyla özel olarak biçimlenmiş yüz derisinin devamıdır. Göz kapak derisi oldukça incedir. Üst kapak derisi vücudun en ince derisidir. Deri altı dokusu oldukça esnektir ve deri altı yağ dokusu yoktur” dedi.

    Göz kapaklarında çok değişik malign ya da benign (iyi ya da kötü huylu) tümör görülebildiğini anlatan Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr.Şeyda Atabay, “Göz kapağında karşımıza çıkan benign ya da malign lezyonlar; vücutta deri ile kaplı herhangi bir yerde de görülebilirler. Fakat; gerek histolojik özellikleri, gerekse tedavisinde uygulanan cerrahi prensipler açısından, vücudun diğer bölgelerindeki lokalize cilt lezyonlarından farklıdırlar. Bu tümörlerin olabildiğince küçük boyutlarda erken dönemde tanınması, benign ya da malign olduğunun kararlaştırılması son derece önemlidir. Yetersiz veya uygun olmayan tedavi sonucunda ciddi kozmetik, anatomik ve fonksiyonel anomaliler oluşturmaları; glob, orbita ve beyin invazyonu yapabilmeleri, göz kapak tümörlerinin önemini arttırmaktadır. Benign lezyonlar tecrübeli bir göz tarafından klinik görüntü ve davranışlarıyla tanınabilmesine rağmen, biyopsi ile histopatolojik tanının konulması, fatal olabilen malign kapak tümörlerin erken tanınmasını ve tedavisini sağlamakta ve hayat kurtarıcı olmaktadır. Çoğu hastalıklarda olduğu gibi klinik öykü çok önemlidir. Lezyonun başlama yaşı, ne kadar süredir varolduğu, büyüme hızı, yerleşim yeri, üzerindeki renk değişimleri, yanındaki cilt dokusuna benzerliği, kıl kirpik içermesi, kanama olup olmadığı, yüzeyinde incelme-ülserasyon – kılcal damar mevcudiyeti önemlidir. Sorgulanması gereken diğer bir nokta ise hastanın başka vücut bölgelerinde başka tümöral lezyonların olup olmadığı ve daha önce herhangi bir tedavi yapılıp yapılmadığıdır” diye konuştu.

    Malign kapak tümörlerinin açık tenli, uzun süre güneşe maruz kalan ileri yaş gurubunda sıkça rastlandığını dile getiren Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr.Şeyda Atabay, “Tümörün ağrısız büyümesi , heterojen rengi, kabuklanma olması, normal kapak yapısını bozması kötü huya işarettir. Lezyonun sertliği, mobil olup olmadığı, kirpiklerin kaybı, çevre dokulara kemiğe yayılımı malignite açısından önemlidir. Göz hareketlerindeki kısıtlılık tümörün göz arkası orbitaya yayılımını düşündürmelidir. Olabilecek metastazlar açısından sistemik değerlendirme gereklidir. Benign kapak tümörleri oldukça sık görülür. Tedavisinde kozmetik amaçlı basit eksizyon ve defektin kapatılması yeterlidir. Vücudun tüm bölgelerinde olabilen halk arasında ‘’ben’’ olarak isimlendirilen nevüsler düşünüldüğü kadar her zaman masum değildirler. Mevcut olan ‘’ben’’ ilerleyen yıllarda büyüme, renk değiştirme, kanama veya ülserleşme, üzerindeki kılların dökülmesi gibi değişiklikler gösteriyorsa dikkatli olunmalı ve bir uzmana danışılmalıdır. Sonradan ortaya çıkan kitle veya ‘’ben ‘’ olarak nitelendirilen lezyonlar mutlaka değerlendirlmelidir. Benign olarak değerlendirdiğimiz ve büyüme, değişiklik göstermeyen lezyonlar takip edilmeli, fotoğraflanmalıdır. Bazı durumlarda eksizyon tıraşlama gerekmektedir. Malign tümörlerde tedavi cerrahidir. Tümör geniş olarak sağlam doku sınırı içerecek şekilde çıkartılır. Çıkartılan deri kenarına koter krio uygulAması yapılır. Gereken durumlarda radyoterapi kemoterapi uygulanır.

    Kapak kitlelerinin tedavisinde, kitleyi ortadan kaldırmak temel amaç gibi görünmekle birlikte, esas amaç; gözün anatomik ve fizyolojik fonksiyonlarının devamının sağlanması, anatomik yapının ve kozmetik görüntünün korunmasıdır. Küçük tümörlerin rekonstrüksiyonunda primer onarım yeterli olurken büyük tümörlerde fleb kaydırması veya vücudun başka bir bölgesinden (kol içi- kulak arkası gibi) greft nakli gerekmektedir.

    Göz kapağı onarımı özel bir önem taşır. Başarısız ve yetersiz onarımlar estetik kusurlara yol açmasının yanında; konjonktivit, keratit ve sonunda körlüğe kadar gidebilen ciddi komplikasyonlara neden olabilir.

    Göz çevresi tümörlerinin sadece yüzde 15-20’si malign özellik taşımaktadır. Göz kapağında iyileşmeyen yara olduğunda, yeni bir lezyon oluşup büyümeye başladığında veya daha önceki ‘ben’ benzeri bir lezyonun değişiklik göstermesi durumunda mutlaka göz hekimine muayene olunmalı ve bunun kötü huylu bir tümör olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.

  • Kapağı Yarı Açık Kuyu Ve İnşaat Temeli Tehlike Saçıyor

    Adıyaman’da, üzeri yarı açık bırakılan su kuyusu ile inşaat temelinin her hangi bir güvenlik tedbirinin alınmaması korkutuyor.

    Adıyaman Ali Taşı Mahallesinde bulunan bir inşaat temelinin çevresinde alınmayan güvenlik tedbirleri nedeniyle inşaat temeli tehlike saçıyor. Herhangi bir önlemin alınmadığı inşaat temeli yanında bulunan üzeri yarı açık su kuyusu ise dikkatlerden kaçmıyor. Mahalle arasında bulunan inşaat temeli yoldan geçen veya mahallede ikamet eden çocuklar için tehlike yaratıyor. Kazalara davetiye çıkaran inşaat temeli ile üstü yarı açık bırakılan su kuyusuyla ilgili vatandaşlar güvenlik tedbirlerinin alınmasını istedi.

  • Göz Kapağı Ameliyatı İle Bakışlara Estetik Dokunuşlar

    Estetik Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Nazmi Bayçın, göz kapağı sarkma, gevşeme ve torbalarından kaynaklanan sorunlardan kurtulmak için kullanılan tek kesin yöntemin ‘göz kapağı estetiği ameliyatı’ olduğunu söyledi.

    Birçok insan için sorun oluşturan göz kapaklarındaki sarkma ve gevşemeleri düzeltmek amacıyla yapılan göz kapağı ameliyatları ile ilgili olarak Estetik Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Nazmi Bayçın açıklamalarda bulundu. Dr. Bayçın, “İnsanların bakışları bir insanın tüm görüntüsünü etkiler. Eğer bakışlarımız keskin, sert ya da yaşlı ise bu bizim tüm görüntümüzü de bu şekilde etkiler. İnsanlar tarafından ruh halimizin bir göstergesi olarak algılanır. Göz kapaklarında kırışıklık ya da sarkma olan insanlar ise dışarıdan yorgun, uykulu şekilde görülmektedir. Doğal olarak kimse bu bezgin halde görünmek istememektedir. Göz kapağı yüzümüzün görüntüsüne olan etkisinin dışında fonksiyonel olarak da çok önemli görevlere sahiptir. Yıllar geçtikçe zamanın etkilerinin üzerinde ilk defa görülmeye başlandığı alanlardır. Yaş ilerledikçe göz kapağının derisi gevşemeye ve bollaşıp sarkmaya başlar. Bu nedenle kaşlar da gevşer. Gevşek bir hale gelen kaşlar da zaten bollaşmış olan deri ile aşağı yönde sarkar. Bu göze bir ağırlık bile yapabilir. Alt tarafta yer alan göz kapağındaki problem ise daha farklı türdedir. İlk olarak gözaltı torbaları ortaya çıkar. Sonrasında ise buradaki deride bir gevşeme, bollaşma, kırışıklık ve buruşukluklar meydana gelir. Bu tür ortaya çıkan problemler ise insanların yorgun, hayattan bezmiş, uykulu veya kızmış gibi görünen bir bakışa sahip olmalarına sebep verir” dedi.

    “GÖZ KAPAĞI SARKMA VE TORBALARINDAN KURTULMAK İÇİN AMELİYAT GEREKİR”

    Göz kapağı sarkma ve torbalarından kurtulmak için uygulanacak yöntem hakkında bilgi aktaran Opr. Dr. Nazmi Bayçın, “Göz kapağı sarkma, gevşeme ve torbalarından kaynaklanan sorunlardan kurtulmak için kullanılan tek kesin yöntem göz kapağı estetiği ameliyatlarıdır. Bu ameliyat eğer alında kırışıklık ve kaşlarda da sarkma mevcutsa alın germe ameliyatı ile birlikte uygulanmalıdır. Tabii gerektiğinde başka ameliyatlar ile birlikte de gerçekleştirilebilir. Alt ve üst göz kapakları için yapılan ameliyatlar birbirinden bağımsız ve farklı operasyonlardır. Çünkü üst ve alt göz kapaklarının anatomik yapısı ve mevcut konumları oldukça farklıdır. Bu nedenle de her biri ayrı değerlendirilerek her biri için farklı tekniklerdeki cerrahi operasyonlar uygulanır. Bu operasyonlar genel ya da lokal anestezi altında gerçekleştirilebilir. Eğer göz kapağı ameliyatı ile birlikte aynı anda başka operasyonlar da yapılacaksa bu durumda genel anestezi tercih edilmelidir. Tek başına göz kapağı estetiği operasyonu gerçekleştirilecekse bu durumda lokal anestezi uygulanabilir. Ben kendi ameliyatlarımda üst göz kapağı ameliyatlarını lokal, alt göz kapağı ameliyatlarını ise genel anestezi altında yapıyorum. Üst göz kapağı için gerçekleştirilen operasyonlar sırasında hastanın gözü kapalı olduğu için sorun olmuyor ancak alt göz kapağı ameliyatı sırasında hastanın gözünün önünde cerrahi aletler ile çalışınca hasta psikolojik olarak etkilenmesinin yanı sıra istem dışı yaptığı göz kırpma hareketleri cerrahın bu hassas bölgelerde rahat çalışmasına engel oluyor. Bu nedenle alt göz kapağı ameliyatlarını genel anestezi ile yapmak daha doğru bir seçim” diye konuştu.

    NE KADAR SÜREDE İYİLEŞİR

    Estetik göz kapağı ameliyatlarından sonraki iyileşme dönemi ile ilgili olarak Dr. Nazmi Bayçın yaptığı açıklamada, “Eğer ameliyat lokal anestezi ile yapılmışsa aynı gün eve gitmenizde sakınca yoktur. Genel anestezi altında gerçekleştirilmişse birkaç saat geçip anestezinin etkisi ortadan kalkıp, gücünüzü topladığınızda normal günlük yaşamınıza devam edin. Bu daha hızlı iyileşmeniz için oldukça yararlı olacaktır. Gece uyuyana kadar göz çevrenize buz torbası koymanızda fayda vardır. Böylece oluşacak şişlik ve morarmaların en az düzeyde oluşması sağlanır. Ameliyattan sonra oluşan morarma ve şişlikler bir hafta sonra tamamen ortadan kalkar. Yani işinize tekrar dönmek için sadece bir hafta yeterli olacaktır. Göz kapaklarının derisinin tam olarak oturması ise 4 ile 6 ay arasında bir sürede gerçekleşir” şeklinde konuştu.

  • Düşük Göz Kapağı Yorgun Gösteriyor

    Türkiye’de gözaltı ışık dolgusu uygulayan tek doktor olan Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şeyda Atabay, düşük göz kapağının insanı yorgun gösterdiğini belirtti.

    Kaş ve kapak düşüklüğünün kişiye yorgun, üzgün bir ifade vermesinin yanı sıra gözde yorgunluk semptomlarına neden olabildiğini kaydeden Op. Dr. Şeyda Atabay, “Bazen ise ileri vakalarda görme problemine, görme alanı daralmasına neden olmaktadır. Bu hastalar farkında olmadan kaşlarını ve göz kapaklarını kaldırmaya çalışarak, alın kaslarını sıkarak sürekli bir baş ağrısına neden olmaktadırlar. Üst kapaklarda prolabe olmuş yağ dokularını, aşırı deri kırışıklığı ve katlanmasını ortadan kaldırmak için yapılan girişimler üst kapak blefaroplastisi olarak adlandırılır. Üst kapak blefaroplastisi kişinin ihtiyacına göre özel planlanmalıdır. Bazı kişilerde sadece cilt eksizyonu yeterli gelirken, bazense buna ek olarak orbiküler kas, yağ doku eksizyonu ve septal-tarsal yapıların sıkılaştırılması gerekmektedir” diye konuştu.

    Operasyonun çoğunlukla lokal anestezi (bölgesel uyuşturma) ile yapılmakta olduğunu kaydeden Op. Dr. Atabay, şöyle konuştu:

    “Anestezi öncesi ameliyat alanının iyice ölçülmesi gerekli planların yapılarak cilt işaretlenmesi gereklidir. Çünkü anestezi sonrasında dokular şişerek ameliyat bölgesinde yanılgıya neden olur. Üst kapakta kesi yeri genellikle kapak cilt kıvrımına denk gelir, ancak ileri yaşlarda bu nokta bazen silikleşebilir. Kadınlarda kapak kıvrımı kirpikli kenardan 8-10 mm kadar yukarıdadır. Erkeklerde ise bu değer 6-8 mm’dir. Kesinin alt kenarı bu şekilde işaretlendikten sonra üst kenarı kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Cilt fazlalığı olan kişilerde çıkarılacak doku tabi ki daha fazladır. Ameliyat sonrası dokular birleştirildiğinde kirpikli kenar ile kaş arasındaki mesafenin en az 20 mm kalmasına dikkat edilmelidir. İşaretlemenin simetrisi çok önemlidir. İşaretleme bittikten sonra anestezi öncesi simetri tekrar değerlendirilmelidir. Gene yağ torbalanmaları olan hastalarda bu alanlar da ameliyat planına eklenmeli ve işaretlenmelidir. Anestezi uygulandıktan sonra cilt insizyonu uygulanarak önceden planlanan cilt dokusu eksize edilir. Ameliyat planına uygun yağ eksizyonu uygulanır. Bu sırada kesi uzatılıp ileriye gidilirse levator kasına zarar verilerek kapakta düşüklüğe neden olmaktadır. Bu nedenle göz kapak dokularının anatomisine hakim olmak ve deneyim çok önemlidir. Cilt iyi bir apozisyon ve iyileşme için tek tek sütürlerle kapatılır. Sadece deri kapatılır, septum ve orbikülaris kasa sütür konmaz. Bu kapakta anormal çentiklenmeye, kapakta açık kalmaya neden olabilir. Ameliyat süresi yaklaşık 45 dakika-1 saattir. Ameliyat sonunda gözler bandajlanmaz. Girişimin sonunda antibiyotikli pomad sürülerek sadece göz kapaklarına ince bir bant yapıştırılır. Ameliyat sonrası ilk 24 saat buz uygulaması yapılır. Soğuk kompres şişliği ve oluşabilecek morluğu azaltması yanında oluşabilecek ağrıyı da azaltmaktadır. Sütürler genelde 5.-6. ğünlerde alınır.”

  • Sarkık Göz Kapağı Yaşlı Gösteriyor

    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Muzaffer Çelik, sarkık göz kapağının yaşlı gösterdiğini belirtti.

    Bazen ileri derecede üst göz kapaklarının sarkmasının göz kapaklarını açmakta zorluk oluşturduğunu ifade eden Op. Dr. Muzaffer Çelik, “Göz kapakları ve göz çevresi kişi için ifade açısından önemlidir. Genelde şikayetler yorgun ve üzgün yüz ifadesi şeklindedir. Bazen de insanlarda özellikle alt göz kapaklarında torbalanmalara rastlanabilir, bunlar çoğu kez kalıtımsaldır ve tedavisi mümkündür. Kranioplastın bu tip rahatsızlıklarda yaklaşımı kaşların pozisyonuna göre değişir. Bazen alın ve kaşlardaki sarkmalar üst göz kapaklarında deri bolluğuna neden olur. Bu durumlarda endoskopik alın ve kaş kaldırmayla aynı zamanda üst göz kapak estetiği uygulanır. Kaş pozisyonu normalse sadece deri bolluğu ve yağ fıtıklaşması düzeltilir“ diye konuştu.

    “Alt göz kapağında yaklaşım yanak pozisyonuna göre değerlendirilir” diyen Op. Dr. Çelik, şunları söyledi:

    “Eğer yanaklarda sarkma fazla, göz ve burun arasında yanağa uzanan bir hat olmuşsa yanak kaldırma ile birlikte alt göz kapağı estetiği yapılır. (SOOF lifting) Sadece torbalanma mevcutsa yağ yastıkçıklarının eski yerine gömülmesi ameliyatı yapılır. Bu teknik bizim uyguladığımız yeni bir tekniktir. Yağ alma işlemi değildir. Yağ alınarak yapılan ameliyatlarda oluşan gözlerde çukurlaşma ve yaşlı bakış bu yöntemle önlenmiş olmaktadır. Bu teknik ayrıntı çok önemlidir. Gençlerde ve kalıtımsal olan göz kapağı torbalanmalarında dışarıdan hiçbir kesi yapmadan fazla yağ kesecikleri göz kapağı içerisinden azaltılmaktadır. (Tranconjonctival blepharoplasty) Göz kapağı çevresi ameliyatları lokal veya genel anestezi ile yapılır. Hastanede kalmayı gerektirmez. Bu operasyon kirpiklerin olduğu hizada doğal çizgilerin üzerinden yapılır. Ameliyat izi kalmaz. Dikiş alma yoktur, ağrı yoktur. Sadece gözlerde birkaç gün süren ödem ve bazen morluklar olabilir. Göz kapaklarının tam şeklini alması için genel plastik cerrahinin yara iyileşme konsepti olan 4-6 ay bir süre gerekir. Ancak bu süre içerisinde kişiyi rahatsız edecek görünümle ilgili şikayetler olmayacaktır. Bu ameliyatla bakışlarda canlanma, yorgunluk ve yaşlılık ifadelerinde gençleşme olacaktır.”