Etiket: Kansere

  • Tekmanlı hayırsever iş adamı kansere yenik düştü

    Tekmanlı hayırsever iş adamı kansere yenik düştü

    Tekmanlı hayırsever iş adamı Ali Şeker hayatını kaybetti.

    Erzurum’a bağlı Tekman ilçesine kayıtlı iş adamı Ali Şeker kansere yenik düştü. Şeker, uzun zamandır tedavi gördüğü hastane de hayatını kaybetti. Akşeker Grup Et tesisinin sahibi olan Şeker, özellikle Kuran kurslarına ağırlık vererek yurdun değişik yerlerinde cami halı döşemesi, kuran kursları yaptırdı. Tekman’da yaklaşık 20 Kuran kursu yaptıran Şeker’in ölümüne Tekman halkı büyük üzüntü yaşadı.

  • HPV: her iki cinste siğil yapıyor erkekte ve kadında birçok kansere yol açabiliyor

    Kadın Hastalıkları Doğum Ve Uzmanı Jinekolojik Onkoloji Prof.Dr. Polat Dursun, dünyada artan kadın kanserlerine dikkat çekti.

    Dünyada kadınlarda görülen kanserlerine bağlı ölümlerin yıllar içinde arttığının görüldüğünü dile getiren Prof.Dr. Polat Dursun, rahim ağzı kanserinin dışında, vulva, vajina, penis kanseri, anal kanserler ve baş boyun kanserlerine de yol açabilen ve cinsel yolla bulaşan Human papilloma virüsü (HPV) ile ilgili soruları yanıtladı.

    Human papilloma Virüs (HPV) nedir?

    HPV , “Human Papilloma Virüs “denen bir virüsün kısa adıdır. Cinsel yolla en sık bulaşan hastalıktır. 100’den fazla farklı tipi olduğu bilinmektedir. Başta genital bölge olmak üzere vücudun değişik yerlerinde siğil (kondilom), hücre çoğalması ve kansere neden olabildiği düşünülmektedir. Siğil ve düşük dereceli hücre çoğalması oluşturanlar “Düşük riskli HPV”, yüksek dereceli hücre çoğalması ve kanser oluşturanlar ise “Yüksek riskli HPV “ olarak isimlendirilmektedir. Dünyada enfeksiyöz bir ajanla oluşan tüm kanserlerin yüzde 5’inin HPV virüsü ile oluştuğu hesaplanmıştır.

    HPV genellikle alındıktan sonraki 2-3 ay içinde siğil oluşumuna yol açar ama bu süre çok farklılık gösterebilir. Siğiller en sık genital bölgede görülür ama vücudu her yerinde de görülebilir. ABD rakamlarına göre cinsel aktif kadınların %75’inin hayatlarının bir döneminde siğil geliştireceği veya bir HPV enfeksiyonu geçireceği tahmin edilmektedir. Sevindirici olarak, HPV vücuda alındıktan sonra %80-90’ı vücudun savunma hücreleri tarafından 1-2 yıl içinde elimine edilmektedir

    Çok nadiren doğum kanalından bebeğe bulaşarak yeni doğan bebeğin solunum yollarında da oluşabilir. Çok az bir kısmı vücutta gizli olarak kalmakta ve immün sistemin baskılanması durumlarında aktive olmakta ve siğil ile hücre çoğalmalarına yol açabilmektedir. Onkolojik tip HPV vücuda girdikten sonra kanser oluşma süreci 10-15 yıl gibi uzun bir süre almaktadır

    Bugün rahim ağzı kanserlerinin yüzde 99’unda HPV pozitif olduğu bilinmektedir. HPV ile rahim ağzı kanserleri arasındaki ilişkiyi bulan Alman bilim adamı Harald zur Hausen, 2008 yılında Nobel bilim ödülü ile ödüllendirilmiştir. Rahim ağzı kanserleri yanında vajina, dış genital ( vulva) anal kanserlerde de HPV tespit edilmiştir. Baş boyun kanserlerinde de HPV risk artışı yapmaktadır. Erkeklerde penis kanserlerinin gelişiminden de sorumlu olabilmektedir.

    HPV Nasıl bulaşır?

    HPV esas olarak cilt- cilde temas yolu ile bulaşır, virüsün ana bulaşma yolu cinsel ilişki ile olur. Enfekte bir kişinin penis, skrotum (erkek yumurtalık torbası), vajina veya dış genital bölgesi ile temas sonucu bulaşır. Oral yolla enfekte bir genital bölgeye temas edilmesi halinde de bulaşma olur. Prezervatif kullanmak bulaşmayı her zaman önlemez çünkü virüs prezervatifle kaplı olmayan bir genital alandan da bulaşabilir.

    HPV virüsünden Korunmak için ne yapılmalıdır?

    Çok eşlilik HPV bulaşması için en önemli bir risk faktörüdür. Çok eşlilikten kaçınmak korunmada önemli bir etkendir. Çok eşli olunmasa bile eşlerden birinin daha önce HPV ile karşılaşması da HPV bulaşmasına yol açabilir.

    Her ne kadar prezervatif bulaşmayı yüzde 100 önlemese de prezervatif kullanmak bulaşmayı belirgin olarak azaltır.

    HPV korunmasında bugün için asıl etkili olan HPV aşılamasıdır. Bugün HPV aşısı en çok kanser yaptığı bilinen etkenlere karşı antijen içecek şekilde geliştirilmiş ve ülkemizde dahil tüm dünyada kullanıma sunulmuştur. Aşılardan biri sadece kanser yapan tiplere (tip, 16 ve 18 ) karşı antijen içermekte iken diğer aşı hem kanser yapan tiplere (tip 16 ve 18 ) hem de en çok siğil yaptığı bilinen tiplere (tip 6 ve 11) karşıda antijen içermektedir.

    HPV aşıları HPV virüsü ile karşılaşmadan 9-11 yaş grubundan 28 yaş grubuna kadar 3 doz şeklinde yapılması önerilmektedir.

    HPV virüsü tespit edilen bir hasta nasıl bir yol izlemelidir?

    Mutlaka jinekolojik bir muayeneden geçmeli, siğil olup olmadığı kontrol edilmelidir. Siğil varsa bunu doktorun uygun göreceği bir yöntemle, yakma dondurma ve kimyasal olarak yok etme gibi tedavi etmelidir. İhmal edilmemesi gereken bir noktada eş veya partnerde siğil var olup olmadığı araştırılmalı varsa bununda uygun tedavisi yapılmalıdır.

    Normalde siğil yapan HPV tipleri kanser yapmasa da beraberinde birden çok HPV bulaşma ihtimali olabileceği için HPV tiplemesi yapılıp HPV’nin yüksek riskli mi düşük riskli mi olduğu belirlenmeli ve düzenli aralıklarla jinekolojik kontrol ve smear kontrolü yapılmalıdır. Smear testinde sorun varsa kolposkopi ile rahim ağzı incelenip gerekirse biopsi alınmalıdır. Biopside önemli bir sorun çıkarsa rahim ağzı leep veya konizasyon işlemi ile temizlenmelidir

    Erkekler sadece HPV taşıyıcısı mıdır?

    Erkekler sadece taşıyıcı değildir. HPV erkeklerde siğil yapabilir. Ayrıca nadiren de olsa penis ve skrotum kanserlerinin gelişmesi ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Yüksek riskli HPV’ler, homoseksüel erkeklerde anal ve rektal kanser öncüsü lezyonlar ve kanserlerin gelişiminden de sorumlu tutulmaktadır.

    Tedavi sadece cerrahi midir? Başka tedavi seçenekleri var mıdır?

    HPV bir virüs olduğu için etkili bir ilaç tedavisi yoktur. HPV’nin yol açtığı lezyonların tedavisi yapılır. HPV genital bölgede ya hücre çoğalmasına, ya siğile bazen de kansere yol açar.

    Siğil tedavisinde cerrahi olarak eksizyon, koterizasyon veya dondurma yöntemleri uygulanabilir. Tıbbi olarak tedavisi de mümkündür bunlarda doktor veya hasta tarafından uygulanan krem veya solüsyon şeklinde uygulanan ilaçlardır.

    Cerrahi müdahale olmayanlara ne olabilir?

    Siğillerin bir kısmı tedavi edilmeden kendiliğinden geçebilir. Bir kısmı da müdahale edilmezse zamanla artabilir. Çok aşırı büyük siğiller gebe kadınlarda doğumun mekanik olarak engellenmesine yol açabilir. Bilinenin aksine siğillerden kanser gelişme riski çok düşüktür. Fakat aynı anda siğil yapan ve kanser yapan HPV tipleri hastada varsa siğil yanında kanser gelişim riski de artabilir.

    Cerrahi müdahale yanında siğillere bazı ilaçlar kullanılarak da müdahale edilebilir. Bu ilaçların bazıları doktor tarafından siğillerin üzerine sürülerek kullanılır bazıları ise hasta tarafından siğillerin üzerine sürülür.

    Cerrahi müdahale sonrası tekrar ederse ne yapılmalı?

    Cerrahi müdahaleden sonra siğiller tekrarlarsa yaygınlık ve yerleşim yerine göre bazen tekrar cerrahi bazen de ilaçlar ile tedavi edilebilir.

    Siğiller kendiliğinden geçer mi?

    Siğillerin büyük bir bir kısmı 1 yıl içinde kendiliğinden geçebilir. Ama HPV virüsü vücutta uykuda kalabilir ve kişinin immün sistemi baskılandığında tekrar aktive olup yeniden siğil oluşumuna yol açabilir.

    Aşı korunmada ne kadar etkili? Kimlere ve ne zaman aşı yapılmalı?

    HPV aşışı profilaktik yani korunma aşısı olarak kullanılmaktadır bu nedenle HPV virüsü ile karşılaşılmadan ve cinsel aktivite başlamadan yapılması önerilmektedir. Yaş grubu olarak 11- 28 yaş arası cinsel aktivitesi başlamamış kız çocuklarına 3 doz (0,2, ve 6. aylarda) olarak yapılması önerilmektedir. Bazı ülkelerde erkek çocuklarında aşılanması önerilmektedir fakat bu tartışmalı bir konudur.

    Piyasada mevcut aşıların birisinin içinde 2 (hpv 16 ve 18 ) ve diğerinin içinde 4 tip (hpv 16,18,6,11) HPV’ye karşı etkili antijeni vardır. Eğer kişi bu tiplerden birini geçiriyorsa aşı diğer tiplere karşı koruyabilir fakat bu HPV enfeksiyonu geçirmiş kişinin aşılanması konusu tartışmalı bir konudur.

    HPV ne tür kanserlere yol açar?

    HPV ve serviks kanseri arasındaki ilişki en güçlü ilişkidir. Bunun yanında HPV’nin vajina, dış dudak (vulva), ano-rektal kanserler ve baş boyun kanserlerinin de gelişmesinde etkili olduğu bilinmektedir. Erkeklerde penis ve skrotum kanserlerinden de sorunlu olabileceği ileri sürülmüştür.

    HPV baş ve boyun kanserine neden yol açar?

    HPV virüsü baş boyun kanserlerinin de gelişmesinden sorumlu olabileceği bildirilmektedir. HPV’nin baş boyun bölgesine oro-genital temasla yani oral seks ile bulaştığı düşünülmektedir. Ağız kanserlerinin yüzde 25’inin, boğaz kanserlerinin ise %35’inin HPV ile bağlantılı olabileceği düşünülmektedir.

    HPV Türkiye ve Dünya’da yayılımı ve tedavi seçeneğini karşılaştırabilir misiniz?

    HPV ve yol açtığı lezyonların tanı ve tedavisinde dünyada uygulanana tüm tanısal ve tedavi edici işlemler Türkiye’deki jinekologlar tarafından başarı ile uygulanmaktadır. Dünyada yapılıp ülkemizde yapılmayan hiçbir tanısal veya tedavi edici işlem yoktur. Hatta serviks kanserinin yol açtığı rahim ağzı kanserlerinin tedavisinde Türkiye’de uygulanan ileri cerrahi laparoskopik ve robotik yöntemler dünyadaki birçok ülkeden daha iyi ve başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.

    HPV olan erkekler ne yapmalı?

    Öncelikle HPV’den korunmak için ilişi sırasında mutlaka prezervatif kullanılmalıdır. Eğer bir erkekte HPV pozitif ise veya siğil oluştu ise mutlaka bir ürolog veya dermatolog tarafından görülmeli tedavisi yapılmalı ve takip edilmelidir.

    HPV önlenmesi ve tedavisi ile ilgili son bilimsel çalışmalar nelerdir?

    4’lü HPV aşısını çıkartan firma şu anda 9 tipe karşı etkili olan yeni bir koruyucu HPV aşısı çıkartmıştır ve bununla ilgili Amerika’daki ilaç ve eczacılık onay kurumu benzeri bir kurum olan FDA ‘den ilacın koruyucu amaçlı kullanımı ile ilgili onay almış

    Tedavi edici yani hastalık oluştuktan sonraki oluşan lezyonları ortadan kaldırmak için geliştirilen HPV aşıları ile ilgili preklinik çalışmalar halen devam etmektedir.

  • Doktor adayı genç kansere yenik düştü

    Özel bir üniversitenin diş hekimliği fakültesinde okuyan 23 yaşındaki genç, 3 yıldır mücadele ettiği lenf kanserine yenik düştü.

    İstanbul’da özel bir üniversitenin diş hekimliği fakültesi 1. sınıf öğrencisi olan 23 yaşındaki Mahmut Durmuş, lenfoma hastalığına yenik düştü. Ailesine ve yakınlarına faydalı olabilmek amacıyla doktor olma hayali kuran gence 3 yıl önce lenf kanseri olarak da bilinen lenfoma teşhisi konuldu. Hastalığı nedeniyle doktor olma hayali kuran Mahmut Durmuş, girdiği sınavlarda ise özel bir üniversitenin diş hekimliği fakültesini kazandı. Bir taraftan hastalığı ile mücadele eden Mahmut Durmuş, diğer taraftan hayalini gerçekleştirmek için üniversitede okumaya başladı. Okuluna kaydını yaptıran Durmuş’un zayıf bedeni yoğun ders temposuna eklenen ağır kış koşullarını kaldırmadı. Ümraniye’de özel bir hastanede tedavi görmeye başlayan Mahmut Durmuş’un dün gece durumu daha da ağırlaştı. Durmuş, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Doktor adayı gencin cenazesi, uçakla önce Gaziantep’e getirildi. Cenaze aracıyla havaalanından gencin cenazesi Gazinatep’teki Bahaddin Nakıbaoğlu Camii’ndeki defin ve yıkama işlemlerinin ardından cenaze aracıyla memleketi Adıyaman’ın Besni ilçesine bağlı Kesmetepe köyüne gönderildi. Gaziantep’te cenazeyi teslim alan anne Aysel ve baba Bekir Durmuş ile diğer yakınlarının büyük acı yaşadığı görüldü.

  • 16 yaşındaki çocuk kansere yenik düştü

    Kocaeli’nin İzmit ilçesinde yaşayan ve 2 buçuk yıldır kanser tedavisi gören 16 yaşındaki Muhammet Yoldaş, hayatını kaybetti.

    Edinilen bilgilere göre Kocaeli’nin İzmit ilçesi Karga Mahallesi’nde yaşayan Nuriye ve Metin Yoldaş çiftinin 3 çocuğundan birisi olan Muhammet Yoldaş için 2 buçuk yıl önce lenfoma kanseri teşhisi konuldu. Yaklaşık 2 buçuk yıldır tedavi gören lise 1. sınıf öğrencisi, Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.

    Daha önce hastalığı sebebiyle eğitim gördüğü Kartepe Fevziye Tezcan Endüstri Meslek Lisesi’nden ayrılmak zorunda kaldığı öğrenilen Muhammet Yoldaş’ın cenazesi, Karga Mahallesi Camii’nde öğle namazını müteakiben kılınan cenaze namazının ardından Karga Mahallesi Mezarlığı’nda toprağa verildi.

  • Bu meyve kansere karşı koruyor

    Diyetisyen Cansu Arslan, Gilaburu meyvesinin kansere karşı koruyucu etkisi olduğunu ifade etti.

    Kuzey ve Orta Anadolu’da yetişen, beyaz renkli çiçekler açan, kırmızı renkli meyvesinden meyve suyu elde edilen Gilaburu, yüksek C vitamini içeriğiyle birçok hastalıktan koruma özelliği taşıyor. Medicana Sivas Hastanesi Bariatrik Cerrahi Diyetisyeni Cansu Arslan, kış aylarının yüzünü göstermesi ile birlikte vücudumuz için farklı alternatifler aramak zorunda kalındığını bu noktada Gilaburu meyvesinin dikkat çektiğini dile getirerek, “Yüksek C vitamini içeriği bunun yanında A ve E vitamininden, likopenden zengin olması bu meyvenin önemini arttırıyor. Meyvemiz Sivas, Kayseri ve Tokat çevrelerinde sık görülen bir meyve. Salamura veya meyve suyu halinde satılıyor. Salamurasını alıp suyunu da sıkabilirsiniz. İstersek meyveyi direkte yiyebiliriz ama ben sulandırarak meyve suyunu tüketmeyi öneriyorum” dedi.

    Yaşlanma etkilerini azalıyor

    Diyetisyen Arslan, Gilaburu meyvesinin yaşlanma etkilerini azalttığını belirtip, “Tüm bu özellikleriyle Gilaburu meyvesi; antioksidan, antikanserojen, antimikrobiyal etkiye sahiptir. Özellikle antioksidan yapısı bizim için önemlidir çünkü vücuttaki serbest radikalleri bağlayarak vücudu hastalıklara karşı korur. Zengin içeriği ile Gilaburu’ya baktığımızda tansiyon ve kalp hastalarının tüketebileceğini görüyoruz. Yaşlanma karşıtıdır diyoruz çünkü anti-aging etkili besinler arasındadır” diye konuştu.

    “Kansere karşı koruyor”

    Gilaburunun kansere karşı koruyucu olduğunu belirterek, “Kansere karşı koruyucudur. Doğal savunma mekanizmamıza yardımcıdır. Böbrek taşlarını ve kumunu düşürmeye yardımcı olduğuna dair araştırmalar vardır. İdrar yolu enfeksiyonun da kullanılabilir. Kadınlarımızda özellikle doğum sonrası spazmlara ve adet sancılarına iyi gelir. Uykusuzluğu giderir. Son olarak da zayıflama diyetlerinde yardımcıdır. Meyve suyu özellikle şekersiz bir şekilde tüketildiğinde yağ yakımını hızlandırır. Bu meyve için 3 önemli nokta unutulmamalıdır; Meyvenin suyu 1’e 1/4 oranında sulandırılarak tüketilmelidir, mide ve bağırsak ülseri olan hastalar tüketmemelidir, herhangi bir alerjik reaksiyon görüldüğünde tüketimi bırakılıp doktorunuza danışılmalıdır. Bu grup haricinde günlük beslenmenize ekleyebilirsiniz.” şeklinde konuştu.