Etiket: Kamu

  • Kamu Kurumları ve STK’lar doğal kaynakların korunması için bir araya geldi

    TEMA Vakfı temsilciliği tarafından ‘doğal kaynakların korunması’ adına kurumlararası işbirliğini arttırmak adına istişare toplantısı yapıldı.

    Akpınar, Akçakent, Boztepe, Çiçekdağı , Kaman, Mucur ilçelerinde yer alan doğal kaynakların korunması ve atık miktarlarını azaltmak amacıyla İlçe Kaymakamlıkları, Belediyeler, Milli Eğitim, Tarım İl Müdürlüğü ve Üniversite yetkilileri ile bir araya gelindi.

    Politik, Kültürel ve Ekonomik katkının arttırılması adına sivil toplum örgütlerinin katkısının sağlanması ve hizmet kalitesini arttırmak amacıyla ‘Ambalaj atıklarının kaynağında ayrıştırılması ve geri dönüşüm’ projesi başlatıldı.

    Valilik tarafından onaylanan proje Kırşehir’in tüm ilçelerinde hayata geçirilecek.

  • Melih Akkurt: “Kamu ihalelerinde en düşük teklif sorgulanacak”

    Avukat Melih Akkurt, Danıştay’a yaptıkları başvurular sonrasında kamu ihalelerinde yeni bir dönemin başladığını ve 26.5 milyar TL’lik ihaleler için en düşük tekliflerin sorgulanacağını açıkladı.

    Yoğun süren hukuk mücadeleleri sonrasında gerekli yasal düzenlemelerin yapıldığını söyleyen Melih Akkurt, “Kamu İhale Kurumu’nun yaptığı son düzenlemelerle mal alımlarında en düşük teklifin sorgulanması dönemi başladı” dedi.

    Akkurt, “Bu da 26,5 milyar liralık kamu mal alımlarında kaynağın daha etkin ve verimli kullanılmasını beraberinde getirecek. En düşük değil, en doğru teklif tercih edilecek. Bu düzenlemeden tüm Türkiye kazanacak” ifadelerini kullandı.

    Danıştay’a götürüldü

    Avukat Melih Akkurt söz konusu süreç için uzun bir hukuk mücadelesi verdiklerine dikkat çekti. Mal alım ihalelerinin artık düşük teklif sorgulaması yapılmadan sonuçlandığını fark ettikten sonra hukuki girişimlerini başlattığını ifade eden Melih Akkurt, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun da yaptıkları başvuruyu haklı bulduğunu ifade etti. Danıştay’ın yaptığı inceleme sırasında Kamu İhale Kanunu’nun aşırı düşük teklif sorgulamasını gerekli gördüğünü ancak Kamu İhale Kurumu’nun bir yönetmelikle mal alımlarında bu gerekliliği ortadan kaldırdığını tespit ettiğini belirtti. Yasayla getirilen bir düzenlemenin yönetmelikle ortadan kaldırılmasının mevzuata aykırı olduğu sonucuna varıldığını söyleyen Melih Akkurt, “Danıştay tüm bu tespitlerle, Mal Alımları İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin ilgili bölümlerinin yürütmesini durdurdu. Bir yasal boşluk oluşmaması için de Kamu İhale Kurumu’nun yeni bir düzenleme yapması gerekliliği oluştu. Bu konudaki gereken adım da atıldı” dedi.

    Düzenleme yapıldı

    Kamu İhale Kurumu’nun kendisinden beklenen düzenlemeyi bu yıl yaptığını ve mal alım ihalelerine yeni bir düzen getirdiğini ifade eden Akkurt, yönetmeliğe yeni bir bölüm eklendiğini söyledi. Böylece 2017 yılı için, idarelerin bütçe yapısına göre 1 milyon 73 bin 525 TL veya 1 milyon 789 bin 213 TL olarak uygulanan eşik değerin dört katı değerindeki veya üstündeki alımlara gelen tekliflerin aşırı düşük sorgulamasına tutulmasının zorunlu tutulduğunu söyleyen Akkurt, “Bu işlem yapılmazsa da ihalenin sonlandırılması gerekecek” ifadelerini kullandı.

    “Para ve zaman kaybının önüne geçilecek”

    Böylece yapım işleri veya hizmet alımı ihalelerinde uygulanan aşırı düşük teklif incelemesinin mal alım ihaleleri için de zorunlu hale geldiğini vurgulayan Melih Akkurt şöyle devam etti: “Kamunun mal alım ihaleleri, 2016 yılında 26.5 milyar TL’ye ulaştı. 2017 yılında bu rakamın daha da artması bekleniyor. Yapılan düzenleme bu alandaki alımların çok daha etkin yönetilmesini sağlayacak. Düşük teklif sunan firma açıklamasını yapmak zorunda olacak. İhalenin en düşük teklife bırakılması sonucunda alımın tamamlanmaması ve idarenin daha yüksek bedelle alımı yeniden gerçekleştirmesi söz konusu olmaktaydı. En düşük fiyatı sunan firmaya iş sorgusuz verildiğinde, yaşanan para ve zaman kaybı kamuya ciddi zarar veriyordu. Artık bunun önüne geçilecek. Daha işin başında ihaleyi başarıyla tamamlayabilecek firmalarla, tamamlayamayacak firmalar ayrıştırılacak ve işi bitiremeyecek istekliler ihale dışında bırakılacak. Bir başka deyişle, kamu elindeki kaynağı daha verimli bir şekilde, zaman kaybına uğramadan kullanabilecek”.

    “Yol haritası belirlenmeli”

    Ancak yapılması gerekenlerin bununla da sınırlı olmadığını söyleyen Melih Akkurt, “Bir adım daha kaldı. Aşırı düşük teklif tespit-sorgulamasına yönelik olarak yapılan düzenlemenin nasıl ve ne şekilde yapılacağına ilişkin Kamu İhale Genel Tebliğinde açıklama ve düzenleme yapılması gerekiyor” dedi.

    Söz konusu düzenlemenin yapılması durumunda yapım işleri ve hizmet alımlarında olduğu gibi mal alımlarında da aşırı düşük tekliflerin tespit ve sorgusuyla ilgili sürecin netleşeceğini ifade eden Akkurt,”Kamu İhale Kurumu’na burada önemli bir görev daha düşüyor. Kurum, ivedilikle bir yol haritası belirlemeli. Böylece kamu kurumlarına, ihtiyaç duydukları rehberlik hizmetini vermiş olacaktır. Unutulmasın ki, kamu alımlarında sorunlu isteklilere verilen teklifler, tüm ülkeye zarar olarak dönüyor. Tamamlamayan teklifler, tekrarlanan alımlar, yeniden yapılan planlamalar, bu ülkenin geleceğinden çalıyor. Türkiye’nin, yoğun küresel rekabet ortamında bir dakika bile kaybetmeye tahammülü yok. Böyle bir ortamda iyi kurgulanmamış ihale düzenlemeleri, ‘ayağa taş bağlamaya’ benziyor. Umut ediyorum ki, son düzenlemeler de hızla tamamlanacak veihalelerde artık en etkin ve verimli tekliflerin yarışacağı bir ortam sağlanmış olacak. Bundan sonra da kamu alımlarının daha etkin olabilmesi için, duyarlı bir vatandaş olarak çalışmalarımı sürdüreceğim” dedi.

  • Şeker: “Kamu çalışanlarının yüzünü güldürdük”

    Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi Numan Şeker, toplu sözleşmede Türkiye’nin içeride ve dışarıda yaşadığı olağan durumun dikkate alındığını ifade ederek, “İki yılda yüzde 17,54’lük zam ile kamu çalışanlarımızın yüzünü yine güldürdük” dedi.

    Ağustos ayında 5 milyonu aşkın memur ve memur emeklisinin merakla beklediği 4. dönem toplu sözleşmede mutabakata varıldı. Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi Numan Şeker, yaptığı açıklamada, “Ülkenin içinde bulunduğu çetin şartlar ve hassas süreçler dikkate alındığında varılan uzlaşmanın bir gerginlik ihtimalini devre dışı bırakmasını, en az elde edilen kazanımlar kadar değerli görüyoruz. 15 Temmuz gibi ciddi bir badireyi henüz atlatmış ve bunun bir devamı olarak gördüğümüz küresel kuşatmanın giderek kesifleştiği ülkemizin bu şartları dikkate alındığında elde ettiğimiz kazanımların değeri daha iyi anlaşılacaktır” dedi.

    Numan Şeker, “Geçen dönem, ülkenin kaosa sürüklenmesinin istendiği 15 Temmuz darbe hain darbe girişimi öncesi toplu sözleşme yapıldı. O şartlar içinde memura genel itibari ile yüzde 18 gibi bir zam elde edildi. Bu dönemde ise ülkemizin içeride ve dışarıda neredeyse bir savaş halinin yaşandığı durum söz konusudur. Masada çatışmayı değil uzlaşmayı tercih eden bir tavır sergileyerek, 17,54’lük bir kazanımla ayrıldık. Bir önceki yıla göre 0,5 puanlık bir düşüş söz konusu olmuştur. Genel itibariyle de kamu çalışanlarımızı yüzünü bir güldürecek bir kazanımdır” diye konuştu.

    “Yüzde 17,54 zam, 258 maddelik kazanım sağladık”

    14 Ağustos tarihinde kamu işveren heyetinin ilk teklifinin kabul edilemez olduğunu hatırlatan Numan Şeker, “2018 için 3+3 ve 2019 için 3+3 olarak açıklanan ilk teklif, 15 Temmuz’u yaşamış bir Türkiye’nin şartlarının farkında olmakla birlikte memurun rıza göstermeyeceği bir teklifti kabul edemezdik. Sunulan teklifin bir miktar daha artırılmaması durumunda imza atmayacağımızı beyan ettik. Türkiye’nin şartlarını biliyorduk ancak memurun razı olmayacağı bir teklife ‘evet’ diyemezdik ve demedik. Yeni bir teklif beklerken boş durmadık ve hükümet yetkilileri, sayın bakanlar, Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmeler yaptık. Bir yandan da genel başkanlar ve il başkanlarımızla istişare toplantılarımızı sürdürdük, yol haritamızı değerlendirdik. Son gece mutabakatsızlık netleşmişti. Kamu İşvereni tarafından yeni bir olumlu adım atıldı. Olabileceğin ve alınabileceğin son noktasını gördükten sonra gece saatlerinde başkanlarımızla istişare ettik ve nihayet uzlaşma sağladık. 3+3+3+3 olarak sunulan ilk teklifte 27 milyar olan bütçe payını 9 milyar TL artırdık. Sunulan ilk teklifte yüzde 12,5 olan oranı yüzde 17,54’e çıkararak yüzde 40 oranında bir artış sağladık. Zam oranlarının enflasyonun altında kalması halinde aradaki fark kadar enflasyon farkı zammı maaşlara yansıtılacak. Bunun yanı sıra kamu çalışanlarımız için 258 maddelik bir kazanım elde ettik” diye konuştu.

    En düşük memur maaşında 422 liralık artış

    En düşük kamu görevlisi maaşında 422 TL’lik artış sağlandığının altını çizen Şeker, “En düşük memur maaşı 2018’in ilk yarısında bin 945 TL, 2019’da 2093 TL’ye yükselecek. En düşük memur maaşı, aile yardımı dahil 2018’in ikinci yarısında 2 bin 929; 2019’un ikinci yarısına gelindiğinde 3 bin 198 TL’ye yükselmiş olacak. En düşük memur emeklisi maaşı 1 Ocak 2018 itibariyle 2.093 TL’ye yükselecek. Emekli olan kamu görevlisine 1 Ocak 2018’de 1.448 TL tazminat ödemesi yapılmasını sağladık. Toplu sözleşme ikramiyesi yüzde 17,54 artırılarak 91 TL olarak ödenecek. 4/C’li personele 256 TL ek ödeme verilmesini, 95 TL tutarında da fazla çalışma ücreti almasını sağladık. Öte yandan 2.334 TL olan maaşı, yüzdelik zam ve ek ödeme artışı ile birlikte 2.492 TL’ye çıkacak ve ocak ayında toplam maaş artış oranı yüzde 6,77’ye ulaşacak. 4/C’li personele çalışmayan eşi için ise 270 TL eş yardımı ve 63 TL çocuk yardımı verilmesini sağladık” şeklinde konuştu.

    Şeker, “Memur-Sen’in bugüne kadarki kazanımlarını anlayabilmek için, bizim yetkili olduğumuz dönemlerden önceki toplu sözleşme sonuçlarına bakılması yeterli olacaktır. Enflasyonun yüzde 10’u geçtiği dönemlerde, imza attıkları yüzde 2+2’lere, 3+3 gibi artışlara başarı diyenlerin bugün ürettiğimiz kazanımlara dil uzatmalarını gayri ciddiliğin son sürümü olarak değerlendirdiğimizi ifade etmek isteriz. Öyle anlaşılıyor ki Memur-Sen’in, yıllardır elde ettiği yüksek oranlı kazanımlar ciddi bir çıta oluşturmuştur ve kimi sendikalar Memur-Sen öncesi dönemin kazanımlarını unutup kendi dönemlerinde hayalini kurup teklif dahi edemedikleri Memur-Sen’in kazanımlarını değerlendirmektedirler” dedi.

  • 2018-2019 Yıllarını Kapsayan 4. Dönem Kamu Kesimi Toplu Sözleşme takvimi belli oldu

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sarıeroğlu, yapılan değerlendirme ve raporlar doğrultusunda müzakereleri 10 Ağustos ve 11 Ağustos tarihlerinde gerçekleştireceklerini bildirerek, “Sonrasında da Kamu İşveren heyeti olarak da 14 Ağustos’ta teklifimizi sunacağız” dedi.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sarıeroğlu, 2018-2019 Yıllarını Kapsayan 4. Dönem Kamu Kesimi Toplu Sözleşmesi Görüşmeleri’nin birinci oturumuna katıldı. Toplantının ardından toplu sözleşme takvimini açıklayan Bakan Sarıeroğlu, 4. Dönem 2018-2019 yıllarını kapsayacak, 5 milyon kamu çalışanı ve emeklisini kapsayacak şekilde 4. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin ilk toplantısını gerçekleştirdiklerini belirterek, “İstişare ve diyaloğun içini dolduracak biçimde güzel bir başlangıç yaptığımızı düşünüyorum tüm heyetimizle ve başkanlarımızla birlikte. Basına açık bölümden sonra yaptığımız toplantıda da önümüzdeki 21 günlük süreçteki çalışma takvimimizi belirledik. Bu kapsamda 2 Ağustos Çarşamba gününden 10 Ağustos Perşembe gününe kadar hizmet kollarımıza ilişkin komisyonlarımızı oluşturduk. Onlar bir çalışma takvimi içerisinde çalışmalarını gerçekleştirecekler. Bu bağlamda büro, bankacılık, sigortacılık, eğitim-öğretim, bilim, sağlık ve sosyal hizmetler iş kolumuz yarın ve ertesi gün çalışmalarını gerçekleştirecekler. Yerel yönetimler hizmetleri, ulaştırma hizmetleri, kültür ve sanat hizmetleri cuma günü çalışmasını gerçekleştirecek; bayındır, inşaat ve köy hizmetleri hizmet kolumuz, basın-yayın, iletişim, enerji, sanayi ve madencilik hizmet kollarında da cumartesi günü çalışmalar gerçekleşecek” ifadelerini kullandı.

    “14 Ağustos’ta teklifimizi sunacağız”

    Bakan Sarıeroğlu, pazartesi günü tarım-ormancılık hizmetleri, diyanet ve vakıf hizmet kollarında toplu sözleşme tekliflerinin değerlendirmesinin yapılacağını bildirerek, “Sonra bu değerlendirmeler yapıldıktan sonra biz yine hem Kamu İşveren Heyeti ve Kamu Görevlileri Sendika Heyeti ile bir araya gelip buralarda yapılan değerlendirme ve raporlar doğrultusunda müzakerelerimizi 10 Ağustos ve 11 Ağustos tarihlerinde gerçekleştireceğiz. Sonrasında da Kamu İşveren heyeti olarak da 14 Ağustos’ta teklifimizi sunacağız. Amacımız, yasal süreler içerisinde, 21 günlük süre içerisinde hakeme gitmeden bu sözleşme dönemini sosyal barış içerisinde, konuşarak, uzlaşıyla tamamlamak. Karşılıklı olarak inşallah güzel bir toplu sözleşme dönemi geçirmeyi arzu ediyoruz. Kamu çalışanlarımıza, kamu emeklilerimize de güzel müjdeler vermek istiyoruz. Bununla ilgili inşallah verimli bir çalışma dönemi gerçekleştireceğiz” şeklinde konuştu.

    “Bu işin esası diyalog ve uzlaşı, bunun için masa etrafında buluşmak ve konuşabilmek esastır”

    Bakan Sarıeroğlu, bir gazetecinin sendikaların tekliflerini nasıl değerlendirecekleri sorusu üzerine, “Bunların önce bir teknik çalışmalarla ilgili biliyorsunuz bir çalışma usulümüz var. Bu bağlamda önce alt komisyonlarımızda teklifler değerlendiriliyor. Zaten Devlet Personel Başkanlığı’na geldiği andan itibaren biz kendi Bakanlığımızda da bir heyet oluşturmuştuk. Önce müzakereler yapılacak, bu işin esası müzakere. Müzakere ile belirleyeceğiz, karşılıklı, iyi bir müzakere süreci sonunda ülkemize, milletimize, tüm bekleyenlere güzel haberler verebileceğimiz sonuçlar almayı umut ediyoruz. Bu platform açık bir platform, içerik de toplantının yapılış şekli de her sene aynı şekilde uygulanıyor. Tabii ki konfederasyonlarımız görüşlerini, önerilerini söyleyecekler, biz de demokratik olgunluk içerisinde bunları dinleyeceğiz. İlerleyen süreçlerde de karşılıklı olarak görüşlerimizi birbirimize aktaracağız. Bu işin esası diyalog ve uzlaşı, bunun için masa etrafında buluşmak ve konuşabilmek esastır, bunu gerçekleştirdik. Herhangi bir süre sınırı olmadan, herhangi bir kısıtlama olmadan bütün taraflar görüş ve önerilerini paylaştı. Karşılıklı eleştirilere cevap verilen bir platform değil bu platform bu bağlamda başkanlarımızın tüm söylediklerini not aldık, önümüzdeki dönemde de değerlendirmelerimizi karşılıklı yapacağız inşallah” cevabını verdi.

    “Bütün kamu görevlilerini ilgilendiren 92 tane genel teklifimiz var”

    Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ise bir gazetecinin “Toplu sözleşmenin nasıl sonuçlanmasını bekliyorsunuz?” sorusu üzerine, şunları kaydetti:

    “Toplu sözleşme 5 milyon çalışanı ilgilendiriyor dolayısıyla 20 milyon bir aileye tekabül ediyor. Ülkenin dörtte biri dolayısıyla bütçeden iki yılı belirleyecek olan, 6 ay önceden yapılan bir sözleşme. 2018-2019’u kapsayacak tekliflerimizi Devlet Personel aracılığıyla Kamu İşveren Heyetine sunduk. Bugün de genel çerçeveyi beraber konuştuk. Bu saatten sonrası tekliflerin komisyonlarda elimine edilmesi, tasnif edilmesi ve daha sonra da tekrar masaya gelerek masada uzlaşılabilecek başlıklar üzerinde mutabakatın sağlanması ve peşinden bütün kamu görevlilerini ilgilendiren genel tekliflerin ifade edilebilmesi. Çünkü 92 tane genel teklifimiz var bütün kamu görevlilerini ilgilendiren. 658 tane de hizmet kolu teklifi var, toplamda 750 teklife tekabül ediyor. Kamunun geniş olması dolayısıyla, çalışan sayısının çok geniş olması dolayısıyla bazıları spesifik teklifler o yüzden bu sürecin müzakeresi bugün itibariyle başlamıştır. Ben, Sayın Bakana gösterdikleri nezaket için de teşekkür ediyorum ve kendilerine de tekrar hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Sonucun da kamu görevlileri, emekliler açısından hayırlı olması temennimi baştan ifade ediyorum. Süreç bu saatten itibaren başlamıştır.”

  • Kamu görevlilerinin 4. Dönem Toplu Sözleşmelerine ilişkin görüşmeler 1 Ağustos’ta başlıyor

    Kamu görevlilerinin 2018 ve 2019 yıllarını kapsayan önümüzdeki iki yıllık dönemde yararlanacağı mali, sosyal ve özlük hakları ile çalışma şartlarının, demokratik haklarının belirleneceği 4. Dönem Toplu Sözleşmelerine ilişkin görüşmeler 1 Ağustos Salı günü başlıyor.

    Toplu Sözleşme görüşmelerinde Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti’nin başkanlığını en çok üyeye sahip konfederasyon konumunda bulunan Memur-Sen’in Genel Başkanı Ali Yalçın yürütecek. Memur-Sen kamu görevlerinin geneline ilişkin toplu sözleşme görüşmelerine yetkili konfederasyon sıfatıyla katılırken, on bir hizmet kolunun tamamında da Memur-Sen’e bağlı sendikalar, yetkili sendika sıfatıyla masada olacak. Memur-Sen Genel Başkanı ve Kamu Görevlileri Sendikaları Heyet Başkanı Ali Yalçın, 1 Ağustos’ta başlayacak 4. Dönem Toplu Sözleşme sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    “Sendikal rekabetin, örgütlenmeye dair çekişmenin toplu pazarlık süresince kenarda tutulması, oyun dışı bırakılması gerekiyor”

    Yalçın, Toplu Sözleşme masasının ve toplu pazarlık görüşmelerinin asli öznesinin kamu görevlileri, gündeminin ise kamu görevlilerinin hakları olduğunun bilinciyle süreci yürütmenin ve sonucunda da kamu görevlilerinin haklarını, huzurunu, refahını artırmanın gayreti içinde olacaklarını söyleyerek, “Amacımız, kamu görevlilerinin haklarını korumak, artırmak ve milletimize hizmet eden kamu görevlilerini yeni haklarla tanıştırmak. Bu amacın gerçekleştirilmesine katkı sunulmasını ve bu doğrultudaki gayret ve çalışmalarımıza katılım sağlanmasını istiyor ve bekliyoruz” ifadesini kullandı.

    Toplu Sözleşme masasında yapılacak pazarlığın, alınacak kararların, varılacak uzlaşmanın ya da uzlaşmazlık durumunun 5 Milyon’dan fazla insanı doğrudan 20 Milyon insanı ise dolaylı olarak olumlu/olumsuz etkileyeceğini belirten Yalçın, “Toplu pazarlık süreci, 7’den 77’e, erkekten, kadına, çocuktan, gence hemen her kesimi ilgilendiriyor. Gerek özne gerekse konu bakımından bu kadar kapsamlı bir süreçte, hem masada hem de sahada emek örgütlerinin ortak tavır içerisinde, Kamu İşvereni’ne karşı ortak akılla, ortak taleplerle, ortak hedeflerle hareket etmesi gerekiyor. Sendikal rekabetin, örgütlenmeye dair çekişmenin toplu pazarlık süresince kenarda tutulması, oyun dışı bırakılması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

    “Fikri ve fiili farklılıklarımızı masanın dışında bırakıp ortak tavırla, ortak kararla, ortak hedefle hareket edelim”

    Toplu sözleşmede yetkinin Memur-Sen’e ve bağlı sendikalarına ait olmakla birlikte toplu pazarlık sürecinde kamu görevlilerinin beklentilerini, taleplerini kazanıma dönüşmesi doğrultusunda hareket etmenin bütün konfederasyon ve sendikalara ait bir sorumluluk olduğunu kaydeden Yalçın, “Bu noktada, Kamu İşveren Heyeti ile eşit taraf statüsünde olan Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti’nde temsilcisi bulunan Kamu-Sen ve KESK başta olmak üzere bütün konfederasyon ve sendikalardan, toplu sözleşme süreci boyunca pazarlığın gündemindeki konular önceliğinde bir tutum sergilemesini bekliyoruz. Toplu sözleşme teklifleriyle, pazarlıkla ilgisi bulunmayan, emek örgütleri arasında çatışma ve çekişmeye oluşturma potansiyeli bulunan konuları gündeme getirmeme noktasında ortak bir tutum içerisinde olmalıyız. Kamu İşveren Heyeti’nin, toplu pazarlık sürecindeki birlikte hareket etme pozisyonu, masa boyutuyla Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti’nde saha boyutuyla bütün emek örgütlerinde de hakim olmalı. Her emek örgütünün kendi kurumsal kapasitesini oluşturan örgütlü güç, toplu pazarlık sürecinde emeğin, kamu görevlilerinin örgütlü gücünün bir bileşeni olarak hissedilmeli. Bunu gerçekleştirirsek; Kamu İşveren Heyeti’nin masada karşısında 20 milyon insandan oluşan bir kitlenin olduğunu kavrayarak hareket eder, pazarlık noktasında bu gerçeği içeren tekliflerle, cevaplarla masaya gelir. Aksi yöndeki tutumlar, emek örgütlerinin siyasi konjonktüre, ideolojik perspektife ilişkin görüş ve duruş ayrılıklarını öne çıkartan tavır ve beyanlar, kamu görevlilerine zarar verir. Emek örgütleri, bu süreçte yetkili konfederasyon ve sendikalara zarar vermenin değil kamu görevlilerine toplu sözleşmeyle daha fazla hak elde etmenin derdinde olmalılar. Memur-Sen’i nasıl hırpalarız sorusuna değil toplu pazarlıkta kamu görevlilerinin lehine nasıl katkı sağlarız sorusuna cevap aramalılar. Bu çerçevede, Kamu Görevlileri Sendikaları Heyet Başkanı olarak bütün emek örgütlerine özelde Kamu-Sen ve KESK’e çağrım; toplu pazarlık masasında, toplu sözleşme sürecinde emek örgütleri olarak, kamu görevlilerinin haklarını koruma ve artırma sorumluluğunu üstlenen özneler olarak gerçekten toplu şekilde hareket edelim. Fikri ve fiili farklılıklarımızı masanın dışında bırakıp ortak tavırla, ortak kararla, ortak hedefle hareket edelim. Masada ve sahada göstereceğimiz ortak tavır, kamu görevlilerine sadece ve sadece kazandırır. İnsanca yaşamaya uygun maaş ve ücret için, insan onuruna uygun sosyal, demokratik haklar ve çalışma şartları için birlikte hareket edelim kamu görevlilerinin beklentilerini, taleplerini kazanıma dönüştürelim. Tıpkı köylerde köye su getirmek için yapılan imece yöntemini hayata geçirelim. Küslükleri, farklılıkları, bireysel hedefleri, kişisel bakışları, rekabeti bir kenara koyup köye su gelsin iradesiyle hareket eden Anadolu’nun fedakar köylülerinin imece tavrını toplu sözleşme sürecinde hakim kılalım. Kamu görevlileri sendikacılığı alanında faaliyet gösteren bütün emek örgütlerine çağrımız budur. Beklentimiz, kamu görevlilerinin alın terinin değerini artırma pazarlığında, emek örgütlerinin örgütsel rekabetin devre dışı bırakılması ve toplu pazarlık masasından daha fazla kazanımla kalkmayı hedefleyen emek tarafının temsilcilerinin duruşuna refakat edilerek güç katılmasıdır” şeklinde konuştu.

    “Örgütlü gücümüzün arkasındaki bütün kamu görevlilerinin çağrımıza olumlu cevap vereceğine yürekten inanıyorum”

    Kamu Görevlileri Sendikaları Heyet Başkanı ve Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, sözlerini şu şekilde tamamladı:

    “Bu perspektifle hareket edersek, kamu görevlilerinin merkez özne olduğu bilinciyle süreci yönetirsek ve sürecin bütün aşamalarında ve her anında kamu görevlilerinin 1 Ocak 2018’ten itibaren gelecek iki yılda emeklerinin karşılığı olarak ödenecek maaş ve ücretlerin belirleneceği gerçeğine uygun davranırsak 4. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin, kamu görevlileri için yeni ve kapsamlı kazanımlarla, sendikacılık, sendikalar ve sendikacılar içinse vicdanı açıdan rahat olmakla sonuçlanacağına inanıyorum. Bu inançla, derdi kamu görevlilerinin kazanması, adil paylaşımın hakim olması, emeğin hak ettiği değeri alması olan bütün emek örgütlerinin ve yöneticilerinin ve elbette örgütlü gücümüzün arkasındaki bütün kamu görevlilerinin çağrımıza olumlu cevap vereceğine yürekten inanıyorum. 4. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin başta kamu görevlilerimize olmak üzere bütün milletimize, ülkemize, sendikal kültüre, sendikacılık zeminine ‘emeğin hakkını aldığı, ekmeğin hakça paylaşıldığı, kamu görevlilerinin insan onuruna uygun çalışma şartlarına sahip olduğu bir Türkiye açısından milat oluşturacak sonuçlarla tamamlanmasını temenni ediyorum. Bu temennimizin gerçekleşmesi için gereken gayreti ve kararlılığı, daha önceki toplu pazarlık süreçlerinde olduğu gibi 4. Dönem Toplu Sözleşmede de göstereceğiz.”