Etiket: Kampta

  • (Özel Haber) Geleceğin bilim insanları bu kampta yetişiyor

    Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) Afyonkarahisar’da devam eden 25. Bilim Olimpiyatları Yaz Kampında öğrenciler ulusal ve uluslararası yarışmalara hazırlanırken, gelecekte Türkiye’nin bilim insanı olmaya namzet öğrencilerinin hedefi ise yarışmalarda daha fazla altın madalya kazanarak ülkenin göğsünü kabartmak.

    Kentte termal bir otelde 9 Eylül’de başlayan ve 23 Eylül’e kadar devam edecek olan 22. Ulusal Ortaokul Bilim ve 25. Ulusal Bilim Olimpiyatları kampı tüm hızıyla devam ediyor. Kampa katılan 150 öğrenci ulusal ve uluslararası yarışmalarda Türkiye’yi temsil edecek takım arasında olmak için adeta bir birleriyle yarışıyor. Yoğun bir teorik eğitim alan öğrenciler ayrıca yapılan etüt çalışmalarında da kendilerini gösterip, kanıtlamak için yoğun çaba sarf ediyorlar.

    Kamp ile ilgili İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan Sakarya Üniversite Fizik Bölümü Öğretim Üyesi ve TÜBİTAK Bilim Olimpiyatları Fizik Komite Başkanı Hacı Ahmet Yıldırım, kampta öğrencilerin ilerleyen dönemlerde yapılacak olan yarışmalara hazırlandıklarını ifade etti. Yıldırım, “Burada 25. Bilim Olimpiyatları Yaz Kampı yapılıyor. Bu Uluslararası Bilim Olimpiyatları, ki temel olarak 6 dalda yapılıyor fizik, kimya, biyoloji, bilgisayara ve ortaokul matematik şeklinde. Türkiye’de ulusal ve uluslararası yarışmalarda bizi temsil edecek takımı seçmenin ilk ayağı bu. Şu anda ulusal yarışma için bir kamp yapılıyor. Burada kampta sabah 09.00 ile 17.30 arasında çocuklar teorik dersler görüyorlar, fizik alanında. Aynı zamanda etütleri de var. Bu işin program kısmı, içerik olarak da temel fizik bilimlerinde ilk aşamada ikinci aşama sınavına hazırlık mahiyetinde konular gösteriliyor. Akşamları da bunlarla ilgili konular çözülüyor. Tabii bu normal lise müfredatı gibi değil biraz daha ağır müfredatı var buranın” diye konuştu.

    “Hedefimiz bu yıl 2 altın madalya”

    Türkiye’nin geçmiş yıllara göre uluslararası yarışmalarda bilim alanında önemli mesafeler kat ettiğini dile getiren Yıldırım şunları söyledi:

    “Geçmiş yıllara bakıldığı zaman son 10 yılda stabil bir hal almış durumda yani biz fizik olarak neredeyse her sene 4 veya 5 madalya alıyoruz. Ama şu anki hedefimiz altın madalya sayısını arttırmak. Tabi gelen öğrencinin de bilgi seviyesi çok önemli fakata genel olarak baktığımızda bir artış olması yönünde çalışıyoruz. Fakat seviyelerde iyi mesela fizikte en son bir önceki olimpiyatta 3 gümüş, 2 bronz vardı yani çok ciddi madalyalar alınıyor. Neredeyse her sene 3 gümüş var şuan ki hedef bunların altına çıkartılması. Toplamda da zannedersem bu 25 yıl içerisinde 11 altın madalyamız var. Hedefimiz bu yıl 2 altın madalya. Ama genel olarak değerlendirirsen olimpiyatlarda Türkiye başarılı bir ülke.”

    “Çok ciddi başarılara sahip olabilecek çocuklar bunlar”

    Bu tür organizasyonları daha fazla duyulması ve geliştirilmesinin Türkiye’ye çok şey katacağını vurgulayan Yıldırım, kampa katılan çocukların ve gençlerin mühendislik ve tıp başta olmak üzere bir çok alanda önemli başarılara imza atacaklarına da inandığının altınız çizdi. Yıldırım, “Ümidimiz, bu organizasyonlar Türkiye’de biraz daha fazla duyulur çünkü gerçekten çok önemli organizasyonlar. Hem Türkiye’ye hem de çocuklara çok şey katıyor bu organizasyonlar. Bunlar gelecekte Türkiye’nin bilim insanı olmaya namzet çocuklar. Yani sadece temel bilimlerde değil mühendislik alanlarında da, tıp alanlarında da çok ciddi başarılara sahip olabilecek çocuklar bunlar. Dolayısıyla ülkede ne kadar çok tanınırsa buraya da o kadar çok kaliteli öğrenci gelir ve başarımızda o kadar artar” diye konuştu.

    Öte yandan, kamp komitesi tarafından yoğun bir program ile yarışmaya hazırlanan öğrencilere barbekü partisi de yapıldı.

  • Hemofilili çocuklar kampta moral depoladı

    Türkiye Hemofili Derneği’nin Bursa’nın İznik ilçesinde düzenlediği “hemofili yaz kampı” sona erdi.

    DSİ tesislerinde 5 gün süren kampa başta Bursa, Ankara, Şanlıurfa, Balıkesir, Konya, İran ve İstanbul’dan 2-55 yaş grubu 130 hasta ve yakını katıldı. Hemofililer kampta hayata ve geleceğe umutla bakmayı öğreniyor. Hemofili tıpda tedavisi olmayan, doğuştan genetik bir kan hastalığı. 22 yıl önce kurulan Türkiye Hemofili Derneği’nin başkanı Prof. Dr. Bülent Zülfikar, her yıl düzenlenen kampın İznik etabında hastalara 2 doktor, 3 hemşirenin refakat ettiğini söyledi. Kamp boyunca aralarında profesörlerin de bulunduğu 5 uzman doktor hemofili hastalarına seminer verdi. Hemofili hastaları kamp süresince doktor ve hemşirelerin nezaretinde sabah sporu, yüzme ve organizatörlerin hazırladığı çeşitli yarışma faaliyetlerine katıldı.

  • Kampta ayı paniği

    Uludağ’da kamp yaptıkları çadırlarına gece bir ayının geldiğini düşünen iki öğrenci, jandarma ve arama kurtarma ekiplerini alarma geçirdi.

    Edinilen bilgiye göre, İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi’nde okuyan Bursalı Ahmet Uğur (25) ve Anıl Güldoğan (25) adlı öğrenciler, önceki gün Uludağ’da Kilimli Göl civarında kamp yapmaya başladı. Çadırda kalan öğrenciler, dün gece saatlerinde çadırlarının bulunduğu alanda sesler duymaya başladı. Korktukları için çadırdan çıkamayan öğrenciler, durumu jandarma ekiplerine bildirmek istedi. Ancak telefonlarının çekmemesi sonucu jandarmaya ulaşamayan öğrenciler, daha sonra ulaştıkları 112 Acil Servis ekiplerine durumu aktardı. UMKE, AFAD, jandarma ve milli parklardan iki kılavuzcu ekibe durum bildirildi. Ekipler, 10 kilometrelik yürüyüşün ardından öğrencilere ulaştı. Yanlarında izin belgesi ve alan kılavuzu olmadığı anlaşılan öğrencilerin Uludağ Jandarma Karakolu’na götürülerek ifadeleri alındı. Öğrencilere izin belgesiz ve alan kılavuzu olmadan kamp yapmaları sebebiyle ceza kesildi.

  • Kampta kalan 5 bin 500 Suriyeliye Kuran-ı Kerim dağıtıldı

    Türkiye Diyanet Vakfı ve Diyanet İşleri Başkanlığının birlikte organize ettiği “her çadıra bir Kuran-ı Kerim” projesi kapsamında, Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesindeki Süleyman Şah Konaklama Tesislerinde yaşayan 5 bin 500 Suriyeliye Kuran-ı Kerim dağıtıldı.

    Suriye’de yaşanan iç savaş dolayısıyla Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesine gelerek Süleyman Şah Konaklama Tesislerinde barınan Suriyeli mültecilere yönelik sosyal, kültürel ve dini çalışmalar devam ederken, Diyanet Vakfı ve Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri tarafından her çadıra bir Kuran-ı Kerim hediye edildi.

    Yapılan proje ve dağıtılan Kuran-ı Kerim ile ilgili olarak bir açıklama yapan Şanlıurfa İl Müftüsü İhsan Açık, “Her eve Kuran-ı Kerim projesi kapsamında Türkiye Diyanet Vakfı ve Diyanet İşleri Başkanlığı olarak buradayız. Her çadıra bir Kuran-ı Kerim hediye edeceğiz. Akçakale’deki çadır kentte 5 bin 500 çadır var. Biz de 5 bin 500 çadıra Kuran-ı Kerim hediye edeceğiz. Bundan sonra Suruç Kampımıza da giderek oradaki her çadıra yine bir Kuran-ı Kerim hediye edeceğiz. Hedefimiz, yüreğinde, gönlünde Kuran olup da okuyamayan, evinde Kuranı olmayan kardeşlerimize Kuranı ulaştırmak” dedi.

    Çadır kentteki Kuran-ı Kerim dağıtımına İl Müftüsü İhsan Açık’la birlikte Türkiye Diyanet Vakfı Proje Koordinatörü Ali Güner, Ahmet Hamdi Yeneroğlu, Süleyman Şah Konaklama Tesisi Müdürü Hüseyin Ortaç ve Diyanet İşleri Başkanlığı görevlileri katıldı.

  • Kampta topladığı kuru dal ve ağaç köklerine hayat veriyor

    Kazdağları’nda kamp yapan seramik sanatçısı Burak Çiftci, ormandan topladığı ağaçların dal ve kökleriyle hediyelik dekoratif ürünler yapıyor.

    Çanakkale’de uzun yıllar seramik sanatçılığı yapan 31 yaşındaki Burak Çiftci, Çanakkale seramiğini Kazdağları’ndan topladığı ağaçların dal ve kökleriyle birleştirdi. Çocuk yaşlardan bu yana el sanatlarına ilgi duyduğunu belirten Çiftci, “Uzun yıllardır seramik işiyle uğraşıyorum. Son 2 yıldır bu ürünleri ahşapla birleştirmek istedim. Bunun için özellikle hafta sonları Kazdağları’nda kamplar kuruyorum. Bu kamplarda topladığım ağaçları da ahşap oyma aletleriyle işleyerek seramikle buluşturdum” dedi.

    Çiftci, “Yaptığım mumluğun uçlarını ardıç ağacının gövdesinden yaptım. Bunlar kurumuş ağaçlar. Kesinlikle yeşile zarar vermiyoruz. Altı meşe kaidedir. Dışı da elle tornada şekillendirdiğimiz seramikler. Çok keyifli bir iş. Çünkü tamamen insanların üzerine basıp geçtiği topraktan bir şeyler yapıyorsunuz. İşçiliği biraz fazla ve piyasadaki değeri de belki bu yüzden yüksek, ama çok büyük haz duyuyorsunuz bunları üretirken. Seramiklerde kullandığımız sırlar ve hammadde tamamen sağlığa zararsız. Bin derecede pişiyor. Sofralarınızda rahatlıkla kullanabilirsiniz” şeklinde konuştu.

    Topladığı ağaç parçalarının hiçbirinin birbirine benzemediğini sözlerine ekledi.