Etiket: kalma

  • TESK Genel Başkanı Palandöken: ”Esnafımız, kendisi borçlu kalma pahasına vatandaşın yardımına koşuyor”

    TESK Genel Başkanı Palandöken: ”Esnafımız, kendisi borçlu kalma pahasına vatandaşın yardımına koşuyor”

    Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, ”Vatandaşın faizsiz ve vadesiz kredisi, mahalle kültürümüzün olmazsa olmazı esnafımız, kendisi borçlu kalma pahasına vatandaşın yardımına koşuyor. A’dan Z’ye tüm ürünleri veresiye defteri ile satan esnafımız zor durumda olan halkımızın imdadına yetişiyor” dedi.

    Veresiye defterlerinin sosyal ve ekonomik düzen arasında denge kurduğunu belirten TESK Genel Başkanı Palandöken, “Özellikle pandemi döneminde daha çok kabaran veresiye defterleri, vatandaşımızın ihtiyaçlarını karşılamak için kendisi borçlu kalan esnafımız sayesinde sosyal ve ekonomik düzen arasında denge kuruyor. Öyle ki toplam tutarı milyonları bulan bu defterlerde esnafımız ne faiz işletiyor ne de vatandaşa bir vade koyuyor. Bir ekmek bile yazdıranların olduğu birçok esnafımız var” ifadelerini kullandı.

    Palandöken, esnafın vatandaşı mağdur etmemesinin yanı sıra kendi ürün aldığı yerlere de borçlu olduğunu kaydederek, ”Mahalle kültürümüzün mihenk taşı olan esnafımızın gönüllü olarak üstlendiği, yıllardan beri süregelen bu sosyal yardımlaşma örneğinde kendisinin de zor durumdan geçtiği unutulmamalı. Esnafımızı bitme noktasına getiren marketlerin hiçbirisi veresiye ile çalışmaz. Semtini bir nevi ayakta tutan esnafımızdır. Dolayısıyla bu durumda vatandaşı mağdur etmeyen fakat kendisi de ürün aldığı yerlere borçlu olan esnafımızın veresiye defterleri kabardı” dedi.

  • Çiçekçiler Meslek Komite Üyesi Yılmaz: ”14 Şubat’ta da geç saate kadar çalışma, servis yapma ve Pazar günü açık kalma imkanını elde etmiş olduk”

    Çiçekçiler Meslek Komite Üyesi Yılmaz: ”14 Şubat’ta da geç saate kadar çalışma, servis yapma ve Pazar günü açık kalma imkanını elde etmiş olduk”

    23 No’lu Aktarlar ve Çiçekçiler Meslek Komitesi Üyesi Halil İbrahim Yılmaz, ”Anneler Günü’nde olduğu gibi 14 Şubat’ta da geç saate kadar çalışma, servis yapma ve Pazar günü açık kalma imkanını elde etmiş olduk. Sektörümüz bu destek sayesinde büyük bir mutlulukla yarını bekliyor” dedi.

    Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yılmaz, 23 No’lu Aktarlar ve Çiçekçiler Meslek Komitesi olarak gündeme getirdikleri 14 Şubat Sevgililer Günü’ne denk gelen hafta sonu sokağa çıkma kısıtlamasında sektörün istisna kapsamına alınması yönündeki girişimlerinin olumlu sonuçlanmıştı. Anneler Günü ve 14 Şubat’ta pandemi süresince Covid-19 tedbirleri kapsamında alınan önlemler dolayısıyla çiçekçilik sektörünün çalışamaz hale geldiğini vurgulayan Yılmaz, “365 günde çiçekçiler için 2 gün var. Bu 2 gün onlar için 1 yılın gelirini kazanabilecekleri, 1 yıl rahatlayabilecekleri o 2 özel gün. Anneler Günü ve 14 Şubat. Diğer günler normal ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar. Bu 2 gün pandemi sürecinde sokağa çıkma kısıtlamaları, pazar günü kapalı olma ve gece erken saatte sürenin bitmesinden dolayı bu sektörün çalışamaz hale gelmesini sağladı. Para kazanacağı bu 2 günde para kazanamama riski sektörü çok büyük bir üzüntüye sevk etti. Ankara Ticaret Odası’nın Çiçekçilik ve Peyzaj Sektörü’nün üyeleri olarak biz Valilik nezdinde girişimde bulunma kararı aldık. ATO Başkanı Gürsel Bey, Yönetim Kurulu’ndaki diğer arkadaşlarımla farkındalık oluşturarak girişimlerde bulunduk. Valilik ve İçişleri Bakanlığı nezdindeki girişimlerimizden sonuç aldık. Ben sizin aracılığınızla kendilerine çok teşekkür ediyorum Sayın Valimize ve İçişleri Bakanımıza” şeklinde konuştu.

    Anneler Günü’nde olduğu gibi 14 Şubat’ta da geç saate kadar çalışma, paket şekilde servis yapma ve Pazar günü açık kalma imkanını elde ettiklerini anımsatan Aktarlar ve Çiçekçiler Meslek Komitesi Üyesi Yılmaz, ”Anneler Günü’nde olduğu gibi 14 Şubat’ta da geç saate kadar çalışma, servis yapma ve Pazar günü açık kalma imkanını elde etmiş olduk. Sektörümüz bu destek sayesinde büyük bir mutlulukla yarını bekliyor. Bu çok önemli bir sektör. Neden bu kadar önemsiyoruz bu sektörü? Dünya’da 24 milyar dolar pazarı olan bir sektör. 12 milyar dolarını sadece Hollanda karşılıyor. Türkiye bu pazarda sadece yüzde 0,5 bir etkiye sahip. Ama üretim olarak, üretim çeşitliliği olarak, Anadolu’daki farklılıkları ele aldığımız zaman dünyada bu konuda söz sahibi olabilecek bir ülkeyiz. Birkaç milyar dolar bu pazardan neden katkı almayalım? Neden bu Pazar içerisinde binlerce, milyonlarca, insanın istihdam edileceği bir iş alanı, üretim merkezi olmayalım? Bu sektöre sahip çıkalım ve istihdamın en önemli sektörlerinden biri olan Peyzaj, Çiçekçilik ve üretim sektörünü ayağa kaldıralım istiyoruz” diye konuştu.

    “Yarın herkes bir sevdiğine bir hediye alsın ve yarın herkes mutlu olsun istiyoruz.”

    Yarın ATO ve Kent Konseyi olarak Ankara’daki bütün üreticilerin çiçekçilerin telefon numaralarını servis yaptıkları sırada gittiği yerlere bırakmaları yönünde öneride bulunan Yılmaz,” Ankara Ticaret Odası, Esnaf Odamıza bağlı Çiçekçiler Odası ve Ankara’daki bütün üreticiler, yeme içme sektöründe olan arkadaşlarımız gibi paket hizmetiyle uzaktan satın almayla bir farkındalık oluşturalım ve adreslerini ve telefonlarını bırakarak, kentteki 6 milyon kişinin buralardan satın alma yapmasını sağlayalım ve herkes Anneler Günü’nde olduğu gibi 14 Şubat’ta da mutlu olsun. Ankara Kent Konseyi olarak ATO’nun bu çağrısına cevap verdik. ATO’nun temsilcisi olarak burada olduğumuz için, Kent Konseyi de bütün bileşenleri ile küçük bir hediyeyle mutluluğa ve dayanışmaya paydaş olma sürecine dahil oldu. Yarın herkes bir sevdiğine bir hediye alsın ve yarın herkes mutlu olsun istiyoruz” ifadelerine yer verdi.

  • Rektör Bilgiç’ten akademisyenlere: “Sizlerden ‘dürüst kalma’ sözü istiyorum”

    Rektör Bilgiç’ten akademisyenlere: “Sizlerden ‘dürüst kalma’ sözü istiyorum”

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, ataması yapılan akademisyenlere, “Sizlerden, bundan sonra yapacağınız her türlü işlemde ’dürüst kalma’ sözü istiyorum” uyarısında bulundu.

    Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, doçent ve doktor öğretim üyeliği kadrosuna atanan akademisyenleri Senato Salonu’nda ağırlayarak tebrik etti. Göreve başladığı günden bu tarafa OMÜ’ye yeni katılan ve görevde yükselen akademisyenlerle bir araya gelmeyi önemsediğini ifade eden Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, bu sayede tanışma ve karşılıklı istekleri iletme imkânının doğduğunu belirtti. Toplantıya katılan 9 akademisyenle tek tek tanışarak bölümleri, projeleri ve ilgi alanları hakkında bilgi alan Rektör Bilgiç, onların istek ve önerilerini dinledi.

    “Görevinizi yaparken dürüstlüğünüzden ödün vermeyin”

    Akademisyenlerinden görevlerini yaparken dürüstlükten ödün vermemeleri gerektiğinin altını çizen Rektör Sait Bilgiç, artık değerlendirilen değil değerlendiren olduklarını hatırlattı. Bilgiç, “Ön lisans, lisans, lisansüstü ve doktora düzeyinde öğrencilerimizle muhatap olacaksınız. Onları ölçeceksiniz, değerlendireceksiniz, yetiştireceksiniz. Bunun için sizlerde, olması gereken çok temel kriterler var; bu anlamda yeterliliğiniz, becerileriniz gibi özellikleriniz çok önemli. Ama bunun yanında bir şey daha var ki; eğer bu özellikleriniz onsuz kalıyorsa, meslek etiğinizde, kendiliğinden veya bir baskıyla ya da bir taleple sapmalar olabiliyor. Bu nedenle başlangıçta temel bir ilkeyi vazgeçilmeyecek bir şekilde edinmeniz ve onu hatırlamanız lazım. Sizlerden, bundan sonra yapacağınız her türlü işlemde dürüst kalma sözü istiyorum” dedi.

    Rektör Bilgiç sözlerine şöyle devam etti: “Başlangıçtaki duruşunuz, gelecekteki duruşunuzun da temelini oluşturacak. Yani siz başlangıçta normalden herhangi bir sebeple sapabiliyorsanız sapma eğiliminiz görülüyorsa gelecekte bu çoğalıyor, bununla ilgili talepler ve baskılar her yıl daha da artıyor.”

    “Bundan sonraki atama-yükseltme süreçlerinde de proje şartı arayacağız”

    Üniversitenin gelişmesinde üniversitenin kendi imkânlarının yeterli olmadığına vurgu yapan, dış kaynağa ihtiyaç olduğunu, daha etkili daha yararlı sonuçları olan işlere imza atabilmek için, proje üretmek gerektiğini belirten Rektör Bilgiç, “Mutlaka bir proje üreteceksiniz. Başarılı olabilirsiniz, olamayabilirsiniz. Ama bunu deneyeceksiniz. Bu, TÜBİTAK projesi olabilir, sanayicilerle, sivil toplumla, iş adamlarıyla veya değişik bakanlıklarla işbirliği içinde olabilirsiniz. Bunun için en yaygın proje kaynağı TÜBİTAK. Bunu da denemenizi istiyorum, denedikten sonra devam edeceğinizi biliyorum. Bundan sonraki atama-yükseltme süreçlerinde de proje şartı aramaya başlıyoruz. İkinci uzatmalarınızda en azından bu projeyi denemiş olmanız, değerlendirme aşamasında alınmış olma şartı koyuyoruz. Daha sonraki atama süreçlerinde de bir projenizin kabul edilmesi şartı peyderpey gelecek. Bu nedenle, bu sözünüz de zaten yerine getirilmesi mecbur olan işlemlerinizden birisi için gerekli olacak. Sizlerden proje yapma sözü istiyorum” ifadelerini kullandı.

    Toplantı; akademisyenlerin kendilerini tanıtarak görüş, istek ve dileklerini Rektör Bilgiç’le paylaşmasının ardından toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.

    LGS şampiyonlarını ödüllendirdi

    OMÜ Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, OMÜ Vakfı Başkanı ve Kurucu Temsilcisi Prof. Dr. Metin Yılmaz, Çarşamba İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rıza Karagöz, OMÜ Vakfı Koleji Okul Aile Birliği Başkanı Doç. Dr. Nevran Eylem Akman Gündüz, OMÜ Yapı İşleri Daire Başkanı Barış Alkur, OMÜ Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Emin Günaydın, veli, öğrenci ve idari çalışanların katılımıyla gerçekleşen törende LGS 2020’de üstün başarı gösteren ödüllendirildi. Başarılarıyla Samsun genelinde en üst sıralarda yer alan OMÜ Koleji öğrencileri 0,04 yüzdelik dilimdeki Işıl Banu Karagöz, 0,43’te Melih Bostancı, 0,50‘de Eren Lokumcu ve Yusuf Kaan Akdemir ile 0,82’de yer alan Ahmethan Batur’a gösterdikleri üstün çaba ve başarılarından dolayı “Onur Anıtı” biblosu takdim edildi.

    Ödül töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç; öğrencileri, ailelerini, öğretmen ve idari kadroyu tebrik ederken, OMÜ Vakfı Koleji’nin başarıdaki istikrarı ve öğrencileri geleceğe daha hazır hâle getirecek bir eğitim ve öğretim ortamının temini açısında OMÜ Vakfı ile çalışmalar yaptıklarını vurguladı.

    Bilgiç, katılımcılara törene teşrifleri için teşekkür ederek, öğrencileri, velileri ve öğretmenleri başarılarından dolayı tebrik etti.

  • Erzurum’da Moğollardan kalma 2 ton ağırlığında mancınık güllesi bulundu

    Erzurum’da Moğollardan kalma 2 ton ağırlığında mancınık güllesi bulundu

    Erzurum’da Moğollardan kalma olduğu tahmin edilen 2 ton ağırlığında Orta Çağ’da savaşlarda ve kuşatmalarda, duvarları hasara uğratmak için kullanılan mancınık güllesi bulundu.

    Erzurum’un Aziziye İlçesi Toprakkale Mahallesinde tünel açma çalışmaları sırasında belediye işçileri tonlarca ağırlığında olan 3 gülle buldu. Çalışmalar sırasında 2’si kırılan güllelerden birisi sağ ele geçirildi.

    Belediye ekipleri güllenin görüntüsü açısında farklı bir taş olduğunu fark etmesi üzerine müze müdürlüğüne haber verdi. Tünele gelen arkeologlar taşın mancınık güllesi olduğuna ve müzeye teslim edilmesi gerektiğine karar verdi. Ağırlığının yaklaşık 2 ton olduğu belirlenen gülle iş makinesiyle kamyona yüklenerek Erzurum Müze Müdürlüğüne teslim edildi.

    2 ton ağırlığında ki güllenin Moğollar tarafından kullanıldığı ve bu zamana kadar bulunan mancınık güllerinin en büyük örneklerinden birisi olduğu tahmin ediliyor.

    Doğu Anadolu Bölgesinde bulunan en büyük gülle olduğunu ifade eden Erzurum Müze Müdürü Hüsnü Genç,“ Erzurum’un Aziziye İlçesinde köylüler tarafından bir ihbar geldi. Köy sınırları içerisinde bir gülle olduğunu söylediler. İncelemelerimiz sonrası bu topun Moğollar döneminde kullanılan mancınık güllesi olduğuna karar verdik. Gülle 1.5, 2 ton ağırlığında 1 metre genişliğinde devasa bir top. Özellikle Moğollar döneminde kalelerin surlarını yıkmak için kullanılıyordu. Bu gülle ayrıca Doğu Anadolu Bölgesinde bulunan bu büyüklükte ilk gülle oldu. Top müze müdürlüğünün bahçesine taşıyıp tekrar inceleyeceğiz” dedi.

  • TKYD Başkanı Ali Pandır: “Geç kalma lüksümüz yok değişimi yönetmek zorundayız”

    Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen Kurumsal Yönetim Zirvesi, “Kurumsal Yönetim İçin: Değişim-Denge-Değer” ana temasıyla İstanbul’da gerçekleştirildi.

    Kurumsal yönetim anlayışının Türkiye’de gelişmesi ve en iyi uygulamalarıyla hayata geçirilmesi misyonuyla hareket eden Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin (TKYD), geleneksel hale gelen Kurumsal Yönetim Zirvesi’nin 12’ncisi İstanbul’da düzenlendi. Bu yıl “Kurumsal Yönetim İçin: Değişim – Denge – Değer” ana temasıyla gerçekleştirilen zirve iş ve ekonomi dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getirdi.

    Toplantıda konuşan TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pandır, Şirketler gelecekte var olabilmek için değer oluşturmak zorundalar” dedi.

    “Sıra dışı bir değişim ve dönüşüm dönemindeyiz”

    Sıra dışı bir değişim ve dönüşüm döneminde olduklarını, şirketlerin değişim ve dönüşüme ayak uydurmak ve bu adaptasyonu geleceğe aktarmak için, kendilerine has özelliklerle dengelemek zorunda olduklarını vurgulayan Pandır, “Çeviklik her zamankinden daha önemli. Bu hızlı değişim dönemi, dengeyi kaybetmeden yönetme becerisini zorunlu kılarken, şirketler gelecekte var olabilmek için değer oluşturmalılar” diye konuştu.

    “Dünyayı eskiden gördüğümüz pencereden seyretme ısrarcılığından kurtulmalı ve başka bakış açıları edinebilmeliyiz ki riski de fırsatları da artan geleceğin dünyasında var olabilelim” diyen Pandır, değişim süreçlerinde şirketlerin entegre düşünmesi, esnek ve dayanıklı olması, yeniliklere açık olmasının hayati olduğunu vurguladı.

    “Yönetim kurullarında çeşitlilik önemli”

    Sürdürülebilir bir büyüme için yönetim yapılarını çok daha öngörülü, daha vizyoner, daha dayanıklı ve daha esnek kılabilmenin yönetim kurullarının inisiyatifinde olduğunu kaydeden TKYD Başkanı Pandır, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu da yönetim kurullarında çeşitliliğin önemini ortaya çıkarıyor. Sadece pay sahiplerinden, şirket yöneticilerinden veya aynı sektörden gelen kişilerden oluşan ve yıllarca değişmeyen yönetim kurullarının bu bozucu ‘disruptive’(yıkıcı) teknolojik gelişmeleri ve bunlara bağlı riskleri önceden görmesi ve bu hızlı değişime ayak uydurması genelde zor oluyor. Değişik sektörlerden gelen ve belirli süre ile görev yapan bağımsız yönetim kurulu üyelerinin, yönetim kurullarına farklı fikir ve görüş ile bir dinamizm kattığını ve risklerin önceden teşhisi ve şirkete bu hızla değişen ortamda stratejik yol haritası çizmek için önemli bir işlevi olduğu görülüyor. Nitekim, bu faydayı gören halka açık olmayan aile şirketlerinde kanunen zorunlu olmadığı halde bağımsız üye istihdamının arttığını gözlemliyoruz”.