Etiket: Kalıyor

  • Bu evlerde üniversite öğrencileri ücretsiz kalıyor

    Tokat İl Müftülüğünce başlatılan ’Müftülük Öğrenci Evi’ projesi kapsamında kiralanan 27 evde 143 üniversite öğrencisi ücret ödemeden kalıyor.

    Tokat İl Müftüsü Ahmet Erdem’in öğrencilik yıllarında bir cami evinde kalmasından etkilenerek hayata geçirilen proje kapsamında hayırseverlerin destekleri ile öğrencilerin ev kiraları ödeniyor, yemek, elektrik ve su gibi ihtiyaçları karşılanıyor. Türkiye geneline yayılması beklenen proje kapsamında müftülüğün ve camilerin çatısı altında öğrenciler şehir merkezinde kiralanan evlerde kalıyor. Devlet yurdu çıkmayan veya maddi durumu yerinde olmayan öğrencilerin müftülükte başvuruları alınarak kayıt işlemleri yapılıyor. Kayıt işlemlerinin arından öğrenci evlerine yerleştirilen üniversite öğrencileri sıcak bir yuva ortamına kavuşuyor. Evlerin kiraları görevlendirilen cami personeli tarafından ödeniyor. 2014 yılında 58 öğrenci ile başlayan proje kapsamında bugün itibariyle ise 143 üniversite öğrencisi müftülük öğrenci evlerinde kalıyor.

    Müftülük evlerinde kalan öğrencilerden ücret alınmıyor

    İl Müftüsü Ahmet Erdem, cami öğrenci evleri projesi adı altında farklı bir proje geliştirdikleri söyledi. Müftülük evlerinde kalan öğrencilerden ücret almadıklarını ifade eden Erdem, iki ayda bir personelin destekleri ile gıda yardımı yaptıklarını ifade ederek, “İstedik ki her cami ve cami görevlileri bir ev kiralasın 5-6 öğrenciye sahip çıksın. Böylece üniversiteye giden öğrencilerimizden yurt bulamayanlar, maddi imkanı olmayan yavrularımıza sahip çıkalım. Cami olarak sahip çıkalım ki kalıcı olsun istedik. Bu anlamda örnek evlerimizden Ali Paşa Cami evinde Osman ile Ahmet hocamız bu evi kiraladılar. Kirasını cami cemaatinin desteği ile ödemektedirler. Aynı zamanda eşyalarını sıfır olarak aldılar. Öğrenciler de müftülük olarak biz yerleştirdik. Bu şekilde 9’u kız evi olmak üzere 27 tane öğrenci evimiz var” dedi.

    “Çocuklarımızı belki gelecekte bir takım sıkıntılarla karşılaşmalarına sebebiyet verebiliyorlardı”

    Önceki yıllarda yurt bulmayan öğrencilerin bir takım yurtlarda kalmak durumu ile karşı karşıya kalmasıyla ilgili soruya Müftü Erdem, ”Mesela çocuklarımıza sahip çıkıyorlar, hizmet ettikleri görüntüsü veriyorlardı ama maalesef bir takım kendi emelleri doğrultusunda kullanabiliyorlardı. Çocuklarımızı belki gelecekte bir takım sıkıntılarla karşılaşmalarına sebebiyet verebiliyorlardı. Biz devlet olarak müftülük olarak sıcak bir yuva oluşturmamız zaten bizim görevimiz diyorum. Bu bizim görevimiz ekstra bir şey yapmış olmuyoruz. Bu gençlik bizlere Allah’ın emanetidir. Bizlerin sahip çıkma mecburiyeti var. Bunu birilerinden beklememiz kadar yanlış bir şey olamaz. Bu anlamda Valimiz Cevdet Can’ın destekleri de bizlere güç veriyor” şeklinde cevap verdi.

    Müftülük evi projesi sayesinde üniversiteye başlayabildi

    Tokat’a Yozgat’tan gelen üniversite öğrencisi Mücahit Taze, böyle bir yer beklemediğini ve aile ortamından farksız olduğunu söyledi. Tokat’a geldiğinde yurt bulamadığı için Sivas’a geri döndüğünü ve tam ümitleri kesilmişken müftülük öğrenci evi sayesinde eğitim hayatına başladığını ifade eden Hatice Şimşek, “Yurt bulamayınca çok ağlamıştım canım sıkılmıştı. Ama böyle evlerin olduğunu ve hizmet verdiğini duyunca mutlu oldum. Şuanda burada olduğum için çok mutluyum. Benim için gerçekten çok büyük bir imkan. Eğer bu ev işi olmasaydı arkadaşlarım okurken ben şuanda evimde oturuyor olacaktım. Ben okuyamayacaktım. O nedenle bu projede emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • Güneydoğu kan bağışına duyarsız kalıyor

    Bölgede 6 ilin bağlı olduğu Kızılay Güney Anadolu Bölge Kan Merkezi’nde yılda 100 bini bulması gereken kan bağışı, bu yılın ilk 8 ayında 30 binde kaldı. Merkez ihtiyaç duyulan, 10 bin ünite kanı diğer merkezlerden karşılamak zorunda kaldı.

    Bölge insanı, hayat kurtarmada birinci öncelikte yer alan kan bağışına karşı duyarsızlığını sürdürmeye devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda kan bağışı yapılan bölgeler arasında en az bağış alarak son sıralarda yer alan Diyarbakır ve bölge şehirleri, son dönemlerde kan bağışçılarının artmasına rağmen yeterli düzeye ulaşamadı. Yılda 100 bin üniteyi bulması gereken kan bağışları, 2016’nın ilk 8 ayında 30 binlerde kaldı. Bölgede kan bağışının yetersizliği nedeni ile Kızılay Güney Anadolu Bölge Kan Merkezi, ihtiyaç duyduğu 10 bin ünite kanı, Kızılay bünyesindeki diğer merkezlerden temin etmek durumunda kaldı.

    Konu ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Kızılay Güney Anadolu Bölge Kan Merkezi Müdürü Dr. Serhat Kaplan, Mardin, Batman Siirt, Diyarbakır, Şırnak ve Bingöl’de aktif olarak kan bağışı çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Haftada ortalama 15, bazen daha fazla gezici ekiplerin vatandaşlara giderek kan bağışı çalışmalarında bulunduğunu belirten Dr. Kaplan, bu çalışmalar sonucunda toplanan kanların burada işlendiğini ifade etti. Kanların burada toplandıktan sonra, gerekli ayrıştırma ve testler yapıldığını aktaran Dr. Kaplan, işlemlerin ardından kanların yine bu bölgedeki hastanelere, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere gönderildiğini dile getirdi.

    Yarım saatini ayır 3 insanın hayatını kurtar

    Yılın ilk 8 ayı bölgede 30 bin üniteye yakın kan bağışı topladıklarını aktaran Dr. Kaplan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Bu sayı eskiye oranla güzel bir sayı ama ne yazık ki bölge ihtiyacını karşılamak için yeterli bir sayı değil. Dışarından 10 bin ünite kan takviyesi almak durumunda kaldık. Diyarbakır bölge olarak her yıl daha iyiye gidiyoruz ama ne yazık ki henüz tam olarak ihtiyaçları karşılayacak seviyeye gelmedik. Bölge olarak yılda ortalama 100 bin üniteye kadar kana ihtiyacımız var. Tüm hastanelerin ihtiyacını karşılamak için ama ne yazık ki bizin aldığımız kan 30-50 bin bandında seyrediyor. Aradaki farklar diğer bölgelerin desteği ile kapatılmakta. Bu yüzden aranın kapatılması için vatandaşlarımızdan kan bağışına daha fazla destek vermeye ilgi göstermeye çağırıyoruz. Yarım saatlik bir işlem sonucunda vereceğiniz kan 3 insanın hayatının kurtulmasına neden olabiliyor. Tüm insanlarımızı yarım saatlerini ayırıp 3 insanın hayatlarını kurtarmaya davet ediyorum. Diyarbakır bölge kan merkezi olarak vatandaşlarımızın kan bağışı konusunda bilgi eksiklikleri ön yargılar ve korkuları varsa bunları dindirme çalışmalarımız sürekli olarak devam etmekte. Bununla ilgili olarak ilkokul çağından üniversite çağına kadar çocuklarımıza gençlerimize sürekli eğitimler verilmekte kan bağışının faydaları kan bağışı konusunda eğitim verilmekte. Bu konu ile ilgili olarak binlerce öğrencimize, sivil toplum kuruluşlarımıza kamu kurum kuruluşlarında çalışanlara eğitim veriliyor. 18 yaşından itibaren sağlık problemi olmayan herkes gelip kan bağışında bulunabilir.”

  • Emine Erdoğan: “Dünyada 700 Milyon Çocuk Sigara Dumanına Maruz Kalıyor”

    İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13’üncü İslam Zirvesi kapsamında düzenlenen Kanserle Mücadele Özel Oturumu’na ev sahipliği yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, dünyada 700 milyon çocuğun sigara dumanına maruz kaldığını belirtti.

    İslam İşbirliği Teşkilatı 13’üncü İslam Zirvesi kapsamında Kanserle Mücadele Özel Oturumu düzenlendi. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri İyad Madani, İslam Kalkınma Bankası (İKB) Başkanı Ahmed Muhammed Ali el-Madani ve bazı yabancı devlet başkanları eşlerinin de katıldığı özel oturuma ev sahipliği yapan Emine Erdoğan, kanserin, tüm dünyada gittikçe yaygınlaşan önemli bir toplum sağlığı problemi olduğunu ifade etti.

    Erdoğan, “Ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer almakta, en çok gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir. Bilimsel araştırmalar, kanserin en az üçte birinin önlenebilir, diğer üçte birinin ise erken teşhisle tedavi edilebilir olduğunu gösteriyor. Kanser oluşumunun yüzde 90’ının çevresel, yüzde 10’unun insanlığın geleceği adına hayati önem taşıyor” dedi.

    KANSERLE MÜCADELE VURGUSU

    Birleşmiş Milletler’in 2011 yılında, üye ülkelere ’ulusal kanser programı’ hazırlama çağrısında bulunduğunu hatırlatan Emine Erdoğan, Türkiye’nin bu çağrıdan önce, 2008 yılında harekete geçerek, dünyada kanser programı hazırlayan ilk 25 ülkeden biri olduğunu ifade etti. Türkiye’nin kanser ile ilgili yaptığı çalışmalar hakkında da bilgiler aktaran Erdoğan, Türkiye’de kanserin, dünya ortalamasının biraz üzerinde seyrettiğini kaydederek, “Erkeklerde akciğer, kadınlarda meme kanseri en sık görülen kanser grubudur. Alınan tedbirlerle kanser artış hızında durağanlaşma olmuş, özellikle tütüne bağlı kanserde ciddi oranda azalma görülmüştür” şeklinde konuştu.

    Kanser kontrolünün ilk adımının, doğru ve güvenilir bir veri bankasının oluşturulması olduğuna dikkat çeken Erdoğan, ancak bu sayede kanser kontrol politikalarının geliştirilebileceğine işaret etti. Emine Erdoğan, 2015 itibariyle, Türkiye’deki kanser kayıt oranının yüzde 100’e ulaştığını da hatırlattı.

    Kanserle mücadelede ikinci aşamanın, erken teşhis imkanı veren tarama konusu olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri vasıtası ile halkımıza ücretsiz tarama hizmetleri verilmektedir. ’Erken teşhis hayat kurtarır’ kampanyası, yurt genelinde yaygınlaşarak kanser konusunda halkımızın bilinç düzeyini yükseltmiştir. Bir diğer önemli konu; Türkiye’de kanser tedavisi, uluslararası standartlara uygun şekilde, tüm vatandaşlarımıza ücretsiz olarak yapılmaktadır. Dünyada, ruhsatlandırılmış tüm kanser ilaçları, bakanlığımızın onayı ile temin edilebilmektedir” şeklinde konuştu.

    “HER YIL 600 BİNİN ÜZERİNDEKİ KİŞİ, SADECE DUMANA MARUZ KALDIĞI İÇİN ÖLMEKTEDİR”

    Kanserle mücadele hususunda Türkiye’nin en başarılı olduğu alanlardan birinin de tütünle mücadele konusu olduğunu ifade eden Erdoğan, “Burada bulunan hekimlerimizin ve uzmanların çok iyi bildiği üzere; tütün ve obezite ile mücadele, kanser kontrol ünün yapı taşlarını oluşturur. Dünya Sağlık Örgütü, 2013 yılında Tütün Kontrol Programları’nın tümünü yerine getiren ilk ülkenin Türkiye olduğunu belirtmiştir. Ülkemizi lider ülke olarak ilan edip, tüm dünyaya örnek göstermiştir” diye görüş belirtti.

    Dünyada 1 milyar 300 milyon kişinin sigara kullandığını açıklayan Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre, 700 milyon çocuk, yani dünyadaki çocukların yarısı, sigara dumanına maruz kalmaktadır. Ne yazık ki; her yıl 600 binin üzerindeki kişi, sadece dumana maruz kaldığı için ölmektedir. Bu ürkütücü rakamlar, Türkiye’yi harekete geçirerek kapsamlı bir ulusal eylem planı hazırlanmasını gerektirmiştir. Sigara kullanımı tüm kapalı alanlarda yasaklanmış, halkımız bu uygulamayı büyük oranda içselleştirmiştir.”

    Türkiye’de pek çok hastanede Sigara Bırakma Polikliniklerinin hizmet verdiğini anımsatan Emine Erdoğan, bu çalışmalar sayesinde 2008’de yüzde 31 olan sigara kullanım oranının, 2012’de yüzde 27’ye gerileyerek, 4 yılda 2 milyon 200 bin kişinin sigarayı bıraktığını kaydetti.

  • İdil’de Evleri Zarar Gören Vatandaşlar Camilerde Kalıyor

    Şırnak’ın İdil ilçesinde evleri zarar gören vatandaşlar, yaşamlarını camilerde kalarak sürdürüyor.

    Şırnak’ın İdil ilçesinde 44 gün süren sokağa çıkma yasağı süresince gerek çatışmalar gerekse teröristlerin tuzakladığı el yapımı patlayıcıların infilak etmesi sonucu evleri zarar gören vatandaşların dramı yürekleri burkuyor. Birçok vatandaş, yakınlarının yanına yerleşirken, çok sayıda vatandaş, yasağın kaldırılmasıyla birlikte döndükleri ilçeyi terk etti. Gidecek yerleri olmayan vatandaşlar ise camilere yerleşti.

    İlçenin Turgut Özal Mahallesi’nde ikamet eden ve evlerinin zarar görmesi nedeniyle eşi ve çocuklarıyla birlikte camide kalan Emine Varlı, çaresizce beklediklerini anlattı. Konuşurken gözyaşlarına boğulan Varlı, “Evim, eşyalarım yandı. Hiçbir şeyimiz kalmadı. Perişan olduk ama yine de keşke kimse ölmeseydi. Çaresiziz ama ev yine yapılır. İnsanlar ölmeseydi keşke” dedi.

  • Her 3 Kanser Hastasından 2’si Hayatta Kalıyor

    Memorial Sağlık Grubu Antalya Onkoloji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, 1-7 Nisan Kanserle Savaş Haftası kapsamında yapmış olduğu açıklamada, kanser konusunda çocuklara daha fazla önem verilmesi gerektiğini ifade ederek, son yıllarda yaşanan gelişmeler ile birlikte kanser hastası her 3 kişiden 2’sinin hayatta kaldığını söyledi.

    Memorial Sağlık Grubu Antalya Onkoloji Merkezi, 1-7 Nisan Kanserle Savaş Haftası’nda kanserden korunma ve erken tanıya dikkat çekmek için Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Memorial Sağlık Grubu Antalya Onkoloji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan ve basın mensupları katıldı. Kanserle Savaş Haftası kapsamında gazetecilere açıklamalarda bulunan Özdoğan, kanser hastalığının tedavisinde ve tanısında son yıllardan büyük gelişmeler yaşandığını aktardı. Kanser konusunda çocuklara odaklanılması gerektiğini belirten Özdoğan, çocuklarda 5 yaşından 18 yaşına kadar geçen dönemin çok önemli olduğuna vurgu yaptı.

    ÇOCUKLAR KONUSUNDA UYARDI

    Ailenin sigara içmeye devam etmesi durumunda çocuğunda sigara içtiğini aktaran Özdoğan, ”Artık biz 18 yaşından sonra spor alışkanlığı olmayan, sağlıksız beslenen bireylerle karşılaşıyoruz. Obezitenin yüzde 30’larda olduğunu görüyoruz. Kolları öğrencilere odaklanarak sıvazlamayız. Sporu onların hayatlarının bir parçası haline getirmeliyiz. Kalın bağırsak taramalarını yapmalıyız. Kanser hastalığına bağlı olarak 10 yıl önce her 3 hastadan 1’i yaşamını kaybederken, şimdi her 3 hastadan 2’si hayatta kalıyor. Tedavide yaşanan gelişmeler çok sevindirici. 15 yıl önce yüzde 40’larda olan kurtulma oranları şimdi yüzde 70’lere ulaştı” diye konuştu.

    “DİYABET ÇIĞ GİBİ BÜYÜYEBİLİR”

    Kanser hasatlığının önlenmesi için çocuklardan başlanması gerektiğini aktaran Özdoğan, “Artık toplumlar bilinçlenmeye başlandı. Sigara içen insanları dışarıda görmek istemiyoruz, sağlıklı beslenen vatandaşlar görmek istiyoruz. Önümüzdeki günlerde diyabet çığ gibi büyümesi bekleniyor. Tedavilerde ve tanıda Amerika’nın ve Avrupa’nın gerisinde olmadığımızı düşünüyorum. Sağlıkta yeniden yapılanma var. 5-10 yıl içinde bunlar dengeye oturacak” dedi.

    “HALKI KORKUTMAYALIM”

    Sebze ve meyvelerde kullanılan kimyasal maddelerin kansere yol açması yönündeki soruyu da değerlendiren Özdoğan şöyle konuştu:

    “Sebze ve meyvelerde lüzumsuz yaratılan bir korku sebze meyve tüketiminden karbonhidrat tüketimine yol açıyor. Kimyasallar mutlaka denetlenmelidir. Bizler gidiyoruz tavuk ile mücadele ediyoruz. Tabi ki bununla da mücadele edilecek. Ama biz hedefe doğru odaklanmalıyız. İnsanları çok fazla kokutmaya gerek yok. İnsanlar bu korkunun sonucunda balkonunda domates yetiştirir. Sivil toplum kuruluşları bu denetimlere sahip çıkmalıdır.”

    GÜNEŞLENME UYARISI

    Yaz aylarının gelmesi ile birlikte güneşlenme uyarısı yapan Özdoğan, “Güneşlenmek için güneş kremlerini kullanmalıyız. Bunlar kullanılmazsa cilt kanserleri artmaktadır. Antalya için mutlaka bu güneş uyarısını dikkate almalıyız. 20 yıl önce Antalya’da mide kanserini çok az görüyordum. Bugün için ciddi bir artış var. Bunun sebeplerinin başında, Antalya’nın Doğu ve Güneydoğu’dan aldığı göçler ve düzensiz beslenmeler olarak görüyoruz. Daha çok baharatlı, tuzlu tüketime kayışın olduğunu görüyoruz. Bir sürü diyet var. Herkes her hafta bir diyet uyguluyor. En önemli diyet az yemek, çok tüketerek sağlıklı kalamazsınız” şeklinde konuştu.

    “YASAKLAR DELİNİYOR”

    Kapalı alanlarda sigara kullanımının yasaklamasına da değinen Özdoğan, getirilen yasaklamanın herkesi çok mutlu ettiğini söyledi. Yasaklamanın ardından kitlesel bir eğitim programı uygulanmadığını belirten Özdoğan, “Dünyada hiçbir şey yasaklama ile çözülemez. Hatta siz yasağı abartırsanız, aşırı ilgi uyandırırsınız. Türkiye’de sigara yasaklama politikalarını başlangıçta olumlu, ama zaman içinde gerek denetlemelerinin azalması ve eğitim programlarının çerçevesinin genişletilmemesi nedeniyle bunun yavaş yavaş önemini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu görüyorum. Restoranlara gidiyoruz garson ‘burada içebilirsin’ diyor. Bu yasakların delindiğini görüyoruz” diye konuştu.