Etiket: Kaldırılması

  • Zeytinciler hileli zeytinyağı reklamlarının kaldırılması için RTÜK’e başvurdu

    Zeytindostu Derneği televizyonlarda ‘Tanıtıcı reklam’ kuşağı adı altında pazarlanan bazı zeytinyağlarında hile tespit edilmesi üzerine, söz konusu reklam filmlerinin kaldırılması için RTÜK’e başvuruda bulundu. Dernek Başkanı Murat Çetin, bir zamanlar balda yapılan hilenin benzerinin zeytinyağında yapılmaya başlandığını dikkat çekerek vatandaşların dikkatli olmasını istedi.

    Zeytinyağı sektörünün kanayan yaralarından tağşişe (Hileli karışım yağ) televizyon reklamları da alet edilmeye başlandı. Bir dönem sahte balda yoğun olarak uygulanan yöntemin zeytinyağına da sıçradığını belirten Zeytin Dostu Derneği Başkanı Murat Çetin, “Bu yolla tanıtımı yapılan bir ürünün analiz raporlarında tağşiş çıkması üzerine Zeytindostu Derneği olarak harekete geçtik. Vatandaşları kandırmaya yönelik bu reklamın kaldırılması için Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) resmi başvuruda bulunduk. Dernek olarak sürecin takipçisi olarak tüketicilerin sağlığıyla oynanmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

    Açıklamasında “Piyasa fiyatının altında çok satılan yağlara itibar etmeyin” uyarısı yapan Zeytindostu Derneği Başkanı Çetin, “Gıda sahtecileri sahte baldan sonra zeytinyağında da vatandaşları benzer yöntemlerle kandırmaya çalışıyor. Maalesef başarılı da oluyorlar. Televizyonda yayınlanan bir reklamdaki ürünün analiz raporları göstermektedir ki söz konusu zeytinyağı başka yağlarla karıştırılmış ve saf değildir. Tüketicinin bu şekilde kandırılmasına kayıtsız kalmayacağımızı göstererek reklamın kaldırılması yönünde şikayetimizi RTÜK’e dilekçe yazarak ilettik. Reklamın hala televizyonlarda gösterilerek kamuoyunu aldatmaya devam etmelerini engellemek amacıyla RTÜK’e 12 Ekim 2017 Perşembe tarihinde yayından kaldırılması için başvurumuzu yapmış bulunmaktayız. Bu sürecin sonuna kadar takipçisi olmaya devam edeceğiz” diyerek vatandaşların da gıda konusunda dikkatli olmalarını tavsiye etti.

    Tüketicileri gerçek piyasa değerinin altında satılan yağlara karşı da uyaran Murat Çetin, kullanılan çeşitli pazarlama yöntemlerine kanılmamasını tavsiye ederek, “Halen telefonla arandığında tağşişli yağın satışının devam ettiğini görüyoruz. Girişimlerimiz sayesinde bu tip hileli gıda ürün pazarlayan reklamların yasaklanmasını sağlamak amacındayız. Gerçek piyasa fiyatlarına göre çok daha ucuz fiyatlara satışlar yapılıyor. Bu kesinlikle mümkün değil. Bu anlamda kamuoyunun dikkatini çekmeyi, yetkilileri harekete geçirmeyi amaçlıyoruz. Bizimle birlikte Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi de (UZZK) söz konusu reklam hakkında Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü’ne başvuru yapılarak yasal takibat başlatılması talebinde bulundu” diyerek bu tür reklamlarla tüketicinin de üreticinin de mağdur edildiğini ifade etti.

  • Sinop’ta Diyojen heykelinin kaldırılması için eylem

    Erbakan Vakfı Sinop İl Temsilcisi, Sinop’un girişinde bulunan Yunan düşünür Diyojen heykelinin kaldırılması için eylem yaptı.

    Yunan düşünür Diyojen’in heykelinin Sinop’un girişinden kaldırılması için Erbakan Vakfı Sinop İl Temsilcisi İsmail Teziç, heykel önünde basın açıklamasında bulundu. Teziç, “Biz sanata ve heykellere karşı değiliz. Heykelin arkasına sığınarak Yunan felsefesini, Yunan ideolojisini Sinop’a yapıştırmalarına karşıyız. Diyojen heykelinin Sinop’un girişinden alınmasını ve Balatlar yapısına götürülmesini istiyoruz. Bunun olması için çabalayacağız. Gerekirse imza kampanyası, gerekirse devamlı burada basın toplantısı yaparak sonuna kadar mücadelesini vereceğiz” dedi.

  • Evlilik programları ve bazı dizilerin kaldırılması için dilekçe topladılar

    Tokat’ta, evlilik programları ve bazı dizilerin kaldırılması için toplanan binin üzerinde dilekçe sendika üyeleri tarafından Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na gönderildi.

    Türk Eğitim Sen tarafından başta evlilik programları olmak üzere çocukların gelişimine zararlı etkisi olduğu tespit edilen televizyon programlarına karşı başlatılan kampanya kapsamında Tokat’ta binin üzerinde dilekçe toplandı. Konu ile ilgili basın açıklaması yapan Türk Eğitim Sen Tokat Şubesi Başkanı Hakan Akkaya, televizyon kanallarında çocuk ve genç gelişimine olumsuz etkisi olan, argo ve şiddet tespit edilen, çocuk istismarı yapılan ve toplum değerlerine aykırı yayın yapan programların kaldırılması amacıyla dilekçe kampanyası başlattıklarını söyledi. Sadece milli eğitim camiası olarak binin üzerinde dilekçe desteği geldiğini ifade eden Akkaya, toplumsal bilincin sağlanması ile milli birlik ve beraberliğin ihdası adına televizyon kanallarında sağlıklı programlara yer verilmediği gibi; toplumun ahlaki ve vicdani anlamda yozlaşmasına neden olan yayınlara da rastlanmakta olduğunu ileri sürdü. Başkan Akkaya, yayınlanan programların insanları olumsuz etkilediğini ifade ederek, “Kişilerin tanışıp evlenmeleri amacıyla sunulduğu iddia edilen, evlilik kurumunun içinin boşaltıldığı, utanma duygusunu yok edici, yalan ve teşhir temelli izdivaç programları ile moda ve giyim yarışması adı altında özellikle teşhirciliği özendirici programlar toplumun ahlaki değerlerini törpülemektedir. Öte yandan, Türk gelenek ve göreneklerine aykırı bir şekilde bay ve bayanların bir evde ve bir arada yaşadığı, dedikodu üzerine kurulu, yarışmayı kazanma uğruna türlü oyunların döndüğü medya programları maksadını aşmaktadır. Birbirlerini daha önce tanıma fırsatı olmayan “yeni gelinlerin”, karşılıklı ev ziyaretinde bulunarak bir evde olması ve olmaması gerekeni eleştirdiği programlar ise izahtan varestedir.Özetle, bu tür yayınlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin teminatı olan çocuklarımızı ve gençlerimizi olumsuz etkilemektedir. O nedenle bu televizyon programlarının kaldırılarak; yayın akışında yararlı; bilgi ve liyakat esaslı televizyon programlarına yer verilmesini istiyoruz” diye konuştu.

    Türk Eğitim Sen Tokat Şubesi Kadın Kolları Başkanı Hatice Öğreden ise Türk toplumunun ahlak değerlerini korumanın bir savaş olduğunu, bu değerleri korumak adına zararlı olan programları tespit ederek bu programların kaldırılması için dilekçe kampanyası başlattıklarını söyledi. Tokat’ta ve Türkiye’de kampanyaya büyük destek olduğunu ifade eden Öğreden, “Programı beğenmiyorsan izleme diye bir mantık olmaz. Bu nedenle daha anlamlı, kültürümüzü, Türklüğümüzü koruyan devletimizin birliğinin mesajın verdiği programların olmasını istiyoruz” diye konuştu.

    Yapılan basın açıklamasının ardından dilekçeler kargo ile RTÜK’e gönderildi.

  • BDKKYB’den Altepe’nin resminin kaldırılması talebi

    Bursa İli Damızlık Koyun-Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Yıldırım Oran, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin Demokrasi Meydanı’ndaki resminin kaldırılmasını talep etti.

    Bursa İli Damızlık Koyun-Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Yıldırım Oran, yaptığı açıklamada, “Şehreküstü Meydanı’ndaki billboardlarda, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin 15 Temmuz sonrası çekilmiş bir fotoğrafı var. Zannedersiniz ki 15 Temmuz günü Recep Altepe, tankların, tüfeklerin karşısına çıkmış ve göğsünü siper ederek darbecilere karşı durmuş milli bir kahraman. Daha önceki günlerde ise başka bir fotoğrafta aynı meydanda Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Seyfettin Avşar ile birlikte çekilmiş fotoğrafını gazetelerde, internet sitelerinde, basında görmek mümkün. 15 Temmuz bu milletin tekrar millet haline gelişinin tarihidir. 15 Temmuz hareketi bir ruhtur. Bu ruha sahip olan insanlar o afişe kendi fotoğraflarını koymaya hayâ ederler” dedi.

    Meydanın adının da sıradan olduğunu savunan Yıldırım Oran, “Şehreküstü Meydanı’nın adı ’Recep Tayyip Erdoğan Meydanı’ olabilirdi. ’Binali Yıldırım Meydanı’ olabilirdi. Gazi meclisimizin muhterem başkanı ‘İsmail Kahraman Meydanı’ olabilirdi. Tankların altında kalanların, vücudu ile başı farklı yerlerde bulunan şehit hanımefendinin adı verilebilirdi. Belki en yakışabilecek isimlerden birisi, Türk tarihinin emsalsiz kahramanları arasına ismini yazdıran ’Şehit Ömer Halisdemir Meydanı’ olabilirdi, ‘15 Temmuz Milli Mücadele Meydanı’ olabilirdi. Ama siz muğlak bir ifade olan ’Demokrasi Meydanı’ ismini seçtiniz. İlk önce o ’yakışıklı’ fotoğraflarınızı meydanlardan kaldırınız. Meydanın ismini de tekrar gözden geçiriniz ve lütfen hak ettiği ismi koyunuz” diye konuştu.

  • STK’lardan ’Dokunulmazlıkların Kaldırılması’ İle İlgili Açıklama

    Diyarbakır’da bir araya gelen bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik TBMM’ye sunulan yasa tasarısının gündeme alınmadan geri çekilmesi gerektiğini bildirdi.

    Aralarında Diyarbakır Barosu, İHD Diyarbakır Şubesi, DTSO’nun da bulunduğu bir grup sivil toplum kuruluşunun temsilcisi, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde basın açıklaması düzenledi. Düzenlenen toplantıda grup adına basın açıklamasını okuyan Diyarbakır Baro Başkan Vekili Ahmet Özmen, Türkiye’nin son yıllarda her yönüyle çok zor bir süreçten geçtiğini söyledi. Ortadoğu’daki gelişmelerin de yıllardır çözümsüz bırakılmış sorunları daha da derinleştirip çözümünü zorlaştırdığını belirten Özmen, “Bölgemizde ve özellikle de şehrimizde sokaklara ve sivil yerleşim alanlarına aylarca yansıyan çatışmalar ve operasyonlar, telafisi olanaksız insani, ekonomik, toplumsal, tarihi ve hukuki büyük tahribatlara neden olmuştur. Biz Diyarbakır’daki sivil toplum örgütleri olarak, son dönemlerde yürütülen çatışma ve operasyonlardan, meydana gelen ölümlerden, hükümet kanadınca ısrarla öne çıkarılan güvenlikçi politikalardan, dozu artan yıkımlardan son derece endişeliyiz” dedi.

    “DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI PROBLEMİN DAHA DA KARMAŞIKLAŞMASINA NEDEN OLACAK”

    Türkiye’de güvenlikçi politikalar nedeniyle, milletvekili dokunulmazlıkların kaldırılmasının ne gibi sonuçlar doğurduğunu geçmişte acı bir şekilde tecrübe ettiklerini aktaran Özmen, şunları kaydetti:

    “1994 yılında DEP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve Meclis’te gözaltına alınıp tutuklanmaları, Türkiye’de çok kanlı bir sürecin fitilini ateşlemişti. Tarihe demokrasi ayıbı olarak geçen bu adım, siyasi mekanizmaları tüketmiş, hak ve özgürlük çizgisini geriye çekmiş ve demokratik yaşama çok büyük zararlar vermiştir. Aradan gecen bunca zamandan ve alınan mesafelerden sonra tekrar aynı şekilde milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasının gündeme taşınmasının büyük bir hata olduğunu düşünüyoruz. HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, demokratik temsil ilişkisini ortadan kaldıracak, parlamentoya olan inancı zayıflatacak ve mevcut problemin daha da karmaşıklaşmasına sebep olup telafisi güç olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Maliyeti tüm toplum tarafından ödenecek böylesi bir girişim kabul edilemez. Bu itibarla bundan bir an önce vazgeçilmeli ve mevcut yasa tasarısı gündeme alınmayıp geri çekilmelidir. Yasa tasarısı geri çekilmeyip parlamentoda oylamaya sunulduğu takdirde de milletvekilleri ret oyu vermelidir.”

    “SORUN NE ÇATIŞMALARLA NE YOLLARA MAYIN DÖŞEMEKLE ÇÖZÜLEMEZ”

    Sorun ne çatışmalarla, ne yollara mayın döşemekle, ne canlı bombalarla, ne şehir merkezlerine tank sokarak kentleri tahrip etmekle, ne kitlesel tutuklamalara girişmekle ve ne de demokratik ve siyasi alanı daraltıp milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırılmakla çözülemeyeceğini dile getiren Özmen, şöyle dedi:

    “Gerek geçmişteki açıklamalarımızda ve gerekse her fırsatta belirttiğimiz üzere, çözümün adresi Meclis’tir. Çözümün yolu da siyaset ve müzakeredir. Demokratik ve özgürlükçü siyaset harici her yol bizi çıkmaza götürür ve işi içinden çıkılmaz hale getirir. Biz Diyarbakır’daki sivil toplum kuruluşları olarak, demokratik siyasete inanıyoruz. Bütün toplumsal meselelere ancak demokratik siyasetin içinde ve diyalogla çare bulunabileceğini düşünüyoruz. Bunun için de siyaset kurumlarından ve ayrı ayrı her bir milletvekilinden, gerilimleri yükseltecek ve diyalog kanalarında sıkıntı yaratacak bir dil kullanmamalarını, milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması yönündeki yasa teklifinin geri alınmasını veya oylamada ret oyu verilmesini, kesintiye uğramış olan çözüm sürecinin bir an önce hayata geçirilmesi için müzakerelerin yeniden başlamasını, diğer aktörlerden de her türlü çatışma ve silahlı eylemlerden uzak durulmasını talep ediyoruz. Bizler yeni bir diyalog sürecinin başlaması için elimizden gelen her türlü desteği ve katkıyı vermeye hazır olduğumuzu da ayrıca belirtmek istiyoruz.”