Etiket: Kalça

  • Dr. Açıkgöz: “Kalça çıkığında erken teşhis önemli”

    Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Tayfun Açıkgöz, kalça çıkığı hastalığında erken teşhis ve tedavi ile başarılı sonuçlar elde edildiğini söyledi.

    Bursa’da özel bir hastanede ‘Kalça Çıkığı Hastalarla Buluşma’ toplantısı düzenlendi. Kalça çıkığı tedavisi gören ve sağlığına kavuşan ailelere hitap eden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Tayfun Açıkgöz, bebeklerdeki kalça çıkığının güncelliğini hala koruyan önemli bir ortopedik mesele olduğunu söyledi. Kalça çıkığının en önemli ortopedik rahatsızlıklardan biri olduğunu ifade eden Açıkgöz, akraba evliliklerinden doğan bebeklerde gelişimsel kalça çıkığı riskinin daha fazla olduğunu ifade etti. Hastalıkta erken teşhisin önemli olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Açıkgöz, “Bebeklerde yüzde 1.4 görülüyor. Ülkeden ülkeye değişik oranlarda görülmektedir. Ülkemizde yılda yaklaşık 15-20 bin bebekte görülüyor. Bu hastalığın erken teşhisi, erken tedavisi başarılı sonuçlara sebep olabilmektedir. Kalçada oluşabilecek sakatlıkları önlemek mümkündür. Yani önlenebilir bir hastalıktır. Bandajlar, ateller veya alçılarla daha başarılı neticeler alınması mümkündür. Bu hastalığın önlenebilir bir hastalık olması sebebiyle hem teşhisinde, hem tedavisinde hepimize görevler düşüyor. Gerektiği zaman doktor arkadaşlarımızın yönlendirmesiyle özellikle risk grubunda, kız çocuklarda, yakın akraba evliliklerinden doğan çocuklarda, çoğul doğumlarda, doğuştan ayaklarında deformite olan bebeklerde ultrason tetkikini ve doktor kontrollerini ihmal etmemek lazım. Erken dönemde yüzde 96’ya varan oranda başarı sağlanıyor ” dedi.

    “Akraba evliliğine dikkat”

    Akraba evliliklerinin kalça çıkığı hastalığının görülmesinde önemli bir sebep olduğunu belirten Tayfun Açıkgöz, “Ülkemizde yakın akraba evliliklerinin sıklığı hastalığın yüksek oranda görülmesine sebep olmaktadır. Teşhisteki gecikmeler de buna eklenince bebekler ameliyatsız tedavi dönemini yitirebilmektedirler” diye konuştu.

  • Etkinliği artan kalça protezi uygulamaları

    Total Kalça Protezi (TKP) kalçayı etkileyen pek çok problemde giderek etkinliği artan ve sıkça tercih edilen bir cerrahi yaklaşım. Bu yöntem kalça hareketlerinin düzelmesini ve ağrının ortadan kaldırılmasını sağlar. Ülkemizde her yıl giderek artan sayıda hastaya total kalça protezi ameliyatı uygulanmaktadır.

    Medicana International Samsun Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op.Dr. Yılmaz Şahin, ülkemizde artış gösteren total kalça protezi ameliyatı hakkında önemli bilgiler verdi. Op.Dr. Şahin, tedavi yöntemleri, iyileşme süreci ve şikayetlere değindi.

    “Kalça eklemi top ve yuva tarzı bir eklemdir.” diyen Op.Dr. Şahin, ’’Top parçasını uyluk kemiğinin başı oluştururken, yuva ise kalça kemiğinin bir parçasıdır. Topun yuva içerisindeki dönüşü bacağınızı içe, dışa, öne, arkaya ve daire biçiminde oynatmanıza izin verir. Sağlıklı bir kalçada top ve yuva yüzeyleri düzgün bir kıkırdakla kaplıdır. Yüzeyin düzgün olması topun yuva içerisinde kolayca kaymasını sağlar’’ dedi.

    Kalça eklemini tutan hastalıklar ve yol açtığı şikayetler

    Op.Dr. Şahin, kalça eklemini tutan hastalıklar ve yol açtığı şikayetler hakkında şu bilgileri verdi:

    “Kalça eklemini tutan dejeneratifosteoartrit (kireçlenme), kalça çıkığı, romatoidartrit (romatizma) gibi hastalıklarda eklem aralığında daralma olur. Eklem mesafesindeki daralma sebebiyle kalça ekleminin hareketleri kısıtlanacaktır. İlk aşamada hastalar ağrı duyacaklardır. Bu ağrı genellikle kasık bölgesinde bazen kaba et bölgesinde, hatta dizin iç yüzüne doğru da duyulabilmektedir. Hissedilen ağrı küntkarekterde olup, hastalığın başlangıç aşamalarında özellikle yol yürürken rahatsızlık verir. Daha sonraki aşamalarda ağrının şiddeti giderek artar ve istirahat halinde iken bile duyulmaya başlar. Hatta geceleri hastaları uykudan uyandırabilir. Ağrı ve eklem hareketlerindeki kısıtlılık, hastaların merdiven inip-çıkma, çorap giyme, oturup kalkma gibi fonksiyonlarının giderek bozulmasına yol açar.’’

    Eklem hastalıklarında protez dışı tedavi yöntemleri

    Tedavide öncelikle ameliyat dışı yöntemler denenmesi gerektiğini dile getiren Şahin, ’’Kilo verme, baston ya da koltuk değneği kullanılması o ekleme gelen yükleri azaltacaktır. Ağrı kesici ilaçlar ağrının azalması ve hareketlerin daha iyi olmasını bir müddet sağlayabilmektedir. Fiziksel tıp ve rehabilitasyon yöntemleri, ameliyat kararı vermeden önce mutlak suretle denenmelidir. Ameliyat dışı yöntemlere cevap vermeyen, günlük yaşamı etkileyen şiddetli ağrı, hareket kaybı ve neticesinde fonksiyon kaybı olan hastalarda ’Total Kalça Protezi’ düşünülmelidir’’ şeklinde konuştu.

    Kalça eklemi protezinde yapılan işlem

    Kalça eklemi protezinde yapılan işlemi açıklayan Op.Dr. Şahin, ’’Hastanın kalçasına yerleştirilen parçalara ki, biz bunlara kısaca protez diyoruz, yuvaya konacak parçaya kap, uyluk kemiğinin içine konan parçaya da kök (stem) denmektedir. Bu parçaları kemiğe tutturmak için bir çok yol vardır. Örneğin, çimentolu bir total kalça protezinde parçalar kemiğe kemik çimentosu ile tutturulmaktadır. Çimentosuz total kalça protezinde ise kemik dokunun protez çevresine doğru büyüdükçe bağlanması gerçekleşmektedir’’ ifadelerini kullandı.

    Ameliyat sonrası yürüme süreci

    Ameliyat sonrası yürüme sürecine değinen Op.Dr. Şahin, ’’Cerrahiyi takiben 24 saat sonra ameliyat yerine yerleştirilen kan toplayıcı tüp çıkartılır ve bunu takiben hasta yatak kenarına oturtulup pozisyon değişikliği sağlanmaktadır. Bu esnada olabilecek baş dönmesi ya da bulantı kusma endişelendirmemelidir. Daha sonra bir yürüteç ya da koltuk değneği yardımıyla hastalarımızı ayağa kaldırılmaktayız. Her geçen gün hastalar daha rahat yürüdüklerini hissedeceklerdir. Bu ameliyatı geçiren hastalar özellikle ilk 6 hafta süresince alçak yerlere oturmamaya özen göstermelidirler’’ diye konuştu.

  • Cizre’de ilk defa ‘Total Kalça Protezi’ ameliyatı yapıldı

    Şırnak’ın Cizre ilçesinde, bir iş kazası sonucu düşerek sol kalça kemiği kırılan ve 10 yıldır koltuk değneği ile yürüyen 46 yaşındaki Mahmut Tetik, İlçe Selahattin Cizrelioğlu Devlet Hastanesi’nde ilk defa yapılan “Total Kalça Protezi” ameliyatı sayesinde eski sağlığına kavuştu. Tetik, koltuk değneğini kullanmadan ayağa kalkıp yürümeye başladı.

    Cizre’de geçirdiği iş kazası sonucu inşaattan düşerek sol kalça kemiği kırılan 46 yaşındaki Mahmut Tetik, 10 yıldır koltuk değneği ile yürüyordu. Tetik, Şırnak Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’ne bağlı Cizre Selahattin Cizrelioğlu Devlet Hastanesi’nde Ortopedi Uzmanı Dr. Bangin Bekir Candan tarafından ilk defa yapılan “Total Kalça Protezi” ameliyatı sayesinde sağlığına kavuşarak, 10 yıldır kullandığı koltuk değneklerini attı.

    Ameliyatın ilçede ilk defa yapıldığına dikkat çeken Ortopedi Uzmanı Dr. Bangin Bekir Candan, “46 yaşındaki hastamız 1997 yılında geçirdiği iş kazası sonucu sol kalçası kırıldı. Daha sonra da iki defa ameliyat olmasına rağmen 2006 yılından bu yana koltuk değneği ile geziyor. Hastamızın kalça eklemi kireçlenmiş. Biz ameliyatla tamamen kalça eklemini değiştirdik. Kalça eklemi içerisine protez dediğimiz bir mafsal yerleştirdik. Hasta 10 yıldır koltuk değneği ile gezen bir hasta iken, yapılan ameliyattan sonra değneği bırakıp normal bir şekilde yürümeye başladı ve 15 gün sonrada tamamen normal bir şekilde yürümeye başlayacak. Yani on yıldır kullandığı koltuk değneğini bıraktı. Bu saatten sonrada inşallah ağrısı olmayacak, yani ağrıyı unutacak. Normal ve herkes gibi bir hayata kavuşacak. Tabi bu on yıl boyunca çektiği sıkıntılardan da kurtulmuş olacak “dedi.

    “Hastane koşulları her türlü ameliyata uygun”

    Ameliyatın başarılı ve güzel geçtiğini belirten Candan, “Hastanemizin koşulları bu tür ameliyatlar için çok uygun. Yani şuanda hastanemizin koşulları önceki dönemlerden daha iyi koşullara geldi. Bunda da buraya gelen doktorların, hastane yönetiminin ve sunulan olanakların payı çok büyük. Cizre Devlet Hastanesi bölgedeki emsali olan hastanenin çok daha öte ve üstünde olan her ameliyatı yapabiliyor. Günde bir ameliyat olacak şekilde ayda 30-40 arası ameliyat yapıyorum. Son altı ayda 350-400 yakın ameliyat yaptım ve şuana kadar da Allaha şükür bir sıkıntımız olmadı ve olacağını da düşünmüyorum” diye konuştu.

    Dr. Candan, bu tür ameliyatların hastaların başka illerdeki hastanelere gitmeleri nedeniyle daha önce yapılmadığına dikkat çekerek, şunları kaydetti:

    “Biz artık Cizre’deki bir vatandaşın batı veya Türkiye’nin herhangi bir yerinde alınan sağlık hizmetlerinin aynısını alması için en iyi bir şekilde sağlık hizmeti sunuyoruz. Eğer bir sıkıntı olursa bu burada da olur, Ankara’da da olur, İstanbul’da da olur. Ama bizim koşullarımız yettiği sürece bildiğimiz ve becerdiğimiz bir ameliyat ise hastayı burada tedavi ederek hasta istemediği sürece başka bir yere sevk etmiyoruz.”

    “Maddi imkansızlıklardan dolayı ameliyat olamıyordum”

    Sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşayan 46 yaşındaki Mahmut Tetik ise, Ortopedi Uzmanı Dr. Bangin Bekir Candan başta olmak üzere ameliyathane ekibine ve tüm hastane çalışanlarına teşekkür etti. Tetik, şu ifadelerde bulundu:

    “1997 yılında çalıştığım bir inşaatta iş kazası geçirdim ve kalçam kırıldı. Batı illerinde bulunan bir hastanede ameliyat oldum. Ertesi sene de platinleri çıkardım ve 2003 ile 2004 yılına kadar sıkıntı yaşamadım. Ama 2004’ten sonra ayağım gittikçe bozulmaya ve yürümekte güçlük çekmeye başladım. Neredeyse merdiven çıkmayacak bir duruma gelmiştim. Ancak maddi imkansızlıklardan dolayı başka bir hastaneye gidip ameliyat olamadım ve 10 yıl boyunca koltuk değneği ile yaşamımı sürdürmeye çalıştım. Burada ameliyat olmadan önce Mardin, Diyarbakır ve Batman’a gittim ama sadece ilaç tedavisi veriyorlardı. Ama şuanda çok iyiyim ve yapılan ameliyattan da memnunum. 10 yıl boyunca koltuk değneği ile yaşamımı sürdürdüm ama başarılı geçen ameliyattan sonra kullandığım koltuk değneğini çöpe atacağım çünkü artık ona ihtiyacım yok. Bugünden itibaren Allah’ın izni ile koltuk değneksiz bir şekilde yaşamıma kaldığım yerden devam edeceğim.”

  • Kalça Kireçlenmesine Etkili Tedavi

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Bahadır, kalça kireçlenmesinde PRP tedavisinin etkili olabileceğini belirtti.

    Kalça ekleminin bacağı gövdeye bağlayan ana eklem olduğunu ve çok fazla yük taşıdığını anlatan Prof. Dr. Cengiz Bahadır, “Kalça eklemi kireçlenmesi çeşitli sebeplerle bu eklemi oluşturan kemiklerin üzerine kaplayan kıkırdağın aşınması ve alttaki kemiklerin deforme olmasıdır. Kalça eklemi kireçlenmelerini temel olarak ikiye ayırabiliriz. Daha sık karşılaştığımız birinci grupta doğumsal ya da sonradan oluşan yapısal bir bozukluk (kalça çıkığı, artrit, travma vb.) nedeniyle zaman içinde kalça eklemindeki kıkırdakların aşınması sonucu ortaya çıkan kireçlenmeler yer alırken, ikinci grupta idiyopatik olarak adlandırdığımız sebebi belirlenemeyen kalça kireçlenmeleri yer alır” dedi.

    Kalça eklemi kireçlenmesinin genelde 60 yaşından sonra görülse de özellikle doğumsal kalça çıkığı ve çocukluk çağında geçirilen kalça eklemi hastalıkları sonrasında çok erken yaşlarda da ortaya çıkabildiğini anlatan Prof. Dr. Bahadır, “Kalça eklemi kireçlenmesinin en önemli belirtisi ağrı ve kalça eklem hareketlerinde kısıtlanmadır. Genellikle önce ağrı, daha sonra hareket kısıtlılığı ortaya çıkar. Ağrı zannedildiği gibi kalçada değil, özellikle kasık bölgesinde hissedilir ve dize doğru yayılabilir. Hastanın şikayetlerinin kalça ekleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığı aslında iyi bir muayene ile anlaşılabilir. Ama kalça eklemi hastalıkları arasında ayırıcı tanı yapmak için genellikle röntgen filmi çektirilir. Bazı özel durumlarda manyetik rezonans (MR) ve bilgisayarlı tomografi incelemesi gerekebilir. Özellikle MR incelemesi ile kireçlenmeye ait eklem patolojileri henüz röntgen filminde ortaya çıkmadan tespit edilebilir” diye konuştu.

    Kalça kireçlenmesinde tanı konulduktan sonra eklemin durumuna göre ilaçlar, egzersiz, fizik tedavi, eklem içi enjeksiyonlar ve protez operasyonları uygulandığını söyleyen Prof. Dr. Cengiz Bahadır, “Hafif ve orta vakalarda konservatif yöntemler, eklem harabiyetinin fazla olduğu ağır vakalarda ise protez operasyonları uygulanmaktadır. Hafif vakalarda halk arasında ’horoz ibiği’ olarak adlandırılan Na-Hyalurinat enjeksiyonları, orta ve ağır vakalarda ise kortizon enjeksiyonları uygulanmaktadır. Birde yeni bir yöntem olan PRP enjeksiyonları kullanılmaktadır. Kandan elde edilen trombositten zenginleştirilmiş plazma sıvısı doğal bir ilaç gibi etki gösterir. Enjeksiyon ile eklem içine verilen trombosit hücrelerinden çıkan doğal hormonlar yaralanmanın ve zedelenmenin olduğu bölgede kıkırdak gibi yapıların hücrelerini uyararak o bölgedeki iyileşmeyi hızlandırır. Kalça eklemi kireçlenmelerinde genellikle eklemin durumuna göre bir hafta-1 ay arasında değişen aralıklarla 3 kez uygulanır. Burada önemli olan enjeksiyonu doğru bölgeye yapmaktır. Bu nedenle el yordamı ile değil mutlaka ultrason görüntüleme eşliğinde yapılması gerekir. Aksi takdirde yüzde 50 ihtimalle ilaç eklem dışında kalır ve iyileştirici etki gösteremez. Yakın ara ile yapılan kortizon enjeksiyonu ve antiromatizmal ilaçlar PRP tedavisinin iyileştirici etkisini azalttığından önerilmez. PRP enjeksiyonu bir tür semptom baskılayıcı uygulama olmayıp, hastalığın kendisini tedavi etmeye yönelik bir yöntemdir. Bu nedenle kalça kireçlenmesinde etkisi en erken 5-6 haftada çıkar. Ağrıyı azaltır ve kalça eklemi hareketlerini iyileştirir. PRP tedavisi mutlaka kalça egzersizleri ile desteklenmelidir. Ayrıca fizik tedavi ile beraber uygulandığında sonuçlar daha da başarılı olmaktadır” şeklinde konuştu.

  • Kalça Kireçlenmesine Prp Tedavisi

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr.Cengiz Bahadır, kalça kireçlenmesine karşı PRP tedavisini önerdi.

    Kalça ekleminin bacağı gövdeye bağlayan ana eklem olup çok fazla yük taşıdığını dile getiren Prof.Dr.Cengiz Bahadır, “Kalça eklemi kireçlenmesi çeşitli sebeplerle bu eklemi oluşturan kemiklerin üzerine kaplayan kıkırdağın aşınması ve alttaki kemiklerin deforme olmasıdır” dedi.

    Kalça eklemi kireçlenmelerinin temel olarak ikiye ayrılabileceğini ifade eden Prof.Dr.Cengiz Bahadır, “Daha sık karşılaştığımız birinci grupta doğumsal yada sonradan oluşan yapısal bir bozukluk (kalça çıkığı, artrit, travma vb) nedeniyle zaman içinde kalça eklemindeki kıkırdakların aşınması sonucu ortaya çıkan kireçlenmeler yer alırken ikinci grupta idiyopatik olarak adlandırdığımız sebebi belirlenemeyen kalça kireçlenmeleri yer alır” diye konuştu.

    Kalça eklemi kireçlenmesinin genelde 60 yaşından sonra görülse de özellikle doğumsal kalça çıkığı ve çocukluk çağında geçirilen kalça eklemi hastalıkları sonrasında çok erken yaşlarda da ortaya çıkabildiğini anlatan Prof.Dr.Cengiz Bahadır, “Kalça eklemi kireçlenmesinin en önemli belirtisi ağrı ve kalça eklem hareketlerinde kısıtlanmadır. Genellikle önce ağrı daha sonra hareket kısıtlılığı ortaya çıkar. Ağrı zannedildiği gibi kalçada değil özellikle kasık bölgesinde hissedilir ve dize doğru yayılabilir. Hastanın şikayetlerinin kalça ekleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığı aslında iyi bir muayene ile anlaşılabilir. Ama kalça eklemi hastalıkları arasında ayırıcı tanı yapmak için genellikle röntgen filmi çektirilir. Bazı özel durumlarda manyetik rezonans (MR) ve bilgisayaralı tomografi incelemesi gerekebilir. Özellikel MR incelemesi ile kireçlenmeye ait eklem patolojileri henüz röntgen filminde ortaya çıkmadan tespit edilebilir” diye konuştu.

    Kalça kireçlenmesinde tanı konulduktan sonra eklemin durumuna göre ilaçlar, egzersiz, fizik tedavi, eklem içi enjeksiyonlar ve protez operasyonları uygulandığını söyleyen Prof.Dr.Cengiz Bahadır, daha sonra şunları söyledi; “Hafif ve orta vakalarda konservatif yöntemler, eklem harabiyetinin fazla olduğu ağır vakalarda ise protez operasyonları uygulanmaktadır.

    Hafif vakalarda halk arasında “horoz ibiği” olarak adlandırılan Na-Hyalurinat enjeksiyonları, orta ve ağır vakalarda ise kortizon enjeksiyonları uygulanmaktadır. Birde yeni bir yöntem olan PRP enjeksiyonları kullanılmaktadır

    Kandan elde edilen trombositten zenginleştirilmiş plazma sıvısı doğal bir ilaç gibi etki gösterir. Enjeksiyon ile eklem içine verilen trombosit hücrelerinden çıkan doğal hormonlar yaralanmanın ve zedelenmenin olduğu bölgede kıkırdak gibi yapıların hücrelerini uyararak o bölgedeki iyileşmeyi hızlandırır.

    Kalça eklemi kireçlenmelerinde genellikle eklemin durumuna göre bir hafta-1 ay arasında değişen aralıklarla 3 kez uygulanır. Burada önemli olan enjeksiyonu doğru bölgeye yapmaktır. Bu nedenle el yordamı ile değil mutlaka ultrason görüntüleme eşliğinde yapılması gerekir. Aksi takdirde yüzde 50 ihtimalle ilaç eklem dışında kalır ve iyileştirici etki gösteremez. Yakın ara ile yapılan kortizon enjeksiyonu ve antiromatizmal ilaçlar PRP tedavisinin iyileştirici etkisini azalttığından önerilmez.

    PRP enjeksiyonu bir tür semptom baskılayıcı uygulama olmayıp hastalığın kendisini tedavi etmeye yönelik bir yöntemdir. Bu nedenle kalça kireçlenmesinde etkisi en erken 5-6 haftada çıkar. Ağrıyı azaltır ve kalça eklemi hareketlerini iyileştirir. PRP tedavisi mutlaka kalça egzersizleri ile desteklenmelidir. Ayrıca fizik tedavi ile beraber uygulandığında sonuçlar daha da başarılı olmaktadır.”