Etiket: Jeotermal

  • Sarıgöl’de ’Jeotermal ile neler yaşayacağız’ sempozyumu

    Sarıgöl ve çevresinde üzüm bağları içerisinde jeotermal enerji alanlarının kurulmasının çevreye vereceği zararlar konusunda üzüm üreticilerini bilgilendirme amaçlı ’Jeotermal ile neler yaşayacağız’ konulu sempozyum düzenlendi.

    Sarıgöl Belediyesi düğün salonunda düzenlenen sempozyuma Aydın Ziraat Mühendisler Odası Şube Başkanı Mehmet Nedim Barış, Germencik Çevre ve Doğa Olayları Derneği sözcüsü Dr. Metin Aydın, Aydın Barosu Çevre Komisyon Başkanı Av. İsmail Türkbay, Buharkent Ziraat Odası Başkanı Naim Özdamar konuşmacı olarak katılırken, Manisa Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Müjgan Şenay, yönetim kurulu üyesi ve eski başkan İbrahim Demran ve üzüm üreticileri katıldı.

    Sempozyumun yönetimini Manisa Ziraat Mühendisleri Odası Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve odanın eski başkanlarından İbrahim Demran’ın yaptığı sempozyumda şehit olan 8 Mehmetçik için saygı duruşunda bulunularak İstiklal Marşı okundu.

    Sempozyumda konuşan Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen, “Bizler enerjiye karşı değiliz ama çevreye verdiği zararlara karşıyız. Çevremizde Alaşehir, Aydın’ın Germencik, Denizli’nin Buharkent ilçelerinde çevreye verdiği zararları Sarıgöl çiftçilerinin de yaşamamasını istiyoruz. Bu nedenle bilgilendirme sempozyumu düzenledik. İleride Manisa’nın tüm milletvekillerini de davet edeceğiz” dedi.

    Sempozyumda konuşma yapan Aydın Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Mehmet Nedim Barış ise, “Biz bu sıkıntıyı 20 yıldır çekmekteyiz. İnşallah sizler çekmezsiniz. Türkiye’nin en çok katma değer veren bölgelerinde yaşamaktayız. İthal etmediğimiz hiçbir ürün yok. Öyle bir duruma geldik ki, kendi ürünlerimizi üretemez duruma geldik. Anayasamızın 56. maddesi çok açık incelenmesi gerek” dedi.

    Barış, video eşliğinde jeotermal enerjinin Aydın-Germencik ilçesinde verdiği zararları izleterek anlatımlarını sürdürdü. Barış, doğada 1 santimetre verimli toprağın 150 yılda oluştuğunu, bunun bir defada yok edildiğini savundu. Barış, “Türkiye’de kaçak elektrik oranı yüzde 26. Bu kaçak enerjinin yarısı önlenebilse jeotermal enerjilere gerek kalmaz” diye konuştu. Barış, konuşmasında jeotermal santrallerini çevreye gürültü kirliliği verdiğini de belirterek, “Yakında bu gürültü 115 desibel, uzaklaştıkça da 70-80 desibele düşmekte” diye konuştu. Barış, jeotermal santrallerinin çevreye verdiği kimyasal kirliliklerin bor ve arsenik gibi ağır kimyasallar olduğunu da sözlerine ekledi.

    “Derelere akıtılıyor”

    Germencik Çevre ve Doğa Derneği Sözcüsü Dr. Metin Aydın, jeotermal santrallerin çevreye ve insan sağlığına verdiği zararlar konusuna değinerek, “Santrallerden dumanların çıkması ve bu dumanların çevrede nem oranının yükselmesine dolayısı ile ürünlerde zarar verdiği bilinmekte. Akışkan maddeler derelere, nehirlere, hatta kanalizasyonlara bırakılıyor. Bu nedenle kuşların, balıkların ölümleri ile karşılaşmaktayız. Yerin 2000-2500 metre derinliğinden akışkanlar çıkmakta bunların nereye akıtıldığı malum. Kontrolü yapılmıyor. Bu bölgelerde bor artışı daha çok görülmekte. Alaşehir’de topraklarda ise 300 kat bor miktarı olduğu alanda sağlıklı üzüm üretimi yapılabilir mi? Jeotermal santralleri hastalık yapmakta bu nedenle çocuklarımızı ve geleceğimizi sahip çıkalım” dedi.

    Diğer konuşmacılar da yaptıkları konuşmalarda jeotermal santrallerinin hukuki boyutlarını ve çevreye verdiği zararlar hakkında açıklamalarda bulunarak üzüm üreticilerini bilgilendirdi.

  • Çeşme’de, Ovacık Jeotermal ile ilgili mahkeme keşfi yapılacak

    İzmir’in Çeşme ilçesinin Ovacık Mahallesi’nde açılmak istenen ve bölge halkının tepkisine neden olan 9 Jeotermal kuyu için açılan dava kapsamında keşif yapılacak.

    Çeşme ilçesinde, jeotermal sondaj kuyuları ile ilgili “ÇED gerekli değildir” kararının iptali için bölge sakinlerinin İzmir 5. İdare Mahkemesi’nde açılan davada, 11 Ekim Perşembe günü saat 09.00’da keşif yapılmasına karar verildi. Dava açan bölge sakinleri ve çevreciler, sosyal medya sayfalarında bir duyuru yayınlayarak, Çeşmelileri keşif mahallinde bulunmaya davet etti. Sosyal medya sayfalarında paylaşılan duyuruda, “Jeotermal sondaj kuyuları ile ilgili ’ÇED gerekli değildir’ kararının iptali için İzmir 5. İdare Mahkemesi’nde açtığımız davada 11 Ekim 2018 tarihinde, saat 09.00’a keşif gün ve saati verilmiştir. Bilirkişiler ve Mahkeme heyetinin sabah 10.00’da Ovacık’ta olması beklenmektedir” denildi.

    Bir şirket tarafından Çeşme’nin Ovacık Mahallesi’nde açılmak istenen 9 adet jeotermal kuyusu için süreç 9 Ocak’ta başlamıştı. Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürlüğü internet sitesinde yayımlanan proje tanıtım dosyasına (PTD) göre sondaj çalışmaları 215 bin 92 hektar büyüklüğündeki bir alanda gerçekleştirilecek. Çalışmalar sonrası gerekli jeotermal kaynak bulunursa burada jeotermal enerji tesisleri kurulacak. Sondaj için seçilen alanın toplamının ise 85 bin 812 metrekare olduğu belirtildi.

    Ovacık Mahallesi sakinleri ve çevrecilerde, açılması düşünülen 9 jeotermal kuyunun, Çeşme’nin en verimli ovasında olması nedeniyle doğaya ve yeraltı sularına zarar vereceğini belirterek, yaptıkları toplantılar sonucunda dava açılmasına karar vermişlerdi.

  • Jeotermal tartışmasında kan aktı, komandolar bölgede

    İzmir’in Tire ilçesine bağlı Başköy Mahallesi’nde, geniş bir arazide jeotermal yapılmak istenmesine vatandaşlar karşı çıkarken, bir kişinin şirket ile gizli görüşmeler yaptığı iddiası üzerine çıkan tartışma sırasında 1 kişi bıçakla yaralandı. Gergin dakikalar üzerine bölgeye komandolar sevk edildi.

    Tire ilçesine bağlı Başköy Mahallesi’nde, jeotermal yapılmasına ilişkin tartışmalar devam ediyor. Çok sayıda toplantının ardından, çıkan gerginliklere bir yenisi daha eklendi. Bölgede H.A. (62) isimli bir şahsın şirket ile gizli görüşmeler yaptığı ve gelişmeleri şirkete aktardığı iddia edilirken, bunu duyan vatandaşlar küplere bindi. Bu iddia üzerine H.A. isimli şahısın evinin önünde giden kalabalık grup söz konusu kişi ile tartıştı. Jandarma araya giderken, bu kez de H.A. ile başka bir vatandaş arasında aynı konudan tartışma çıktı. Çıkan yumruklu kavgada bıçaklar çekildi. H.A. elindeki bıçakla Erdem E.’yi bıçaklayıp kaçtı.

    Olayın ardından bölgeye hemen jandarma ekipleri ve 112 acil servis ekipleri sevk edildi. Ambulansla alınan yaralı, Tire Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne kaldırıldı. Yaralının hayati tehlikesinin olmadığı öğrenildi.

    Öte yandan, köylünün büyük tepkisiyle karşı karşıya olan H.A., jandarmanın koruması altında köyde saklandığı yerden alınarak Tire İlçe Jandarma Komutanlığı’na getirildi ve gözaltına alındı.

    Komandolar bölgede

    Bu arada, çıkan olaylar nedeniyle bölgeye komandolar sevk edildi. Bunun üzerine tekrar tepki gösteren Başköylüler, meydanda park halinde duran komandoları taşıyan midibüsün önünde oturma eylemine başladı ve mahalle yolunu kapattı. Vatandaşların tepki göstermesi üzerine komandolar bölgeden geri çağrıldı. Başköy’de vatandaşların oturma eyleminin yetkililer gelene kadar devam edeceği kaydedildi.

    Tire’ye bağlı Başköy Mahallesi’nde yine geçtiğimiz günlerde, jeotermal yapılmak istenmesine karşı çıkan vatandaşlar, inceleme için bölgeye gelen Tire İlçe Mal Müdürlüğünde çalışan üç görevliyi şirket çalışanı sanınca görevlileri alıkoymuştu. Tire Mal Müdürü Niyazi Kesim ve Tire Kaymakamlığı Yazı İşleri Müdürü Salih Sungurtekin de bölgeye gelirken, iki görevli de vatandaşları saatlerce ikna etmek için çalışmış ve gergin anlar yaşanmıştı.

  • Yaylanın jeotermal potansiyeli ortaya çıkacak

    Kabadüz Belediyesince Çambaşı Yaylası’nda sıcak su arama çalışmaları yapılıyor.

    Kabadüz Belediye Başkanı Yener Kaya, ilçenin Çambaşı Yaylası’nda jeotermal su arama çalışmalarına başlandığını söyledi. Süren araştırma çalışmalarından umutlu olduğunu belirten Kaya, “İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyeleri Erkan Bozkurtoğlu ve Şenel Özdamar Çambaşı yaylamızda jeotermal potansiyeli acısından incelemelerde bulunuyorlar. İnceleme ve araştırma çalışmaları tamamlandığında ilçemizin sıcak su potansiyelini değerlendirerek bizlere rapor halinde sunacaklar” dedi.

  • Çeşme’nin verimli ovasına jeotermal girişimi yargıya taşınıyor

    İzmir’in Çeşme ilçesinin en verimli ovasında açılmak istenen 9 jeotermal kuyu için “ÇED gerekli değildir” kararı tepkilere yol açarken, Çeşme Kent Konseyi’nin çağrısıyla Ovacık Mahallesi’nde toplanan STK temsilcileri ve vatandaşlar, yargıya gitme kararı verdi.

    İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından alınan “ÇED gerekli değildir” kararı, Ovacık Mahallesi’nde yaşayan vatandaşların ve Çeşmelilerin tepkisine yol açtı. Çeşme’nin en verimli ovasında Jeotermal Enerji Santrali kurulmasının kabul edilemeyeceğini belirten çevreciler, Çeşme Kent Konseyi’nin çağrısıyla, Ovacık Mahallesi’nde düzenlenen kahve toplantısında bir araya geldi.

    Çeşme Kent Konseyi Başkanı Ömer Önal’ın çağrısıyla gerçekleştirilen toplantıya, Yarımada’da girdiği çok sayıdaki çevre davalarıyla adını Çevreci Avukat olarak duyuran Şehrazat Mercan, Gücücek Koyu Doğal Yaşamı Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkan Yardımcısı Avukat Seher Gacar, Türkiye – Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu ve Mütevelli Heyeti Üyesi Dr. Ahmet Güler, Ovacık Mahallesi Muhtarı Mehmet Koç, Ovacık Mahallesi’ndeki sitelerin temsilcileri, Ovacıklılar ve Çeşmeli çevreci vatandaşlar katıldı.

    “Artık hukuk devreye girmelidir”

    Toplantının açılış konuşmasını yapan Çeşme Kent Konseyi Başkanı Ömer Önal, Çeşme Yarımadası’nın yaşam alanlarına sistemli bir müdahale olduğunu dile getirerek, “Bizler de yaşam alanlarımıza yapılan müdahalelere direnmeye çalışıyoruz. Hepimizi ilgilendiren yaşam alanlarımıza yapılan müdahalelere, tüm Çeşme olarak karşı çıkmayı isterdik. Son olarak Çeşmemizin en verimli ovasına Jeotermal Enerji Santrali kurulmak istenmesi ve İzmir Valiliği tarafından verilen ’ÇED gerekli değildir’ kararı üzerine avukatlarımızı da davet ederek bu toplantıyı gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Bu konuyla ilgili üçüncü kez bir araya geliyoruz. Artık hukuk devreye girmelidir diyoruz. Avukatlarımız bu konuda bizleri bilgilendirecekler. Biz Çeşme Kent Konseyi olarak, çevre sorunlarını çok önemsiyoruz. Bizi kimse yıldıramayacak. Yaşam alanlarımıza yapılan müdahalelere karşı, tüm yasal haklarımızı kullanarak direnmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

    “Sadece tarım alanları değil, bütün bölge etkilenecek”

    Ovacık Mahallesi Muhtarı Mehmet Koç da yaptığı konuşmada, Ovacık Ovası’na büyük darbe indirecek Jeotermal Enerji Santrali sorununda gösterilen destekten duyduğu memnuniyeti belirterek, “Biz ne kadar karşı çıksak da ne yazık ki bizi dinlemiyorlar. Daha önce de RES sorununu yaşamış ve RES’lere karşı olmadığımızı ama hemen evlerimizin dibine yapılmasına karşı çıktığımızı belirtmiştik. Buna rağmen RES pervanelerini tepemize diktiler. Şimdi de ovamıza jeotermal kuyular açmak istiyorlar. Kimseye bir şey sormadan ’ÇED gerekli değildir’ dediler. Şirket, en verimli ovamızda 9 tane jeotermal kuyu açacak. Jeotermal için açılacak derin kuyulardan çıkarılacak jeotermal su, yüzey sularına karışacak. Tarlalarımızı sulayamaz hale geleceğiz. Bu jeotermal kuyulardan sadece tarım alanları değil, bütün bölge etkilenecek. Onun için hep beraber mücadele etmeliyiz” şeklinde konuştu.

    “Böyle bir verimli ovayı yok etmenin ekonomik veya sosyal değeri nedir?”

    Türkiye – Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırma Vakfı (TAVAK) Yönetim Kurulu ve Mütevelli Heyeti Üyesi Dr. Ahmet Güler de yaptığı konuşmada, 35 yıldır Çeşme’de yaşadığını belirterek, “Bu konuyu çok yakından takip eden birisi olarak çok iyi biliyorum. 26 Ocak 2018 tarihinde, Geoid adlı bir firma, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na 230 sayfalık bir proje sundular. Ne hikmetse, proje verildikten 6 gün sonra Bakanlığın internet sayfasında duyuru yayınlandı. Normalde 15-20 makamı ilgilendiren proje, yıldırım hızıyla bakanlığın sayfasında yayınlandı. Jeotermal Enerji için 180 derece sıcaklık gerekiyor. Bu bölgede ulaşılabilen en yüksek sıcaklık 42 derece. Bir şirket para kazanacak diye böyle bir verimli ovayı yok etmenin ekonomik veya sosyal değeri nedir? Bu şirkete gerekirse bağış yapalım. Kazanacakları parayı toplayarak kendilerine verelim, bu projeden vazgeçsinler. İki kişi zengin olacak diye koskoca bir bölgeyi yok edebilecek rizikoya girmenin mantığı nedir?” diye sordu.

    “26 Haziran’a kadar itiraz edilmezse proje uygulamaya geçecek”

    En tehlikeli olaylardan birisinin de, bu bölgedeki suyun denize kaçması olduğunu ifade eden Güler, “Bu bölgede çok sayıda yazlık site var. Bu sitelerin tek su kaynağı kendi kuyuları. Bu sulara jeotermal suyun karışması ya da suyun denize kaçması halinde, bu sitelerde oturunca binlerce insan susuz kalacak. Çeşme’de yeraltı suları zaten yetersiz. Bir de jeotermal kuyuları ile var olan suyu riske etmek mantığa sığmıyor. Bizlerin bu konuyla ilgili yaptığı iki toplantının ardından Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne 26 tane şikayet dilekçesi gitti. Müdürlükteki ilgili memur, ’Ben bu kadar şikayet görmedim’ dedi. Ama 26 Mayıs tarihinde, ’ÇED gerekli değildir’ kararı çıktı. Bir ay içinde, yani 26 Haziran tarihine kadar hukuksal olarak itiraz olmazsa, bu proje uygulamaya geçiyor. Böylece istedikleri yerde jeotermal kuyu açma hakkına sahip olacaklar. Makinelerin önüne geçerseniz, hapse girme tehlikeniz var” diye konuştu.

    Çevreci Avukat Şehrazat Mercan, yargı sürecini anlattı

    Açtığı çevre davaları nedeniyle Çevreci Avukat olarak tanınan Şehrazat Mercan da bir konuşma yaparak, “’Ben bu bölgede yaşıyorum ve zarar göreceğim’ diyenler, tapuları ile, tapu yoksa kira belgeleri, mirasçı ise tapu kayıt belgeleri ile ve vekaletname çıkararak bize gelecekler. Bu davalar, avukat için de, sizler için de fedakarlık gerektiren davalar. Elde edeceğiniz bir para yok. Çevreye ilişkin hakkınızın mücadelesini vereceksiniz. Öncelikle bir ekip oluşturarak Belediye ile görüşmemiz gerekir. Belediye’nin, bu bölgedeki gayrimenkulleri, planları nedeniyle bir şekilde Belediye Kanunu’ndan kaynaklanan sorumlulukları da var. Ayrıca sosyal sorumlulukları da var. Ben hazırlıklara başladım. Bu konuyla ilgili Aydın’da da davalar açılmıştı. Ben o davaların bilirkişi raporlarını aldım. Burası ile ilgili de Belediye’den imar durumlarını ve planlarını isteyeceğiz. Vekaletlerin de çıkarılmasının ardından yürütmeyi durdurma ve iptal davalarını açacağız. Dava açıldıktan sonra burada keşif ve bilirkişi incelemesi yapılır. Bu aşamadan sonra rapor lehimize geldiğinde, ne kadar itiraz olursa olsun, biz genelde iptal kararlarını alıyoruz. Temyiz edilebilir. Temyize itirazlarımızı hazırlarız” diyerek yargı süreci hakkında bilgi verdi.

    “Dernek olarak her türlü desteği vereceğiz”

    Gücücek Koyu Doğal Yaşamı Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkan Yardımcısı Avukat Seher Gacar da şunları söyledi:

    “Kağıt üzerinde her şey düzgün olabiliyor. İnsanların yaşam ve çevre haklarını koruyan düzenlemeler öngörülebiliyor. Fakat iş realiteye döndüğünde öyle olmuyor. ’Kötü komşu insan mal sahibi yapar’ derler ya, Gücücek Koyu’nda biz bunu yaşadık. Kiralayan şirket, sözleşmedeki maddelere uymayınca, 8 site, Ovacık Mahallesi Muhtarı ve Ovacıklılardan da destek alarak, kiracı şirkete karşı mücadele ettik. Sonuçta da şirket buradan gitmek zorunda kaldı. Biz de derneğimizi kurduk. Bu derneğin amacı sadece Gücücek Koyu değil, bu bölgede çevre felaketleri ile sonuçlanabilecek her riske karşı pozisyon almak, destek vermek ve katılım sağlamak. Dernek olarak biz de bu mücadelenin içinde varız. Gereken her türlü desteği vereceğiz” dedi.

    Yapılan konuşmaların ardından, hukuki masraflar için bir fon oluşturulmasına karar verildi. Avukatlara vekalet verecek vatandaşlar da isimlerini yazdırdılar. Avukatların vekaletleri almalarının ardından, en kısa sürede hukuki süreci başlatmaları da kararlaştırıldı.