Etiket: İzzet

  • Milletvekili Aydemir: “İffet, izzet ve haysiyet kırmızı çizgidir”

    Milletvekili Aydemir: “İffet, izzet ve haysiyet kırmızı çizgidir”

    TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nca kabul edilen “İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” görüşmelerinde söz alan AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, Dijital Zemine Dönük Komisyon Kurulmasının önemine işaret etti, iftira, yalan, hakaret alanının temizlenmesinin şart olduğunu kaydetti.

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 2/3037 esas numaralı Kanun Teklifi görüşmelerinde Milletvekilleri Cemal Öztürk Mustafa Kalaycı Şirin Ünal, İbrahim Aydın, İbrahim Aydemir, Nilgün Ök “Dijital Mecralar Komisyonu” kurulması teklifinde bulundular. “Dijital Mecralar Komisyonu” kurulması konusunda görüşlerini paylaşan Milletvekili Aydemir, “Yayıncı olmam hasebiyle uzun zamandır, hususen çok ciddi bir sıkıntı olduğunu görüp böyle bir açığın giderilmesini beklemekteydik. Böyle bir komisyonun kurulacağını duyunca yani böyle, yüreğimde bir ferahlık hissettim” dedi.

    İnsanların izzet, iffet ve haysiyetinin her şeyin üzerinde olduğunu vurgulayan Milletvekili Aydemir, “Sebebi şu arkadaşlar; hepimiz biliyoruz bunu, hepimize ucu değmiştir mutlak, değenleri ben biliyorum. Ama kimileri mahkemeye falan gidiyor, işte, avukatlarla, şunlarla bunlarla senelerce bu işleri takip edip belki kazanç kapısı hâline getirenler de var bu durumu. Ama ben, insanların izzetinin, iffetinin, haysiyetinin her şeyin üzerinde olduğuna inananlardanım” diye konuştu.

    Dijital mecrada kontrol mekanizmasının mutlak şart olduğunu aktaran Milletvekili Aydemir, bir milletvekilinin yaşadığı bir olayı aktararak Dijital Mecra Komisyonu gerekliliğine vurgu yaptı. Milletvekili Aydemir, “Bakın, iki gün önce bizim bir milletvekilimiz Milletvekilimiz, beni aradı telefonla dedi ki: “İbrahim Bey, İstanbul Kurtköy’de bir hastane başhekimi benim arkadaşım, sizinle ilgili sıkıntılı bir hâl varmış, doğru mudur diye aradım seni.” dedi. Nedir, hayırdır? “Efendim, yeğeniniz orada tedavi görmüş sonrasında ücretle ilgili falan birtakım sıkıntılar varmış, tedaviyle ilgili sıkıntılar varmış, siz de sosyal medyadan bunlara yazmışsınız, bunlarla irtibata geçmişsiniz. Böyle zamirinde biraz da tehdit olan birtakım söylemleriniz olmuş.” gibi. Ben “Doğru değildir.” falan dedim. Sonra ilgili başhekimle görüştüm, adamcağız bana yazışmaları gönderdi. Benim adıma- bu mecrada da hiç hesabım kitabım yok- Linkedin diye bir mecra, orada benim adıma; ismimle, resmimle, adresimle, benim kendi bilgilerimi de çok hususi alıp kayda geçmiş ve kendi adına hesap açmış. Ve hakikaten adamlardan yazışmalar var burada çok sayıda- yeğenini addederek aslında başka şeyler talep etmiş. Onlar da milletvekilidir düşüncesiyle çok saygılı, özel bir üslup kullanmışlar. Biz şimdi bunu takip ediyoruz elbette, ben ilgileniyorum ancak bunların hiç olmaması lazım, bunlara insanlar cesaret edememeliler. Zemin o kadar açık ki hakikaten, sabahleyin kalkan “Kime nasıl küfrederim, kime nasıl iftira atarım?” gibi bir tarz üzere hareket ediyor. Burada hepimizin, siyaset yapanların ki özellikle hepsine ucu dokunmuştur” dedi.

    “Özgürlük demek hakaret etmek ve iftira atmak mıdır?”

    İnternet sitesi kurmanın kolay olduğu, kontrolsüz biçimde içerik üretildiğine dikkat çeken Milletvekili Aydemir, “Yine benim yaşadığım bir hadise. Birini tenkit ettiğim, bir sosyal mecradaki yazışmamın altına sırf ben nakşedebilmek için benim adıma içerik üretmiş; geçmişe dönük, sanki benim bir beyanatım varmış gibi içerik üretmiş. Efendim bir internet sitesinde. Yok böyle bir şey ama bir defa yapıyor onu çok basit. Yani photoshopla bunu yapabilirsiniz, bir tane internet sitesi açmak kadar kolay bir şey yok ki 100 liralık bir maliyeti var. Orada istediğiniz şeyi yazarsınız, çıkarıp ondan sonra bir defa attınız mı? Oraya düştükten sonra da ilanihaye orada kalıyor. Bir başkası, adam Twitter’da bana hakaret etmiş, olmadık şeyler söylemiş, mahkeme beni haklı bulmuş “Bunun kaldırılması lazım.” demiş ama o mecra kaldırmamış. Ben ilgililerle konuşmuştum bana şunu şöyle söylemişlerdi: “Ya, İbrahim Bey, bununla hiç uğraşmayın yani 10 -15 gün sonra zaten tesiri geçer bunun. Şimdi uğraşırsanız onlar bir daha sizinle ilgili böyle şeyler, iftiravari yazışmalar yaparlar.” Şuraya bakar mısınız, böyle bir zemin olabilir mi? Ve biz, millet adına yetki almış insanlar olarak, milletin hukukunu koruma adına burada bulunan insanlar olarak bu konuda zamirine, arka planına “Efendim özgürlükleri kısıyoruz, kısıtlıyoruz.” gibi çok absürt -beni bağışlayın, hiç alakası yok- özgürlük

    Çünkü bu özgürlük mevzunu herkes diline pelesenk etmiş. Ya, arkadaşım, özgürlük dediğiniz bana hakaret mi, bana küfür mü, bana iftira mı? Böyle bir şey yok. Hakaret ediyor, iftira atıyor “Git mahkemeye.” Mahkemeden karar alıyorum, orada kalıyor, niye? Boşluk var, zeminde büyük bir boşluk var. Bunu hepimizin ciddi bir biçimde, sadece kendimize ucu değdiğinde değil, başkasına değdiğinde düşüneceğiz. Hakkı, adaleti üstün tutmak zaten budur. Özellikle ben, bu çalışmanın, bu Komisyonun çok çok mübarek çok bereketli bir şey olacağına inanıyorum ve millet nezdinde de müthiş bir itibarı olacağına inanıyorum. O yüzden hepimizin bunu kabul etmesi lazım.

    Dolayısıyla ben bunun çok faydalı olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.

    Dijital mecra komisyonunun görevleri

    AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’in de imza sahibi bulunduğu Dijital Mecra Komisyonu kurulması teklifinde Komisyonun görevleri:

    “Kendisine esas veya tali olarak havale edilen işleri görüşmek; Başkanlığın talebi üzerine ya da istenildiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan kanun teklifleri ile olağanüstü hal

    sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini görev alanı yönünden inceleyerek ihtisas komisyonlarına görüş sunmak.

    İnternet kullanımının kanunlara, bireylerin kişilik haklarına, özel hayatın gizliliğine ve diğer temel hak ve özgürlüklere aykırı yahut çocukların fiziksel ve psikolojik gelişimlerine zarar verici şekilde gerçekleşmesinin önlenmesi konularında görüş ve öneriler sunmak.

    İnternet kullanımı yoluyla işlenen suçlarla etkin şekilde mücadele edilmesi konusunda görüş ve öneriler sunmak.

    (b) ve (c) bentlerinde belirtilen konularda uluslararası alanda kabul gören gelişmeleri izlemek, bu konular hakkında gerektiğinde yurt dışında incelemelerde bulunmak ve bu gelişmeler konusunda görüş ve öneriler sunmak.

    İnternetin hukuka uygun kullanımı konusunda kamuoyunu bilgilendirici etkinlik ve projeler yapmak. Dijital Mecra Komisyonunun Yetkileri ise;

    Kabul edilen teklifte komisyonun bazı yetkileri de; Görevleri ile ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşlarından, bu Kanun kapsamında faaliyet gösteren içerik sağlayıcılar, erişim sağlayıcılar, yer sağlayıcılar ile yerli veya yabancı diğer gerçek ve tüzel kişilerden bilgi ve belge istemek ve ilgililerden bilgi almak. Görev alanıyla ilgili faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının çalışmalarından yararlanmak. Gerekli gördüğünde uygun bulacağı uzmanları fikirlerini almak üzere çağırmak olarak bildirildi.

    Komisyon Ankara dışında da çalışabilecek.”

  • Çorlu TSO Başkanı İzzet Volkan: “Demokrasinin, milletimizin ve devletimizin yanındayız”

    Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası (Çorlu TSO) Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Volkan 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümü dolayısıyla açıklama yaptı. Volkan, “Demokrasinin, milletimizin ve devletimizin yanındayız” dedi.

    Çorlu TSO’dan İzzet Volkan imzası ile yapılan açıklamada, “Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesi demokrasisine ve hukuk devleti yapısına kasteden hain ve alçakça bir saldırıyı geri püskürterek şunu açıkça göstermiştir gücünü sandıktan, yetkisini milletten almayan bir idareyi asla meşru kabul etmeyiz. Demokrasi ve milletin iradesi dışında bir seçeneğe de boyun eğmeyiz” dedi.

    15 Temmuz hem Türkiye siyaseti, hem de Türkiye ekonomisi için tarihi bir stres testi oldu diyen Volkan, “Milletin dirayetiyle bu test başarıyla geçildi ve demokrasimizin kalitesi tescillendi. Demokrasimiz ve kurumlarımız kaba kuvvete teslim olmayacak kadar olgunlaştıklarını kanıtladı. Devlet içinde illegal örgütlenen FETÖ çetesi ortaya çıkarıldı. Cunta heveslilerine karşı ortaya konan milli direniş sayesinde gelecekte benzer kalkışma girişimi içinde olabileceklerin önüne set çekildi. FETÖ kaynaklı bu hain darbe girişiminin ortaya çıkmasıyla birlikte, TOBB ve Oda-Borsa camiası olarak tepkimizi ilk anda ortaya koyduk. Darbe girişimine karşı ilk harekete geçen, ilk inisiyatif alan meslek örgütüyüz. Daha darbe bildirisi okunur okunmaz, gece saat 00:22’de çıktık dedik ki; Milletin iradesi ve demokrasi dışında hiçbir iradeyi tanımıyoruz. Gün demokrasiye sahip çıkma günüdür. Sonrasında TOBB ve Oda-Borsalar olarak faaliyetlerimizi 3 eksen üzerine oturttuk. Bunlardan ilki etkili bir ekonomi diplomasisi yürütmekti. Zira 15 Temmuz sonrası ülke dışında ciddi bir bilgi kirliliği oluştu. Biz de TOBB olarak bunun önüne geçmek için tüm imkanlarımızı seferber ettik. Devletimizin resmi diplomasi sürecine iş dünyasının azami desteğini sağladık. Yurtdışındaki bilgi kirliliğini kaldırmak için 6 kıtada, 98 ülkedeki muhataplarımızla ve 25 çok uluslu iş örgütüyle temas kurduk. Ülkemizde yaşananları ilk elden anlattık. İkinci önemli konu yatırımcıların güvenini tesis etmek ve yükseltmekti. Türkiye’de yatırım yapmış 300 büyük yabancı şirketimizi Cumhurbaşkanımızla ve Başbakanımızla bir araya getirdik. Olan biteni doğrudan liderlerimizden dinleyince, ilk tedirginlikleri kayboldu. Herkes ileriye bakmaya başladı. Odaklandığımız üçüncü alan da reformlardı. Zira TOBB ve Oda-Borsalar olarak yıllardır hep şunu vurguladık; ‘’Güçlü Ekonomi ve Kaliteli Demokrasi”. Bu ikisi birbirini tamamlayan bir bütündür. Biri olmadan diğeri olmaz. Yatırım Ortamını İyileştirme platformunda iş dünyamız ve hükümetimiz arasında köprü görevi üstlendik. İş ve yatırım ortamını iyileştirecek çeşitli düzenlemeler üzerinde kamu idaresiyle birlikte yaptığımız çalışmalarda önemli ilerlemeler sağladık. Tüm bu çalışmalar da sonuç verdi ve ekonomimiz yüksek büyüme sürecine girdi” açıklamasında bulundu.

    İzzet Volkan açıklamasını şöyle devam ettirdi: “Ayrıca 15 Temmuz Şehitleri dayanışma kampanyasına en fazla katkıyı da TOBB, Oda ve Borsalar olarak sağladık. Yine 81 ildeki Oda ve Borsalar olarak ilk günden itibaren Demokrasi Nöbetlerini aktif bir şekilde destekledik.

    TOBB ve Oda-Borsa camiası olarak demokrasiden, milletimizden, devletimizden yana olmaya devam edeceğiz. Devletimizin yanında, milletimizin emrinde olacağız. Ülkemizin birliğine, kardeşliğimize ve demokrasimize karşı olanların da karşısına dikileceğiz. Çünkü devletimiz ve ülkemiz var oldukça biz de varız. Demokrasi varsa hepimiz varız. Mustafa Kemal Atatürk’ün, ’Hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir’ sözünü hep aklımızda tutarak ülkemiz ve milletimiz için çalışmayı ve üretmeyi daha büyük bir azimle sürdüreceğiz. Ülkemizi daha güçlü bir ekonomi ve daha zengin bir Türkiye hedefine taşıyacağız. Tarihe geçen bu destansı demokrasi mücadelesinde hayatını kaybeden milli direnişin kahraman şehitlerine Allah’tan rahmet, kıymetli ailelerine sabırlar diliyoruz, gazilerimizi minnetle anıyoruz.”

  • İzzet Baysal Gençlik Orkestrası’ndan caz konseri

    Bolu’da, Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde düzenlenen caz konseri sanatseverlerden ve öğrencilerden büyük alkış aldı.

    Bolu Belediyesi’nin katkılarıyla, Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ), Balıkesir Üniversitesi (BÜ) ve Bolu İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Kongre ve Kültür Merkezi Bordo Salonu’nda İzzet Baysal Gençlik Orkestrası tarafından caz konseri düzenlendi. Ulusal ve uluslararası pek çok festival ve konserde üniversiteyi başarıyla temsil eden İzzet Baysal Gençlik Orkestrası tarafından verilen caz konserine sanatseverler yoğun ilgi gösterdi. Caz tutkunları, bin 250 kişilik salonu tamamen doldurdu.

    Solistliğini genç kuşağın önemli caz solistlerinden Ceren Temel’in yaptığı, Şef Prof. Dr. Ahmet Serkan Ece ve Şef Doç. Dr. Hasan Hakan Okay yönetimindeki orkestra, dünyaca ünlü caz şarkılarını yorumladı. Konserde ayrıca, genç sanatçı Deren Ece de yorumladığı caz şarkısı ile büyük beğeni aldı. Bir buçuk saat süren muhteşem konserin sonunda ayakta alkışlanan sanatçılara, protokol üyeleri tarafından teşekkür plaketi, teşekkür belgesi ve çiçek takdim edildi.

    AİBÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı ve Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Emine Davarcıoğlu, yaptıkları konuşmada, konseri büyük zevkle dinlediklerini belirterek sanatçıları kutladılar.

  • Hayırsever iş adamı İzzet Baysal ölümünün 17. yılında dualarla anıldı

    Hayırsever iş adamı İzzet Baysal vefatının 17. yılında Abant İzzet Baysal Üniversitesi Gölköy Kampüsü içerisinde bulunan mezarı başında düzenlenen törenle anıldı. Törende, İzzet Baysal’ın yeğeni ve İzzet Baysal Vakfı Başkanı Ahmet Baysal, öğrenciler adına yapılan konuşmanın ardından duygu dolu anlar yaşadı.

    Törene, Bolu Valisi Aydın Baruş, CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan, Ak Parti Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü, Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun, siyasi parti temsilcileri, İzzet Baysal’ın ailesi ve öğrenciler katıldı.

    İzzet Baysal’ı anma töreninde açılış konuşmasını öğrenciler adına yüksek lisans öğrencisi ve İzzet Baysal Felsefesini Anlama ve Yaşatma Topluluğu üyesi Yıldız Uzan yaptı. Uzan, “5 Mart biz öğrenciler için asla yas tutulacak bir gün değil aksine bizlere tüm bu imkanları sunan, çalışkanlığıyla, merhametiyle ve hayırseverliğiyle geleceğimize ışık tutan İzzet Baysal’ı tüm kalbimizle yaşattığımız bir gün” dedi.

    Uzan’ın konuşmasının ardından duygu dolu anlar yaşayan İzzet Baysal’ın yeğeni Ahmet Baysal öğrenciye teşekkür etti.

    “Üniversitemiz hızla büyüyor”

    Törende konuşan Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun, “İzzet Baysal iki önemli alanda, eğitim ve sağlık alanında kısaca insanlar için çok önem arz eden bu iki alanda Bolu’muza ve üniversitemize yatırımlar yapmak suretiyle insanımıza, gençliğimize büyük hizmetler verilmesine vesile olmuştur. Geçen 25 sene içerisinde üniversitemiz hızla gelişmekte, büyümekte ve özellikle de son 7 senede ilave 42 ön lisans açılmak suretiyle ön lisans programlarımız 66’ya, ilave 52 lisans programı açılmak suretiyle lisans program sayımız 79’a ve 27 yüksek lisans programı açılmak suretiyle yüksek lisans programlarımız 68’e, ilave 18 doktora açılmak suretiyle de doktora programlarımızın sayısı 30’a yükselmiştir” diye konuştu.

    “Tek amacı sağlıklı ve yetişmiş insan yetiştirmekti”

    Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ise konuşmasında, “Belediyeler doğumdan ölüme kadar insanın hizmetinde. Doğduğunuz zaman vakıf insan İzzet babamızın hastanesinde doğuyorsunuz. Onun kreşinde, onun anaokulunda ve nihayet üniversiteye kadar hatta onun tıp fakültesinde tedavi olabiliyorsunuz. Tek amacı, sağlıklı yetişmiş insan yetiştirmek. Ülkenin en büyük eksiği bu. Hem sağlıklı olacak hem de yetişmiş insan olacak. İşte böyle bir vakıf insanı sahibiyiz. Onun için şehrimize ‘İzzet Baysal kenti’ diyoruz” şeklinde konuştu.

    “Büyük insanlar hafızalarda iz bırakır”

    Törende konuşan Bolu Valisi Aydın Baruş da, “Büyük insanlar içinde yaşadıkları toplumun hafızasında ve yaşamında unutulmayacak izler bırakan insanlar olmuştur. Fani olan bu hayatta sahip olduğunuz bu değerleri kendiniz ve ailenizin dışında tüm toplumun yararlanabileceği bir şekilde vakfetmek ve bu eserlerinizle gelecek nesillerin yaşamında önemli bir yer etmek gerçekten geçici olan bu hayatta herkesin ulaşmak isteyeceği bir mertebedir” ifadelerini kullandı.

    Anma töreni, konuşmaların ardından yapılan dua sonrasında İzzet Baysal’ın mezarına çiçek bırakılmasıyla son buldu.

  • FETÖ, örgüte kazandırılması amaçlanan kişilere ikram, izzet, ziyafet yöntemlerini uygulamış

    Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından Erzurum’da açılan davanın iddianamesinde, örgüte kazandırılması amaçlanan kişilere ikram, izzet, ziyafet yöntemlerinin uygulandığı ve sözde bölge imamlarının, TSK, emniyet, üst düzey kamu görevlileri, bürokratlar ve gazetecilerin cinsel yaşamlarının takibe alınarak gizli kaydedilmesi talimatı verdikleri ortaya çıktı.

    FETÖ/PDY’ye ilişkin Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanarak Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen davanın 32 sayfalık iddianamesinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamında Emniyet Genel Müdürlüğünün arşiv kayıtlarına intikal eden her türlü bilgi, belge ve dokümanın bütün olarak değerlendirildiği kaydedildi.

    Erzurum’da açılan davanın iddianamesinde, FETÖ mensuplarınca, sosyal paylaşım sitelerinde “Haramzadeler, Başçalan, Fuatavni, Yıldızkulis” adıyla başlayan benzer sahte hesaplarla ülkenin birlik ve beraberliğini bozmak amacıyla paylaşımlar yapıldığı, ülke güvenliği ve dış politikalara yönelik devlet sırrı niteliğindeki toplantılar ve görüşmelerin illegal dinlenerek servis edildiğinin belirlendiği belirtilerek, özellikle “Fuatavni” isimli sosyal medya hesabından yapılan paylaşımların örgüte yakın basın yayın kuruluşları ve internet sitelerince haberleştirilerek geniş kitlelere ulaştırıldığının anlaşıldığı bildirildi.

    “Küçük yaşta başarılı öğrenciler sahilde deniz evinde ya da kırsal alanlarda bulunan yayla evlerinde yaz kampına çağrılmış”

    İddianamede dikkat çeken bazı bölümler arasında örgüte kazandırılması amaçlanan kişilere ikram, izzet, ziyafet yöntemlerinin uygulanması yer aldı.

    İddianamede, “Örgüte eleman temin etme hususunda düzenli ve sistemli olarak çalışıldığı, örgüte kazandırılması amaçlanan kişiyi ikram-izzet-ziyafet yöntemlerinin uygulandığı ve özellikle küçük yaşta başarılı öğrencilerin sahilde deniz evinde ya da kırsal alanlarda bulunan yayla evlerinde yaz kampı şeklinde kampa çağrılarak eğitim verdikleri ve şahısların temaslarının kontrol edilip test edildikleri, planlanan bu kampların ’düğüne çağırmak’, kamp yapılacak evlerin ise ’köşk’ şeklinde örgütsel olarak kodlandığı, örgütün sempatizanları üzerinden etkinliğini arttırıp, soruşturmaları kamuoyunda tartışılır hale getirmek için örgütsel bir tavır alarak, bölücü terör örgütü mensupları tarafından daha önceki tarihlerde gerçekleştirilen ’Ben de PKK’lıyım’ eylemlerinin bir benzeri olarak ’kendimi ihbar ediyorum’ konulu toplu dilekçe verme faaliyetlerinin gerçekleştirildiği” şeklinde belirtildi.

    “TSK, emniyet, üst düzey kamu görevlileri, bürokratlar ve gazetecilerin cinsel yaşamlarının takibe alın”

    İddianamede örgütün amacına ulaşmasında fayda sağlayacağı düşünülerek sözde bölge imamlarının ’TSK, emniyet, üst düzey kamu görevlileri, bürokratlar ve gazetecilerin cinsel yaşamlarının takibe alın’ talimatı verdiği ortaya çıkarken, şu ifadeler kaydedildi:

    “Şahıslar ile örgütsel faaliyetlerde kullanılan/ kullanılması düşünülen kişiler başta olmak üzere yargı mensupları, akademisyenler, TSK personeli, emniyet teşkilatı personeli, üst düzey kamu görevlileri, bürokratlar, gazeteciler vb. kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine, ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, iletişim bilgilerine, sağlık durumlarına ilişkin özel ve hassas bilgilerin/verilerin, görüntü, ses kayıtlarının gizli ve bazı teknik donanım uzmanlık gerektiren yöntemlerle usulsüz bir şekilde kişisel veri olarak kaydedilip arşivlendirildiği, söz konusu kişisel verilerin örgütün amaçları doğrultusunda şantaj amaçlı veya gerçekleştirilmesi planlanan eylemlerde kullanıldığı/kullanılmasının hedeflendiği, örgütün amaçları doğrultusunda her türlü legal yapılar (STK, Demek, Vakıf, Kamu Kurum ve Kuruluşları vb.) ile işbirliği yaparak, söz konusu yapı ve oluşumları sahip oldukları araç ve gereçleri kullanmayı/yönlendirmeyi hedeflediği görülmüştür.”