Etiket: isyan

  • Yangın sonrası köylüler isyan etti

    Kastamonu’nun Tosya ilçesi Çepni köyünde henüz belirlenemeyen nedenden ötürü çıkan yangın sonrasında 1 ev tamamen yanarak kullanılamaz hale geldi.

    Edinilen bilgiye göre, Kastamonu’nun Tosya ilçesine 15 kilometre uzaklıkta bulunan Çepni köyünde Fahri Lafcıoğlu’na ait evin altında bulunan motosiklette henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Yangın, kısa sürede rüzgarın da etkisiyle tüm evi kapladı. Durumun bildirilmesi üzerine Tosya Belediyesi İtfaiye ekipleri ile Tosya Orman İşletme Müdürlüğü ekipleri yangına müdahale etti. Köyde su ve telefon olmaması nedeniyle vatandaşlar ve itfaiye ekipleri, yangına zamanında müdahale etmekte büyük güçlük çekti. İtfaiye ve arozöz ekipleri, yangını kontrol altına almaya çalışırken köye iş makineleri de getirildi.

    ‘’Biz bir acı yaşamadan veya bir adam ölmeden tedbir almıyoruz’’

    Çepni köyünde yangının ilk çıktığı dakikalarda alanına gelen Tosya Ziraat Odası Başkanı Ahmet Akdiken ‘’Akşam namazı sonrası evden dumanlar çıkmaya başlamış. Biz hemen Çepni köyünün yangın söndürme tankeri ile yangın alanına geldik ve yangına ilk müdahaleyi yaptık. Daha sonra Tosya İtfaiye ekipleri ve Orman işletme Müdürlüğünün yangın söndürme araçları yangına müdahale etti. Fakat köyün içinde su tankeri, su deposu, telefon ve su vanası olmadığı için yeterli müdahalede bulunamıyoruz” dedi.

    İtfaiye ekiplerinin yangın söndürme ve soğutma çalışmalarının yapıldığı sırada köy meydanına toplanan köylüler habercilere köylerinde suyun olmasından dert yanarak ‘’Bizler mahrumiyet bölgesinde mi yaşıyoruz? Köyde su yok, su deposu yok, telefon yok, su vanası yok. Allah esirgesin böyle yangın olduğu zaman elimiz kolumuz bağlı çaresizce bekliyoruz. Durumumuzu defalarca yetkililere bildirdik fakat sizde görüyorsunuz köyde su olsa idi bu ev yanmazdı yazık çok yazık” ifadelerini kullandılar.

    Tosya İtfaiyesinin yaptığı yoğun söndürme çalışması sonrası yangın başka evlere sıçramadan kontrol altına alındı. Yangınla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Turizmciler Trabzon’a düzenlenen seferlerde uçak biletlerinin pahalı olmasına isyan ediyor

    Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) Meclis Üyesi Hamit İnan, turizmciler olarak Trabzon’a düzenlenen seferlerde uçak biletlerinin pahalı olmasının sıkıntısını yaşadıklarını belirterek “İl genelinde TÜRSAB’a kayıtlı 150 civarında seyahat acentesi var. TTSO’nun da katkıları ve yerel acentelerin katılımıyla charter sefer düzenleyebilecek bir organizasyonu biz kurmalıyız” dedi.

    Dünya Turizm Örgütü istatistiklerine göre dünya genelinde seyahat edenlerin sayısının son 20 yılda önemli bir artış göstererek 2017 yılında 1 milyar 322 milyon kişiye ulaştığını hatırlatan İnan “Yapılan değerlendirmelere göre ziyaretçi sayısının 2030 yılına kadar 1,8 milyar kişiye ulaşması öngörülmektedir. 2017 yılında ülkemizi 38,6 milyon kişi ziyaret etti ve 26,2 milyar dolarlık bir gelir elde edildi. Trabzon’u ise 2017 yılı itibarı ile 453 bini yabancı olmak üzere toplamda 2 milyon 190 bin kişi ziyaret etmiştir. Bu yılın ilk 5 aylık verilerine göre 84 bin 230 kişisi yabancı olmak üzere toplamda 213 bin 590 kişi ilimize gelmiştir” diye konuştu.

    Trabzon’a 2018 yılının ilk 5 ayında ağırlıklı Körfez ülkelerinden olmak üzere 139 ticari uçuş gerçekleştirildiğini vurgulayan Hamit İnan, “Dünya genelinde turist sayısının yükselmesinin en önemli faktörlerden biri havayolu ile ulaşım imkânlarının artmasıdır. Bu yıl özellikle ilimize yapılan uçak seferlerinde pahalılık sektör adına yaşadığımız sıkıntılardan biri oldu. Bunu yerli uçak firmaları da yapıyor yabancı havayolu şirketleri de. Otelcilerin daha ekonomik turist ağırlayabildiği yüksek sezon öncesi bir dönemde uçak bileti fiyatı kişi başı gidiş/dönüş 7 bin Türk lirasını geçebiliyor. İç hatlarda da Trabzon uçuşları pahalı. Suudi Arabistan’dan Charter sefer düzenleyen bir firma, şu anda Suudi Arabistan’ın 4 farklı şehrinden haftada 4 uçuş gerçekleştiriyor. İzinlerle ilgili sıkıntı yaşıyor. Yaşadığı sorunlar aşılırsa kışın dahi düzenli uçuş gerçekleştirebileceğini söylüyor. Şehrimize düzenli bir şekilde turist taşıyan girişimcilere destek sağlanması gerekmektedir. İl genelinde TÜRSAB’a kayıtlı 150 civarında seyahat acentesi var. TTSO’nun da katkılarıyla yerel acentelerin katılımıyla Charter sefer düzenleyebilecek bir organizasyonu biz kurmalıyız. Havalimanı dış hatlarda dil bilen personel eksikliğinden bahsediliyor. Havalimanında bir sıkıntı ile karşılaşan yabancılar muhatap bulma konusunda sıkıntı yaşıyor. Farklı şehirlerden binlerce kiralık araç şehre getirildi, çoğu turist için sıkıntı olabilecek durumlar ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.

    İnan, anayi yatırımlarının yeterli olmadığı, tarım arazilerinin giderek daraldığı Trabzon’da turizmin en dinamik sektör durumunda olduğuna dikkat çekerek “Bölge illerinin ayrı ayrı bir turizm merkezi yapılanması yerine bir bütün olarak planlanması önemlidir. Bu bağlamda sürdürülebilir çevre özellikleri korunarak, Yeşil Yol kapsamında yapılmakta olan çalışmalar önemlidir. Turizm faaliyetlerinin yapılabildiği destinasyonlardaki binalarla ilgili imar barışı ile çözüme imkan sağlanması önemlidir. Bununla beraber zaten bozulmuş yaylalarda bundan sonraki süreçte de yapılaşmaya fırsat verilirse bu alanların bir destinasyon özelliği kalmayacaktır” ifadelerini kullandı.

    “Sümela Manastırı’ndaki çalışmaların 2019’da ancak tamamlanabileceği bilgisi aldık”

    Koruma amaçlı imar planı bulunan Uzungöl’ün bölgenin en aktif destinasyonu olduğunu vurgulayan Hamit İnan, “Konaklama kapasitesi 10 bini bulan Uzungöl, imar barışı ile önemli hukuki ve mülki sorunlarını çözebilecektir. Mülki sorunlar giderilirken plan disiplinine uymamak Uzungöl’ün yakın dönemdeki en büyük handikapı olabilir. Kış turizmi açısından yüksek potansiyele sahip Uzungöl’ün marka değerini, Trabzon’un ve bölgenin marka değeri olarak yükseltecek altyapı ve üstyapı yatırımlarıyla Uzungöl çok daha yüksek bir katma değer oluşturacaktır. Hal böyle iken markalaşma, cazibesini koruma ve artırma yolunda Uzungöl hak ettiği ilgiyi maalesef bulamamıştır. Kurumlar arası koordinasyon sağlanamadığı için kamu kurumları arasında stratejik bir iş birliği geliştirilememiş ve korunamamıştır. TTSO Uzungöl’ün sorunlarının çözümünde etkisini artırmalıdır. En önemli turizm değerlerimizden biri olan Sümela Manastırı ile ilgili çalışmaların 2019 yılında ancak tamamlanabileceği bilgisini Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzden aldık. Devam eden çalışmalara rağmen Sümela manastırı ziyaretçi çekmeye devam etmektedir” diye konuştu.

    Turizmcilerin taleplerini sıraladı

    Bölge turizmcileri olarak bazı noktalara dikkat çekmek istediklerini de vurgulayan Hamit İnan, önerilerini şöyle sıraladı:

    “Şehir merkezinin turist için daha rahat gezilebilir hale getirilmesi, şehrin turizm değerlerinin öne çıkarılması ve şehrin denizle bağlantılarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Tabela kirliliği ve gelişigüzel ışıklandırma hem şehirde hem de destinasyon özelliği olan yerlerde büyük çirkinlik oluşturuyor. Bunların bir disiplin altına alınması gerekmektedir. Özellikle Körfez ülkelerinde sosyal medya üzerinden yapılan dezenformasyonlara karşı doğru bilgilendirmeyi ilgili kurum ve kuruluşlar yapmalıdır. İlimizle ilgili tanıtım faaliyetlerinin daha sağlıklı yürütülebilmesi adına kamu ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan Trabzon Turizm Tanıtma Vakfı gibi bir kurum elzem olabilir. Kurum ve kuruluşlarımızın ayrı ayrı tanıtım çalışmaları yerine yüksek standartlarda tek noktadan tanıtım yapılabilir. Uzungöl’de Sarıkaya mevkinde özel girişim olarak yapılacak olan teleferiğin inşaatına başlanmıştır. Uzungöl’ün merkezinde yapılacak teleferiğin izinleri de tamamlanmak üzeredir. Her iki teleferiğin hinterlandında kayak alanları bulunmaktadır. Kış turizmine yönelik yatırımlarla kışın atıl kapasitemizi kullanıp turizm ekonomisinden çok daha yüksek pay alabiliriz. Bu yatırımların desteklenmesi gerekmektedir. Sektörden daha fazla pay alma çabası bazı suiistimallerin yaşanmasına sebep olmaktadır. Güven noktasında yaşanan sıkıntılar sektörü ciddi şekilde tehdit etmektedir. Bunların önüne geçilmesi gerekmektedir. Güven, kalite ve fiyat uygulamaları noktasında olumsuzlukların önüne geçilmelidir. Turizm faaliyetlerimizi daha geniş bir zamana yayamazsak kalifiye elaman sıkıntımız devam edecektir. Turizm işletmelerinde turizm eğitimi alan elaman sayısı oldukça düşüktür. Bölgemiz pek çok turizm türüne hitap edebilecek bir potansiyele sahiptir. İlimiz genelinde otel işletmeleri açısından arz talepten daha yüksek bir seviyede seyrediyor. Bundan sonraki süreçte teşviklerin hizmetler üzerinden yapılması daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Kayıt dışılığın önlenmesi ve rekabetin kaliteyi artırmaya yönelik olması turizm hedeflerimize ulaşmamız açısından önemlidir.”

  • Patentli Hoca dolandırıcılara isyan etti

    Aydın’ın Bozdoğan İlçesi’nde yaşayan ve ülkenin değişik illerinde irtibat büroları olan ve Türk Patent Enstitüsü’nden ‘Aydınlı Mehmet Hoca’ adıyla patent alan Mehmet Pala, dolandırıcılara isyan etti. Özellikle aşk acısı yaşayan ve çaresiz duruma düşmüş kişilerin kendisini medyum adı veren kişilerce dolandırıldığını ileri süren Pala, vatandaşları uyararak “Kimse size garanti veremez. Aşk büyüsü, bağlama büyüsü, geri getirme büyüsü gibi şeyler vaat edenler yalan söylerler. Bu kişilere itibar etmeyin” dedi.

    Sosyal medya üzerinden dolandırıyorlar

    Kendisine medyum ya da hoca adıyla tanıtıp eskiden bizzat karşılaştıkları kişileri dolandıranların şimdi sosyal medya aracılığı ile insanları dolandırmaya başladığını ve vatandaşların bu tür sahtekarlara karşı uyanık olmasını isteyen Aydınlı Mehmet Hoca olarak tanınan Mehmet Pala “İnsanların manevi duygularını çeşitli vaatlerle istismar ediyorlar. Dinimiz İslam’da büyü çok günah. Maalesef bu kişiler insanları geri getirme, bağlama, aşk ve evlilik büyüsü gibi şeylerle kandırıyorlar. Büyü yapana ve yaptırana lanet ediliyor. Her platformda söylediğimiz gibi kimse kimseye garanti veremez. Allah istemediği sürece yaprak kıpırdamaz. Kimse aciz kullarından medet beklemesin ve bu tür dolandırıcılara para kaptırmasın” şeklinde konuştu.

    Özellikle Aydın’ın sahil kesimlerinde son günlerde bu tür dolandırıcıların arttığı belirtilirken kendisini medyum olarak tanıtan pek çok kişinin sosyal medya hesaplarını kontrol edip bunalımda olan kişileri ağlarına düşürerek dolandırdığı belirtildi.

    “Kimseye para göndermeyin”

    Alternatif tedavi ve parapsikoloji alanlarında hizmet verdiğini ve hizmet almak isteyen kişilere önce tıp hekimlerine gönderdikten sonra tedaviye kabul ettiğini ileri süren Mehmet Pala, “Vatandaşlarımız özellikle sosyal medya üzerinden faaliyet gösteren sahtekarlara karşı dikkatli olsunlar. Ne vaat edilirse edilsin kimseye para göndermesinler” dedi.

  • Afyonkarahisar’da meydana gelen sel baskını sonrası halk isyan etti

    Afyonkarahisar’da meydana gelen ve 67 küçükbaş hayvanın telef olduğu sel baskını ve dolu yağışı sonrası halk isyan ederek Emirdağ Belediyesi’ni suçladı.

    Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesinde dün yağan sağanak yağmur ve dolu yaklaşık 45 dakika sürdü. Yağış sonrası ilçede birçok ev ve iş yeri su altında kalırken, bir vatandaşında ahırını su basması sonucu 67 koyun boğularak telef oldu. Yaşanan afet sonrası ilçe halkı hayvanları telef olduğu ahırdaki manzara karşısında büyük şaşkınlık yaşadı. Ahırda bulanan birçok hayvanın telef olduğu gözlenirken, canlı olarak kurtulan hayvanlar da vatandaşlarında yardımıyla ahır dışına çıkartıldı.

    Sel baskını sonrası bazı vatandaşların cep telefonu kameralarına yansıyan görüntülerde telef olan hayvanların sahibi Dede Çelik, sel baskınından Emirdağ Belediyesi yetkililerini suçladı. Dere yatağının kapatıldığı ve normalden daha küçük büzlerin konulduğunu aktaran Çelik, Emirdağ Belediyesi’ni defalarca uyardıklarını, ancak bir sonuç alamadıklarını dile getirdi.

    Olayı anlatan bazı ilçe sakinleri ise, hayvan sahibinin sel baskını sırasında ahıra girerek hayvanları teker teker çıkardığını dile getirdiler.

    Yaşanan sel baskını sonrası hayvanları telef olan Dede Çelik’in ahırına gelen Emirdağ İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ekipleri telef olan hayvanları tutanak altına aldı.

    İlçede ayrıca yer yer yarım metreye yakın dolu yığınları oluştu.

  • Fmf hastaları isyan etti “yaşamaktan bıktık bizi görün artık”

    Sosyal paylaşım sitesi (facebook) üzerinden anlaşan 30 FMF hastası farkındalık yaratmak ve sorunlarını aktarmak için İzmir’de biraraya geldiler. En büyük sorunlardan birinin hastalığın acillerdeki doktorlar tarafından bile iyi tanınmaması olduğunu belirten hastalar Sağlık Bakanlığından ilaç,eğitim ve tanıtım, Çalışma Bakanlığı’ndan doğru değerlendirilmek ve işten atılmamak için destek istediler.

    Ege Bölgesinin çeşitli illerinden gelerek İzmir’in Alsancak semtinde bir kafede toplanan, önemli bölümü 25-35 yaş aralığında olan FMF hastaları yaptıkları basın açıklamasında İş, sosyal yaşam, sağlık ve eğitim alanlarında büyük sorunlar yaşadıklarına dikkat çektiler. Katılımcılar genetik, teşhisi zor, bulaşıcı olmayan ama birçok hastalıkla karıştırılabilen FMF’nin, halkımız tarafından çokta bilinmediği için tanıtılmasını, hastanelerde bilinçli müdahale edilmesini, çalışanların geçirdikleri ataklar ve sık hastalanmalar nedeniyle işten atılmamasını, teşhis ve tedavi içinde öncelikli çalışmalar yapılmasını talep ettiler.

    Fmf’le Pençeleşiyoruz

    Basın açıklamasında şöyle denildi: “Uluslararası literatürde Familial Mediterranean Fever (FMF), ülkemizde Ailevi Akdeniz Ateşi (AAA) olarak isimlendirilen bir hastalıkla pençeleşiyoruz. Nedensiz ‘38’ dereceyi geçen yüksek ateş, 1 ile 3 gün sürebilen kesintisiz şiddetli karın ağrısı, diz, ayak bileklerinde ağrı, şişlik, kızarıklık, böbrek yetmezliği yaşıyoruz. İstatistikler ülkemizde her 5 kişiden birinin bu hastalığı taşıdığını gösteriyor. Bu hastalığı engelleyici tedbirlerin alınması için hızlı adımlar atılmalıdır. Hastalığı taşıdığını veya ne olduğunu bilmeyen bir çok kişi teşhisi konamadan organ yada çoklu organ yetmezliği gelişmesinden dolayı genç yaşlarda ölmektedir.

    Çalışma ve Sağlık Bakanlıklarımızdan Acil Destek İstiyoruz

    Çalışma ve Sağlık Bakanlıklarımıza sesleniyoruz. Bir tedavi şekli bulunana kadar ömür boyu bu hastalıkla yaşamak zorundayız. Yaşam kalitemizin yükseltilmesi için verilen ilaç hastalığımızı tam olarak baskılayamamaktadir. Özellikle iş yaşamımızda sık olarak atak yaşamamız, sık rapor almamız maaş ve ücretlerimizde kesintiye, çalışma aktimizin sonlanmasına ve işten çıkarılmamıza sebep oluyor. Bu konuda koruyucu düzenlemeler yapılmasını istiyoruz. İşe rahatsızlanırsam nasıl izin alırım, işten çıkarılırmıyım korkusuyla gidiyoruz. FMF hastasıyım dediğimizde garip bir ifade ile yüzümüze bakılıyor. Acil servislere gidip hastalığımızı söylediğimizde doktorlarımızdan bilinçli şekilde müdahale etmelerini istiyoruz. Hastanelerden randevu alamıyoruz. Yüzlerce kilometre uzaktaki uzman doktora gitmek zorunda kalıyoruz. Maddi manevi zorluklardan bunaldık. Böyle yaşamaktan bıktık. Lütfen bizi görün artık.”

    Basın açıklamasının ardından bazı katılımcılar hastalık ve yasal düzenlemelerdeki yetersizlikler nedeniyle yaşadıkları sıkıntıları aktardılar.