Etiket: İSTEMİYOR

  • Balıkçılar çocuklarının balıkçı olmasını istemiyor

    Doğu Karadeniz Bölgesi’nde balıkçıların sosyoekonomik durumlarının ele alındığı bir raporda, balıkçıların büyük çoğunluğunun işlerini severek yaptıkları ancak çocuklarının balıkçı olmasını istemedikleri ortaya çıktı. Raporda ayrıca, işsizlik sebebiyle üniversite mezunu balıkçıların bulunduğu kaydedildi.

    Ordu Üniversitesi, Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Naciye Erdoğan Sağlam ve ODÜ Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Anabilim Dalı Yüksek Lisans öğrencisi Gizem Özbek ile Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğ Düzgüneş tarafından Doğu Karadeniz Bölgesi balıkçılığının durumu, balıkçıların örgütlenme yapıları, kooperatiflerin yapısı ve sorunları ile kooperatif üyesi balıkçıların sosyo-ekonomik yapısının ortaya koyulması amacıyla Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun ve Sinop’ta avcılık yapan balıkçılar ile yüz yüze görüşmeler yoluyla doldurulan anket formlarından elde edilen verilerle bir rapor hazırlandı.

    Zor ama işlerini severek yapıyorlar

    Rize, Trabzon ve Giresun illerindeki balıkçıların tamamının, Artvin, Ordu, Samsun ve Sinop’taki balıkçıların çoğunluğunun balıkçılığı bırakmayı düşünmediklerini ifade ettiği belirtilen raporda, balıkçılığı bırakmayı düşünen kesimin bu mesleği ekonomik sıkıntılar nedeniyle yaptıkları, farklı iş imkanları buldukları takdirde bırakabileceklerini belirtikleri vurgulandı.

    Raporda, “İrdelendiğinde balıkçılık, yetersiz gelir sağlayan ve ağır şartlar altında çalışılan bir iş alanı olarak bilinmesine rağmen bölgedeki bireylerin yüzde 89’unun balıkçılığı bırakmayı düşünmedikleri, işlerini severek yaptıkları fakat çoğunluğunun çocuklarının bu işi yapmasını istemedikleri tespit edilmiştir” denildi.

    Trabzon ‘maaş’ diğer iller ‘pay’ ödüyor

    Balıkçıların sosyo-ekonomik yapılarının belirlenmesi amacıyla Doğu Karadeniz Bölgesi’nde tekne sahibi ve tayfalarla yapılan anketler sonucunda ortaya çıkan sonuçlar şöyle belirtildi:

    “Balıkçı teknelerinin yüzde 67’sinde 2-3, yüzde 9’unda 4’ten fazla tayfa çalıştığı, yüzde 24’ünde ise 1 veya hiç tayfa çalışmadığı, tayfa çalıştırmayan tekne sahiplerinin ödeme yapmadığı, kalan kısmında yüzde 60’ının pay şeklinde, yüzde 15’inin ise maaş şeklinde ödeme yaptığı belirlenmiştir. Tüm illerde tekne sahiplerinin çoğunluğu 2-3 tayfa çalıştırmakta olup yüzde 77 ile Rize ilk sırada yer alırken, Ordu yüzde 52 ile en düşük orana sahiptir. İncelenen illerin hemen hepsinde tekne sahipleri tayfalara pay vermek suretiyle ödeme yaparken Trabzon ilinde maaş şeklinde ödeme daha yüksek orana sahiptir. Tayfaların yüzde 50’sinin aile dışından, yüzde 20’sinin aileden, yüzde 7’sinin hem aileden hem dışarıdan, yüzde 23’ünün ise yalnızca tekne sahiplerinden oluştuğu belirlenmiş, balıkçıların yüzde 82’sinin eşi ile birlikte balığa çıkmadığı, yüzde 77’sinde aynı aileden 1-2 kişinin, yüzde 21’inde 3-6 kişinin, yüzde 2’sinde ise 7’den fazla kişinin balıkçılık yaptığı tespit edilmiştir.”

    Üniversite mezunu balıkçı bile var

    Balıkçıların yaş ortalamasının 40 yaş üstünde olduğu belirlendiği araştırmada şu bilgilere yer verildi: “Balıkçıların yaş ortalamasının 40 yaş üstünde olduğu belirlenmiş, yüzde 39’un 21-30 yaş arasında, yüzde 3’ünün 20 yaşından küçük, yüzde 39’unun ilkokul, yüzde 24’ünün ortaokul, yüzde 28’inin lise, yüzde 8’inin üniversite mezunu olduğu, yüzde 1’inin ise hiç okula gitmediği belirlenmiştir. Hemen hemen tüm illerde balıkçıların çoğunluğu 40 yaş üzerinde olup, 20 yaşın altındaki balıkçı sayısının az olması, maddi zorunluluklar dışında genç bireylerin balıkçılık yapmayı tercih etmedikleri şeklinde yorumlanabilir. Anket uygulanan balıkçıların eğitim durumlarına bakıldığında en azından ilkokul mezunu oldukları, Ordu ve Samsun illerinde üniversite mezunu balıkçıların da olduğu görülmektedir.”

  • EMŞAV Başkanı Yılmaz: “Şehit ailelerimiz sadece özel günlerde hatırlanmak istemiyor”

    Şehit ailelerin toplumdan maddi bir beklentisinin olmadığını belirten Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı(EMŞAV) Başkanı Abdurrahman Yılmaz, “Şehit ailelerimizin manevi beklentileri var. Sadece özel günlerde hatırlanmak istemiyorlar” dedi.

    EMŞAV Ankara’daki şehit yakınları ve gaziler için Karadeniz gezisi düzenledi. EMŞAV’ın şehit aileleri ve gaziler için düzenlediği gezilerin bu sefer ki konukları Ankara’daki şehit aileleri ve gaziler oldu. Giresun’dan başlayan Karadeniz gezisi Trabzon, Rize ve son olarak Samsun’da son buldu. 8 günlük gezi boyunca gidilen şehirlerde İl Emniyet Müdürlüğü ziyaret edildi, şehirlerin turistik yerleri gezildi ve şehit aileleriyle buluşmalar gerçekleştirildi. Geziye, EMŞAV Başkanı Abdurrahman Yılmaz da katıldı.

    “Şehitlerimizin emanetine sahip çıkmalıyız”

    Şehit ailelerinin çok mutlu olduğunu belirten EMŞAV Başkanı Yılmaz, “Ailelerimiz Karadeniz’in güzelliklerini tattı. EMŞAV şehit aileleri ve gazilerimizin yuvasıdır. Ailelerimiz kimseden maddi olarak bir beklenti içerisinde değil. Hatırlanmak istiyorlar. İlgilenilmek istiyorlar. Şehit ailelerimizin manevi beklentileri var. Sadece özel günlerde hatırlanmak istemiyorlar. Bu gezilerimizin de en büyük amacı bu. Onlar bu vatan için verilebilecek en büyük bedeli vermişler. Bu ülkenin bekası için bugüne kadar şehit verdik bundan sonra da vereceğiz elbette. Ama şehit ailelerimize sahip çıkmamız lazım. Şehitlerimizin emanetine sahip çıkmalıyız. Devletimiz milletimiz sahip çıkıyor ama biraz daha duyarlı olabiliriz. Bu gezi kapsamında gittiğimiz illerde çok iyi karşılandık. Emniyet müdürlerimiz çok iyi ağırladılar. Şehit aileleri ve gaziler için bu konularda yürekten çalıştığı için Emniyet Genel Müdürümüzün eşi Gülhan Altınok elinden gelen gayreti gösteriyor. Bazı kurumlarımızdan şehit ailelerimizin konaklaması konusunda destek bekliyoruz” dedi.

  • Kanser hastası sağlığını değil, iki odalı evini kaybetmek istemiyor

    Antalya’da ödeyemediği kirası nedeniyle sokağa atılmayla karşı karşıya kalan akciğer kanseri Ünal Bolat, iyileşinceye kadar birkaç aylık kirasının hayırseverler tarafından ödenmesini istiyor.

    Kepez ilçesinde yaşayan, hiç evlenmeyen ve kimsesi olmayan 51 yaşındaki Ünal Bolat, 8 ay önce öksürük şikayetiyle hastaneye başvurdu. Yapılan tetkikleri sonucu akciğer kanseri olduğu belirlenen Bolat kemoterapi tedavisi almaya başladı. Çaycılık yaptığı iş yerinden de ayrılmak zorunda kalan Ünal Bolat, zor durumda kaldı. 5 aydır akciğer kanseri tedavisi gören Bolat, aldığı kemoterapi nedeniyle 65 kilodan, 43 kiloya düştü. Komşularının verdiği yemeklerle beslenen Bolat, 40 derece sıcakta küçük vantilatörüyle serinlemeye çalışıyor. Yatırdığı 53 TL ile Genel Sağlık Sigortasından faydalanan Bolat, çalışamadığı için iki odalı evini de kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldı. Çalışamadığı için 400 TL kirasını ödemeyen Bolat, tedavisinin yerine iki odalı evinin kirasının hayırseverler ya da yerel yönetimler tarafından ödenmesini istiyor.

    Ünal Bolat, 8 ay önce kuru öksürükle başlayan şikayetinin giderek arttığını ve 3 aylık tedavi süresinin ardından akciğer kanseri olduğunu öğrendiğini söyledi. 5 aydır akciğer kanser tedavisi aldığını dile getiren Bolat, “Kemoterapi aldıktan sonra iki hafta kendime gelemiyorum. İşime de artık gidemiyorum. 53 TL yatırdığım Genel Sağlık Sigortası ile tedavi olabiliyorum. Çevremdeki birkaç kişinin desteği ile ayakta kalabiliyorum. Onlar da nereye kadar karşılayacak bilemiyorum” dedi.

    “Çorbayı bulduğuma şükrediyorum”

    Çalışırken evinin kirasını rahatlıkla ödediğini hatırlatan Bolat, “Bu ayın kirası geçti. Nasıl karşılayacağımı bilmiyorum. Kirayı veremezsem sokakta kalabilirim. Kapı dışarı olacağım. Bunun yanında iyi beslenmem gerekiyor. İki öğün et yemeğinin yanında sebze meyve ve iyi bir sabah kahvaltısıyla beslenmem gerekiyor. Benim bu beslenme listesini almamın imkanı yok. Kuru çorbayı bulursam şükrediyorum” diye konuştu.

    “Evini kaybetmek istemiyor”

    Gözleri dolan Bolat, tedavisinden geçtiğini belirterek, “Sadece kiram karşılansın sokakta kalmayayım. Kalacak yerim var kaybetmek istemiyorum. Kemoterapi aldığım gün günlerce ayağa kalkmakta zorlanıyorum. Ben otobüsle de olsa hastaneye giderim ama evimden olmak istemiyorum. İyileşinceye kadar birkaç aylık kiram ödense başka bir şey istemiyorum. Evimin eşyalarını da hayırseverler getirdi. Bir televizyon, küçük bir buzdolabı. Tüm gün evdeyim ve yer vantilatörü ile serinlemeye çalışıyorum” dedi.

  • Çiftçiler, tefecilerin eline düşmek istemiyor

    Diyarbakırlı çiftçiler Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) birim fiyatlarını açıklamasını istiyor. Çiftçilerin, TMO’nun birim fiyatlarını açıklamaması yüzünden mağdur olduğunu belirten Yaşar Amak, “Tefeciye, tüccara ürünümüzü vermek istemiyoruz. Ürünümüzü elimizden öldürüp alıyorlar. Ucuza alıyorlar. Fiyat erken açıklanır ve güzel fiyat belirlenirse biz de ürünümüzü ona göre satacağız” dedi.

    Diyarbakırlı çiftçiler, TMO’nun fiyat açıklamasını bekliyor. Birim fiyatın açıklanmamasından dolayı mağdur olduklarını dile getiren çiftçiler, alacaklıları tarafından sıkıştırıldıklarını ve bu yüzden ürünü ucuza satmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Çınar ilçesi Aşağı Molla Ali köyünde buğday hasadını bitiren çiftçilerden Yaşar Amak, yaklaşık 800 dönüm arazisine buğday ve pamuk ektiğini belirterek, “Allah’a şükür bu sene yağışlı geçti. Bereketliydi. Bir dönümden 750 kilograma yakın ürün aldık. Bütün bölge geneli duyduğumuz kadarıyla bereketli geçti. TMO fiyatları geç açıklıyor. Ofis geç alım yapıyor. Devlet bizi tefeciye ve tüccara mecbur etmesin. Ürünümüzü bunlara düşük fiyata vermek zorunda kalıyoruz. Fiyat erken açıklanır ve güzel fiyat belirlenirse biz de ürünümüzü ona göre satacağız. Ürünümüz ucuza gittiği zaman mağdur oluyoruz. Mazot pahalı, gübre pahalı, ilaç pahalı. 60 yıldır çiftçilik yapıyoruz. Helal ve zevkli bir meslek ama şu anda çiftçiler mağdur durumdadır. Devletimizden beklentimiz fiyatların erken açıklanması. Bakanlıktan ricamız budur. Tefeciye, tüccara ürünümüzü vermek istemiyoruz. Ürünümüzü elimizden öldürüp alıyorlar. Ucuza alıyorlar” dedi.

    “10 gündür mahsul yerde”

    10 gündür mahsulün yerde olduğunu dile getiren çiftçi Süleyman Amak ise, “Bin dönüme yakın arazim var. Ben de buğday ve pamuk ektim. Bu sene verimden memnunuz. Çiftçi şu anda mağdur durumdadır. TMO’nun fiyat açıklamamasıyla çiftçi alacaklıları tarafından sıkıştırılıyor. Mahsulün hepsi yerde şu anda. 10 gündür bekliyoruz. Kızıltepe, Mezopotamya Ovası bitmiş durumda, Diyarbakır ve ilçeleri bitmiş durumda ve mahsul yerde bekliyor. Hiçbir çiftçi ürününü satamamış. Borçlu olan çiftçi ürününü hemen satıyor. Fiyat açıklanırsa çiftçi ürününü TMO’ya satar ve daha karlı, daha kazançlı çıkar” diye konuştu.

    TMO yetkilileri ise fiyatların önümüzdeki günlerde açıklanacağını belirtti.

  • ABD’nin ölüm listesinde bulunan DEAŞ yöneticisi ülkesine iade edilmek istemiyor

    ABD’nin ölüm listesinde bulunan DEAŞ terör örgütünün üst düzey yöneticisi Avustralya uyruklu Neil Chistopher Prakash’nın yargılanmasına Kilis’te devam edilirken, Prakash ifadesinde ülkesine iade edilmek istemediğini, Müslüman bir ülkeye iade edilmek istediğini söyledi.

    24 Ekim’de Kilis’in Elbeyli ilçesindeki Suriye sınır hattından kaçak yollarla Türkiye’ye geçmek üzereyken bir arkadaşıyla beraber sınır devriyeleri tarafından fark edilip yakalanan Avustralya uyruklu Neil Chistopher Prakash, çıkarıldığı mahkemece tutuklanıp Gaziantep H Tipi Cezaevi’ne konuldu.

    Prakash, terör örgütüne üye olmak suçundan yargılandığı Kilis Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya katılmak için kaldığı cezaevinden geniş güvenlik önlemleri altında alınarak Kilis Adliyesine getirildi. Prakash, önceki duruşmalarda verdiği ifadesini tekrar ederek tahliyesini istedi.

    Avustralya uyruklu Prakash, daha önce ana savunmasında terör örgütü DEAŞ’a katıldığını, herhangi bir eylemde bulunmadığını, örgüte katıldığı için pişman olduğunu, bu nedenle Türkiye’ye örgütten kaçarak geldiğini ve güvenlik güçleri tarafından yakalandığını söylemişti.

    Prakash ifadesinde, “Bir hata yaptığımın farkına varınca örgütten kaçtım. Kilis’in Elbeyli ilçesi üzerinden Türkiye’ye girmek isterken yakalandım. Örgüte katıldığım için çok pişmanım. Ama hiçbir suçu karışmadım, kimseyi öldürmedim. Avustralya iade edilmek istemiyorum. Müslüman bir ülkeye iade edilmek istiyorum. Tahliyemi ve beraatımı istiyorum” dedi

    Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına, duruşmanın 28 Eylül 2017 tarihine ertelenmesine karar verdi.