Etiket: İsteği

  • Ödemiş’teki O Tarihi Bina ’Müze Olsun’ İsteği

    İzmir Ödemiş ilçesinde, uzun yıllardan bu tarafa emniyet müdürlüğü olarak kullanılan tarihi binanın restorasyon çalışmaları hızla devam ederken, bazı vatandaşları sosyal medya üzerinden bir kampanya başlatarak binanın müzeye dönüştürülmesini istedi.

    Ödemiş ilçesinde, en eski yapılardan biri olan ve daha önce ilçe emniyet müdürlüğü olarak kullanılan tarihi binanın restorasyonuna başlandı. Çatısı ve ahşap kısımları sökülen binanın deforme olan sıvaları da indirildi. Restorasyon çalışmaları vatandaşların da ilgisini çekti. Bazı vatandaşlar, tarihi binayı fotoğraflayarak binanın restorasyonunu sosyal medya hesaplarından duyurdu. Öte yandan, sosyal medya üzerinden harekete geçen bir kısım vatandaşta bir kampanya başlattı. Binanın müzeye dönüştürülmesi gerektiğini ifade eden bazı kullanıcılar düşüncelerini, “Ödemiş Emniyet Müdürlüğü’nün kullandığı bu tarihi bina hazır restore ediliyorken, yeşil bir çevre düzenlemesi ile yaşayan bir müze haline getirilse ne kadar güzel olurdu. O kötü belediye binası yıkılınca ne kadar güzel bir alan oluştu. Bu alanın yeşil bir kuşak şeklinde devam ettirilmesi ne kadar güzel olur. Lütfen bu fikri destekliyorsanız kendi sayfanızda da dillendirin” diyerek paylaştı.

  • TEK İsteği Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Tanışmak

    Hatay’ın merkez ilçesi Antakya’da yaşayan Özek ailesinin 5 çocuğundan biri olan 21 yaşındaki bedensel engelli Mehmet Özek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yakından görmek istiyor.

    Hatay’ın merkez ilçesi Antakya’da yaşayan Özek ailesinin engelli oğlu Mehmet Özek bugünlerde farklı bir istek ve heyecanla yaşıyor. Özek’in bu kadar heyecanlanmasının ana nedeni ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yakından görme isteği.

    DOĞUM SIRASINDA OKSİJENSİZ KALDI

    Özel bir hastanede hasta bakıcı olarak görev yapan Mehmet’in annesi 36 yaşındaki Fatma Özek, ilk hamileliğinde ikiz bebek dünyaya getirdiğini belirterek, bu bebeklerden birinin kız diğerinin erkek olduğunu söyledi.

    Bebekleri Mehmet ve Zeynep’i kucağına aldığında büyük mutluluk yaşadığını belirten Özek, doğum sırasında oksijensiz kalan oğlunun sürekli rahatsızlandığını, ardından da menenjit rahatsızlığı geçirdiğini anlattı.

    Menenjit nedeniyle yatağa mahkum olan oğlu Mehmet’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ayrı sevgi duyduğunu ve onu görmeyi çok istediğini aktaran Özek, “Adını bile duyduğu zaman heyecanlanıp, bağırıyor. Geçen seçimlerde Erdoğan, Hatay’a geldiğinde mitinge götürmemizi çok istedi ama kalabalıktan çekindik. Ondan sana hediye getireceğim diye söz verdim ama sözümde duramadım. Bir arkadaşımdan, Emine Erdoğan’ın attığı karanfili alıp Mehmet’e getirdim. Emine Hanım bunu sana gönderdi dedim. O karanfili aylarca sakladı. Erdoğan’ı televizyonda gördüğünde çok heyecanlanıyor. Onunla televizyon karşısında fotoğraf çekiniyor. Hiç kimseden maddi bir isteğim yok. Rica ediyorum beni kimse yanlış anlamasın. Oğlumun hayalinin gerçekleşip mutlu olmasını istiyoruz.”

  • Vatandaşların Şahin’den Dokunulmazlık Ve İdam İsteği

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dokunulmazlıkların kaldırılması ile ilgili, “CHP’den pazartesi veya salı günü cevap gelecek ve olumsuz geleceğini tahmin ediyoruz. Bir anayasa değişikliği ile bir anda 15 gün içerisinde tüm dosyaları yargıya göndermeyi başaramazsak şuanki usule göre belki birkaç ay zamanımızı alacak ama bu yolu denemek zorundayız. Aksi halde bunu böyle tutamayız. İş artık zıvanadan çıktı” dedi.

    Kurtuluş Mahallesi’nde vatandaşlarla bir araya gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’e, Yavuz İpek ve Mustafa Çakır isimli vatandaşlar HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılıp, idam cezasının yeniden çıkarılması taleplerini iletti. Şahin, farklı düşüncelere sahip olan bir takım insanların olabileceğini belirterek, “Bu insanların kurduğu siyasi partilerde olabilir. Demokrasi vatandaşların siyasi partiler yoluyla düşüncelerini iktidara taşımaları yoludur. Şimdi HDP diye bir siyasi partinin kurulmasından, seçimlere girmesinden ve parlamentoya milletvekili sokmasından biz rahatsızlık duymayız. Ancak bu siyasi parti düşüncelerini demokratik yolla parlamento zemininde çalışarak, kanun teklifleri vererek, bunu Meclis’ten yasalaştırıp geçirerek, partinin projelerini uygulamayı bir tarafa bırakarak, silahlı terör örgütünün siyasi uzantısı izlenimi verirse, polisimizi, jandarmamızı şehit eden ve bu ülkeye başkaldıran terör örgütüne destek veren, onların iyi bir iş yaptıklarını söyleyen bir siyasi parti haline gelirlerse, bu siyasi parti ve milletvekilleri meşrutiyetlerini kaybederler. Bir siyasi parti silahı savunamaz, silahlı mücadeleyi savunamaz ve silahlı mücadele yapan örgütlerin arkasında duramaz. Bu durumda iki şey yapılabilir, geçmişte yapıldı. Bu tür teröre destek veren ve verdiğine dair güçlü emareler veren siyasi partiler hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu partinin kapatılması için Anayasa Mahkemesi’ne dava açabilir. Geçmişte o kadar çok siyasi parti kapatıldı ki, bir parti kapatılıp başka bir isimle başka bir parti kuruldu. Biz AK Parti olarak siyasi partilerin kapatılması yoluyla bir netice alınacağı kanaatinde değiliz. O nedenle suç işleyen milletvekilleri ile ilgili işlem yapmak gerekir. Dokunulmazlık konusu bu nedenle geldi. Bunun çaresi suç işlediğine inandığımız bu milletvekilini yargının önüne getirmektir. Milletvekili seçildiği an yargılanması ile ilgili Meclis’in kararı gerekiyor. Şuanda HDP’li vekillerin 400’e yakın dokunulmazlıkları ile ilgili dosyası var. Bunları kaldıralım dedik. Şimdi sadece bunları kaldıralım dediler ama başka dokunulmazlık dosyaları da var. Biz hepsini kaldıralım dedik. Bizim de 22 milletvekilimiz hakkında da farklı iddialar sebebiyle dosyalar var, onlar da kaldırılsın. Bunu kaldırmak için komisyonun iki ay, hatta 3 ay çalışması gerekiyor. Parlamentoda günlerce, aylarca çalışmak gerekiyor. Her bir milletvekili en az bir saat kendini savunacak. 20016 yılında bu dosyaları kaldıralım dersek bu yılı bununla geçirmemiz gerekiyor. Bunun için anayasaya geçici bir madde ekleyelim. Şuanda parlamentoya gelmiş, Bakanlığa ve Başbakanlığa gelmiş tüm dokunulmazlık dosyaları ilgili geçici bir madde ile ’başka hiçbir işleme gerek kalmadan dokunulmazlığı kaldırılmıştır’ diye anayasaya bir hüküm koyup yargıya gönderelim dedik. Bu konuda teklifimizi hazırladık, CHP’ye getirdik. Diğer siyasi partiler bu konuda maalesef bize destek veren tavır içerisine girmedi. CHP’den cevap bekliyoruz. Bence CHP destek vermeyecek, çünkü genel başkanlarının 37 tane dosyası var. Kılıçdaroğlu’nun sadece kendisinin 37 tane dosyası var ve bizim böyle bir şey yapacağımızı beklemiyorlar. Tüm dokunulmazlıkların kaldırılması için bizden böylesine bir adım atacağımızı beklemiyorlardı ve şok etkisi yaptı. Bu önerimize destek vermeyeceklerdir. Bunun içinde bizde partimizin yetkili organlarındaki arkadaşlarımızla değerlendiriyoruz. Şu anki anayasa ve iç tüzüğe göre biz derhal karma komisyonu toplansın ve bu dosyalarla ilgili hazırlık komisyonlarını kursun, cumartesi ve pazar da dâhil gece gündüz çalışarak bu milletvekilleri ile ilgili dokunmazlıkları işleme alarak biran önce kaldıralım. Bu anayasa değişikliği zaman alacak, zaten destek vermiyorlar. Bu yönde vatandaşımızın beklentisi var” dedi.

    “İŞ ARTIK ZIVANADAN ÇIKTI”

    CHP’den pazartesi veya salı günü gelecek cevabın olumsuz olacağını tahmin ettiğini kaydeden Şahin, “ Anayasa değişikliği ile bir anda 15 gün içerisinde tüm dosyaları yargıya göndermeyi başaramazsak şu anki usule göre belki birkaç ay zamanımızı alacak ama bu yolu denemek zorundayız. Aksi halde bunu böyle tutamayız. Olmadı bu dosyalar dönem sonuna kalsın diyemeyiz. İş artık zıvanadan çıktı. O bakımdan yapmamız gerekenin bu olduğunu düşünüyoruz” ifadesinde bulundu.

    “TÜRKİYE’NİN İÇİNDE BULUNDUĞU ULUSLARARASI TAAHHÜTLERİ, İDAMI KALDIRACAK BİR ADIM ATMAYA MÜSAADE ETMEZ”

    Vatandaşın idamın yeniden çıkarılması yönündeki taleplerine de cevap veren Şahin, “İdamın kaldırılması ile ilgili milletvekili olarak kalksın mı, kalkmasın mı diye sorusuna cevap verecek beyanda bulunmayayım. Ancak Avrupa Birliği sürecinde bizim müzakere tarihi almamız, yasalarımızda yapmış olduğumuz bazı değişikliklerle mümkün oldu. Bunların bir tanesi de anayasadan ve yasadan idam cezasını kaldırma sonucunda AB ile müzakere sürecini başlattık. Avrupa Birliği içerisinde ekonomik ve demokratik standartlarını Türkiye’ye getirme bakımından, AB sürecinin Türkiye’ye yararlı olacağını düşünüyoruz. Zaten 60 yıla yakın bir süredir Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin hedefi AB üyesi olma hedefidir. Bu sadece bizim değil, bizden önceki hükümetlerin de düşünceleriydi. O bakımdan idam kalksın diye bir anayasa değişikliği yaparak, ceza kanunundan idamı kaldırarak bir adım attığımızda bazı şeylerde sorunlar ve sıkıntılarla karşılaşacağımızı bilmemiz lazım. İdam geldi diye silahları bırakalım diyeceğini düşünmüyorum teröristlerin. Bir kişi canlı bomba olup hem kendini hem de orada bulunanları öldürmeyi göze almışsa idamı getirseniz de bir şey fark etmez. Şuanda Türkiye’nin içinde bulunduğu uluslararası taahhütleri idamı kaldıracak bir adım atmaya müsaade etmez. Dokunulmazlıklarla ilgili diğer partiler destek vermezlerse biz kendi adımımızı kendimiz atacağız” diye konuştu.

  • Minik Azra’nın Arda’dan Son İsteği

    Ölümü bekleyen Tay-Sachs (Enzim eksikliği) hastası 3 yaşındaki Azra Cunduz’un tişörtünü giyerek dünyaya mesaj veren Türk Milli Takımı ve Barcelona’nın yıldız futbolcusu Arda Turan, Mehmet-Derya Cunduz çiftini sevince boğdu. Cunduz ailesi, Arda’nın Barcelona’da takım arkadaşı Lionel Messi ile de mesaj vermesini bekliyor.

    Euro 2016 hazırlıkları kapsamında Antalya’da kamp yapan A Milli Futbol Takımı’nda, Barcelonalı yıldız futbolcu Arda Turan, önemli bir sosyal çalışmaya imza attı. Arda Turan, tedavisi bulunmayan ve ölümü bekleyen Tay-Sachs hastası 3 yaşındaki Azra Cunduz’un hastalığına dikkat çekmek amacıyla antrenmana minik çocuğun fotoğrafının yer aldığı tişörtle çıkmıştı.

    Kızının hastalığının tedavisini bulmaya çalışan baba Mehmet Cunduz, bir taraftan hastalığa dikkat çekmek için çalışıyor. Tüm varlığını kızının tedavisi için harcamasına rağmen sonuç alamayan baba Cunduz, Azra’nın büyümesini korku ile izliyor. Kızının büyüdükçe ölüme biraz daha yaklaştığını anlayan Mehmet Cunduz, diğer Tay-Sachs hastası çocuklara umut olabilmek için çalışıyor. Mehmet Cunduz, bu kapsamda A Milli Futbol Takımı’nın yıldız futbolcusu Arda Turan’a ulaşarak kızının hastalığı hakkında bilgi verdi.

    “ARDA’YA ÖVGÜ”

    Cunduz, anlattıklarından sonra Arda’nın çok üzüldüğü dile getirerek, “Arda, hastalığa dikkat çekmek için elinden geleni yapacağını söyledi ve antrenmana Azran’ın fotoğrafı ve hastalığının isminin yer aldığı tişörtle çıktı. Arda’nın bu davranışı ile Azra’nın hastalığı hakkında tüm spor dünyası ve Türkiye’nin haberi oldu. Arda bizi ve Azra’yı çok sevindirdi. Çok iyi niyetli, samimi ve içtendi. Hakkını ödeyemeyiz, ömür boyu kendisine duacıyız” dedi.

    “MESSİ’DE GİYSİN”

    Baba Mehmet Cunduz, Arda’nın örnek bir sporcu olduğunu belirterek, “Arda’nın, Azra’nın tişörtünü yanında Barcelona’ya götürdüğünü biliyoruz. Umarım orada da bir antrenmanında Arjantinli yıldız takım arkadaşı Lionel Messi ile birlikte Azra’nın tişörtünü giyer. Özellikle Arda’nın hafta sonu Real Madrid’le oynayacakları derbide, ısınmaya Azra’nın tişörtü ile çıkması hem bizi hem Azra’yı çok mutlu eder. Umarım bu hayalimiz bir gün gerçek olur” diye konuştu.

    Cunduz, Arda’nın Türkiye’ye geldiğinde Azra’yı evinde ziyaret etmesini beklediklerini sözlerine ekledi.

  • Kusursuz Olma İsteği Panik Atağa Sebep Oluyor

    Uzman Psikolog Özge Genlik, bir anda ortaya çıkan panik atak hastalığının en çok mükemmelliyetçi insanlarda olduğunu belirtti.

    Kuralların dışında hareket edilmesine tahammül edemeyen insanların bir süre sonra farkında olmadan ani ataklar geçirdiklerini kaydeden Genlik, “Panik bozukluk; kaygı (anksiyete) bozuklukları arasında yer alan; aniden, beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan yoğun korku duygulanımının eşlik ettiği ve yoğun bir içsel sıkıntının hissedildiği duygu durum bozukluğudur. Panik bozukluk; kişinin nefes almayı unutacak kadar kendi benliğinden ayrışma halidir. Ve aynı zamanda panik bozukluk beynin ve kalbin isyanıdır. Beyine yeterince kan gitmediğinde sürekli olarak sempatik sinir sistemi uyarılmakta bu da bedenin aşırı enerji harcamasına sebebiyet vermektedir. İfade edilmemiş, hissiyatlara göre eyleme dökülemeyen duygulanımların birikmesi de kalp yorgunluğuna sebebiyet vermektedir. Gönül yorgunluğu ile zihinsel düşünce sistematiğinin sürekli aktif olduğu hal durumlarında; beden isyan ederek organizmayı koruma ve hayatta tutma amaçlı ataklar iletmektedir.” diye konuştu.

    Uzman Psikolog Özge Genlik, panik atak hastalığına en çok kimlerin yatkın olduğuna dair şöyle konuştu;

    “Panik bozukluğa genellikle “gelecek kaygısı” taşıyan ve “özgüven” sorunu olan kişiler daha yatkındır. “Öz”e güvenmek; herşeyin olması gerektiği gibi olduğuna tamamen teslim olunduğunda ve bırakabilmeyi öğrendiğimizde gerçekleşir. Sürekli zihinsel boyutta “-meli, -malı” lar ile arkadaş olan ve zihnindeki senaryoyu gerçekleştirmeye çok fazla çaba harcayan kişilerin panik bozukluk deneyimleme ihtimali daha yüksektir. Ayrıca, araştırmlara göre; birinci derece akrabaları panik bozukluk geçirmiş kişilerin panik bozukluk deneyimleme ihtimali ailesinde hiç panic bozukluk deneyimi olmayanlara göre yüzde 80 daha fazladır.

    Panik ataklar öncesinde genellikle: fizyolojik boyutta; terleme, titreme, soluğun daralması gibi semptomlarla birlikte zihinsel boyutta; “acaba ölüyor muyum? Kalp krizi mi geçiriyorum” gibi sorular hakim olurken duygusal boyutta; “ölüm korkusu” deneyimlenmektedir.

    Atak sırasında yapılması gerekenler ?

    Panik atak sırasında; ilk yapılması gereken tüm konsantrasyonun “nefes” e yönlendirilmesidir. Kişi, nefes alış süresini uzattıkça ve tüm bilinci ile nefes ile bir olduğunda tüm beden rahatlayacak, beynin parasempatik sinir sisteminin aktif olması ile beraber zihinsel, duygusal ve fizyolojik boyutta “dinginlik” hali deneyimlenecektir. Ardından kişi, kendisi ile konuşmalıdır. Kendi kendisi ile olan içsel diyaloğunda benliğine dair olumlu cümleler kurması duygusal bedeni rahatlatacaktır. İnsan önce kendi sesine inanır, rahimde ilk temas ettiğimiz ses “kendi sesimiz”dir; bu bağlamda kendimiz ile kurduğumuz içsel diyaloğun rahatlatıcı olması önemlidir.”