Etiket: İşleri

  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Kur’an-ı Kerim bizim en önemli değerimizdir”

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, katıldığı özel bir kanalda, gündemdeki konular, Tunceli il buluşması ve 35. İl Müftüleri İstişare Toplantısı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Erbaş, “Kur’an-ı Kerim bizim en önemli değerimizdir” dedi.

    Özel bir kanalda gazeteci Mehmet Acet’in Diyanet ve gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtlayan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Tunceli İl buluşması ve 35. İl Müftüleri İstişare Toplantısı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Başkan Erbaş, “İl Buluşmaları” çerçevesinde 13 ile gittiklerini ifade ederek, Tunceli’yi de bu kapsamda ziyaret ettiklerini söyledi.

    Tunceli’ye gerçekleştirilen ziyaretin verimli geçtiğini ifade eden Başkan Erbaş, “Tunceli’de yaşayan kardeşlerimizle görüştük. Sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleriyle toplantı yaptık. İlin milli-manevi noktalarda kalkınmasına yönelik neler yapabiliriz. Birlik ve beraberlik konularını nasıl daha ileri noktalara ulaştırabiliriz, bunları konuştuk. Her gittiğimiz ilde bunları konuşuyoruz” dedi. Türkiye’de insanların taşıdığı ehlibeyt sevgisine işaret eden Başkan Erbaş, şöyle devam etti:

    “Anadolu’da yaşayan her ailede ehlibeytten birisinin ismi mutlaka vardır. Çünkü bunlar Efendimizin neslidir. Hz. Ali, onun amcasının oğludur, damadıdır. Hz. Fatma kızıdır, Hasan ve Hüseyin torunlarıdır. Dolayısıyla biz hep birlikte Müslümanız, Müslümanlar olarak yapmamız gereken hizmetler nelerdir, toplumumuzun birliği ve beraberliği için yapmamız gereken görevler nelerdir onların peşinde olmalıyız.”

    “Kur’an-ı Kerim bizim en önemli değerimizdir”

    Başkan Erbaş, cemevi ziyaretiyle ilgili değerlendirmelerde bulunarak, cemevinin bir dergâh olduğunu, oranın Allah’ın, Peygamberin ve ehlibeytin ismi anıldığı, duaların yapıldığı, adabın, erkânın öğrenildiği bir yer olduğunu söyledi.

    Başkan Erbaş, cemevi için Kur’an-ı Kerim talep edildiğini ve bu talebin Diyanet İşleri Başkanlığı olarak karşılayacaklarını belirterek, şöyle konuştu:

    “Kur’an-ı Kerim bizim en önemli değerimizdir. Hangi mezhep, meşrep, tarikat, Alevisi, Sünnisi, kim olursa olsun en önemli kaynağımız Kur’an-ı Kerim’dir. Dolayısıyla cemevinde de Kur’an-ı Kerim var. Ben şu tavsiyede bulundum oradaki kardeşlerimize: Gençler gelsinler burada Kur’an-ı Kerim öğrensinler. Bir imamımızı görevlendirebiliriz, çocuklar Kur’an öğrenmeden kalmasın. Bu eğitimi almasını sağlamak lazım, diye orada gündeme getirdim. İnşallah hayırlara vesile olur.”

    Tunceli’de Munzur üniversitesini ziyaret ettiğini ifade eden Başkan Erbaş, öğrencilere “Bilgiden Bilince” başlıklı bir konferans verdiğini kaydetti.

    “Başkanlığımız, Kur’an ve sünnete dayalı bir din anlayışından hiç taviz vermemiştir”

    35. İl Müftüleri İstişare Toplantısına ilahiyat ve İslami ilimler fakülteleri dekanlarının ilk kez davet edildiğine işaret eden Başkan Erbaş, toplantıda daha nitelikli din eğitimini ve din hizmetini nasıl yapılacağını, din istismarıyla nasıl mücadele edileceğinin değerlendirildiğini belirtti.

    Dini hayata rehberlik etme sorumluluğu bağlamında Diyanet ve ilahiyat perspektifinin hayata yansımasının da konuşulduğunu dile getiren Erbaş, şöyle konuştu:

    “Bizim esas varlık sebebimiz milletimizi irşat etmektir, milletimize doğru dini bilgiyi ulaştırmaktır. Sadece bilgiyi üretmek değil bu bilgiyi milletimizle paylaşmaktır. Peygamberler tebliğ vazifelerini, irşat vazifelerini, muallimlik vazifelerini yapmışlar. İmamlık, rehberlik, vaizlik, bütün bu vazifeler şu anda bizim üzerimizde emanet. Bu emaneti nasıl sağlıklı bir şekilde yerine getirebiliriz, bunun gayreti içerisindeyiz, bunun için çalışıyoruz. İl müftüleri toplantımızda da bu konuları gündeme aldık.”

    “Kur’an ve sünnete dayalı bir din algısını, bir din anlayışını önemsiyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı kurulduğu günden bugüne bu çizgiden hiç taviz vermemiştir” diyen Başkan Erbaş, şöyle devam etti:

    “Sünneti dışlayıp sadece Kur’an’la hareket eden, Kur’an bize yeter diyen bir anlayışa da biz karşı çıkıyoruz. Kur’an-ı ihmal edip sünneti öne çıkaran ve sünneti birtakım sahih olmayan anlayışlarla karıştıran, hurafeleri karıştıran, farklı farklı birtakım anlayışları sünnetin önüne geçirerek adeta din gibi kendi düşüncelerini, kendi anlayışlarını öne çıkaran yapılara karşı da mücadele veriyoruz.”

    Başkan Erbaş il müftüleri toplantısında FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin yaptığı din istismarını ele aldıklarını anlatarak, “Ulumu İslamiye-i insanımıza, gençlerimize sahih bir şekilde vermemiz gerekiyor. Eğer biz bütün ülkemizi, bu şekilde eğitirsek onlar ne DEAŞ ne de FETÖ gibi terör örgütünün ağına düşerler. O zaman insanımız hurafecilerin, yanlış birtakım şahıs, gurup ve cemaatlerin ağlarına düşmezler diye inanıyorum” şeklinde konuştu.

    “Hiçbir Müslüman genç, deizmin peygamberi inkar etmek olduğunu bile bile bu anlayışa kaymaz”

    Başkan Erbaş, Din İşleri Yüksek Kurulunun son yaptığı Dini Güncel Meseleler İstişare Toplantısı’nda Güncel inanç problemleri olan ateizm, deizm, agnostisizm gibi din dışı akımları ele aldığını hatırlatarak, “Hem deizm, hem ateizm, hem agnostisizm ve benzeri birtakım yanlış din algılarını ölçmeyi sağlayacak 100 sorudan oluşan, bir kamuoyu araştırmasına başladık” ifadelerini kullandı.

    “Bizim insanımız Peygamberini çok sever, Peygamber aşığı bir milletiz biz. Peygamberimizin ismi geçince “Allahümme salli ala Muhammedin ve ala Ali Muhammed” diyen bir milletiz, çocuklarımız bununla yetişmiştir” diyen Başkan Erbaş, sözlerine şöyle devam etti:

    “Peygamberi dışlayan bir anlayışa din diye bakmak, yani uygun bir düşünce diye bakmak bile bizim milletimize yakışmaz, hiçbir gencimize, hiçbir ferdimize bu yakışmaz. Bunu doğru bir şekilde anlatırsak, işte deizm peygamberi reddetmektir, peygamberi inkar etmektir. Bırakın kitabı, meleği, diğer anlayışları, sadece bunu söylesek; deizm Peygamberi inkar etmektir. Bunu dediğiniz zaman hiçbir Müslüman genç, deizmin peygamberi inkar etmek olduğunu bile bile böyle bir anlayışa kaymayacağını düşünüyorum. Onun için bu kavramları çok iyi bir şekilde anlatmamız gerekiyor.”

    “Peygamberimizin gençliğe verdiği önemi anlatacağız”

    Başkan Erbaş, Mevlid-i Nebi Haftasının temasının “Peygamberimiz ve Gençlik” olduğunu anımsatarak, “İlahiyat ve İslami ilimler fakülteleri hocalarımız, müftülerimiz, başkan yardımcılarımız, genel müdürlerimiz, her birimiz ülkemizin dört köşesine ve yurt dışına dağılacağız Peygamberimizin gençliğe verdiği önemi, Peygamber Efendimizin insanlığa kazandırdığı değerleri anlatmaya çalışacağız” diye konuştu.

  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “15 Temmuz zaferi olmasaydı bugün her birimiz bir cephede olurduk”

    Tunceli’de din görevlileri ile bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “15 Temmuz zaferi olmasaydı bugün her birimiz bir cephede olurduk” dedi.

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Tunceli’de din görevlileri ile toplantı gerçekleştirdi. Tunceli Valisi Tuncay Sonel’in de yer aldığı toplantıda konuşma yapan Erbaş, din görevlisinin bir diğer adının da hadem-i hayrat, hayır hizmetçileri olduğunu ifade ederek, “Bizler gönülleri din-i mübini İslam ile fethetmeye çalışırsak “O hayırda Allah için koşanlar var ya, işte Allah’a en yakin olan onlardır” buyuruyor Rabbimiz, biz o ‘yakinlerden’ olacağız inşallah” ifadelerini kullandı.

    Camilerin sadece namaz kılınan bir yer olmadığının altını çizen Erbaş, “Camilerimiz aynı zamanda mektep ve medresedir. Tarih boyunca hep böyle olmuştur. Onun için camilerimiz gün boyu açık olacak. Biz cemaatimizin hocası ve muallimi olacağız” diye konuştu.

    Cahiliye döneminde yaşanan sorunları hatırlan Erbaş, “Kız çocukları o gün bedenen diri diri toprağa gömülüyordu. Bugün kız çocukları ruhen gömülüyor. Onları kim muhafaza edecek. Kızlara da erkeklere de eğer biz sahip çıkmazsak, onlara sahip çıkan öyle eller var ki, sırf onları alsınlar dinden imandan koparsınlar diye örgütler kuruluyor. Bu çocuklar bizim çocuklarımız” ifadelerini kullandı.

    “Taşlansak bile vazgeçmeyeceğiz”

    İrşat faaliyetlerinde Hz. Peygamberin metoduyla hareket edilmesi gerektiğinin altını çizen Erbaş, “Korkutmadan, müjdeleyerek, zorlaştırmadan, kolaylaştırarak insanların gönüllerini fethedeceğiz” şeklinde konuştu.

    Erbaş, Hz Peygamberin İslam’ı tebliğ ederken çektiği sıkıntıları anlatarak, şöyle devam etti:

    “Asr-ı Saadet kolay mı oldu? Peygamber Efendimizin Taif ziyaretini bir düşününüz. Peygamber taşlandı, ayakları kanlar içerisinde kaldı. Hangimiz taşlandık. Bir yere sohbete gidip de taşlanan hocamız var mı? Taşlansak bile vaz geçmeyeceğiz. Peygamberin varisi olmak öyle kolay değil. Onun için işimiz vaktimizden çok. Gece yattığımızda bile başımızı iki elimizin arasına alıp ‘ben yarın ne yapmalıyım da bir insanın gönlüne girmeliyim’ bunu düşünerek uyumazsak eğer biz vazifemizi yapmış sayılmayız.”

    “Biz her açıdan onlara örnek olacağız”

    Erbaş, ilk inen ayetlere işaret ederek, İslam Medeniyetinin mayasının ilim, irfan, bilgi ve hikmetle atıldığını söyledi. Din görevlisinin insanları kötülüklerden kurtarmak için çalışırken, “Ey örtüsüne bürünen, kalk ve uyar” ayetinin onların daha çok çalışması için motivasyon kaynağı olması gerektiğini aktaran Erbaş, din görevlisinin insanların gelmesini beklemeden onlara gitmesi gerektiğine dikkat çektiği konuşmasında, “Biz rehberiz, önderiz. İyiliklere çağıran kötülüklerden men eden insanlarız” ifadelerini kullandı.

    Erbaş, irşat faaliyetlerinde birbirinden farklı kitlelere hitap ettiklerini dile getirerek, şöyle konuştu:

    “Okumaya zaman ayırmalıyız. Çok okumalıyız. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de bir emir var. “Hikmet ve güzel hasene ile Rabbinin yoluna davet et” Bizim medeniyetimizin en önemli ayağı ilim, irfan, bilgi ve hikmettir. Biz okumazsak toplum okur mu? Biz her açıdan insanlara örnek olacağız.”

    “Kur’an-ı Kerim’in ahlakıyla çocuklarımızı tanıştırmalıyız”

    Kur’an-ı Kerim öğretmenin sadece okumayı öğretmek anlamına gelmediğine işaret eden Erbaş, “Kur’an-ı Kerim’in ahlakıyla, muhtevasıyla çocuklarımızı tanıştırmamız gerekiyor. Hem okumasını öğretmek hem de onunla yaşamasını sağlamak, amacımız bu. Kur’an nasıl bir Müslüman istiyor, biz nasıl bir Müslümanız buna yoğunlaşmamız gerekiyor. Hem kendi hayatımız açısından hem de toplumumuzu Kurani bir hayata dönüştürmemiz için” dedi.

    FETÖ’nün insanların inançlarını istismar ederek çocuklarını aldığını hatırlatan Erbaş, şunları söyledi:

    “Büyük bir güç oluşturdular. Bu gücü de niye oluşturdukları 15 Temmuz’da ortaya çıktı. Daha öncede emareleri görüldü ama 15 Temmuz’da onların ülkemizi, vatanımızı işgal etmek isteyen düşmanlara aracılık yapma gibi bir vazifeleri olduğu ortaya çıktı. 15 Temmuz’da zafer kazanılmamış olsaydı, bugün kurtuluş savaşındaki sarıklı mücahitler gibi her birimiz bir cephede savaşıyor olacaktık. Böyle işgal girişimlerinden Allah muhafaza buyursun.”

  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, STK temsilcileri ve kanaat önderleriyle bir araya geldi

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Vahdet, toplumsal birlik demektir. İslam’ın özünde hem tevhid vardır hem vahdet vardır. Birlik ve beraberlik vardır” dedi.

    Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Tunceli’de çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve kanaat önderleriyle bir araya geldi. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Tunceli’nin Sahabi döneminde İslam’a kapılarını açmış olan bir bölgenin şehri olduğunu söyledi.

    İslam dininin barış dini olduğunu ifade eden Erbaş, “Bizim inancımızın, medeniyetimizin en önemli unsurlarından birisi muhabbettir. Müslüman muhabbet, barış, sevgi insanı demektir. Biz, sevgi medeniyetinin çocukları, sevgi medeniyetinin mensuplarıyız. Ahmet Yesevi’den Hacı Bektaş’a, Baba Mansur’dan Ağuiçen’e, Horasan ve Anadolu ile evliyanın temsil ettiği irfan yolu; Anadolu’muzun ve Balkanların gönül dünyasına asırlardır hitap etmiştir” ifadelerini kullandı.

    Erbaş, medeniyetimizdeki irfan geleneğinin canlılığını sürdürdüğünü dile getirerek şöyle konuştu:

    “Hak Muhammed Ali anlayışıyla Allah’ın varlığını ve birliğini, rahmet Peygamberi Hazreti Muhammed’in peygamberliğini, Hazreti Ali Efendimizin evliyanın piri olduğunu esas alan geleneğimiz, bin yıldan beri Anadolu’muzun önemli unsurlarındandır. İrfan geleneğimizin ‘Edeb Yâ Hû’ kalıbıyla ifade ettiği eline, diline, beline sahip olma düsturunu esas kabul edip, hayatı anlamlandıran ocaklarla devam eden bu geleneğimiz, bugün de canlılığını sürdürmektedir. Kelime-i tevhidlerin, “Hû”ların çekildiği bu erkanlar geçmişten günümüze tekke ve dergahlar gibi kurumsal mekanlarda ya da yeteri büyüklükteki evlerde icra edilmiştir. Başkanlığımız günümüzde farklı sosyo-kültürel etkinliklerle birlikte Hakk Muhammed Ali anlayışına dayalı geleneğimiz ve edeb erkanının yürütüldüğü söz konusu yapıların mecrasında faaliyetlerinin tarihimize ve dini geleneğimize sahip çıkma anlamında önemli görmektedir.”

    “İslam’ın özünde hem tevhid vardır hem vahdet vardır”

    Tevhid ve vahdetin İslam’ın en önemli unsurlarından olduğunu belirten Erbaş, “Vahdet, toplumsal birlik demektir. İslam’ın özünde hem tevhid vardır hem vahdet vardır. Birlik ve beraberlik vardır” ifadelerini kullandı.

    Erbaş, “Ülkemizin en zor anlarında müftülerimiz, görevlilerimiz, imamlarımız, dedelerimiz, kanaat önderlerimiz hep el ele vermedik mi? Ülkemizi işgal etmeye kalkanları birlikte püskürtmedik mi? 7 cephede birlikte göğüs göğse savaşmadık mı?” dedi.

    Diyanet İşleri Başkanlığının tüm personeliyle birlikte millete hizmet etmeye çalıştığını kaydeden Erbaş, şöyle konuştu:

    “Birliğin, beraberliğin en iyi gösterildiği yer, ülkemizde, vatanımızda, bayrağımızla, milletimizle ilgili herhangi bir sorun olduğunda omuz omuza gayret etmemiz, mücadele etmemizdir. 15 Temmuz gibi bir karanlık gece, bir işgal girişimi yaşadık. O zaman birlikte olduk, beraber olduk. O kötü günleri, Allah bir daha göstermesin inşallah. Çoluğumuzla, çocuğumuzla, gencimizle, yaşlımızla, kadınımız ve erkeğimizle hep birlikte vatanımızın hem huzuru hem maddi ve manevi kalkınması için hep birlikte olacağız.”

    Erbaş’ın konuşmasının ardından bazı katılımcılar söz alarak düşüncelerini paylaştı.

    Programa, Tunceli Valisi Tuncay Sonel, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Selim Argun, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Cenksu Üçer, Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Kadir Dinç, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Haydar Bekiroğlu, İl Müftüsü Aşır Durgun’un yanı sıra çok sayıda STK temsilcisi ve kanaat önderi katıldı.

  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’tan cemevi ziyareti

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Tunceli’de cemevini ziyaret etti. Ziyarette Cemevi Dedesi Ali Ekber Yurt’un cemevlerine yasal statü tanınması konusunda beklenti içinde olduklarını söylemesi üzerine Erbaş, “Sizin talepleriniz bizim de taleplerimiz sayılır” dedi.

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş Tunceli ziyaretleri kapsamında Vali ve Belediye Başkan Vekili Tuncay Sonel ile birlikte Hacı Bektaş-ı Veli Kültürünü Yayma ve Yardımlaşma Derneği Cemevi’ni ziyaret etti.

    Cemevi Başkanı Ali Ekber Yurt ve Alevi Dedeleri tarafından karşılanan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş yetkililerden bilgi aldı. Ziyarette konuşan Cemevi Başkanı Ali Ekber Yurt, nüfusunun yüzde 90’dan fazlasının Alevi olduğu bir kentte Diyanet İşleri Başkanını ağırlamaktan onur duyduklarını belirterek, “Şu an halihazırda en büyük beklentimiz cemevlerine yasal statünün verilmesidir. Bu konuda sizlere büyük bir görev düşüyor. Sorumluluğunuzun çok büyük olduğunun farkındayız. Olacağına da inanıyoruz. Seçimde hükümetin beyannamesinde de vardı. Er ya da geç olacak bu iş. Tabii temennimiz hızlı olması. Cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması bizler için çok büyük önem arz ediyor. Bugün sayıları 10 bini bulan cemevleri var. Ve bu cemeevlerinin devletin yasal statüsü, denetimi çerçevesinde yürütülmesi önemli. Aksi taktirde maalesef bu mekanlar marjinal gruplar elinde ülkemize, birlik ve beraberliğimize zarar verecek mekanlar olmasın istiyoruz. Bu anlamda sizlerden büyük bir beklenti içerisindeyiz. İnşallah Ankara’ya dönüşünüzde taleplerimizi hükümet ve devletimizin başı Cumhurbaşkanımız olan Recep Tayyip Erdoğan Bey’e iletirsiniz. Bu konuda gerekli desteği görürüz” dedi.

    “Sizin talepleriniz bizim de taleplerimiz sayılır”

    Duyduğu memnuniyeti dile getiren Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ise, “Aynı düşünceye, aynı inanca sahibiz. Kıblemiz, kitabımız, peygamberimiz bir. Ehlibeyt sevgisi noktasında hiçbir farkımız yok. Dolayısıyla bu birlik, beraberlik daha da güçlenerek devam edecek. İçinde bulunduğumuz cemevi, mekan bir erkan mekanıdır. Burada Allah’ın ismi anılıyor. Peygamberimizin ismi, ehlibeytin ismi anılıyor. Hepsi bizim önemli değerlerimiz. Dolayısıyla burada çok hayırlı hizmetlerin olmasını niyaz ediyorum. Birlik, beraberlik içinde birliğimize, beraberliğimize katkı sağlayacak nice hizmetlerin nice etkinliklerin bu dergahta yapılmasını Cenabı Hak’tan niyaz ediyorum. Tabi ki sizin talepleriniz bizim de taleplerimiz sayılır. Bu konuda yetkililerimiz, devlet büyüklerimiz zaman içerisinde mutlaka karşılama noktasında gayret içerisinde olacaklardır. Bu vesileyle sayın cumhurbaşkanımızın selamlarını da hepinize iletiyorum” diye konuştu.

    Açıklamaların ardından Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Cemevi Başkanı Yurt’a özel basım Kur’an-ı Kerim verirken, Yurt da Erbaş’a üzerinde Hz. Ali ile çocukları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in fotoğraflarının resmedildiği halı hediye etti.

    Cemevi başkanı ve Alevi Dedeleri ile bir süre sohbet eden Erbaş daha sonra cemevinden ayrıldı.

  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Yanlış din algısı ile toplumlar kandırılmaya çalışılıyor”

    Tunceli’de öğrencilerle bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Farklı farklı isimlerle, gerek Anadolu’da gerekse İslam coğrafyasında bu terör örgütlerine karşı Müslümanların tedbir alması gerekiyor. Bunun bilincinde olmalıyız. Yanlış din algısı ve bilgilendirme ile insanları cahil bırakma şeklinde toplumlar kandırılmaya çalışılıyor. Bizler bunun bilincinde olacağız” dedi.

    Bir dizi programa katılmak için Tunceli’de bulunan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Munzur Üniversitesini ziyaret edip Rektör Ubeyde İpek’le görüştü. Vali ve Belediye Başkan Vekili Tuncay Sonel’in de eşlik ettiği Prof. Dr. Erbaş, “Bilgiden Bilince” söyleşisinde öğrencilerle bir araya geldi.

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş konuşmasında, “İslam dünyasında dinin doğru anlaşılması gibi temel bir sorunun varlığını kabul etmek zorundayız. Elbette bunun birçok sebebi var. Ümmet coğrafyasının siyasal, kültürel, ekonomi, askeri açıdan küresel müdahalelere maruz kaldığını hepimiz biliyoruz. Ancak tüm bunların ötesinde özellikle son asır boyunca İslam coğrafyasının inanç dünyasına medeniyet değerlerine, ümmetin ortak zeminine ve algısına yönelik ciddi müdahalelerin varlığına şahit oluyoruz. Herkesin yaşama özgürlüğünü, en mukaddes ve en dokunulmaz hak olarak ilan eden İslam’ın muazzez kavramlarının masum insanların hayatlarına kast eden terör örgütleri tarafından istismar edilmesi, söz konusu örgütlerin din anlayışının ne kadar sorunlu olduğunu ortaya koymaktadır. Referansını dinden aldığını iddia ederek toplumda bozgunculuk yapan DEAŞ, FETÖ, Şebab gibi terör örgütleri, İslam’ın üstün ahlak ilkelerinden uzaklaşmalarının vahiy ile insanlığa sunulan bilginin doğru öğrenilmemesinin yanlış bir din ve peygamber tasavvurunun neticesidir” diye konuştu.

    “Artık savaşlar cephede olmuyor”

    Erbaş, “Diğer yandan dini argüman ve sloganlar kullanarak, İslam’ın en mukaddes değerlerini ve kavramlarını istismar eden terör örgütlerinin küresel müdahalelerle uluslararası faktörlerle, vekalet savaşlarıyla ilgili boyutunun varlığı da inkar edilemez. Artık savaşlar cephelerde olmuyor. Eskiden ecdadımız cephelerde vatanını, milletini, bayrağını, namusunu kurmak için savaşırdı. Şimdi çeşitli terör örgütleri kurdurarak milletimizin içine salıyorlar. Farklı farklı isimlerle, gerek Anadolu’da gerekse İslam coğrafyasında bu terör örgütlerine karşı Müslümanların tedbir alması gerekiyor. Bunun bilincinde olmalıyız. Yanlış din algısı ve bilgilendirme ile insanların cahil bırakma şeklinde toplumlar kandırılmaya çalışılıyor. Bizler bunun bilincinde olacağız. Üniversite gençleri olarak yakınlardan başlamak suretiyle etrafımızı bilinçlendirmeye çalışacağız” ifadelerini kullandı.