Etiket: İŞİTME

  • Uzmanlardan uyarı: “Orta kulak iltihabın, işitme kaybına yol açabilir”

    Özellikle çocukluk çağında görülen orta kulak iltihabı, zamanında tedavi edilmediği taktirde işitme kaybına neden oluyor. Toplumda sıkça görülen orta kulak iltihabının nasıl oluştuğunu Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tamer Haliloğlu anlattı.

    Özellikle çocukluk çağında görülen ve ailelerin kabusu haline gelen orta kulak iltihabı, zamanında tedavi edilmediği taktirde önce işitme kaybına, ardından da zamanla öğrenme ve gelişim sorunlarına yol açabiliyor. Toplumda çok bilinen bir sağlık sorunu olan orta kulak iltihabına ise adı pek bilinmeyen tuba östaki adındaki tüpler neden oluyor. Tuba Östaki adlı bu tüpler iltihaplandığında tıptaki adı ’seröz otit’ olan kronik orta kulak iltihabına yol açarak tedavi edilmediği taktirde işitme kaybına yol açıyor. Toplumda sıkça görülen orta kulak iltihabının nasıl oluştuğunu Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tamer Haliloğlu anlattı.

    Yrd. Doç. Dr. Haliloğlu, toplumda sık görülen orta kulak iltihabının baş sorumlusunun tuba östaki adlı ’kulağın genize açılan tüpleri’ olduğunu belirterek, “Kendisi küçük ama işlevi büyük olan tuba östakinin orta kulakta ve işitmede oldukça önemli rolü vardır. Tuba Östaki adlı bu tüpler iltihaplandığında tıptaki adı ’seröz otit’ olan kronik orta kulak iltihabına yol açar. Bu da hastaların kabus dolu günler yaşamasına neden olur” diye konuştu.

    Orta kulak iltihabı böyle oluşuyor

    Tuba Östaki adlı bu organın orta kulağın hava deliği olma görevini yerine getirdiğini kaydeden Yrd.Doç. Dr. Haliloğlu, kişiyi orta kulak iltihabına götüren süreci şöyle anlattı: “Orta kulak anatomik bir yapı ile Tuba Östaki dediğimiz bir tüp vasıtası ile genize açılır. Yani orta kulağın bir hava deliği vardır. Bu hava deliği sayesinde orta kulaktaki ve dış ortamdaki hava basıncı dengelenir. İşitmede sesleri iç kulağa iletmek ve dengelemek gibi görevi olan orta kulak, bunları yaparken tuba östakiden çok yardım alır. Eğer kulağın genize açılan bu tüpleri çalışmaz ise orta kulağa hava giriş çıkışı kapanır. Ortamdaki oksijeni tüketen hücreler havasız kalınca şişerek ifrazat üretmeye başlar. Orta kulağın içindeki sıvı miktarı artınca da ses iletimi sekteye uğrar ve mikroplar ürer. Böyle olunca da çocuklarda sık görülen orta kulak iltihapları oluşur.”

    Orta kulak iltihabı kronikleşirse tehlike büyür

    Yrd. Doç. Dr. Tamer Haliloğlu tekrarlayan orta kulak iltihaplanmalarının zaman içerinde orta kulakta zamk gibi koyu yapışkan bir sıvının birikmesine neden olduğunu ve bunun sonucunda kronik orta kulak iltihabının oluştuğunu ifade etti. Bu durumun risklerini anlatan Yrd. Doç. Dr. Haliloğlu, “Tıp dilinde ’seröz otit’ olan bu sorun işitmede yüzde 30-40 kayba yol açar. Bu kayıp bazen kalıcı da olabilir. Tuba Östaki adlı bu tüplerin tıkanmasına geniz eti ve bademciklerin büyümesi ve alerji de neden olabilir. Ama en önemli nokta o tüplerin anatomik yapısının yetersizliğidir. Kronik orta kulak iltihabı genelde aileleri çok korkutan ve çoğu zaman endişeye sevk eden geniz eti ameliyatı ve kulak tüpü takılmasını da beraberinde getirebilir. Bu nedenle adı çok az bilinen tuba östaki adlı bu organın fonksiyonlarını, anatomisini ve gelişimdeki önemini bilmek gerektiği zaman ve gerektiği kadar tedavi edebilmemizi sağlar” ifadelerini kullandı.

  • (Özel Haber) İşitme cihazı kaybolan Deniz’in hayatla bağı koptu

    Hakkarili Yalçın ailesinin yurt dışından getirilen ve oldukça pahalı olan özel işitme cihazının kaybolmasıyla 4,5 yaşındaki çocukları Deniz’in de hayatla bağlantısı koptu.

    Bir süre önce Yüksekova ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve başlatılan operasyonlar nedeniyle her şeylerini kaybeden 4 nüfuslu Yalçın ailesi, Hakkari’ye yerleşmek zorunda kaldı. Hakkari’de kiraladıkları evde zor şartlar altında yaşam mücadelesi veren Yalçın ailesinin içler acısı durumuna şahit olan bazı hayırsever vatandaşlar, yardımlarını hiçbir zaman eksik etmediler.

    Biri işitme engelli, diğeri böbrek hastası

    Eşi Osman Yalçın’ın işsiz olduğunu belirten iki çocuk annesi Özlem Yalçın, en büyük çoğu olan 4,5 yaşındaki Deniz Yalçın’ın işitme engelli, diğer küçük çocuğu 1,5 yaşındaki Umut’un ise böbrek hastası olduğunu söyledi. Çok zor şartlar altında hayata tutunmaya çalıştıklarını ifade eden anne Özlem Yalçın, işitme engelli çocuğu Deniz’in işitme cihazının kaybolması ile birlikte perişan olduklarını söyledi. Yalçın, “Çocuğum işitme engelli, iki yıl önce ameliyat oldu. Taktığı cihaz çok pahalı, dışarı çıkarken cihazın bir parçasını düşürdü mü çocuklar mı aldı onu bilemiyoruz. Bu cihazı almamızın imkanı yok. Eşimin işi de yok. 1,5 yaşındaki oğlum Umut da böbrek hastasıdır. 3 ayda bir tedaviye götürüyorum. Belki hayırseverler çıkar da çocuğuma işitme cihazı alır veya masrafını karşılar. Ben de Allah razı olsun derim. Çok zor durumdayım. Çocuğumun bu durumunu görünce üzülüyorum. Çocuğuma seslenmeme rağmen beni duymuyor. Duymadığı için de hem huysuz hem de beni rahatsız ediyor. Kendisi de cihazını istiyor, ağlıyor. Ne yapacağımı ve kime danışacağımı bilmiyorum. Kimden yardım isteyeceğimi bilmiyorum. Aile olarak Yüksekova’daki sokağa çıkma yasağından dolayı Hakkâri’ye geldik. Oradaki evimiz yıkıldı, eşyalar enkaz altında kaldı. Hakkâri’ye geldik. Aç ve açıktaydık, Allah razı olsun hayırseverler durumumuzu gördü. Bize yorgan, halı yardımında bulundular. Oğluma hayatla bağlantısını yeniden sağlanması için hayırseverlerden yardım eli bekliyorum” şeklinde konuştu.

  • Doktorlar, maratonda işitme engeline dikkat çekecek

    Bu yıl 38’ncisi düzenlenecek olan Vodofone İstanbul Maratonu’nda, “Türkiye’m İşitemeyen Çocuklar İçin Koşuyor Projesi” kapsamında yaklaşık 300 kulak burun boğaz hekimi ve odyolog, işitme engeline dikkat çekebilmek adına 10 kilometre koşacak.

    Türk Kulak Burun Boğaz Vakfı Üyesi ve Türkiye’m İşitemeyen Çocuklar İçin Koşuyor Projesi Başkanı Prof. Dr. Ferhan Öz, işitme engelli çocuklara, hekimler olarak faydalı olabilmeyi amaçladıklarını söyledi.

    Kulak burun boğaz hekimleri, odyologlar, işitme cihazı sektörü temsilcileri ile yaklaşık 300 kişi13 Kasım’da Vodofone İstanbul Maratonu’na farkındalık oluşturmak için katılacaklarına değinen Prof.Dr. Öz, “İşitme engeli noktasında yaşanan eksikliklere dikkat çekebilmek ve bunları tamamlayabilme adına bir koşuya katılıyoruz. 10 kilometre koşacağız. Bu koşudan bağış bekliyoruz. Bağış miktarı vakfımızın fonunda toplanarak işitme engelli çocukların cihazının temininde kullanılacak” dedi.

    “Erken tanının önemi”

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Levent Sennaroğlu, işitme kaybını hem sonradan hem doğuştan olabileceğini belirterek, çocuklarda doğumdan itibaren erken tanının önemine değindi.

    Doğumdan itibaren işitme engelinin erken tanısının koyulmasıyla bu çocukların normale yakın bir konuşmaya kavuşturabildiklerinin altını çizen Prof.Dr. Sennaroğlu, “ Artık doğumdan sonra iki, üç gün içinde yapılan testlerle işitme kaybının tanısını koyuyoruz. İki-üç aylık ileri kaybı olan bebeklere ise işitme cihazı veriyoruz. Cihazdan fayda görmeyenleri 1 yaşında implant yaparak, iyi bir eğitim, takip ve ameliyatla bu çocukları normale çok yakın düzeye getirebiliyoruz” dedi.

    “İşitme kaybı tedavisinde geliştik”

    Sonradan işitme kaybı olanların, eskiden çok az kısmının tedavi edildiğini belirten Prof. Dr. Sennaroğlu, “Zaman geçtikçe işitme kayıplarının çok daha büyük kısmı tedavi edilebiliyor. İç kulak ameliyatları yıllar önce hiç yapılamıyordu. Hiç duymayanların bile, beyindeki işitme merkezine implant yerleştirerek duymalarını sağlayabiliyoruz. 1 yaşındaki bebeklere bunu yapabiliyoruz. Günümüzde işitme kaybından tedavi olma oranı çok yükseklere geldi. Ama geç kalan hastalara bir şey yapamıyoruz. En önemli nokta. İşitme kaybı 4-5 yaşına kadar hiç tedavi edilmemişse, çocuk konuşmayı öğrenememişse, bu yaştan sonra onlara bir şey yapamıyoruz. Zamana karşı bir müdahale var, erken teşhis ve tanı çok önemli” diye konuştu.

    “Her yeni doğan bebek işitme taramasından geçmeli”

    Her bebeğin işitme taramasından geçmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sennaroğlu, “O hakkı bu bebeklere vermemiz gerekir. Geç kaldıkça bu bebeklere müdahale şansımız kalmıyor. Çocuğun kulağına bakıldığı zaman her şey normal görülüyor. Ailelerde 3-4 yaşa kadar bekliyor. Buda çocuğun en değerli zamanının kaybına neden oluyor. O nedenle bebeklerde doğumun hemen ardından işitme taraması yapılmalıdır” ifadelerine yer verdi.

    Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gonca Sennaroğlu, işitme engelinin bir engel olmadığının altını çizerek, işitmeyi korumaya ve erken tanıya dikkat çekmek amacıyla, 100 öğrenci ve 20 araştırma görevlisi ile maratona katılacaklarını kaydetti.

    “Her bin bebekten 1-2’si işitme engelli doğuyor”

    Bebeklik döneminde işitme cihazının ödemesine devletin destek verdiğini belirten Prof.Dr. Sennaroğlu, “Her bin doğan bebekten 1-2’si işitme kaybı yaşayabiliyor. Nüfusumuza oranla işitme kaybı azalmadı. Ama avantajımız erkek teşhis edip, tedavi uygulayabilmek” dedi.

    Türkiye Odyoloji Konuşma Ses Derneği ve Karatay Üniversitesi Odyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Özlem Konukseven, katılacakları maraton ile toplumda işitme engelli farkındalığı oluşturmayı amaçladıklarını kaydetti.

  • Görme engelli sürücü, işitme engelli yayaya çarptı

    Samsun’un Alaçam ilçesinde görme engelli sürücünün, işitme engelli yayaya çarptığı kazada 2 kişi yaralandı.

    Edinilen bilgiye göre, Kapaklı Mahallesi’nde meydana gelen kazada, plakasız motosiklet sürücüsü O.S., yolun karşısına geçmekte olan yaya S.C.’ye çarptı. Kazada motosiklet sürücüsü ile yaya yaralandı. Yaralılar, Alaçam Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

    İlçe Jandarma Trafik Tim Komutanlığı ekipleri yaptıkları incelemede kazada yaralanan motosiklet sürücüsü O.S’nin yüzde 90 görme kaybı, S.C.’nin ise yüzde 92 işitme engelli raporu olduğunu tespit etti.

    Kaza ile ilgili soruşturma sürüyor.

  • Müzik keyfi işitme sağlığınızdan mahrum etmesin

    Acıbadem Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Ali Titiz, “Kulaklıklarda öncelikle hijyenik koşullara dikkat etmek gerekiyor” dedi.

    Acıbadem Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Ali Titiz, kulaklık kullanımı öncesi ve sırasında dış kulak kanalı ve kulak zarını tehlikeye atmamak için önerilerde bulundu. Günlük hayatın içerisinde sıklıkla kullanılan kulaklıkların enfeksiyon riskine neden olabildiğini belirten Doç. Dr. Titiz, “Bu nedenle kulaklıklarda öncelikle hijyenik koşullara dikkat etmek gerekiyor. Günlük hayatın içerisinde sıklıkla kullanılan kulaklıklar, çabuk yıpranarak saklanma ve temas ettikleri alanlara bağlı olarak enfeksiyon riski içerebiliyor. Bu nedenle kulaklıklarda öncelikle hijyenik koşullara dikkat etmek gerekiyor. Kişinin başkasına ait bir kulaklığı kullanması veya daha önce kullanılmış fakat yeterli temizlik yapılmadan paketlenmiş kulaklıkların kullanımı enfeksiyon açısından büyük risk yaratıyor. Bu açıdan özellikle seyahatlerde sunulan kulaklıkların tek kullanımlık olduğuna veya ilk kullanan kişi olunduğuna dikkat edilmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra uzun süre kulak kanalının kapalı kalması bu alanın nemlenmesine, ısı artışına ve oluşan basınç değişikliğine bağlı olarak ortamın pH değerinin değişmesine, dolayısıyla da kulak cildi üzerinde tahrişe neden oluyor. Bu durum kulaklıkla taşınabilecek veya daha sonra bulaşabilecek bakteri, virüs ve mantarlar için üreme ortamı yaratıyor. Bu faktörler enfeksiyon riskini artırıyor” dedi.

    Doğru kulaklık seçimi çok önemli

    Bir diğer faktörün de kulaklıkta doğru seçim olduğunu kaydeden Doç. Dr. Titiz, “Profesyonel bir müzik sistemi için kulak içi küçük bir kulaklık ne kadar yanlış ise, parmak boyutunda bir müzik çalar için de profesyonel bir DJ kulaklığı da bir o kadar yanlış olacaktır. Bu nedenle kulaklık seçiminde ses kalitesini belirleyen unsurlara göre rahatlık odaklı bir seçim yapılması, kulak ve işitme sağlığı açısından önem taşıyor” diye konuştu.

    “Tıkaç şeklindeki kulaklık ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor”

    İşitme sağlığında sorun yaşamamak için alınabilecek önlemlerden birinin de kulak kanalına uygun, yumuşak ve doku uyumlu materyaller ile yapılmış kulaklık seçmek olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Titiz, “Böylelikle hem kulak kanalında oluşabilecek yabancı cisim reaksiyonu hem de cilde yapacağı baskı ile cilt travması ve enfeksiyon riski azalıyor” dedi.

    Tıkaç şeklinde kulak yoluna oturan modellerin kullanımı konusunda hassas olmak gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Ali Titiz, “Çabuk kirlenen, kullanım süresi uzadıkça kulak kanalında ter ve nemi artıran bu modeller kulak cildi koruyucu bariyerlerini ortadan kaldırdığı için ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Bu nedenle kulak kanalı sorunlarına daha az rastlanan dış kulaklıkların kullanımı öneriliyor” ifadelerini kullandı.

    “Kulaklık günde en fazla 90 dakika kullanılmalı”

    Doç. Dr. Titiz, kulaklık kullanımında sesi dış ortamdan etkilenmeden kaliteli bir şekilde kulağa ulaştırmanın amaçlanması gerektiğinin altını çizerek, “Ancak aynı konforu sağlayabilen her tipte kulaklık, sesin kulak kanalına doğrudan iletilmesi nedeniyle iç kulak travması ihtimalini ortaya çıkartıyor. Buna bağlı olarak geçici veya kalıcı kulak çınlaması ve sinirsel işitme kayıplarıyla karşılaşılabiliyor. Bu durumları önlemek için cihazın en yüksek ses seviyesinin maksimum yüzde 80’i kadar olacak şekilde günde en fazla 90 dakika kulaklık kullanılmalı. Daha uzun süreli kullanımlar için ses seviyesinin yüzde 60’ı geçmemesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

    Alınabilecek önlemler

    “Yaz aylarında havuz ve deniz faaliyetlerinin artması hem enfeksiyon riskinde artışa hem de dış ortamda daha fazla bulunma, kullanım sırasında daha yüksek ses şiddetine ihtiyaç duyulmasına neden olabiliyor” diyen Doç. Dr. Titiz şu bilgileri aktardı:

    “Tüm bu faktörler kapsamında dış kulak kanalı ve kulak zarı sağlığının yaz mevsimine girerken muayene edilmesi çok önemli. Kulak kiri olarak bilinen kulak tıkaçları, kulak zarında var olan delik durumunun belirlenmesi ve gerekli görülen küçük müdahaleler veya önlemler, hem sağlıklı işitme sağlıyor hem de kulaklık kullanımı sırasında oluşabilecek riskleri ortadan kaldırıyor. Ayrıca, kulak kirlerinin veya kulak zarının delik olmasının getirdiği işitme azlığı nedeni ile kulaklık kullanımı sırasında ses şiddetinden korunmuş olunuyor.”