Etiket: İşini

  • Sabancı Üniversitesi’nde tasarlanan x ışını algılayıcısı Dünya yörüngesine bırakıldı

    Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emrah Kalemci önderliğinde tasarlanan x ışını algılayıcısı XRD Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan 26 Mayıs 2017 tarihinde Türkiye saati ile 15:15’de Dünya yörüngesine bırakıldı.

    Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emrah Kalemci önderliğinde Yüksek Enerji Astrofiziği Algılayıcı Laboratuvarı’nda tasarlanan ve geliştirilen x ışını algılayıcısı XRD, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan yürütücülüğünde geliştirilen BeEagleSat adındaki küp uydu üzerinde 26 Mayıs 2017 tarihinde Türkiye saati ile 15:15’de Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan (International Space Station, ISS) Dünya yörüngesine yerleştirildi.

    XRD, Sabancı Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Yüksek Enerji Astrofiziği Algılayıcı Laboratuvarı’nda tasarlandı. XRD’nin devre çizimi, yazılım ve testleri ise üzerinde bulunduğu BeEagleSat uydusunun üretildiği İstanbul Teknik Üniversitesi Uzay Sistemleri Tasarım ve Test Laboratuvarı’nda (USTTL) yapıldı. XRD’nin üretiminde ağırlıklı olarak lisans ve yüksek lisans öğrencileri (Erdem Baş, Deniz Aksulu, Şevket Uludağ, Eray Akyol, Ertan Ümit), Doç. Dr. Emrah Kalemci ve Sabancı Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ayhan Bozkurt’un yönetiminde yer aldılar. Proje, Sabancı Üniversitesi İç Projesi ve TÜBİTAK 1001 fon desteği gerçekleşti.

    XRD topladığı verileri Dünya’ya gönderecek

    XRD, 10 cm x 10 cm boyutunda bir elektronik devre üzerine yerleştirilmiş x ışını algılayıcısı olarak kullanan bir sistem ve çeşitli yörünge yüksekliklerinde yüksek enerjili x ışın arka alanını ölçecek. Sistem 2 günde bir 30 dakika boyunca çalışıp veri toplayacak ve bu verileri Dünya’ya gönderecek.

    XRD’nin üzerinde bulunduğu 10 cm x 10 cm x 20 cm boyutlarındaki BeEagleSat küp uydu, Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı projesinin bir parçasıdır. Proje kapsamında 36 küp uydu sistemleri ile alçak termosferde çeşitli bilimsel ölçümler yapmayı amaçlıyor. Küp uydu projesi, lisans ve yüksek lisans öğrencileri tarafından İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Rüstem Aslan yürütücülüğünde gerçekleştirildi. Projede Hava Harp Okulu/HUTEN ana proje ortağı olarak, Sabancı Üniversitesi, Havelsan A.Ş. Gümüsh ve Ertek firmaları da diğer ortaklar olarak yer aldılar.

    Uydudan ilk sinyaller alındı

    Filli olarak 2012 yılında başlayan BeEagleSat projesi 2016 yılında tamamlandı. İTÜ USTTL’de Havelsan işbirliğiyle üretilen HAVELSAT ile beraber diğer QB50 uydularının da toplandığı Hollanda’daki merkeze teslim edildi. 18 Nisan 2017 tarihinde ATLAS 5 roketi ile Orbital ATK Cygnus kargo aracı içinde başarılı bir şekilde fırlatıldı ve ISS’e ulaştı. 26 Mayıs 2017 tarihinde Türkiye saati ile 15:15’de ise ISS’den NanoRacks firması tarafından yörüngeye yerleştirme sistemleri ile 408 km yüksekliğindeki yörüngesine yerleştirildi. BeEagleSat’ın sistemi yörüngeye yerleştikten 5 saat sonra açıldı ve ilk sinyal başarılı şekilde alındı. Uydu çalışma hazırlık testlerinin tamamlanmasını takiben İTÜ’deki yer istasyonuna bilgileri indirmeye başlayacak.

  • Yüz kızartıcı suçlardan hüküm giyenler motorlu araç alım satım işini yapamayacak.

    Kısa adı MASFED olan Motorlu Araç Satıcıları Federasyonu’nun uzun çabaları sonucu ikinci el motorlu kara taşıtlarının ticareti hakkında yönetmelik taslağı TBMM’nin gündemine getirildi. MASFED Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Baysan, düzenlemeyle birlikte kayıtdışı satış yapılan 5 milyon araç satışının kayıt altına alınacağını söyledi.

    5 milyon kayıtdışı satış

    17 yıldır ikinci el araç satışı yapan kimselere yetki belgesi verilmesi konusunda mücadele verildiğini belirten Baysan, Türkiye’de yılda 6 milyon ikinci el araç satışı yapıldığını iletti. Bunun 5 milyonunun kayıtdışı olduğunu kaydeden Baysan, “Sıfır araç satışında 1 milyon satış var. Ama 6 milyon araçtan 5 milyonun kayıtdışı olması Türkiye ekonomisini zarara uğratıyor. Esnafımız olumsuz etkileniyor. Bir de galeri işi yapmayan vatandaşın bu işlerle iştigal eden grupların yaptığı ticarette usulsüz satışları. Kilometrenin indirilmesi, pert olan bir aracın satışa çıkarılması, bu araçların düzgün diye satılması, kazalı aracın kazasız diye satılması bizlere mal ediliyor. Bunların mücadelesini federasyon olarak verdik” dedi.

    Yüz kızartıcı suç işleyenler otomobil ticareti yapamayaçak

    MASFED’in girişimleriyle Ankara Esenboğa’da kurulan OTOMONİ’nin Cumhurbaşkanı tarafından açılmasından sonra, Gümrük ve Ticaret Bakanımız Bülent Tüfekçi’ye Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla yetki belgesi konusunda içeriği doldurularak çalışmalara başlandığını söyledi. Baysan “Yetki belgesi almayan arkadaşlarımız artık otomobil satışı yapamayacak. Bir araç satışı yapılırken ekspertiz raporunun konulması şart olacak. Bunun dışında kilometre garantisi verilecek. Vatandaş aracını tereddütsüz satın alacak. Yüz kızartıcı işler yapmışsa, mahkemece hüküm giymişse yetki belgesi alamayacak bu nedenle satış yapamayacak. MASFED şu anda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından istenen iktisadi işletme şirketinin kurulmasıyla ilgili çalışmalarımızı tamamlayarak Bakanlığa ilettik. İncelemeden sonra illerde ağ kurulacak. Örneğin Isparta Otomotivciler Derneği olarak biz federasyona bağlı olarak bu yekti belgesi olmadan noter satışı yapılamayacağı konusunda otomobil satıcılarımızı bilgilendirmeye başladık” diye konuştu.

    Sadece yetki belgesi olanlar satış yapacak

    Yetki belgesi almadan önce esnafa ikinci el otomobil satışı yapan esnafa eğitim verileceğini anlatan Baysan, “ Her ilde bu eğitimler verilecek. Gerçekten bu işi başarabilecek, yapabilecek kimselere bu belgeye sahip olacak. Sonra bu meslek isim kazanmış olacak. Bu sektörün bu güne kadar ismi yoktu. Bu sektörün kariyer kazanması, bugün bir aracın maliyeti 40-50 bin TL. 10 araç koyduğunuzda bu sektörde olanların 500 bin TL en az sermaye koyması gerekiyor. Bu standartla getirildiğinde esnafımız saygınlığa kavuşacak. Kariyerli iş yapacak. Otomobil satışla ilgili kayıt dışılık ortadan kalkacak. İnşallah kısa zamanda çalışmalarımızın sonuçlanmasını arzu ediyoruz. Artık gayrimeşru satışlar engellenecek. Tüketici de korunmuş olacak” açıklamasında bulundu.

    42 bin ithal araç ekonomisine kazandırıldı

    Öte yandan Türkiye’de son 5 yılda ithalat izin belgesi firmaları tarafından özellikle 2008-2010 yıllarında ithal ettikleri araçlara kaçak eşya olduğu iddiasıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından el konulduğunu anımsatan Baysan, “ İthal edildikten 5 yıl sonra üçüncü dördüncü sahiplerinin kullanımında iken, el konulan 42 bin araçtan 12 binine mahkeme kararlarıyla fiilen el konulmuştu. Ancak federasyonumuzun çalışmasıyla Bakanlık tarafından kanun teklifi hazırlandı ve 27 ocak’ta Resim Gazetede yayımlanan kanunla 42 bin aracın serbest kalabilmesi için yükümlülükler belirlendi. Böylece tüketicilerimiz ile mağdur durumda olan ticari işletmelerin mağduriyeti giderildi ve yıllarca çürümeye terk edilmiş olan mille servet devletimize kazandırıldı” diye konuştu.

  • Bakan Elvan: “Mühendis odaları siyaset değil kendi işini yapsın”

    Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Türkiye’de birçok mühendis odasının, kendi meslek gruplarının hakkını, hukukunu korumak, meslek mensuplarının eğitim düzeylerini yükseltmek, bunlarla uğraşmak yerine siyasetle uğraşmayı tercih ettiğini belirterek, “Türkiye’nin gelişmesinden, kalkınmasından rahatsız olanların ağzı ile hareket ederseniz o olmaz. O sizin göreviniz değil, sen işine bak” dedi.

    Elvan, referandum çalışmaları kapsamında Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şubesini ziyaret etti. Şube Başkanı Mustafa Kemal Karaoğlu ve üyeler tarafından karşılanan Elvan, burada yaptığı açıklamada, tarımın, Mersin’in en önemli sektörlerinden biri olduğunu vurgulayarak, yaş sebze ve meyve üretiminde Türkiye’nin önde gelen illerinden biri olduğunu söyledi. Sadece üretim boyutu itibariyle değil, ihracat boyutuyla da Mersin’in önem arz eden bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Elvan, bu bölgede yetişen sebze ve meyvelerin Türkiye’nin dört bir yanına gönderildiğini kaydederek, bu açıdan tarım sektörünü Mersin’de çok önemsediğini belirtti. Son yıllarda tarımın öneminin çok daha arttığını ve stratejik bir sektör haline geldiğini dile getiren Elvan, nüfus arttıkça bu sektörün çok daha önemli bir konuma geleceğine işaret etti.

    “Mühendis odaları siyaset değil kendi işini yapsın”

    Konuşmasında, meslek odalarının kendi asli görevleri dışında siyasi konulara da müdahil olmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Elvan, şöyle devam etti:

    “Ziraat Mühendisleri Odası’nın temel görevi nedir? Ziraat mühendislerinin hakkını, hukukunu korumak. Ziraat mühendislerinin daha iyi yetişmesini sağlamak. Bölgenin gelişmesine, kalkınmasına ziraat mühendisi olarak katkı sağlamaktır. Ben memnuniyetle ifade edebilirim ki, Mersin Ziraat Mühendisleri Odası bu temel alanlara odaklanmış durumda. Ama Türkiye geneline baktığımızda; mühendis odalarının, mühendislerin haklarını, hukuklarını korumaktan çok siyaset yaptığını görüyoruz. Hatırlayınız, mühendis mimar odaları başkanlığı, ’ben efendim 3. köprüyü yaptırmayacağım, ben 3. havaalanını yaptırmayacağım’ dedi. Kusura bakmayın, sana mı düştü kardeşim? Sen mühendislerin hakkını, hukukunu koru. Siyaset yapacaksan gel siyaset arenasına görelim. Nedir, millet destek veriyor mu vermiyor mu? Mesele bu. Türkiye’de maalesef birçok mühendis odaları, kendi meslek gruplarının hakkını, hukukunu korumak, meslek mensuplarının eğitim düzeylerini yükseltmek, bunlarla uğraşmak yerine siyasetle uğraşmayı tercih ettiler. Ve her biri uç kanattan çok değişik eylem ve söylem içerisinde bulundular. İşte Mersin’de olduğu gibi mühendis odalarının gerçek görev alanına dönmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu sizlere başarı getirecektir. Tüm mühendislere daha nitelikli, daha vasıflı iş yapmalarına imkan sağlayacaktır. Türkiye’nin gelişmesinden, kalkınmasından rahatsız olanların ağzı ile hareket ederseniz o olmaz. O sizin göreviniz değil, sen işine bak.”

    “Avrupa ’hayır’ kampanyası yürüten terör örgütlerine kucak açtı”

    Türkiye’nin çok önemli bir süreçten geçtiğini, bu süreçte ülkemizin 7 düvele karşı mücadele verdiğini söyleyen Elvan, “Avrupa’da birçok ülke Türkiye aleyhine kampanyalar başlattı. Bakıyoruz Almanya, Hollanda, İsviçre, Belçika ’hayır’ kampanyası yapmak isteyen PKK terör örgütüne sonuna kadar kapılarını açtılar. 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirmek isteyen ve bu ülkeyi işgalcilere teslim etmek isteyen, demokrasimizi tamamıyla yok etmek isteyen o ihanet şebekelerine, FETÖ’ye sonuna kadar kapılarını açtılar ve şu anda ’hayır’ kampanyası yaptırıyorlar. Alman televizyonu Türkçe ve Almanca ’hayır’ kampanyası yapıyor. Biz buradaki her bir kardeşimizin görüşüne, düşüncesine saygı duyuyoruz. 80 milyon vatandaşımızı biz kucaklamakla yükümlüyüz. Ama şu sorunun sorulmasını istiyorum. PKK terör örgütü neden ’hayır’ kampanyası yapıyor. FETÖ neden ’hayır’ kampanyası yapıyor. Neden Avrupa’daki ülkeler hem bu kampanyaya destek veriyorlar, hem dolaylı olarak bu kampanyayı yürütüyorlar? Ben bu 3 sorunun sorulmasını istiyorum” diye konuştu.

    “Türkiye’deki parlamenter sistem tıkandı”

    Artık Türkiye’deki parlamenter sistemin tıkandığını belirten Elvan, “Parlamenter sistem diyoruz, 10 yılda bir darbe ile karşı karşıya kalıyoruz. Böyle bir parlamenter sistem olabilir mi? Böyle bir demokrasi anlayışı olabilir mi? En son 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Aslında Türkiye’deki parlamenter sistem, darbeleri besleyen, darbelerin önünü açan, vesayet odaklarının daha da güçlenmesini sağlayan bir yapıda devam ediyor. Yaşadığımız darbeler ortada. Vesayetçilerin hükümet ve parlamento üzerinde yapmış oldukları baskılar ortada” ifadelerini kullandı.

    “Avrupa duvara toslamak üzere. Parlamenter sistem orada da çalışmıyor”

    Değişim ve reformdan korkulmaması çağrısında bulunan Elvan, Türkiye’nin son 15 yılda milli gelirini dörde katlamasındaki nedenin değişimci ve reformcu olmasından kaynaklandığını belirterek, şöyle konuştu:

    “Her alanda reformcu olun. Hiç korkmayın. Değişim ve dönüşümden yana olduğunuz müddetçe, reformdan yana olduğunuz müddetçe başarılı olursunuz. Bakın Avrupa duvara toslamak üzere. Avrupa’da da çalışmıyor parlamenter sistem. Reform yapamıyor, değişim ve dönüşüme ayak uyduramıyor. Türkiye, Avrupa’nın 6 katı hızlı büyüyor. Aradaki fark bu. Bunun devam etmesi lazım. Gün gelecek Avrupa da şu andaki kendi işlemeyen sistemini reforma etmek zorunda kalacak. Çünkü Avrupa’daki yapılar çok hantal. Sistemin işleyişi çok hantal. Öyle hantal bir yapıda değişim ve dönüşümün yapılması mümkün değil. Ülkemizi daha da güçlendirecek olan reform, değişim ve dönüşümdür.”

  • (Özel haber) Al satçılar galericilerin işini bozuyor

    İş yeri olmadan ve vergi ödemeden araç satışı yapan vatandaşlar ikinci el araç satışı yapan galerileri olumsuz etkiliyor. Balıkesir’de galericilik yapan Rafi Güldalı, dükkanı olmadığı halde araç satanların ikinci el araç piyasasını öldürdüğünü söyledi.

    İkinci el araç piyasasında durgunluk yaşanıyor. İş yeri olmayan ve devlete vergi vermeyen bir çok vatandaşın araç sattığını söyleyen Akça Oto galeri sahiplerinden Rafi Güldalı, “Bu şekilde araç satışı yapanlar bizim işimizi bozuyor” dedi.

    İkinci el araç satışlarında canlılık olmadığını belirten Güldalı, sadece ekmek parasını çıkarabildiklerini söyledi.

    Piyasadaki al satçıların olmaması durumunda işlerin daha da iyiye gideceğini ifade eden Rafi Güldalı, “Biz burada vergi ödüyoruz, kira ödüyoruz. Bir çok giderimiz var. Ama ayakçı diye tabir ettiğimiz ve piyasada araç satan bu insanlar 300 TL, 500 TL karla araç satıyor vergisi algısı olmadan denetime de tabi tutulmuyor” dedi. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemeye göre vatandaşların yılda üçten fazla ikinci el araç satışı yapamayacağını söyleyen Galerici Rafi Güldalı, vatandaşların bu engele de çözüm bulduğunu söyledi. Al satçıların ikinci el araçları babasının, amcasının ya da bir akrabasının üzerine üçer üçer alıp senede yine 20-25 aracı satabildiklerini belirten Güldalı, “Bu işi yapanlar yine de bu şekilde para kazanabiliyor. Bizim işimizi asıl bozan onlar. Alıp sattığımız her araba resmi olduğu için mecburen kasko bedelinin yüzde 1’i kadar kdv ödüyoruz. Artı bin lira veya bin 500 TL karla sattığımız aracın gelir vergisini de ödüyoruz. Noter satış paralarımız var. Personel giderlerimiz var. Ama al satçıların böyle bir derdi yok” dedi.

    İkinci el araç piyasasında vatandaşların 15 ile 25 bin TL arasındaki fiyatlara araba aldığını söyleyen Güldalı, “Vatandaşların yüzde 50’nin üzerindekiler 15 bin ile 25 bin TL fiyatındaki araçlara bakıyorlar genelde. Daha yüksek alanların sayısı az. Zaten 30 bin liraya sıfır araç alabiliyorlar. Bunu da bankadan kredi çekip kullanıyorlar” dedi.

    İkinci el araç alırken dikkat edilmesi gereken noktalara da değinen Rafi Güldalı, “Adı üstünde bu araçlar ikinci el. Bu arabalarda mutlaka boya oluyor, değişen oluyor. Ama şu önemli; araç kafadan darbe almadıysa, şaselerinde oynama yoksa, takla atmadıysa, tavanda bir oynama yoksa normaldir. Ama darbe almayan bir aracın bile çamurluğu çürüyebiliyor ve değişiyor. Boyası da çok önemli değil. İnsanlar bu araba neden solmuş ya da bu araba niye boyanmış diye soruyor. Güneş yanığı olduğu zaman araç soluyor. Araca güzellik kazandırmak için boyuyorsun. Rötuş yapıyorsun. Aracı boyamasan, bu nasıl araba diyorlar? Boyatsan niye boyattın diyorlar? Ne diyeceğimizi şaşırdık” dedi.

  • Palandöken: “Herkes işini yapsın”

    Kamu kurumları ve yerel yönetimlerin artık esnaf ve sanatkarların işini yapmaması gerektiğini belirten Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Kamu kurumları ve mahalli idareler esnaflığa soyundu. Bakın ne güzel atasözlerimiz var. Kendi işinde başarılı olamayanlar başkalarının işlerine el atıyor, oysa herkes bildiği işi yapsın” dedi.

    Bendevi Palandöken konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Esnaf ve sanatkarımız ülke ekonomisinin can damarlarıdır. Mahalli idareler fırıncı oldu ekmek satıyor, kamunun misafirhaneleri otel, salonları ise düğünevi oldu. Pek çok yerde herkese açık market işletiyorlar. Taksicimizin işini engelleyen adli servisler, sosyete pazar servislerinin ardından bankalar altın alım-satımı yaparak kuyumculuk sektörüne darbe vurdular. Binlerce esnaf bu tür karar ve uygulamalardan etkilenerek dükkanlarını kapattı. Buna bir dur demenin zamanı geldi. Bırakın işi erbabı yapsın” diye konuştu.

    Ülkemizde yaklaşık 2 milyon esnaf ve sanatkarın kamunun yanlış uygulamalarından zarar gördüğünü ifade eden TESK Genel Başkanı Palandöken, “Esnafa bir bir darbe vurulmaya çalışılıyor. Acele tedbir alınarak haksız rekabetin önüne geçilmeli. Ya da esnafa da rekabet edebilecek eşit şartlar sağlansın. Esnaf ve sanatkarın olmadığı yerde kültür ve yaşam olmaz. Esnaf ülkenin çimentosudur. Bu çimento olmaz ise bina ayakta duramaz. Biran önce binanın ayakta durması ve yapının bozulmaması için önlemler alınmalı ve herkes kendi işini yapmalıdır” şeklinde konuştu.