Etiket: Işın

  • Bakan Soylu: “Dere kenarlarına ev yapmamak bu işin birinci kuralı”

    Bakan Soylu: “Dere kenarlarına ev yapmamak bu işin birinci kuralı”

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün Trabzon’un Of ve Hayrat ilçelerinde yaşanan sel ve heyelan afetleri ile ilgili olarak “Of’a çok kısa süre içerisinde 50 kilogram, Hayrat’a da yukarı ki mahalleler ve köyler olmak üzere yaklaşık 140 kilogram civarında yağmur düştü. Bu hakikaten riskli bir rakam” dedi.

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün öğle saatlerinden itibaren etkisini gösteren şiddetli yağış sonrası sel ve heyelanların meydana geldiği Of ilçesinde incelemelerde bulundu. Kaymakamlıkta gerçekleştirilen heyelanlara ilişkin hasar tespit ve koordinasyon toplantısına katıldıktan sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Bakan Soylu, “Bir vatandaşımız hayatını kaybetti. Of’a çok kısa süre içerisinde 50 kilogram, Hayrat’a da yukarı ki mahalleler ve köyler olmak üzere yaklaşık 140 kilogram civarında yağmur düştü. Bu hakikaten riskli bir rakam ve bu açıdan Of’ta yaklaşık 22 kırsal mahalle yolu kapandı. Yaklaşık 22 köyde de elektrik kesilmişti. 22 köy, mahalle yolunun yaklaşık 11 tanesi şu ana kadar açıldı, diğerlerinin de açılma çalışmaları sürüyor. Ana yollarda herhangi bir tıkanıklık söz konusu değil. Yine Büyükşehir Belediye Başkanımızın verdiği bilgi çerçevesinde yaklaşık 32 mahallede su arızası söz konusu, 54 ayrı noktada. Su Kanalizasyon İdaresinin çalışanları bu arızaları gidermeye çalışıyor. Yaklaşık 22 köy, mahallenin 14’üne elektrik verildi, 8’i ile ilgili elektrik verme çalışmalarının 4’ü de kısmen verildi, diğerlerinde de öğleden sonra 3-4 gibi inşallah verilmiş olacak” diye konuştu.

    “Dere kenarlarına ev yapmamak belki bu işin birinci kuralıdır”

    “Karadeniz Bölgesi’nde bu yıl birçok noktada gördük. Sel, heyelan ve afetle karşı karşıyayız” diyen Bakan Soylu, “Türkiye afette sürekli karşı karşıya kalan ve kalacak olan bir ülkedir. Tüm yapısal adımlarımızı buna göre atmamız bizim sorumluluk ve kaçınılmazdır. Dere kenarlarına ev yapmamak belki bu işin birinci kuralıdır. İmarın ve özellikle belediyelerin, çevre şehirciliğin ortaya koymuş olduğu doğru yere imar çalışmalarının dışında ’Ben buraya yapayım, geçeyim, burada işte gençlik hayallerimiz var, ailemizin burada yadigarları var’ dendiği andan itibaren büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalınması kaçınılmazdır. Bunu da ifade etmek gerekir. Tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, Allah beterinden korusun ama bizim de tedbir almamız gerekiyor. İlk önce tedbiri alacağız, takdiri Cenabı Allah’a bırakacağız ama tedbir bizim işimizdir” şeklinde konuştu.

    “Bizim yapacağımız 1 liralık yatırım, vatandaşımızın atacağı 1 liralık adım yarın 7 liralık maliyetin önüne geçecektir”

    17 Ağustos’ta etkinliklerin yapılacağını vurgulayan Bakan Soylu, “Bir hafta boyunca AFAD’la birlikte tüm Türkiye’de depreme hazırlık haftası olarak bir haftayı hem farkındalık üretmek hem çalışmalarımızı tekrar gözden geçirebilmek için değerlendireceğiz bütün illerde ama etkinliklerimiz de olacak. Bu konu bizim önümüzdedir afet, sel, heyelan ve deprem. Hazırlıklarımızı buna göre yapmak durumundayız. Bu konuda bizim yapacağımız 1 liralık yatırım, vatandaşımızın atacağı 1 liralık adım yarın 7 liralık maliyetin önüne geçecektir. Bu uluslararası bir norm. Tabii burada can kayıplarının, Allah muhafaza burada ortaya çıkabilecek sakatlıkları, kazaları elbette ki bunun içine katmak ve bunu değerlendirmek mümkün değildir. Tekrar geçmiş olsun ve başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Yeni nesil ışın tedavisi ile kanser hastaları kanserden korkmasın

    Yeni nesil ışın tedavisi ile kanser hastaları kanserden korkmasın

    Medical Park Gaziantep Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Ali İhsan Şeran, günümüzde kanser tedavilerinde kullanılan Radyoterapi (Işın tedavisi) cihazlarında sağlanan gelişmelerle kanser tedavilerinin sürelerinin kısaldığını hatta tedavilerin dakikalar içinde uygulanabildiğine dikkat çekti.

    Medical Park Gaziantep Hastanesi bünyesinde yer alan Onkoloji Ünitesi, uzman, profesyonel ekibi ve yeni nesil teknolojik araçları ile adından söz ettirmeye devam ediyor. Medical Park Gaziantep Hastanesi Onkoloji Ünitesi, çevre illerden kanser tedavisi için gelen misafirlerini ağırladığı gibi bölgede kanser alanında gerçekleştirmiş olduğu çalışmalarla referans hastane konumundadır. Kanser hastaları için her türlü konforun düşünüldüğü hastanede, onkoloji hastalarına moral için hastanede gerçekleştirilen birçok etkinliğin yanı sıra, haftanın belli günlerinde de profesyonel bir müzik ekibiyle canlı müzik dinletileri gerçekleştiriliyor.

    Dr. Şeran, Işın tedavisinde hekim tarafından en çok dikkat edilmesi gereken unsurun; kısa sürede, doğru hedefe, minimum yan etkiyle ulaşabilmek olduğunun altını çizdi.

    Radyoterapi (Işın Tedavisi ), onkolojik tedavide izlenen süreçler ve tedavide kullanılan cihazlar hakkında bilgiler veren Uzman Dr. Şeran, ‘’ İlk olarak yeterli tedavi dozunun doğru bir şekilde tümöre uygulanma aşaması amacımızın temelini oluşturmaktadır. Tümöre yeterli dozun verilmesi öncelikle tecrübeli bir ekiple sağlanabilir. Tümöre gerekli doz verilemedikten sonra tedavide diğer algoritmaların anlamı kalmaz. İkincil olarak radyoterapinin akıllı olmasıdır. Tek başına radyasyon akıllı bir tedavi değildir, çünkü tümör hücrelerini öldürürken karşısına çıkan sağlıklı dokulara da büyük zararlar verebilir. Yıllardır çevre dokularda oluşabilecek zararları minimuma indirgemek için birçok tedavi prensipleri geliştirilmeye çalışıldığı gibi, bu bağlamda ve bu şartlarda akıllı radyasyondan söz edebiliriz. Onkolojik tedavide en sık tercih edilen Co 60 cihazları ile yıllarca iki boyutlu tedaviler uygulanan hastalarda istenmeyen yan etkiler oldukça fazlaydı. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte Lineer akseleratör cihazlarının devreye girmesi ile daha sağlıklı tedavilerin uygulanması sağlanmıştır. Bilgisayar yazılımlarının yaygın biçimde kullanılması, üç boyutlu konformal tedavilerin başlamasını sağlamış akıllı tedavilerin önünü açmıştır. Son 10 yıldır onkoloji tedavisinde sıklıkla kullanılan IMRT (doz yoğunluklu tedavi/tedavileri) yöntemi ile tümöre yüksek dozlar sağlanabilirken minimum yan etkiler ile onkolojik tedaviler çok daha sağlıklı boyutlara ulaşmıştır. Sonrasında bu tedavilere görüntü eşliğinde gerçekleştirilmesi işlemi eklenince daha üst boyutlarda tedavi olanakları doğmuştur. Görüntü eşliğinde akıllı radyoterapi olanağı sunan aynı zamanda doz yoğunluklu radyoterapi ile beraber sterotaksi ve radyo cerrahi yapabilen TrueBeam cihazı da bu tedaviler için en gelişmiş radyoterapi olanaklarını sunmaktadır. Hastanemizde hem görüntülemenin, hem de planlama ve tedavi olanaklarının tek bir cihazda birleştirildiği Tomoterapi cihazları ile konformal, IMRT, sterotaktik radyocerrahi, hareketli organlar için kullanılan adaptif radyoterapi gibi tedaviler tek bir cihazda yapılmaktadır. Hastanemizde var olan TrueBeam cihazı ile IMRT, ICRT, Sterotaktik Radyoterapi ve radyocerrahi yapılabilmektedir” dedi.

    Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Ali İhsan Şeran, son yıllarda onkolojik tetkiklerde önemli bir yer tutan ve daha detaylı tümör görüntüsü ile yayılımların saptanmasını sağlayan PET BT görüntüleme cihazlarının desteği ile hedefe yönelik radyasyon tedavilerinde daha ileri noktalara gelindiğini sözlerine ekledi.

    Dr. Şeran, Son zamanlarda bazı merkezlerde kullanılmaya başlanan MR-LİNAC cihazları da özellikle hareketli tümörlerde (hastanın solunumu ile yer değiştiren) hedefi tam isabetle yakalamanın mümkün olduğunu kaydetti. Şeran, Bu cihaz ile pankreas ve prostat kanserlerinde başarı ile tedavi edilebildiğini, diğer tüm kanser tedavilerinde de uygulama alanı bulunduğunu sözlerine ekleyerek, cihazlara eklenen robotik kol ile de radyocerrahi ismi verilen ulaşılamayan beyin tümörleri ve bazı organ yayılımlarının da 3-4 seans da tedavi edilebildiğine dikkat çekti.

    Uzman Dr. Şeran, “İleri görüntüleme tekniklerinin daha fazla kullanıldığı, yeni nesil bilgisayar yazılımlarının desteği ile akıllı radyasyon olarak tanımlanan tedavi yöntemleri kanser tedavilerini çok ileri boyutlara taşımaktadır. Tecrübeli ekiplerle yapılacak bu tedavilerle hastalar en az yan etkiyle maksimum tedavi olanaklarına sahip olabileceklerdir. Medical Park Gaziantep Hastanesi merkezinde yer alan Onkoloji Ünitesi ve bu merkezde bulunan yeni nesil sistemlerle donatılmış radyasyon cihazları ile hastalara şifa dağıtmaya devam etmektedir” diye konuştu.

  • Korona virüse karşı “Türk Işın Tedavisi”

    Korona virüse karşı “Türk Işın Tedavisi”

    Türk bilim insanlarının korona virüs salgınına karşı geliştirdiği “sensitif derin ultraviyole ve lazer tedavisi” (Türk Işını) ilk defa kullanıldı. Diyarbakır’da korona virüs tedavisi gören bir hastaya uygulanan tedavi yöntemi başarıyla sonuçlandı. Uygulanan tedavi yöntemi sonrası hastanın korona virüs testi negatif çıktı.

    Gelişmeler üzerine Diyarbakır İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç.Dr Erkan Baysal, Prof. Dr. Hikmet Selçuk Gedik ile ekibi açıklamada bulundu.

    Diyarbakır adına gurur verici bir tablo olduğunu belirten Diyarbakır İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, “Bugün, Diyarbakır, Türkiye ve dünya için gurur verici bir tablo için burada toplandık. Bugün ilk defa Gazi Üniversitesi hocalarımızdan Hikmet Selçuk Gedik ile bir aradaydık. Kendisi tarafından geliştirilen ve dünyada ilk kez uygulanan bir yöntemi bugün ilk defa Diyarbakır’da bir hasta üzerinde uygulama fırsatı bulduk. Türk Işını tedavisi projesini ilk defa uyguladık. Yoğun bakımda korona virüs tedavisi gören hastanın korona virüs test sonucu negatife döndü. Bu güzel haberi buradan tüm Türkiye’ye, dünyaya duyurmak Diyarbakır adına gurur verici bir tablo” dedi.

    “Hastamıza Türk Işın Tedavisi uyguladık, testleri negatif oldu”

    Sağlık Bilimleri Üniversitesi Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç.Dr Erkan Baysal da hasta ile ilgili bilgi vererek, “Hastamız 46 yaşında bir erkek hasta, ayın 25’inde ateş yüksekliği ve nefes darlığı şikayeti ile başvurdu. Hastamızın yapılan muayenelerinde öncelikle tomografisi çekildi. Yapılan işlemlerde Kovid 19 testi pozitif olarak çıkınca hastamızı yoğun bakıma yatırdık. Yapılan testlerin ardından hocalarımızla yaptığımız istişarede hastamıza Türk Işın Tedavisi uygulamaya karar verdik. Ayrıntıları hocamız yaptığımız işlemlerle ilgilide verecektir. Biz sadece bunu söylüyoruz Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi olarak Bölgeye ve Türkiye’ye de hizmet veriyoruz bu vesileyle gurur duyduğumuzu ifade etmek istiyorum” diye konuştu.

    “Ülkem adına benim için gurur verici bir tablodur”

    Gazi Üniversitesi Kalp Damar Cerrahı Prof. Dr. Hikmet Selçuk Gedik de ultraviyole ve fotonik lazer ışığı sayesinde hem kanda bulunan mikroorganizmalar hem de akciğer ve solunum yollarına yerleşmiş mikroorganizmaların bu yöntemler ile yok edilebileceğini belirterek, “Bugün çok değerli iki çalışma arkadaşım Sayın il Müdürüm ve Sayın Başhekimim başlatmış olduğumuz Türk Işın Projesi’nde Diyarbakır’ın bir merkez olması talebini ilettiklerinde gönülden büyük bir coşku ile evet dedik. Maalesef korona virüs hastalığında ön cephede olan Diyarbakır’ın aslında bu morale de ihtiyacı vardı. Ancak daha öncede anlattığım gibi ne ilaç nede aşı artık bir paradigma değişimi yaşadığımız bu tedavi yönteminde başarıya bizde susamıştık. Diyarbakır’ın da buna öncülük etmesi şahsımdan öte Ülkem adına benim için gurur verici bir tablodur” şeklinde konuştu.

    Yapılan açıklamalar alkışlarla son buldu.

  • Teoman Yörük: “Bu işin ehli biziz; Yörsan’a talibiz”

    Teoman Yörük: “Bu işin ehli biziz; Yörsan’a talibiz”

    Türkiye’nin ilk peynir fabrikası Yörsan’la ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Şirketin kurucu aile mensubu Teoman Yörük, şirketin yönetimini tekrar devralmak istediğini bildirdi.

    Türkiye’nin ilk peynir fabrikası Yörsan’ın kurucusu Yörük ailesi mensubu Teoman Yörük, iflas sürecindeki Yörsan ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Yörük, ailesinin ardından kötü yönetildiğini öne sürdüğü Yörsan’ın gelinen noktada ülkeye tekrar kazandırılmasının mümkün olduğunu belirtti. Teoman Yörük, ” Bilindiği üzere 15 Ocak 2014 tarihinde Dubai merkezli bir Fon olan Abraaj Capital Yörsan Gıda Mamulleri AŞ’nin yüzde 80’ini satın aldı. Yüzde 33 olan hissemizin yüzde 20’sini şirkette bırakarak azınlık ortağı olduk. 50 yıldır özveriyle, büyük fedakârlıkla o dönem hiçbir kuruluştan yardım almadan Özsermayemizle şirketimizi büyüterek binlerce ve dolaylı olarak 10 binlerce kişiye ekonomik değer oluşturan bu güzide firmamızda hisselerimizin çok büyük kısmını bırakarak ileri seviyelere taşıma hayali içindeyken maalesef tecrübesiz yönetim kadrosuyla 5 yılımızı geçirmek zorunda kaldık. Fakat satış sürecinden itibaren yanlış uygulamalara karşı çıkmamıza rağmen sözümüz dinlenmemiş, söz verilen yönetimsel birliktelikten uzak bir şekilde işten anlamayan profesyoneller getirilmiş ve tüm muhalefet şerhlerimize rağmen, tarafımıza itibar edilmemiş ve maalesef şirket kısa bir süre içinde finansal zorluğa girmiştir” ifadelerini kullandı.

    “Yörsan’ın eskisinden daha iyi bir duruma gelecek potansiyeli olduğuna inancımız tamdır”

    “Bu durumdan dolayı şirket yöneticileri ve ABRAAJ hisse temsilcileri hakkında ceza davaları ve birçok davalar ikame etmiş olup davalar halen devam etmektedir” diye devam eden Yörük, şunları kaydetti.

    “Şirketin konkordato sürecine girdiği Eylül 2018 tarihinden bu yana içinde bulunduğu durumdan kurtulması için finansal kaynak bulma ve şirket hisselerini satın alma çabalarımız maalesef olumlu sonuçlanmamıştır. Geldiğimiz noktada devir tarihinde bıraktığımız 74 milyon dolarlık hisse değerimizin yok olması ile birlikte mağdur olan çalışanlarımız, binlerce süt üreticimiz, lojistik hizmet veren emekçilerimiz ve sayamadığım bir sürü firma mağduru kişiler bu elim olay nedeniyle zarar uğramıştır.

    Sektörün muhatapları olan süt üreticileri, üretici temsilci birlik ve kooperatifleri, tedarikçiler, lojistik katkı sunan firmalar vs. gibi birçok kesimden bizim yapacağımız bir girişime destek olunacağına dair net mesajlar aldık ve alıyoruz. Uygun hukuki, mali ve finansal koşullar oluştuğunda, şirketin eskisinden daha iyi bir duruma gelecek potansiyeli olduğuna inancımız tamdır. Biz süt ürünleri sektöründe 50 yıllık tecrübeye sahip bir aileyiz. Dolayısıyla yaşanan mağduriyetlerin ortadan kaldırılması ve yeniden yaşanmaması için muhakkak tecrübelerimizden faydalanılması gerekir. Deneme yanılma yaklaşımlarla iş yapıldığında yıkımların çok şiddetli olduğu Yörsan’ın son 5 yıllık tarihinde tecrübe edilmiştir. Sektörün kendi dinamikleri içinde ne yapacağını çok iyi bilen tecrübeli eller bir yana itilip yine aynı şekilde hareket edildiği takdirde tarihin tekerrür edeceği konusunda hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bu bakımdan yeni süreçte hali hazırda hissedar olan kurucu aile ile birlikte hareket edilmesi şirketin devamlılığı ve sürdürebilirliği bakımından temel konulardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu işin ehli biziz; Yörsan’a talibiz.”

    Yörsan’da son durum

    İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı en büyük 500 sanayi kuruluşu listesine de giren Yörsan’ın temeli 1964 yılında Yörükler Gıda Limited Şirketi olarak atıldı. 1984 yılında Türkiye’nin ilk beyaz peynir fabrikasını kuran Yörük Ailesi, 5 yıl önce özel sermaye fonu Dubai merkezli Abraaj Group’a sattı.

    Balıkesir’in Susurluk ilçesinde üretimde bulunan Yörsan fabrikası 1 yıl kadar önce konkardato ilan etti. 2019 yılının Ocak ayında ise Yörsan Gıda’nın Dubaili ana hissedarı için iflas davası açıldı.

  • Arda Türkmen kadın makinecilerle işin mutfağında buluştu

    Türkiye’nin Makinecileri cinsiyete dayalı işbölümüne karşı makine sektöründe kadın istihdamını artırmak için ’Kadın Makinecilerle Var Gücümüzle’ projesi kapsamında gençlerle buluştu. Şef Arda Türkmen’in moderatörlüğündeki etkinlik ’Kadın Makineciler İşin Mutfağında’ vurgusuyla Çukurova Üniversitesi’nde düzenlendi.

    Türkiye’nin Makinecileri, sektördeki kadın istihdamını artırmak için ’Kadın Makinecilerle Var Gücümüzle’ projesi kapsamında üniversite öğrencileriyle buluşuyor. Şef Arda Türkmen’in moderatörlüğünü yaptığı etkinlik Adana’da Çukurova Üniversitesi’nde düzenlendi. Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu ile MAİB Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Erkunt Armağan ve KSG Makina Kalite Müdürü Şule Karalı tecrübelerini mühendislik öğrencileriyle paylaştı. Etkinliğin ardından kadın mühendislik öğrencileri Adana Organize Sanayi Bölgesi’ndeki makine fabrikalarını gezip sektörü ve çalışma şartlarını yakından inceleme fırsatı buldular.

    Türkiye’nin Makinecileri’nin 2018’in ilk 11 ayında 15,7 milyar dolar ihracatla ülke ekonomisine değer kattığını vurgulayan MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi: “Her yıl 18 trilyon dolara ulaşan küresel ticaret içinde makineler 2,4 trilyon dolar pay alıyor. Makine sektörü 22 alt dalıyla birlikte çok büyük bir çalışma alanı sunuyor. Ar-Ge ve tasarım, üretim ve test, satın alma ve satış, bakım ve onarım, işletme ve bertarafa kadar mühendisliğin her alanında bilgi ve uzmanlığa ihtiyaç var. Gelişmekte olan bir ekonomide iyi yetişmiş bir makine mühendisi nadiren ve geçici olarak işsiz kalabilir. Mühendislik ihtiyacının ulusal sınırı yoktur, bu alanda sıkı çalışan arkadaşlar yurtdışında da iş bulabilir”.

    “Mühendislik kadınlar için biçilmiş kaftan”

    Üniversite sanayi işbirliğini arttırarak, daha fazla genç kadını makine sektörüne kazandırmanın mümkün olduğuna dikkat çeken Karavelioğlu, “Sanat ve bilim gibi düşünsel alanlarda kadın ve erkeğin üretim farkını kabul etmiyoruz. Cinsiyete dayalı toplumsal rolleri, insanlık tarihinin kötü bir mirası olarak görüyoruz. Sadece erkekler şair olursa, yazılabilecek şiirlerin sadece yarısını okuyabiliriz. Makinelerin ardında pırıl pırıl, genç beyinlere ihtiyacımız var. Tüm üreticililikleriyle birlikte, mühendisliği kadınlar için biçilmiş kaftan olarak görüyoruz” diye konuştu.

    “Sanayi erkek dünyası değildir”

    Daha fazla kadın mühendise ulaşmak ve onlara ilham vererek cesaretlendirmek için çalıştıklarını belirten MAİB Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Erkunt Armağan şunları söyledi: “Yeni mezun mühendislerin satın alma, satış ve finans gibi sektörlere yöneldiklerini gözlemliyoruz. Özellikle kadın mühendislerin sanayiye ya da başka deyişle üretimin içinde olmaya karşı bir ön yargısı oluyor çünkü böyle şartlanmış oluyorlar. Okudukları okullar bile bunu değiştiremiyor. Amacımız, sanayinin bir erkek dünyası olmadığını kadın mühendis adaylarına anlatmak. Kadın mühendis adaylarımız üretime girmekten ve fabrikada çalışmaktan çekinmemeli. Üretimin keyfini bir kere alan bu alandan kolay kopamıyor ama önce gençlerimizin bu ön yargıdan kurtulmak için bizi dinlemelerini rica ediyorum”.

    “Mutfak robotu Arda’ya robot makineleri kadınlara emanet”

    Arda Türkmen mutfakta ne kadar başarılıysa kadınlar da makine sektöründe o kadar başarılı olabilir diyen Armağan şöyle konuştu: “Zihinlerdeki kalıplaşmış düşüncelerin yıkılması gerekiyor. Bunun için bugün Arda Türkmen’le birlikte cinsiyet rollerini yıkmak için gençlerimizle buluştuk. Mutfak robotu Arda’ya, robot makineleri kadınlara emanet dedik. Makine sektörünün genç kadın mühendislerin zekâsı ve yeteneğine ihtiyacı olduğu ve sanayide kadının önemini anlattık. ‘Kadın Makinecilerle Var Gücümüzle’ projemizle sektörümüzdeki kadın rol modelleri genç mühendis adaylarıyla bir araya getirmeye devam edeceğiz”.

    “Mühendislik bir görev değil, bir heyecan”

    Kendisinin de Çukurova Üniversitesi’nde makine mühendisliği eğitimi aldığını ve mezun olduğu okuldaki öğrencilerle bir araya gelmekten mutluluk duyduğunu belirten KSG Makina Kalite Müdürü Şule Karalı şunları söyledi: “Bir mühendislik olarak işinize gönülden bağlı çalıştığınızda, hayattaki öncelikleriniz sevkiyat, üretim ve kalite gibi konular oluyor. Bunlar bir görev değil, yeni heyecanlar. Hiçbir mesleğin cinsiyeti yoktur. İşine yenilik katacak bir vizyonla çalışan kadın ve erkek herkesin hayatta başarılı olacağına inanıyorum”.