Etiket: İşgal

  • Bakan Zeybekci: “15 Temmuz bir darbe değil, işgal girişimiydi”

    Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “15 Temmuz bir darbe değil, işgal girişimiydi. 15 Temmuz, ülkemizi soyu belirsizlere yamamak için yapıldı. Bu darbe girişimi, bu milletin feraseti, inancı ve Allah’ın yardımıyla atlatıldı” dedi.

    Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Uşak programına kentteki işadamları, oda, borsa ve STK başkanlarıyla basına kapalı olan toplantı ile başladı. Ardından Uşaklı işadamlarıyla bir araya gelen Bakan Zeybekci, Uşak iş dünyasına seslendi. Zeybekci, burada ekonomiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Bakan Zeybekçi, Uşak’ın halıcılık alanında destekleneceğini ve örnek kent olacağını ifade etti.

    Daha sonra AK Parti Uşak İl Danışma Meclisi toplantısına katılan Bakan Zeybekçi, burada ekonomiye ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. AK Parti Uşak İl Başkanı Servet Kuş, Belediye Başkanı Nurullah Cahan, Milletvekilleri Mehmet Altay ve Alim Tunç’un ardından konuşma yapan Bakan Zeybekci, “Dünyayla beraber dönerseniz dünyanın hızını yakalarsınız. Yavaş giderseniz geride kalırınız. Bizim hedefimiz dünyadan daha hızlı gitmek. Baya geri kalmışız ve sen bu yolun yolcusu değilsin diye yolun dışına itildik. Kurt kuzuyu gözüne kestirdiyse ve onu halledecekse mazeret bulması lazım. Kuzu su içerken kurt niye suyu bulandırıyorsun diye bağırır. Bugün geldiğimiz noktada, Türkiye dünyadaki birçok ülkeye göre başarılı. 3 bin dolarlık milli gelir 10 bin dolara çıktı ve dünyanın 16’ıncı, Avrupa’nın 6’ıncı büyük ekonomisiyiz. Şu anda 5 kat artan bir ihracat var ve biz bu mucizeyi çok zorluklara rağmen gerçekleştirdik” dedi.

    “15 Temmuz bir darbe değil, işgal girişimiydi”

    Denizli ve Uşak’ın önemli iki kent olduğunu belirten Bakan Zeybekci, “Uşak bu bölgenin en hızlı gelişen kentlerinden biri olacak. Otoyol, hızlı tren ve hükümetin yaptığı çalışmalarla Uşak çok farklı yerlerde olacak. 65’inci hükümet olarak göreve başladığımızda dünyanın en büyük teşvik ve yatırım seferberliğini başlatacakken, o hain işgal girişimi yaşandı. 15 Temmuz bir darbe değil, işgal girişimiydi. 15 Temmuz, ülkemizi soyu belirsizlere yamamak için yapıldı. Bu darbe girişimi, bu milletin feraseti, inancı ve Allah’ın yardımıyla atlatıldı. 16 Temmuz sabahı, bu ihanet milletin sivil Türk demokrasi devrimi halinde yazıldı. Fransız devrimi ve İngilizlerin kral ve kraliçeyi sınırlayıcı devrimleri nasıl anılıyorsa, 15 Temmuz da öyle anılacaktır” dedi.

    “Tayyip Erdoğan faize para gitmesin diye her gün başımızda boza pişiriyor”

    Kemal Derviş’in Başbakan Ecevit’in elinin omzundaki fotoğrafı gösteren Bakan Zeybekci, “1990’dan ve 2000’e kadar dünyada büyüme hız çok iyiydi. Kore o tarihlerde Kore oldu. Biz o tarihlerde kendi kuyruğumuzu kovalıyorduk. 2001 krizinde bir gecede batan bankaların bu ülkeye maliyeti 46 milyar dolardır. O günkü Türkiye’nin bu ülkeye maliyeti 200 milyar dolardır. Bugün Türkiye’nin milli geliri 865 milyar dolardır. O parayı hiçbir şey yapmadan jelatinlesen, bugün 800 milyar dolardı. O parayı Uşak’taki sanayicilere dağıtsan, 1 trilyon dolardan fazlaydı. 2002 yılında benim senin, onun, bunun ve şunun ödediği verginin yüzde 87’si faize gidiyordu. Bugün 100 liranın 10 TL’si faize gidiyor ve Tayyip Erdoğan bu yüzden de her gün başımızda boza pişiriyor. Çünkü kendisi bu milletin emanetini canından aziz biliyor” dedi.

    Türkiye’nin dünyanın 16 ve Avrupa’nın 6’ıncı büyük ekonomisi olduğunu belirten Bakan Zeybekci, “2001 ve 2002 krizlerinde faiz ödememiş olsaydık, Türkiye bugün 17 bin dolarlık milli gelir seviyesinde olacaktı. Avrupa’nın 4’üncü büyük ekonomisi olacaktık. Biz bu dayağı niye yedik, çünkü bu sistem bize bu dayağa mecbur kılıyor. Bu sistemi kurgulayanlar böyle kurgulamışlar. Sistem, Türkiye’yi yatağa bağlamış veya ayakta kötürüm etmiş. Bu sistem birilerinin dizayn ettiği ve Türkiye ne olsun ne de donsun denilen bir sistemdir. Ecevit dönemindeki otel ticaretlerini biliyorsunuz. Bunlar işin en basit tarafı. Koalisyonlarda hangi banka veya tersane kimde olacak konuşulur. 2001’de Halk ve Ziraat Bankası’nın bu ülkeye görev zararı 20 milyar TL. Bu rakamları bize üreten bu sistemdir. Türkiye’de bir şeyi manipüle ediyorlar ve ucuz siyasete malzeme ediyorlar” şeklinde konuştu.

    “Siyaset normalleşecek ve siyasi uçlar törpülenecek “

    “16 Nisan, AK Parti, CHP ve MHP’nin meselesi değildir. Bir sistem dizaynıdır ve 16 Nisan’da parti seçmiyoruz” diyen Zeybekci, “16 Nisan’da milleti hastalıklardan kurtarmak için yeni bir sistem seçiyoruz. 16 Nisan’dan sonra seçimlere giden hiç kimsenin yürekleri ağzında olmayacak. 7 Haziran’da yaşadık ve hepimizin yüreği ağzındaydı. 7 Haziran’dan önce Türk parası daha az değer kaybetti ve bu tarihten sonra yine aynı fatura çıktı. Bu hastalıklı sistem, millete kader olarak dayatılamaz. Seçimler 2019’da olacak ve bu tarihe kadar Türkiye’de bazı şeyler muhteşem güzel olacak. Siyaset normalleşecek, siyasi partiler normalleşecek, uçlar törpülenecek. CHP’ye oy verenlerin yüzde 70’i partisinin tek başına iktidar olacağına ihtimal vermiyor. Bu sistem normal seçimlerle iktidara gelecek olan bir muhalefet yaratacak. Bu sistem kim olursa olsun yüzde 50 zorunluluğunu getirdiği için, milleti değerleriyle barışık hale getirecek. CHP, bu ülkenin yüzde 70’nin değerleriyle barışık olma ve bunu savunan bir anlayışa getirecek” şeklinde konuştu.

    Konuşmasının son bölümünde Bakan Zeybekci, referandum süreci ve Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye olan tavırlarına açıklama getirdi. Zeyekci, şunları kaydetti:

    “Bu sistem, seçimden sonra mutlak bir iktidar üretiyorsa, hiçbir tereddüt olmayacak. Millet gelene, 5 yıl kesintisiz olarak iktidar olanağı tanıyacak. İmam Şafiye, fitne zamanında kimin doğru ve yanlış olduğunu sormuşlar. Demiş ki kolay, fitne zamanında düşmanın oklarını takip edin ve onun oku kimi hedefliyorsa, bilin ki o doğrudur. Yedi düvele bakın şu anda, 15 Temmuz geçmiş, 16 ve 18 Temmuz’da hastaneler yaralı dolu ve şehit kanları var. 20 Temmuz’da dağlarda kaçaklar var Türkiye meydanlarda. Alman Del Spigel Gazetesi’nin 23 Temmuz günü, 15 Temmuz’u kapak yapıyor ve bir zamanlar demokrasi vardı yazıyor. Bu ihanet gerçek olsaydı ve darbe gerçekleşseydi, meclis ve yargı darmadağın edilmiş olsaydı, a be iki yüzlü o gün demokrasi olmuş olacaktı. Türkiye’de demokrasi kazanmış mı olacaktı. Bunu en büyük yüzsüzlüğü ile dergi olarak yayınladı. Bu Türkiye’ye bir operasyon ve devamıdır. Almanya bir ülkedir ve devlettir. Bu Almanya’nın içinde Türk – Alman dostluğu ve oluşacak devasa sinerjiyi ortadan kaldırmak isteyen bir oyundur ve mayın atmaktır ortaya. Avusturya’da bir havalananında Türkiye’ye gitmeyin yazıyor ve eminim ki onu yazan ya PKK’lı ya da FETÖ’den birinden. Almanya’da 2 etkinliğimiz vardı ve gittik. Denizlili hemşerilerimizle bir toplantı yaptık. Ve bu sefer de Alman Bild gazetesi, dünyanın en ilkel ülkesindeki bir gazete de olsa bu sözü yazmaz. Bu gazete ne dedi biliyor musunuz? Bu milletin bir bakanı için dedi? Medeniyet ve demokrasiden dem vuran o ülkenin gazetesi, “Erdoğan, Köln’e en azılı tasmalı köpeğini gönderdi”. 23 Temmuz’da başlayan bu soysuzlukla demokrasinin olmadığı bir Türkiye imajı yaratılmaya çalışıldı. Bir buçuk milyon sadece Almanya’da seçmenim var ve onlara ulaşmak benim hakkım. Sen de egemen bir ülkeysen bunu sağlamak zorundasın.”

    Zeybekci, toplantının ardından Denizli’ye dönmek üzere hareke etti.

  • Başbakan Yardımcısı Şimşek: “7 Haziran’dan sonra koalisyon kurulsaydı ülkenin doğusu PKK tarafından işgal edilecekti”

    Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 7 Haziran’dan sonra koalisyon kurulsaydı ülkenin doğusunun PKK tarafından işgal edileceğini belirterek, MHP’nin basiretiyle bu kalkışmanın önlendiğini söyledi.

    AK Parti Kastamonu İl Başkanlığı tarafından Kastamonu Belediyesi Nikah ve Konferans Salonunda düzenlenen AK Parti Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısına katılan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Başkanlık Sistemini anlatarak, 16 Nisan’da gerçekleştirilecek olan referanduma ‘evet’ denilmesini istedi.

    Şimşek, yeni bir hükümet sistemi inşa ettiklerini belirterek, “Bazılarının iddia ettiği gibi bu rejim değişikliği değildir. Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve hukuk sistemidir. Bu, yaklaşık 100 yıl önce karar verilmiş, asla değişmeyecek, zaten bizimde güçlü bir şekilde destek verdiğimiz, yaşattığımız temel ilkelerdir bunlar. Cumhuriyet kurulalı 65 tane hükümet gelmiş, normalde 5 yıldan 20 tane bile hükümetin gelmemesi gerekiyordu. Fakat biz, 65 hükümettin bahsediyoruz. Dolayısıyla bu yeni sistemde iki seçim arasında 5 yıl kesintisiz icraat olacaktır. Kim seçilirse seçilsin ekibini kuracak, 5 yıl ülkeye güçlü bir şekilde hizmet edecektir. Seçimlerden mutlaka tek başına bir iktidar çıkacaktır. Siyasi istikrar böylece kalıcı hale gelecektir. Uzlaşma kültürü gelişecektir, çünkü toplumda en az yüzde 50’sinin desteğini alması gerecek yeni Cumhurbaşkanının. Dolayısıyla güçlü bir millet desteği olacaktır. Millet desteğiyle 5 yıllık hizmet etme fırsatı bulacak. Hükümet kurulamama gibi bir sorun olmayacak. 70’lı yıllarda, 90’lı yıllarda olduğu gibi, o dönemleri hatırlarsınız. Seçimler yapıldıktan sonrada aylarca hükümet kurma görüşmeleri devam etti. 7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleşen seçimlerde halkımız bize tek başına hükümet kurma görevi vermedi. Geçici hükümetle 1 Kasım seçimlerine kadar ülke idare edildi. Gerçi biz, burada bir hükümet boşluğu oluşturmadık. Olmaması için gerekeni yaptık ama bu, önümüzdeki yıllarda bu sorunun tekrardan yaşanmayacağı anlamına gelmiyor. Bu sistem ile millet, güvenoyunu seçimlerle birlikte hükümete vermiş olacak. Dolayısıyla seçimlerden hemen bir gün sonra hükümet iş başında olacak. 5 yıllık bir süreyle Cumhurbaşkanı, kendi ekibini, bakanlar kurulunu oluşturmuş olacak ve üst düzey bürokrasiyi oluşturmuş olacak ve güçlü bir şekilde millete hizmet edecektir” dedi.

    Yeni sistemde cumhurbaşkanlarının en fazla iki dönem seçilebileceğini söyleyen Şimşek, “Dolayısıyla bazılarının iddia ettiği gibi bu sistem değişikliğiyle birlikte kimseye kalıcı bir koltuk, kalıcı bir makam, mevki söz konusu olmayacak. Nihayetinde de millet karar verecek. Millet ilk dönemden sonra yapılan icraatlardan memnun kalırsa belki iki dönem tekrar şans verecek, belki de tanımayacak” diye konuştu.

    Devletin gerçek sahibinin her zaman millet olduğunu vurgulayan Şimşek, “İlk defa milli irade ben icraya hem yasamaya dolaylı olarak ta yargıya çok güçlü şekilde yansıyacaktır. Dolayısıyla millet belirleyici olacaktır. Meclis eski fonksiyonlarını en güçlü bir şekilde yerine getirmeye devam edecektir” şeklinde konuştu.

    Yeni sistemle birlikte denetimde zerre kadar zayıflamanın olmayacağını ifade eden Şimşek, şöyle konuştu:

    “Güvenoyunu millet vereceği için gensoru önergeleri olmayacak ama onun dışında, meclis çıkaracağı kanunlarla hükümetin sınırlarını belirleyecek ve yön verecektir. Yetmeyecek, araştırma, inceleme ve yazılı soru önergeleriyle denetim yapacaktır. Hatta soruşturma mekanizmasıyla denetim daha da güçlenecektir. Bugün Cumhurbaşkanı yetkileri çok güçlü, 1980 ihtilalından sonra aslında Cumhurbaşkanına çok güçlü yetkiler verilmiş. Ama bir sorumluluğu yok, hesap verme zorunda değil. Yeni sistem aslında meclisi güçlendirecek. Milletvekilleri, ihtiyaçlarını karşılayacak yasaları kendileri teklif edecektir”

    Yeni sistemde iki başlılık olmayacağını belirten Şimşek, “Biz, mevcut sistemde bir sıkıntı olmadığını zannediyoruz. Bu mevcut sistem krizlere gebe bir sistemdir. Bugün halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı ve meclisten çıkmış bir hükümet var. Aynı partiden veya gelenekten geldiği için sıkıntılar en az düzeyde yaşanıyor. Bu mevcut sistemle biz devam edersek Türkiye, önümüzdeki dönemlerde ciddi krizler yaşayabilir. Bir taraftan halkın desteğiyle yüzde 50’den fazla oy almış Cumhurbaşkanı olacak, belki farklı partilerden farklı siyasi eğilimlerden bir hükümet gelecek başa. Peki, anlaşamazlarsa ne olacak. İşler tıkanacak. Bu mevcut sistemi günümüz itibariyle değerlendirmeyin. Biz, zaten bu anayasa değişikliğini bugünün sorunlarını gözü alarak yapmadık. Bu anayasa değişikliği önümüzdeki 10 yıllarda 100 yıllarda Türkiye’nin önünü açmaya yönelik bir çalışmadır” ifadelerini kullandı.

    Hem cumhurbaşkanını hem meclisi hem de hükümeti milletin doğrudan doğruya seçeceğini ifade eden Şimşek, şunları söyledi:

    “Biz, milletimize güveniyoruz. Millet karar verecektir. Dolayısıyla çok açık ve net olarak söylüyorum bazılarının iddia ettiği gibi yeni sistemde meclis zayıflamayacak, parlamento zayıflamayacak tam aksine çok daha güçlü olacaktır.”

    Türkiye’nin, terörle mücadelede çok daha güçlü bir şekilde çok daha etkin bir şekilde mücadele edeceğine dikkat çeken Şimşek, şunları kaydetti:

    “Yani terörle mücadele aslında yeni sistem ile bir anlamda güç katacaktır. Bölümü terör örgütü Suriye’de yaşanan devlet boşluğundan yararlanarak daha çok eğitim ve silaha erişip daha çok eleman devşirme yoluyla hatırlarsanız tam 7 Haziran seçimlerinden sonra kurulamayan hükümet nedeniyle hatta muhalefet anlaşsaydı ki MHP’nin basireti sayesinde bu emelleri gerçekleşmedi. Güçlü bir koalisyon hükümet kurulmuş olsaydı terör örgütü buna hazırlık yapmıştı. Nusaybin gibi, Cizre gibi, Diyarbakır’ın bazı mahalleleri gibi neredeyse şehirlerin bir kısmını işgale kalkışacaktı”

    “Yeni sistem ile birlikte hükümet krizleri tarihe karışacaktır” diyen Şimşek, şunları söyledi:

    “Bu yeni sistem ile birlikte inanıyorum ki insanlarımız özgürlüklerini çok daha iyi bir şekilde yaşayacaklar ve özgürlük ve güvenlikleri daha sağlam bir şekilde güvenliğe kavuşmuş olacak. Teröre karşı etkin çok daha güçlü ve etkin kararlarla yeni sistem sayesinde alınacak. Bu sistem sayesinde terörlü daha etkin mücadele edebileceğiz. Yeni sistem ile birlikte hükümet krizleri tarihe karışacaktır. Çünkü birlik ve uzlaşma kültürü içerisinde olmamız gerekecek. Kutuplaşma olmayacak. Çünkü Cumhurbaşkanı milletin yüzde 50’sinden fazlasının oyuyla başa gelecek. Bu daha fazla uzlaşma ve daha fazla kucaklaşmayı gerektirecektir. Hükümet ile meclisin yeni sistem sayesinde uyumu çok daha güçlenecektir. Çünkü birlikte çalışma kültürü daha da çok gelişecektir. Diyelim ki meclis işleri tıkadı. Diyelim ki vatandaşın istediği kanunları çıkartmıyor. Cumhurbaşkanı veya meclis seçime gidebilecektir. Ama ikisinden birisi seçime gitme kararı alırsa hem cumhurbaşkanı seçimi hem de meclis seçimi aynı gün aynı saatte yapılacak. Bu nedenle her iki tarafta uzlaşma yolunu seçecektir. Vesayet rejimine, vesayet sistemine külliyen son veriyoruz. Millet kararı verecek. Söz milletin olacak. Millet meclisi seçecek, niye korkuyorsunuz milletten, millet hükümeti seçecek, Cumhurbaşkanını seçecek.”

    Yeni sistemin en büyük faydasının yargının bağımsız ve tarafsız olması olduğunu söyleyen Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, şöyle devam etti:

    “Biz, 2010 referandum seçimlerinde yargı mensupları kendi aralarında oy vererek kısmen HSYK’yı biçimlerdir dedik. Ama FETÖ ihanet şebekesi HSYK’yı ele geçirdi. Ondan sonra Türkiye’nin başına gelmedik felaket kalmadı. Şimdi yeni dönemde millet yargıda da iradesini ortaya koyacak. TBMM, 13 üyeden oluşan HSYK’nın 7 üyesini atayacak, meclisi de millet belirleyecek. Meclis seçecek. Geriye kalan 6 üyeden 4 tanesini Cumhurbaşkanı atayacak, kalan 2’sini ise Adalet Bakanı ile Müsteşar seçecek. Dolayısıyla yargı, aslında burada yeni sistem ile birlikte sadece bağımsız olmayacak birde tarafsız olacak”

    Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Güçlü bir Türkiye için yönetimde istikrar için bu yeni hükümet sistemi olmazsa olmazımızdır. Bu Cumhuriyet tarihinde yapılmış en önemli reformlardan bir tanesidir. Bu sistemin diğer güçlü ülkelerdeki sistemden farkı yoktur. Bugün ABD’de de, Rusya’da da, Fransa’da da başkanlık sistemi var ve tıkır tıkır işliyor.”

    Konuşmasının ardından Şimşek, Kastamonu Valiliğine giderek Vali Vekili Ünal Kılıçarslan’ı makamında ziyaret etti. Vali Vekili Kılıçarslan’dan yürütülen çalışmalar hakkında detaylı bilgiler alan Şimşek, daha sonra Kastamonu Belediyesine geçti. Kastamonu Belediye Başkanlığı önünde kendisini bekleyenlerle selamlaşan Şimşek, Belediye Başkan Vekili Eşref Can ile görüştü. Belediyenin çalışmaları hakkında bilgiler alan Şimşek, son olarak AK Parti Kastamonu İl Başkanlığına geçerek İl Başkanı Av. Halil Uluay ile bir araya geldi. Burada partililerle bir süre sohbet eden Şimşek, karayoluyla Kastamonu’dan ayrıldı.

  • Ahmet Tan: Milletin kürsüsünü işgal ettirmedik, ettirmeyeceğiz

    Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) KİT Komisyonu üyesi ve AK Parti Kütahya Milletvekili Ahmet Tan, “Milletin temsilcileri olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda milletin kürsüsünü işgal ettirmedik, ettirmeyeceğiz” dedi.

    Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu dile getiren Tan, “9 Ocak 2017 tarihi itibariyle millet iradesinin tecelligahı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşmelerine başladığımız yeni anayasa ilk kez millet iradesine doğrudan sunulacak sivil bir anayasa olma özelliğine sahiptir. Nitekim Türkiye Büyük Millet Meclis Genel Kurulu’ndan çıkacak her türlü sonucun milletimizin takdirine sunulacağı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilmiştir.Ana muhalefet partisinin, Yeni Anayasa teklifinin maddelerinin görüşülmeye başlandığı günden itibaren görüşmeleri hakaret, küfür ve dahi şiddete varan eylemlerle engellemeye çalışması aziz milletimizin malumudur. Milletle irtibatı olmayanların asıl amacı Yeni Anayasa’nın milletin onayına sunulmasını engellemektir. Çünkü şimdiye kadar milletle irtibatı olmayanlar, milletimizin teveccühünü kazanamayanlar, milletin karşısına çıkma cesaretini kendilerinde bulamamaktadırlar. CHP yetkililerinin ’Pazartesi bizi izleyin’ ifadesinin geri planında milli iradeye sabotajın, en temel hak ve özgürlüklerin ihlalinin yattığını dün akşam itibariyle darp edilen, ayağından ısırılan, burnu kırılan milletvekillerimiz ile hep birlikte bütün kamuoyu önünde tecrübe etmiş bulunduk. Egemenliğin kayıtsız ve şartsız milletimize emanet edildiği günden bu yana aziz milletimizin feraseti gazi vatanımızın kaderini belirlemiştir. Bugün itibariyle artık söyleyecek sözü olmayanlar, söz söylenecek kürsüleri işgal etmeye ve yıkmaya kalkmışlardır. Fakat milletin temsilcileri olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda milletin kürsüsünü işgal ettirmedik, ettirmeyeceğiz. Bilinmelidir ki hoşgörü, diyalog ve uzlaşma dışında hiçbir eylem fedakar ve necip milletimizin düşüncelerini yansıtamayacaktır. Bu itibarla yaşanan bütün bu elim hadiselere rağmen milletimizin bize verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanacağımızı, kurulan yeni dünya düzeninde ülkemize biçilen rolü kabul etmeyeceğimizi, bilakis kendi geleceğimizi kendimizin tayin edeceğimizi bildirim” ifadelerini kullandı. (EFE)

  • Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Albayrak: “15 Temmuz bir darbe değil, işgal girişimidir”

    İzmir’in Bornova ilçesinde, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili düzenlenen programa katılan Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, 15 Temmuz darbe girişiminin bir darbe olmadığını, 15 Temmuzun bir işgal olduğunu söyledi.

    AK Parti Bornova İlçe Teşkilatı, Mazhar Zorlu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Konferans Salonu’nda 17-25 Aralık kumpası ve 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili program düzenledi. Programa konuşmacı olarak katılan Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, 15 Temmuz darbe girişimi ve Bakanlık sistemi üzerine katılımcılara görüşlerini aktardı. 15 Temmuz darbe girişiminin aslında bir darbe olmadığını belirten Albayrak, 15 Temmuzun bir işgal olduğunu söyledi. Albayrak, “Çok enteresan bir şey, 15 Temmuz gecesi Cumhuriyet kurulduğundan bu tarafa değişik yöntemlerle, değişik şekilde o bahsettiğimiz Türk halkını bu milleti devlete yaklaştırmamaya çalışan bu devleti kim kurtardı? Bu kadar zamandır devletin yanına yaklaştırmamaya çalıştığı halk kurtardı. Bakın ne dediğimi biliyorum. Çünkü bu seferki diğer darbelerden çok farklı. Zaten 15 Temmuza darbe dersek eğer, o zaman diğerleri darbe değildi. Daha öncekiler darbe ise 15 Temmuz darbe değildir. Daha öncekilerin tamamı genel anlamda Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde organize edilmiş ve hepsi orda olup biterdi. Organizasyon olarak 15 Temmuza kadar olan darbeler Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde oldu. 15 Temmuz nasıldı? Bunun hiçbir alakası yoktu. Hem yöntem olarak alakası yoktu hem de hedeflenen şey olarak alakası yoktu. Değerli dostlar dikkat ederseniz artık işgal yöntemi değişti günümüzde eskiden olduğu gibi değil artık. Artık o görünen sınırların bir anlamı yok. Bir kukla koyuyorlar orası hala o milletinmiş gibi gözüküyor hayır başka biri yönetiyor orayı. Bal gibi işgal teşebbüsü bu terör eylemleri ve 15 Temmuz da öyleydi” dedi.

    “Parlamenter sistem öldü, onun için Başkanlık sistemi”

    Günümüz koşullarında artık Parlamenter sistemin öldüğünü ve bu yüzden Başkanlık sistemine geçmemiz gerektiğini vurgulayan Albayrak, “Parlamenter sistem veya başka bir sistemin tartışmasını neden yapıyoruz biliyor musunuz? Tamda kim diyorsa bu başkanlık sisteminin zamanı mı, nerden çıktı bu diyenlerin yüzünden yapıyoruz. Bugün Parlamenter sistemi övenler var, Parlamenter sistem sevicileri var. Parlamenter sistemin kullanılamaz hale getirenler gene onlar. Bugün biz eğer bir tartışma yapıyorsak; onlar bu çok övdükleri Parlamenter sistemi engelli hale getirdiler ve Parlamenter sistemi kendi içinde oluşturdukları vesayetlerle kullanılamaz hale getirdiler. Şimdi utanmadan çok samimiyetsiz bir biçimde bu sefer onlara göre en değerli sistem olarak parlamenter sistemi gösteriyorlar. Şimdi önümüzde iki sistem var biri Parlamenter sistem diğeri Başkanlık sistemi var, hangisini tercih edelim noktasında değiliz. Parlamenter sistem yok şuanda öldü, Allah rahmet eylesin. Bulunduğumuz coğrafya çok hızlı karar alınabilen, çok hızlı uygulamaya sokulabilen dinamik bir sistem gerektiriyor. Başkanlık sistemi, buna cevap veren bir sistem” dedi.

  • AK Partili Ataş: “15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’ye yapılan bir işgal hareketidir”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş, 15 Temmuz akşamı Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminin sıradan bir darbe girişimi olmadığını belirterek, “15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’ye yapılan bir işgal hareketidir. Darbe gerçekleşmiş olsaydı, hain terör örgütleri tarafından bu ülke işgal edilecekti” dedi.

    AK Parti Mersin Genişletilmiş Danışma Meclisi Toplantısı Dia Center’de yapıldı. Toplantıya, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş ile birlikte AK Parti İl Başkanı Cesim Ercik, Mersin milletvekilleri ve partililer katıldı. Ataş, toplantıda yaptığı konuşmada, 15 Temmuz darbe girişimi üzerinde durdu. Türkiye’nin kalkınmasını ve gelişmesini arzu etmeyen çevrelerin, her zaman ayak oyunu oynayarak AK Parti’nin önünü kapatmaya çalıştıklarını dile getiren Ataş, demokratik yöntemlerle sonuç alınamayacağını anlayan hain çetelerin 15 Temmuz darbe girişimini hayata geçirmek istediklerini söyledi.

    “Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimini bu nesil unutmayacak, bundan sonraki nesillere de unutturmayacaktır”

    hainlerin, darbe girişimi sırasında devletin kurumlarına da zarar verdiklerini ifade eden Ataş, çetelerin 40 yıldan bu yana milletin en hassas ve en önemli değerlerini suistimal ettiklerinin altını çizdi. Araş, suistimallerle kendi emellerine ulaşmak için milleti inanç noktasında sömüren hain çetelerin, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine 40 yıldan bu yana yerleştirdiklerini, emniyet güçlerine, devletin kurumlarına, yargının içerisine sızdırdıkları hain çeteler tarafından ülkeye hain darbe girişimini yaşattıklarını ifade etti.

    “Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimini bu nesil unutmayacak, bundan sonraki nesillere de unutturmayacaktır. FETÖ’nün bu ülkenin içerisindeki en kutsal noktaları, en önemli stratejik noktaları bombaladığını unutmayacaktır” diyen Ataş, milletin en kutsalı silahlı kuvvetler içerisine sızmış asker kılığına girmiş hainlerin, 15 Temmuz gecesi Kurutuluş Savaşı’nda bile zarar görmemiş Türkiye Büyük Millet Meclisine 8 tane bomba atacak kadar alçalabildiklerini vurguladı.

    Ataş, “Bu ülkede Özel Hareket Daire Başkanlığı birer tonluk 2 tane bomba bırakılmak suretiyle bu hainler tarafından, ülkenin emniyet güçlerinin en önemli noktası o gece bombalanmış ve 53 şehidimiz olmuştur. Ankara Emniyet Müdürlüğü, TÜRKSAT bu hainler tarafından bombalanmıştır” diye konuştu.

    ““15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’ye yapılan bir işgal hareketidir”

    15 Temmuz darbe girişiminin sıradan bir darbe girişimi olmadığının da altını çizen Ataş, “15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’ye yapılan bir işgal hareketidir. Darbe gerçekleşmiş olsaydı, hain terör örgütleri tarafından bu ülke işgal edilecekti” ifadelerini kullandı.

    Darbe girişimi gecesi, ülkenin Başkomutanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da hain çeteler tarafından Marmaris’te suikast düzenlenmeye ve Erdoğan’ın hayatına kast edilmeye çalışıldığını söyleyen Ataş, şöyle devam etti:

    “Cenabı Hak onu oradan 15 dakikayla kurtarmıştır. Yine Dalaman Havalimanından da 5 dakika arayla kurtarmıştır. Cumhurbaşkanımız o gece F-16’ların tehdidi altında ’Ben İstanbul’a halkımın arasına gidiyorum. Ne yapacaklarsa gelsinler orada yapsınlar, ben milletimle birlikteyim, milletimin arasına gidiyorum’ diyerek bu milletin önünde nasıl lider olduğunu ortaya koymuştur. Bir liderin nasıl olunması gerektiği o gece bir kez daha görülmüştür. Eğer o kararlı duruş olmasaydı, ’Milletim sokağa insin’ demeseydi, kararlı duruşunu göstermeseydi biz bugün Türkiye’de ne halde olurduk.”

    “Söz konusu vatan, bayrak, ezansa gerisi teferruattır”

    Darbe girişimi gecesinde ilk sokağa inenlerin ve tankların önünde duranların AK Parti teşkilatları olduğunu dile getiren Ataş, “Bizim için söz konusu vatan, bayrak ve ezansa gerisi teferruattır. Biz Ankara’dan ve İstanbul’da tüm teşkilatlarımızı o gece yönetmeye çalıştık. Genel Başkanımızdan aldığımız talimatla bütün teşkilatlarımızı aramak suretiyle 81 ilimiz 970 ilçe teşkilatımız, gençlik ve kadın kollarımızla ana kademesiyle bütün teşkilatımız Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla sokaklara inmişlerdi. Cumhurbaşkanımızın bir telefondan televizyon aracılığıyla yaptığı açıklama sonucunda AK Partilisi, MHP’lisi, CHP’lisi ‘Bu ülkede eğer mesele bayraksa, vatansa, ezansa gerisi teferruattır’ deyip sokaklara indiler. Sokaklara inen insanlar yanındakine, ‘Hangi partidensin? Alevi misin, Sünni misin, Kürt müsün?’ diye sormadı. Eğer mesele bayraksa, vatansa biz bu ülkenin bayrağına, bu ülkenin öz değerlerine kim tecavüz etmeye kalkarsa buna asla müsaade etmeyeceğiz. O gece onurlu duruş sergileyen herkese teşekkürlerimi sunuyorum” şeklinde konuştu.