Etiket: İşaretli

  • Zincir market “Coğrafi İşaretli” ürünlerini sergiledi

    Ankara Ticaret Odası tarafından ATO Congresium’da düzenlenen Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’ne katılan CarrefourSA Gıdanın Kategori Direktörü Ayşin Işıkgece, “Yerel üretimden gelen bu tatları satış noktalarımızda tüketicilerle buluşturup Türkiye’nin tatlarına sahip çıkmak istiyoruz” dedi.

    CarrefourSA, Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesine katılarak ’Finike portakalı’ndan ’Mardin şekeri’ne, ’Çorum leblebisi’nden ’Gaziantep fıstığı’na, ’Safranbolu lokumu’ndan eski ’Kars kaşarı’na, ’Taşköprü sarımsağı’ndan ’Ayvalık zeytinyağı’na Türkiye’nin dört bir yanından tedarik ederek marketlerinde tüketicilerin beğenisine sunduğu coğrafi işaretli ürünlerini tanıttı. Firma standında ayrıca marketlerinde tüketicileriyle buluşturduğu yedi farklı ürün grubunu sergiledi. Firmanın Gıda Kategori Direktörü Ayşin Işıkgece, Türkiye’nin kuzeyi, güneyi, doğusu ve batısıyla müthiş bir zenginliğe sahip olduğunu ve tarih boyunca her konuda birçok zenginlik barındıran, kendine özgü binlerce ürünü olduğunu belirtti. Böylesi bir mirasın hem yaşatılması hem de halk tarafından bilinmesi adına yoğun bir gayret gösterdiklerini ve bu konudaki tüm faaliyetleri desteklediklerini ifade eden Işıkgece, “Türkiye’deki bu tatlara sahip çıkmak istiyoruz ve küçük yerel üretimden gelen bu tatları satış noktalarımızda tüketicilerle buluşturup, tüketicilerin de bu ürünlere sahip çıkmasını, ürünlerin devamlılığını sağlamasını istiyoruz. O bölgeye ekonomik zenginlik sağlamasını, kırsal kalkınmaya katkıda bulunmaya davet ediyoruz. Bütün bunlar çok özel tatlar ve Türkiye de bu özel tatlara sahip çıkılmayı hak ediyor. Bizim sahip çıktığımız gibi aslında bütün perakendelerin de sahip çıkması gerekir” şeklinde konuştu.

    “Arı yoksa dünya yok projesi”

    Türkiye’nin dünya ballı bitkiler florasının yüzde 75’ine sahip olduğunu ve Avrupa ülkelerinde bulunan yaklaşık 11 bin 500 çiçekli bitki türünün 3 bini endemik olmak üzere 9 binden fazlasının Türkiye’de bulunduğunu ifade eden Işıkgece, böylesi bir coğrafyada arıların 1 kilogram bal yapmak için tam 120 milyon çiçeği ziyaret ederken polenleri bitkiler arasında taşıyarak tüketilen taze gıdanın üçte birinin üremesini sağladıklarını aktardı. Işıkgece, bu sebeple coğrafi işaretli ve yerel özellikli ürünlere katma değer sağlamak, hayvan sağlık ve hayatına saygı göstermek, üreticilerle sürekli ve iyi ilişkiler teşkil etmek, çevre sağlığına duyarlı olmak amacıyla arıları korumak gerektiğine dikkat çekerek, “Arı nüfusu hızla azalıyor ama arı çok önemli. Çünkü arının olmaması demek tozlaşmanın, dolayısıyla dünyanın olmaması demek. Bizim şu an yediğimiz ürünlerin üçte biri arının tozlaşması ile oluyor. Bizler de dedik ki Türkiye’nin arısına sahip çıkalım, çok özel ırklar var çünkü burada. Proje şu an alt yapı aşamasında, önümüzdeki zamanlarda bu konuyu tekrar basına taşıyacağız” diye konuştu.

    Zirvede Türkiye’de coğrafi işaretler konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla üretimin canlandırılması, ürünlerin katma değerinin arttırılması ve kırsal istihdamın sürdürülebilirliğinin sağlanması konusunda oturumlar gerçekleşti.

  • Türkiye’nin yerel değerleri Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’nde

    Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından düzenlenen Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’nde Türkiye’nin yerel değerleri ele alınıyor.

    ATO tarafından düzenlenen Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’nin açılışı ATO Congresium’da gerçekleştirildi. Programın açılışında konuşan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Lale kimin diye sorsak dünyada hiç kimse ‘lale bizim’ demez. Lale kimin? Lale Hollanda’nın. Dünya para kazanır ama lalenin ana vatanı Türkiye, Anadolu coğrafyası. Biz malımıza sahip çıkmadık, adamlar sahip çıktılar yılda 1 milyar avro para kazanıyorlar” ifadelerini kullandı.

    “Yöresel ürünlerimize sahip çıkmak için coğrafi işaret almak lazım”

    Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin müthiş bir girişimci ruh ve coğrafyaya sahip olduğunu aktararak, “Türkiye’nin her ilçesinin kendine has bir peyniri var ama peynir deyince akla Fransa geliyor. Diyoruz ki yöresel ürünlerimize sahip çıkmak için coğrafi işaret almak lazım. Bunan da yolu var; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın bünyesinde faaliyet gösteren özellikle Patent ve Marka Kurumumuz bu işe öncülük ediyor. Bugün itibariyle sadece 3 ürünümüz dünyada tescillenmiş durumda. Gaziantep’in baklavası, Aydın’ın inciri, Malatya’nın kayısısı da yakında geliyor. Ama güzergahta olan daha epey ürünümüz var. Bizim en büyük zenginliğimiz, kendi kültürümüzün zenginliği, atalarımızdan miras kalan zenginlik. Eğer biz bunlara sahip çıkarsak bunlar para, zenginlik, esas kültürümüze sahip olmak demektir” şeklinde konuştu.

    “AB ülkelerinden dünyaya ihraç edilen işlenmiş ürünlerin yüzde 70’i coğrafi işaretli ürün”

    ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran ise dünyada coğrafi işaretli ürünler pazarının 200 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını söyleyerek, “Avrupa Birliği ülkeleri 5 binin üzerindeki coğrafi işaretli ürünü yaklaşık 55 milyar avroluk bir pazar değeri taşıyor. AB ülkelerinden dünyaya ihraç edilen işlenmiş ürünlerin yüzde 70’i coğrafi işaretli ürün” açıklamasında bulundu.

    Coğrafi işaretin Türkiye’de uzun yıllar gündemde yer alacak bir konu olduğunu vurgulayan Baran, ATO olarak bu zirveyi düzenlemekteki amaçlarının belirli bölgelere ait ürünleri tanıtmak, pazar oluşturmak, sadece bu ürünlerden oluşan bir ihtisas fuarını ülkeye kazandırmak ve coğrafi işaretler konusunda farkındalığı arttırmak olduğunu anlattı. Coğrafi işaretli ürünlerin marka ve patent gibi herhangi bir şahısa ya da şirkete ait olmadığını belirten Baran, “ATO olarak istiyoruz ki, yöresel ürünlerimizi tüm dünyaya tanıtalım, üreticimizin emeğini kıymetlendirelim. Bu ürünleri ihraç ederek ülkemize daha fazla döviz kazandıralım” değerlendirmesinde bulundu.

    “Bir İngiliz’in beş çayındaki tercihi neden Rize çayı olmasın?”

    Baran, Türkiye’nin yöresel ürünler bakımından çok zengin bir ülke olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:

    “81 ilimizin tamamının kendine özgü ürünleri var. Maraş’ın dondurmasını, Siirt’in fıstığını, Malatya’nın kayısısını, Amasya’nın elmasını, Datça’nın bademini bilmeyenimiz yok. Bunları biz biliyoruz ama başkaları bilmiyor. Fransa’nın ünlü Comte peyniri İtalya’nın sofrasında nasıl kendine yer buluyorsa bizim Kars kaşarımız, Kayseri pastırmamız, Afyon kaymağımız, Aydın incirimiz de aynı sofrada yer almalı. Bir İngiliz’in beş çayındaki tercihi neden Rize çayı olmasın? Lahmacunumuz neden İtalyan pizzasıyla boy ölçüşmesin. Türkiye’nin ürünleri tüm insanlığın hayatına lezzet katsın, değer katsın.”

    Türkiye’nin 2 bin 500’ün üzerinde coğrafi işaret alabilecek ürünü olduğunu ama sadece 200’ünün tescillendiğini bildiren Baran, “Elimizde çok kıymetli bir hazine var. Ama biz bu hazinenin farkında değiliz. Elimizi taşın altına koyduk, çünkü Ankaramızı bu ürünlerin ticaret merkezi haline getirmek istiyoruz. Böylece hem tüccarımızın rolü hem Ankara’nın ihracatı hem de ekonomimize sağladığı katma değeri artacak. Ürünlerimiz coğrafi işaret tescili aldıktan sonra markalaşarak dünya pazarlarında tanınır hale gelecek. Pazarlama gücü artacak. Köylü kazanacak, şehirli kazanacak, Türkiye kazanacak” dedi.

    Ankara Valisi Ercan Topaca da yaptığı konuşmada, coğrafi işaretli ürünlere sahip çıkılması gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti:

    “Buna sahip çıktığımız zaman birçok faydasını hep birlikte yaşayacağız. Bugün bilmediğimiz, görmediğimiz birçok ürünümüzü bu işareti aldığı zaman çok daha kolay pazarlayacağız. İnsanlar bu ürünleri tanıyacak. Bizim bu ürünlerimize güvenecek. Bir taraftan da geleneksel ve kültürel değerlerimizi, ürünlerimizi yaşatmış olacağız. Yine bu ürünlere sahip çıkmak coğrafi işaretli ürünlerin sayısını arttırmak rekabet gücümüzü de arttıracaktır. Markalaşmayı arttıracaktır. Fiyat avantajlarını arttıracaktır. Bu zirveyi biz önemsiyoruz. Unutulmuş ama ekonomik değeri olan kültürel değeri olan ürünlerimiz ortaya çıkarıp piyasaya sürmek, ticarileştirmek ve insanlığın hizmetine sunmak bizin için görevdir.”

    Zirve yarın da sürecek

    Coğrafi İşaretli ürünler Zirvesi, farklı konuşmacıların yer aldığı oturumlarla sürüyor. Yarın da devam edecek olan zirve, radyocu Kadir Çöpdemir ve farklı konuşmacıların yer aldığı panel ve oturumlarla devam edecek.

  • Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi

    Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Coğrafi işaretler, yöresel ürünler noktasında sizlere her türlü desteği vermeye hazırız. Özellikle bu ürünlerin markalaşması, ticarileşmesi yolunda atacağınız her adıma bakanlık olarak, hükümet olarak biz desteğimizi verdik, vermeye de devam edeceğiz” dedi.

    Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından Türkiye’nin yöresel ürünlerini dünyaya tanıtmak, Ankara’yı bu ürünlerin ticaret ve ihracatının merkezi haline getirmek amacıyla düzenlenen Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi başladı. Mesut Yar’ın sunumuyla ATO Congresium’da gerçekleşen zirveye Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Ankara Valisi Ercan Topaca, Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Başkanı Rifat Hisarcıklıoğu ve çok sayıda davetli katıldı. Bakan Tüfenkci zirvede yaptığı konuşmada, Türkiye için coğrafi işaretli ürünlerin çok önemli olduğunu belirterek, “Bizde coğrafi işaretli ürün olma kapasitesine sahip olan ürün sayısı Avrupa Birliği’nin toplamından daha fazla. Dünya pazarlarında coğrafi işaretli tescil ürün, eş değerine göre yüzde 2.2 kat daha pahalıya satılıyor. Yöresel ürünlerin coğrafi işaretli ürünler kategorisine girmesi ve ekonomik değer haline gelmesi için buradaki gibi fuarlar da çok önemlidir. Ülkemiz, yöresel ürünler bakımından gerçekten çok zengindir. Sağımıza baksak, 81 vilayete baksak, onların ilçelerine baksak tamamında coğrafi işaretlere konu olabilecek yöresel ürünler olduğunu görüyoruz ama burada şuna da dikkat etmek gerekir; yöresel ürünlerle coğrafi işaret almış ürünleri birbirinden ayırmamız gerekiyor. Özellikle yöresel ürünlerimiz, ekmeğimizden tarhanasına, reçelimizden peynirine sayılmayacak kadar birçok çeşidi vardır. Her yöreye özgün ürünlerle karşılaşabiliyoruz, ancak belirli bir bölgeden kaynaklanan bir ürünün sadece o bölgede bulunabilecek karakteristik özellikler taşıdığını ifade eden ad ve işaretler coğrafi işaretlerdir. Bunlar tarım ürünleri olabildiği gibi sanayi ürünleri de olabilir, değerli taşlar da olabilir, yöresel yemeklerden de oluşan anonim değerler olabilir” ifadelerini kullandı.

    “Yerliliği ve milliliği koruma, geliştirme adına her türlü tedbiri ve teşviki alacağız”

    Bir ürünün coğrafi işaret almış olmasının tüketici için ürünün özellikle sadece kaynağını, karakteristik özelliklerini değil, ürünün karakteristik özellikleriyle coğrafi alan arasındaki bağlantıyı gösteren, tüketilen ürünü garanti altına alan bir nevi kalite tescili olduğunu söyleyen Bakan Tüfenkci, “Bu yönde üretilen ürünler herhangi bir nedenle ün kazanmış olabilir. Özellikle bu coğrafi ürünlere, yöresel ürünlere gençlerimizin sahip çıkması, gençlerimizin geleneği geleceğe taşıması bakımından da çok önemli. Bizim kültürümüz çok zengin. Bu kültürü geleceğe taşımada gençler için ne kadar önemli olduğunu ve bu anlamda da gençlerimizin bu ürünlere ve yörelerimize sahip çıkması da her şeyden önemli. Biz, yerliliği koruma, geliştirme adına, milliliği geliştirme adına her türlü tedbiri ve teşviki alacağız. Sadece yerli ürünleri üretmek yetmiyor, yöresel ürünleri üretmek yetmiyor. Coğrafi işaret almak, alınmış ürünleri üretmek yetmiyor. Onları marka haline getirmemiz lazım, dünyaya tanıtmamız lazım. Sadece belli bir coğrafyanın insanlarının tanıdığı ürünleri, tüketildiği noktadan çıkarıp bütün dünyanın tadabileceği, bütün dünyada marka olabilmiş ürünler üretmemiz lazım. Dolayısıyla da her yöresel ürünün, her markanın olduğu gibi bir hikayesinin olması gerekir. İşte bu hikayeyi de gençlerle beraber o yöredeki insanlar, o yörenin markaları yazacak, ben buna inanıyorum” şeklinde konuştu.

    “Hedefimiz Türkiye’yi de marka haline getirmek”

    “Biz, 16 Nisan’da da Türkiye’de yerli ve milli bir dönüşüm gerçekleştirdik” diyen Bakan Tüfenkci, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bu yerli ve milli dönüşümle beraber hedefimiz Türkiye’yi de marka haline getirmek, Türkiye markasını büyütmek istiyoruz. Dolayısıyla biz bu anlamıyla coğrafi işaretler noktasında, yöresel ürünler noktasında sizlere her türlü desteği vermeye hazırız. Özellikle bu ürünlerin markalaşması, ticarileşmesi yolunda atacağınız her adıma bakanlık olarak, hükümet olarak biz desteğimizi verdik, vermeye de devam edeceğiz. Yedi coğrafi bölgemizin içerisinde bulunan her bir ürünün tadını, karakterini ortaya koyma noktasında ve tüketimini endüstriyel hale getirme noktasında biz gerekli desteği veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Bu ürünlerle birlikte özellikle markalaştırdığımızda turizme de ciddi anlamda destek vereceğimize inanıyoruz.”

    Konuşmaların ardından protokol, Ankara’nın simgesi olan tiftik keçisini kucaklarına alarak toplu fotoğraf çekildi.

  • Bakan Özlü: “Şu anda tescil edilmiş coğrafi işaretli ürün sayımız 204’tür”

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Coğrafi işaret konusunda bir farkındalık oluştuğunu görüyoruz. Şu anda tescil edilmiş ürün sayımız 204’tür. İnceleme aşamasında olan başvuru sayısı ise 302’dir. Bu sayılar yeterli değil. Bizim yaptırdığımız bir araştırma, 2 bin 500 civarında ürünün coğrafi işaret tescili alabilecek bir potansiyel taşıdığını ortaya koyuyor. Bu konudaki farkındalık arttıkça, doğru orantılı bir şekilde tescilli ürün rakamlarının da artacağına inanıyorum” dedi.

    Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından Türkiye’nin yöresel ürünlerini dünyaya tanıtmak, Ankara’yı bu ürünlerin ticaret ve ihracatının merkezi haline getirmek amacıyla düzenlenen Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi başladı. Mesut Yar’ın sunumuyla ATO Congresium’da gerçekleştirilen zirvenin açılışına Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Ankara Valisi Ercan Topaca, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran ve çok sayıda davetli katıldı.

    Toplantıda yaptığı konuşmada Bakan Özlü, coğrafi işaret korumasının oldukça önemli bir konu olduğunu belirterek, “Ancak bu konunun ne yazık ki zaman zaman yanlış veya eksik anlaşıldığını da görüyoruz. Coğrafi işaret koruması, sadece kültürel ve yerel değerlerin korunmasından ibaret bir husus olarak algılanıyor. Oysa diğer sınai mülkiyet hakları gibi, coğrafi işaret koruması da ekonomik boyutu olan ciddi bir konu. Bu konuya ilgimiz romantik bir ilgiden ibaret değildir. Ekonomik ve rasyonel açıdan şehirlerimizi geliştirmek, bölgesel kalkınmayı hızlandırmak açısından da bu konuyu çok önemsiyoruz” diye konuştu.

    “Coğrafi işaretler ise bütün bir bölgeye, bütün bir şehre ve hatta bir ülkeye ait olabiliyor”

    Bugünün ekonomisinde en önemli kavramların, en değerli varlıkların başında fikri ve sınai mülkiyet haklarının geldiğini kaydeden Özlü, “Bu hakları elinde bulunduranlar, birçok önemli fırsata ve avantaja sahip oluyorlar. Patentler, markalar veya tasarımlar, genellikle bir kişiye, bir ekibe, bir üniversiteye veya bir firmaya ait oluyor. Coğrafi işaretler ise bütün bir bölgeye, bütün bir şehre ve hatta bir ülkeye ait olabiliyor. Her ne kadar küreselleşme ile tüketici tercihlerinin standartlaştığı düşünülse de özellikle son zamanlarda tüketicilerin geleneksel ve yerel ürünlere olan ilgisi artıyor. Coğrafi işarette o ürünün gerçekten de o coğrafyada ve geleneksel prensiplere uygun bir şekilde üretildiğini teminat altına alıyor. Bu özellikleri sebebiyle bu işarete sahip ürünler, pazarlara daha yüksek fiyatlarla girebiliyor. Bazı ülkeler, coğrafi işaretli ürünlerden çok ciddi gelirler elde ediyor. Örneğin Fransa’nın gıda endüstrisinde yaptığı ihracatın yaklaşık yüzde 30’u coğrafi işaret tescili olan ürünlerden oluşuyor” ifadelerini kullandı.

    “Şu anda tescil edilmiş ürün sayımız 204’tür”

    Bakan Özlü, konuşmasının devamında şunları kaydetti:

    “Ülkemizde, son yıllarda coğrafi işaret konusunda bir farkındalık oluştuğunu görüyoruz. Şu anda tescil edilmiş ürün sayımız 204’tür. İnceleme aşamasında olan başvuru sayısı ise 302’dir. Bu sayılar yeterli değil. Bizim yaptırdığımız bir araştırma, 2 bin 500 civarında ürünün coğrafi işaret tescili alabilecek bir potansiyel taşıdığını ortaya koyuyor. Bu konudaki farkındalık arttıkça, doğru orantılı bir şekilde tescilli ürün rakamlarının da artacağına inanıyorum. Ülke içindeki tescil sayısı kadar Avrupa Birliği’nde geçerli olan tescil sayısının önemine de dikkat çekmek istiyorum. AB genelinde tescil edilmiş ürün sayısı 5 bin civarındadır. Türkiye’den ise sadece üç ürün, Aydın inciri, Antep baklavası ve işlemleri tamamlanmak üzere olan Malatya kayısısı bu listeye dahil olabilmiştir. AB’deki tescilli ürün sayımızı artırmak da hem oda ve STK’larımızın, hem yerel yönetimlerimizin hem de bizim üzerimize düşen bir borç ve vazifedir.”

    “Coğrafi işaret tescilinin kağıt üzerinde kalmaması gerekiyor” diyen Özlü, “Başarı kriterimiz, tescil ettirdiğimiz ürün sayısıyla sınırlı kalmamalıdır. Başarı kriterimiz bunun ötesine geçmeli, coğrafi işaret tescilini ekonomik faydaya dönüştürmek olmalıdır. Ekonomik faydaya dönüştüremediğimiz bir coğrafi işaret tescili kağıt üzerinde kalacaktır ve hiç kimseye esaslı bir fayda getirmeyecektir. Yani işimiz, tescil işlemlerinin tamamlanmasıyla bitmiyor. Aslında esas iş, tescil aşamasından sonra başlıyor. Bu konuda da birlikte hareket etmemiz önem taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.

    “Başvuru süreçlerinde 9-10 bin lirayı bulan ilan masraflarını ortadan kaldırarak coğrafi işaret tescilini ucuzlattık”

    Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 10 Ocak 2017 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiğini hatırlatan Bakan Özlü, “Bu kanun ile coğrafi işarete konu olabilecek yöresel ürünlerimizi daha etkin bir şekilde koruyabilmek için önemli düzenlemeler yaptık. Öncelikle Coğrafi İşaretler Dairesini tesis ederek müstakil bir yapı ile bu konunun üzerine yoğunlaşmayı hedefledik. Ayrıca başvuru süreçlerinde 9-10 bin lirayı bulan ilan masraflarını ortadan kaldırarak coğrafi işaret tescilini ucuzlattık. 6 ay olan yayım süresini 3 aya indirerek tescil sürecini kısalttık. Bu önemli kanunun uygulama yönetmeliğinin birkaç gün önce yürürlüğe girdiğini de hatırlatmak istiyorum. Tabi iş yasalarla bitmiyor. Bundan fazlasını da yapmak, sahaya inmek gerekiyor. Türk Patent ve Marka Kurumumuz, bu açıdan önemli etkinlikler gerçekleştiriyor. 21 Mart’ta 1. Ulusal Coğrafi İşaretler Buluşması etkinliğini gerçekleştirdik. Bu programda 81 ili Ankara’da topladık. Bunun dışında ayrıca biz de illerimize giderek, şehirlerimizdeki paydaşlarımızla toplantılar gerçekleştiriyoruz. Mart ayında Diyarbakır’da, bu ay içinde ise Hatay, Adana ve Hakkari’de coğrafi işaret seminerlerini gerçekleştirdik. Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu ile birlikte sınai mülkiyet haklarının tamamında hem nicelik hem de nitelik olarak yeni bir döneme giriyoruz. Ülkemizdeki patent, marka, tasarım, faydalı model ve coğrafi işaret tescilinin her geçen gün arttığını göreceğiz. Daha da önemlisi bunların ekonomiye daha fazla girdi sağladığına, katma değeri artırdığına hep birlikte şahit olacağız” açıklamasında bulundu.

    Türkiye’nin yüksek gelir seviyesindeki bir ekonomiye dönüşmesinin bu tür alanlarda yapılacak hamleyle gerçekleşeceğini vurgulayan Özlü, şehirleri, şehirlerdeki belediyeleri, STK’ları, odaları, bu konuda daha hassas olmaya, birlik içinde hareket etmeye ve Türkiye’deki coğrafi işaret belgesine sahip ürünleri hep birlikte artırmaya davet etti.

  • HDP’li Kadın Vekillerden Zafer İşaretli Dokunulmazlık Pozu

    Dokunulmazlıklarla ilgili anayasa değişikliği teklifi görüşmelerinde HDP’li kadın milletvekilleri zafer işareti yaparak hatıra fotoğrafı çektirdi.

    Kamuoyunda “Dokunulmazlık Teklifi” olarak bilinen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmeleri TBMM Genel Kurulunda devam ediyor. Özellikle CHP’li milletvekillerinin hangi yönde oy verecekleri merak konusu olurken, HDP’li kadın milletvekilleri Genel Kurulda hatıra fotoğrafı çektirdi. HDP’li vekillerin fotoğraf çektirirken zafer işareti yapmaları dikkat çekti.