Etiket: ipek

  • Alaplı İlçe Nüfus Müdürü Halil İpek, “Hak yerini buldu”

    Alaplı İlçesinde 2 yıl önce Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında göz altına alınan ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Alaplı İlçe Nüfus Müdürü Halil İpek, nüfus memurları İlyas Ovalı, Hava Mutlu ve Hülya Demir’in 2 yıl süren mahkemenin ardından örgütle hiç bir bağlantısı olmadığı tespit edilerek beraat ettiler.

    2 Aralık 2016 tarihinde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında örgüt üyesi oldukları yönünde yapılan bir şikayet ardından Alaplı İlçe Nüfus Müdürü Halil İpek, nüfus memurları İlyas Ovalı, Hava Mutlu ve Hülya Demir Zonguldak C. Başsavcılığı tarafından göz altına alınarak evlerinde ve İlçe nüfus müdürlüğünde arama yapılmış bir süre sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmışlardı.

    2 yıl süren adli soruşturmanın ardından Zonguldak C. Başsavcılığı Alaplı İlçe Nüfus Müdürü Halil İpek, nüfus memurları İlyas Ovalı, Hava Mutlu ve Hülya Demir’in FETÖ Terör Örgütü ile hiçbir bağlantısının olmadığı, yapılan şikâyet ve iddiaların tamamen asılsız olduğu tespit edilerek nüfus müdürlüğü personelinin beraatine karar verdi.

    Nüfus Müdürü Halil İpek, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Benim aslım da bellidir, neslim de bellidir, geçmişim de bellidir. 34 yıllık memuriyetim de bellidir, bizlere böyle çirkin iftirada bulunan kötü niyetli kişiler hakkında bütün yasal haklarımızı kullanacağız. Bize bu iftirayı atan müfteriler yüce Türk Adaleti önünde hesap vereceklerdir” dedi.

  • İpek Yolu Belediye Başkanları Forumu başlıyor

    Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde bu yıl 13.’sü düzenlenecek olan İpek Yolu Belediye Başkanları Forumu 20 Ekim’de başlıyor. 4 gün sürecek forumda turizm ana başlığı altında 3 oturum gerçekleştirilecek. Forumun açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da katılacak.

    Tarihi İpek Yolu’nun deniz yolu ile Avrupa’ya ulaşmasını sağlayan en kritik limanlarından biri olan Antalya, İpek Yolu Belediye Başkanları Forumunun 13.’süne ev sahipliği yapıyor. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, 30 ülkeden, 67 şehirden 42 belediye başkanının katıldığı forumda 4 gün boyunca önemli konular görüşüleceğini söyledi.

    Dünya barışına katkı sunulması hedefleniyor

    Daha önce Taşkent, Lanzhau, Almatı, Pyongtaek, Şiraz, Grozni, Gaziantep, Yeosu, Urumçi, Bursa, Kazvin ve Kabil’de düzenlenen forum, İpekyolu şehirleri arasındaki iş birliğinin eski düzeye gelmesi başta olmak üzere şehirler arasındaki ticareti, kültürel ve sosyal etkinlikleri arttırmayı ve dünya barışına katkı sağlamayı hedefliyor.

    Bakan Ersoy da katılıyor

    Son derece yoğun bir katılımla gerçekleşecek olan foruma 30 ülke, 60 şehirden 42 belediye başkanı ve 2 vali ile birlikte onlara eşlik edecek yaklaşık 200 katılımcı iştirak edecek. Bunun yanı sıra Türkiye’de İpek Yolu üzerinde bulunan şehirlerin belediye başkanları ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da foruma katılacak.

    3 farklı oturum düzenlenecek

    20-23 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek forumda 3 oturum düzenlenecek. Birinci Oturumda Turizm, Küreselleşme ve İngilizce 6E olarak tabir edilen Ekonomi, Eğitim, Çevre, Etik, Mühendislik ve Eğlence konuları ele alınacak. İkinci Oturumda Belediye Hizmet ve Yönetişimi ve 6E, Üçüncü oturumda ise Şehir İçi Diplomasi ve 6E konuları görüşülecek.

  • İpek dokumacılığı Koza Evi’nde yaşatılıyor

    Hatay’da ipekböcekçiliği yetiştiriciliği ve ipek dokuma, Defne Belediyesi tarafından açılan Koza Evi’nde yaşatılıyor.

    1950’li yıllarda Defne’de yaygın olan ancak son yıllarda unutulmaya yüz tutan ipekböcekçiliği mesleğini yeniden canlandırmak amacıyla Defne Belediyesi tarafından kurulan Defne Koza Evi, her yıl yaklaşık 40 kursiyere ipekböcekçiliğini ve ipek dokumayı öğreterek istihdam sağlıyor. Yıllar önce kaybolmaya yüz tutmuş sarı koza Defne Koza Evi’nde ipeğe dönüşüyor.

    Defne Belediye Başkanı İbrahim Yaman, ipekböcekçiliğini ve ipek dokumayı yeniden canlandırmak amacıyla 2015’de Defne Koza Evi’ni açtıklarını belirterek, “Koza Evi’ni kurarkenki amacımız eskiden bu bölgede çokça bilinen, halkımızın belli kesiminin geçimini sağladığı, çokta iyi bildiği ipekböcekçiliği mesleğini tekrar canlandırmak. Yani unutulmaya yüz tutmuş mesleklerden biriydi. Bu mesleği tekrar canlandıralım, tekrar insanlarımıza öğretelim, bu meslek ölmesin, dileyen vatandaşımız bu mesleği icra etsin para kazansın diye bir amaçla yola çıktık. Çok güzel işler yapıldı, güzel başarı yakalandı. 3 senedir her yıl yaklaşık 20-40 kursiyerimiz hem ipekböceği yetiştiriciliğini hem de ipek dokumayı öğreniyor” dedi.

    İşin iki safhadan oluştuğunu, en çok ipek şalların rağbet gördüğünü söyleyen Başkan Yaman, “Bu işin iki safhası var; önce ipekböceği yetiştiriciliği kısmı. Yumurtadan kozaya kadar olan dönemi, ondan sonraki kısımda o kozadan iplik üretilip, o ipliklerle saf, ham ipek ürünler elde etmek. Burada en çok talep gören ürün ipek şallar, burada da çok sıkça o yapılıyor. Burada üretilen şalların gerçekten ham, saf ipek olduğundan emin olduğu için çok rağbet görüyor” dedi.

    Yaman, usta öğretici Tülay Genç’in çok değerli olan sarı kozayı bulduğunu ifade ederek, “Hocamız, Hatay sarısı dediğimiz kaybolmaya yüz tutmuş kozayı ortaya çıkardı. Normalde kozalar beyaz olur. Sarı koza burada tekrar üretildi. Tohumunu diğer üreticilere de verecek kadar çoğaltmayı hedefliyoruz. Çünkü bu kaybolmaması gereken bir değerdir” dedi.

    Koza Evi sorumlusu ve usta öğretici Tülay Genç ise, ipekböceği yetiştiriciliğini nisan-mayıs aylarında yaptıklarını, dikkatli bir şekilde yetiştirmeye çalıştıklarını vurgulayarak, “Yaklaşık 4 yıldan beri Fulya Genç Kadıoğlu ile birlikte eğitmenlik yapıp, buradaki eğitimi yumurtadan başlayarak şala kadar olan eğitimini veriyoruz ve öğrencilerimize istihdam oluşturmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Unutulmaya yüz tutmuş meslek olduğu için insanlarımıza anlatmak, yaşatmak keyif veriyor bize. Biz burada ipekböcek yetiştiriciliğini nisan-mayıs aylarında yapıyoruz ve bütün yaprakları tek tek yıkayarak böceklerimizi veriyoruz. Çünkü böceklerimiz kokudan, parfümden ölen böceklerimiz olduğu için çok dikkatli bir şekilde yetiştirmeye çalışıyoruz. İki hedefimiz var Başkanımızla ve Fulya hocamız ile birlikte. Bir sarı kozayı üretmek, yaygınlaştırmak ve Hatayımıza kazandırmak. İkincisi ipekçiliği yaygınlaştırmak. Kadınlarımıza istihdam oluşturmak istiyoruz. Bunda biz yaş sınırı koymuyoruz, bayan, erkek ayrımı yapmıyoruz. Bu işi yaşatmak, öğretmek ve insanlarımıza ipekçiliği sevdirmek istiyoruz. Çünkü 1950’li yıllarda Defne’de ipekçilik çok fazla yaygındı. Şimdi tezgah sesini duymak, kadınlarımızın 45 günde iyi para kazanmalarını istiyoruz” dedi.

  • Sandıklardaki ipek iğne oyaları görücüye çıkıyor

    Uluslararası İpek Oya Festivali, yıllardır sandıklarda saklanan göz nuru ve el emeği ipek oyalarını gün yüzüne çıkaracak.

    Bursa’nın unutulmaya yüz tutmuş kültürel mirasının gelecek nesillere aktarılmasında önemli bir misyon üstlenen Merinos Tekstil Sanayi Müzesi, 27-30 Eylül 2018 tarihlerinde renkli bir festivale daha ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Uluslararası İpek Oya Festivali, Bursa Olgunlaşma Enstitüsü’nün iğne oyalı kıyafetler defilesi ile 26 Eylül akşamı başlayacak. Japonya ve Bulgaristan’dan 14 yabancı koleksiyonerin de katılacağı festivalde yerli ve yabancılar kendi kültürlerinde ipek iğne oyasını anlatacak.

    Festivalde konferansların yanı sıra tanıtım stantları ve atölye çalışmaları yer alacak. Festival süresince gerçekleştirilecek atölye çalışmaları Mudanya Mirzaoba ve İznik Müşküle köylerinde yapılacak. Uluslararası festivale Nallıhan, Kütahya, Ödemiş, Çamlıyayla, Gönen, Tokat’tan iğne oyaları ustalarının yanı sıra Bursa, Konya ve Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüleri de destek veriyor.

    Osmanlı’nın ilk payitahtı Bursa’da yüzyıllarca dünyanın en güzel kumaşlarının imal edildiğini belirten Müzeler Şube Müdürü Muhterem Çevik, “Müzemizi yaşayan müze hale getirmek maksadıyla geleneksel Türk el sanatlarından örnekler içeren 34 sergi açtık. Bu sergilerde 335 bin kişiyi ağırladık. Bu yıl ise yeni sergi dönemimizi genç kızlarımızın çeyizlerinden çıkarttık. Dünyada Türk danteli olarak bilinen iğne oyalarımız, Anadolu kültüründen yüklendiği anlamı yansıtıyor. İğne oyalarının rengi bir anlamı, işlendiği çiçeği ise bir başka anlamı içerir. Duygularını yazmalarına nakş eden Anadolu kızlarımızın maharetini gösterir, ancak naiftir, hislidir. Sarı, yeşil, mavi renkler işleyenin duygularının rengidir. İğne oyası mirastır, kültürdür, birikimdir, an’anedir. Özellikle Japonya’da iğne oyası için çok talep var. Sadece satın alma için değil, iğne oyası işlemeyi öğrenmeye geliyorlar. Japon Oya Atölyesi Grubu ve Bulgaristan’dan gelen misafirlerimiz buna örnek teşkil ediyor. Gittikleri yere burada gördüklerini ve öğrendiklerini de götürecekler” dedi.

    Dünyanın Anadolu geleneğini ve kültürünü Bursa’dan bir kez daha tanıyacağını ifade eden Muhterem Çevik, “İğne oyası modası geçen bir kültür değil. Onu istediğimiz zaman bir küpede, fular ve yüzük gibi takılarda değerlendirebiliriz. Son zamanlarda günümüzdeki gençlere öğretmek için çalışmalar yapılmaktadır. Bu kültürü gençlerimize aktaracağız ve unutturmayacağız” diye konuştu.

  • Deniz İpek Yolu Projesinde Türkiye’nin yeri ayrı

    Türkiye’de liman işletmeciliği konusunda dünya ile aynı eşdeğerde olduğu kaydediliyor. Hem yerli sermaye hem de yabancı sermayenin ülkeye girişiyle Türkiye’de yatırımlar yapması liman işletmeleri konusunda dünyadaki en büyük 10 sermayeden yedisi, Türkiye’de yatırım yapmış bulunması Türkiye’nin yükselen bir pazar olduğunu gösterir nitelikte. Kumport Liman işletmeleri İcra Kurulu Başkanı Özgür Soy, “Önümüzdeki yıl on tane vinç alıyoruz ve bu sayede en büyük gemilere hizmet edebilecek duruma gelecek limanımız. 18 bin konteyneri aynı anda taşıyabilen, 400 metre boyu olan gemileri alabilecek hale geliyoruz” dedi.

    Türkiye’nin dış ticaretinin çok büyük bir kısmı deniz yolu ile yapılıyor. Türkiye’de limanlara çok ciddi yatırımlar yapılıyor. Liman işletmeleri konusunda dünyada ki en büyük 10 sermayeden yedisi, Türkiye’de yatırım yapmış durumda. Türk limanları 5 sene sonra ki şartlara bile hazır. Çin’in deniz taşımacılığına farklı bir soluk getirecek olan ‘Tek Kuşak Tek Yol’ diğer adı ile Deniz İpek Yolu Projesi’nin bir gölgesinin Türkiye üzerinden geçmesi neticesinde Çinin üç büyük devlet firması Türkiye’de liman işletmeciliğine çok büyük yatırım yaparken Türkiye ekonomisine katkı sağlayacağı bildiriliyor.

    Kumport Liman işletmeleri İcra Kurulu Başkanı Özgür Soy, Türkiye’de liman işletmeciliği ve deniz taşımacılığı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Liman işletmeciliğinin tamamen Türkiye’nin dış ticareti ile bağlantılı bir konu olduğunu kaydeden Özgür Soy, “Türkiye’nin dış ticaretinin yaklaşık yüzde doksanı deniz yolu ile yapılıyor. Yılın ilk yarısına baktığımızda kurla ilgili fazla bir hareketlilik olmadığı için Türkiye’nin dış ticareti kuvvetliydi, genel bir büyüme oldu. Hem ithalatta hem ihracatta büyüme oldu. Bununla beraber limanların iş hacimleri iyiydi. Tüm limanlarda ilk yarıda yüzde on civarı bir büyüme gerçekleşti. İhracatta bir miktar kuvvetlenme bekliyoruz. İhracatçılar daha sıkı çalışıyorlar, atak yapıyorlar, yeni pazarlar kazanmaya çalışıyorlar, bununla beraber ihracatta bir miktar büyüme bekliyoruz” dedi.

    “En büyük on sermayeden yedisi Türkiye’de yatırım yaptı”

    Türkiye’de bazı limanların oldukça geliştiğine dikkat çeken Özgür Soy, “Türkiye limanları şu an hazırlar, bundan 5 sene sonrasına da hazırlar. Bundan bir 7-8 yıl önce farklı bir tablo vardı. Liman sayısı fazlaydı ama nitelik anlamında limanlar zayıftı. Geleceğe hazır değildik diyorduk ama Türkiye’de limanlara ciddi yatırım yapıldı. Hem yerli sermaye hem de yabancı sermayenin ülkeye girişiyle Türkiye’de çok büyük yatırımlar yapıldı. Liman işletmeleri konusunda dünyadaki en büyük 10 sermayeden yedisi, Türkiye’de yatırım yapmış bulunmakta. Bu yatırımlar sayesinde belli yerlerde kapasite fazlası bile var diyebiliriz. Türkiye limanları geleceğe hazırlar. Önümüzdeki yıl on tane vinç alıyoruz ve bu sayede en büyük gemilere hizmet edebilecek duruma gelecek limanımız. 18 bin konteyneri aynı anda taşıyabilen, 400 metre boyu olan gemileri alabilecek hale geliyoruz. Denizi doldurarak bir miktar daha büyümek istiyoruz. Bununla ilgili izinlere de sahibiz. Bu yatırımları 3 sene içinde yapacağız. Onun dışında biz şu an organik büyümeye odaklıyız. Fırsatlar çıkarsa, şirket alımları da olabilir” ifadelerini kullandı.

    Stratejik projeye Türkiye’de dahil

    Çin’in şu an dünyada serbest ticaretin bayrağını taşıyan ülke haline geldiğini belirten Soy, sözlerini şöyle tamamladı: “İpek yolu projesi yani Bir Kuşak Bir Yol Projesi, Çin Başkanının kendi projesi. Bu proje Dünya’ya yayıldı ve birçok yatırımcı buldu. Bu yol projesi ile ilgi ciddi yatırımlar yapılıyor, hatta bir yatırım bankası kuruldu. Türkiye’de üyelerden bir tanesi. Bu proje bütün Avrasya kıtasını tek bir pazar haline getirecek bir proje aslında. Çok stratejik bir proje. Eskiden Çin kendini korumak, soyutlamak için Çin Seddi’ni yapmış. Şu an ise tam tersini yapıyor ve Çin, Dünyaya elini uzatıyor. Küreselliğin bayraktarı Çin oldu. Amerika fazla kendi içine kapandı. İngiltere Avrupa birliğinden ayrılma sürecinde. Çin ile ilgili büyük bir gerçek var. Çin yaklaşık 5 yıldır sermaye alan değil, sermaye ihraç eden bir ülke haline geldi. Bu yol projesi de Avrupa piyasasına entegre olmak için, Çin önderliğinde yapılan bir proje. Türkiye bu projenin iki tarafında da var. Bu projenin bir de kara ayağı var. Çok büyük demir yolları inşa ediliyor. Çin’den başlayan, Karadeniz’in hem kuzeyinden hem güneyinden devam eden yollar yapılıyor. Bu şekilde Avrupa’ya kısa zamanda nakliye yapılabilecek. Nakliye süresini 32 günden 13-14 güne indirmeye çalışıyorlar. Bu hatlardan bir tanesi de Türkiye’den geçiyor. Türkiye yatırım yapıyor ve projede yer alıyor. Deniz tarafından baktığımızda da Kumport limanının yüzde atmış beşini, Çinli üç büyük devlet firması satın aldı. Antalya’da G 20 zirvesi sırasında, iki devlet başkanın imzaları ile duyuruldu bu proje. Çin’in Türkiye’de yaptığı en büyük yatırımdı bu. Sadece liman ve lojistik değil, tüm sektörlerde ki en büyük yatırımdı Kumport’un alınması. Türkiye Deniz İpek Yolu’nun çok önemli bir projesi haline geldi. Bir de Pire Limanına yaptıkları yatırım var. Pire Limanını uluslararası bir transit liman olarak konumlandırdılar. Bir yandan da Pire ve Yunanistan üzerinden demir yolları ile gelen konteynerleri Avrupa’nın içlerine doğru götürme projeleri var. Bu Türkiye içinde bir opsiyon. Tabi Türkiye çok büyük bir Pazar. Kumport’un satın alınması da Türkiye’nin İpek Yoluna dahil olduğunun göstergesi.”